11-12-2009
Her şey hocaların ilaç firmalarına para kazandırması için mi?
Dünyayı ayağa kaldıran domuz gribi salgınıyla ilgili korkunç bir şüphe ortaya atıldı. H1N1 virüsünün aslında abartıldığı kadar ölümcül, salgının da şiddetli olmadığı; grip konusunda dünyanın bir numaralı otoritesi olan bir profesör ile 3 arkadaşının, danışmanlık yaptıkları ilaç şirketlerine para kazandırmak için panik havası oluşturduğu iddia edildi!
Rotterdam Üniversitesi'nde görev yapan Profesör Albert Osterhaus, dünyada grip konu olduğunda akla gelen tek isim. Hatta bu nedenle kendisine bilim dünyasında takılan ad: Doktor Grip. SARS ve kuş gribi paniklerinde hep Dünya Sağlık Örgütü'nün krizi önlemek için başvurduğu ilk isim o oldu. Şimdi Hollandalı "Doktor Grip" ile ilgili bir iddia tüm dünyayı kasıp kavuruyor.
İddiayı Hollanda basını yazdı
İlk kez saygın bilim dergisi Science'da kısa bir makale ile dile getirilen, ardından Hollanda'da yayınlanan De Telegraaf gazetesi tarafından yayınlanan iddia, grip salgınının Doktor Grip'in servetinde dramatik bir artışa sebep olduğu yönünde. Profesör Osterhaus Avrupa İnfluenza Bilimsel Araştırma Grubu'nun Başkanı. Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) danışma kurulu olan SAGE'nin de üyesi. Hatta WHO, domuz gribiyle ilgili olarak "küresel pandemi" kararı aldığında Osterhaus SAGE'ye başkanlık ediyordu. Ancak bunun yanında Osterhaus'un bir de aşı geliştirip üreten bir şirketi var. Profesör aynı zamanda da Roche, Novartis, Baxter, Mediimmune, Glaxo, Sanofi Pasteur gibi ilaç şirketlerine de maaşlı danışmanlık yapıyor. Yani küresel bir domuz gribi salgının fayda sağladığı tek bir isim varsa o da Osterhaus. Hem şirketinin değeri bu süreçte oldukça artmış durumda hem de danışmanlık ücreti.
DSÖ'yü de yönlendirdi
Ama daha vahim olan ise Danimarka'nın Information ve İsveç'in SVG gazetelerinde çıkan iddialar. Bu da SAGE'deki 8 kişilik heyette yer alan Osterhaus ve 3 arkadaşının "danışmanlık yaptıkları ilaç şirketlerinin baskısıyla DSÖ'yü yönlendirerek aslında var olmayan bir paniği tüm dünyaya yutturduğu" iddiası. SAGE'de yer alan Osterhaus'un yakın arkadaşı Profesör Frederick Hayden, Roche ve Glaxo'nun maaşlı danışmanı. Profesör Arnold Monto, "40 yıldır küresel salgını bekleyen adam" olarak biliniyor ve burundan verilen domuz gribi ilacını üreten Medimmune, Glaxo ve Viro Pharma şirketlerine danışmanlık yapıyor. Yine aynı heyette yer alan David Salisbury, İngiltere'deki imunizasyon programının başkanı ve ilaç şirketleriyle danışmanlık ilişkisi içinde... Yani 8 kişilik heyetin en etkili 4 ismi ilaç şirketleriyle organik bağ içinde. Domuz gribini JP Morgan'ın tahminlerine göre ilaç şirketlerine 7.5-10 milyar euro para kazandıracak bir hastalık konumuna yükselten süreçte de bu bilim adamlarının yönlendirmesinin hayati önem taşıdığı biliniyor. Bu uzmanların desteğiyle hazırlanan raporlarda WHO domuz gribine karşı aşılamayı 24 kez, ilaçlı tedaviyi de 18 kez önerirken, sık el yıkamanın önemine ise sadece 2 kez değinildi.
'Salgın' tanımını değiştirdi
Bu konudaki en önemli kanıtlardan biri Der Spiegel dergisine konuşan ve grip konusundaki araştırmaları değerlendiren Cochrane Teşkilatı'nın başkanı Epidemolog Tom Jefferson'un altını çizdiği gerçek. Buna göre DSÖ, Nisan 2009'da yine bu bilim adamlarının tavsiyesiyle tüm dünyada hükümetlerin referans aldığı "pandemi" (salgın) tanımını değiştirdi. Eski tanımda WHO'nun bir hastalığı pandemi olarak ilan edebilmesi için yeni bir virüsün ortaya çıkması, hızla yayılması, insanların bu hastalığa bağışıklığının bulunmaması, yüksek ölüm oranına sahip olması ve bulaşma oranının yüksek olması gerekiyordu. Ancak Nisan ayında alınan kararla WHO, bu son iki şarttan vazgeçti ve ölüm oranı yüksek olmayan domuz gribi hastalığı bir anda pandemi tanımının içinde kendine yer bulmuş oldu. Ardından 11 Haziran'da WHO "küresel salgın" kararı aldı. Tüm dünyada hükümetler milyonlarca doz aşı siparişi verdi, ilaçlar stok edilmeye başlandı. Yani ilaç sektörüne milyarlarca dolarlık bir gelirin kapısı aralandı. İddiaya göre WHO'nun bu kritik kararları aldığı toplantılara profesörlerin taşvikiyle Glaxo, Novartis ve Baxter'in temsilcileri de gözlemci sıfatıyla ilk kez katıldı.
