Ergenekon Notları

[sdt23]

Zıt kardeşler: Ergenekon ve Susurluk

Ergenekon soruşturmasında cevap arayan soruların başında birbirine zıt eğilimlerin yan yana oluşu. İbrahim Şahin ile onun mahkum olmasında başrolü oynayan Sabih Kanadoğlu’nun aynı fotoğraf karesinde bulunmaları açıklanamıyor.

Sorun olayın analizinde kullanılan metottan kaynaklanıyor. Genel eğilim kişilerin kimliklerinden hareket ederek örgütün hedefini belirlemek olduğu için benzer kişilerin ya da aynı insanın her iki kanatta yer alması çelişkinin başlıca nedeni oluyor. Oysa Susurluk ve Ergenekon birbirinden farklı hatta zıt siyasi hedeflere sahip. Benim metodum önce hareketi sonra içinde yer alanları değerlendirmek olduğu için bu zıtlıkları açıkladığımı düşünüyorum.

Susurluk askerin egemenliğine karşı ve onun yerine geçecek yeni bir siyasal aktör oluşturmak amacı taşıyordu. Bu açıdan Ergenekon’un tamamen zıddı sayılabilir. Nitekim Ergenekon’da Susurluk’un üst düzeyinde rol alan kimse bulunmuyor. Onların amacı Güneydoğu’da PKK ile mücadele örtüsü altında, askerlere alternatif bir güç yaratmaktı. Koruculuk PKK’ya karşı görünmekle birlikte bu hareketin silahlı kanadında yer alacaktı. O günkü siyasal iktidar tarafından destekleniyor hatta onun tarafından oluşturuluyordu. Şu sorulara cevap verirseniz olay daha fazla aydınlanabilir: Neden polis özel timleri, başarılı olmalarına rağmen, bölgeden uzaklaştırılıp karakollarla dağıtıldı? Bunlara verilen silahlar neden normal yollardan ithal edilmedi? İsrail’den alınan bu silahların hibe edildiği söylendi ama örtülü ödenekten finanse edildiği ortaya çıktı? O günkü iktidarla Susurluk oluşumunun ilişkisi neydi?

Susurluk oluşumu tertiplendiğinden şüphe edilen bir kaza sonrası başlayan süreçte etkisiz hale getirildi ama içinde yer alanlar, özellikle yönetici düzeyinde olanlar siyasette rol almaya devam etti ve bunların hiçbiri Ergenekon içinde yer almadı.

Şimdi en can alıcı soruyla karşı karşıyayız: Susurluk ve Ergenekon, kadroları ve söylemleri birbirinden farklı olmakla birlikle, aynı siyasi hedefe mi yönelikti yoksa siyasi hedefleri de birbirinin zıddı mıydı?

Dünya ölçeğinde baktığımızda ikisinin aynı siyasi sonucun oluşmasına sebep olacakları söylenebilir. Susurluk doğrudan alternatif bir güç oluşturmak istiyordu, Ergenekon ise, başarılı olması halinde, doğacak tepkilerle Susurluk’un hedeflediği siyasi sonucu doğuracak bir oluşuma yol açacaktı. Bu yönetimin karşılaşacağı ekonomik zorluklar, halkın tepkisi, Güneydoğu’da artacak siyasi tansiyon yeni bir kadronun kolayca iktidara gelmesini sağlayacak ve iktidar Susurluk’un öngördüğüne benzeyecekti.

1980 darbesi bu süreç için iyi bir örnektir. Askeri yönetim çok kısa bir süre iktidarda kalmış ve benzer nedenlerle yerini ANAP iktidarına terk etmişti. Ama zaten asıl amaç, darbecilerin bile bilmediği, bu değişimi gerçekleştirmekti. Ergenekoncular şu soruya cevap vermelidir: İktidara gelirlerse, ekonomik ve siyasal açıdan, ülkeyi yönetmeye yetecek uluslararası desteğe sahip olacaklar mıdır? Mesela Avrasyacı güçler bunu sağlayabilir mi? Cevapları hayır ise başkalarının oyuncağı olacaklardır.


Mahir Kaynak, Star

[Harun Gür]

Pazar akşamının bir yarısı onayladığım 3 iletinizde cevap verdiğiniz üyeler sitede olmadığından size cevap vermek yine bana düştü...:o

1-Malum zatın Zaman Gazetesi'nden aldığınız ileti ilginç ötesi... Şimdi o yazara sormalı? İbrahim Şahin tutuklandı, Sabih Kanadoğlu neden gözaltna dahi alınmadı?

2-Bizim Araplarla bir ırk bağımız mı vardır da Sn. Horasan Baas denilen Araplar arasındaki sosyalist oluşumu size göre kabul etmiş oluyor?
Mesele Baas mıdır, yoksa onun dikkate alınması gereken antiemperyalist ve sol kimliği midir?

