Referandum Anketi

[kaosteorisi]

Sayın arzuhalci abim,hayır gerekçelerine katılıyorumda gelecekte ülkemizi daha iyi yerlere getirecek siyasal iktidar müktesiplerinin chp-mhp koalisyonu olması ve bu tip hükümetin istikrarı sağlayacağına asla katılmıyorum.Tarihsel ve somut durum bize bunu gösteriyor...

[yas2010]

Türkiye'de ABD solcuları, ABD milliyetçileri ve ABD müslümanları yoktur. Sizden gelecek duyarlılık eksik olsun. Kıbrıs Türk'ünün Anavatana ve T.C. halkına bakışını biliyoruz. T.C. halkı hakkında en küçük hakir ifadeye tahammülümüz yoktur bir daha tekrar etmemenizi önemle hatırlatırım.

Bakınız beni yanlış anlıyorsunuz..Ben çift uyrukluyum. Kıbrıs Türkü değilim. Sadece burada yaşıyorum. Burada KKTC vatandaşı oldum.Cümlemde hakir ifade kullanmadım ki?.Başbakan Amerikadan talimat almıyor mu?. BOP eş başkanıyım demedi mi?..Bunu açıklayan yazılarda mevcut..


Başbakanın ‘BOP Eşbaşkanı’ olduğunu ben söylemiyordum.

Tam yedi defa, bizzat kendisi itiraf ediyordu.

* * *

Tayyip Erdoğan, daha önce yaptığı konuşmalarda aynen şöyle diyordu:

- “Şu anda Büyük Orta Doğu Projesi var ya, bu proje içerisinde Diyarbakır bir merkez, bir yıldız olabilir.” (16 Şubat 2004

- “Geniş Büyük Orta Doğu Projesi’nde demokratik ortak olarak bir görev üstlendik. Şu anda Orta Doğu coğrafyası üzerindeki ülkelere yapmış olduğumuz ziyaretler de, bunun açık, net örnekleridir.” (8 Haziran 2005)

- “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var. Biz BOP’un eşbaşkanlarından biriyiz. Bu görevi yapıyoruz.” (4 Mart 2006)

Erdoğan, 13 Ocak Salı günü AKP’nin haftalık grup toplantısında yaptığı konuşmada ise, aynen şu ifadeleri kullandı:

- “Büyük Orta Doğu Projesinin amacı bellidir. O amaçlar içerisinde Türkiye’nin üstlendiği görev de bellidir. BOP, barış, huzur, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ileri demokrasi ve ekonomik kalkınma, kadın hakları ve eğitim özgürlüğünü daha yukarılara taşımak amacıyla atılmış bir adımdır. Burada Türkiye’ye de bir görev verildi ve biz bu görevi üstlendik.”

* * *

Büyük Orta Doğu Projesi ya da yeni ismiyle Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin ne olduğu, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından 7.08.2003 tarihinde Washington Post için kaleme alınan bir yazıda şöyle açıklanıyor:

- “Fas’tan Basra Körfezi’ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek.”

Projenin ve nihai hedefi ise, önce Irak’ın kuzeyindeki temelleri atılan ‘Yahudi-Kürt’ devletini ilan etmek, sonra İran, Suriye ve Türkiye’den koparılacak parçaları bu devletçiğe monte ederek bir ‘Birleşik Kürdistan’ devleti oluşturmak, nihayet bu kukla devleti ve ‘arz-ı mevud’ toprakları içinde ortaya çıkacak diğer ‘site/şehir’ devletçiklerini, ‘Büyük İsrail’ şemsiyesi altında birleştirmek.

Nitekim, “Ortadoğu’nun yıldızı olacak” denilen Diyarbakır, ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde yayınlanan haritalarda, ‘Yahudi-Kürt Devleti’nin sınırları içerisinde gösteriliyor.

Aynı haritalar, NATO toplantılarında da sık sık gündeme getiriliyor.

* * *

Şimdi soruyorum:

‘BOP Eşbaşkanlığı’ görevi, Tayyip Erdoğan’a kim veya kimler tarafından nasıl verildi?

