+ Konuyu Yanıtla
75 / 97 Sayfa İlkİlk ... 5152535455565666768697071727374757677787980818283848595 ... SonSon
741 den 750´e kadar toplam 963 ileti bulundu.
  1. #741
    Kayıt Tarihi
    Mar 2008
    İletiler
    75
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Dolu asker arkadaşımız imzalamış. Aşağıda soyadımı gizle butonunu tıklamaları onlar için yeterli olacaktır diye düşünüyorum.


    http://imza.la/firar



    Hukuki NET Güncel Haber

    Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü konulu yargıtay kararı ara
    Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü konulu hukuk haber
    Konu ataker57 tarafından (14-09-2011 Saat 16:14:29 ) de değiştirilmiştir.

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #742
    Kayıt Tarihi
    Jan 2010
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    17
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Eğer 12 ayı doldurmadan gidersen, tutuklanırsın. Yaklaşık 4 ay yatarsın bir yıl kıdem kaybedersin, ama göreve devam edersin. KKK lerinde yaklaşık subaysan 20 ayda ilişiğin kesilir. Ama astsubaysan bu süre daha kısadır. Bu ayırma süreleri kuvvete göre değişmektedir.

  4. #743
    Kayıt Tarihi
    Dec 2008
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Herkese Selam,

    Uzun zamandir hep okuyorum...BU yaziyi memurlar net de buldum ...Herkesle paylasmak istedim.....

    Macabre kardes ayrica imza olayi icin tesekkurler..Eline saglik....
    ----------------------------------------------------------------------------
    Yüce devletimiz ve yürütmenin başındaki "insan haklarına saygılı" devlet adamlarımız, artık neredeyse Moritanya'da yaşayan insanların bile yaşam şartlarını iyileştirecek düzenlemelere göz kırparken;

    ne yazık ki "15 yıl köle gibi çalışmak zorunda olan" askeri personeli hala gören yok.

    Çünkü sesimizi çıkarmıyoruz.

    Herşeyin değiştiği şu ortamda lütfen daha çok çabalıyalım, konudan daha çok insanı haberdar edelim.

    İnanın çoğu yetkili konudan haberdar değil. Meclisten görüştüğüm hiçbir vekilin konu hakkında en ufak bir fikri yok.

    Eee, bu meseleden mağdur olan bizler de ses çıkarmazsak, ülkemiz marsta koloni kuracak seviyeye gelse bile biz hala köle gibi istemediğimiz mesleği yapmaya devam ederiz.

    Mecburi hizmet süresinin daha insancıl ve mantıklı bir süreye çekilmesi için lütfen aşağıdaki yazıyı imkanınız olan her yerde paylaşın.

    Biraz uzunca bir yazı ancak konuyla ilgili her sorunun cevabını içinde barındırıyor.

    Teşekkürler.


    ---------------------------------------------------

    DÜNYANIN EN ACIMASIZ KANUNU VE TÜRKİYE’DEKİ GİZLİ KÖLELİK

    BU BİR MEMLEKET MESELESİDİR:

    Türkiye’de kölelik düzeninin en güvenilen kurumlarımızın başında gelen Türk Silahlı Kuvvetlerinde hâlâ devam ettiğini, üstelik bunun da yüce mecliste kabul edilmiş bir yasa sayesinde devlet eliyle uygulanmakta olduğunu söylesem birçoğunuz inanmakta güçlük çeker. Ne yazık ki bu doğrudur. Bu ülkede 2010 yılında kölelik düzeni hala devam ettirilmektedir. Kanunu değiştirilmezse 2023 yılında, cumhuriyetin 100. yılında da devam ettirilecektir.

    Ben, TSK’ da görev yapan genç bir subayım. Türkiye’de askerlik mesleğini yapanlar ve onların en yakınındakiler dışında kimsenin farkında olmadığı ve bu yüzden hakkında hiçbir iyileştirme yapılmayan çok adaletsiz ve yanlış bir uygulama var. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, askerlik mesleğini icra edenlerin özlük haklarını belirlemek için çıkarılmış ve zaman içinde bazı maddelerinde ancak küçük düzenlemelere gidilmiş bir kanundur. Bu ülkedeki kölelik düzeninin devamını sağlayan, ben ve benim durumumdaki diğer meslektaşlarımın hayatını işkenceye çeviren ise işte bu 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 112. maddesidir. Bu maddenin, dünyanın en acımasız ve insanlık dışı sayılabilecek hükmü ise şu şekildedir;

    "Muvazzaf subay ve astsubaylar, subay ve astsubay nasbedildikleri tarihten itibaren fiilen 15 yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler."

    İlk anda çok makul görünen bu tek cümlelik kanun maddesi aslında cirminden kat be kat fazla yer yakmaktadır. Bu kanunun neden yeryüzündeki en acımasız ve insanlık dışı uygulama sayılabileceğini, herkesin anlayabileceği netlikte açıklamaya çalışacağım. Öncelikle, Türkiye ve Afrika’daki bir kabile ülkesi haricinde, 15 senelik köleliğe eşdeğer bu “mecburi hizmet” süresinin uygulandığı yeryüzünde başka bir ülke bulamadım. Diğer birçok medeni ülkede, ya askerlik mesleğine ilişkin bir mecburi hizmet yok ya da ancak 6-9 sene gibi daha mantıklı süreler belirlenmiş.

    Ama hemen telaşlanmayın, içiniz rahat olsun; çünkü bu mecburi hizmet sadece askerlik mesleğine ilişkindir ve sadece TSK da görev yapan askeri personeli bağlar. Yani hâlihazırda sivilseniz ve askerlik mesleğini seçmek gibi bir niyetiniz yoksa kimse sizi bir kürek mahkûmu gibi 15 sene boyunca zorla sevmediğiniz bir işte çalıştıramayacak.

    Bu insafsız mecburi hizmet süresinin sadece askerlik mesleğindekileri bağlıyor olması, bana göre sivil yurttaşlarımızın bu konuya duyarsız kalmaları anlamına gelmemelidir. Çünkü askerlik alelade bir meslek değildir ve sadece o mesleği yapanları ilgilendirmez. Aksine askerlik mesleği bir memleket meselesidir. Ülkenin güvenliği, bağımsızlığı, bayrağı, sınırları, namusu ve geleceğinin yani özetle her şeyinin emanet edildiği meslektir. Memlekette yaşayan herkesi, bütün diğer mesleklerden daha fazla ilgilendirmesi gerekir.

    İşte bunun için bu kanun maddesi de bir memleket meselesidir.

    İster asker ister sivil, bu kanunun halen uygulandığı bu memlekette yaşayan herkesin bu meseleyi anlaması, umursaması ve 15 senelik kölelik kanunuyla ilgili iyileştirme yapılmasını önemsemesi gerekir.

    NEDEN ACIMASIZ?

    Bu kanun, üzerinde düşünülmeden ilk kez okunduğunda makul ve mantıklı görünebilir. Ancak derinlemesine irdelemeye gerek bile kalmadan üzerinde birazcık düşünüldüğünde insanı ürperten yönleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Aslında ülkesini seven suçsuz insanları, bilimsellikten uzak bahanelerle ve adaletsizce cezalandırıyor olması bile bu kanun maddesinin yeryüzünün en acımasızı olması için yeterlidir. Düşünün bir kez; henüz çocuk sayılabilecek yaşlarda bir meslek seçimi yapıyorsunuz ve hayatınızın en önemli 15 yılına hemen ipotek konuyor. Ne kadar dehşet verici, değil mi?

