+ Konuyu Yanıtla
1 den 8´e kadar toplam 8 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Geçen gün bir duruşmama yaklaşık bir saat erken gittim. Duruşma salonunun kapısı kapalıydı. İçeri girerek boş bir yere oturdum. Hemen sivil giyimli bir mübaşır gelerek neden çağrılmadan içeri girdiğimi sorunca duruşma herkese açık değil mi ben izleyiciyim diye cevap verdim. Bunun üzerine burası tiyatro mu ne izleyeceksin çık dışarı diyerek beni çıkarmak istedi.

    Bu sırada hakim olaya müdahale ederek ne olduğunu sordu. Durumu anlatınca hakim de tarafları sırayla duruşma salonuna alıyoruz gibilerden konuşarak zımnen mübaşirin haklı olduğunu ima etti.

    Mübaşir görev esnasında sivil kıyafet giyebilir mi? Mübaşirin bu davranışının arkasında mahkeme hakiminin olması olasılığı nedir? Yoksa mübaşir kendi kendine mi kraldan çok kralcı kesilmektedir? Hakim ve mübaşiri nereye şikayat edebilirim? Şikayet edersem bir sonuç alabilir miyim?



    Hukuki NET Güncel Haber

    Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması konulu yargıtay kararı ara
    Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Apr 2003
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    12.252
    Dilekçeler Sözleşmeler
    3
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Bizim Hakkarili mübaşir nerde çağırın gelsin cevap versin

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    Nerede
    Hakkari
    İletiler
    35
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Alıntı Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Bizim Hakkarili mübaşir nerde çağırın gelsin cevap versin
    Mübaşir, görevi sırasında üniformasını giymek zorundadır. Ayrıca mübaşırın açık duruşmalarda izleyici olarak girenleri dışarı çıkarmak gibi görevi yoktur zaten bu yasal olarak da mümkün değildir. Hakimin sözlerinden bu işin arkasında hakimin olduğunu anlamak hiç de zor değil. Şikayet ederseniz örtbas edilecektir sanırım. O mahkemede davanız olduğuna göre fazla üzerlerine gitmeyin derim.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Türkiye Cumhuriyeti’nde Anayasa’nın 141/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. HUMK’un 149. CMK’nın 182. maddeleri gereği aksine karar alınmadıkça tüm duruşmaların açık olduğu hükmüne rağmen bugün azımsanamayacak sayıda mahkemede bu hüküm sözde kalmaktadır.

    Birçok mahkemede hakimler açık duruşmalara davanın tarafları dışındaki kişilerin girmesini istememektedirler. Mübaşirlere el altından emirler vermekte, duruşmayı izlemek isteyenleri mübaşirler vasıtasıyla dışarı çıkartmaktadırlar. İzlemek isteyenler de yarın öbür gün bu mahkemeye işim düşer de hakim beni mağdur eder korkusuyla ses çıkaramamaktadırlar. Bu konuda hiç bir avukattan ses çıkmaması bunun kanıtı değil midir!

    Duruşmaların herkese açık olması halkın adalete olan güven duygusunu arttırır. Alenilik aynı zamanda hakimlerin daha dikkatli görev yapmasını sağlar. Kapalı kapılar ardında milletten gizli saklı millet adına neyin kararını veriyorsun!!!

    Duruşmanın herkese açık olması , herkesin duruşma solonuna girme imkanı bulabilmesi demektir, sadece duruşma salonunun kapısının açık bırakılması demek değildir.

    Bu konuda Adalet Bakanlığı tarafından derhal bir genelge yayınlanarak tüm hakimlere tebliğ edilmeli, uymayan hakimler hakkında gelen şikayetler titizlikle değerlendirilerek gereği derhal yapılmalıdır!

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    49
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Ben olsam ben onu dışarı atardım
    Bana öyle bir tepki veremez !
    Rica eder bende cıkarım ama tiyatro felan, iş cıkışı onu tiyatro seyrettiririm yemin ederimki !