[çoban]

Sorduğunuz soruyu tekrardan ve net bir şekilde sorarsanız cevaplayabileceğimi düşünüyorum

Teşekkür ederim.

Sorum 15. Madde ile Miletvekilleri dokunmazlıklarının kaldırılması arasındaki farktı. Sn. yas2010 dan yanıt almıştım ancak şu anda yok , neyse..

Peki ,

1982 Anayasası Madde 145 e baktığımda yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün görünmüyor ancak teklif maddesinde daha bir iyileştirlmiş gibi geldi.

Her ülkenin bir ordusu varsa, bizim de bir ordumuz olsun. Oysaki 145. maddeye göre ordumuzun bir ülkesi var sanki , yanlış mıyım?

Son yaşanan olayları bile buna bağlıyorum çünkü..

Hiç değilse bu durumdan kurtulalım istiyorum.

[Av.Feyz Pazarbaşı]

Bir hukukçu olarak partiyi değil geleceği ve toplumu düşünmek zorundayım. Verdiğim oyun şakası yok. AKP bunu yapacaktır demek istemiyorum ama herhangi bir partinin elinde son derece istenmeyen sonuçlara neden olabilecek bir Anayasa değişikliği referandumu aşamasındayız. Çoğu insan futbol takımı tutar gibi oyunu verecek olsa da kendini aydın sayan kişilerin aldıkları eğitim ve vicdanlarına göre iyice düşünerek karar vermeleri gerekiyor. Biz hukukçuların çoğu yukarıda da açıklamış olduğunuz nedenlerle hayır demeyi uygun görsek de, 12 Eylül'ün intikamı gibi komik, çocukça, devlet adamı olgunluğuna erişmemiş söylevlere gülüp geçsek de bu ülkenin daha iyi bir anayasaya ihtiyacı olduğu kesindir. Ama bu önümüze konulan paket o paket hiç değildir. Keşke TBMM'de bir konsensus ürünü Anayasa yapılsaydı da referanduma gidilmeseydi. Keşke ona 2010 Anayasası diyebilseydik. Bu düzenlemeyle AYM'ni yani yargıçları yine töhmet altında bıraktılar. Sonra da onları mı yargılayacaklar? Kısırdöngüden başka bir yol değil bu.

[Kağan Kısacık]

Teşekkür ederim.

Sorum 15. Madde ile Miletvekilleri dokunmazlıklarının kaldırılması arasındaki farktı. Sn. yas2010 dan yanıt almıştım ancak şu anda yok , neyse..

Peki ,

1982 Anayasası Madde 145 e baktığımda yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün görünmüyor ancak teklif maddesinde daha bir iyileştirlmiş gibi geldi.

Her ülkenin bir ordusu varsa, bizim de bir ordumuz olsun. Oysaki 145. maddeye göre ordumuzun bir ülkesi var sanki , yanlış mıyım?

Son yaşanan olayları bile buna bağlıyorum çünkü..

Hiç değilse bu durumdan kurtulalım istiyorum.

Geçici 15.madde ile dokunulmazlıkların arasındaki belirgin fark;mevcut anayasamızda birinde özetle 12 Eylül darbecileri yargılanamaz diyor,diğerinde ise milletvekilleri için,meclis içerisindeki çalışmalarında sarfettikleri sözlerden tutun da işledikleri suçlara kadar dokunulmazlık vardır diyor.Bakın en belirgin fark dememe rağmen ortaya çok büyük bir fark çıkmadı.Sadece ve sadece 12 Eylül darbecileri için yazılan o madde daha geniş kapsamlı bir koruma içeriyor.Şimdi ben size soruyorum Sn.çoban,AKP demokrasi adına engel olarak gördüğü büyük suça(darbe) getirilen dokunulmazlığı kaldırmak istiyor da milletvekilleri için demokrasi adına son derece aşırı dokunulmazlıkları neden kaldırmıyor??