Hakkında soruşturma başlatıldı
Tüm bu iddiaların gazetelerde yer bulmasının ardından Hollanda parlamentosu Doktor Grip hakkında soruşturma başlatılmasına karar verdi. Düzenlenen özel oturumda Osterhaus'un bağlantıları didik didik edildi. Ancak meclis ülkedeki bir numaralı sağlık otoritesi olarak gördükleri profesör ile bağları koparmamayı kararlaştırdı. Şimdi ise Rus meclisinde (Duma) bir hazırlık yapılıyor. Duma'nın Sağlık Komisyonu Cenevre'deki WHO temsilcilerine iddiaların detaylı bir şekilde incelenmesi talimatı verdi.
Harvard Üniversitesi: Salgın çok şiddetli değil
ABD'li ve İngiliz bilim adamları domuz gribi salgının dünyayı tahmin edildiği kadar şiddetli vurmadığını öne sürdü. Amerika'daki Harvard Üniversitesi ve İngiliz Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından yürütülen araştırmalarda ABD'deki domuz gribinden ölüm oranları ve önceki grip sezonlarındaki ölüm oranları incelendi. Buna göre domuz gribinden ölüm oranı her yıl grip yüzünden ortalama 36 bin kişinin yaşamını yitirdiği ülkede, ortalamanın biraz altında kalabilir ya da en kötü ihtimalle bunun çok az üzerine çıkabilir. Ağustos ayında ABD Başkanı'nı bilgilendiren Bilim ve Teknoloji Danışmanları Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda domuz gribinden ölü sayısının 30 bin ile 90 bin arasında olacağı hesaplanmıştı. Harvard Üniversitesi profesörü Marc Lipsitch, hatalı olduğunu öne sürdüğü bu tahminin sınırlı verilerle yapıldığını söylüyor.
WHO açıklama yaptı: İddialar kesinlikle asılsız
İDDİALAR üzerine WHO sözcüsü Gregory Hartl, bir açıklama yaptı. WHO toplantılarına ilaç sektöründen temsilcilerin bulunmasının doğal olduğunu söyleyen sözcü, toplantıda bulunan temsilcilerin hiç söz hakkı olmadığını ve toplantının gidişatını etkilemediğini sözlerine ekledi ve "Aşı yapıyoruz ve bu yüzden aşının içinde olanları bilmemiz gerek" dedi. WHO'da çalışan herkesin geçmişlerinin çok sıkı bir biçimde incelendiğini açıklayan Hartl, adı skandala karışan Frederick Hayden'in Dünya'daki en iyi virolog olduğunu ve grip hakkında birşey sorulması halinde cevap verecek ilk kişinin Hayden olması gerektiğini belirtti. WHO'nun çalışanlarının finansal geçmişlerini kamuoyuyla paylaşmalarının şimdilik mümkün olmadığını söyleyen Hartl WHO'nun özgür bir kurum olduğunu açıkladı.
SGK, Türkiye’deki tüm doktorları kayıt altına alacak. Gereksiz yere ya da aynı firmanın ilacını yazan doktorlar kara listeye alınacak. Bu doktorlar SGK ile anlaşmalı hastanelerde çalışamayacak.
GAZETE HABERTÜRK / EBRU ERDOĞAN'IN HABERİ
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), ilaç tasarrufuna ilişkin bir dizi eylem planı hazırladı. Bu kapsamda doktorları takip edecek olan kurum, gereksiz ilaç yazan, hep aynı şirketin ilaçlarını reçeteleyen ya da aynı eczaneden ilaç alımına ön ayak olan doktorları sistemden tespit edip, kara listeye alacak. Kara listeye alınan doktorlar, SGK ile anlaşmalı hastanelerde çalışamayacak.
102 BİN KAYIT TAMAMLANDI
Bütçe açığının kapatılması için öncelikle ilaç harcamalarında tasarruf yoluna giden hükümet, bu konudaki çalışmalarını da sürdürüyor. 4 Aralık’tan itibaren geri ödemesini yaptığı bazı ilaçlarda yüzde 53’e varan indirim uygulayan ve kamu iskonto oranlarını arttıran SGK, ilaç tasarrufunda 2010 yılında da faaliyetlerini devam ettirecek. SGK’dan edinilen bilgiye göre Türkiye’de özel, üniversite ve devlet hastanelerinde çalışan tüm doktorlar takip altına alınacak. Eczanelerin isim ve soyadını farklı şekilde kaydedebilmesi nedeniyle doktorların bilgisine ulaşamayan SGK, Türkiye’de sayısı 120 bin olduğu tahmin edilen doktorların 102 bininin kaydını tamamladı. Liste tamamlanıp uygulamaya geçildikten sonra her doktorun kaç reçete yazdığı, reçeteye hangi ilaçları yazdığı ve bu ilaçların hangi eczaneden alındığını sistem otomatik olarak hesaplayacak.
