Toplumun yarısı kadın ama diğer yarısıda erkek. Ayrıca kadınların oğulları veya kardeşleride nafaka kurbanı olabilir.
Mahkemede uygulanan boşanma rejimi garip bir sistem. Aslında yasalar aklı selimle yorumlansa o kadar kötü değil ama hakimlerin yarattığı oldu bitti sistemi ucube bir hale getiriyor. Mesela, yasalar nafaka için süresiz verebilir diyor süresiz vermelidir demiyor. Ama istisnasız tüm hakimler süresiz nafaka veriyor. Neden?
Benim nacizane fikrim şu: Türkiyede hakimler aynen ordu gibi kendilerini rejimin bekçileri görüyor. Sanıyorum bir çoğu modern tabirle fundamentalıst "ulusalcı" denen insanlar. Mesela benim davaya bakan hakimin odası ulusalcı hediyelik eşya dükkanı gibi. Dolayısıyla yasa yapan meclise karşı tepeden bir bakış, küçümseme var. Yani, sen istediğin kanu yap, biz mahkemlerde bildiğimiz okuruz tavrı.
Sanırım sizin davaya bakan hakim bizimki ile kanka olmalı ..oda tarifinden yola çıkarak bu kanıya vardım ,varsın onlar hiç ölmeyeceğini yada öldükten sonra dirilmeyeceğine inansın ama ben oğlum ve eşim bizim hayatımızı mahfeden EMİNE ARZU KISA ÖZDEMİR "ulusalcı ,feministi"asla affetmeyeceğiz..benim oğlumun rızkını geleceğini kendi keyfine göre haksız yere hibe eden ,kendinde bu hakkı görenden mahşerde hesap gününde hesaplaşacağız..biz tevekkül ve sabırla bekleyeceğiz...
Hiçbir hakim, yasaların kendisine tanımadığı bir hakkı kullanmaz. Burada bir kabahatli aranacaksa, yasa yapım sürecinde, hakimin takdir alanını çok geniş tutan yasa yapıcılara bakılmalı. Böylesine hassas bir konuda, yasama yetkisine sahip olanlar nasıl oluyor da çok geniş bir takdir alanı bırakıyorlar hakime. Nafaka konusunda kurallar o kadar belirgin olmalı ki, mesele hakime bile gerek duymadan halledilebilecek bir hale gelmeli.
Ben Kadın ve Aileden sorumlu bakanlığın, kendisini sadece kadından sorumlu hissettiğini, ailenin diğer fertleriyle zerre kadar ilgilendiğini sanmıyorum. Bu kadına karşı pozitif ayrımcılığa karşı çok geniş kapsamlı bir karşı kampanya başlatmanın, adını da erkeğe karşı negatif ayrımcılığa-yaklaşıma karşıyız koymanın zamanı geldi. Hayatımı resmen kilitleyen bu sisteme sebep olanlardan, vurdumduymaz bir şekilde uygulayanlardan ve hiç hakkı olmamasına rağmen bir ömür boyu bundan faydalananlardan şikayetçi olacağım ahirette. Dünyada bunun karşılığını arayacak halimiz kalmadı.
- - - Updated - - -
biraz önce twitter'da #omurboyunafakaodemekistemiyoruz hastagını açtım. Burada birbirimize konuşarak bu sorunu çözemeyiz
TBMM adalet komisyonu üyeleri, yargıtay daire başkanlıkları, Adalet Bakanı, müsteşarı, barolar, özellikle İstanbul ve Ankara barolarına e-posta, mektup, yazılı başvuru yoluyla tepkimizi koyabiliriz. Hiçbir erkek, çocuklarına vereceği nafakadan gocunmaz. bizi gocunduran, zorumuza giden, elinden gelse bizi bir kaşık suda boğacak bir kadına hayatımız boyunca nafaka ödemek zorunda kalmamız. Madem, artık ülkemizde kadın-erkek eşitliği söz konusu, nasıl ki erkek çalışıp kazanıyorsa, kadın da çalışsın ve kazansın. Belli bir süre erkeğin desteğine ihtiyaç duyabilir. Ama belli bir süre. Bu süre kürek mahkumluğu gibi bir ömür boyu olmamalı.
Hiçbir hakim, yasaların kendisine tanımadığı bir hakkı kullanmaz. Burada bir kabahatli aranacaksa, yasa yapım sürecinde, hakimin takdir alanını çok geniş tutan yasa yapıcılara bakılmalı. Böylesine hassas bir konuda, yasama yetkisine sahip olanlar nasıl oluyor da çok geniş bir takdir alanı bırakıyorlar hakime. Nafaka konusunda kurallar o kadar belirgin olmalı ki, mesele hakime bile gerek duymadan halledilebilecek bir hale gelmeli.