    Ülkede ağır aksak ilerlemeye çalışan bir hukuk sistemi ve pek de adaletli sayılamayacak bir sosyal düzen var. Böyle bir ortamda hayatın bin bir karmaşasıyla uğraşan halkımızın, değil bu acımasız kanun, kendini daha yakından ilgilendiren kanunların bile farkında olmadığını biliyorum. Aslında ateş düştüğü yeri yakar misali, bu kanunun farkında olanlar da sadece ondan dolayı hayatı işkenceye dönmüş olan bizleriz. Ancak, acımasızlığını örten maskesini düşürmek için, bu kanun maddesinin içeriğini, asıl maksadını ve suçsuz insanlara yaşattığı ızdırabın anlatılması ve herkesçe anlaşılması gerekir. Öncelikle bu kanunun ele alınması gereken iki yönü var; ilki dayattığı 15 senelik mecburi hizmet süresi, ikincisi ise dayatılan bu sürede yapılması beklenen mesleğin “askerlik” olmasıdır.

    15 SENE NE DEMEK?

    Bu kanunun ipotek koyduğu, 20-40 yaşlar arasındaki 15 senenin insan ömründe ne ifade ettiği apaçıktır. İnsan öldürenlere bile nadiren bu kadar hapis cezası çektirilirken, ülkesine hizmet etmek veya düzgün bir meslek sahibi olabilmek amacıyla askerlik mesleğini seçenlerin hayatlarının en güzel 15 yılına ipotek koyan bu kanuna imza atanların adalet duygusunu sorgulamak gerekir.

    İnsan öldür; muhtemelen 15 sene geçmeden özgürsün.

    Askerlik mesleğini seç; vazgeçsen de hayatının en güzel 15 senesini vermeden kurtulamazsın.

    Askerlik mesleğini seçenlerin katillerden bile daha uzun süre cezalandırıldığı ülke: Türkiye.

    Aslında bu kanun daha çok benim gibi askeri okul mezunu olanları ilgilendiriyor. Çünkü bizler, “bir ömür boyu” sürdürmemiz beklenen askerlik mesleğine ilk adımımızı 14 - 18 yaşlarında herhangi bir askeri okula girerek atıyoruz. Askeri okula girenlerin büyük çoğunluğu işçi, çiftçi, memur gibi halkın belli bir kesimine ait ailelerden gelir. Bu ailelerin çoğunun gelir seviyesi belli bir düzeyin altındadır. Çocuklarıyla ilgili tek gayeleri ise kendilerininki gibi zorlu bir hayat yaşamamaları ve mümkünse devlet memuru olarak halk tabiriyle geleceklerini garanti altına almalarıdır. Öte yandan kendisi askerlik mesleğini yapan subay ve astsubayların büyük çoğunluğu ise çocuklarının askeri okula girmelerini tercih etmez veya bunu son çare olarak görür.

    Çocukluk ve gençlik yılları, insanların kendilerini yeni tanımaya başladığı dönemdir. İnsanların bu yaşlarda hayatlarının geri kalanıyla ilgili verecekleri kararların çok isabetli olmayacağı da açıktır. İşte bu kanun, çocuk denebilecek yaşta yapılmış bir meslek seçiminden dolayı, insanların 15 senesine çok ağır şartlarla kaldırılmak üzere ipotek koyuyor. Hayat tecrübesine sahip kişilerin bile bazen yanlış kararlar vermesini anlayışla karşılarken, küçücük çocukların daha kendilerini tanımadan isabetli bir meslek seçimi yapacaklarını kabul edip bu seçimlerinden dolayı onları geri kalan hayatları boyunca sorumlu tutmanın, insaf, mantık ve adalet sınırları içinde bir açıklaması olamaz.

    Askeri okula girmiş çocukların, ileriki yaşlarında kendilerini daha iyi tanıyıp “askerlik mesleğinin” yaratılış, karakter ve birikimlerine uygun bir meslek olmadığını anlayabilirler. Daha önlerinde upuzun bir hayat varken küçük yaşta verdikleri bir karardan dolayı 15 senelerine ipotek koyarak bu çocukları köleleştirmenin insafa sığmadığı nihayet anlaşıldı. Aslında anlaşılmadı, öyle görünmek zorunda kalındı. Yoksa TSK, gizli köleliğe dayalı sisteminden gayet memnundu. Her türlü denetim ve sorguya kapalı olan keyfi yönetim anlayışında en ufak bir iyileştirme ve ilerlemeye gerek duymadan, bünyesine bir kez kattığı insanları uzun süre istediği gibi kullanabiliyordu. Ancak son zamanlarda askeri liselerden çok fazla öğrencinin kendini attırması ve yapılan onca özendirici reklama rağmen ayrılma hakkı olmadığı için Harp Okullarına sivil kaynaktan da öğrenci bulmakta zorlanılması, idareyi bir takım iyileştirmeler yapılmak zorunda bıraktı. Böylece “Harp Okulları Yönetmeliğinde” 2010 yılında yapılan bir değişiklikle askeri öğrencilere Harp Okulu son sınıfının temmuz ayının son gününe kadar ayrılma hakkı tanındı.

    Bu değişiklik sayesinde, en azından 14 yaşındaki çocuklarımızı köleleştiren bir kanuna sahip olma utancından kurtulduk. Darısı diğer utançlarımıza…

    ASKERLİK MESLEĞİ YAPMAK ZORUNDA KALMAK NE DEMEK?

    Bu kanunun diğer yönü ise dayatılan 15 senelik mecburi hizmet süresinde yapılması beklenen mesleğin “askerlik” olmasıdır. Askerlik, dünyanın en eski mesleklerinden biri olarak kabul edilir. Bir arada yaşayan ve savunma ihtiyacı olan her toplumda, düzenli bir ordu ve bu orduda da “askerlik mesleğini” yapan kişiler vardır. Her meslekte olduğu gibi, askerlik mesleğinde de uyulması gereken kurallar vardır. Ancak diğerlerinden en belirgin farkı, askerliğin temelinde disiplin ve özellikle mutlak itaatin olmasıdır. Aslında askerlik, meslekten öte bir yaşam tarzıdır. Mesai kavramıyla icra edilmez; bütün yaşamınızı ona göre düzenlemeniz gerekir. Bu mesleği tam anlamıyla icra edebilmek çok fedakârlık gerektirir. Aksi pek mümkün değildir.

    Askerliğin nasıl bir meslek olduğu hakkında bu ülkede yaşayan kadın-erkek, yaşlı genç, hemen herkesin az çok bir fikri vardır. Ancak, askerlik mesleği yapanların da duyguları olan, etten kemikten birer “insan” oldukları, üstelik asker olmadan önce birer insan oldukları gerçeği nedense hiç akla gelmez. “Asker uyumaz, yorulmaz, acıkmaz, yemez, içmez…” denir hep. Bu mucizeleri gerçekleştirebilecek birileri elbette yeryüzünde bir yerlerde vardır ama bu ülkede askerlik mesleğini yapan bizler, sizler gibi acıkınca yemek yiyen, susayınca su içen, yorulunca uyuyan sıradan insanlarız. Çocuğunuz, yeğeniniz, torunuzuz, kuzeniniz, eşiniz, sevgiliniz, sınıf arkadaşınız, komşunuz, hemşeriniz, yurttaşınızız.