Ayrıca Sn.çoban şunu tekrar belirteyim ki yanlış anlaşılma olmasın.Biz geçici 15.maddenin kaldırılmasına karşı değiliz;sadece o maddeyi kaldırmadaki amacın gerçekten demokrasi getirmek olmadığını,halkımızın kanayan yarası olan 12 Eylül'ün kullanılarak oy toplanmaya çalışıldığını göstermeye çalışıyoruz.Yani inanın iktidar 12 Eylülcüleri cezalandıracağını lanse ettirerek kandırmacayla oy istemektedir,yoksa buna T.C.K madde 7/2 ' nin engel olduğunu kendileri de çok iyi bilmektedirler...Eğer ki amaç gerçekten demokrasi getirmek olsaydı,mevcut anayasamızda bulunan milletvekili dokunulmazlıkları daha önce de belirttiğim gibi hiç yoktan azaltılabilirdi.(yani kısmen kaldırılarak)Ancak iktidar,milletvekili dokunulmazlıkları gibi çok önemli bir konuyu maalesef gündemine almamıştır...

[carsambalıfaruk]

Yasalarımızda insanların can,mal,namusları koruma altındamıdır.? Yarın öldürülsem benim yaşamıma son verenin cezası nedir.? Kim hangi akılla bu cezayı reva görmüş.? Ben isterim ki adına ne yasası denilirse denilsin ama ülkemde güven ile yaşamak isterim.En önemli konular neden yok.Benim cahil vatandaş olarak bunları isteme hakkım varmı.?

[yas2010]

Yasalarımızda insanların can,mal,namusları koruma altındamıdır.? Yarın öldürülsem benim yaşamıma son verenin cezası nedir.? Kim hangi akılla bu cezayı reva görmüş.? Ben isterim ki adına ne yasası denilirse denilsin ama ülkemde güven ile yaşamak isterim.En önemli konular neden yok.Benim cahil vatandaş olarak bunları isteme hakkım varmı.?

Sorunuza Sn Av. Feyz Pazarbaşının Referandum konusundaki yorumu ile yanıt vermek istiyorum.

"Bir hukukçu olarak partiyi değil geleceği ve toplumu düşünmek zorundayım. Verdiğim oyun şakası yok. AKP bunu yapacaktır demek istemiyorum ama herhangi bir partinin elinde son derece istenmeyen sonuçlara neden olabilecek bir Anayasa değişikliği referandumu aşamasındayız. Çoğu insan futbol takımı tutar gibi oyunu verecek olsa da kendini aydın sayan kişilerin aldıkları eğitim ve vicdanlarına göre iyice düşünerek karar vermeleri gerekiyor. Biz hukukçuların çoğu yukarıda da açıklamış olduğunuz nedenlerle hayır demeyi uygun görsek de, 12 Eylül'ün intikamı gibi komik, çocukça, devlet adamı olgunluğuna erişmemiş söylevlere gülüp geçsek de bu ülkenin daha iyi bir anayasaya ihtiyacı olduğu kesindir. Ama bu önümüze konulan paket o paket hiç değildir. Keşke TBMM'de bir konsensus ürünü Anayasa yapılsaydı da referanduma gidilmeseydi. Keşke ona 2010 Anayasası diyebilseydik. Bu düzenlemeyle AYM'ni yani yargıçları yine töhmet altında bıraktılar. Sonra da onları mı yargılayacaklar? Kısırdöngüden başka bir yol değil bu. "



"bu ülkenin daha iyi bir anayasaya ihtiyacı olduğu kesindir. Ama bu önümüze konulan paket o paket hiç değildir."

İfadesine dikkatinizi çekerim.

Bu ifadelere göre Oyunuzu belirleyin. Referandum sonrası mevcut hükümete , halk taleplerini ve seslerini yükseltmelidir. Takipçisi olmalıdır. Başbakanı tarafından sorulan sorulardan dolayı terslenmemelidir.

"Ananı da al git!"

ifadesi gibi..

[çoban]

"Şimdi ben size soruyorum Sn.çoban,AKP demokrasi adına engel olarak gördüğü büyük suça(darbe) getirilen dokunulmazlığı kaldırmak istiyor da milletvekilleri için demokrasi adına son derece aşırı dokunulmazlıkları neden kaldırmıyor??

