Ergenekon soruşturmasından başınız döndü değil mi? İddianame, gözaltılar, Tuncay Güney'in açıklamaları derken kimin kimle hareket ettiğini herkes karıştırmış durumda. Ama soruşturmada giderek yükselen rütbe durumuna bakınca sanki ordu içinde bir hesaplaşma var. Peki, kim kimden yana ve hangi kanat tasfiye ediliyor? İsterseniz bugün yaşananları biraz daha iyi anlayabilmek için yakın tarihimizden bir olayı hatırlayalım ve 1970'li yıllara gidelim...
Doğan Avcıoğlu'nun önderliğinde çıkan Yön dergisi, 27 Mayıs'ı örnek alan askeri bir müdahalenin ideolojik altyapısını oluşturuyordu. Demokrat Parti'nin devamı olarak kurulan Adalet Partisi 1965 seçimlerini kazanarak iktidara gelmişti. Bu, Avcıoğlu ve arkadaşlarına göre Atatürk devrimlerinden giderek uzaklaşmak anlamına geliyordu.
Avcıoğlu'nun kurduğu Yön ve Devrim gazeteleri -yine kendi ifadesiyle- 'Devrimci Ordu Gücü'nün sözcüsüydü. Birçok aydın, gazeteci, yazar bu hareket etrafında kümelenmişti. İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Mümtaz Soysal, Çetin Altan, Yön dergisinin yazarlarından bazılarıydılar. Bir kısmı daha sonra devrim yolculuğunun içinde yer almasa da Yön'ün 20 Aralık 1961'deki kuruluş ilanına imza atan 1041 aydın arasında bulunmuşlardı. Yön ve Devrim, sol Kemalist bir askeri müdahalenin adeta idelojik karargahı haline gelmişti.
1970 yılınının son aylarına gelindiğinde, ordu içinde birden fazla cunta, darbe peşindeydi. 13 Kasım 1960 hareketinde başarısızlığa uğrayıp sürgüne gönderilen 14'lerin liderlerinden Orhan Kabibay'ın öncülüğündeki Kabibay grubu, Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun liderliğini yaptığı Madanoğlu Cuntası en öne çıkan gruplardı. Madanoğlu asker-sivil işbiriliğine inanıyordu. Ankara'daki koordinasyonunu Doğan Avcıoğlu ve Cemal Reşit Eyüpoğlu yürütüyordu. Avcıoğlu'nun yardımcısı ise İlhami Soysal'dı. Devrim süreci hızlanınca Altan Öymen de acilen Paris'ten çağırıldı.
Milli Birlik Komitesi üyesi Osman Köksal İstanbul'daki toplantıları organize ediyordu. Ama Madanoğlu'nun en güvendiği isim başkaydı. Daha sonra MİT ajanı olduğu ortaya çıkacak olan Mahir Kaynak. (Cuntalar içinde ikili çalışan sadece Kaynak değildi. Korgeneral Atıf Erçıkan da bilgileri ve toplantıları 'başka' yerlere taşıyordu.)
Karacı ve Havacılar Tümgeneral Celil Gürkan'ın etrafında toplanıyordu. Denizcilerin öne çıkardığı isim ise Oramiral Vedii Bilget'ti. Bütün cuntacıların ortak güvendikleri iki isim ise Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur'du. İki paşa da birbiri içine geçmiş cuntalardan haberdardılar ve devrimin öncülüğünü yapıyorlardı. Deniz subaylığından atılma Sarp Kuray ile halen ordudaki görevini sürdüren Denizci Binbaşı Erol Bilbilik bütün cunta gruplarının ortak paydasındaki isimlerdi.