.
Bazı ülkelerde aynen sizin söylediğiniz gibi çok belirgin kurallar vardır. Mesela, Amerika, Almanya, Kanada, İsviçre gibi ülkelerde iştirak nafakası tabloları vardır. Annenin geliri, babanın geliri, çocuk sayısına göre herkesin ne kadar katkı yapacağı sabittir.
Ama şimdi Almanya, İsviçre, Kanada gibi üçüncü sınıf hukuk sistemine sahip ülkeler neden Türkiye için örnek olsun. Hem bizim hakimlerin zekası, feraseti, muhakeme yeteneği hiç Almanların, Kanadalıların uyduruk hakimleri ile kıyaslanabilir mi? Adam burada senin için özel muamele çekiyor. Dosyanla bir anne/baba sefkatiyle özel olarak ilgileniyor. Tüm bu emek ve gayretleri karşılığında 4 bin lira gibi cuzi bir emekli maaşı ile emekli olmak zorunda kalıyor.
Bazı ülkelerde aynen sizin söylediğiniz gibi çok belirgin kurallar vardır. Mesela, Amerika, Almanya, Kanada, İsviçre gibi ülkelerde iştirak nafakası tabloları vardır. Annenin geliri, babanın geliri, çocuk sayısına göre herkesin ne kadar katkı yapacağı sabittir.
Ama şimdi Almanya, İsviçre, Kanada gibi üçüncü sınıf hukuk sistemine sahip ülkeler neden Türkiye için örnek olsun. Hem bizim hakimlerin zekası, feraseti, muhakeme yeteneği hiç Almanların, Kanadalıların uyduruk hakimleri ile kıyaslanabilir mi? Adam burada senin için özel muamele çekiyor. Dosyanla bir anne/baba sefkatiyle özel olarak ilgileniyor. Tüm bu emek ve gayretleri karşılığında 4 bin lira gibi cuzi bir emekli maaşı ile emekli olmak zorunda kalıyor.
Hakimler mevcut yasayı uygulamakla mükelleftir. Mevcut yasalar da hakimlere takdir hakkını geniş bırakmış. Onlar da bu takdir haklarını sonuna kadar ama genelde kadınların lehine kullanıyorlar. Yapılacak olan meselenin asıl muhataplarını, adalet komisyonu üyeleri, yargıtay başkanlığı, adalet bakanlığı, başbakanlık, milletvekilleri gibi asıl muhataplar nezdinde girişimde bulunmak gerekiyor. Şu anda kadınlar, örgütlenme açısından bizlerden çok çok daha iyi durumdalar
Aşağıdaki metni Adalet Komisyonu üyelerine gönderdim. Siz de benzeri bir metni gönderirseniz en azından dikkatlerini çekmiş oluruz. Ben ilgili bütün kurumlara bu metni gönderiyorum.
Sayın İYİMAYA;
Öncelikle çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Bundan bir süre önce, boşanma kararım kesinleşti. İnsan başına gelmeyince, sorunların derinliğinin farkına varamıyor haliyle. Boşandığım eşimle aramda geçenler bir yana, Medeni Kanu'nun kadına yönelik pozitif ayrımcı bakışının getirdiği zorlukların tamamını sonuna kadar yaşadım. Bu zorlukları yaşamaya halen de devam ediyorum. Dilimin döndüğü kadarıyla bu konuda yaşadıklarımı ve çözüm önerilerimi dikkatinize sunmak istiyorum.
Benim, boşanmış bir birey, vatandaş olarak temel sorunum, hukuken hiçbir ilişkimin kalmadığı bir kişiye, hayatımın sonuna kadar nafaka ödemek zorunda kalacak olmam.
Bu durumun, ne mantığa, ne izana, ne hukukun temel felsefesine, ne de dünyadaki örneklere sığacak tarafı olmadığını düşünüyorum.
Nafaka miktarının takdirinde, Medeni Kanun'da yer alan muğlak ifade, maddi olarak alt ve üst sınır getirmemekte. Neredeyse nafaka miktarının ne kadar olacağını tamamen hakimin takdirine bırakmaktadır. Halihazırda bir tarafın ekonomik olarak çökertildiği bir sistem caridir. Bu da hem yeni davaların açılmasına, hem yargıtayın iş yükünün artmasına, hem de taraflar arasındaki ilişkinin tamamen bozulmasına, düşmanlıkların ve sonucu acı olayların yaşanmasına sebep olmaktadır.
