Medyaya bakıp da Ergenekon konusunda tam doğru bir şekilde fikir edinmek mümkün değil. Ortada bir iddianame de hala yok. Siyasilerin müdahalesi vs.. Açıkçası bu konuda ne konuşursak konuşalım elde net veri olmadığı sürece tünü spekülatif olacaktır. Günlüğü yazdığı söylenen Özden Paşa yazdığını kabul etmiyor. Yazılmamış! bir günlükten yola çıkılarak iddianame buna dayandırıldı ise temelde çürük bir şeyler var demektir. Israrla bu konuda keskin açıklamalar yapılmaktan kaçınılmalı diye düşünüyorum.
Günün birinde biri anılarını yazdığında gerçekleri öğrenebiliriz belki.. BELKİ..
Acı olan, yargı süreci başlatılamamış ve tam olarak neden suçlandığı bile netleştirilememiş birilerinin kurban edilmesi.. Yazık!! Cidden çok yazık..
BU köşeyi okuyanlar bilirler ki benim Ergenekon Soruşturması ile ilgili 2 tavrım var:
1) Bu ülkede demokrasi dışı çözümlerden medet umanlar vardır. Bunlar genellikle askeri cenaha yakın kişilerdir. Her daim "durumdan vazife çıkarmaya" çalışırlar. Eğer, darbekatörler yargılanır ve ceza alırlarsa bu ülkede karanlık bir dönem kapanır.
2) Ancak, herkes ama herkes hukukun üstünlüğü prensibi ilkesi ile yargılanmalıdır.
* * *
Maalesef Ergenekon Soruşturması:
1) Soruşturma ve dava işin içine Başbakan’ın dahi girdiği bir siyasi rövanş meselesi haline gelmiştir.
2) Şu ana dek basına sızdırılan deliller ve sorgulama soruları soruşturmanın oldukça ilkel yöntemlerle götürüldüğü intibaı vermektedir.
3) Bazı yazarlar ise hükümete yalakalık yapma uğruna gösterdikleri pervasızlıkta beni dehşete düşürmektedir.
Örnek: Bir yazar "Yargılanan herkes beraat etse dahi Ergenekon bitmiştir" (Sabah-09.07.08) diye yazabiliyorsa; o da artık davadan şüphe etmeye başladığını zımnen kabul ediyor ama hukuk tanımazlığı o dereceye varmış ki, herkes beraat etse dahi, ona göre, Ergenekoncuların suçu sabittir ve Ergenekon yok olacaktır!
* * *
Günlerdir kafama takılanları yazıyorum. Kafama teknik bir mesele de takılmıştı ama teknik bir insan olmadığım için ifade edemiyordum.
Kendi tecrübemle biliyorum ki, gelen e-postaları cevaplamaya kalktığınızda size gönderilen mektuba istediğiniz ilaveleri yapabiliyor, karşı tarafın yazmadıklarını onun tarafından yazılmış gibi gösterebiliyorsunuz. Benim kafama takılan soru şu idi:
El konulan CD’lere de ilave "deliller" konamaz mı?
Allah razı olsun benim cevaplayamadığım soruyu CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan cevaplıyor. (Hürriyet-09.07.08)
"El konulduktan sonra bilgisayarlara veri, geçmiş tarihli kayıt yerleştirmek mümkün."
TBMM Teknoloji Komisyonu Üyesi, Endüstri Mühendisi ve Bilgisayar Yazılım Uzmanı Tacidar Seyhan, yeni CMK hazırlanırken 134. maddeye bu konudaki hükmü kendisinin koydurduğunu belirterek, CHP’deki bilgisayar kayıtlarının önlem olarak yedeklendiğini de söylüyor.
4 Aralık 2004’te kabul edilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 134. maddesine göre, hakim ya da savcı kararıyla elektronik ortamdaki kayıtlara veya bilgisayarlara el konulacak ise yedeğinin alınması, bu yedeğin de adli makamlarca veya polis tarafından mühürlendikten sonra kişiye veya avukatına verilmesi gerekiyormuş.
Seyhan açıkça belirtiyor:
"Elektronik ortamda elde edilen bilgilerin hepsi delil olmaktan çıkmıştır. Çünkü polis, CMK’ya göre görev ve salahiyetlerini yerine getirmemiştir."