DEVRİM'İ ASKER OKUYORDU
Amerikancı olarak gördükleri Demirel hükümeti görevden uzaklaştırılacak ve yerine millici devletçi bir iktisat anlayışını hakim kılacak sosyalist-kemalist bir yönetimi başa getireceklerdi. Doğan Avcıoğlu ve Devrim gazetesinin o yıllardaki gücünü Demirel şöyle anlatıyor: 'Fethiye'den askeri bir gemiye binmiştim. Deniz tuttuğu için kaptanın köşküne çıktım. Orada komutanın yanında Devrim gazetesi duruyordu. Yani Devrim gazetesi ordunun her tarafında okunuyordu.'
Demirel'in anlattığı doğruydu. Doğan Avcıoğlu'nun 'Devrim Üzerine' adlı kitabı Hava Kuvvetleri kantininde kapış kapış satılıyordu. Ordu içinde herkes yapılacak müdahaleden emindi. Sadece hangi grubun yönetimi ele geçireceği merak konusuydu.
Tabii bu arada Amerika, Türkiye'de yaşanan bu gelişmelere seyirci kalmadı. CIA Başkanı Richard Helmes, İsrail gezisinden dönüşte Türkiye'ye uğradı! Ve rivayet o ki 'ilgili yerlere' bir liste verdi. 5 Mart günü ABD Ankara Büyükelçisi, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler'i ziyaret etti. Aynı günlerde Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, ABD'ye resmi bir gezi yaptı.
Bir haftaya sıkışan bu temaslar sonucunda hava birden değişmişti. Orgeneral Batur ve Gürler artık cuntacılarla daha isteksiz ve moralsiz konuşuyorlardı. Ama onların asker ve sivillerden oluşan Bakanlar Kurulu listesi bile hazırdı.
Adalet Bakanı: Prof. Dr. Bahri Savcı, Miraç Aktuğ, Bayındırlık Bakanı: Yük. Müh. Sedat Özkol, Şükrü Kaya, Çalışma Bakanlığı: Necdet Şehmuz, Erciş Kurtuluş, Dışişleri Bakanlığı: Sezai Orkunt, Osman Olcay, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: İhsan Topaloğlu, Mehmet Erdemir, Gümrük ve Tekel Bakanı: Sebahattin Teoman, Cemal Silahoğlu, İmar ve İskan Bakanı: Selahattin Babüroğlu, Halit Karababa, Köyişleri Bakanlığı: O. Nuri Koçtürk, Cevat Geray, Maliye Bakanlığı: Ziya Kayra, Erhan Işıl, Milli Eğitim Bakanlığı: Prof. Dr. Fevzi Yavuz, Milli Savunma Bakanlığı: Fakih Özfakih, Devlet Bakanlığı: Mucip Ataklı, Şaban Demir, Plan Koordinasyon Başkanı: O. Nuri Tosun, Atilla
Karaosmanoğlu.
Yağmurlu bir 9 Mart sabahında cuntanın ideoloğu Doğan Avcıoğlu, Deniz Binbaşı Erol Bilbilik ile Ankara'daki Devlet İstatistik Enstitüsü'nün köşesinde buluştu. Söylediği tek cümleden ibaretti: 'Erol, Faruk (Gürler) bizi sattı.'
9 Mart gecesi darbe için düğmeye basılacaktı ancak 10 Mart'ta her şey tersine dönmüş ve tasfiyeler başlamıştı. Ve cunta üyeleri birer ikişer Ziverbey Köşkü'nde işkenceli sorguların yolunu tutmaya başladı. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur sol cuntadan çekilmişlerdi.
Hiçbir ihtilal kağıda dökülmez!