SÖZLEŞME İMZALANACAK
Doktorun gereksiz, aynı ilaç şirketinin ürünlerini yazması ya da hastaların aynı eczaneden ilaçlarını alması durumunda sistem alarm verecek. Bu, doktora e-posta yoluyla bildirilecek. Devam edilirse doktor kara listeye alınacak. SGK, kara listeye alınan doktorların listesini, anlaşmalı hastanelere gönderecek ve “Bu doktorla çalışırsanız yapılan tedaviyi karşılamam” diyecek. Yaptırım için kurum, her bir doktorla tek tek sözleşme imzalayacak. Hastaneler doktor kayıtlarını kuruma bildirmezse SGK, yine ödemeleri durduracak.
Katkı payı, bazı ilaçlarda sıfıra inecek bazılarında yüzde 80 olacak
SGK’nın, hazırladığı eylem planına göre emekliler için yüzde 10, çalışanlar için yüzde 20 olan ilaç katkı paylarında kademelendirmeye gidilecek. Sosyal güvenlik sisteminde gelir ve gider arasındaki farkı azaltmayı ve sağlık giderlerini disipline etmeyi hedefleyen eylem planına göre kronik hastalıklarda kullanılan ilaçların katkı payları sıfıra indirilecek; buna karşın bazı ilaçların katkı payları yüzde 80’e çıkarılacak. Jenerik ilaçta katkı payı düşerken, orijinal ilaçta artacak. SGK yetkilisinin verdiği bilgiye göre uygulama süresi 31 Aralık 2010 olan ilaçlarla ilgili eylem planında, hangi ilaçların ne şekilde kademelendirileceğine ilişkin bir çalışma henüz yapılmadı.
MUAYENE KOTASI GELİYOR
SGK yetkilisinin verdiği bilgiye göre, doktorları kayıt altına alınmasının ardından yapılan günlük muayenelere ilişkin de kota getirilecek. Branşlara göre ayrı ayrı belirlenecek muayene kotalarıyla doktorların çok sayıda hastaya bakmasının önüne geçilecek.
Sağlık harcamasının %42'si ilaca gidiyor
Yıl İlaç harcaması Kamunun toplam sağlık harcaması
2003 6.383 13.868
2004 7.899 16.816
2005 8.686 17.612
2006 10.100 23.000
2007 11.130 26.655
2008 13.086 32.250
2009* 15.586 36.267
15-12-2009
Dişhekimliğinde Bülent Arınç'a da oy çıktı!
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde en az oyu alan Prof.Dr. Celal Artunç'un dekanlığa atanmasına tepki istifalarıyla boşalan Fakülte Kurulu üyelikleri için seçim yapıldı. Seçimde, Prof. Dr. Artunç'un atanmasında etkili oldukları iddia edilen AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç ile İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu'na 3'er oy çıkması, öğretim üyelerinin protestosu olarak nitelendi.
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde, tepki istifalarından boşalan anabilim dalı başkanlıklarından sonra Fakülte Kurulu üyeliklerinin seçimleri yapıldı. Toplam 86 öğretim üyeli fakültede, istifa eden Prof.Dr. Sevtap Günbay, Prof.Dr. Ali Vehbi Tuncer, Prof.Dr. Hüseyin Tezel, Doç.Dr. Ayşegül Kaya ve Doç.Dr. Ebru Çal'dan boşalan üyeliklere profesörler 3, doçentler ise 2 temsilci belirlemek için sandığa gitti.
Dekan Prof.Dr. Artunç'un başkanlığında yapılan seçimde profesörleri temsil etmesi için 5 isim önerildi. Prof.Dr. Özlem Seçkin 39, Prof.Dr. Füsun Ünlü 34 ve Prof.Dr. Nesrin Dündar 33 oy alarak Fakülte Kurulu'nda profesörlerin temsilcisi oldu. Profesör temsilcisi seçiminde Prof.Dr. Beyser Pişkin ve Prof.Dr. Gökhan Yılmaz yeterli oy alamazken, sandıktan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç ile Ak Parti İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu'na 1'er oy çıktı.
Bu oylara Dekan Prof.Dr. Artunç'un şaşırdığı ve değişik isimleri okumayacağını, isteyenlerin seçim sonrasında oy pusulalarına bakabileceğini söyledi. Seçim sonrasında Arınç'a 3, Tekelioğlu'na 3, Prof. Dr. Artunç'un Ziraat Fakültesi'nden arkadaşı olduğu belirtilen Prof. Dr. Ramazan Erkek'e de 2 oy verildiği ortaya çıktı. Doçent temsilcileri de 3 aday arasında 19 oyla Doç.Dr. Ayşegül Kaya ile 11 oyla Doç.Dr. Aslıhan Erdinç'i Fakülte Kurulu üyeliklerine seçti.