Seyhan’a göre yedekler alınıp mühürlenerek Ergenekon Soruşturması’nda gözaltına alınan kişilere veya avukatlarına verilmemiş!
"...Ergenekon soruşturmasında öğrendim ki; gözaltında bulunan hiçbir sanığın bilgisayarlarına el konulduğunda yedeklemesi yapılmamış."
* * *
Eğer, bu iddia doğru ise; eğer hakikaten yedekleme yapılıp ilgili tarafa verilmedi ise bu bir hukuk skandalıdır!
CD’lerde veya bilgisayarlarda gerçekdarbe belgeleri varsa bile artık sanıklar "Bunlar sonradan ilave edildi!" demek hakkına sahipler!
12 EYLÜL döneminde MHP davasından tutuklanmıştık. Hepimiz elbette tepkiliydik ama bazı arkadaşların tepkisi şöyleydi:
- Türk ordusu solcuları değil, milliyetçileri tutukluyor! Milliyetçilik suç oldu!
Solculardan kasıt, CHP’lilerdi.
Ben ve diğer hukukçu arkadaşlarımız, böyle düşünmenin yanlış olduğunu, bize hangi fiiller isnat ediliyorsa, onların geçersizliğini ortaya koymamız gerektiğini söylerdik. Sonunda beraat etmiştik.
Şimdi de Ergenekon soruşturması konusunda “Yurtseverler hapiste, cumhuriyetçiler tutuklanıyor, sindiriliyor” diyenler var! Hatta Baykal, “Cumhuriyet kurulurken saltanatçılar tutuklanırdı, şimdi cumhuriyetçiler tutuklanıyor! Nereden nereye geldik!” diyebiliyor!
Bu genellemeler de kesinlikle yanlıştır. Ergenekon soruşturmasında kimse cumhuriyetçi, yurtsever falan olduğu için gözaltına alınmış veya tutuklanmış değildir!
Darbe amaçlı, yasadışı bir organizasyon bulunduğuna dair kuvvetli şüphe sebepleri ortaya çıktığı için soruşturma yapılmaktadır!
Soruşturma açmak
Soruşturma açıldığı içindir ki, Hurşit Tolon Paşa, sözde “Darbe Günlükleri” denilen belge konusunda “Benimle ilgili bölümlerde bir yanlışlık olmadığı için tekzip etmedim” diye ifade vermiştir.
Soruşturma açıldığı içindir ki, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt hakkında bile “fişleme” yaptıkları ortaya çıkarılmıştır! Ülkenin Genelkurmay Başkanı hakkında “fişleme” yapmak normal bir şey mi?!
Şüphe sebepleri konusunda basına yansıyanların çok uzun bir listesi çıkarılabilir. Savcının dosyasında henüz bilmediğimiz şeyler de vardır tabii. Nihayet, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Fikret Bila’ya söyledikleri:
“Darbe girişimi var da demem, yok da demem... Ceza da varsa cezayı çekmek insanı rahatlatır...”
Kim soruşturma açılmasaydı diyebilir?! Baykal “Soruşturma açılmasaydı” diyebilir mi?!
Sorun şudur: Soruşturma “hukukun makul sınırları” içinde yürütülüyor mu?!
Bu aşamada bu soruya hiç kimse için “evet” veya “hayır” cevabı verilemez çünkü delilleri tam bilmiyoruz; kararı da yargı verecek üstelik.
Hukukun doğruları
Bu aşamada, bir hukukçu olarak, ‘hukukun doğruları’nı vurgulamak isterim:
- Demokrasilerde herkes iktidardaki partiyi, hükümeti yıpratmaya, hatta siyasi ahlaka aykırı olmakla birlikte, ülkeyi yönetemez hale getirmeye çalışma hürriyetine sahiptir! Bunun sınırı, “yasallık”tır, “legalite”dir: Darbe organizasyonu yapamazsınız, şiddete başvuramazsınız!
- Teorik örnek olarak, günlerce orduyu “anayasal görevini yapmaya” çağıran manşetler atılmış, bildiriler yayımlanmış olabilir! Demokrasinin ruhuna aykırı bu fiiller hukuken suç sayılamaz! Amma ve lakin... Bir darbe planının uygulaması olarak bunların yapıldığına dair somut kanıtlar ortaya çıkarsa, o zaman suç olur!
Evet, bazen yasallık ile yasadışılık arasındaki çizgi bu derecede ince ve kritiktir!
