Yerine koyacağın sistemi neyse anlatta herkes öğrensin. Yani siz illa din devlet işlerine karışsınmı diyorsunuz ?
eyer öyle diyorsanız;
şunuda belirtinki iyicene anlayalım.
''hangi mezhebin kurallarıyla devlet yönetilecek acaba?''
mesela çoklu hukukmu gelsin diyorsunuz?
Her mezhebin ayrı ayrı hukuku olduğunu bilmiyorlar ki.
Tekil İslam hukuku var zannediyorlar.
Karsılaştırmalı İslami mezhepler hukukunu biraz anlayabilmek için Ömer nasuhi bilmenin hukuki islamiye kamusu isimli 8 ciltlik eserine bakılabilinir.
Misal Hanbelî mezhep hukukunda,
Bir baba oğlunun cariyesini cinsel manada kullanabilir.
Cünki baba oğlunun malına maliktir kullanabilir.
Cezası yoktur.
Bildiğim türk kafirler, adalet ağaoğlu,bülent somay,fazıl say,ilhan arsel,mehmet altan,perihan maden,aziz nesin,celal şengör,turan dursun...
Sizi defaaten uyardım. Anladığım kadarıyla uyarıları dikkate almıyorsunuz. Bu size SON uyarımdır. Kişilerle özel tartışmalara girmeyiniz. Savunduğunuz konunun bilimsel temeli olmasına dikkat ediniz. İMLA KURALLARINA uyunuz. Kimseye hakaret etmeyiniz. ''türk'' ün ''t'' si büyük harf ile yazılır. isim ve soy adların ilk harfleri büyük harf ile başlar. Türkiye de ''perihan maden'' diye birisi yoktur. Perihan Ma''Ğ''den vardır. Daha ismini bilmediğiniz kişilere laf söyleme hakkını size kim veriyor ? Siz bu kişilerin tırnağı olabiliyor musunuz? Kaldı ki Turan Dursun bu ülkenin yetiştirdiği en büyük din adamlarından biridir. Sanırım elini sallasa sizin bilginizin bin katı dökülür din konusunda. Kendinize gelin.
Ben Müslümanım diyen birine kafir demek küfürdür.
Rönesans hareketi BURJUVAZİYE İSYANDIR. Yani commodore1tr'ın bahsettiği gibi HALKIN üstünlüğünün bir sonucudur. Laiklik ise 3-5 ateistin icadı olmayıp, KİLİSENİN HALKA "Bu din adına emredildi, yapacaksınız türünden yüklediği dine aykırı bir sürü eziyet etmesi neticesinde" halkın tepkisidir. Hatta bence dini kullanarak halka eziyet edenlere tepkidir. Bunun için din adamlarının siyasete, yönetime karışmaması ilkesidir laiklik. Eğer bir devlet yöneticisi, insanları KAFİR diye damgalamaya başlarsa, o insana dine dönme yolunu kapamış olur, dışlamış olur. Oysa bir din adamı Kafir denen o insanı dine döndürme şansına sahiptir. Devlet halkı din kurallarına göre yönetmek zorunda değildir. Çünkü din, iman içeriden gelen bir şeydir. Allah bile insanları son nefesini vermeden yargılamaz. Çünkü özellikle İslam, en affedici ve en modern dindir. Bu moderniteyi yobazlıkla geriletmeye, ortaçağ kilisesi papazlarını geri çağırmaya benzer. Bu nedenle hem ÇAĞDAŞ hem de DİNİMİZE bağlı olabiliriz. Huuu çekerek değil, bilim peşinde koşarak bir yere varırız. Zaten Atatürk'ün anlattığı da bu. Adamlar sonsuz enerji peşindeler, biz Laiklik, İnanan kesim, İnanmayan Kesim... Niye dışlayacaksınız inanmayanı? Ona inan diyerek değil, doğru yaparak, olgunluk göstererek örnek olursunuz. Kafir diyerek değil ! İşte bu nedenle Kafir diyen Kafirdir.
Bildiğim türk kafirler, adalet ağaoğlu,bülent somay,fazıl say,ilhan arsel,mehmet altan,perihan maden,aziz nesin,celal şengör,turan dursun...
Benim bildiğim kâfirlerde,
Bildiğim Türklüğü kabul etmeyen Müslüman görünümlü, Osmanlıyı tarih sahnesinden silen, Amerika yı İngiltere yi çok seven gerçekte Hz İsa gelecek dünyayı kurtaracak diye inanan bekleyen gizli Hıristiyanlar bunlar.
