+ Konuyu Yanıtla
2 / 2 Sayfa İlkİlk 12
11 den 16´e kadar toplam 16 ileti bulundu.

Konu: Kısa mesajla hakaret

Kısa mesajla hakaret Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Oct 2009
    Nerede
    Gaziantep
    İletiler
    288
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kısa mesajla hakaret

    Bir sorum daha olacak, umarım sıkmıyorumdur) Soruşturma aşamasında olan dosya için davacı taraf, savcıya gidip 'şikayetimden vazgeçiyorum, o günkü sinirle öyle beyanlarda bulundum' dese savcı bunu dikkate alır mı ? Eğer dosya savcıya ulaştıysa durum farkeder mi ? Savcı bizi çağıracak mı ? Teşekkürler.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Kısa mesajla hakaret konulu yargıtay kararı ara
    Kısa mesajla hakaret konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    Nerede
    Hakkari
    İletiler
    3.333
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kısa mesajla hakaret

    Takibi şikayete bağlı suçlar için evet. Şikayetçi savcılığa gidip şikayetimi geri alıyorum derse soruşturma devam etmez. Dosya henüz savcıda değilse, kolluktaysa oraya da şikayetten vazgeçtiğini bildirebilir. Savcı gerek görürse tarafları çağırıp ifadelerine ayrıca başvurabilir.

    Ancak tehditin basit hali takibi şikayete bağlı suç olmasına rağmen "silahlı tehdit" kamu düzeni ile ilgili suçtur. (Bu konuda çok emin değilim ama öyle hatırlıyorum)

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    Oct 2009
    Nerede
    Gaziantep
    İletiler
    288
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kısa mesajla hakaret

    Çok çok çok teşekkür ederim

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Nov 2009
    Nerede
    kocaeli
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kısa mesajla hakaret

    Alıntı Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Olayınızdaki "silah" unsuru durumu değiştiriyor. Bu yönde tanık göstererek ispat ederlerse işiniz zor. Silah ortaya çıkmadığına göre şikayetçi olmazlarsa sorun kalmaz diye düşünüyorum. Yargıtay'ın kavga esnasında sarfedilmiş tehdide yönelik sözlerin tehdit olarak alınamayacağı şeklinde kararları vardır. Ancak sizin olayınız farklı. İddianame gelir, dava açılırsa mutlaka bir avukat tutmanızı öneririm. Zira 106/a gereği cezası 2-5 yıl arası hapistir. Geçmiş olsun.

    selamlar eğer mümkünse şu konuda sizden bir yardım almak istiyorum ilgilenebilirseniz çok çok memnun olurum çok önemli benim için

    https://www.hukuki.net/showthread.php?t=63887

  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Jul 2001
    İletiler
    5.751
    Blog yazıları
    1
    Dilekçeler Sözleşmeler
    17
    Dosya Yükleme
    53

    Tanımlı Cevap: Kısa mesajla hakaret

    Alıntı mert ozcan rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    selamlar eğer mümkünse şu konuda sizden bir yardım almak istiyorum ilgilenebilirseniz çok çok memnun olurum çok önemli benim için

    https://www.hukuki.net/showthread.php?t=63887
    Diğer üyelerin sorunları önemsiz mi?

  7. #16
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    Nerede
    Hakkari
    İletiler
    3.333
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kısa mesajla hakaret

    T.C
    Y A R G I T A Y
    Ceza Genel Kurulu

    E. 1991/4-348
    K. 1993/70
    T. 5.4.1993

    * TEHDİT

    ÖZET : Maddi olayda, üçüncü kat penceresinde bulunan sanık ile apartman
    girişinde bulunan müdahiller, apartmana mobilet konması nedeniyle münakaşa
    etmişlerdir.

    Bu tartışma sırasında söylenen "motoru alacak adamı oyarım. Anarşist isem
    gelir seni oyarım" şeklindeki sözlerde, yukarıda açıklanan niteliklerin
    hiçbirisi mevcut olmadığından tehdit suçu oluşmamıştır. Kaldıki sanığın bu
    sözleri mağdurlar üzerinde korku yaratmamış, sanığın üçüncü kattan olay
    yerine gelmesini beklemişler ve kavga etmişlerdir. Bu durumda söylenen
    sözlerin ciddiye alınmadığını, mağdurlar üzerinde etkileyici dahi olmadığını
    ve söylenen sözlerin umursanmadığını, dikkate alınmadığını göstermektedir. Bu
    itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar
    verilmelidir.