27 MAYIS'IN önderlerinden biri de Suphi Karaman'dı. 1970'lerdeki cunta savaşlarında ona da teklif götürülmüştü. Ama o işleyişten rahatsızdı. Gizli hareketlerin kağıda dökülemeyeceğini ısrarla anlatıyordu:
'12 Mart 1971 öncesindeki örgütlenmelerden bir ölçüde haberim vardı. Cemal Madanoğlu ve Osman Köksal'la buluştuk. Daktilonun başında Köksal vardı. Gizli örgütün tüzüğünü yazıyordu! 'Paşam az kaldı' falan diyordu, Madanoğlu'na. Dayanamadım, 'Osman, bu paşa ihtilale sonradan katıldı. Bir ihtilal örgütlenmesini bilmez. Ama sen bilmiyor musun?' 27 Mayıs'ın çok rahat ve kolay olduğunu sanıyorlardı. Son derece bilinçsiz hareket ediyorlardı. Beni de aralarına almak istediler. 'Bu kağıtları yırtmazsanız aranıza gelmem' dedim. Aynı ekip içinde yer alan arkadaşım İlhan Selçuk'a da söyledim bu durumu. 'Böyle şey olmaz' dedim. Osman'a da söyledim; yazdığının bir sureti MİT'e gider.'
Karaman söylediklerinde haklı çıkmıştı. Yazılanların hemen hepsi aynı anda MİT'e ulaşıyordu. Çünkü Mahir Kaynak MİT ajanıydı.
Avcıoğlu'nu kimler uğurladı
DEVRİM'İN ideoloğu
Doğan Avcıoğlu, 4 Kasım 1983 günü yaşamını yitirdi. Son günlerini geçirdiği Büyükada'da toprağa verilecekti. Eski dava arkadaşlarının bir kısmı cenazede bir araya gelmişlerdi. Doğan abilerine son görevlerini yerine getireceklerdi. Kimler mi? Uğur Mumcu, Ahmet Güryüz Ketenci, Hikmet Özdemir, emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu, Avukat Turgut Kazan, yazar ve yayıncı Ümit Gürtuna, Devrim dergisindeki iki yardımcısı Hasan Cemal ve Uluç Gürkan, yazar Yaşar Kemal ve yakın dostu yazar İlhami Soysal. Ama cenazeye gelen ilginç bir isim homurtulara sebep olmuştu. Hemen herkes 'Niye geldi bu buraya' diye söyleniyordu. O da cenazeyi defneden kalabalıktan 20 metre uzakta defin işlemini izliyordu. Kimse onunla konuşmadı.
Cenazeyi sessizce uzaktan izleyen bu yaşlı adam, 9 Mart darbesinde son anda taraf değiştiren eski Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'dan başkası değildi.
Daha kardeşinin okulunu koruyamıyorsun!
1970'Lİ yılların sonlarına doğru silahlı ve bombalı provokasyonlar da başlamıştı. Sarp Kuray eylemlerin başrolünde yer alan isimdi. Milli Güvenlik Kurulu'nda Muhsin Batur'un Başbakan Demirel'e bir soru sormasına karşılık Ankara'daki Yükseliş Koleji'ne bomba atılmıştı.
Demirel'e sorulan soru şuydu: 'Sen daha kendi kardeşinin okulunu koruyamıyorsun, ülkeyi nasıl koruyacaksın!'
Ama kışkırtma eylemleri bununla da sınırlı değildi. Devrim dergisinin sorumlu yazı işleri müdürleri Hasan Cemal ve Uluç Gürkan da bu eylemlerde yer almışlardı. 1971 yılının ocak ayında DTCF'de yapılan Dev-Genç mitinginden sonra dağılan kalabalık, Sıhhiye Orduevi'ne yöneldiği sırada Cemal ve Gürkan, Yüksel Palas'ın olduğu köşeden toplum polisinin üzerine bomba atacaklardı. Ve kalabalık, orduevindeki subaylarla el ele slogana başlayacaktı: 'Ordu gençlik el ele milli cepheye!'
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Mitingden dağılan kalabalık, Sıhhiye yerine Ulus'a doğru yönelmişti.
Vallahi Birgün'ün ifşaatı içerisinde şurası çok önemli, linke tıklamayanlar için:
"Bakın, adı Ergenekon ya da başka bir şey olsun bilemem ama ben bu tür bir yapılanma olduğuna kesinlikle inanıyorum."