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jul 2003
    Nerede
    Samsun
    İletiler
    5.785
    Blog yazıları
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Akseki Hakimi Sn. Kazım Uslu'nun http://www.yayin.adalet.gov.tr/28_sa...B1m%20USLU.htm linkinden aynen alınan makalesi aşağıdadır:

    DAVALARIN ALENİ SURETTE GÖRÜLMESİ VE KAMUYA AÇIK YARGILAMA

    1-Aleniyet ilkesinin tanımı ve kanuni dayanakları

    Yargılamanın demokratik karakteri olarak ifade edilen “aleniyet”, yargılamanın açıklığı veya halka açıklık ilkesi, adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tüm yargılama hukukları için geçerli olan[1] bu ilke; mahkemenin yargısal işlemlerinin, ilgili olmayan kişilerce dış görünümüdür. Bu ilke sayesinde dava ile ilgili olan kişiler ve davanın tarafları dışında kalan üçüncü kişilerin duruşmalara katılımına olanak sağlanır.[2] Usul hukukunda, yargılamanın aleniliği ilkesi geçerlidir. Bu sayede mahkemelerde duruşmaların halka açık olması sağlanır.[3]

    Adaletin başta gelen garantilerinden biri, davaların kilitli kapılar arkasında değil, hakimiyetin gerçek sahibi ve bütün devlet faaliyetlerinin nihai denetçisi olan halkın gözü önünde cereyan etmesidir (halk adına ve halkın gözü önünde).[4] Esasen mahkeme kararlarının başında “Türk Ulusu Adına” kaydı bulunmasının temel sebebi de budur. Türk Ulusu’nun, kendi adına adaletin nasıl dağıtıldığını kontrol imkanına sahip olmaksızın, sadece verilen karardan (hükümden) haberdar edilmesi elbette ki, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ana kuralına da aykırı düşer.[5] Bir ülkenin vatandaşlarının, adalet teşkilatından ciddi surette şüphe etmesi kadar devletin bekası için tehlikeli bir durum düşünülemez.[6]

    Aleniyet ilkesi Batı’da, modern hukukun başlangıcından beri kabul edilmekte idi. Karanlık Engizisyon devrinde terk edilen bu ilke Fransız İhtilali ile tekrar önem kazanmıştır. Hürriyet hareketlerinin bütün Avrupa’da zafer kazandığı 1848 yılı etrafındaki anayasaların çoğu, aleniyet ilkesini açıkça ilan etmeyi ihmal etmemişlerdir.[7]

    Hukuk devleti ilkesinin geçerliliğinin sağlanmasında en önemli un*surlardan birisi de; yargılamanın aleniyetinin sağlanmasıdır. Hukukun üstünlüğü ve yargının etkinliğini sağlayan usul, mahkemelerde duruşmaların açık yapılmasıdır.[8]

    Davaların aleni surette görülmesi ve kamuya açık yargılama; taşıdığı önem nedeniyle HUMK’da, Anayasa’da, uluslar arası belgelerde garanti altına alınmıştır. Hatta 1839 tarihli Gülhane Hattı Hümayunu’nda,[9] 1856 tarihli Islahat Fermanında,[10] 1908 tarihli Kanun-i Esaside[11] dahi yargılamanın aleni yapılacağına ilişkin temel kurallara rastlanmaktadır.

    1086 sayılı HUMK madde 149’da; Duruşma herkese açıktır. Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir. Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar açık duruşmada açıklanır. Kapalı yapılan duruşmalar hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır.[12]

    Anayasanın 141’inci maddesine göre; mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir. Küçüklerin yargılaması hakkında kanunla özel hükümler konulu’ denilmektedir. Aleniyet ilkesi taşıdığı önem nedeniyle pek çok ülkenin anayasası tarafından da garanti altına alınmıştır.[13]

    İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin (İHEB) 11’inci maddesine göre “Hiçbir şahıs müdafaası için lüzumlu bütün teminatın bahşedilmiş bulunduğu aleni bir muhakeme salonunda mahkum edilmedikçe cezalandırılamaz.”