    (765 s. TCK. m. 188, 191, 192)

    Tehdit suçundan sanık Erol'un beraatine ilişkin, (Nazilli Asliye Ceza
    Mahkemesi)nce verilen 18.12.1990 gün, 495/809 sayılı hükmün, müdahil vekili
    tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi,
    30.10.1991 gün, 5435/6467 sayı ile;

    "1- TCY.nın 191. maddesinde yer alan, yardımcı hüküm niteliğinde olan ve
    (amaç-tehdit) olarak salt tehdit eylemini cezalandıran cürmün manevi öğesi,
    tehdit etme bilinç ve iradesi öğelerinden oluşan genel kasıttan ibarettir. Bu
    kasıt, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce kastı (dolo
    di propasito) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama (taammüt)
    veyahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere bir öfke
    (taşkınlık) kastı (dolo di impeto) da olabilir. Bu nedenle de saptandığı
    takdirde öfke bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca iradeyi ve dolayısıyla
    sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması sözkonusu olamaz.
    Bu durumda koşulları bulunduğu takdirde yalnızca TCY.nın 51. maddesinde
    öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim bu hareketin, bir amaç-tehdit
    olarak değil, bir araç-tehdit olarak cezalandırıldığı TCY.nın 258, 308, 416,
    429, 495 ve benzer birçok maddelerinde suç kastının kapsamına girdiği halde,
    öfkeyle söylenen tehdit hareketinin kasıt bulunmadığı ya da ciddi olmadığı
    ileri sürülmemiş, bu suçları işleyen failler uygulamada yerinde olarak
    cezalandırıla gelmişlerdir. TCY.nın amaç-tehditi (madde 191) ve araç tehditi
    (madde 188) cezalandıran 191 ve 188. maddelerinde öfkenin suç kastının
    kaldıracağını ve öfkeyle söylenen tehditin ciddi olmayacağını ileri sürmek,
    kuşkusuz yukarıda anılan maddelerdeki suç, araç-tehditin kalkmasını ve
    dolayısıyla bu suçların da oluşmasını doğurur ve TCY.nın sistemi içinde bir
    iç çelişki yaratır.

    2- Bir tehlike suçu olan tehditin ciddi olup olmadığı hususu ise, tehditi
    içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil,
    oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre tehdit
    edici sözlerin gerçekleşme olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi
    ölçüleri içinde, önceden bir bir sayılması olanaksız etkenler gözetilerek ilk
    mahkemece değerlendirilerek olgusal (fiili) bir sorundur. İlk mahkeme, ağır
    olmayan (hafif) tehditlere karşı da cezai yaptırım gerektiren yasa koyucunun
    bu konudaki duyarlılığını da gözeterek, tehditin görünüşte ciddi olup
    olmadığı sorununu çözmek zorundadır. Öfkeyle söylenen tehditlerin ciddi
    olamayacağı yolunda önceden ilke boyutunda ve üstelik bir olay içtihadı
    yaratmak olanaksızdır.

    Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastını zaman süreci içindeki
    oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarıda açıklanan nedenler
    gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehditin suç
    olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm
    kurulması" isabetsizliğinden bozmuştur.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 12.12.1991 gün, 54 sayı ile;

    "Ceza Genel Kurulu'nun 18.2.1991 gün, 368-36 sayılı kararında belirtildiği
    şekilde, mağdurda endişe ve korkunun doğması, tehditi ihtiva eden sözlerin
    ciddi ve etkili olmasına bağlıdır. Tehditin hukuken değerlendirilebilmesi
    için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik şartları gerçekleşmelidir. Söylenmesi
    için sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan, kızgınlıkla söylenen
    sözlerde tehdit suçunun kast unsuru yoktur" gerekçesiyle itiraz ederek Özel
    Daire bozma kararının kaldırılmasını ve hükmün onanmasını talep etmiştir.

    Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği
    konuşulup düşünüldü:

    Olay günü sanık, mobiletini apartman giriş kısmına koyarak üçüncü katta
    bulunan babasının evine gitmiştir. Mobiletin, apartmana giriş ve çıkışı
    engellemesi nedeniyle müdahil ile sanık arasında münakaşa çıkmıştır.
    Katılanın "mobiletini kaldır, Kürt, anarşist" demesi üzerine, üçüncü kattaki
    evlerinin penceresinden bakan sanık, "motoru buradan alacak adamı oyarım, ben
    anarşist isem gelir seni oyarım" demiş ve aşağıya inerek müdahili; kardeşi
    ile birlikte dövmüştür.

    Sanık hakkında tehdit suçundan kamu davası açılmış, Yerel Mahkeme "kavga
    sırasında kızgınlıkla söylenen sözlerle tehdit suçunun taammüt unsurunun
    bulunmadığını" kabul ederek sanığın beraatine karar vermiştir. Hüküm;
    katılanların temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuş, bozma kararına itiraz
    edilmiştir.

    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık,
    yukarıda açıklanan olayda sanığın eyleminin tehdit suçunu oluşturup
    oluşturmayacağına ilişkindir.

    1- Bir eylemin suç teşkil etmesi için yasada belirlenen suç tipine uygun
    olması gerekir. Tehdit, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura
    bildirilmesidir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku
    bulacak bir kötülüğün gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit, mağdurun
    karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı, iç huzurunu
    bozmalı, onu endişeye düşürmelidir.

    Failin sözleri, mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratmıyorsa sonuç almaya
    elverişli, yeterli ve uygun değilse tehdit suçunun oluştuğu ileri sürülemez.
    Mağdur ve içinde bulunduğu ortam nazara alınmalıdır.

    2- Öğretide tehdit fiilinin bilerek, isteyerek (irade ederek) işlenmesi
    gerektiği kabul edilmiştir.

    "Tehdit fiilinin niyet unsuru için hukuki nazariyatça kabul edilen prensip,
    tehdit fiilinin taammüden vukua gelmesidir. Puccioni "diğerini tehevvüren
    tehdit eden bir kimseyi bu madde hükmüne göre cezalandırmak doğru değildir"
    diyor. Bu fikri Carrara dahi hukuk ilmi prensibine muvaffık olarak tasvip
    etmiştir. Bu mütalaalara biz de katılmaktayız. Zira, eğer tehdit şahsi
    hürriyet aleyhine bir cürüm telakki ediyorsa bu, bir şahsı yapmak istediği
    şeyi yapmamaya zorlamak suretiyle tezahür eder. Tabiidir ki, tehdit ciddi
    şekilde vaki olmazsa kanunun bu fiil için talep ettiği hudut ve mahiyet
    unsurları meydana çıkmaz. Piacenzo Ceza Mahkemesi "bir sarhoşun silah
    kaldırmasına, tehdit cezası verilemeyeceğine karar vermiştir" (Majno, Ceza
    Kanunu Şerhi, C. 2, Sh. 124 ve dv.).

    "Şu hale göre failin cürmün icrasındaki cürüm kastı suçun manevi unsurunu
    teşkil etmekte ise de, vuku bulan tezahürler bu kastın vücudunda şüphe
    bırakmayacak derecede ve mahiyette olmalıdır. Bu itibarla failin
    hareketindeki ciddiyet esasa müessir bir unsurdur. Fail tarafından düşünülüp
    taşınılarak icrasına niyet edildiği hususunda şüphe kalmaması lazımdır.
    Tezahür eden hallerin maksada nüfuzu mümkün halde bulunması şarttır" (Nejat
    Öztürk, Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı, C. 1, Sh. 168).

    "... Failin mağduru haksız bir zarara uğratacağını bildirmeyi istemesi
    lazımdır. Bu takdirde ancak tehditin ciddi bir nitelik taşıdığı kabul
    olunabilir" (A. Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu, C. 2, Sh. 519).

    "Mağduru haksız bir zarara uğratmak için tehdit hususunda şuurlu bir irade,
    tehdit suçunun manevi unsurunu teşkil eder. Failde hareketinin haksızlığı
    şuurunun mevcut olması zaruridir" (Prof. Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku, C. 3,
    Sh. 256).