Onun için suçlarken de aklarken de dengeli ve dikkatli olmalıyız.
Hukukta “dolaylı da olsa” diye iddianame yazılamaz! Soruşturma savcısı da Yargıtay Başsavcısı da bu mantığa başvuramaz.
Ergenekon davasının iddianamesi “dolaylı da olsa” mantığına dayandığı ölçüde zayıf olacak, tepki çekecek... “Doğrudan” kanıtlara dayandığı ölçüde güçlü ve itibarlı olacaktır.
Bekleyip göreceğiz.
Her ne kadar şahsen sizi tanımasamda iyi bir avukat ve iyi bir insan olduğunuzu biliyorum. Olgun oturaklı vede mantıklı yaklaşımlar sergilediğinizinde farkındayım. Ancak zırp pırt alıntı yaptığınız bir takım yazarlarla fikir örtüşmeniz var gibi kötü bir his gitgide içime doğuyor. Sitedeki bir çok üyeden daha yakın ve değer verdiğim birisi olduğunuzdan ufak bir hasbihal yapalım dedim yüksek müsadenizle... Ama eğer yanıt verecekseniz lütfen Av. Abbas BİLGİLİ yanıtı olsun uyduruk kaydırık yazar değil. Emin olun benim gözümdeki değeriniz çok daha fazla onların gözümdeki değerinden....
Ben darbeleri, askeri yönetimleri hiç sevmem ve olmaması içinde akıl ve sağ duyuyla hareket etmek isterim. Çünkü yaşam bana enteresan şeyler öğretti özellikle Türkiye'de....
1. Bir darbe olması için en çok uğraşanlar nedense darbeye en karşı havasında olanlar oluyor, bakınız paçavra bir gazete kendisine benzer yazarlarıyla darbeye karşıyız derken aslında darbe olsun diye bağırıyorlar kaldıki bu sefer öyle bir hareket olursa ki Allah göstermesin ciddi kanlı olacağını bile bile...
2. Darbe olduğu zaman herkesim darbeyi üzerine alındığı gibi herkesimde enteresan bir şekilde darbeyi destekliyor. Yarın darbe olsa o paçavra gazete ''olacağı buydu kahraman ordu el koydu'' başlığıyla çıkar. Bu aslında iki yüzlülük ötesi bir şerefsizliktir amaonlar her devrin adamıdır.
3. Belirli bir süre sonra darbeyi yapanın lanetlendiği dönemdir. Gene her devrin adamları darbeye giydirirler ki buda yalandır iki yüzlülüktür.
Taha efendinin arkadaşlarıda bir çok solcunun düşündüğünü düşünmüş... darbe kendilerine karşı oldu diye... Bir çok solcuda darbe solu ezdi der... Benim gibi bir azınlık ise '' darbe Türkiye'nin üzerinden silindir gibi geçti, demokrasi yara aldı ''der. Sevilmeyen biz oluruz. Neden mi ? Gerçek bizim dediğimiz olduğu için ne sola ne sağa yaranmadığımız yalaka olmadığımız için...
Efendinin yazısı malumun abartılı ifşası olmaktan öteye gitmeyen içi boş bir yazı . İşin kötüsü kendisini demokratik topluma saygılı hukuk üstünlüğünü savunur gibide göstermeye çalışması. Görmezden geldiği kulak arkası ettiğide hayatın ta kendisi... Hukukçu kimliğimle diyor oda siz gibi hukukçu demekki. Ama böyle hukuk mu olur diye hiç sormuyor. Beni uyutmaya çalışıyor çok ta ayıp ediyor.
Hiç kimse bu soruşturmaya karşı değil. Ne olacaksa olsun diyenler o kadar çok ki... Amma bu efendi dahil Hasan Cemal namlı yiğit dönek, paçavra gazetesinin yazarları ve bazı sözde hukukçular başka gerçekleri görmüyor...
1. Hangi demokratik ülkede iddianamesiz 13 aydır içeride olan insanlar vardır ?
2. Mahkemece suçu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi ne menem bir iştir ? Bu soruşturma da işlemez mi?