    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6/2 hükmü gereğince, “Hüküm aleni olarak verilir. Şu kadar ki demokratik bir toplumda kamu düzeninin veya milli güvenliğin veya ahlâkın yararına veya küçüklerin menfaati yahut davaya taraf olanların korunması veya adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemece zaruri görülecek ölçüde aleniyet, davanın devamınca tamamen veya kısmen basın mensupları ve halk hakkında sınırlandırılabilir”. AİHS’ye göre aleniyet, adil yargılanma hakkının vazgeçilmez bir unsurudur. Aleni olarak yapılmayan bir yargılama, adil yargılama değildir.[14]

    Duruşmaların aleni olması taraf aleniyetinden farklıdır. Taraf aleniyeti davanın taraflarına tanınmış bir hak olup, mahkemenin işlemlerinin onlar tarafından öğrenilmesidir. Taraf aleniyeti ya da dosyanın taraflara açık olması, dava dosyasının taraflar ve vekillerince incelenebilmesi (madde 157), fotokopi alınması ve duruşma tutanaklarının suretlerini talep edebilmelerini (madde 155) ifade eder. Bu nedenle taraf aleniyeti; taraflarla ve hukukî dinlenilme hakkı[15] ile ilgilidir. Aleniyet ise; mahkemenin duruşma sırasında yaptığı işlemlerin üçüncü kişiler tarafından izlenebilmesidir.[16]

    Yazılı yargılama usulünün uygulandığı hukuk sistemlerinde aleniyet ve açıklığın sağlanamayacağı savunulmuştur. Türk Hukukunda asliye hukuk mahkemelerinde uygulanan usul yazılı yargılama usulüdür. Buna karşılık aleniyet ilkesi, sözlülük ilkesi ile kardeş bir ilkedir. Medeni yargılama usulünde pek çok işlemin yazılı olarak yapılması uygulamada aleniyet ilkesini daha az bir öneme sokmuştur.[17] Ancak yazılı yargılama usulünde de hâkim iki tarafı dinlemeden hüküm veremez (madde 73, 377 ve 381). Böylece asliye mahkemelerinde uygulanan usul yazılı yargılama usulü olmakla bir*likte sözlü usule de yer verilmiştir. Sulh mahkemelerinin sözlü usulünde de tarafların iddia ve savunmaları yazılı olarak tutulmaktadır (madde 474). Diğer taraftan yazılı yargılamada da duruşma sırasındaki sözler hülasa olarak zapta geçirilecektir (madde 151, 487).

    Aslında uygulamada aleniyet ilkesi pek çok hukuk alanında kendisine az ihtiyaç duyulan bir görünüme bürünmüştür. Bu güne kadar; medeni, iş, ticaret hukuku gibi özel hukuk alanlarında duruşmalar boş mahkeme salonlarında yerine getirilmiştir. Ceza hukuku alanındaki davalarda ise davalar hakkında haber toplayan basın mensupları,[18] stajyer hâkim ve avukatlar sayesinde aleniyet ilkesi bir parça anlam kazanır olmuştur. Halkın ceza davalarına ilgisi, sadece sansasyonel ve kamuoyuna mal olmuş davalarla sınırlı kalmıştır.

    2. Aleniyet ilkesinin amaçları

    Aleniyet ilkesi; hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi, uyuşmazlığın taraflarının adil bir şekilde yargılanmaları, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması açısından usul hukukunda pek çok amaca hizmet etmektedir.

    Aleniyet öncelikle hukuk devleti ilkesinin önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Bu ilke, hukuk devleti ilkesinin bir sonucudur.[19] Adil bir yargılamadan bahsedebilmek için öncelikle yargılamanın aleniyeti ve ka*muya açıklığı şarttır.[20] Bu ilke özgür demokratik düzenlerde çok önemli görülmese de politik istikrarsızlık dönemlerinde hukuk devletinin ayakta kalabilmesi açısından korunması çok önemli bir fonksiyon ifa eder.[21] Duruş*maların aleni olması, insanların demokrasiye ve adalete olan güvenini artırır. Hukukun üstünlüğü ve yargının etkinliğini sağlayan usul, mahkemelerde duruşmaların herkese açık yapılmasıdır.