    "Tehdit konusunda bazı Yargıtay kararlarında yer alan "taammüt" kavramı, adam
    öldürme suçunda olduğu gibi önceden tasarlama, belli bir süre geçtiği halde
    soğukkanlılıkla düşünüp fikrinden caymama anlamında kullanılmamıştır. Tehdit,
    bir kimseye haksız ve ağır bir zarara uğratılacağının bildirilmesi olduğuna
    ve bireyin iç huzuru ihlal edildiğine göre, mağdurda ciddi bir korku
    yaratmalıdır. Söylenen sözlerin ürkütücü, korkutucu, sonuç alıcı boyutta ve
    ağırlıkta olması gerekir. Tehditin ciddi olması, korkutuculuğa götürür.
    Tehditin korkutucu olabilmesi için fiil; bilerek, sonuçları öngörülerek,
    istenerek işlenmelidir. Zarar tehlikesiyle korkutma kastı mevcut olmalıdır.
    Ortam ve mağdurun iradesini etkileme derecesi nazara alınmalı, bu nedenle
    eylemde sonuca elverişlilik, uygunluk, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir.
    Kavga sırasında söylenen sözlerde bu koşullar gerçekleşmemiştir. Çünkü, kavga
    esnasında failin, bu yönleri ciddi olarak düşünüp, bu sözleri sarfettiğini
    kabul olanaksızdır. Yapılması olanaksız olan; kızgınlıkla sarfedilen sözlerde
    tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Fevren söylenen sözlerde ciddilik
    bulunmadığından mağdur üzerinde korku meydana getirmeyecektir. Önceki
    Yargıtay kararlarında kavga sırasında söylenen sözlerde taammüd bulunmadığı
    belirtilirken "taammüd" kavramı yukarıda açıklanan anlamda kullanılmıştır"
    (Sedat Bakıcı, Tehdit Suçu ve Unsurları, ABD., S. 1992/5, Sh. 721 ve dv.).

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 18.2.1991 gün, 368-36 sayılı kararında "tehdit
    mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna
    göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik
    koşulları gerçekleşmelidir. Ani oluşan kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde
    bu koşullar gerçekleşmediğinden tehdit suçu oluşmayacaktır. Söylenmesi için
    sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan, ancak kızgınlık anında rastgele
    sarfedilen sözlerde bu nitelik bulunmamaktadır. Bu itibarla, sanığın basit
    bir tartışma sırasında söylediği "seni öldüreceğim, buraya gömeceğim"
    sözleri, tehdit suçunu oluşturmamaktadır! denilmiştir. 1.3.1993 gün, 355-39
    sayılı kararda ise, "kavga sırasında fevren seni öldüreceğiz, köyde
    yaşatmayacağız diye söylenmesinde tehdit suçunun yasal unsurlarının
    gerçekleşmediği ve mağdurun şikayet dilekçesinde tehdit suçundan bahsetmeyip
    tanıkların dinlenmesinden sonra tehdit edildiğini söylemesinin bu sözleri
    ciddiye almadığını, bu sözlerden korkmadığını gösterdiğinden, Yerel Mahkeme
    beraat hükmünün doğru olduğu" belirtilmiştir. Ancak Ceza Genel Kurulu'nun
    25.3.1991 gün, 66-92 sayılı kararında da açıklandığı üzere" ciddi ve yoğun
    çekişme nedeniyle araları açık ve kavgalı bulunan katılana karşı sanığın
    geçmiş ve süregelen olayların etkisinde kalarak suça konu sözleri sarfettiği
    ve söylediği şekilde sonradan samanlığın yıkıldığı olayda" tehdit suçunun
    yasal unsurları gerçekleşmiştir.

    3- Tehdit suçunun oluşması için özel kast aranmaz. Failde suç işleme genel
    kastının bulunması yeterlidir. Fiilin belli bir saikle işlenmesi aranmaz.
    Fiilin bilerek ve istenerek (irade ederek) işlenmesi, verileceği söylenen
    zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük,
    elverişlilik, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından söz edilemez. Bir
    babanın iyiliği için çocuğuna kızmasında, malına zarar vereni uzaklaştırmak
    için mal sahibinin sonucunu düşünmeden ve istemeden fevren bağırmasında
    tehdit suçunun oluşmaması; öfkenin suç kastını kaldırması ve öfkeyle işlenen
    tehditin suç olmayacağı nedeniyle değil, söylenen sözlerde ciddiyet
    bulunmaması sebebiyledir. Zira mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine
    kapılmamıştır. Failde böyle bir zarara uğratma düşüncesi de bulunmamaktadır.