"ABD DESTEĞİNİ ÇEKTİ
ABD kontrol dışına çıkan Ergenekon’u destekleyemeyeceği bir duruma geldi. Daha önceden de biliniyordu. Neden şimdi? Çünkü artık kendi çıkarlarına uygun değildi bu yapı. Bu nedenle kendisine uygun yeni bir Ergenekon’u kurdu ve eskisinin tasfiyesi için düğmeye bastı."
Vallahi Birgün'ün ifşaatı içerisinde şurası çok önemli, linke tıklamayanlar için:
"Bakın, adı Ergenekon ya da başka bir şey olsun bilemem ama ben bu tür bir yapılanma olduğuna kesinlikle inanıyorum."
"ABD DESTEĞİNİ ÇEKTİ
ABD kontrol dışına çıkan Ergenekon’u destekleyemeyeceği bir duruma geldi. Daha önceden de biliniyordu. Neden şimdi? Çünkü artık kendi çıkarlarına uygun değildi bu yapı. Bu nedenle kendisine uygun yeni bir Ergenekon’u kurdu ve eskisinin tasfiyesi için düğmeye bastı."
Allah ABD'den razı olsun...
ergenekon bıçağıyla bop tepsisinde ki türkiye pastasının dilimlenişi.....
ergenokon diye bir örgüt
gerçekten varmı böyle bir örgüt. inşaalah vardır.
eyer varda ve susurlukla bağlantılı ise bu dahada vahim
o gün biz sokaklarda tencere tava çalarken lambaları yakıp söndürürken
gulu gulu dansı yapıyorlar diyenler kimlerdi tanıyan varmı içinizde......?
adamı oruç tutmuyor diye sokak ortasında ölesiye döven adamlar birden demokrat oldular haberimiz yok.
güleceğim ama gülemiyorum.
içim acıyor içim.
asıl büyük oyun asıl darbeye ortam hazırlığı bu adam toplarken yapılan hukuk hatalarıyla yapılmakta .....
hemde bence kasten.
güya askerin sabrını taşırıp darbeye zorlayacaklar..
plan bu...
abd işgaline meşru zemin oluşturmak...... ( iş oraya gidiyor başkaca akıllıca izahı yok bu durumun)
(eyer ''e(.)genekon da '' gerçekten demokrasi adına bir tasfiye yapılıyor olsa adaleti ince ince bir dantel gibi işleyerek kimsenin vijdanını yaralamadan tereyağından kıl çeker gibi yapılırdı.
bu durumda taraflı tarafsız herkes yani demokrasiye inanmış benim gibi herkes alkışlar ve arkasında dururdu.)
eeeee sonra!
sonra
birileri kendinden emin köşe başında bekliyoruz tankları falan diyor ya !.......
mesaj alındı tamam ben anlaadım! asıl iştahla bekleyen kesin abd askerleridir.
ırak'ta afganistan'da olduğunun aynısının tıpkısı gibi
böylece abd nin işgaline meşru zemin kendiliğinden oluşacak....
ardından
bi patırtı bi kütürtü
ve hazin sonuç
''siz beceremediniz efendiler
hem siz artık bir arada da yapamassınız deyip topraklarımızı kardeş payı yapıp enaz üçe bölerek gidecekler...
(lafın gelişi gidecekler diyorum tabiii'! bkz. mondros ateşkes andlaşması)
eski ayı ne yaparlar diye eskiden bir bilmece sorardık birbirimize....
cevabıda kırpıp kırpıp yıldız yaparlar dı.
peki bop projesi neydi?
o zaman da şöyle bir soru sorabiliriz artık hakkımızdır........:
eskimiş ortadoğuyu ne yapacaklar ?
el cevap:
kırpıp kırpıp abd uydusu yapacaklar.
aha buu !........
sen sağ ben selamet
allah hepimize akıl versin fikir versin ve selamet versin daha ne diyeyim.....