Sandıktan Arınç ve Tekelioğlu'nun isimlerinin çıkması Prof. Dr. Celal Artunç'un seçimde üçüncü sbıradayken dekan olarak atanmasını protesto olarak nitelendi. Bazı öğretim üyeleri, “Dekan Artunç'un atanmasında bu kişilerin etkili olduğu hep gündemde. Artunç'a bir hatırlatma, gönderme yapmışlar. Hem ilginç hem anlamlı” diye konuştu.
İSTANBUL (İHA) - Devlet ve üniversite hastanelerinde yapılan ihale yolsuzluğu soruşturması sürüyor. Dün yapılan operasyona gözaltına alınan 64 kişinin sorgusu sürerken, soruşturma kapsamında gözaltı sayısı da 72'ye yükseldi.
Gözaltına alınanlar arasında 1 başhekim, 3 doktor, 6 hastane müdürü ve 2 üniversite çalışanı olmak üzere toplam 12 kamu görevlisi bulunuyor.
Yolsuzluk soruşturmasına İstanbul, Boğaziçi ve Galatasaray gibi büyük üniversitelerin de adı geçiyor.
Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından ortaya çıkarılan ihale yolsuzlukla ilgili soruşturma devam ediyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınanların sayısı 72'ye yükseldi.
Mali polisin gözaltına aldığı kişiler arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Galatasaray Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi gibi büyük üniversitelerde çalışan kişilerinde bulunduğu öne sürüldü.
Yetkililer, şüpheli kamu görevlilerinin yemek şirketi sahiplerine para karşılığı gizli ihale bilgileri sızdırmak ve şartnamelere uymayan düşük kalorili yemek servislerine göz yummak suçlamaları ile ilgili sorgulandıklarını bildirdi.
16-12-2009 Sağlık Bakanlığı, hasta memnuniyetini ölçmek için danışman istihdam edecek
ANKARA(CİHAN)- Sağlık Bakanlığı, hasta memnuniyetinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi alanlarında çalışmak üzere hasta memnuniyeti araştırmaları danışmanı istihdam edecek.
Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde, hasta memnuniyeti kavramını yerleştirmek için çalışmalarını hızlandırdı. Hasta memnuniyetinin ölçülmesine yönelik yöntem ve kriterleri belirlemek, konuyla ilgili anket ve benzeri çalışmalar yaparak sonuçların ülke genelinde uygulanma potansiyelini test etmek, hizmet alanlarında belirlenen ihtiyaç ve sorunları tanımlamak ve buna yönelik çözümler bulmayı hedefliyor.
Bakanlık bu hedefler doğrultusunda, hasta memnuniyetinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi konusunda araştırmalar yaparak, stratejik plan ve kararlara destek sağlanması; birinci ve ikinci basamaktaki hasta memnuniyetini ölçmeye yönelik çalışmaların düzenli yapılması; çeşitli saha araştırmalarının planlanması, yürütülmesi ve raporlanması; politika oluşturmaya yönelik çalışmaların yapılması ve yayınlanması amacıyla tam gün çalışma esasıyla uzun dönemli hasta memnuniyeti araştırmaları danışmanı istihdam edecek.
Hizmetin Ocak 2010 içinde başlatılması planlanıyor. Hizmet süresi danışmanın performansına, Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (TUSAK)'nün ihtiyacına ve finans kaynağının durumuna göre uzatılabilecek. İlgilenen danışmanlar TUSAK'tan bilgi alabilecek.
ANKARA (İHA) - Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla (GDO) ilgili düzenlemeleri içeren tasarı TBMM Başkanlığı'na gönderildi. GDO'lu ürünlerin ithalatı, ihracatı, piyasaya sürülmesi ve kullanımına ilişkin başvuruları Biyogüvenlik Kurulu değerlendirecek. GDO'lu ürünlerin kullanımı, Kurul'un iznine tabi olacak.
Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı TBMM Başkanlığı'na gönderildi. Kanun genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleriyle ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlere dair hükümleri kapsıyor. Veteriner ve beşeri tıbbi ürünler ile kozmetik ürünleri ise tasarını kapsamı dışında.
Tasarıya göre insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı gözönünde bulundurularak GDO veya ürünlerinin, ithalatı, ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesi ile genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımına, bilimsel esaslara göre yapılacak risk değerlendirmesine göre karar verilecek. Risk değerlendirme sonuçlarına göre risk oluşturmayacağı belirlenen başvurular için verilen kararın geçerlilik süresi 10 yıl olarak belirlendi.