    4- Tehdit suçunun yukarıda açıklanan yasal unsurlarının gerçekleşip
    gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli ve olayda; fail ile mağdurun
    içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği
    koşullar nazara alınmalıdır.

    Maddi olayda; üçüncü kat penceresinde bulunan sanık ile apartman girişinde
    bulunan müdahiller, apartmana mobilet konması nedeniyle münakaşa etmişlerdir.
    Bu tartışma sırasında söylenen "motoru alacak olanı oyarım. Anarşist isem
    gelir seni oyarım" şeklindeki sözlerde, yukarıda açıklanan niteliklerin
    hiçbirisi mevcut olmadığından, tehdit suçu oluşmamıştır. Kaldı ki, sanığın bu
    sözleri mağdurlar üzerinde korku yaratmamış, sanığın üçüncü kattan olay
    yerine gelmesini beklemişler ve kavga etmişlerdir. Bu durum da, söylenen
    sözlerin ciddiye alınmadığını, mağdurlar üzerinde etkileyici dahi olmadığını
    ve söylenen sözlerin umursanmadığını, dikkate alınmadığını göstermektedir. Bu
    itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yukarıda açıklanan
    nedenlerle kabulüne karar verilmelidir.
    * Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; haklı nedenlere dayanmayan
    itirazın reddi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    S o n u ç : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının, yukarıda açıklanan
    nedenlerle KABULÜNE, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme
    hükmünün açıklanan DEĞİŞİK BU GEREKÇELERLE ONANMASINA, 5.4.1993 günü yapılan
    üçüncü oturumda oyçokluğuyla karar verildi.


    YARGITAY, KAVGADA SÖYLENEN "SENİ ÖLDÜRECEĞİM" SÖZÜNÜ TEHDİT SAYDI
    --------------------------------------------------------------------------------
    Yargıtay, kavga sırasında sanığın 'Daha önce seni bıçaklamıştım, ucuz kurtuldun, bu kere seni öldüreceğim' sözünü tehdit olarak kabul etmeyen mahkeme kararını bozdu.

    ANKARA (ANKA)- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, silahla müessir fiile teşebbüs ve ölümle tehdit suçlarından yargılanan sanığın, kavga sırasında 'Daha önce seni bıçaklamıştım, ucuz kurtuldun, bu kere seni öldüreceğim' sözlerini ‘tehdit' olarak kabul etmeyip beraat yönünde hüküm kuran Susurluk Sulh Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararı bozdu.
    Yargıtay verdiği emsal karda şu görüşlere yer verdi:
    'Sanığın mağduru tehdit ettiği kabul edildiği halde, öfkenin suç kastını kaldıran bir etkisinin bulunmadığı, bir tehlike suçu olan tehdidin, bu suçla korunan hukuki yararı ihlal etmeye objektif olarak elverişli (ciddi) olmasının yeterli olduğu, ayrıca mağdur üzerinde korkutucu etki yaratmasının aranmadığı gözetilerek, tehdit suçunda olgusal bir sorun olan tehdidin ciddi olup olmadığı, eylemin işlendiği ortama, olaya özgü koşullara, tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehdit edici sözün, gerçekleşme olasılığı ve mağduru iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde tartışılıp değerlendirilerek, sonuca varılması yerine, salt kavga sırasında öfkeyle söylenen sözlerin ciddilik (korkutucu) özelliği bulunamayacağı biçimindeki önceden varsayımsal bir kabule dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle beraat hükmü kurulması yasaya aykırıdır.'