    Uyuyan, acıkan ve yorulan sıradan birer insan olduğumuza göre biz de diğer insanlar gibi yanlış kararlar vermiş, yanlış meslek seçimi yapmış olabiliriz. Askerlik mesleğini seçmemiz yanlış bir karar olabilir. Ya da zaman içinde bu mesleği yapmak istemeyebiliriz. İnsanın hayatında ve dünyasında, kısacık sürelerde bile ne büyük değişiklikler olabilir. İşte bizim de askerlik mesleğini ömrümüz boyunca sevmeden yapmak zorunda kalmak istemeyişimiz bu insani yönümüzdendir; anlayış bekleriz. Nasıl ki sivil hayatta birçok insan, bütün hayatı boyunca ilk seçtiği mesleği yapmak zorunda kalmıyorsa, yanlış bir kararla askerlik mesleğine girmiş veya sonradan fikri değişmiş insanların da bu meslekten ayrılma hakları olmalıdır. Hem de bunun için ömürlerinin en güzel 15 senesini vermek zorunda kalmadan.

    Durum çok açıktır aslında. Apaçıktır. TSK, MSB veya TBMM tarafından sürekli göz ardı edilmeye çalışılsa da ortadadır. İlk kabul edilmesi gereken de meselenin gayet "insani" bir mesele olduğudur. Çünkü meselenin içinde olan bizler de insanız.

    Bu ülkedeki başka hangi meslek seçiminin bedeli bu kadar ağır ödetilmektedir? Hangi devlet memuru işinden ayrılmak istediği için hapis yatmaktadır?

    15 SENELİK MECBURİ HİZMET NE KADAR BİLİMSEL?

    15 senelik mecburi hizmet süresinin hangi bilimsel yöntemlerle belirlendiğini gösteren tek bir belge yoktur. Daha önce 10 sene olan mecburi hizmet süresi 1979 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle 15 seneye çıkarıldı. Bu değişiklikte hangi bilimsel formüller kullanılarak 15 senenin hesaplandığı ise halen anlaşılamamıştır. Bu ülkenin güvenliğinin emanet edildiği koskoca kurumun, kendisini oluşturan insanlarla ilgili bu önemli kararı alırken izlediği yöntem ancak mahalle serserilerinin barbut oynarken izlediği kadar bilimsel bir yöntemdir.

    – Mecburi hizmet kaç sene olsun paşam?

    – Bittiği zaman bile gidemesinler; salla kafadan 15 sene olsun.

    – Soran olursa, biz bu 15 seneyi hangi bilimsel hesaplamayla bulduk diyelim paşam?

    – İşkembe-i kübra cebiriyle.

    Bir gün bile olsa fiilen icra etmeden bir mesleğin size uygun olup olmadığını anlamanız pek olası değildir. Askerlik mesleği de pekâlâ öyle bir meslektir. Ancak diğerlerinden en önemli farkı, size uygun olmadığını anladığınız gün başladığınız ilk gün bile olsa 15 senenizi vermeden bu meslekten ayrılma hakkınızın olmamasıdır. Peki, ülke çıkarları bahane edilerek mantıklı gösterilmeye çalışılan, söylemesi ve yazması gayet kolay ancak yaşaması işkenceden farksız olan bu upuzun 15 senelik mecburi hizmetin sonunda neler oluyor?

    Genelde astsubaylar en erken 20, subaylar ise en erken 22 yaşlarında mesleğe başlar. Askeri okul harici, dış kaynaktan alınan askeri personelin mesleğe başlama yaşı ise 30lu yaşlara kadar çıkabilir. Mecburi hizmet sonunda, son 15 senesini askerlik mesleğiyle geçirmiş ve 40lı yaşlarına gelmiş olurlar. Hayatlarında askerlikten başka kuş görmemiş bu insanların, bu yaştan sonra istedikleri hayata kavuşmak adına yeni bir mesleğe atılmalarının ve bu yolda başarılı olmalarının ne kadar ihtimal dâhilinde olduğu da ortadadır. Düşünün, 40 lı yaşlarınızdasınız. Büyük olasılıkla evlenip bir aile kurdunuz. Sorumluluğunu taşıdığınız insanlar var. Hayatınız boyunca sevmeden de olsa sadece askerlik yaptınız ve bu yaştan sonra yeni bir mesleğe atılarak başarılı olmaya çalışacaksınız. Kim cesaret edebilir buna?

    İşte 15 sene belirlenirken kullanılan tek bilimsel teorem burada ortaya çıkıyor. Öyle bir süre olsun ki, sonunda insanlar psikolojik ve sosyolojik olarak hayatlarıyla ilgili büyük kararlar alıp uygulama cesareti gösteremeyecekleri yaşa gelmiş olsunlar; 15 sene veya 40lı yaşlar. Tabi bu yaşa geldikten sonra insanlar zaten öğrenilmiş çaresizlikleri ve ailevi sorumluluklarının da etkisiyle kaderlerine razı olmayı kabullenirler. Hayatlarının geri kalanında askerlik mesleğine devam etmek zorunda kalmaları, TSK’nin mecburi hizmet süresini belirlerken kullandığı teorinin kanıtlandığını gösterir.

    Sonuçta 15 sene gibi görünen mecburi hizmet, ömür boyu köleliğe dönüşmüştür.

    TSK’ni ülke savunmasını sağlamak şeklinde hizmet üreten bir kurum olarak kabul edersek, bu sürenin insan kaynakları yönetimi yönünden de pek bilimsel olmadığı hemen ortaya çıkacaktır. İnsan kaynaklarının bilimsel yönetiminde, kademe ilerlemesine paralel olarak piramit bir yapı izlenir ve üst kademelere çıkıldıkça yönetici personel sayısında azalma olması beklenir. Ancak, Harp Okulundan mezun edilen bütün teğmenler, işini severek veya sevmeden yapsın, 15 sene TSK bünyesinde tutulur. Mezun olan 100 teğmen, 15 senelik mecburi hizmetin sonunda, çeşitli nedenlerle sayıları ancak 90 civarına inmiş binbaşı olarak karşımıza çıkar. Bu binbaşıların, mecburi hizmet süreleri dolmuş olsa dahi, hiçbir sosyal güvenceleri olmadan 40lı yaşlarında kurumdan ayrılmaları, yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı beklenemez. Sözde 15 senelik mecburi hizmetin ardından geçecek diğer bir 10 sene sonrasında, bu binbaşılar 70 - 80 civarı albaya olur.

    Öyle bir işletme düşünün ki 100 alt kademe yöneticisine karşılık 90 orta kademe yöneticisi ve bunlara karşılık da 80 üst kademe yöneticisi olsun. Bu personel politikası sayesinde, karargâhlarımızda, fotokopi makinesinden sorumlu, mesaisini gazete okuyarak geçiren bol miktarda huysuz albay görmekte sıkıntı çekmeyiz. Bu personel politikasını açıklayacak hiçbir bilimsel yöntem yoktur. Aynen, dünyadaki en yüksek “personel başına düşen general oranına” TSK’nin sahip olmasının herhangi bir bilimsel açıklaması olmaması gibi…

    Efendim? Siz hâlâ saltanatın kaldırıldığını zannedenlerden misiniz?

    Aslında ortada ilginç de bir durum var. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, yıllar içinde mecburi hizmet süresine karşı açılan birçok davada, 15 senenin uygunluğu için, TSK’nin gelecek yıllardaki ihtiyaçları doğrultusunda ve aşırı bilimsel(!) yöntemler kullanılarak oluşturulan “personel planlamasını” gerekçe göstermiştir. Ancak ne gariptir ki, mecburi hizmet süresi olarak belirlenen bu 15 senenin uzun olduğunu, TSK’nin yine kendisi tekzip etmiştir. Çünkü 2003 senesinde başlayan “sözleşmeli personel” alımlarında, sözleşme süresi olarak 8 sene belirlenmiştir.

    Madem TSK’nin personel açısından sıkıntıya düşmemesi için gerekli ve bilimsel süre 15 senedir, o halde neden sözleşmeli personelle 8 sene için sözleşme imzalanıyor? Tersten soracak olursak da, madem bilimsel bir personel politikası için 8 senelik sözleşme süresi yeterli görülüyor, o zaman neden mecburi hizmet süresi hâlâ 15 sene?