3-Tali sker muhalif Emre'ye uygun bir yazı doğrusu. Bir de önermede bulunmuş ki evlere şenlik. Yahu Emre, senin savunduğun düşüncelerdekiler bile senin kadar kraldan çok kralcı olamıyorlar. Mesela Zaman'dan Ali Bulaç özetle şöyle diyordu: Eski MGK Sekreteri deyip geçmeyiniz, eski YÖK Başkanı deyip geçmeyiniz , Savcı gerek gördü ise basit bir şey değildir, elinde ciddi deliller vardır.

Ee, ne oldu, bu adamlar serbest şimdi, elbette yargılanacaklar da demek serbest kalacak kadar şüphe oluşmamış üzerlerinde... Bu adamları sabah 06.30 operasyonu ile evlerinden kaldırırken, başlarını ekip otosuna bastırırken bunu bilmiyordunuz?

Hadi canım?!!!

Mahir Kaynak yerine Deniz Ülke Arıboğan'a ne dersiniz, yazılanlar en azından biraz daha akademik olur...

Sn. sdt23, size olan inancım sarsıldı, artık kusur bakmazsınız umarım...

[Mehtap Deniz]

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen eski MGK Hukuk Müşaviri Emekli Tümgeneral E. Şenel, sevk edildiği mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

YAVUZ PAŞA'DA SERBEST, YILDIRIM TUTUKLANDI, KILINÇ VE ÇINAR SERBEST, ALBAY VURAL SERBEST, Emekli albay H. Vural serbest bırakılırken, H. Ataman Yıldırım ve E. Aydın tutuklandı.

Haberin devamı: http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=174252

[horasan]

"Sayın horasan'a açık sözlülüğü için teşekkür ederim.

Bugünkü Ergenekoncuların 9 mart 1971 darbesiyle Türkiye'de bir baasçı rejim kurmak isteyenler (Doğan Avcıoğlu - İlhan Selçuk ekibi) veya bunların mirasçılarından oluştuğunu gizlemeden kabul etmiş.

İşte ben bu yüzden onları tehlikeli buluyorum, işte bu yüzden bazıları onların avukatlığını yapıyor."

Problemi halen çözememiş ve böylesi bir anlayışı yansıtmış olmanız yine bizim kabahatimiz bay sdt23...

Bizim problemimiz şahsi çıkarlarımız değil

BU ÜLKENİN ÇIKARLARIDIR...

Ne dedik Baas Hareketi için: Geciken bir Kemalist harekettir...

Kemalist hareketin en belirgin özelliği nedir?

ANTİ EMPERYALİSR DURUŞTUR...

TAM BAĞIMSIZ DURUŞTUR...

Ve Baasçı rejimin kökeni KEMALİZMdir...

Bizler, sizler gibi ittihatçı artıkları, mandacı Halidelerin, Cavitlerin değil

Mustafa Kemallerin torunlarıyız...

Anlayış farklılıklarımız bizlerin elbette mirasıdır...

VE BÖYLE BİR MİRASI TAŞIMAK BİZLER İÇİN YÜK DEĞİL BÜYÜK BİR ONURDUR...

VESSELAM bay sdt23!

[deniz02]

"...

Bak "meraklı kardeş",

Merak eden açar okur...

Merak eden sorar öğrenir...

Merak eden en azından bütün bu olanaklardan yoksun ise aklını kullanır...

Bizler, yani Türkiye NATO'ya yalvar yakar girmiş accayip bir ülkeyiz...

Böyle bir girişimiz olduğundan da NATO kuralları değil NATO'nun bize önerdiği kuralları kabul etmişiz...

Nedir bunlar?

Türkiye herhangi bir saldırıya uğradığında NATO kuralları geçersizdir... NATO Türkiye'de savaşmayacak bir cephe açmayacaktır...

Eee peki ne yapacak öyle ise?

Gerilla savaşı yapılacak ve Ruslar en az 2-3 gün oyalanacak ve NATO'ya zaman kazandırılacaktır...

Yani biz 2-3 günlük bir "çerez" miyiz?

Bu soru eğer bir hayal kırıklığı yaratıyor ise, siz içtenlikle doğru yolda ilerlemek isteyen birisiniz...

Yok ben bunları biliyorum ama yine de "merak ediyorum" diyorsanız renginizi eleverenlerdensinizdir...

Umarım silahlar konusunda merakınız, diğer analizlerimizle birleşince giderilmiştir...

Şimdi horasan kardeş, aklımı kullanmaya çalışıyorum , rengimi de boş verin o da bana kalsın... Renksiz olmak da mümkün mü, değil mi onu da bilemeyeceğim fakat bizler , hele ki bu aşamada, birbirimizin rengiyle uğraşırsak , işte asıl o zaman çerez oluruz gibime geliyor.

Siyasete pek aklım ermese de merak edilecek gibi de değil... Madem o silahlar bir gereksinim ise, neden gizlemişler ki? Neden bir diğeri de gidip bulmaya çalışıyor!..