    -TEHDİT EDEN 6 AYA KADAR HAPİS CEZASI İLE YARGILANACAK-

    Yargıtay, tehdit suçunu işleyen sanığın TCK'nın 106. maddesinden yargılanması gerektiğine dikkat çekti. 106. madde şöyle:
    'Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.' (ANKA)
    (YG/KEN/ZG)


    YARGITAY

    CEZA GENEL KURULU

    E. 1990/4-368

    K. 1991/36

    T. 18.2.1991

    • TEHDİT ( Kavgada Kızgınlıkla Söylenen Sözler-Kasıt )

    • KAVGADA KIZGINLIKLA SÖYLENEN SÖZLER ( Tehdit Suçunu Oluşturmayacağı )

    765/m.191

    ÖZET : Tehdit; mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir. Kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde bu koşullar gerçekleşmediğinden tehdit suçu oluşmayacaktır. Söylenmesi için sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan, ancak kızgınlık anında sarfedilen sözlerde kasıt bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, sanığın tartışma sırasında söylediği seni öldüreceğim, buraya gömeceğim" sözleri, tehdit suçunu oluşturmamaktadır. Yargıtay'ın kararlılık gösteren duraksamasız uygulaması da bu doğrultudadır.
    DAVA : Tehdit suçundan sanık Yakup'un beraetine ilişkin, ( Buldan Asliye Ceza Mahkemesi )nce verilen 7.2.1990 gün 122/5 sayılı hükmün davaya katılan tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi, 21.11.1990 gün 4181/5637 sayı ile;
    1- Türk Ceza Yasasının 188 ve 191. maddelerinde yer alan cürümlerde manevi öge tehdit etme bilinç ve iradesi ögelerinden oluşan genel kasttan ibarettir. Bu kast, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce ( sürekli ) kast, ( dolo di proposite ) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama ( taammüt ) veyahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere bir öfke, taşkınlık kastı ( dolo di impeto ) da olabilir.
    2- Öfke, saptandığı takdirde bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca iradeyi ve dolayısıyla sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması sözkonusu olamaz. Bu durumda koşulları bulunduğu takdirde ancak ve yalnızca TCY.nın 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim, bütün ülkelerde de uygulama bu yöndedir ve öfkenin suç kastını kaldırmadığı, öfke kastının da bir kast füru olduğu benimsene gelmiştir.
    3- Bir tehlike suçu olan tehdidin ciddi olup olmadığı hususu ise, oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehditi içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil, bunun olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi ölçüleri içinde, ilk mahkemece değerlendirilecek olgusal ( fiili ) bir sorundur. İlk mahkeme, ağır olmayan ( hafif ) tehditlere karşı da cezai yaptırım getiren Türk Ceza Yasası koyucusunun bu konudaki duyarlılığına da gözeterek tehditin ciddiliği sorununu çözmek zorundadır. Öfkeyle söylenen tehditlerin ciddi olamayacağı yolunda önceden ilke içtihat boyutunda bir görüş ileri sürmek olanaksızdır.
    Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastının zaman süreci içindeki oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarıda açıklanan nedenler gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına, "tartışma ve kavga sırasında tehevvüren işlenen tehdit eyleminde tasarlama unsuru bulunmayıp suç oluşmayacağından hükmün onanması gerektiği" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla karar vermiştir.
    Yargıtay C. Başsavcılığı, 18.12.1990 gün 76 sayı ile;
    "Tehdit suçu; kişilerin hareket serbestisini sınırlayan, diğer bir deyimle iç hürriyetini bozan ve emniyet duygusunu kaldıran suçlardandır. Ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildirilmesi ancak mağdurda gelecek bir tehlikenin oluşturacağı huzursuzluğun doğması halinde amaca ulaşılmış ve suç teşkil etmiş olacaktır. Mağdurda endişe ve korkunun doğması ise tehditi içeren sözlerin ciddi ve etkili olmasına bağlıdır. Bu nedenle ciddi olmayan, belli bir amaç olmaksızın gelişigüzel, kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde tehdit suçunun kast unsuru bulunmamaktadır. Doktrin ve uygulama bu doğrultudadır" gerekçesiyle itiraz ederek Özel Daire bozma kararının kaldırılıp hükmün onanmasını talep etmiştir.
    Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
    KARAR : Tarla ihtilafı nedeniyle çıkan kavgada şikayetçiye, "seni öldüreceğim, buraya gömeceğim" diyen sanığın bu eyleminin, tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağı Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
    Tehdit; bir kimseye, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını bildirmektedir.
