Yukarıdaki cümlelerinizle ilgili düşüncelerimi yazmak gereğini duyuyorum.
"12 Eylül Anayasası'nı savunan bir tane solcu yok" diyorsunuz. Siz "bu anayasayı değiştirtmeyiz" diyenleri anladığım kadarı ile solcu kabul etmiyorsunuz. Ben de zaten bunları "solcu" değil, "kendilerini solcu zannedenler" olarak nitelemiştim. 12 Eylül darbesine karşı olup da anayasasına toz kondurmamanın ne yaman bir çelişki olduğunu benim belirtmeme gerek var mı?
12 Eylül Anayasası'nın değiştirilemez ilkelerinin 24 ve 61 anayasaındaki gibi olması gerektiğini düşünüyorum. Bunu söyleyen bir çok anayasa hukukçusu şimdi görüş değiştirmiş durumdalar. Rüzgara göre görüş değiştiren bu hocaların bilimselliğini ciddiye almak istemiyorum. Bizim solcuların "en iyi anayasa" diye niteledikleri 61 anayasasına dönme isteğine neden karşı oldukları anlaşılır şey değil. Bu da anlaşılmaz bir çelişki.
"Askerin yeri kışladır" sözünüze sonuna kadar katılıyorum da sizin bu sözünüz bir çok kişinin hoşuna gitmeyecektir. Cumhuriyet mitinglerinde "ordu göreve" diyenler sanıyorum kışladaki görevi kastetmiyorlardı. "Genç subaylar rahatsız" diye orduyu tahrik edici manşet atan gazeteciler sanıyorum, askerlikten değil, siyasetten bahsediyorlardı. Ne yazık ki bizde ulusalcı/kemalist zihniyetteki önemli bir kitle "askerin yerinin kışla olduğu" görüşüne katılmayacaktır. Askerin kışla dışında bir çok siyasi olaya müdahil olduğu da gözlerimizin önünde cereyan ediyor.
"Biz bütün darbelerin en yorgun mağduruyuz" sözünüz sanırım biraz eksik. "Biz" derken kimleri kasettiğinizi bilmiyorum, ama "biz" derken "sol"u kastediyorsanız, bu görüşünüze kısmen katılabilirim. Türkiye'de solun önemli bir kısmı 27 Mayıs darbesini alkışlamıştır. 27 Mayıs darbesinin mağdurları, halkın seçtiği hükümetin aşağılık bir darbe ile alaşağı edilmesi sonucunda alçakça idam edilen başbakan ve bakanlarıdır. Yıllardır siyaset dışına itilen, "düşükler" "kuyruklar" denilerek aşağılanan kişilerdir. Sol, daha çok 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri sonucunda mağdur edilmiştir, ama 12 Eylül'de idam edilen ve işkenceden geçen ülkücüler de sol kadar mağdur edilmiştir. Sol "postmodern darbe" denilen 28 şubat'ta da demokrasi açısından iyi bir sınav vermemiştir.
Saygılar.
Abbas Üstad araya girmek istemem ancak;
Bu Anayasayı değiştirtmeyiz diyenler solcular değildir. Bu Anayasanın antidemokratik taraflarını pas geçelim ancak kurucu maddelerini punduna getirmişken değiştirelim diyenlere HAYIR diyenler solculardır.
Askerin yeri kışladır ve orada kalmalıdır, "ne şeriat ne darbe" sloganını hançeresini yırtarcasına atanlar solculardır.
Haa, şeriat mı darbe mi ? diye sorarsan her ikisi de değil ikiyüzlülüğüne düşmeden, açık konuşmak gerekirse ehven-i şer olan DARBE'yi tercih ederim. Çünkü ordu belki de siyasete ilk kez olumlu tarafından karışmış olur. Bunun nedeni sandığın gibi asker hayranlığı değildir, eğer bu ülkeye şeriat rejimi gelirse yeni bir darbe olmadan ki o aşamadan sonra bu mümkün değildir, gitmeyeceğidir. Oysa ordu, züccaciye dükkanına giren fil misali ortalığı tarumar etse de, en fazla 2 yıl sonra meydanı sivillere bırakmaktadır.
Yavuz hırsız, evsahibini suçlu çıkarır derler, bu olup bitenlerde sence hırsızın yani sivillerin hiç mi suçu yok?