İSA SİZİ KORUSUN! "DP VE AKP'NİN GİZLİ MİSYONU"
AKP'NİN SIRRI
Türkiye'de AKP'ye oy veren seçmenlerin yabana atılamayacak kadar önemli bir bölümü AKP'nin Türkiye'yi "daha dindar" bir ülke yapacağını veya dindarların bazı sorunlarını (başörtüsü gibi) çözeceğini düşünerek AKP'ye oy vermiştir ve vermektedir.
AKP, Genel Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AKP kurucularıyla milletvekillerinin dinsel bir kültürden gelmeleri, temel referanslarının din olması, sıkça halkın güzü önünde camiye gitmeleri, bolca dinsel söylev kullanmaları, dinsel olan herşeye olumlu yaklaşmaları, cemaatlerle sıkı fıkı olmaları vb durumlar, fazla eğitim almamış geniş halk kitlelerinin ilgisini çekmiştir. AKP'nin özellikle, Orta Andolu, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden çok fazla oy almasının arkasında bu bölgelerde yaşayan insanların eğitim düzeyinin bir hayli düşük olması ve bu insanların kendilerini herşeyden önce "dinsel bir kimlikle" tanımlamaları yatmaktadır.
Özetle, "Laiklik karşıtı eğlemlerin odağı" olarak tescillenen AKP'nin Türkiye'de halkın teveccühüne mazhar olmasının temel nedeni dini kullanması, din eksenli siyaset yapmasıdır. Şunu da belirtelim ki; Türkiye'de eğitim düzeyini ve ekonomik refahı yükseltmedikçe dinsel eksenli siyaset yapmayan partilerin iktidar olması olanaksızdır.
TÜRK SİYASETİNİN ZEMİNİ ve DEMOKRASİ OYUNU
Türkiye'de siyasi eksen 1950'den beri DİN üzerine oturtulmuştur. 1950'den beri (bazı istisnalar hariç) dini en iyi kullanan partiler hep iktidar olmuştur. Üstelik, 1950'den biri din eksenli siyaset yapan partiler, Demokrasinin olmazsa olmaz ilkesi Laikliği hiçe sayarak Demokrat olmuşlardır! Örneğin, temel söylemi "din" olan Demokrat Parti, 1950'de "Yeter söz milletindir!" diyerek seçimleri kazanmıştır. Ancak DP'den AKP'ye kadar"Yeter söz milletindir" diyen din eksenli partilerin, milletin demokrasi kültürünü yükseltmek,bunun için de milleti daha çok eğitmek gibi bir arayışları hiçbir zaman olmamıştır. "Yeter söz milletindir" diyen din eksenli partiler, "eğitim" derken sadece "dinsel eğitimi" anlamışlardır. Bu nedenle Köy Enstitülerini kapatıp olabildiğince fazla İmam-hatip okulu açmışlardır. Aslında bu anlayış kendi içinde çok tutarlıdır. Çünkü, seküler bir eğitimiden geçmiş, laik ve gerçekten demokrat bir toplumu "din propagandasıyla" kandırarak oy almak imkansızdır. Bu nedenle, cahil bırakılmış, aydınlatılmamış, eğitilmemiş, kandınların içe kapalı olduğu, bin yıl önceki geleneklere ve tabulara saplanmış bir toplumun karşısına çıkıp "Yeter söz milletindir" diye "demokrasi havariliği yapmak" çok kolay olmuştur.
1950'den beri Türkiye'de (istisnalar hariç) bu "demokrasi oyunu" tutmuş ve aslında demokrasiye tamamen karşı olan bir zihniyet hep iktidarda olmuştur. Bu oyun bozulmaya yüz tuttuğu zaman da darbeler devreye girmiştir. Örneğin, 12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye'de bu dinsel eksenli siyaseti zorlayan, sarsan bir sol hareket gelişmeye başlamıştı. Türkiye'deki demokrasi oyununun bozulacağını anlayan iç ve dış güçler hemen devreye girerek 12 Eylül darbesini yapmışlar ve bir kere daha dinsel eksenli siyasetin önünü açmışlardırr. 12 Eylül sonrasında Türkiye'de bütün sol ve gerçek demokrat yapılanmaların yasaklanmasının arkasında bu gerçek vardır.
Peki bizim sahte demokratlar 60 yıl içinde Türkiye'yi ne hale getirmişlerdir?