II. Dünya Savaşı, diktatörlükleri tasfiye etmiş, savaş, batının iki azılı faşist devletinin yere serilmesiyle sona ermişti. Yeryüzünde diktatörlüklere paydos borusu çalmaktaydı. (…) Bu boru, Türk tarihinde yeni bir dramı haber vermekteydi; (…) sömürgecilerin en yamanına çatmıştık.
Bu AMERİKA idi.
Amerika’nın dilinde İNSAN HAKLARI, ÖZGÜR MİLLETLER, DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜK gibi kavramlar vardı. (…) Çeşitli yardım şekilleri icad ederek halkların gözünü boyuyordu ve özellikle çalışmaya bir türlü alışmamış Ortadoğu’nun kaderci halklarına bu yardımlar, üstün bir insanlık sevgisinin görünüşü halinde propoganda ediliyordu. Körpe ilkokul çocuklarına Amerika bir velinimet gibi gösteriliyordu(…)
CAHİT TANYOL
SÖMÜRGE DEMOKRASİLERİNİN NİTELİKLERİ
YÖN
SAYI 174
29 TEMMUZ 1966
////
Burada bazı Amerikan süt tozu beslemelerinin şimdiki lolipop çağı torunlarının hezeyanlarını okudukça ataları ile bir yerlerden tanışık olduğumuzu gösteren bir ileti ile yanıt vermek istedim...
Cunta...
Bu tanımlamanın hangi beslemelere yakıştığını sevgili Cahit TANYOL çok güzel tanımlamıştır:
İNSAN HAKLARI, ÖZGÜR MİLLETLER, DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜK paranoyasının altında yatan satılmışlık...
YÖN Hareketi, KADRO'yu takip eden ve
gerektiğinde peşinden gittiği KEMALİST hareketi yapıcı eleştiren
ergenekon bıçağıyla bop tepsisinde ki türkiye pastasının dilimlenişi.....
ergenokon diye bir örgüt
gerçekten varmı böyle bir örgüt. inşaalah vardır.
eyer varda ve susurlukla bağlantılı ise bu dahada vahim
o gün biz sokaklarda tencere tava çalarken lambaları yakıp söndürürken gulu gulu dansı yapıyorlar diyenler kimlerdi tanıyan varmı içinizde......?
adamı oruç tutmuyor diye sokak ortasında ölesiye döven adamlar birden demokrat oldular haberimiz yok.
güleceğim ama gülemiyorum.
içim acıyor içim.
asıl büyük oyun asıl darbeye ortam hazırlığı bu adam toplarken yapılan hukuk hatalarıyla yapılmakta ..... hemde bence kasten. güya askerin sabrını taşırıp darbeye zorlayacaklar.. plan bu... abd işgaline meşru zemin oluşturmak...... ( iş oraya gidiyor başkaca akıllıca izahı yok bu durumun)
(eyer ''e(.)genekon da '' gerçekten demokrasi adına bir tasfiye yapılıyor olsa adaleti ince ince bir dantel gibi işleyerek kimsenin vijdanını yaralamadan tereyağından kıl çeker gibi yapılırdı.
bu durumda taraflı tarafsız herkes yani demokrasiye inanmış benim gibi herkes alkışlar ve arkasında dururdu.)
eeeee sonra!
sonra birileri kendinden emin köşe başında bekliyoruz tankları falan diyor ya !....... mesaj alındı tamam ben anlaadım! asıl iştahla bekleyen kesin abd askerleridir.
ırak'ta afganistan'da olduğunun aynısının tıpkısı gibi
böylece abd nin işgaline meşru zemin kendiliğinden oluşacak....
ardından
bi patırtı bi kütürtü
ve hazin sonuç
''siz beceremediniz efendiler
hem siz artık bir arada da yapamassınız deyip topraklarımızı kardeş payı yapıp enaz üçe bölerek gidecekler...