Konulara sağ - sol açısından bakmayı sevmiyorum, ama "Ne şeriat ne darbe" diyen Türkan Saylan'ı konuşturmayanlar kimlerdi ?
sn Abbas Bilgili,
Suyun öylesine sığ bir yerinde yüzüyoruz ki! yüzmeye çalıştıkça dizlerimiz yere deyiyor.
Hem canımız yanıyor,hemde gülünç ve komik oluyoruz.
Sebebini söyliyeyim.
Artık;''olmadı baştan komutlarını'' bu ülkede verdiren, asıl sebebin etrafından dolanarak bir yere varmak mümkün olmayacağını sizde anlamaya başladıysanız.
anlaşmamak için ne gibi bir nedenimiz olur ki.?
Eyer gerçekten sen,ben,biz tarafından; anayasal bir uzlaşma aranıyorsa.
önce ülkemizin çatlayan ana çeperini onarmamız gerekmekezmi?.
gerekir dediğinizi farzederek;
kubbemiz dışardan ve içerden zorlamalarla çatlamıştır. ve bu çatlak ana arterlere doğru ilerlemektedir.
çatlayan kubbemizi içerden dışarı doğru iyileştirme yapmak zor ve zahmetli olmasına rağmen bunu birlikte yapmamızın gerekliliğine inanıyormusunuz?
Eyer dışarıdan, egemenliğimizin ışığını gri leştirecek kaplamalar yapılmasına müsade edersek ''bu kazanın doğurma'' olasılığına inanırmısınız?
haddim olmadan inandığınızı farzedip .
itiraz edemeyeceğiniz iki unsur söyleyeceğim.
1- yargı, bütün siyasal bağlarından koparılıp eskisinden daha saygın daha güvenilir bir duruma getirilmelidir.
hukuk kurumundan bürokrasi gömleği çıkmalıdır.
hukuk aslına dönüp; egemenlğin millet adına kullanılmasında önemli bir kurum olduğunu hatta en önemli unsur olduğunu hatırlamalıdır..
çağdaş demokrat ilerici tarafsız bağımsız güvenilir ve egemen bir işleyiş kazanmalıdır.
(ben sokaktaki adamım, emin olun bu gün adalete kimsenin güveni kalmamıştır sizin bile olmadığından artık eminim.)
2- hiç kem-küm etmeden derhal dokunulmazlık denen yolsuzluklar zırhını kaldırılmasını istemeliyiz. bu güne değin bu ülke bütün sıkıntıları bu iki kara deliğin varlığından dolayı yaşamıştır.
insanların zaaflarını kullanabilmesine olanak sağlayan ve bizi milletçe hem ekonomik hem sosyal konularda son derece sıkıntıya sokan üstelik demokrasiyi sık sık askıya aldıran; bütün dünyanın gözünde sonderce gülünç duruma sokan
bu aptalca kabullendiğimiz çirkin engelden kurtulmalıyız.
Bunları yapabilirsek, kalıcı içe siner bir anayasa yapabiliriz.
Haaa! siz uzlaşma falan aramıyorsunuz da ''kim takar yalova kaymakamını'' diyerek içinde sizinde bulunduğunuzu istemeyerekte olsa düşündüğüm, başbakanın ''turuncu renkli demokrasi tramvayını'' başka mecralaramı süreceksiniz.....?
o zaman dilemem ama''bu kazanın'' doğum sancılarını (doğacak bebeğin ölü doğacağını bile bile) birlikte yaşayıp görürüz..
Bursa ' da vakti zamanında bir müslüman çeşme yaptırmış eski adı yahudilik yol ağzı, bugün ki adı Arap Şükrü muhitinde, ve başına bir kitabe eklemiş, "her kula helâl, müslümana haram"... Tabii başkent, Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Efendime söyleyeyim, gitmişler kadıya şikayete, yaka paça yakalanmış adam huzura getirilmiş, bu nasıl fitnedir, dini islam ahalisi müslüman olan koca devlette, sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu müslümana yasakla... Olcak işmidir, nedir sebebi, aklınımı yitirdin? diye çıkışmışlar adama...
Adam müsade buyrun sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır der... Kadı kızar, ne delili, ne ispatı, sen fitne çıkardın müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin vaciptir der. Ama bir yandanda merak eder, nedir gerekçen diye sorar, adam bir tek sultana derim diye cevap verince, karışır yine ortalık. Söz sultan a gider, adam saraya yaka paça götürülür...