    15 SENELİK MECBURİ HİZMET KANUNA NE KADAR UYGUN?

    Türkiye bir hukuk devletidir. Teoride bu konuda en ufak bir şüphe yoktur. Ülkenin bütün işleyişi kanunlarla belirlenmiştir. En temel kanunumuz da anayasadır ve bütün diğer kanunların anayasaya uygun olarak yapılması gerekir. Zaten anayasanın 11. maddesinde bu husus şu şekilde açıklanmaktadır;

    "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."

    Yani anayasadaki hükümlere aykırı kanun çıkaramazsınız, çıkardığınız bütün kanunların anayasa hükümlerine uygun olması gerekir. Yine anayasanın, “Temel Haklar ve Ödevler” başlığı altındaki ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan 18. maddesi bakın ne diyor;

    "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır."

    Anayasamızın 38. maddesinde belirtilen hüküm çok açıktır;

    ''Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.”

    48. maddede belirtilen husus ise şöyledir;

    "Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir."

    Bunlar çok açık ve yorum gerektirmeyen kanunlardır. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ise, 112. maddesindeki

    "Muvazzaf subay ve astsubaylar, subay ve astsubay nasbedildikleri tarihten itibaren fiilen 15 yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler."

    hükmüyle ANAYASAYA AYKIRI OLDUĞU gün gibi ortadadır.

    Bu kanun, bunların dışında Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırıdır. TSK birçok kaynaktan personel temin etmektedir. Askeri lise ve Harp Okulu mezunu bir subay 8 sene, sadece Harp Okulu mezunu bir subay 4 sene, Astsubay MYO mezunu astsubaylar 2 sene, dış kaynaktan alınan personel ise sadece 6 aylık bir eğitimin ardından mesleğe başlamaktadır. Ancak bütün personele uygulanan mecburi hizmet süresi 15 yıldır.

    Doğrudan mecburi hizmetle ilgili olmasa da askeri personele uygulanan diğer bir hukuk dışı yaptırım ise mecburi Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) üyeliğidir. 1960 ihtilalinin ardından, 1 Mart 1961 tarih ve 205 sayılı Kanun ile kurulan OYAK’a mesleğe başlayan bütün personelin üye olması ve her ay maaşlarının %10’u oranında kesinti yapılması zorunlu tutulmuştur. Maaşlı çalışan insanların küçük kesintilerle gelecek kaygısı duymamalarını sağlayacak bir birikime ulaşmaları açısından yerinde bir uygulama sayılabilir. Ancak ülkede mevcut Sosyal Güvenlik Kurumu işler haldeyken, insanların ikinci bir kuruma üye olmalarını mecbur tutmak ancak ihtilal zamanına ait bir düşüncedir. Bununla beraber 205 sayılı OYAK Kanununda şöyle bir madde vardır;

    Madde 21 - En az 10 yıl müddetle Kurumda üye olarak bulunduktan sonra, görevli oldukları kuruluşlardan herhangi bir sebeple ayrılmak suretiyle üyeliği sona eren daimi üyeler emeklilik yardımından faydalanır.”

    Bunun açıklaması, 10 yıldan önce mesleği bırakmak isteyip bunu başarmış personelin, kanun marifetiyle her ay maaşının %10’u tutarında kesilen parasının kendisine nemalandırılmadan ödeneceği şeklindedir. Devlet 3 aylık alacağını bile faiz uygulayarak tahsil ederken, OYAK personelden zorla aldığı haracı, düzeltiyorum parayı, aradan 9 sene 11 ay geçmiş olsa bile, kesinti yaptığı tarihteki kuş kadar miktarıyla geri ödemektedir. Bu durumun da hukuka aykırı olduğu açık ama düzeleceği konusunda çok umutlu değilim; neremiz doğru ki?

    MEVCUT DURUM:

    Askerlik mesleğine girdikten sonra, bu mesleğin kendisine uygun olmadığını anlayanların önünde iki yol var; ya durumu kabullenip sevmeden de olsa mecburi hizmet bitinceye kadar mesleğe devam etmek ya da meslekten ayrılmak için her şeyi göze almak. Sevmediği mesleği ömür boyu zorla yapmak istemeyip ikinci yolu seçenlerin 15 senelik mecburi hizmetten önce kanunen istifa hakları olmadığı için tek çareleri “TSK’nden çıkarılma” cezası almak yani halk tabiriyle “ordudan atılmak” oluyor.

    Askeri personel için TSK’nden çıkarılma cezası gerektiren haller 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununda belirtilmiştir. Bunun haricinde meşhur YAŞ kararlarında olduğu gibi, personelin idari olarak da TSK’nden atılmasına karar verilen durumlar vardır. TSK’nden atılmak isteyen personel, askeri ceza kanunun ilgili maddelerini işletmek veya idareyi bu yönde karar vermeye zorlamak için çeşitli yöntemlere başvuruyor.

    Kullanılan bu yöntemlerden bazılarının önü, daha fazla kölesini, düzeltiyorum, personelini kaybetmek istemeyen TSK tarafından zaman içinde kapatıldı veya “TSK’nden atılmak için geçerli sebep” olmaktan çıkarıldı. Bunlardan en meşhuru yabancı uyruklu kadınla evlenmekti. Birçok askeri personel 1990lı yıllarda bu yolu kullanarak TSK’nden ayrıldı. Bu durumla başa çıkamayacağını anlayan TSK, yapılan değişiklikle kurumun onayı şartıyla yabancı uyruklu kadınlarla evlenmeyi serbest bıraktı. Her ne hikmetse, değişiklikten sonra yabancı kadınlarla yapılan bütün evlikler uygun görüldü.

    Meselenin daha iyi anlaşılmasını istiyorum. Askerlik mesleğini zorla yapmak istemeyenlerin TSK’nden ayrılmak uğuna nelere katlandığının bilinmesini istiyorum. Bunun için de kullanılan yöntemler ve bu sırada çekilen eziyetleri açıkça yazacağım;

    1. Firar Etmek:

    Kıtasından veya görevi icabı bulunmak zorunda olduğu yerden izinsiz olarak altı günden fazla uzaklaşmak firar suçuna girer. Firar etmek, şu anda TSK’nden ayrılmak için en sık kullanılan ve sonucu garanti olan yöntemdir. Çünkü yaklaşık 1,5 senelik firarın sonunda personelin TSK ile ilişiği idare tarafından kesilir. Ancak ömür boyu kaçak hayatı yaşamak istemeyen kişi, ilişiğinin kesildiğinden emin olduktan sonra birliğine teslim olmak zorundadır. Şahıs artık askeri personel olmadığı için askeri mahkeme firar davasını sivil mahkemeye sevk eder. Verilen karar hep aynıdır. Özgürlük, sivil cezaevindeki 6 ay 10 günlük hapis hayatının ardından gelir.

    Eğer personel TSK ile ilişiği kesilmeden teslim olursa, hala asker olduğu için davası askeri mahkemede görülür ve en az 6 ay hapis cezası alır. Kendiliğinden teslim yerine yakalanmış olması durumunda ise bu ceza 1 seneden başlar. Bu hapis cezaları ise askeri hapishanede çektirilir. TSK’nden ilişiği kesilmeden firar suçundan hüküm giyen personelin TSK’nden çıkarılması da askeri hâkimin takdirine bırakılmıştır.