Özellikle son zamanlarda nafaka borcunu ödeyemediği için tazyik hapsi ile karşı karşıya kalan ve büyük mağduriyetler yaşayan erkeklerin haberlerini muhakkak okumuşsunuzdur. Bir insanın bilerek, kasten nafaka borcunu ödememesinin elbette bir yaptırımı bulunmalı. Ancak, çeşitli nedenlerle yaşadığı ekonomik sorunların sonucu olarak nafaka borcunu ödeyememiş bir insanın, tutulup hapse atılması, hapisten kurtulma şartı olarak da borcunu ödemesi şartının konulmuş olması gerçekten tuhaf bir durum. Ekonomik olarak büyük zorluk yaşayan bir insanın borcunu nasıl ödeyeceğini varın siz düşünün. Yasa koyucu olarak sizlerin, nafaka borcunun kasten ödenmemesi gibi durumların önüne geçmek amacıyla ve son derece iyi niyetlerle çıkardığınız bir yasa maddesi, gerçek anlamda ekonomik problem yaşayan insanların mağduriyetlerinin bir kısırdöngü misali devam etmesinin sebebi haline gelmiştir. Durum özetle şöyle olmaktadır. Param olmadığı için tazyik hapsine maruz kalıyorum. Tazyik hapsinden kurtulmak için para bulmam lazım. Para bulamadığım için de tazyik hapsim devam ediyor.
Bu nedenle, Medeni Kanu'nun ilgili maddesinde, açıkça ekonomik zorluklar nedeniyle nafaka borcunu ödeyemeyenlere ve bu durumlarını ispatlayanlara tazyik hapsinin uygulanamayacağının belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu bir şekilde kötü niyetle kullananların da iki katı cezayla cezalandırılacakları belirtilebilir.
Bir başka nokta da nafaka miktarının tayini konusudur. Bu konu yine Medeni Kanu'nun ilgili maddesinde, son derece muğlak ve yine tamamen hakimin takdir yetkisi altına bırakılacak bir şekilde kaleme alınmıştır. Nafaka borçlusu olacak kişi - ki maalesef ülkemizde bu kişi %99 erkek oluyor- sonraki hayatını idame ettirip yeni bir hayat kurma hakkından tamamen mahrum bırakılmaktadır. Bu nedenle, nafaka miktarının tayinin pek çok ülkede olduğu gibi, çerçevesi kesinleşmiş belirli kıstaslara bağlanması, miktarın tayininin hakimlerin takdir hakkı dışına çıkarılması gerekmektedir. Maaşının ya da gelirinin %80'nini nafaka borcu olarak ödeyen insan sayısı gerçekten çok fazladır.
Bir başka önemli nokta da nafaka alacaklısının değişen ekonomik durumunun tespitinin, nafaka borçlusuna bırakılmasıdır. Bir hafiye gibi, boşandığımız kişiyi takip edecek durumda değiliz. Pek çoğumuz eksi eşlerle muhatap bile olmamaktayız. İşin ilginç yönü, bir gelir sahibi olan kadınların pek çoğunun, gelirlerini sosyal güvenlik kapsamı dışına çıkarıp, kayıt dışı çalışmalarıdır. Kadın çalışmakta, belli bir gelir elde etmekte ama hakim sosyal güvenlik kurumunun kayıtlarını dikkate almaktadır. Bu tarz durumların önüne geçmek, nafaka borçlusunu hafiyelikten kurtarmak için yapılabilecek olan şey çok basittir. Medeni Kanu'nun ilgili maddesine, nafaka alacaklısının ekonomik durumunda herhangi bir değişim meydana geldiği takdirde bunu bildirme zorunluluğu getirilmesidir. Böylece hem haksız bir kazancın önüne geçilmiş olur, hem de mağduriyetler önlenmiş olur.
Bir başka önemli konu da nafakanın süresi ile ilgilidir. Pek çok ülkede nafaka ödeme süresi belirlenirken, evli kalınan süre dikkate alınmaktadır. Ancak ülkemizde bir süre sınırlaması yoktur. Medeni Kanunda nafakanın kalkacağı haller elbette belirtilmiştir. Ancak bu hallerden üç tanesi yine bizim hafiyelik yapıp yapmamamızla alakalı bir durumdur. Ben eski eşimin başkasıyla evlendiğini ya da gayri meşru bir birliktelik yaşadığını öğrenme imkanına sahip değilsem ne yapacağım? Bu şekilde bir hayat yaşamalarına rağmen, durumlarını bildirmek zorunda olmadıkları için eski eşlerinden nafakalarını almaya devam eden kadınların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Ve yukarıda ifade ettiğim gibi genellikle de erkekler hayatları boyunca nafaka ödemekle yükümlü olmaktadırlar.