    Tehdit fiilinin niyet unsuru için hukuki nazariyatca kabul edilen prensip, tehdit fiilinin taammüden vukua gelmesidir. Puccioni, "diğerini tehevvüren tehdit eden bir kimseyi bu madde hüküme göre cezalandırmak doğru değildir" diyor. Bu fikri Carrara dahi hukuk ilmi prensibine muvafık olarak tasvip etmiştir. Bu mutalaalara biz de katılmaktayız. Zira, eğer tehdit şahsi hürriyet aleyhine bir cürüm telakki ediliyorsa bu, bir şahsı yapmak istediği şeyi yapmamaya zorlamak suretiyle tezahür eder. Tabiidir ki tehdit ciddi şekilde vaki olmazsa kanunun bu fiil için talep ettiği hudut ve mahiyet unsurları meydana çıkmaz. "Piacenza Ceza Mahkemesi" bir sarhoşun silah kaldırmasına, tehdit cezası verilemeyeceğine karar vermiştir ( Majno, Ceza Kanunu, C: 2, Sh: 124 ve dv. ).
    Fiilin bilerek ve isteyerek işlenmiş olması gereklidir. Bu itibarla failin bilerek mağduru haksız bir zarara uğratacağını bildirmeyi istemesi lazımdır. Başka deyişle tehditin tasarlanarak işlenmiş olması gereklidir. Bu takdirde ancak tehditin ciddi bir nitelik taşıdığı kabul olunabilir. Failin ayrıca niyetini gerçekleştirmeyi isteyip istememesinin önemi yoktur ( A. Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu, C: 2, Sh: 519 ).
    Tehdidin manevi unsuru tasarlamaktır. Bu takdirde tehdit ciddi nitelikte kabul olunabilir. Bu nedenle kavga sırasında öfke ile söylenen sözlerde tasarlama sözkonusu olmadığından tehdit suçu meydana gelmez ( Selami Akdağ Türk Ceza Kanunu Şerhi, Sh. 282 ).
    Tehdit, ferdin iç sükununu diğer bir deyimle ferdin hukuki emniyet şuurunu ihlal ettiği için suç sayılmıştır ( Prof. F. Erem, Türk Ceza Hukuku, C: 2, Sh: 233 ). Failin bu olguyu yaratabilecek, ciddi bir korku doğurabilecek şekilde davranması gerekir. Bu husus da, fiilin istenerek düşünülerek, sonuçlarını görerek işlenmesini gerektirmektedir. Kavgada veya bir tartışmada failin ciddi bir olguyu düşünerek hareket etmesi mümkün değildir. Bu nedenle kavgada, tehditi içeren sözlerin söylenmesinde suçun unsuru oluşmamıştır.
    Tehdit, mağduru istenilen bir hareketi yapmaya zorlamak ve onu korkutmak olduğuna göre, hukuken değerlendirilebilmesi için uygunluk elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir. Kavgada kızgınlıkla söylenen sözlerde bu koşullar gerçekleşmediğinden tehdit suçu oluşmayacaktır. Söylenmesi için sebep olmayan ve yapılması mümkün bulunmayan ancak kızgınlık anında sarfedilen sözlerde kasıt bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, sanığın tartışma sırasında söylediği "seni öldüreceğim, buraya gömeceğim" sözleri, tehdit suçunu oluşturmamaktadır. Yargıtayın kararlılık gösteren duraksamasız uygulaması da bu doğrultudadır.
    Öte yandan Yerel Mahkeme, kavgada söylediği sözlerde sanığın ciddi olmadığını kabul etmiştir. Bu nedenle tehditin ciddiliği sorununun Yerel Mahkemece çözülmesi gerektiği de ileri sürülemez.
    Açıklanan nedenlerle itirazın kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılarak usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "Kavga ve tartışma sırasında öfkeyle söylenen sözlerde tehdit kastının ya da tasarlamanın olmadığı görüşü, İtalya'da bir süre için uygulanmış, 1901 yılından sonra öfkenin, tehdit suçunun oluşmasını önleyemeyeceği yolundaki düşünce egemen olmuştur. Bu tarihten sonra italya ve diğer ülkelerde, öfkenin suç kastını kaldırmayacağı ve tehditin görünüşte ciddi olmasının yeterli olduğu kabul edilmiştir. Aksi bir karar yoktur.
    Oluşum süreci ve yoğunluk açısından kast ani ( öfke ) ve düşünce ( sürekli ) kastı olarak ikiye ayrılmaktadır. Birincisinde, suç kararı ile işleme anı arasında yok denecek oranda az bir süre geçmektedir. Öfkeli kast kabul edildiği halde öfkeyle söylenen sözlerde kastın bulunmadığı ileri sürülemez. Kastı kaldıran öfke yasada yoktur. Taammüt sadece tehdit suçunda arandığı halde, tehditin araç olduğu koşullu tehdit, memura direnme, kendiliğinden hak alma, yağma suçlarında aranmamaktadır. Tehditte taammüt unsuru aranacaksa bu suçlarda da tasarlama unsuru aranmalıdır.
    Tartışmada kızgınlıkla söylenen sözlerin hiç bir zaman ciddi ve korkutucu olmayacağını ilke olarak kabul etmek, suçla korunan değere ve yargılama hukukuna uygun değildir. Tehditin ciddi olup olmadığı, ilk mahkeme tarafından serbestçe takdir edilmelidir. Örneğin, cüce yapılı birinin dev yapılı birini, kavga sırasında dövmekle tehdit etmesi ciddi bir korku yaratmayabilir ve bu nedenle korunan değer tehlikeye düşmediğinden suç olmayabilir. Ancak aynı kişinin mala ya da silahla cana yönelik bir tehditi, tehdit edileni korkutabilir, önlem almaya itebilir. Ayrıca tehditin şaka olması ve bu durumun mağdura söylenmemesi halinde de suç oluşmaktadır. Görüldüğü üzere, tehditin ciddiliği somut duruma göre yargıç tarafından saptanılacak bir durumdur. Şaka ve benzeri saikler tahrik nedeniyle "indirici sebep" olabilirler ve kastı kaldıramazlar" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün ( ONANMASINA ), 18.2.1991 günü oyçokluğuyla karar verildi.
    Konu Hakkarili Arzuhalci tarafından (22-11-2009 Saat 21:58:47 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla
2 / 2 Sayfa İlkİlk 12