    Gördüğünüz gibi; yanlış meslek seçimi yapmış olmanın cezası 1,5 sene kaçak hayatı, devamında en az 6 ay yargılanma süresi ve en az 6 ay hapis hayatıdır. İsnat edilen tek suçunuz “sevmediğiniz mesleği yapmak istememek” karşılığı hayatınızdan alınan koskoca 3 sene. Kâbus gibi, değil mi?

    Bunca acısı yetmezmiş gibi, meselenin bir de ülkemiz adına utanç duyulacak yönü vardır. Firar eden askeri personelini aylarca hapiste yatıran bu ülke, onunla aynı süre ceza alan hırsız, uğursuz, kapkaççı türünden insanlara cezaevinin yüzünü bile göstermez. “Şanlı ordunun şerefli mensupları, çeşitli sebeplerle artık mesleklerini yapmak istemediklerinde adi suçlulardan daha tehlikelidirler ve bu durumda bir kapkaççıdan daha fazla ıslah edilmeye ihtiyaçları vardır.” şeklinde meali olan bu utanca şöyle kavuştuk;

    Ceza Muhakemesi Kanununda “hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb)” diye tabir edilen ve halk arasında “cezanın ertelenmesi” olarak bilinen bir hüküm vardır. 08 Şubat 2008 yürürlük tarihli 5728 sayılı kanunla Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinin 14. fıkrasında yapılan değişiklikle, "hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri, tüm suçlar nedeniyle mahkemece belirlenen 2 yıl veya daha az hapis ya da adli para cezaları" hakkında uygulanabilir olmuştur. Bu değişiklikle, önceden herhangi bir suçtan mahkûm olmamış şahısların 2 seneyi geçmeyen hapis ya da adli para cezaları, 5 sene boyunca tekrar suç işlememeleri şartıyla denetimli serbestliğe çevrilebilir.

    Ancak bu değişiklikten hemen sonra, senelerdir acı çeken askeri personelinin feryatlarına kulak tıkayıp mecburi hizmet konusunda hiçbir iyileştirme yapmayan devletimizin, paslanmış sistem çarkları kendinden beklenmeyecek bir hızda dönerek rekor sürede yeni bir yasa çıkardı. 08 Şubat 2008 yürürlük tarihli 5728 sayılı kanundan sadece 18 gün sonra, inanması zor ama gerçekten sadece ama sadece 18 gün sonra, dikkatinizi çekmek için tekrar vurguluyorum, sadece 18 gün sonra, 26 Şubat 2008 tarihinde yürürlüğe girecek şekilde 5739 sayılı kanun onaylandı. Eşi, özgürlüğünün kısıtlandığı iddiasıyla ülkesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine vermiş olan Cumhurbaşkanımızın onayladığı bu yasa, hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesinin, askeri yargıda ve terör suçlarında uygulanmamasını öngörmektedir. Yani hırsızların bile yararlandığı bu yasadan iki grup yararlanamayacaktır; ülkenin bütünlüğüne kasteden teröristler ve mesleğini yapmak istememesine rağmen istifa hakkı tanınmadığı için firar etmek zorunda kalan askeri personel.

    Askeri personelini teröristlerle aynı safa koyan bir devlet anlayışı…

    Mağdur olan binlerce insana rağmen onlarca sene mecburi hizmet yasasında iyileştirme yapmayan devlet bu yasayla niyetini, daha doğrusu art niyetini belli etmiştir. Hırsızına, tacizcisine, katiline, kapkaççısına bile şefkatli yüzünü gösterip kucak açan devlet, sıra tek isteği mesleğinden ayrılmak olan askeri personeline gelince kaşlarını çatıp dünyanın en vicdansız mekanizması olmuştur.

    Bütün bunların üzerine, Sayın Cumhurbaşkanının, “Dağdakiler sağlıklı düşünemez, onlara da bir fırsat verilmeli.” açıklaması artık sözün bittiği yerdir. Teröristini bile anlamaya çalışan devlet neden askeri personeline kapı-duvar olur? Buradan çıkarılacak tek sonuç vardır;

    Bu ülkede, mesleğinden ayrılmak isteyen askeri personel, dağdaki teröristten bile daha tehlikeli, suçlu, ıslah olmaz ve affedilemezdir.

    2. Ahlak Dışı Davranış Sergilemek:

    TSK’nden ayrılmak için firar suçu işleyip hayatının 3 yılını telef etmek yerine her şeyi göze alarak çok daha kısa sürede bu manevi işkenceden kurtulup yeni hayatına başlamak isteyenlerin başvurduğu bir yöntem de idareyi kendilerini TSK’nden atmaya zorlamak için ahlak dışı davranışlarda bulunmaktır.

    Askeri Ceza Kanunu Madde 153 - İffetsizliği anlaşılmış olan bir kimse ile bilerek evlenen veya evlilik bağını devam ettirmekte veya böyle bir kimseyi yanında bulundurmakta veya karı koca gibi herhangi bir kimse ile nikâhsız olarak devamlı surette yaşamakta ısrar eden asker kişiler hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasına, erbaşlar hakkında rütbenin geri alınmasına hükmolunur.

    Bu maddeye dayanarak TSK’nden atılmak isteyen kişinin ne yapması gerektiği maddede açık bir biçimde yazdığı için çok detaya girmeyeceğim. Ancak, sadece istemedikleri bir meslekten ayrılabilmek için insanların kendileri böyle bir duruma sokmayı göze almaları, çekilen ızdırabın ve meselenin ciddiyetinin açık bir kanıtı değil midir?

    3. Disiplinsizlik Yapmak:

    İdareyi, kendisini TSK’nden atması yönünde karar vermeye zorlamanın bir yöntemi de sürekli “disiplinsizlik” yaparak arka arkaya disiplin cezası almaktır. Atılma kararının verilmesi en az 1 sene sürer ve bu süre boyunca defalarca kez mesaiye geç gelmek, mesaiye gelmemek, kılık kıyafet yönergesine aykırı davranmak tütünden disiplin suçları işlenir. Tabi bu suçların cezası da 7, 14 veya 21 gün gibi oda hapsi şeklinde olur. Personelin, idarenin TSK’nden ayırma kararına kadar geçecek sürede defalarca kez askeri cezaevinde hapis yatmayı göze alması gerekir. Bu cezaların toplamı da en az 3-4 ayı bulmaktadır. Sevmediğiniz meslekten ayrılmak için yine çileli bir yol sizi bekler.

    4. Ticari Faaliyette Bulunmak:

    Personelin herhangi bir ticari faaliyet için resmi ruhsat alıp ardından kendisini idareye şikayet ettirmesiyle bu yöntem işletilmeye başlanır. Durduk yere köle, düzeltiyorum, personel kaybetmek istemeyen TSK aslında fark etse bile ticari faaliyette bulunanlar hakkında yasal işlem yapmaz. Onun için bu yolu kullanacak personel bir başkasının kendisini şikâyet etmesini sağlar. Bu yöntemle TSK’nden ayrılabilmek için en az 2 kez bu suçtan mahkemeye çıkmak gerekir. Bu da, amirlerin sürekli baskı kurduğu 1 buçuk yılı bulan çileli bir süreçtir.

    5. İrticai Faaliyette Bulunmak:

    TSK’nden ayrılabilmek için bir dönem en çok kullanılan yöntemlerinden biri irticai faaliyette bulunmaktı. Ancak şu an amirinin kapısının önüne seccade serip namaza duran personele, amirinin “Allah kabul etsin ama boşuna uğraşma” dediği bile rivayet edilmeye başlandı.