Bir de çalıştığı halde yoksulluk nafakası almaya devam eden kadınlar var. Bunlar da yine kanunun yarattığı boşluktan yararlanarak nafakalarını almaya devam etmektedirler. Ya belirtildiği gibi kayıtdışı çalışmakta, ya maaşlarını ya da gelirlerini az göstermekte, ya da hayatlarını idame ettirecek gelire sahip olmalarına rağmen nafaka artırımı davaları açmaktadırlar. Bu durumun da önlenmesi ve yasada hiçbir istismara yer verilmeyecek şekilde, kesin çizgilerle belirtilmesi gerekmektedir. Bu durumlarda olan kadınların, durumlarını ilgili mahkemeye bildirme zorunluluğu getirilmelidir.
Yoksulluk nafakasında yaşanan sorunlar, benzer şekilde iştirak nafakasında da yaşanmaktadır. Ben şu anda, evlilik süresince harcamadığım kadar parayı çocuklarıma iştirak nafakası olarak ödemekteyim. Bundan şahsen şikayetçi değilim ancak, bu nafaka türünün miktarının belirlenirken de belirli kriterler tespit edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bizler, çocuklarımıza ödediğimiz iştirak nafakasından şikayetçi olan insanlar değiliz. Ancak iştirak nafakası miktarları, yoksulluk nafakası kesilmiş ya da ekonomik durumu iyi olduğu için alamayacak durumda olan kadınlar için ayrı bir gelir kapısı haline dönüşmüştür. Genellikle de hakimler, yoksulluk nafakası almayan kadınların, çocuklar için verilen iştirak nafakasını yüksek tutarak kadınların sözde kayıplarını telafi etmektedirler.
Son olarak, çalışabilecek durumda olduğu halde, sırf nafakası kesilmesin diye çalışmayan kadınların durumlarının da yasada açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Erkekle ilgili her türlü durum açıkça belirtilirken, söz konusu olan kadın olunca Medeni Kanunda neredeyse herşey hakimin takdirine bırakılmıştır.
Kısacası
1- Gerek yoksulluk, gerekse iştirak nafakasının miktarının belirlenmesinde, hakimin takdirinin en aza indirilmesi ve kriterleri son derece belirgin bir yöntemin uygulamaya konulması
2- Özellikle yoksulluk nafakası adı altında kadına ödenen nafakanın belirli bir süreye bağlanması. Sürenin tespitinde evli kalınan sürenin dikkate alınması.
3- Nafaka alacaklısının -belirttiğim gibi ülkemizde bu %99 kadın olmakta- ekonomik durumunda gerçekleşen herhangi bir değişikliği ilgili mahkemeye ya da başka bir merciye bildirme zorunluluğunun getirilmesi. Özellikle, gelir artışlarını bildirmediği takdirde cezai yaptırıma tabi tutulması.
4- Yine, nafaka borçlusuna yönelik olarak uygulanan tazyik hapsinin şartlarının belirginleştirilmesi, ekonomik zorluklar nedeniyle borcunun ödeyememiş olanların bundan muaf tutulması
5- Sırf nafakasını almaya devam etmek için, evlilik dışı ilişki yaşayan kadınların, bu durumlarının tespit edilmesi halinde hem para hem de hapis cezası ile cezalandırılmaları.
6- Nafaka alacaklısı, ekonomik durumunda meydana gelen değişikliği ilgili mahkemeye bildirme zorunluluğuna tabi tutulduğu gibi, medeni halinde meydana gelen değişikliği de ilgili mahkemeye bildirmekle yükümlü olmalıdır. Bildirmediği takdirde cezai müeyyide uygulanmalıdır.
Yaşadıklarımız çok ciddi sorunlardır. Herhangi bir tedbir alınmaması durumunda önümüzdeki yıllarda, belirttiğim nedenlerle telafisi imkansız mağduriyetlerin yaşanmaya devam edeceğini, yaşanan mağduriyetlerin hiç akla gelmeyecek büyüklükte sosyal sorunlara yol açacağını ifade etmek zorundayım.
Tespit ettiğim sıkıntılar ve bunların çözüm yollarının son derece makul ve adil olduğunu düşünüyorum.
İlgilenir ve sorunumuza bir çözüm üretmek için girişimde bulunursanız minnettar kalacağız.
İyi çalışmalar dilerim.
- - - Updated - - -
SEA DEMİR rumuzlu üyeden alıntı
Sanırım sizin davaya bakan hakim bizimki ile kanka olmalı ..oda tarifinden yola çıkarak bu kanıya vardım ,varsın onlar hiç ölmeyeceğini yada öldükten sonra dirilmeyeceğine inansın ama ben oğlum ve eşim bizim hayatımızı mahfeden EMİNE ARZU KISA ÖZDEMİR "ulusalcı ,feministi"asla affetmeyeceğiz..benim oğlumun rızkını geleceğini kendi keyfine göre haksız yere hibe eden ,kendinde bu hakkı görenden mahşerde hesap gününde hesaplaşacağız..biz tevekkül ve sabırla bekleyeceğiz...