SAHTE DEMOKRATLARIN MİRASI
Türkiye'de, 1950-2010 arasında (kısa süreler hariç) hep din eksenli siyaset yapan sahte demokratlar iktidarda olmuştur.
Ve bu sahte demokratların iktidarda olduğu dönemde Türkiye sadece DİNSELLEŞMİŞTİR. Eğer bu 60 yıllık sürede bazı kırılmalar olmasaydı Türkiye bugün tıpkı Osmanlıdaki Millet sistemi gibi kendisini dinsel aidiyetiyle tanımlayan insanların yaşadığı bir ORTAÇAĞ ÜLKESİ olurdu.
DP VE AKP'NİN GÖZDEN KAÇAN ORTAK NOKTASI
Türkiye'de dinsel zeminde siyaset yapan DP ve AKP gibi siyasi paritler döneminde ilginç bir şekilde DİNSELLEŞME sadece daha da Müslümanlaşmak (Emevi Müslümanlığı'ndan söz ediyorum, bu Kurani bir Müslümanlaşma değildir) anlamında kendini göstermemiş, aynı zamanda daha da Hıristiyanlaşmak biçiminde kendini göstermiştir.
Örneğin, DP hatta ANAP dönemlerinde, "turizm" adı altında Türkiye'de müthiş bir Misyonerlik ve Hıristiyanlaşma faaliyeti yürütülmüştür.
Prof. Oktay Sinanoğlu, "Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin Ne Yapmalı" adlı kitabında bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:
"DP döneminde sömürgeciler istilacı emellerini Müslüman halkın kendinden zannettiği kişiler vasıtasıyla gerçekleştirme yolunu tuttular. Önce büyük bir çoğunluğu samimi Müslüman olan halka, laikliğin teminatı altında olması gereken vicdan hürriyetini, bin yıllık ulusal inanç ve kültür birikimini hiçe sayan baskılar yapıldı. Halk bundan çok bunaldı.(İsmet Paşa tek parti dönemi) Sonra 'bu baskıyı kaldırırlar beklentisi içinde halk, büyük bir çoğunlukla Demokrat Parti'yi iktidara getirdi (1950).
"Evet! Menderes adıyla özleşen DP, iktidara gelir gelmez yurdun dört bir yanında camiler yaptırdı, ya da yapılmasına izin verdi. Neden olmasın? Öyle ya Müslüman ahali isterse cami yaptırır; Alevi Müslüman halk isterse cemevi yaptırır, olağan; ama şimdilerde pek bol ve devlet desteğiyle olduğu gibi, Hıristiyan olmayan bölgelere Kliseler yaptırılmadı; yaptırılmadı dediysek sıkı durun, devlet destekli misyoner faaliyetlerinin tohumları -çaktırmadan- o zaman atılmaya başladı... Halk Menderes'e 'İslamın kurtarıcısı' diye sarıldı. Ama unutmayalım ki, 1878'de de bir kısım halk, başta İstanbul Müftüsü olmak üzere İngilizlere, 'Velinimetimiz, İslamın hamisi, koruyucusu' diye sarılmış, (veya öyle gösterilmiş) ve hatta o kişi ve bazı din adamları İngiliz sefirinin at arabasından atlarını çözüp kendilerini at arabasına koşmuşlardı. Ancak eminim ki o zamanlar da halk ve aydınlar, bu İngiliz tezgahları karşında kendilerini muzdırap hissetmişlerdi.
"Menderes döneminde bir yandan muhteşem Osmanlı mimarisinin taklidinin tekdüze taklidi, ölçü ahenkleri her nesilde biraz daha yozlaşan mimarili camiler yaptırılırken, bir yandan da halkın önceleri pek fark edemediği sessiz sedasız derin işler yapıldı.
"Türkiye'de CIA güdümlü misyoner etkinlikleriyle ve devlet katkısıyla Hıristiyanlaştırma etkinliklerinin en önemli ayaklarından olan gezim (turizm) tuzağı gene 1950'de başlatıldı. Atatürk'ün, Türk Anadolu'yu Selçuk, Osmanlı eserleriyle tanıtmak, buna ek olarak Eski çağ Hitit, Frig, Lidya, Likya uygarlıklarını öne çıkrmak siyaseti yerine; Türkiye'nin Yunan-Roma kimliğine büründürülmesi, bunun gezim (turizm) ve kültür bakanlıkları aracılığıyla teşvik edilmesi (kısmen 1940'larda başlamışsa da) 1950'lerde yoğunlaşmıştı. Daha da önemlisi,'İslamın kurtarıcısı' Menderes döneminde dünya Müslüman halklarının Türkiye'deki İslami eserleri, türbeleri, kutsal emanetleri ziyaretleriyle turizm gelirleri sağlanacağına, Efes, Meryem Ana, Panarya, Kapulu Kilisesi ortaya çıkarılıp bir Hıristiyan haç yeri haline getirildi. Bu suretle Türk topraklarının Hıristayanların olduğu iddialarına devlet desteği verilmiş oldu; Haçlı kafalı Batılının ekmeğine yağ sürüldü." (s.125-181).