    Aleniyet, yan etki olarak kişilerin yargıya güvenini artırır. Kapalı kapılar arkasında yapılan muhakemelerde hâkim ne kadar dürüst, bağımsız ve objektif olursa olsun, halk adaletten şüphe duyar. Hâkimlerin, sadece kanuna ve vicdanlarına tabi olmaları, kendilerini vazifelerinden uzaklaştıra*bilecek kimselere karşı dahi tarafsız kalmaları mümkündür. Ancak hukuk devleti anlayışında yargı fonksiyonunun tarafsızlığı cesaret üzerine değil, kanuni garantiler üzerine inşa edilmek zorundadır.[22] Halk, gizliliğin karanlı*ğında saklanılmak istenen bazı müdahalelerin yapıldığı düşüncesine kapıla*bilir. Bu tür gelişmeler toplumun adaletten şüphe duymasına ve adalete olan güvenin azalmasına yol açar. Hiç kimsenin şeref ve haysiyeti bir yargıcın vicdani kanaatine terk edilemez. Zira hâkimin kanaati, elle tutulur ve gözle görülür bir şey değildir.[23] Kanunun; hâkimlerin vicdanları ve onların kanun*lara bağlılıkları konusunda taşıdığı güven, halkın yargılamaya katılması sa*yesinde daha da bir anlam kazanır. Bu sayede tarafsız bir yargılamanın ya*pılmasında hâkimlerle, halkın işbirliği yapması sağlanır.

    Bunun yanında aleniyet, genel hukuk bilincinin uyandırılmasında ve yargıya ön yargılı yaklaşımların önlenmesinde önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Yargılamanın açıklığı sayesinde birbirleriyle çekişme içinde bulunan insanların, karşı tarafın kurnazca veya iç aleminde oluşan hile ve aldatıcı oluşumlara karşı korunması sağlanmakta ve mahkeme salonuna ka*tılmayan kimselerin nazarında da hukuka olan güven kuvvetlendirilmekte*dir.[24]

    Yargılamanın aleniliği halkta, davalarda adaletin hâkim olduğu yo*lunda bir güven oluşturur. Kanunlara karşı olan saygıyı yükseltir ve kanun*lara uygun olarak hareket etme temayülünün toplumda yerleşmesini sağlar. Alenilik olmazsa yargılama; topluluğun üstün maddî kuvvetinin, kişiler üze*rindeki hışmını göstermekten ibaret olan bir muamele şeklinde tezahür eder. Beşeri adalet ancak, adalet fikrinin haricen görülür bir surette tezahür etme*siyle ihtişam kazanır.[25]

    Ancak aleniyetin bu amacı uygulamada son derece sınırlı olarak ger*çekleşmektedir. Zira halkın salt bu amaçla duruşmaları izlemesi uygulamada çok az rastlanır bir durumdur.

    Aleniyetin en önemli amaçlarından birisi de, “yargı sisteminde kont*rolü” sağlamasıdır.[26] Bu sayede yargılama esnasındaki keyfilikler de önlene*cektir. Duruşma salonunda kimse bulunmasa bile, her an için bir kişinin duruşmaya katılabilir olması bu amacın sağlanması için yeterlidir. Bu sa*yede mahkemelere özel kişilerin, devletin veya diğer organlarının müdaha*lesi ve bu sayede hâkimin etki altında karar vermesi önlenmek ve mahke*melerin bağımsızlığının dış görünüşü kuvvetlendirilmek istenilmiştir. Ancak halkın tümünün duruşmalara katılması, ya da en azından duruşma salonla*rına mutlaka halkın katılması aleniyetin amacı değildir. Bu kontrolün tarih*sel sebepleri yanında, gizli yargılamanın önlenmesi ve hâkimin bağımsızlı*ğının sağlanması gelmektedir. Aslında her iki sebep de bu günkü modern devlet anlayışı içinde önemini kaybetmiştir. Bu gün için hâkimin bağımsız*lığını teminat altına alan çeşitli hükümler mevcuttur. Bu hükümlerle birlikte aleniyet sayesinde devletin ve üçüncü kişilerin davaya etkileri daha da zor*laşmıştır. Bu açıdan aleniyet günümüzde mahkeme kararları açısından meş*ruiyettir ve bununla yargı kararlarına halkın güvenini artırmaktadır. Aleniyet sayesinde kamunun duruşmalara katılabilmesi ve yapılan yargılama hak*kında bilgi sahibi olabilmesi bu konuda teminat fonksiyonunu üstlenir.[27]