Vallahi benim davama bakan hakim de sizin tarif ettiğiniz tarzda bir hakimdi ama adil davrandı ve talebimi karşıladı. Nakafa konusundaki itirazımı dikkate almadı başka konu Ama nafaka konusuyla da mücade edeceğiz. Hakkım varsa Anayasa MAhkemesi'ne, AİHM'ne kadar gideceğim. Sadece adalet istiyorum. Nafaka ödemeyeyim, çocuklarıma bakmayayım demiyorum. Adil olunsun yeterli. Bu konu Türkiye'nin gündemine oturana kadar uğraşacağım.
Konu munzevi tarafından (11-09-2012 Saat 19:36:54 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: düzeltme
Sauyın münzevi geçmiş olsun;
Yazınızı okurken sizin yaşadığınız sıkıntıyı hissettim. Kimse durup dururken böyle uzun bir yazayım demez. Mücadeleniz haklı ve doğrudur. Nafaka baskısı yüzünden erkeler cinayete kadar varan şiddete başvuruyorlar. zira erkekleri kimse duymuyor ve anlamıyor. Ben nafaka yükümlüsü değilim ama boşanma sürecinde uğradığım iftiralar ,kötü niyet ve bunun sonucunda şahsıma yönkendirilmeye çalışılan nafaka silahı gerçekten zıvanadan çıkabiliyor. Kadın hakları derken aslında ülkede erkek haklarının görmezden gelindiği bir gerçektir. Bende adalet bakanlığına nafaka konusunda bir yazı yazmıştım. İlgili yazımı adalet bakanlığının ilgili birimine yönlendirmişler. Ve oradan bir cevap geldi nafaka konusunda bir çalışma gündemimizde yoktur diye. Malesef ateş düştüğü yeri yakıyor. Erkekler ağlamaz, erkekler hep şiddet uygular, kadınları hep erkek darp eder, kadını yatakta memnun etmek sadece erkeğin görevidir, tecavüze hep kadın uğrar, psikolojik baskıyı hep erkeler yapar vs vs.. böyle bir algı varken, erkeğe sadece nafaka ödemek düşer. Erkeklerin uyanma vakti gelmişte geçiyor. Kusura bakmayın ama evliliğin başından beri damadı eşek gibi gören bir toplumda bazı şeyleri değiştirmenin vakti geldi. Erkekler uyanık olacak. Evlenirken maddi durumu iyi olan birini alacaksınız, maaşı olan vs.Amerikada ki gibi prenuptial agreement(evlilik öncesi sözleşme ) yapacaksınız. imam nikahı ile evlenenleri şimdi çok iyi anlıyor ve takdir ediyorum. Bir arkadaşım var sevgili hayatı yaşıyor(çok heyecanlı ve mutlu).. Bir arkadaşım var iki ayda bir onbeşgünlüğüne yurtdışından sevgili getirip yaşıyor, sıkılınca diğer bir onbeşgünde başkasını getiriyor. Bunlara karşı çıkanlar olacaktır söyleyeyim herkes özgür dilediğini yapar. Yasalar kutsal evlilikten , aile birliğinden , toplumun yapıtaşlarından filan bahsederken aslında bireysel mutluluk ve tercihleri görmezden geliyor. Evlenirken iki kişinin ağzından çıkan "evet" e inanan devlet boşanmak isteyen iki kişinin "ayrılmak istiyoruz" lafına inanmıyor.Evlenirken birey ve hür irade de evlendikten sonra hür irade olmuyor mu. Daha bir sürü saçma çelişki.Kapı ardında mutsuz evliliğin olsada boşanma.. neden? ee toplumun yapı taşı aileymiş , ailenin devam etmesi için hakim ve kişiler çaba harcamalı imiş. Geçiniz bunları. Siyasilerde kadın oylarını etkilememek için boşanma ve nafaka sorunlarına değinmekten kaçıyorlar.. Sonuçta söyleyeceğim odur ki sakın aile ile ilgili süslü püslü laflara itibar etmeyin. 40 kez düşünün bir kez adım atın. Bu yasal koşullar altında hayatınızı bir evlilikle mahvedebilirisniz.