İkisi aynı şey mi?

Bana yine " yasa geriye dönük işlemez veya hangisi sanık lehine ise o geçerlidir " demeyin onu biliyorum.

Milletin vekili sıfatını taşıdıkları için kaldırılmıyordur ki şahsen doğru buluyorum. Ayrıca dokunmazlıkları en fazla kaç yıl sürebilir ki?

Birisi için "suç" diyorsunuz, diğeri için "olası " suç !

Benzerlik olabilir fakat ikisini nasıl aynı kefeye koyarsınız işte onu anlayamıyorum!

Yinede teşekkürler..

Hala araştırıyor ve anlamaya çalışıyorum. Elbet bi yere varırım.

Saygılarımla, sizileri izlemeye devam edeceğim.

[kaosteorisi]

12 Eylül darbesinin müsebbiplerinin yargılanacığına ilişkin değişikliğin etkisi sadece manevi bir müeyyide olarak kalacak.Çünkü TCK 7.mdsi temel olarak bunu mümkün kılmıyor.Bence bu hüküm paketin salt bir siyasal iradenin ürünü olmaktan çıkarılıp milletimizin herbirinin ortak bir değerde buluşacağı bir politik fenomen olarak konulmuştur.Tabii bu hükmün konmasının toplumsal katmanların herbirinden ilgi çekmesi anormal birşey değil.Sağcısından solcusunda herkesimin unutamadığı birşeyler vardır bu 12 Eylülde...Politik anlamda paketin popularitesi açısından olduka zeki bir slogan...12 EYLÜL

[Kağan Kısacık]

İkisi aynı şey mi?

Bana yine " yasa geriye dönük işlemez veya hangisi sanık lehine ise o geçerlidir " demeyin onu biliyorum.

Milletin vekili sıfatını taşıdıkları için kaldırılmıyordur ki şahsen doğru buluyorum. Ayrıca dokunmazlıkları en fazla kaç yıl sürebilir ki?


Birisi için "suç" diyorsunuz, diğeri için "olası " suç !

Benzerlik olabilir fakat ikisini nasıl aynı kefeye koyarsınız işte onu anlayamıyorum!

Yinede teşekkürler..

Hala araştırıyor ve anlamaya çalışıyorum. Elbet bi yere varırım.

Saygılarımla, sizileri izlemeye devam edeceğim.

Yukarıda kırmızıyla belirttiğim cümlenizde söylediğiniz gerekçe gerçekten hukukun üstünlüğünü ve de kanun önünde bireylerin eşitliği ilkesini hiçe sayan bir ifade.Daha önce de dediğim gibi dokunulmazlıkların tamamen kaldırılmasına ben de karşıyım;ancak "vatan hainliği,terör,şiddet,yolsuzluk,yüz kızartıcı suçlar" vs. gibi büyük suçları işleyen milletvekillerinin görev süresinin dolmasını beklemeksizin yargılanması,bence onları görevlerini yapamaz duruma getirmez Sn.çoban...Kaldı ki bu suçlara karışanların zaten milletvekili sıfatından bir an önce uzaklaştırılmaları gerekir ki o sıfat saygınlığını yitirmesin...Siz diyorsunuz ki milletin vekili sıfatını taşıdıkları için kaldırılmıyordur ki doğru buluyorum.Unutmayın Sn.çoban milletvekilleri de birer insan;melek veya peygamber değil!Kanun önünde bireylerin eşitliğini sağlayamadıktan sonra hangi paket gelirse gelsin demokrasiyi sağlayamazsınız...Şunu da belirteyim ki eksik nokta kalmasın.Unutmayın ki dokunulmazlıkların asıl amacı;milletvekillerine karşı açılan "keyfi davaların" ertelenmesini sağlayarak,onların görevlerini yapamaz hale getirmesini engellemektir.Yoksa milletvekillerine bugünkü gibi son derece kapsamlı koruma hakkı vermek değildir.