    Aleniyet sayesinde tarafsızlık temin edilir. Hakikâtlerin, dilsiz ve sa*ğır duvarlar arasında boğulmasına imkan verilmemiş olur. Bu nedenle aleni*yet, iyi bir adaletin garantisidir. Bu rejimde hâkim daima kamunun kontro*lüne tabidir. Halkın denetimi altında ve gözü önünde hâkimin haksız ve ih*mâlkar hareket etmesi güçtür. Taraflarla başbaşa kalma ve hele mahremiyet, hâkimin yüksek vasıflarının önemli bir kısmının kaybolmasına sebebiyet verir. Tecrübeler göstermiştir ki, yargılamanın aleniliği, hâkim, savcı ve uyuşmazlığın taraflarının vazifelerini hakkıyla görmelerine ve makamlarının haysiyetine uygun bir surette hareket etmelerine sebebiyet vermektedir. Adaletin tevzii konusunda halka kontrol imkânı vermek suretiyle hâkimlerin muhakeme ve hükümlerinde daha ziyade dikkatli davranmaları ve basiret göstermeleri ve özellikle tarafsızlıklarını temin bakımından kişiler için bü*yük bir garanti teşkil eder.[28]

    Aleniyet, maddî gerçeğin araştırılmasında önemli bir araçtır. Taraflar ve tanıklar eğer çekinir, korkar veya utanırlarsa yalan söyleyemeyeceklerdir. Çünkü aleniyet sayesinde, duruşma salonunda bulunan bir kimse yalan söy*lendiğini duyarsa, bu kişi kamu önünde yalancı konumuna düşecektir. Ale*niyet; duruşmaların ciddi ve onurlu yapılmasını sağlayacaktır. Hâkimler, bilirkişiler, tanıklar kısacası bir davada fonksiyon üstlenen herkes kamunun denetiminden çekinir. Bundan da adalet kazançlı çıkar. Aleniyet sayesinde hâkimler, tanıklar, bilirkişiler üzerinde etki kurmaları mümkün olan nüfuzlu makam ve fertler dahi bu hareketlerinden kaçınmak lüzumunu hissederler.[29]

    Aleniyet ilkesi taşıdığı önem nedeniyle delillerin değerlendirilmesi aşamasında da kendisine çok sık başvurulan bir yapı arz etmektedir. Taraf*larca beyan edilen deliller mümkün olduğu kadar aleni celsede tetkik olunur (madde 243).[30] Delillerin tetkik edileceği duruşmalara taraflar da çağrılır (m madde 213). Buna; “delil ikamesinin taraflara açıklığı” denir.[31]

    Alenilik ilkesi yargının kontrolünü ve yargının objektifliği hakkında meşruluğu sağlar. Örneğin, meçhul bir şahidin kim olduğunun ortaya çıkma*sına, şahit ve taraf isticvabında bu kişileri doğru ifade vermeye zorlamak suretiyle yalan beyanları önlemeye, hakikatın bulunmasına hizmet eder. Taraflar ispat bakımından önemli olan olayları ve delillerin neler olduğunu mahkemeden daha iyi bildikleri için, soru sorma haklarını kullanmak sure*tiyle büyük ölçüde olaya ait delil ikamesine imkan yaratırlar. Bu, aleniyet ilkesinin, ispat bakımından önemli bir fonksiyonudur. Tahkikatta şahit ve bilirkişinin kontrolü ve delillerin yeniden inşası fonksiyonu ile olay hak*kında genel bakışın sağlanmasına ve dolayısıyla delillerin değerlendirilmesi ilkesine hizmet eder.[32]

    3. Aleniyet ilkesinin kapsamı

    Aleniyet ilkesi öncelikle mahkeme salonlarına herkesin dinleyici olarak katılmasına imkân tanımaktadır. Kişilerin duruşmaları izleyebilmeleri için dava ile ilgili olmaları şart değildir. Burada kişilerin duruşmalara, aracı*sız ve bizzat katılmalarına olanak tanınmaktadır ki buna; “doğrudan ka*tılma” denilmektedir. Bunun yanında bir de mahkemelerde olup bitenlerin, çeşitli basın araçlarıyla geniş kitlelere duyurulması vardır ki buna da; “dola*yısıyla aleniyet” denilmektedir.[33]

    Aleniyet, hükmün taraflara bildirilmesini de kapsamaktadır. Ancak hükmün kısa karar olarak aleni duruşmada bildirilmesi yeterli olup, gerek*çeli kararın daha sonra taraflara bildirilmesi mümkündür. Başka bir ifade ile aleniyet, hükmün gerekçesinin de aleni olarak taraflara bildirilmesini gerekli kılmamaktadır.[34]