    6. Malulen Emekli Olmak İçin Sahtekârlık Yapmak:

    TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde, askerliğe elverişsiz olma ve asker kişilerin malulen emekli edilme hususları açıkça yazmaktadır. Nasıl ki sivil şahıslardan vatani hizmet olarak askerlik görevini yapmamak adına sahte çürük raporu alanlar veya kendini askerliğe elverişsiz hale getirenler oluyorsa, TSK’nden ayrılmak adına, sağlıklı olduğu halde bu malulen emekli olabilmek için kasıtlı olarak sağlığını bozan veya o yönde rapor alan askeri personel de oluyor. Hangi şart altında olursa olsun bu yönteme başvurulmasını ahlaki bulmadığım için bu konudan daha fazla bahsetmeyeceğim.

    Yukarıda anlatılanları şöyle özetleyebiliriz. Askerlik mesleğine devam etmek istemeyen fakat istifa hakkı bulunmayan personel, TSK’nden ayrılabilmek için, firar etmek, kendini hayat kadınlarıyla bastırmak, biriyle nikâhsız yaşamada ısrar etmek, disiplinsiz davranmak, bir ticari kuruluşa ortak olmak, sağlığını bozmak, sahte sağlık raporu almak veya ilgisi olmadığı halde tarikat toplantılarına katılmak gibi acayip işler yapmak zorundadır. Hayatı boyunca namusuyla yaşamış ve hiçbir suç işlememiş insanların bunları yapmak zorunda kalmalarını ve bu yüzden düştükleri ruhsal çöküntüleri bir düşünün.

    Yanlış meslek seçmekten başka hiçbir suçunuz yokken büyük bedeller ödeyeceksiniz.

    Sesinizi çıkarma şansınız olmadığı için derdinizi kimseye anlatamayacaksınız.

    Kaçak hayatı yaşayacaksınız.

    Namussuzluk yapacaksınız.

    Sahtekâr olacaksınız.

    Hapis yatacaksınız.

    Ancak bunlardan sonra prangalarınız çıkarılacak.

    Tabi anormal derecede şişirilmiş tazminat da üzerine eklenerek. Meselenin diğer can alıcı noktası da 15 sene mecburi hizmetini tamamlamadan TSK’nden her ne sebeple olursa olsun ayrılan personelden istenen tazminat miktarıdır.

    DELİ DUMRUL TAZMİNATI:

    Bin bir eziyetle meslekten ayrılmayı başarabilenleri bekleyen diğer bir işkence ise ödemeleri istenen tazminattır. Bu tazminatın nasıl hesaplanacağına dair usul ve esasların güya yürürlükteki yönetmeliklerle belirlendiği yazar kanunda. Ama bu usul ve esasların hangi insaf, vicdan ve mantık süzgecinden geçirilip belirlendiği belli değildir. Çıkarılan tazminatın miktarını görseniz bu mesleğe hiç bulaşmamış olduğunuza şükrederdiniz. Kendilerine çıkarılan tazminattaki hesaplama kalemlerini görenler aslında senelerdir içlerinde bulundukları hukuksuzluğa alışmış olduklarından olsa gerek çok da şaşırmazlar. Ancak meseleyi anlamanız açısından birkaç örnek vermek isterim;

    • Mezun olunan okuldaki duvar boyasının periyodik yenilenme masrafı,

    • Yürüdüğü kaldırımın, yoldaki asfaltın masrafı,

    • Mezun olunan okuldaki bütün öğretmen, personel, aşçı, müstahdem, subay, astsubayın maaşlarının okuldaki öğrenci başına düşen miktarı.

    Yapılan masrafların tabii ki geri ödenmesi istenmelidir. Ancak bu ülkede sanki sadece askeri öğrencilere eğitim-öğretim masrafı yapılıyormuş, sadece onların okullarının duvarları boyanıyormuş, sadece onlar devletin yaptığı yolu kullanıp devletin kaldırımda yürüyormuş, sadece onların öğretmenlerine maaş ödeniyormuş gibi hesaplanarak değil.

    Esasında vahim olduğu kadar komik de durum söz konusu. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Bu tazminatın hesaplanmasında kullanılan absürt usulünün çok acı da olsa tek bir açıklaması var. Koskoca TSK, artık kendi bünyesinde çalışmak istemediğini söyleyen insanları caydırmak veya pişman etmek amacıyla, söylemeye dilimin varmadığı bazı işletmelerdeki hesap çıkarma usulüne benzer bir şekilde personelden istenen tazminatı şişirmektedir. Okulun duvarını boyadım; 2830 lira, 4 sene kaldırımımda yürüdün, adım başı 2 kuruştan; 795 lira…

    NEDEN BİLİNMİYOR, NEDEN DEĞİŞMİYOR?

    Mecburi hizmet meselesinin üzerinde durulması gereken diğer önemli yönleri ise mesleğini bırakmak isteyen askerlerin sayısı ve çok önemli olan bu meselenin neden yeterince bilinmeyip gerekli iyileştirmenin yapılmadığıdır.

    Mecburi hizmet kanunundan muzdarip askeri personel sayısı, daha doğru bir deyişle “insan” sayısı zannedilenden çok daha fazladır. Ancak, kendi personelinin utanç verici durumlara düşmesine göz yuman, Sarıkamış zihniyetinin devam ettiği TSK yönetim kademesinde, bir generalin çıkıp da böyle bir sorunun varlığından bahsetmesi beklenemez. Hem şimdi durduk yere personelin küçücük sorunlardan bahsetme münasebetsizliği göstermek, saygıdeğer Paşalarımızın değerli canlarını sıkmaz mı?

    Askeri personel içinde yapılacak objektif ve sağlıklı bir anket taramasıyla bu sorunun varlığı hemen ortaya çıkacaktır. Ancak böyle önemli bir meselenin varlığının yeterince bilinmiyor olması, ondan muzdarip insanların bilinçli suskunluklarından değil suskun kalma mecburiyetlerinden kaynaklanmaktadır.

    Diğer bütün meslek grupları, en küçük sorunlarını dahi dile getirmek için bir araya gelerek istedikleri eylemi yapabilmektedir. Ataması yapılmayan bir öğretmen, fabrikası özelleştirildiği için iş akdi değişen bir işçi, askerlik yapmak istemeyen gençler, maaşının artmasını isteyen çalışanlar şu veya bu şekilde seslerini duyurabilmektedir. Öte yandan, TSK mensubu askeri personelin, kendi başına basın açıklaması yapma, greve gitme veya protesto yürüyüşü düzenleme gibi hakları yoktur. Bana göre olmaması da mantıklıdır.

    Ancak, 15 senelik mecburi hizmeti bitmeden artık TSK’nde çalışmak istemediğini bir şekilde açıkça beyan eden hiçbir askeri personel için hayatı eskisi devam edemez. Çünkü 1930lu yıllardan kalma İç Hizmet Kanundaki hukuk garabetleri sayesinde hem savcı hem de hâkim gücüne sahip süper kahramanlar olan sicil amirlerinin, bu personel için uyduracakları suçlar ve bunlara kesecekleri cezalar hayal güçleriyle sınırlı olacaktır. Ayrılmanın yasak ve mutlak itaatin kural olduğu bir meslekte, bir insanı hayatından bezdirmenin ne kadar kolay olduğunu bir çocuk bile tahmin edebilir. Bu şartlarda benim için asıl süper kahraman, 15 senelik mecburi hizmetin önemli bir mesele olduğundan, ülkenin iyiliği için bir an önce çözülmesi gerektiğinden, kendisinin askerlik mesleğini bırakmak istediğinden ancak bu mecburi hizmet yüzünden istifa edemediğinden bahsetme cesaretini gösterecek kişi olacaktır.