Her bir GDO ve ürününün ilk ithalatı için gen sahibi veya ithalatçı, yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise gerçek ve tüzel kişiler tarafından Bakanlığa başvuru yapacak. Başvuruda GDO ve ürünün ne amaçla kullanılacağının belirtilmesi zorunlu olacak. GDO ve ürünü için birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapılabilecek. Birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapıldığında, her bir amaç için ayrı başvuru yapılmış sayılacak. Yapılan bir başvurunun sonucu başka başvurular için emsal teşkil etmeyecek.
Alınan başvurular Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Biyogüvenlik Kurulu'na iletilecek. Kurul 90 gün içerisinde başvurunun kabul edilip edilmediğini ve diğer değerlendirmelerini Bakanlığa gönderecek. Bakanlık 15 gün içerisinde başvuru sahibine bildirimde bulunacak.
Karar alma süresi, alınan kararın Bakanlık tarafından başvuru sahibine bildirilmesinden sonra başlayacak ve bu süre 270 günü geçemeyecek. Başvuru sahibi gizli tutulmasını istediği bilgilere ilişkin talebini yazılı olarak bildirecek. Bakanlık bu talebin tamamen veya kısmen karşılanmasına karar vermesinin ardından taleple ilgili gerekli tedbirleri alacak ve başvuru sahibine bildirecek. Başvuru sahibinin veya ithalatçının adı ve adresi, GDO ve ürünlerinin kullanım amacı, sahip olduğu özellikler, ayırt edici kimlik bilgileri, bilinen ve bilimsel isimleri, transfer edilen genin alındığı organizma, alıcı ve verici organizmanın orijin ülkesi, transfer yönteminin genel tanımı, acil durumlarda uygulanacak olan yöntem ile planlar ve risk değerlendirmesinin özeti gizli bilgi olarak değerlendirilemeyecek. Başvurularda, GDO veya ürünlerinin geliştirildiği veya tescil edildiği ülkede çevreye serbest bırakılmasına, tüketim amacıyla piyasaya sürülmesine izin verildiğine, verilen iznin devam ettiğine, üretimine ve tüketimine devam edildiğine ve Bakanlıkça belirlenen süreyle piyasada yer aldığına dair talep edilen belgenin sunulması zorunlu olacak.
Deneysel amaçlı serbest bırakma veya piyasaya sürme amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için ithalattan önce, yurt içinde geliştirilenler için ise piyasaya sürülmeden önce Bakanlığa ayrı ayrı başvuru yapılır. GDO ve ürünlerinin transit geçişinde her bir geçiş için Bakanlıktan izin alınması zorunlu olacak. Transit geçişler, Bakanlık tarafından verilen yazılı izinde belirtilen koşullara ve Gümrük Kanununa uygun olarak gerçekleştirilecek.
Araştırma yapmaya yetkili kuruluşlar tarafından bilimsel araştırma amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için Bakanlıktan izin alınacak. İthalat, yazılı izinle belirlenen koşullara uygun olarak gerçekleştirilecek. Araştırma amaçlı olan GDO ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımı için, faaliyeti yürüteceklerin kapalı alanda kullanım koşullarını ve standartlarını karşılaması ve kaza ile çevreye yayılması durumunda uygulanabilecek tedbirlerin mevcut olması gerekecek. Araştırma amaçlı yapılacak faaliyet ve sonucundan Bakanlığa bilgi verilmesi zorunlu olacak.
GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvurular hakkında risk ve sosyo-ekonomik değerlendirmeye ilişkin bilimsel raporlar, Kurul tarafından, biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması vasıtasıyla kamuoyunun görüşüne açılacak. Kurul, bu görüşleri de dikkate alarak nihai değerlendirme raporu ile olumlu kararını toplantı tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde gerekçeleri, varsa karşı oy gerekçeleri ve imzalarıyla birlikte tekemmül ettirmek ve Bakanlığa sunmak zorunda olacak. Kurul kararları Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecek.
Kararın olumsuz olması durumunda bu karar, Bakanlıkça başvuru sahibine yazılı olarak bildirilecek. Başvuru sahibi olumsuz kararın değiştirilmesine sebep olabilecek yeni bilgilere sahip olması halinde, Bakanlığa başvurarak bu olumsuz kararın gözden geçirilmesini isteyebilecek. Bu durumda Kurul, sunulan yeni bilgileri dikkate alarak 60 gün içinde kararı gözden geçirecek ve sonuçlarını başvuru sahibine bildirilmek üzere Bakanlığa iletecek. Verilen nihai karar kamuoyuna duyurulacak. Başvurusu reddedilen bir GDO ve ürünü için aynı kullanım amacıyla yeniden başvuru yapılabilmesi için karar tarihinden itibaren en az 1 yıllık sürenin geçmesi ve başvuru sahibinin yeni bilimsel gerekçeler sunması gerekecek. GDO ve ürünleri ile ilgili karar sürecinde şu hususlar dikkate alınacak:
"- İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğin tehdit edilmemesi. Üretici ve tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldırılmaması. Çevrenin ekolojik dengesinin ve ekosistemin bozulmask adresi, GDO ve ürünlerinin kına neden olunmaması. GDO ve ürünlerinin çevreye yayılma riskinin olmaması. Biyolojik çeşitliliğin devamlılığının tehlikeye düşürülmemesi. Başvuru sahibinin biyogüvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirleri uygulamak için yeterli kapasiteye sahip olması."