    A. Doğrudan katılma

    Kanunda açık bir hüküm bulunmadığı sürece mahkemenin, önüne gelen işlerin incelemesini duruşmalı olarak yapması gerekmektedir. Mah*kemenin, Kanunun izin verdiği haller dışında tarafları duruşmaya çağırma*dan karar vermesi, yargılamanın açıklığı ve tarafların iddia ve savunmada bulunma haklarına aykırı düşer.[35]

    Duruşmaların açıklığı ilkesi her şeyden önce yargılama gereği yapı*lan duruşmalara herkesin girebilmesini ifade eder. Duruşmaların açık ol*ması; herkesin duruşma salonlarına girebilme imkanına sahip olmasıdır. Burada açıklıktan kastedilen; “vasıtasız açıklıktır”. Yani, izleyicilerin mah*keme salonunda bunun için öngörülen odaya alınmalarıdır, yoksa duruşma*ların yapıldığı salonun kapısının açık bırakılması demek değildir. Yargılama salonunun kapıları kapalı olmakla birlikte, isteyenler için girebilme yetkisi*nin olduğu durumlarda açıklık var demektir.[36] Yargılamanın yapıldığı salona normal bir kişinin girişini önleyecek şekilde engeller konulmaması gerekir. Duruşma salonunun kapısına, duruşma salonuna girişin yasak olduğu izle*nimini verecek şekilde bir tabela konulması yasaktır. Duruşma salonuna girmeyi engelleyen ifade ne kadar kibar olursa olsun yine de aleniyet ilkesi ihlal edilmiş sayılır.[37]

    Duruşmaya dinleyicilerin katılabilmesi için yeterli bir duruşma salo*nu seçilmesi veya araştırılması aleniyet ilkesinin amacı değildir. Örneğin sadece yirmi kişinin duruşmaları izleyebileceği salona sahip olan bir mah*kemenin, izleyicilerin sayısının yüzlerce kişi olması halinde bu kişilerin hepsinin duruşmaları takip etmesini sağlayacak bir duruşma salonu temin edilmesi yükümlülüğü yoktur ve bunun sağlanması da aleniyetin bir gerekli*liği olarak kabul edilemez.[38] Duruşmayı izleyenlerin dava sırasında kendi yorumla*rını yapmaları, açıklamaları veya tarafları sesli olarak destekleme*leri ve buna izin verilmiş olup olmaması da aleniyet ilkesi ile ilgili değil*dir.[39]

    Yargılama faaliyetleri mahkemenin bulunduğu yerin dışında yapılsa bile aleniyet ilkesi bu yerler için de geçerlidir.[40] Yeter ki duruşma yapılan yer dinleyicilere açık olsun ve dinleyicilerin duruşmanın yapılacağı yeri kolaylıkla bulabilmeleri için bu yer önceden duyurulmuş veya ilan edilmiş olsun. Aleniyet ilkesine uyulmasında en önemli şartlardan biri, duruşmanın yeri ve saati konusunda doğru ve zamanında bilgi verilmesidir. Özellikle mahkeme binası dışında yapılacak duruşmalar açısından bu duyuruların önemi büyüktür. Aksi halde aleniyet ilkesi ihlâl edilmiş olur. Dinleyicilere açık olması şartıyla duruşma hâkimin odasında dahi yapılabilir.[41]

    Yargılamanın açıklığı ilkesi gereğince yetkili ve görevli hâkim mah*kemedeki bütün oturumları açık yapacaktır. Duruşmanın açık yapıldığının duruşma tutanağında gösterilmesi gerekmektedir. Aleniyet yargılama sıra*sında yapılan tüm işlemlerde geçerlidir. Bu nedenle tarafların isticvabı, ta*nıkların dinlenmesi ve diğer her türlü yargılama faaliyetleri herkese ve özel*likle davanın taraflarına açıktır. Taraflardan her biri davanın her safhasında bulunmak hakkına ve diğer tarafın usul işlemlerini öğrenmek yetkisine sa*hiptir (madde 157). Yargılamanın aleni yapılması herkes için bazı durum*larda kaldırılabilir ise de davanın tarafları için açıklık, kendisinden asla taviz ve*rilemeyen temel bir ilkedir.[42]