(lafın gelişi gidecekler diyorum tabiii'! bkz. mondros ateşkes andlaşması)
eski ayı ne yaparlar diye eskiden bir bilmece sorardık birbirimize....
cevabıda kırpıp kırpıp yıldız yaparlar dı.
peki bop projesi neydi?
o zaman da şöyle bir soru sorabiliriz artık hakkımızdır........:
eskimiş ortadoğuyu ne yapacaklar ?
el cevap:
kırpıp kırpıp abd uydusu yapacaklar.
aha buu !........
sen sağ ben selamet
allah hepimize akıl versin fikir versin ve selamet versin daha ne diyeyim.....
ayazoglum
Sayın ayazoglum: Ellerine saglık BİR KİTAP OLSAN GERÇEK BİR YAZI OLSAN DESTAN BİR MADALYA OLSAN ŞEREF OLURDUN. Alıntı
Ergenekon = Tuncay Güney mi?
Alper Görmüş'ün yazısı...
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, “Ergenekon eşittir Tuncay Güney” demiş, “Büyük Gazete” de “ağzına sağlık” imâlı bir hacimle CHP yöneticisinin sözlerini sayfalarına taşımış (18 ocak).
“Ergenekon fasa fisodur”cuların son günlerdeki en kullanışlı argümanını veciz bir biçimde bir kez daha dile getiren Okay, hızını alamayıp şunları da söylemiş: “Ergenekon muamması denilen olayı ortaya atan kişinin gerçek yüzünü tüm kamuoyu izlemiştir. ‘Ergenekon’ diye yoğun spekülasyon yapanların temel dayanaklarının ne olduğunu Türk halkı böylece görmüştür.”
Medeni memleketlerde propagandanın da bir ahlakı vardır... Propagandayı “yalan”ın eş anlamlısı diye algılayagelen politik kültürümüzün nokta-i nazarından kavranılması çok güç olsa da gerçek şudur: Oralarda propaganda gerçeğe dayandırılır. Nedeni basit: Yalan ortaya çıkarıldığında propaganda çöker, oysa hakikate dayalı bir propaganda sürgit etkili olur.
Ergenekon soruşturmasının “asıl dayanağı”nın Tuncay Güney olduğu, yalana dayalı bir propaganda taktiğidir. Bu propagandayı çökertebilmek için Ergenekon iddianamesinden birkaç paragraf aktarmak yeter de artar bile...
2001 ifadesi “delil” değil ki!
Sanıkların adları ve onlara isnat edilen suçlar sıralandıktan sonra, bütün iddianameler gibi Ergenekon iddianamesi de “deliller”le başlıyor. İşte, iddianamenin 38. sayfasında yer alan delillerin tümü:
“Örgütsel içerikli dokümanlar, arama yakalama ve elkoyma tutanakları, iletişim tespit tutanakları, şüphelilerin beyanları, tanık beyanları, gizli tanık beyanları, mağdur beyanları, bilirkişi raporları, Kriminal Polis Dairesi Başkanlığı’nın raporları, bomba irtibat raporları, digital veri inceleme raporları, Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’nın yazıları, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazıları, MİT Müsteşarlığı’nın gizli belgelere ilişkin yazıları, eylem evrakları ve tüm dosya kapsamı olup ayrıca her bir şüpheli için ilgili bölümde ayrıntılı belirtilmiştir.”
Deliler arasında “Tuncay Güney’in 2001’de Emniyet’te verdiği ifade” var mı? Yok.