Kararda yer alacak hususlar ise şunlar:
"Geçerlilik süresi, ithalatta uygulanacak işlemler, kullanım amacı, risk yönetimi ve piyasa denetimi için gerekli veriler, izleme koşulları, belgeleme ve etiketleme koşulları, ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil kuralları, işleme, atık ve artık arıtım ve imha koşulları, güvenlik ve acil durum tedbirleri, yıllık raporlamanın nasıl yapılacağı."
Başvuru sahibi, geçerlilik süresi dolmadan en az 180 gün önce Bakanlığa müracaat ederek uzatma talep edebilecek. Bu talep Kurul tarafından değerlendirilecek ve sonucu başvuru sahibine bildirilmek üzere Bakanlığa gönderilecek. Başvuruda verilen bilgilerin yeterli görülmemesi durumunda başvuru sahibinden yeniden deney, test, analiz ve araştırma yapılması talep edilebilecek. Risk değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendirme işlemleri ile ilgili masraflar başvuru sahibi tarafından karşılanacak. Yapılan başvurularda her bir başvuru için ayrı risk değerlendirmesi yapılacak. Risk değerlendirmesinde laboratuvar, sera ve tarla testlerini içeren alan denemeleri ile gıda analizleri, toksisite ve alerji testleri yanında gerekli görülen diğer testlerin sonuçlarının başvuru sahibi tarafından verilmesi zorunlu olacak. Her bir başvuru hakkında karar vermede esas alınmak üzere GDO'ların, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, tüketici ve kullanıcılar üzerindeki etkilerinin belirlenmesi için sosyo-ekonomik değerlendirme yapılacak. asarıya göre GDO ve ürünlerine ilişkin şu fiillerin yapılması yasak olacak:
GDO ve ürünlerinin, Kurul kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması, genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi, GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı.
GDO ve ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra kararda verilen koşullara uyulup uyulmadığı, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde herhangi bir beklenmeyen etkisinin olup olmadığı Bakanlık tarafından kontrol edilecek ve denetlenecek. Kararda belirtilen koşulların ihlali veya GDO ve ürünleriyle ilgili olarak herhangi bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkması durumunda, karar Kurul tarafından iptal edilebilecek. İzlenebilirliğin sağlanması amacıyla GDO ve ürünlerinin ülkeye girişi ve dolaşımında Bakanlığa beyanda bulunulması, gerekli kayıtların tutulması, kararın bir örneğinin bulundurulması ve etiketleme kurallarına uyulması zorunlu olacak. Her bir GDO ve ürününe ayırt edici kimlik verilerek kayıt altına alınacak. Herhangi bir ürünün Bakanlık tarafından belirlenen eşik değerin üzerinde GDO ve ürünlerini içermesi halinde etikette, GDO içerdiğinin açıkça belirtilmesi zorunlu olacak.
Tarım Bakanlığı, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla bu Kanun kapsamına giren ürünler hakkında tamamen veya kısmen toplatma, mülkiyetin kamuya geçirilmesi, ürünün menşeine iadesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması, ürünün imhası, piyasaya arzı, ticareti ve işlenmesinin yasaklanması gibi ihtiyati tedbirleri almaya ve her türlü düzenlemeyi yapmaya yetkili olacak.
GDO ve ürünleriyle ilgili yapılan başvuruların değerlendirilmesi ve bu maddede belirtilen diğer görevlerin yürütülmesi için Biyogüvenlik Kurulu oluşturulacak. Kurul, Bakanlıkça dört, Çevre ve Orman Bakanlığınca iki, Sağlık Bakanlığınca bir, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca bir üye olmak üzere, 3 yıllık süre için ilgili bakanlar tarafından belirlenen toplam 9 üyeden oluşacak. Üyelerden en az ikisi üniversite veya meslek örgütleri temsilcileri arasından seçilir. Kurul Başkanı, Bakan tarafından belirlenir. Kurul Başkanı yokluğunda yerine vekalet etmek üzere bir üyeyi tayin eder. Kurul, Başkan ve üyeleri en fazla iki dönem için görevlendirilebilecek. Kurul görevini yaparken bağımsız olacak.
GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanun kapsamında izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan sorumlu olacak. Bu sorumluluk, GDO ve ürünlerinin, başvuru ve kararda yer alan koşulları sağlamadığının anlaşılması durumunda zarar oluşmasa dahi geçerli olacak. GDO'ların kapalı alanda kullanımı ve gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla piyasaya sürülmesi, ithalatı ve transit geçişi için izin alma zorunluluğu olduğu halde, bu faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirenler ile GDO'ları çevreye serbest bırakanlar ve üretenler bu faaliyetler sonucunda meydana gelen her türlü zarardan sorumlu olacaklar. Ortaya çıkan bir zararın GDO'lardan kaynaklandığının kabul edilebilmesi için, zararın organizmaların sahip olduğu yeni özelliklerden veya organizmaların yeniden üretiminden veya değiştirilmesinden ya da organizmaların değiştirilmiş materyalinin başka organizmalara geçişinden kaynaklanması gerekecek. GDO ve ürünlerini piyasaya süren, ticari olarak işleyen, dağıtan ve pazarlayanlar meydana gelebilecek zararlar ve bunlara ilişkin sorumluluklar hakkında birbirlerini bilgilendirmek zorunda olacak. GDO'ları muameleye tabi tutanlar, muamele nedeniyle çevrede zararın meydana gelmemesi veya meydana gelen zararın sonuçlarının ağırlaşmaması için risk değerlendirmesine göre belirlenen tedbirlerin masraflarını karşılamakla yükümlü olacak. Sorumlular, çevrenin zarar görmüş veya tahrip olmuş unsurlarının eski haline getirilmesi veya aynı değerdeki unsurların yerine konulması için gerekli masrafları da karşılayacak. GDO ve ürünlerinin neden olduğu zararların tazmin edilmesini talep hakkı, zarar görenin, zarardan veya zarar vereni öğrenmesinden itibaren iki yıl ve zararı doğuran olayın meydana gelmesinden itibaren yirmi yıl sonra düşecek. Zararın sel, dolu, heyelan, deprem gibi tabii afetlerden veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde sorumluluk hükümleri uygulanmayacak.
Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanları çevreye serbest bırakanlara veya üretenlere 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve bin 500 günden 2 bin 500 güne kadar adli para cezası verilecek. Bu fiil nedeniyle zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 7 yıldan ve adli para cezası 2 bin günden az olamayacak. GDO ve ürünlerini, Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullananlar ile bu tür ürünlerin ithalatını veya ülke içinde dağıtımını gerçekleştirenlere 4 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ve bin günden 2 bin güne kadar adli para cezası verilecek. GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanılması ile ithalatı ve ülke içinde dağıtımı sonucunda bir zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 5 yıldan ve adli para cezası bin 500 günden az olamayacak. GDO ve ürünlerini Kurul kararlarına aykırı olarak kullananlara veya kullandıranlara 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ve 500 günden bin güne kadar adli para cezası verilecek. Kurul kararlarına aykırı olarak kullanım sonucunda bir zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 3 yıldan ve adli para cezası 750 günden az olamayacak.
Bakanlığa yapılacak başvurularda gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara 2 yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilecek. Gerçeğe aykırı beyana dayanılarak herhangi bir faaliyet için karar alınması ve bu karara dayanılarak faaliyetin gerçekleştirilmesi halinde, 4 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecek. Gerçekleştirilen faaliyet sonucu zarar meydana gelmesi halinde verilecek ceza 5 yıldan az olamayacak.
(5) Bu maddenin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında düzenlenen fiiller bir tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlendiği takdirde ilgili tüzel kişiye fiilin ağırlığına göre 100 bin Türk Lirasından 200 bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. GDO ve ürünlerini karar olmaksızın, karar geçerlilik süresi sona erdikten sonra veya karar iptal edildiği ya da askıya alındığı halde kapalı alanda kullananlara 10 bin Türk Lirası idari para cezası verilecek. Bu fiiller sonucunda biyolojik çeşitlilikte, çevre, bitki ve hayvan sağlığında bir zarar meydana gelmesi halinde bu durumdan sorumlu olanlara 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ve 750 günden bin 500 güne kadar adli para cezası verilecek. İnsan sağlığı açısından bir zarar meydana gelmesi halinde bu durumdan sorumlu olanlara 6 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası ve 2 bin 500 günden 5 bin güne kadar adli para cezası verilecek.
BATMAN (IHA) - Batman'in 400 yatakli Bolge Devlet Hastanesi'nin acil servisinde Dunya Saglik Orgutu'nun aciliyeti ifade eden sari kirmizi yesil renkleri krize yol acti.
Dun aksam saatlerinde acil girisine yapistirilan bantlar, polisin sorusturma acmasi uzerine sabah erken saatlerde apar topar kaldirildi. Renklerin hastalarin acil durumuna gore yonlendirildigini belirten SES Batman Sube Baskani Deniz Topkan, "Kirmizi, acil hastalarin gidecegi yonu gosteriyor. Sari, hafif hastalari, yesil ise ayakta tedavi edilmesi gerekenlerin isaretidir" dedi.