    Bu meseleyle ilgili benim gerçek cevabını bulamadığım tek nokta ise bu konunun neden çözülmek istenmediğidir. İnanın, bu hususta açık ve net tek bir fikrim yok. Karşılaştığım bütün hukukçular, sadece mecburi hizmet maddesinin değil, İç Hizmet Kanunu, Personel Kanunu ve Askeri Ceza Kanunu gibi askeri mevzuatların birçok hukuk garabeti barındırdığı konusunda hemfikir. Önceden fikri olmayıp da benim anlattıklarımla meseleyi öğrenenlerin tepkisi de birbirine yakın oluyor; “Yok canım, olmaz öyle şey, sen yanlış biliyorsundur”. Bütün bunlara rağmen devlet bu meseleyi neden çözmek istemiyor, bilmiyorum.

    Mesele, Türkiye’nin diğer birçok meselesi gibi gözümüze girecek derecede ortadadır ve herkes çözülmesi gerektiği konusunda hemfikirdir. Sanırım çözülmemesinin sebebi de bu ülkede çözülmeyi bekleyen diğer yüzlerce meselenin çözülmeme nedeniyle aynı. Ya kendimizi sevmiyoruz, ya da birbirimizi.

    SONUÇ:

    Yukarıda uzun uzadıya anlatmaya çalıştığım meselenin özü şöyledir:

    • Mecburi hizmet meselesi, bir memleket meselesidir.

    • Ülkenin güvenliği, işini sevmeden, zorla yapan insanlara emanet edilemez.

    • Profesyonel askerlik sadece bir “meslek”tir. Kendi isteğimizle bu mesleğe girmiş olabiliriz ama zaman içinde çeşitli nedenlerle artık bu “mesleği” yapmak istemediğimizi anladık.

    • İnsanları bir işte “zorla” çalıştırarak güzel neticeler alınamaz. Bu durumdan ne çalışan ne de kurum fayda sağlar. Zoraki yapılan işin kimseye faydası olmaz. Gönülsüz yapılan işlerden nasıl neticeler doğacağını, atalarımız çok güzel ifade etmiştir.

    • Mecburi çalıştırılma hissi, bir işi severek yapanları bile tedirgin edecek bir duygudur.

    • TSK, kendi bünyesinde çalışmak istemeyen insanları zorla çalıştırma ihtiyacı duymayacak kadar büyük bir kurum olmalıdır.

    • 15 yıl mecburi hizmet varsa bir yerlerde sorun var demektir. İstenirse sadece 18 günde yasa çıkarılabildiğini gördük. İstenirse mecburi hizmet sorunun da 1 ay içinde çözülebileceğini herkes bilmelidir.

    • Eğer kurmay heyeti bir sorun olmadığını, herkesin işini severek yaptığını iddia ediyorsa, “15 yıl mecburi hizmet” gibi bir garipliğine ne gerek var? TSK’nin işleyişinde sorun yoksa böyle bir yasaya ihtiyaç duyulmaması gerekir. Herkes işini severek yapar, kimse ayrılmak istemez, ayrılmak isteyen az sayıda personelin tazminatını verip ayrılması da sorun edilmez.

    • Yapılan masrafların elbette tazmin edilmesi gerekir. Ancak bu tazminatın mantıklı ve adil bir hesaplamayla belirlenmesi isteriz. Hayatımızdan giden en güzel yıllarımızı kimse bize geri vermeyecek ama biz ülkemize olan borcumuzu adil bir şekilde ödemek isteriz.

    • TSK yönetim ve işleyişinin, çağın gereklerine göre iyileştirilmesi gerektiğini artık herkes biliyor ve kabul ediyor. Bu iyileştirmeler ne kadar ertelenirse ülkemiz o derecede zarar görür.

    • Bir zamanlar ülkenin en itibarlı mesleği olan askerliğin ne hale geldiği ortadadır.

    • Ülkesini seven bireyler olarak tek isteğimiz, mecburi hizmetin daha “insani” bir süreye çekilmesi ve meslekten ayrılmak isteyenlere “mantıklı ve adaletli” bir tazminat ödemeleri şartıyla istifa hakkı tanınmasıdır.

  5. #744
    Kayıt Tarihi
    Sep 2011
    Nerede
    denizli
    İletiler
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    merhaba slm

  6. #745
    Kayıt Tarihi
    Sep 2011
    Nerede
    denizli
    İletiler
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    merhaba ben astsubay MYO dan bu yıl mezun oldum. şu an sınıf okulundayım. ve bırakmak istiyorum çok sevdiğim mesleğimi hiç insan yerine konulmuyoruz.

    1- bıraksam ne kadar tazminat öderim

    2- bırakmak için dilekçe versem olurmu kursiyer olduğum için belki şansım vardır diye düşünüyorum ama ?

    3-bırakmak için neler yapabilirim?
    yardımlarınızı bekliyorum tecrübesizim bu tür konularda. şimdiden teşekkür ederim...

  7. #746
    Kayıt Tarihi
    Nov 2010
    Nerede
    Erzurum
    İletiler
    17
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Alıntı yağanuğur rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Kaydolmak istediğin üniversite kayıtta askerlik durum belgesi istiyorsa,birlikten imzalı ve mühürlü,personel olduğunu gösteren bir yazının olması gerek. Bazı üniversiteler artık e-devletten sorgulatıyor askerlik durumunu, böyle ise belgeye gerek yok,siz askeri personel olduğunuz için askerlikle ilgili bir probleminiz görünmeyecektir.(bu kendi söyledikleri, kayıt memuru çıkıp da ya bu adam bilmem kaç yaşında askerliği nasıl problemsiz görünüyor diye merak edip sormazsa tabi, öyle birşey olacağını sanmıyorum ama olasılık işte). Bende seneye düşünüyorum, ne olacak göreceğiz...
    Teşekkürler yağanuğur.. Arkadaşlar bu konu hakkında bilgisi veya tecrübesi olan başka arkadaşlar da var mı ? Ya bu arada sanırım sesisimiz yavaş yavaş duyulmaya başlıyor. Geçen gün ülke tv ye bi baktım menteş kampını konuşuyorlar.60-70 toplu dilkeçeyle ayrılma talebi gelmiş, millet işkenceden felan bahsediyor.Zamanında bizim çektiklerimiz şimdiki nesle daha ağır geliyor herhalde.O arkadaşları tebrik ediyorum, inşallah egolarını tatmin eden karaktersiz insalar yüzünden meslekten soğuyan bu arkadaşlar hayat boyu başarılı ve mutlu olurlar.Saygılarımla..

  8. #747
    Kayıt Tarihi
    Nov 2009
    Nerede
    Bursa
    İletiler
    329
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Prof. Dr. Mustafa Koçak
    Telefon 0216 677 16 30 # 2895
    mustafa.kocak@okan.edu.tr
    -----------------------
    Anayasa profesörlerimizden değerli hocamız Sn.Mustafa KOÇAK'a, yeni anayasa hazırlıkları aşamasında bulundugumuz şu günlerde talebimizi iletebiliriz arkadaşlar. (15 sene mecburi hizmet)