    Delillerin ikamesinde (madde 243), incelenmesinde, tanıkların din*lenme*sinde (madde 257),[43] isticvap sırasında ve bütün oturumlarda, yargıla*manın gizli yapılmasına karar verilmiş olunsa dahi, tarafların bulunma hak*ları vardır.[44] Delillerin inceleneceği duruşma günü taraflara önceden haber verilmemiş ise delilin tekrar ikamesi gerekir. Tahkikat tarafların yokluğunda yapılmışsa geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf yoklu*ğunda yapılmış olan işlemlere itiraz edemez (madde 213). Yemin açık du*ruşmada yerine getirilir (madde 339). Yeminin açık yapılmasına ilişkin usul kurallarına uyulmadan, da*vacıya telefonla yemin ettirilmesi usule aykırı*dır.[45]

    Açıklık ilkesinin bir gereği olarak taraflar tutanakları her zaman in*celeyebilirler. Yargılama tutanağına ilişkin onaylı suretler, istek halinde taraflardan her birine verilir. Taraflar ve vekilleri her duruşmada bulunabilir, tutanak suretlerini isteyebilir ve dosyayı inceleyebilirler (madde 155, 157). An*cak duruşma sırasında mahkemeye sunulan belge ve tutanakların davanın tarafları dışındaki izleyiciler tarafından görülmesi aleniyetle ilgili değildir.[46]

    Yargılamanın aleniliği, kararların açık olarak tefhiminde de geçerli*dir. Hüküm aleni olarak verilir. Kararın tefhimi, en az 388’inci maddede belirti*len hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması sure*tiyle olur (madde 381/2). Hüküm sonucu ile varsa kanun yollarının da hü*kümle bir*likte belirtilmesi gerekir (madde 388/4). Mahkemenin, davacının talep sonuçla*rından her biri hakkında verdiği hükmü, taraflara yüklenen borç ve hakları açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutana*ğına yazdır*ması ve bunu duruşmada okuması gerekir (madde 381/2, 388/son). Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin bir gereğidir. Aksi halde yeni şüphe ve uyuşmazlıkların çıkmasına neden olur. Dava içinde yeni davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barı*şın oluşturulması zor olur.[47]

    Hukukumuzda çoğu kez hüküm fıkrası, bildirilmek suretiyle tefhim edilmekte, gerekçeli karar ise daha sonra taraflara yazılı olarak tebliğ edil*mektedir. Bu anlamda hükmün aleni olarak sadece fıkrasının aleni duruş*mada bildirilmesi aleniyet ilkesinin ihlali sayılmaz.[48] Hâkimin, tahkikatın bittiğini bildirmemesi ve dosyayı incelemek üzere davayı başka bir güne bırakması halinde o gün hükmü tefhim etmemesi veya davanın kabulüne karar verildiği tefhim edildikten sonra bundan dönülüp davanın reddine şek*linde karar düzenlenmemesi gerekir. Tefhim edilen kısa kararla tebliğ edilen gerekçeli kararın çelişkili olması, aleniyet ilkesine aykırı olur. Kısa kararla gerekçeli kararın aynı olması kuralı, kamu düzeni ile ilgilidir. Bu kurala aykırılık, mahkemelere olan güveni sarsar ve bozma sebebidir.[49]

    Doğrudan katılmanın sağlanmasında mahkemelerin işleyişinin düze*nin bakımından bazı sınırlandırmalar getirilebilir. Duruşmaların sakin ve düzgün olarak yapılabilmesi son derece önemlidir. Bu nedenle dinleyicilerin kimliklerinin alınıp isimleri yazılarak girişleri kontrol edilebilir, günlük kimlik veya giriş kimliği verilebilir ki bu tür sınırlamalar doğrudur.[50]