Özetle, 1950'lerde iktidara gelirken DİNSEL propaganda yapan ve daha çok Müslümanlık isteyen halkın oylarıyla iktidara gelen DP döneminde Türkiye'de Hırsitiyanlığın da önü açılmıştır.
Bugün de iktidara gelmek için din propagandası yapan ve daha çok Müslümanlık isteyen halkın oylarıyla iktidara gelen AKP döneminde de Türkiye'de Hıristiyanlığın önü açılmaktadır.Bugün "demokrasi", "dinler arası diyalog" aldatmacalarıyla, Türkiye'de, tarihi sembolik anlamları olan kliseler, manastırlar ibadete açılmaktadır.
YENİ OSMANLICILIĞIN DİN POLİTİKASI
Bizler, Türkiye'nin laik ve demokratik bir ülke olmasından yanayız; Laikliğin temel ilkesi, din kurallarının devletin işleyişine karşımaması ve din özgürlüğüdür. Bu nedenle Türkiye de herkes inancını ve inançsızlığını özgürce yaşamalıdır. Ama 1950'den biri dini kullanan "DİNCİ İKTİDARLAR" ın amacı, OSMANLI döneminde olduğu gibi kendisini "dinsel aidiyetiyle" tanımlayan insanların yaşadığı, insanlara kalıpları belirlenmiş bir MÜSLÜMANLIĞIN resmi din olarak dayatıldığı, buna karşın diğer taraftan da HIRİSTİYANLIĞIN özendirildiği bir Türkiye yaratmaktır.
Okyanus ötesindeki malum cemaatin "dinler arası diyalog" safsatasıyla desteklediği bu projenin amacı TÜRKİYE'yi bir ŞERİAT ÜLKESİ (Dinlerin belirleyici olduğu ülke) yapmaktır. İslam Şeriatı ve Hıristiyan şeriatının egemen olduğu bir ülke... Bir taraftan İSLAMIN KATI YORUMLARIYLA BAĞNAZLAŞIRKEN, DİĞER TARAFTAN DİNLER ARASI DİYALOG, DEMOKRASİ ADI ALTINDA HIRİSTİYANLAŞAN BİR UCÜBE...
Bu proje, YENİ OSMANLICILIĞIN din ve kültür ayağını oluşturmaktadır.
Ey güzel ülkemin samimi, gerçek dindar, sağduyulu insanları!
Bu oyunu artık bozun! Sizleri 1950'lerden beri "din-iman" diye kandırarak oylarınızı alanların, şehit kanlarıyla kurulan bu ülkeyi bugün nasıl bir uçuruma doğru sürüklediklerini artık görün!
Şimdi inanan kesim içinde Allah sevgisiyle hareket eden ve Kitap a( Burada Kur'an-ı Kerim) mümkün olduğunca uygun yaşamaya çalışan insanlardır. Şimdi buradan açıkça görüyoruz ki iyi bir inanana olmanın birinci yolu Kur'an ı çok iyi bilmek özümsemek ve ona mümkün olduğunca uymak. Uyamadıklarımız içinde dualarla bağışlanmamızı istemek. Zaten biraz mizahi olacak amma Kur'an ciddi ciddi okunduğundan ''Allah'ın lütfü ve bağışlayıcılığı '' çok önemli yer tutuyor. Yani Allah kullarının zırt pırt sersemlik yapacağını bildiğinden engin bir bağış sunmakta.
İkincil olarak dinimizle ilgili gerçek bir bilgi kaynağıda Gerçek Hadisler dir. Bunlar İslam Peygamberinin uygulama esasları kabul edilebilir. Bir hadis in gerçek olup olmadığını anlamanın en kolay yoluda Kur'ana bakmaktır. Gerçekten Kur'an la hiç çelişmiyorsa o hadis gerçek hadistir. Birde ''yakıştırma' ''uydurma'' hadisler vardır ki bunlardan sakınmak gerekir. Ama maalesef görüyoruz ki bu uyduruk hadisler nedense daha bir rağbette oluyor.