3. Bazı paçavra gazeteler ile iktidara yakın gazeteler iddianameyi nereden biliyor ?
4. Gene aynı grup gözaltıları bir gün önceden nasıl yazıyor ?
5. Avukatların alamadığı tutanaklar nasıl yayomlanıyor ?
6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
7. PC lerin yedeklemeleri neden alınmadı ?
8. Kuvvetli belirtileri olna bu davanın iddianamesi yazılamaz mı?
9. Başbakan nasıl olurda biz savcılarla birlikte hareket ettik bu yürütme ve yargının başarısıdır der ? Bu hukuki mi?
10. Faks tan kozmik evrak olur mu?
11. Yasa dışı telefon dinleme delil olur mu?
12. Neden ortada bir silah yok ?
13..... yazmaya gerek yok artık o kadar çok ki.
Özetle bu davada hukuk yoktur. Başbakan savcılardan iyi bilip biz polisle işi götürdük uygun yerde savcıya verdik dediğinde aslında dava birmiştir. Hiç bir yedek alınmadığı , yasadışı telefon dinlendiğinden bence ortada ciddi delilde yoktur, bir dangalağın zırt pırt ona buna laf atması ve bir sürü okur faksıyla dava olamaz. Bak göreceksiniz neler olacak ...
VE VE VE EN ÖNEMLİSİ SİZ DAHİLSİNİZ BUNA ABBAS BEY....
sizin tüm yazılarınıza baktım göremedim.
Taha efendi 6 temmuz hariç hergün yazmış yok. İşin ilginci siyasi adam TFF başkanı için yazı yazmış ;
Hasan cemal hiç değinmemiş ,
Ahmet Altan değinmemiş
Mehmet altan değinmeniş,
Diğerlerin hiç bakmadım.
Paçavra gazetede haberi azıcık çıkmış ki aşağıda koyacağım......
Şimdi İÇİNDE AZICIK HUKUKA SAYGI, İNSANA SAYGI , ACIMA , DİN DUYGUSU VE İNSANLIK OLAN BİRİSİ...
NASIL OLURDA KUDDUSİ OKKIR IN DEVLET ELİYLE ÖLDÜRÜLMESİNE KEPAZELİK REZALET SORUŞTURULMALI İLGİLİLERİ HAKKINDA İŞLAM YAPILMALI DEMEZ. o GÖZLERİ NASIL GÖREMEZ BU HUKUK CİNAYETİNİ BU DEVLET AYIBINI NASIL PAS GEÇER BİR SATIR YAZMAZ.
Bu sitenin fethullah yağdanlıları ile birlikte bazılarıda hiç dokunmadı ona erdem53, sadivarol v.s v.s onlar kendilerini bilir. Sizde bir kınama yazmadınız. Bakın paçavra da ne yazmış tek haber bu o paçavrada...
''Ergenekon tutuklusu Kuddusi Okkır yedi hastane dolaşmış ama kanser teşhisi konamamış. Adalet Bakanlığı konuya ilişkin soruşturma başlattı. Okkır, 19 marttan 29 mayısa kadar yedi hastaneye defalarca sevkedilmiş fakat her seferinde göğüs hastalığı ve zatürrie tedavisi görmüş. Kanser teşhisi ise ancak 5 haziranda konabilmiş. Uzman doktorlar teşhisten sadece bir ay sonra hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’a kanser tanısının geç koyulduğu ve iyi tedavi edilmediği görüşünde.' mış mış lı haberler....
EEE şimdi söyleyin Abbas bey Ben gibi birisi siz dahil bu ölen için kepazeliktir diyemeyen rahmet dileyemeyen birisinin yazdıklarına nasıl inansın ? Nasıl onu demokratik birisi sansın ? Neden onun hukuka inandığını sansın ? Geçmişinde avukat yazıyor yada şimdi avukat diye mi????
Sözün özü Kuddusi okkır a Allah tan rahmet dilemeyen, bu kepazeliktir devlet cinayetidir diyemeyen ne demokrasiden anlıyordur, ne özgürlükten, ne hukuktan yapsa yapsa takiye yapıyordur. EE bende onlara karşıyım yahuuu.. Ne yapayım Atatürk ü hukuk u ülkemi seviyorum. Özgürlük varsa herkese vardır en kutsalıda yaşamla ilgili olanıdır. Türbana özgürlük gerisine ölüm yok öyle şey...
Hadi iyi akşamlar
1. Bir darbe olması için en çok uğraşanlar nedense darbeye en karşı havasında olanlar oluyor, bakınız paçavra bir gazete kendisine benzer yazarlarıyla darbeye karşıyız derken aslında darbe olsun diye bağırıyorlar kaldıki bu sefer öyle bir hareket olursa ki Allah göstermesin ciddi kanlı olacağını bile bile...