Sonra efendim 17 bin faili meçhul ! O faili meçhullerin bulunmasını da hepimiz istemiyor muyduk? O halde...

Evet , kurunun yanında yaş da yanıyor, bu da seksen darbesinin bir benzeri , o zamanlar da onca insan aynı şeylerle karşılaşmamış mıydı? İyi mi oldu? Hayır... Gözaltılar da usülüne uygun olmalı tabii ki... Ama tıpkı ölüm halinde herkesin bir kaç metre beze sarılması gibi , hukuk önünde de herkes eşit değil midir?

Susurluk ile bağlantısı, kazılar , çıkan silahlar vs. varsa, demek ki bu davada yargının haklılık payı çok çok... O halde neden bunca tepki?

Kafam karıştı, hayretle izlemeye devam edeceğim, bakalım nasıl sonuçlanır. Tüm bu yaşananlar, yaşatılanlar boş olamaz herhalde...

Neyse, siz beni dikkate almayın , öylesine bir soru idi benimkisi...

Saygılarımla , VESSELAM.

[Phantom of law]

09 OCAK 2009

Fatih Altaylı (Teke tek )

Ergenekon mu, Susurluk mu?
İbrahim Şahin'in bahçesinden silah fışkırıyor.
Ne ararsan var.
Mini bir cephanelik.
Peki İbrahim Şahin kim?
Benim yıllar boyu aleyhinde yazılar yazdığım, Susurluk meselesinin kilit isimlerinden biri.
Mahkum olan, ancak geçirdiği kazada oluşan beyin hasarı nedeniyle salıverilen eski polis müdürü.
Bir dönem emrinde çalışaınların büyük bölümü çek senet tahsilatçısı olan adam.
Bana göre Veli Küçük ve İbrahim Şahin gibileri Susurluk kalıntıları ve bugün Ergenekon diye anılan soruşturmanın "Doğru bölümünü" oluşturuyorlar.
Biz Susurlukla ilgili yazıp çizer, bu adamlardan hesap sorulmasını sağlamaya çalışırken, bugün Ergenekonla mücadele ettiğini söyleyenlerin tamamı bu adamları koruyorlardı.
Ergenekon soruşturmasının garabeti de işte bu adamlarda kilitleniyor.
Bir yanda İbrahim Şahin ve Veli Küçük gibiler Ergenekoncu, diğer yanda İbrahim Şahin'in peşini bırakmayıp hapse atılmasını sağlayan Savcı Kanadoğlu.
Aynı soruştumada, aynı örgütün üyesi olmakla suçlanıyorlar.
Keza Veli Küçük'ü, İbrahim Şahin'i deşifre etmek için yıllarca uğraş verenler, yayınları iddianamenin unsuru haline gelenler de aynı örgütte.
Böyle bir şey olabilir mi?
Olmaz ama oldurulur.
Tipik bir taktiktir.
Karalama kampanyalarının taktiğidir.
İki bilinen doğrunun arasına, bir karalayan yalan yazarsın.
İki doğru bilindiği için, karalayan yalan da doğru gibi algılanır.
Ergenekon soruşturmasının en büyük zaafı da budur.
Bu zaafı yargılama süreci ortadan kaldırabilir.
Ama güne kadar kim öle, kim kala...

[Phantom of law]

Fatih Altaylı (Teke tek internet sitesi)
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Elma ile aynı sepete koyulan armutun elma olmayacağını anladığımız zaman

[horasan]

"...

Sonra efendim 17 bin faili meçhul ! O faili meçhullerin bulunmasını da hepimiz istemiyor muyduk? O halde...

..."

Sayın deniz02,

Şimdi siz bu operasyon ile Uğur MUMCU, Muammer AKSOY, Çetin EMEÇ, Turan DURSUN, Sivas Olayları, Susurluk Kazası... gibi faili "meçhul" cinayet ve olayların aydınlanacağını mı düşünüyorsunuz?

Kusura bakmayın ama Baykal haklı...

Bu kanıya ulaşmak için rejimlerin devrilmesi, ihtilallerin yaşanması gerek...

Veya mevcutların tüm ulusu hayrete düşürecek bir takkiye yapıyor olması...

İletilerinize hak verdiğim son nokta, sınır DİLEK ve BEKLENTİLERinizdir...

[Tangör Evren]

Sevgili horasan;

Sdt23 ile deniz02 yi karıştırmış gidiyorsun haydi hayırlısı.

[sdt23]

Fatih Altaylı (Teke tek )

Tipik bir taktiktir.
Karalama kampanyalarının taktiğidir.
İki bilinen doğrunun arasına, bir karalayan yalan yazarsın.
İki doğru bilindiği için, karalayan yalan da doğru gibi algılanır.

Evet, Fatih Altaylı bu taktikleri iyi bilir ve uygular. :o