  9. #748
    Kayıt Tarihi
    Apr 2010
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    451
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Alıntı ortodontist rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Eğer 12 ayı doldurmadan gidersen, tutuklanırsın. Yaklaşık 4 ay yatarsın bir yıl kıdem kaybedersin, ama göreve devam edersin. KKK lerinde yaklaşık subaysan 20 ayda ilişiğin kesilir. Ama astsubaysan bu süre daha kısadır. Bu ayırma süreleri kuvvete göre değişmektedir.
    İyi niyetle yazmışsınız ancak hatalarla dolu."12 ayı doldurmadan gidersen tutuklanırsın" diye birşey kesin değildir.Kimi mahkeme tutuklu yargılar kimi mahkeme tutuksuz yargılar.6 hafta içinde teslim olmamışsanız şayet alacağınız ceza EN AZ 1 yıldır.(İlişiğiniz kesilse bile).Eğer 6 haftayı geçmeden teslim olur ise cezası yarı yarıya düşürülecektir.En alt sınır olan 1 yıl verilmiş ise bu 6 aya düşürülecek ve yatarı 4 ay olacaktır.6 haftadan sonra teslim olursanız en az 6 ay 20 gün yatar kesindir.Bu cezayı yatıp mesleğe devam ettirilseniz bile 1 yıl değil yattığınız süre kadar geç terfi alırsınız.Eskiden 1 gün bile ceza alınsa askeri mahkemelerden 1 sene geç terfi alırdınız.20 ayda ilişik kesin kesilir diye kesin bir kanaat da yoktur.İdarenin çalışma hızına bağlı olan bir durumdur.Bu 14 ay da oabilir 24 ay da.Kesin birşey söyleyemeyiz

  10. #749
    Kayıt Tarihi
    Nov 2009
    Nerede
    Bursa
    İletiler
    329
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Thumbs down Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    Bartelmi diaz; en az bizim kadar ilgili ve meraklısın görüldüğü üzere firar konusuna. Sanırım abinden kaynaklanıyor.Ama sonuçta fikir birliğimiz var. Bir hususu belirtmişşsin, 24 ayda da kesilir ilişik diye.Bunda sana katılmıyorum, zira yasal süreç bellidir,kimse zan altında kalmaz... Hadi koy +2 ay daha en fazla.Artık hantal yapı pek kalmadı kurumlarda, dijital veri sistemi,ptt,tebliğ,cevaplama vs... eskiye nazaran daha hızlı gidiyor. Genellemeye bakıldığında firarın kuvvete bildirildiği tarihten itibaren yaklaşık 14 ay'da ilişik kesildiği görülmektedir.Subaylar bu sürenin daha uzun oldugu söylenmiş bir başlıkta; bunun sebebi dönermi? diye beklenildiğinden değil, 7. veya 8. günde Kuvvete bildirilmesi gereken mesaj yazılmayıp bu sürenin (Genci kurtaralım yapmasın bir yanlış) diyerekten sürekli geciktirilmesidir. Suç dosyasının tanzimide aynı şekilde çeşitli sebeplerden bekletiliyor yada cok geç gönderiliyor. İşte sorun tam burada. Bir insanı firar aşamasına getiren değerli üst'ler , komutanlar (!) sözde iyilik ettiğini sanıyor,gizliyor.Halbuki buda suçtur. Bizim hiçmi payımız yok bu firarda ? diye düşünmesi gereken amirler,üst'ler maalesef kendilerini birden iyilik meleği sanıyor,kendilerini eşrafa karşı avutuyorlar. Ama bir örümcek ağından 1 hafta rezil rüsva günler geçirttiklerini unutu veeriyorlar.

    ßen firar aşamamda hiç biri ile muhatap olmadım, derhal ne gerekiyorsa en seri şekilde yapmalarını,beni rahatsız etmemelerini,aksi halde çok kırıcı olacağımı ve süreçleri bazı arkadaşlar aracılığı ile yakından takip ettiğimi ve derhal bu meslekten kurtulmak istediğimi sadece bir kez ilettim.Bir daha ne telefonlarına cıktım,ne de muhatap oldum.
    Kısacası, bşrlikler,kuvvet duygusallık yapmayarak, bizi istemeyeni bizde istemeyiz demeli ve ilişiği normal sürede kesmelidir. Bu personelden de artık verim alacağınıda zannetmemeli ve artık onu unutmalıdır...
    Kendimce....

  11. #750
    Kayıt Tarihi
    Aug 2011
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    34
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü

    desende_asi bende firar etcem ama bazı tavsiyelere beyin fırtınasına ihtiyacım var yanıma konuşacak muhabbet edecek birbirimize başımıza gelen olayları paylaşabilecek bi dost yoldaş arıyorum özelden mesaj atarsan sevinirim kendine iyi bak.bu arada aynen benim kafadansın kimseyle bende mnuhattap olmicam

+ Konuyu Yanıtla
75 / 97 Sayfa İlkİlk ... 5152535455565666768697071727374757677787980818283848595 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

sözleşmeli erliği bırakanlar

tsk mecburi hizmet dolmadan istifa

tskdan firar edenler

uzman erler sozlesmeyi birakip geldiginde cezasi

firar eden subaylar

astsubay firar ederse ne olur

uzman erbas istifa ettiginde kpss ye girebilirmi

firari subaylar

astsubay firar ceza hükümleri

13 yasinda subay

tsk subay firar

firar ve cezasi hukuki net

http:www.hukuki.netshowthread.php17837-Firar-eden-firari-subay-ve-astsubaylarla-ilgili-ceza-hukumleri-ve-muhakeme-usulupage84tsk gorev birakma cezasiaskeriyeden istifa edenlersubaylar sozlesme dolmadan ayrilmqfirar eden TSK personeli https:www.hukuki.netshowthread.php17837-Firar-eden-firari-subay-ve-astsubaylarla-ilgili-ceza-hukumleri-ve-muhakeme-usulusozlesmeli er firar mahkemesisozlesmeli erligi birakanlarhttps:www.hukuki.netshowthread.php17837-Firar-eden-firari-subay-ve-astsubaylarla-ilgili-ceza-hukumleri-ve-muhakeme-usulu&page=32sozlesmeli erlikten istifa askeri mahkemetsk mecburi hizmet dolmadan istifa 2016tsk da firarfatih karabiyik firar etti
Forum

Benzer Konular :

  1. 30 Soru ve Yanıtta Seri Muhakeme Usulü ile Basit Yargılama Usulü [Kitap Fiyat bilgisi]
    Ahmet Kezer - Adalet - 2019 Aralık - 24,00 TL 30 Soru ve Yanıtta Seri Muhakeme Usulü ile Basit Yargılama Usulü hakkındaki işbu hukuki kitap...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 17-12-2019, 01:40:05
  2. Firar eden subay astsubayın banka kredi kartı işleri
    9 senelik astsubayım yakında firar etmeyi düşünüyorum bu süreçde banka hesaplarıma el konulma olasılı varmı maş hesabımı kullanmaya devam...
    Yazan: mecad Forum: Askeri Ceza Hukuku
    Yanıt: 9
    Son İleti: 16-04-2014, 14:55:36
  3. Firar eden subay/astsubay firar sürecinde gbt kaydı varken kpss sınavına girebilirmi?
    Sonuçta ortada bi yakalama emri olacak ve sınav yerlerine bilgilerimiz gidecek. herkesin bildiği gibi son seçimlerde sandık basında arama kaydı olan...
    Yazan: baris y Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 16-03-2012, 15:12:46
  4. Firar eden subay astsubaya açık cezaevi var mı?
    firar sonrası ilişiği kesilen ve cezası kesinleşen sb/astsb açık cezaevinde sürenin tamamını geçirebilir mi?Açık cezaevindeyken dışarıya nasıl...
    Yazan: mustafaulker Forum: Askeri Ceza Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 22-07-2011, 01:48:07
  5. Firar eden subay-astsubay hapis cezasını istediği yerde çekebilir mi?
    Merhaba. Ben firar eden bir subay veya astsubayın ilişiği kesildikten sonra teslim olmayı müteakip hapis cezasını askeri cezaevinde mi yoksa sivil...
    Yazan: bendekaçtım Forum: Askeri Ceza Hukuku
    Yanıt: 13
    Son İleti: 22-07-2011, 01:45:08

İlgili Hukuk terimleri

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.