Adam müsade buyrun sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır der... Kadı kızar, ne delili, ne ispatı, sen fitne çıkardın müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin vaciptir der. Ama bir yandanda merak eder, nedir gerekçen diye sorra, adam bir tek sultana derim diye cevap verince, karışır yine ortalık. Söz sultan a gider, adam saraya yaka paça götürülür... (burada kalmıştık...)
Padişah sinirlenir ama diğer yandan da meraklanır. "de bakalım ne diyeceksen, bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hemde her kula helâl bir tek müslümana haram yazarsın..."
- Adam başı önünde delilim vardır, lâkin ispat ister
- Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin
- O zaman hükme kıldan incedir boynum sultanım
- Eeee
- Sultanım her hangi bir havradan (sinagog) bir rastgele haham ı izahsız yaka paça tutuklayın, bir hafta bakın neler olacak,
Dediği yapılmış adamın, tüm azınlıklar bir olmuş, başlarında museviler, "ne oluyor, bu ne zulüm, bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim..." efendim çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş,
Bir hafta dolunca sultanım artık bırakmak zamanıdır demiş adam, haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer sultana teşekkürler, hediyeler, az zaman geçmiş ki adam aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız sultanım diyor.
Aynı işlemle, aynı usulle bir papaz derbest edilmiş, yaka paça alınmmış pazar ayininden, aynı itepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha bir sarılmışlar birbirlerine.
Efendim sultan "bitti mi" demiş adama
- "Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle" demiş
- Şimde nedir isteğin
- Efendim başkentimiz Bursa'nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen alimini alınız mimberinden,
dedikleri gibi olmuş, ulucamiinin imamını, cuma hutbesinin ortasında almışlar... Yaka paça götürmüşler...
Ve ne olmuş bilin bakalım ?
Bir Allah'ın kulu tek bir olumlu kelâm etmemiş, ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz hiç olmasa vaazı bitene akdar bekleyeydiniz, dememiş. Peşinden giden olmamış, arayan soran olmamış...
Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen giden olmamış... Aptal ve cahil bir imam atanmış yerine, ne konuştuğunu kulağının duymadığı yobaz cinsinden, halk halinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derbest edilen koca âlim için;
-Bizde onu adam, hoca bellemiştik,
- Kimbilir ne haltlar ettide tutuklandı
- Vah vah acırım arkasında kıldığım namazlar
- Sorma sorma...
Padişah, kadı ve adam izlemişler olanı biteni, padişah;
- Eee ne n'olacak şimdi adam
- Bırakma zamanıdır, bide özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan
- "Haklısın" demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş, adam başı önünde;
- Ey büyük sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böylesi müslümanlara SU HELÂL edilir mi?
Sultan acı acı tebessüm etmiş;
- "Hava bile haram, hava bile..." demiş...
Bu hikaye aklı sıra müslümanlara hakaret ettiğini sanan zavallılar tarafından uydurulmuş oysa sırıtan şey uyduranların yahudi ve hırıstıyanlara yalakalık yapıp aferin alma çabası :o
Ergenekon’da 12. dalgada tutuklanan eski rektörleri savunan CHP İstanbul Milletvekili Prof. Nur Serter, “Benden farklı olmayan, benim gibi düşünen, büyük yurt sevgisiyle cumhuriyet kazanımlarına, laikliğe sahip çıkan bu insanlar gözaltına alınıyorsa, tutuklanıyorsa hiç kuşkusuz ben de onların arasında yer alabilirdim. Bu yapılanlar genel başkanımızın da söylediği gibi sivil darbedir, faşizmdir” diye konuşmuş!
Elbette bu ülkede cumhuriyet kazanımlarını savunmak suç değil.
Ergenekon sanıkları arasına giren eski rektörlerin yurt sevgisi de sorgulanmıyor.
Mahkeme, 2003-2004 yıllarında planlandığı öne sürülen Sarıkız, Ayışığı gibi darbe girişimleriyle bağlantılı gözüken örgütlenmeleri açığa çıkarmaya çalışıyor. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un rektörlerle ilişkisinin boyutları yargı önünde aydınlandıkça askerleri darbeye teşvik eden sivillerin konumu da netleşecek.