Bunu somut örneklerle açıklayabilir misiniz?
Tabii, "paçavra" gibi ifadeler kullanarak siz de "taraf" olup ihsas-ı reyde bulunuyorsunuz. Böyle bir keskin inanışla aynen o beğenmediğiniz yazarların yazılarına gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalbinizi kapattığınız gibi sayın Bilgili'nin diyeceklerine kapatmayacağınız ne malum?
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
2. Darbe olduğu zaman herkesim darbeyi üzerine alındığı gibi herkesimde enteresan bir şekilde darbeyi destekliyor. Yarın darbe olsa o paçavra gazete ''olacağı buydu kahraman ordu el koydu'' başlığıyla çıkar. Bu aslında iki yüzlülük ötesi bir şerefsizliktir amaonlar her devrin adamıdır.
Her kesim darbeyi desteklemiyor. Eğer "paçavra" dediğiniz gazete hakkındaki tahminim doğruysa bu kesinlikle olmaz. Darbeyi alkışlayacak gazeteler belli.
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
3. Belirli bir süre sonra darbeyi yapanın lanetlendiği dönemdir. Gene her devrin adamları darbeye giydirirler ki buda yalandır iki yüzlülüktür.
Taha efendinin arkadaşlarıda bir çok solcunun düşündüğünü düşünmüş... darbe kendilerine karşı oldu diye... Bir çok solcuda darbe solu ezdi der... Benim gibi bir azınlık ise '' darbe Türkiye'nin üzerinden silindir gibi geçti, demokrasi yara aldı ''der. Sevilmeyen biz oluruz. Neden mi ? Gerçek bizim dediğimiz olduğu için ne sola ne sağa yaranmadığımız yalaka olmadığımız için...
Efendinin yazısı malumun abartılı ifşası olmaktan öteye gitmeyen içi boş bir yazı . İşin kötüsü kendisini demokratik topluma saygılı hukuk üstünlüğünü savunur gibide göstermeye çalışması. Görmezden geldiği kulak arkası ettiğide hayatın ta kendisi... Hukukçu kimliğimle diyor oda siz gibi hukukçu demekki. Ama böyle hukuk mu olur diye hiç sormuyor. Beni uyutmaya çalışıyor çok ta ayıp ediyor.
Hiç kimse bu soruşturmaya karşı değil. Ne olacaksa olsun diyenler o kadar çok ki... Amma bu efendi dahil Hasan Cemal namlı yiğit dönek, paçavra gazetesinin yazarları ve bazı sözde hukukçular başka gerçekleri görmüyor...
Hasan Cemal, 9 mart cuntasının Hannibal Lecter'idir.
Şu anki Ergenekon'un arkasındaki Baasçı cunta oluşumlarını o olmasaydı bu kadar iyi anlayamazdık. Tabii bu kişiler ağzıyla kuş tutsa, Allah bir dese, inanmayacaksınız, öyle değil mi?
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
1. Hangi demokratik ülkede iddianamesiz 13 aydır içeride olan insanlar vardır ?
2. Mahkemece suçu sabit olana kadar herkes suçsuzdur ilkesi ne menem bir iştir ? Bu soruşturma da işlemez mi?
3. Bazı paçavra gazeteler ile iktidara yakın gazeteler iddianameyi nereden biliyor ?
4. Gene aynı grup gözaltıları bir gün önceden nasıl yazıyor ?
5. Avukatların alamadığı tutanaklar nasıl yayomlanıyor ?
6. Bu saygın insanlar davet edilseler gelmezler miydi ?
7. PC lerin yedeklemeleri neden alınmadı ?
8. Kuvvetli belirtileri olna bu davanın iddianamesi yazılamaz mı?
9. Başbakan nasıl olurda biz savcılarla birlikte hareket ettik bu yürütme ve yargının başarısıdır der ? Bu hukuki mi?
10. Faks tan kozmik evrak olur mu?
11. Yasa dışı telefon dinleme delil olur mu?
12. Neden ortada bir silah yok ?
13..... yazmaya gerek yok artık o kadar çok ki.
Bu sorulara tek tek cevap verirdim ama okuyacağınız hakkında şüphelerim var.