Sauyın münzevi geçmiş olsun;
Yazınızı okurken sizin yaşadığınız sıkıntıyı hissettim. Kimse durup dururken böyle uzun bir yazayım demez. Mücadeleniz haklı ve doğrudur. Nafaka baskısı yüzünden erkeler cinayete kadar varan şiddete başvuruyorlar. zira erkekleri kimse duymuyor ve anlamıyor. Ben nafaka yükümlüsü değilim ama boşanma sürecinde uğradığım iftiralar ,kötü niyet ve bunun sonucunda şahsıma yönkendirilmeye çalışılan nafaka silahı gerçekten zıvanadan çıkabiliyor. Kadın hakları derken aslında ülkede erkek haklarının görmezden gelindiği bir gerçektir. Bende adalet bakanlığına nafaka konusunda bir yazı yazmıştım. İlgili yazımı adalet bakanlığının ilgili birimine yönlendirmişler. Ve oradan bir cevap geldi nafaka konusunda bir çalışma gündemimizde yoktur diye. Malesef ateş düştüğü yeri yakıyor. Erkekler ağlamaz, erkekler hep şiddet uygular, kadınları hep erkek darp eder, kadını yatakta memnun etmek sadece erkeğin görevidir, tecavüze hep kadın uğrar, psikolojik baskıyı hep erkeler yapar vs vs.. böyle bir algı varken, erkeğe sadece nafaka ödemek düşer. Erkeklerin uyanma vakti gelmişte geçiyor. Kusura bakmayın ama evliliğin başından beri damadı eşek gibi gören bir toplumda bazı şeyleri değiştirmenin vakti geldi. Erkekler uyanık olacak. Evlenirken maddi durumu iyi olan birini alacaksınız, maaşı olan vs.Amerikada ki gibi prenuptial agreement(evlilik öncesi sözleşme ) yapacaksınız. imam nikahı ile evlenenleri şimdi çok iyi anlıyor ve takdir ediyorum. Bir arkadaşım var sevgili hayatı yaşıyor(çok heyecanlı ve mutlu).. Bir arkadaşım var iki ayda bir onbeşgünlüğüne yurtdışından sevgili getirip yaşıyor, sıkılınca diğer bir onbeşgünde başkasını getiriyor. Bunlara karşı çıkanlar olacaktır söyleyeyim herkes özgür dilediğini yapar. Yasalar kutsal evlilikten , aile birliğinden , toplumun yapıtaşlarından filan bahsederken aslında bireysel mutluluk ve tercihleri görmezden geliyor. Evlenirken iki kişinin ağzından çıkan "evet" e inanan devlet boşanmak isteyen iki kişinin "ayrılmak istiyoruz" lafına inanmıyor.Evlenirken birey ve hür irade de evlendikten sonra hür irade olmuyor mu. Daha bir sürü saçma çelişki.Kapı ardında mutsuz evliliğin olsada boşanma.. neden? ee toplumun yapı taşı aileymiş , ailenin devam etmesi için hakim ve kişiler çaba harcamalı imiş. Geçiniz bunları. Siyasilerde kadın oylarını etkilememek için boşanma ve nafaka sorunlarına değinmekten kaçıyorlar.. Sonuçta söyleyeceğim odur ki sakın aile ile ilgili süslü püslü laflara itibar etmeyin. 40 kez düşünün bir kez adım atın. Bu yasal koşullar altında hayatınızı bir evlilikle mahvedebilirisniz.
Amerikan tipi evlilik öncesi anlaşmanın bizim mahkemelerde fazla hükmü olmayabilir.
Anlaşmaya ayrı mal rejimi hükmünü koyabilirsin fakat onun ötesindeki herşey hakimin onayına bağlı.
Mesela boşanama halinde iki tarafında tazminat ve nafaka talebi olmayacak şeklinde bir madde koysan, hakim bunu uygulamayabilir.
Benım nacizane görüşüm şu: Hakim kadına nafaka ve tazminat vermek istiyorsa her halukarda verir. Bazı yargıtay kararlarında "doğmamış haktan vazgeçilemez" diye bir ifade var. Bu anayasal prensipmidir, yoksa öylesine kabul edilmis bir şeymidir bilemiyorum, fakat hakim bu veya benzer gerekçelerle evlilik anlaşmasını red edebilir gibime geliyor. Neticede tazminat ve nafaka boşanmayla ortaya çıkan bir hak.
Bizim medeni hukuk batı ülkelerindeki medeni hukuktan çok farklı. Çok ham ve ilkel bir sistem. Hakimi sınırlıyan çok az kural var. Zaten olanı da hakimler iplemiyor.
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarındaki ilkesizlik ve başıbozukluk komedi gibi. Bir yandan "doğmamış haktan vazgeçilemez" der. Öbür taraftan kadının evlilikten bektentileri zarar gördü diye tazminata hükmeder. 10 bin lira nafakaya hükmeder, kadının asgari standardı bu diye. Sonra borcunu ödemeyen adamın evindeki buzdolabını haczeder (borcluların asgarı yasam standardı farklı oluyor herhalde).