Batman Bolge Devlet Hastanesi acil servisinde Dunya Saglik Orgutu'nun, hastalarin acil durumuna gore evrensel renkleri sari kirmizi yesil, Valilik karariyla kaldirildi. Renklerin bir gun aradan sonra kaldirilmasina SES Sube Baskani tepki gosterdi. Renklerin evrensel oldugunu belirten SES Baskani Topkan, "Dunyanin her yerinde ayni uygulama var. Kirmizi, agir hastalari ifade eder. Sari, daha az yarali vakalari ifade eder. Yesil ise ayakta tedavi olan hastalari ifade eder. Bu anlamda koridorlarda hastalarin daha rahat ulasmasi icin bu renklerden bantlar cekildi. Isiklandirma yontemiyle de bu yapilabilirdi. Dun acil servisinde uygulanan 3 renkli bantlar, guvenlik ekipleri tarafindan goruntulendikten sonra yetkili makamlarca hastane yoneticileri aranarak bu renklerin kaldirilmasi konusunda talimat verilmesi uzerine renkler kaldirildi. Dunyanin her yerinde uygulanan bu renkler, standarttir. Batman gibi bir yerde renklerin kaldirilmasini, demokratiklesme adimlarinin atildigi, Kurtlerin bu surecle beklentilerinin oldugu bir donemde tahammulsuzlugun ifadesi olarak degerlendiriyoruz. Renklerle ugrasmanin gunumuz kosullarinda anlamli olmadigini ifade etmek istiyorum. Daha once trafik isiklarindaki yesili mavi yapmak istediler. Renklerle ugrasmak cagin kosullarina uymuyor" dedi.
Saglik Il Muduru ve hastane yetkilileri bu konuyla ilgili kameralara konusmak istemediklerini belirterek, "Bu renklerin PKK teror orgutunu simgesiyle bagdaslastirilmasi hos olmadi. Ancak bu bantlari sokup sadece kirmizi bantlari yapistiracagiz" dedi.
19-12-2009
Devlet artık hastasının dişini çekip geri göndermiyor
İstanbul Bahçelievler Ağız Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Mustafa İşcan, vatandaşın diş sağlığı için kamuyu tercih ettiğini belirtiyor.
Merkezlerinde 24 saat sağlık hizmeti verdiklerini anlatan İşcan, "Özelden farkımız yok, fazlamız var. Birçok özellikli operasyonları rahatlıkla yapabiliyoruz." açıklamasını yaptı. Türkiye'de 123 tane ağız diş sağlığı merkezi bulunurken, kamuda Türkiye genelinde 6 bin, İstanbul'da da 700 civarında diş hekimi bulunuyor. İstanbul'un en büyük ağız diş sağlığı merkezlerinde biri olan Bahçelievler Ağız Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Mustafa İşcan, yaşananları bir devrim olarak nitelendiriyor. "Önceden basit diş tedavileri yapılırdı. Ne çalışan ne de hasta memnundu. Sağlık Bakanlığı sağlıkta dönüşüm programıyla genel sağlık sistemi iyileşirken, ağız ve diş sağlığında da büyük gelişmeler yaşandı." şeklinde konuştu. Bakanlığın performansa dayalı ücretlendirmesi ile birçok diş hekiminin tam güne geçtiğini anlatan İşçan, "Bu durum da vatandaşa yaradı. Rahatlıkla hizmet almaya başladı." dedi. Bahçelievler'e bağlı Küçükçekmece'de de bir ağız diş sağlığı merkezi bulunurken, 2010 yılında da Güngören'de bir merkez daha açılacak. Ayda 40 bin hasta baktıklarını ve çene cerrahisi, protez ve periodontoloji gibi özellikli operasyon yaptıklarını aktaran Mustafa İşcan, merkezde ayrıca bin 500 protez ve 15 bin civarında kron köprü tedavisi yapıldığını kaydetti. Saat 16.00-23.00 saatleri arasında vardiya sistemi uygulanan Bahçelievler'de acil hastalar için de 24 saat hizmet da veriyor. Merkeze, İstanbul ve Trakya bölgesi başta olmak üzere birçok yerden hasta geliyor.
Merkezlerindeki diş hekimlerinin yüzde 98'inin tam gün çalıştığını belirten İşcan, "Özelden hiçbir farkımız yok. Hatta bazı özellikli operasyonlardan dolayı bize özellerden hasta sevk ediliyor. Sürekli kendimizi yeniliyoruz. Dezenfeksiyona ve sterilizasyona büyük önem veriyoruz. Günümüzün güncel konusu olan domuz gribi konusunda da personelimizin yüzde yüze yakınını aşıladık. Bu konuda hastalarımızı ve personelimizi eğitimden geçirdik." açıklamasını yaptı. Yılda 12 gram diş macunu tüketildiğini ve bunun yetersiz olduğunu belirten İşcan, şöyle konuştu: "Toplum olarak ağız diş sağlığına büyük önem vermeliyiz. Küçük yaştan itibaren çocukların bilinçlenmesi ve ufak bir problemde diş hekimine gitme alışkanlığı kazanılması gerekiyor." ZAMAN
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
óñêîğåíèå èíäåêñàöèè
31-10-2024, 23:11:20 in Aile Hukuku