Sadece 6. sorunun cevabını 3 cümleyle vereyim. Bu soruda mesafe kat edebilirsek öbürlerinde de uzun uzun yazarım:
Veli Küçük isimli saygın şahsiyet Susurluk kazasından beri kaç kez davet edildiği halde (1996) adli makamların ve Meclis komisyonlarının önüne çıkarılamadı.
Turhan Çömez ve emekli Tuğg. Levent Ersöz gibi saygın isimler
aldıkları istihbaratla yurtdışına kaçtılar, haklarında tutuklama kararı olduğu halde dönmüyorlar.
Hurşit Tolon ve Şener Eruygur gibi saygın isimler bir zamanlar omuzlarında dört yıldız olduğu için kendilerine dokunmazlar diye düşünüyorlardı, o yüzden kaçmadılar.
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Şimdi İÇİNDE AZICIK HUKUKA SAYGI, İNSANA SAYGI , ACIMA , DİN DUYGUSU VE İNSANLIK OLAN BİRİSİ...
NASIL OLURDA KUDDUSİ OKKIR IN DEVLET ELİYLE ÖLDÜRÜLMESİNE KEPAZELİK REZALET SORUŞTURULMALI İLGİLİLERİ HAKKINDA İŞLAM YAPILMALI DEMEZ. o GÖZLERİ NASIL GÖREMEZ BU HUKUK CİNAYETİNİ BU DEVLET AYIBINI NASIL PAS GEÇER BİR SATIR YAZMAZ.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Sabaha idam edilecek bir mahkum gece intihara kalkışsa, önce tedavi edilir, idamı sonra infaz edilir. Tutuklular ve mahkumların canı devlete emanettir. Devletin bu konuda bir ihmali, ayıbı varsa bunun mazur görülecek bir tarafı yoktur. Zaten Adalet Bakanlığı bu konuda görevini yapmış, soruşturmayı başlatmıştır. Soruşturma sonuçlanmamıştır. Nasıl ki açılan davalar için yargı sonucunu beklemeden konuşmamak lazım diyorsunuz, bu konuda da soruşturma sonucunu beklemeli.
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
''Ergenekon tutuklusu Kuddusi Okkır yedi hastane dolaşmış ama kanser teşhisi konamamış. Adalet Bakanlığı konuya ilişkin soruşturma başlattı. Okkır, 19 marttan 29 mayısa kadar yedi hastaneye defalarca sevkedilmiş fakat her seferinde göğüs hastalığı ve zatürrie tedavisi görmüş. Kanser teşhisi ise ancak 5 haziranda konabilmiş. Uzman doktorlar teşhisten sadece bir ay sonra hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’a kanser tanısının geç koyulduğu ve iyi tedavi edilmediği görüşünde.' mış mış lı haberler....
Benim uzun zamandır merak ettiğim bir duruma bu haberle açıklık getirmişsiniz, teşekkür ederim. Bu haberden çıkardığım sonuç bunun adli bir ayıp değil, tıbbi bir ayıp olduğu yönünde.
Çünkü rahatsızlığının başından beri hastaneye defalarca sevk edildiği de açıkça belirtiliyor.
Özellikle Ergenekon soruşturmasında azıcık tansiyonu yükselen tutuklunun hemen hastaneye sevk edilişini de hatırlayın.
Türkiye'de tutuklu olmadıkları halde hastanede geç veya yanlış tanı konan belki binlerce hasta var. Yanlış tedavi yüzünden hayatını kaybeden.
Ayrıca mart ayında tedavisi başlasa da kanser çok sinsi ve hızlı ilerleyen bir hastalık. Tıbbın bütün imkanları sunulsa ve ağustos ayında cenazesi çıksa yine basında benzer haberler çıkmayacak mıydı?
Ben bir yakınımın başına gelen olayı anlatayım. Askerdeyken kasıklarındaki ağrı şikayetiyle doktora sevkini istiyor, tanı konamıyor. Birkaç kez gidiyor, birinde 15 gün istirahat veriliyor, bu yüzden birliğinden bir daha sevk verilmiyor.
Askerden döndüğünden enfeksiyon yüzünden testislerinden birini kaybettiği anlaşılıyor, diğeri şimdilik kurtuluyor. Yani neredeyse kısır kalacak.
Ben bu olayın ayıbını küçümsemiyorum. Ancak Kuddusi Okkır'ın hayatını bir ihmal sonucunda kaybetmesi, tutuklanan kişilerin masum olduğunu göstermez.
Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?
asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?
kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?
kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?
Amacımız fakirin bir tabak bulgurunun yanına bir tas da çorba eklemekti. saati kaldığı yerden, 9'u 5 geçeden devam ettirmekti!
Fethi Gürcan
Teşekkürler... Şu cümleniz Sayın commodor1tr'nin ne kadar doğru tespitleri olduğunu ortaya koyuyor.
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Öncelikle şunu söyleyeyim. Sabaha idam edilecek bir mahkum gece intihara kalkışsa, önce tedavi edilir, idamı sonra infaz edilir. Tutuklular ve mahkumların canı devlete emanettir. Devletin bu konuda bir ihmali, ayıbı varsa bunun mazur görülecek bir tarafı yoktur. Zaten Adalet Bakanlığı bu konuda görevini yapmış, soruşturmayı başlatmıştır.
(...)
Ben bu olayın ayıbını küçümsemiyorum. Ancak Kuddusi Okkır'ın hayatını bir ihmal sonucunda kaybetmesi, tutuklanan kişilerin masum olduğunu göstermez.
Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
Bu kadar cümleden diğerlerini görmeyip sonuncusunu görmenizin neyi ortaya koyduğunu okuyanların takdirine bırakıyorum.
Ben bu olayın ayıbını küçümsemiyorum. Ancak Kuddusi Okkır'ın hayatını bir ihmal sonucunda kaybetmesi, [B]tutuklanan kişilerin masum olduğunu göstermez.[/B]Okkır üzerinden yürütülen bir duygu harekatının Ergenekon operasyonunu gölgelemesine izin verilmemeli.
Sn Sdt23; suçlu olduğunu da göstermez.
Giden gitsin, kalan sağlar sizindir, keyfiyetindesiniz... pes
Bu kadar cümleden diğerlerini görmeyip sonuncusunu görmenizin neyi ortaya koyduğunu okuyanların takdirine bırakıyorum.
Sayın sdt,
Ben bütün cümlelerinizi gördüm ve dikkatle okudum. Ve yine ısrarla son cümlenizin gerçeği ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Kimbilir belkide gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalbinizi kapattığınız için siz göremiyorsunuz.
Kuddisi Okkır'ın ihmal (!) (buna o çok demokratik ülkelerde cinayet denir yanılmıyorsam) yüzünden ölmesi nedeniyle kimse onu suçsuz ilan etmedi. Buna gerek yoktu. Çünkü o suçsuzdu. Suçu ispat edilmemiş olması bir yana suçlu olduğu bile idda edilmemişken siz neye dayanarak böyle bir cümle kurdunuz anlayamadım? Eğer diğer tutukluları kastettiyseniz onlar içinde durumun aynı olduğunu hatırlatmama gerek yok herhalde..
Okkır'ın ölmesi ile nasıl bir duygu harekatı görüyorsunuz? Yoksa Savcıların vicdanlarının sesini dinleyeceği ve davayı böylece bırakacaklarını mı sandınız? Okkır'ın gözlerinde gördükleri korkutacak mı savcıları? Ergenekon davasının nasıl gölgelendiği ortadadır. Ancak bu gölge bu operasyonu durdurmaz hiç endişelenmeyin. Belki hafifletici sebeb olarak dikkate alınması amacıyla ilerletici bir güdü bile sağlayabilir. Sayın savcılar artık geri dönülecek noktayı geçtiklerinin farkındalar.
İnsan beyni çoklu işlemcidir. Size Okkırın ölümünü Ergenekondan ayırarak incelemenizi öneririm. İlgili haberleri yorumları alt alta koyun ve ergenekondan ayırarak okumayı deneyin. Ergenekon'a son mesajı bulabilecek misiniz bakalım. Sonra dönüp kendi yazınızı bir daha okuyun. Ama gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalbinizi açarak...
Konu gecem1970 tarafından (12-07-2008 Saat 01:32:04 ) de değiştirilmiştir.
3 kasım 1996. Susurluk’ta bir Mercedes’in kamyona çarpması Türkiye için bir milattı. Tüm kamuoyu bu olayla ortaya çıkan karanlık ilişkilerin tamamen...
Yazan: sdt23 Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
sfvtf msiqeywnfybnycv https://dref.xyz/?https://darknetmarketsgate.com...
İnstagram alışverişinde farklı...