Bu sayfada bulunan kavramlar:

mesajla hakaret

mesajla hakaret davası

kısa mesajla hakaret

kısa hakaretler

kisa hakaretler

hakarethttp:www.hukuki.netshowthread.php62882-Kisa-mesajla-hakaretmesajla hakarette yetkili mahkeme kisa hakaretlermesajla hakaret manevi tazminatmesajla hakaret suçumesajla
Forum

Benzer Konular :

  1. Kısa mesajla soru sorma
    Site kuralları gereği k.m ile soru sormak yasak olup lütfen genel alanlarda sorularınızı sorun. Site Yönetiminden Duyurular Forumlarda arama...
    Yazan: av.ferda Forum: Site Hakkında
    Yanıt: 9
    Son İleti: 06-11-2018, 15:45:57
  2. Mesajla hakaret, tehdit
    Merhaba ben Manisa da ikamet etmekteyim. Afyondan evlendirdiğim oğluma ait olan telefon numaraları ile tasvip etmediğim evlilik için düğünü kendisi...
    Yazan: hilmi_bas Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 17
    Son İleti: 31-03-2010, 21:46:40
  3. Kısa mesajla hukuk soruları sormak yasaktır
    Kısa mesaj yoluyla hukuk soru sorusu sormak yasak olduğundan hukukçular sorulan sorulara site kuralları gereği cevap vermemektedir.Bu yol ile boşuna...
    Yazan: av.ferda Forum: Site Hakkında
    Yanıt: 0
    Son İleti: 02-02-2009, 10:21:24
  4. Mesajla Hakaret
    merhaba..bir erkeğin 'çocuğumun annesi olduğun için senden utanıyorum!' demesi hakarete girer mi? boşanma nedenlerinden onur kırıcı davranış...
    Yazan: tontini Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 16
    Son İleti: 16-01-2009, 10:39:52
  5. Mesajla hakaret
    bir arkadaşıma hakaret içerikli mesaj çekmemden dolayı 15.10.2005 ylında savcılık tarafından ifadem alındı. üzerinden 2,5 yıl geçmesine rağmen sonuç...
    Yazan: helsaberva Forum: Ceza İnfaz Hukuku
    Yanıt: 8
    Son İleti: 10-05-2008, 14:21:52

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.