Sayın carrot. Ben davamda, iddia ettiğim her şeyi tamamıyla ispatlamışken, karşı tarafın iddia ettiği tek bir şeyi ispatlayamamasına ve iddialar hukuken iftira niteliğine bürünmüş olmasına rağmen, hakim tarafları eşit kusurlu kabul etti. Bunun tek nedeni, o tarihte, çalışabilecek durumda olmasına rağmen çalışmayan eski eşime nafaka bağlayabilmekti. Malumunuz, taraflardan biri ağrı kusurluysa, karşı taraftan nafaka isteyemeyeceğine dair açık hüküm var. Sırf bu durum oluşmasın diye hakim, eşit kusurlu hükmünü verdi. Bir de üstüne, çocukların velayetini anneye verdi. kısaca, eşit kusurluyuz ama, hem çocuklarından ayrı kalan benim hem de bir ton nafakaya mahkum olan benim. Çok basit, ilkel, ilkçağ mantığıyla bile izahı imkansız bir durum. Kusurlar eşit ama taraflardan biri cezalandırılıyor. Hangi akla mantığa izana sığar bu durum. Medeni Kanu'nun eski halinde, bir tarafın ağır kusuru olması halinde talep hakkı doğuyordu. Aksi takdirde, eşit kusur durumunda filan böyle bir hak yoktu. Yeni, gelişmiş! medeni kanunumuzda eşit kusurlu olma hali nafaka istemine engel teşkil etmiyor. Ne diyelim bravo demekten başka. Mantıksızlık yasanın her maddesinde cari. AİHM'e kadar götüreceğim bu durumu. Özellikle bu eşit kusurlu halinin taraflarından birinin diğerinden hak talep edemeyeceğini iddia ederek. Var mı böyle bir mantıksızlık. Kusur eşit ama külfet benim sırtımda. Ne güzel memleket!
Konu munzevi tarafından (13-09-2012 Saat 19:45:14 ) de değiştirilmiştir.
Sayın carrot. Ben davamda, iddia ettiğim her şeyi tamamıyla ispatlamışken, karşı tarafın iddia ettiği tek bir şeyi ispatlayamamasına ve iddialar hukuken iftira niteliğine bürünmüş olmasına rağmen, hakim tarafları eşit kusurlu kabul etti. Bunun tek nedeni, o tarihte, çalışabilecek durumda olmasına rağmen çalışmayan eski eşime nafaka bağlayabilmekti. Malumunuz, taraflardan biri ağrı kusurluysa, karşı taraftan nafaka isteyemeyeceğine dair açık hüküm var. Sırf bu durum oluşmasın diye hakim, eşit kusurlu hükmünü verdi. Bir de üstüne, çocukların velayetini anneye verdi. kısaca, eşit kusurluyuz ama, hem çocuklarından ayrı kalan benim hem de bir ton nafakaya mahkum olan benim. Çok basit, ilkel, ilkçağ mantığıyla bile izahı imkansız bir durum. Kusurlar eşit ama taraflardan biri cezalandırılıyor. Hangi akla mantığa izana sığar bu durum. Medeni Kanu'nun eski halinde, bir tarafın ağır kusuru olması halinde talep hakkı doğuyordu. Aksi takdirde, eşit kusur durumunda filan böyle bir hak yoktu. Yeni, gelişmiş! medeni kanunumuzda eşit kusurlu olma hali nafaka istemine engel teşkil etmiyor. Ne diyelim bravo demekten başka. Mantıksızlık yasanın her maddesinde cari. AİHM'e kadar götüreceğim bu durumu. Özellikle bu eşit kusurlu halinin taraflarından birinin diğerinden hak talep edemeyeceğini iddia ederek. Var mı böyle bir mantıksızlık. Kusur eşit ama külfet benim sırtımda. Ne güzel memleket!
Nafaka ve tazminat kusura göre belirlendiği için en bariz durumlarda bile erkek suçlu çıkıyor. Kadın gitmiş başkasıyla yaşıyor, öbür adamdan hamile ama mahkemede yine erkek kusurlu bulunuyor.
Beni esas anlamadığım hakimlerin hiç çekinmeden nasıl böyle keyfi karar verebildikleri. Hadi işin ahlak veya mesleki etik yanını bir tarafa bırakalım. O kavramlarlar zaten bu zaanatin semtine uğramamış. Fakat, bunların yaptıkları işi denetleyen hiç mi amirleri yok? En kıytırık şirketde bile 6 ayda bir performans değerlendirmesi yapılır, neler yapmışsın veya yapamamışsın iyi kötü hesaba çekilirsiniz. Burada herhalde öyle bir şey yok. Saldım çayıra mevlan kayıra. Gidin milleti öttürebildiğiniz kadar öttürün. Üzerinede hazineden her ay 5 - 6 bin lira maaş alın. oh ne ala ne ala.......