Devam ediyoruz... Delillerden hemen sonra, yine 38. sayfada soruşturmanın nasıl ve nelere dayanarak başlatıldığı aynen şöyle anlatılıyor:
“Soruşturmaya 12 Haziran 2007 tarihinde kollukça alınan bir telefon ihbarı üzerine başlanılmış, ihbar değerlendirilerek İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27 adet el bombası ele geçirilmiş, el bombaları ile ilgisi tespit edilen kişiler yakalanmıştır. Yakalanan kişilerden bazılarının başta Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombaları ve Danıştay saldırısı olarak bilinen eylemler olmak üzere, daha önce meydana gelen bazı adli olay ve olay failleri ile de bağlantılarının kurulması üzerine soruşturma genişletilmiştir. Bu kapsamda iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınması, yeni bağlantıların tespit edilmesi ve bunlar üzerine yapılan yeni yakalama, arama işlemleri, aramalarda ele geçen doküman ve dijital verilerin incelenmesi, ilgili kişilerin ifade içerikleri, süreç içerisinde alınan ihbarlar, tanık ve gizli tanık ifadeleri üzerine elde edilen yeni deliller, ilgili kurumlar ile yapılan yazışmalar ve tüm bunların analizi ile devam ettirilmiştir. Soruşturmada, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün her yıl güncellenen terör örgütleri listesinde yer almayan, örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış Ergenekon isimli Terör Örgütüne ulaşılmıştır.”
Bakın, iddianamede henüz Tuncay Güney’den (yani soruşturmanın sözde “asıl dayanağı”ndan) bahis yok ama, savcılık, elindeki bulgularla “Ergenekon isimli terör örgütüne ulaşıldığını” öne sürebiliyor.
Ve iddianamenin 48. sayfası... Şunu lütfen daha büyük bir dikkatle okuyunuz:
“Konu ile alakalı olarak geçmişte herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı ile sorulmuştur. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü’nce verilen cevapta, başka bir suç sebebiyle 2001 yılında gözaltına alınan Tuncay GÜNEY isimli şahsın bilgisayarında yapılan incelemelerde dosyada suretleri bulunan Aralık-1999 tarihli ERGENEKON-LOBİ yazılı doküman ile, İSTANBUL 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ (ERGENEKON’un reorganizesi, yeniden yapılandırılması)...”
Görüldüğü gibi, Ergenekon soruşturmasının asıl dayanağı “Tuncay Güney” değil Ümraniye bombaları ile Cumhuriyet Gazetesi’ne ve Danıştay’a yapılan saldırıları izleyen soruşturmada elde edilen bulgulardır. Savcı, bunlarla belirli bir sonuca ulaşmış, ardından konuyu Emniyet’e sorunca da oradan Ergenekon örgütlenmesinin temel belgeleri gelmiştir.
“Ergenekon fasa fisodur”culara çok sevdikleri cümleyle cevap verip bitireyim: Sapla samanı bilerek birbirine karıştırıyorlar.
Duyan da diyecek ki iddianame, Tuncay Güney’in 2001’de verdiği, enformasyonla dezenformasyonu birlikte ihtiva eden ifadeyi delil olarak kullanıyor ve esas olarak ona dayanıyor. İddianamenin neresinde var böyle bir şey? Öyle olsaydı, orada suçladığı herkesin gözaltına alınması gerekmez miydi?
“Tuncay Güney çuvalları”nda ele geçirilen ve bugüne kadar onun tarafından yazıldığını kimsenin öne süremediği belgeler ayrı fasıl! Onlar belgedir ve delildir. Fakat bu belgelerin en temel iki tanesi (yukarıda zikredilmişti) sadece Tuncay Güney’de ele geçirilmiş de değildir. Ergenekon sanıklarının bir bölümünde de aynı belgeler bulunmuştur.
adamı oruç tutmuyor diye sokak ortasında ölesiye döven adamlar birden demokrat oldular haberimiz yok.
güleceğim ama gülemiyorum.
asıl büyük oyun asıl darbeye ortam hazırlığı bu adam toplarken yapılan hukuk hatalarıyla yapılmakta .....
hemde bence kasten.
güya askerin sabrını taşırıp darbeye zorlayacaklar..
plan bu...