Örneğin Mustafa Balbay’ın notlarında Şener Eruygur üniversitelerdeki iklimi şöyle anlatıyor:
“Malatya, İstanbul, Samsun, Dokuz Eylül rektörleri çok heyecanlı. Malatya filan bir görseniz, bu işi yarına bırakmayalım diyecek kadar heyecanlı.”
Üniversiteler üzerinden orduyu hükümete karşı kışkırtarak müdahaleye zemin hazırlamak 27 Mayıs’ta uygulanmış bir model. 12 Mart 1971 muhtırasında ise gençlik örgütleri birbirine kırdırılarak sonuca gidildi. 12 Eylül askeri darbesinde anayasa taslağı hazırlayacak ölçüde Evren’e yardımcı olan kadrolar vardı. 28 Şubat “postmodern darbe” sürecinde yargı da devreye girmişti.
2007 Cumhurbaşkanlığı krizinde “367 yorumu” bir sivil darbe değil miydi?
Cumhuriyet mitinglerinde “Ordu göreve” pankartları açılmadı mı?
27 Nisan’daki “e-muhtırayı” kim verdi?
1960’dan bu yana demokrasisi iki kez doğrudan askeri darbeyle kesintiye uğramış, üç kez dolaylı müdahale yaşanmış bir ülkede CHP gibi “sol” ve “demokrat” olma iddiasındaki bir partinin “sivil darbeden” yakınıyor olması ne ölçüde inandırıcıdır?!
Ergenekon davasındaki hukuk ihlalleri elbette önlenmelidir.
Türkan Saylan örneğindeki gibi soruşturma yörüngesinden saptıkça siyasallaşmakta, inandırıcılığını kaybetmektedir.
Soruşturmanın hedefi Ergenekon’la bağlantılı “darbe girişimini açığa çıkarmak”, sorumlularını yargılamak olması gerekirken odak kayması yaşanmaktadır.
Askeri, “Bu işi yarına bırakmayalım” diye müdahaleye teşvik edenler ile “Ordu muhtıra verecek” diyecek ölçüde Ergenekon’un içinde olanların tuzağına düşmeyelim.
Türkiye darbelerle yüzleşmek, hesaplaşmak zorundadır.
Nur Serter’in “sivil darbe” söylemine katılmıyoruz.
CHP, cumhuriyetin kazanımlarını korumak istiyorsa, kadrolarını sivilleştirmeli, “sol”a açılmalı, seçimle iktidara gelmeye bakmalı.
2011’e bir şey kalmadı!
Bu hikaye aklı sıra müslümanlara hakaret ettiğini sanan zavallılar tarafından uydurulmuş oysa sırıtan şey uyduranların yahudi ve hırıstıyanlara yalakalık yapıp aferin alma çabası :o
Valla ister gerçek olsun ister uydurulmuş, benim hikayeden anladığım; Hristiyan ve Musevilerde birlik ve beraberlik var, birbirlerini tutuyorlar ama onların gösterdiği birlik ve beraberlik bizde yok. Olmadığı gibi arkadan konuşmada çok. :o
Valla ister gerçek olsun ister uydurulmuş, benim hikayeden anladığım; Hristiyan ve Musevilerde birlik ve beraberlik var, birbirlerini tutuyorlar ama onların gösterdiği birlik ve beraberlik bizde yok. Olmadığı gibi arkadan konuşmada çok. :o
Sevgili Kz Ereğlili
Sebepleri hakkındada bir iki cümle söylerseniz bir fikir oluşacak kafamızda.
Bu hikaye aklı sıra müslümanlara hakaret ettiğini sanan zavallılar tarafından uydurulmuş oysa sırıtan şey uyduranların yahudi ve hırıstıyanlara yalakalık yapıp aferin alma çabası :o
Peki size şöyle bir hikaye versek ve yorumlarınızı alsak!..
Nazi Almanyası'nda bir rahip şöyle demiş;
“Önce komünistleri götürdüler, sesimizi çıkarmadık, çünkü komünistleri götürüyorlardı ve komünist değildik. Sonra sosyalistleri götürdüler, sesimizi çıkarmadık, sosyalist değildik. Sonra yaşlıları, akıl hastalarını, başka milliyetten olanları, Yahudileri götürdüler, hiç biri değildik ve sesimizi çıkarmadık. Bir gün bizi götürmeye geldiklerinde, sesimizi duyacak hiç kimse kalmamıştı."
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Aile içi şiddet
07-06-2024, 19:46:37 in Aile Hukuku