Son olarak ta bir kaynak olarak kendisini gerçek anlamda İslam dini konusunda yetiştirmiş değerli bilim adamlarıdır. Bunların eserleride Kur'ana göre okunmalıdır.
Şimdi en büyük sorun Kur'an da anlatılan din ile bazılarının yorumlarıyla ortaya çıkan uygulama arasında çok ciddi farklılıklar olduğudur. İşte buda tam anlamıyla inananın neye inandığı sorunsalını gündeme getirmektedir. Belirli bir kesim insanların saf inanç dünyalarını ''dinimize göre'' diyerek oynamaları ve aslında dini olmayan olguları diniymiş gibi göstererek ( büyük olasılıkla kendi çıkarları doğrultusunda) insanları kandırmalarıdır. Bu tip kişiler aslında dindar filan değil dincidirler... Başka bir deyişle din taciridirler... Yukarılarda bir yerlerde bununla ilgili ilk örneği vermiştim amma konu karıştı kaynadı gitti....
Gerçek bir inanan olmak için bence ''o dedi bu dedi demiş demişki olmuşki'' gibi sözcüklere değil bizzat Kur'ana bakmak gereklidir. Günümüzde bir çok olay Kur'an da vucud bulmamasına rağmen ''dini'' diye yutturulmaktadır saf inananlara... İş okadar ileri gitmiştir ki bu konuda doğruları söyleyenlere ''dinsiz'' damgası çok kolay vurulmaya başlanmıştır. Bu bile Kur'anın ruhuna aykırıyken bazıları bazılarının dini hakkında çok kolay yorum yapabilmektedir. ( bakınız yukarıdaki bazı kişilerin iletileri )
Sizi defaaten uyardım. Anladığım kadarıyla uyarıları dikkate almıyorsunuz. Bu size SON uyarımdır. Kişilerle özel tartışmalara girmeyiniz. Savunduğunuz konunun bilimsel temeli olmasına dikkat ediniz. İMLA KURALLARINA uyunuz. Kimseye hakaret etmeyiniz. ''türk'' ün ''t'' si büyük harf ile yazılır. isim ve soy adların ilk harfleri büyük harf ile başlar. Türkiye de ''perihan maden'' diye birisi yoktur. Perihan Ma''Ğ''den vardır. Daha ismini bilmediğiniz kişilere laf söyleme hakkını size kim veriyor ? Siz bu kişilerin tırnağı olabiliyor musunuz? Kaldı ki Turan Dursun bu ülkenin yetiştirdiği en büyük din adamlarından biridir. Sanırım elini sallasa sizin bilginizin bin katı dökülür din konusunda. Kendinize gelin.
Sayın evren.Böyle tehditkar vari konuşmalarınıza bir anlam veremiyorum.En fazla beni banlar ,üyeliğimi iptal edersiniz ki ,canınız sağolsun derim.Kimseye küfür etmemişim hakaret etmemişim.Eyyamcı olmak sözüne kafayı taktıysanız bir hakaret değildir.Eğer bunun dışında bana hakaret etti diyeceğiniz bir kişi çıksın bu sitede ben üyeliğimi iptal edeceğim.Evet imla kurallarında hatalar yapmış olabilirim.Şayet her üyeyi uyarıyorsanız bu şekilde diyecek sözüm yok ama uyarmadığınız aşikar.Müflis tüccar eski defterleri karıştırımış misali yok ismi Perihan Maden değil Mağdenmiş de.Ya lütfen bırakın bunları.Sonuçta kimden bahsettiğim belli değil mi.Galatasaray'a hangimiz gaassaray demedikAdını bilmediğimiz takımımı tutuyor olduk şimdi. Kişilerin tırnağı olamayacağımı nerden biliyorsunuz.Söylediğiniz kişiler allame-i cihan mı? Ben kendimdeyim merak etmeyin sayın Evren.Burada sizin duymak istediğiniz şeyleri yazmak zorunda değilim.Gereğini yapabilirsiniz bu konuda .Turan Dursun denen ateist ne zaman büyük din adamı oldu.Ebu Cehil den farkı nedir? Elini sallasa dökeceği tek şey islama karşı olan kin ve nefretidir.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Evlat edinilen çocukların eski...
04-05-2025, 20:37:53 in Aile Hukuku