Aslında denildiği gibi esas kusur siyasilerde. Senin memleketindeki hukuçunun kapasitesi belli seviyesi belli. Niye ucu açık kanun yapıyorsun. Her şeyi tabloya dök. A ise B, A ve C ise D yoksa o zaman E gibi. Önce ortaokul çocukları üzerinde bir deneme yap. Onlar anlıyorsa kanunu geçirebilirsin demektir.
Yada daha kısa çözüm olarak Avrupa ülkelerindeki gibi boşanmada kusuru kaldır. O zaman, nasreddin hocanın dediği gibi yorgan gitti kavga bitti durumu olacak. Ne yalancı sahitlere ihtiyaç kalacak nede asılsız iftiralara.
Nafaka ve tazminat kusura göre belirlendiği için en bariz durumlarda bile erkek suçlu çıkıyor. Kadın gitmiş başkasıyla yaşıyor, öbür adamdan hamile ama mahkemede yine erkek kusurlu bulunuyor.
Beni esas anlamadığım hakimlerin hiç çekinmeden nasıl böyle keyfi karar verebildikleri. Hadi işin ahlak veya mesleki etik yanını bir tarafa bırakalım. O kavramlarlar zaten bu zaanatin semtine uğramamış. Fakat, bunların yaptıkları işi denetleyen hiç mi amirleri yok? En kıytırık şirketde bile 6 ayda bir performans değerlendirmesi yapılır, neler yapmışsın veya yapamamışsın iyi kötü hesaba çekilirsiniz. Burada herhalde öyle bir şey yok. Saldım çayıra mevlan kayıra. Gidin milleti öttürebildiğiniz kadar öttürün. Üzerinede hazineden her ay 5 - 6 bin lira maaş alın. oh ne ala ne ala.......
Aslında denildiği gibi esas kusur siyasilerde. Senin memleketindeki hukuçunun kapasitesi belli seviyesi belli. Niye ucu açık kanun yapıyorsun. Her şeyi tabloya dök. A ise B, A ve C ise D yoksa o zaman E gibi. Önce ortaokul çocukları üzerinde bir deneme yap. Onlar anlıyorsa kanunu geçirebilirsin demektir.
Yada daha kısa çözüm olarak Avrupa ülkelerindeki gibi boşanmada kusuru kaldır. O zaman, nasreddin hocanın dediği gibi yorgan gitti kavga bitti durumu olacak. Ne yalancı sahitlere ihtiyaç kalacak nede asılsız iftiralara.
Benim davamda çok daha çarpıcı bir şey oldu. Karşı tarafın lehine tanık olarak gelenler öyle bir tanıklık yaptılar ki? Her şey karşı tarafın aleyhine oldu. Ama ne değişir? Erkeksin. Doğuştan yükümlülüklerin var. Hakimin önüne belge de koysan, sonuç değişmiyor. Sadece boşanma talebim karşılık gördü. Hem çocuklarımdan oldum, hem de bir ton nafaka. İnanın bir ton.
Akıllara peki niye temyize gitmedin diye bir soru gelebilir! Temyize gitseydim davanın kesinleşmesi bir yıl o da en az bir yıl daha uzayacaktı. Gitseydim iki nedenle giderdim. birincisi velayet, ikincisi nafakaya itiraz. İkisi ile ilgili onlarca yargıtay kararı okudum. Erkeğin lehine hükmedilmiş bir tane karar ya var ya yok. Niye gideyim dedim. Sonuçta avukatımla birlikte oturduk ve sonuç değişmeyeceği, mahkeme safahatı hiç de istemediğimiz bir şekilde uzayacağı için temyize gitmemeye karar verdik. Ben on tane boşanma davasından beş tane erkek lehine hükmedilmiş dava olmadıkça, boşanma davalarında adalet olduğuna inanmayacağım. Çünkü neredeyse bütün davalarda suçun erkekte olması, akla da hayatın gerçeklerine de aykırı.
Kadının sosyal ve ekonomik koşulları önemliyse erkeğin de bir o kadar önemli.
Kadının psikolojik durumu önemliyse erkeğin de bir o kadar önemli.
Kadının psikolojik şiddetinden dolayı mahvolmuş bir erkek, baba olsa ne olur, koca olsa ne olur!?
Kısacası;
Böyle kararlar alarak hakimlerin yaptıkları, mağduriyetleri önleyelim derken, hiç telafi edilmeyecek yeni mağduriyetler yaratmak.
,
nafaka hapsi aihm,
erkeklere idam,
son islenen nafaka cinayeti,
nafaka çocuk sayisina gore,
almanyada yasayan cocuga nafaka ,
anfaka ne demekdir,
nafaka odemeyi teddetmek,
hakim emine arzu kısa özdemir,
omur boyu nafaka vermek,
türkiyede yasayan baba cocuk icin almanyaya nafaka ödermi,
son nafaka cinayeti
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.