abd işgaline meşru zemin oluşturmak...... ( iş oraya gidiyor başkaca akıllıca izahı yok bu durumun)
Siz anladığım kadarıyla şiir yazmak istemişsiniz ama tam olarak yazdıklarınızın farkında değilsiniz.öncelikle ilk cümlenizde kızım sen söylüyorum gelinim sen işit hesabı bize mi gönderme yaptınız yoksa gerçekten konuyla bağlantısız şekilde şiir mi yazmak istediniz anlamadım.İkincisine gelince bir tek kendinizi pas geçip maaşallah iktidara,askere,sizin düşüncenizin aksini savunanlara bi çamur atayım diye bayağı uğraşmışsınız anladığım kadarıyla.Başka akıllıca biçok izahı var ama sizin gibi düşünmediğimiz için sizden daha az zeki olduğumuzu da sanmıyorum çünkü diğer ihtimaller sizin şiirsel yazılarınızdan daha gerçekçi ve daha akıllıca...
sevgili pErIIs
sen anladında anlamazdan gelmişssin ama ben genede anlatayım.....
bak! ilk cümlem inşallah böyle bir örgüt vardır yoksa dünya aleme rezil rüsvar olmayın diye sizin adınıza bir temennide bulunmuştum.
bunu anladınız herhalde
ikincisi:
şiir falan demişssin yok stilim bu! sevmedinse bir adım atlayıver.........darılmam.
gelelim asıl üçüncüsüne.....
hukuk hepimizin ortak paydası.
adalet kiimsenin yönetip yönlendiremeyeceği kadar hepimizin.
o zaman yapılan usulsüzlükleri usul hatalarıdır diyerek basitleştiremessiniz ...
bu gün sizin evinizide de önce arayıp sonra delil üretmeye kalkarlarsa mutlaka işe yarayacak deliller elde edilebilir.
suçludan delile gitmek ancak kapalı rejimlerde olur . bunu nasıl içinize sindirirsiniz billahi anlıyamıyorum.
bu tavrınızdan ürkmemek elde değil.
(hani görmemişin bir iktidarı olmuş oda tutmuş anayasasını koparmış ......)
yaww biz susurluk olaylarında bütün gerçekler ortaya çıksın diye çırpındık durduk günlerce çetelerin tasviyesi için yürüyüşler düzenledik tencere tava tangırdattık. lambaları södürüp yaktık.
o zaman sizler bize tuhaf tuhaf bakıp gulu gulu dansı yapmayın diye küçümsüyordunuz .
şimdi ne oldu da bu kadar duyarlı hale geldiniz pek anlamış değilim.?
ama her neyse demokrasi adına sevinilecek bir durum
madem bu kadar duyarlı hale geldiniz bir ortak paydamız oluşmuş bak ne güzel işte!. bunun keyfini çıkaralım diyeceğim ama diyemiyorum
hevesim kursağımda kalıyor.
halbuki bu durumdan önce bizim memnun olmamız gerekirken sence neden sürekli huysuzluk yapıp itiraz ediyoruz hiç düşündünmü?
tabii düşünmedin gerek bile duymuyorsunuz belki.
zira kafanızda ki demokrasi anlayışı çoğunluk demokrasisi.
yüzde 47 im var kim takar yalova kaymaka- mını !.....
aha işte zurnanın zırt dediği yer burası kardeşim........
bizim bildiğimiz demokrasiler çoğulculuk esasına dayanır...........
hatta enikonu herşeyin bir kuralı vardır......
gerçek delilleri ortaya çıkardıktan sonra tutuklamalar olsaydı yemin ederim babam olsaydı içinde genede alkışlardım ?
ama öyle tuhaf şeyler oluyorki
hukukla akılla izah etmek ne mümkün
ilerde ceza alacak insanların bile yararlanacağı bu usul hatalarıı neden yapılır.
bir sebebi var bunun.....
ama intikam ama sindirme korkutma ama şu ama bu mutlak bir sebebi var!
intikamsa sindirmeyse korkutmaysa ahlaki değil ancak yen içinde kalan kol kırığı gibi......
nasılsa kendi aramızda hallederiz.........
ama ya benim yukarda yazdığım yazıda olduğu gibiyse
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
êğèñòàëîí äëÿ òîìàòîâ
10-07-2025, 06:42:04 in Tüketici Hakları