    Mahkemelerde yargılamanın açık olması, duruşma sırasında ahlâka aykırı bir davranışta bulunulması ve uygun olmayan kıyafetle gelme ser*bestliğini içermez. Bu tür bir durumda herhangi bir karara gerek olmadan mahkeme başkanı veya hâkim, bu tür bir davranış içinde olanları duruşmaya girmekten men edebilir. Hâkim, disiplin tedbiri olarak bu kişilerin duruşma salonundan çıkarılmasına karar verebilir (madde 150/I).[51] Duruşmanın dü*zenli olarak yürütülmesi için alınacak disiplin tedbirleri, sadece taraflara ilişkin olanlar (madde, 70, 268) hariç, duruşma salonunda veya keşifte bulu*nan ta*raflar, tarafların vekilleri, dinleyici olarak bulunan diğer avukatlar, dinleyi*ciler, tanıklar, bilirkişiler hakkında da alınabilir. Buna karşılık hâkim (baş*kan), mahkeme üyelerini (hâkimleri) savcıyı ve hatta hâkim stajyerlerini disiplin tedbiri olarak duruşma salonundan çıkaramamalı, böyle bir durumda duruşmaya son vermekle yetinmelidir.[52]

    B. Dolayısıyla aleniyet

    Dolayısıyla aleniyet, çeşitli basın araçlarıyla, örneğin televizyon, ga*zete, radyo gibi araçlarla muhakeme işlemlerinin geniş kitlelere duyurulma*sıdır. Basın temsilcileri de diğer kişiler gibi duruşmalara katılma hakkına sahiptir. Bu kişiler, diğer katılanlara nazaran herhangi bir ayrıcalık taşımayıp eşit korunma haklarına sahiptirler.

    Kişilerin duruşmaları izleme hakkı, kamunun bilgi, kontrol ve yararı için karşımıza çıkmaktadır. Ancak şu da bir gerçektir ki aleniyet ilkesinin amaçlarının gerçekleştirilmesinde basına pek fazla ihtiyaç duyulmamaktadır. Çünkü aleniyet ilkesinin amacı, duruşma sırasında insanların tavır ve davra*nışlarının, söylediklerinin bir kısmının aynen duyurulması değildir

    Türk hukukunda basının duruşmalara alınıp alınmaması hususunda çoğu zaman kargaşalıkların çıkmasına sebebiyet verilmekte ve sağlıklı bir muhakeme imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Basın mensuplarının serbest hareketleri nedeniyle çoğu zaman taraflar hâkimi, hâkim de tarafları göre*meden duruşma yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durum, tanıkların dinlen*mesinde ve tarafın isticvabında da görülebilmektedir. Tarafın yüzünü, dav*ranışlarını isticvap sırasında tam olarak görmesi gereken hâkim, fotoğraf ve film çekimi nedeniyle tarafla yüz yüze gelememektedir. Bu karmaşa, izle*yenlerin yargıya olan güvenini artırmaya değil azalmasına hizmet etmekte*dir. Dinleyiciler çoğu zaman basının da bulunduğu duruşmalarda muhakeme işlemlerinin yanı sıra tarafların, tanıkların ve sanığın gösterile*rini de izlemek zorunda kalmaktadırlar. Bütün bunlar duruşmaların disiplin ve düzenini bozduğu gibi, aleniyet ilkesinin amaçlarının gerçekleşmesine değil mahke*melere güvensizliği doğurmaktadır. Bu nedenle hukuk düzeni*mizde basının duruşmaları takibiyle ilgili genel bir düzenlemenin yapılması zorunluluğu bulunmaktadır. Aslında bu konuda hâkimin, duruşma sırasında gerekli ön*lemleri alması mümkündür. HUMK madde, 150 uyarınca muhakeme*nin idare ve zabıta işleri mahkeme başkanına, tek hâkim varsa o hâkime aittir. hâkim bu yetkisine dayanarak duruşmaları basının izleyiş tarzı ile ilgili ge*rekli tedbirleri alabilir. Mesela belli bir yerden görüntü alınmasını veya belli bir zamanda görüntü alınmasını sağlayabilir. Bunun yanında hâkim, basının ses, görüntü veya fotoğraf almasını da yasaklayabilir. Bu du*rum, aleniyet ilkesinin ihlali anlamına gelmez. Zira aleniyet ilkesi, duruş*maların çekilme*sini, görüntü alınmasını ve bu şekilde dolayısıyla aleniyetin sağlanmasını ve kamunun aydınlanmasını değil, bizzat halkın doğrudan du*ruşmalara katıl*masını amaçlamaktadır. Bu konuda genel bir düzenleme ya*pılması, hâkimle*rin farklı kararlarının tartışılmasını ve basının zaman zaman ortaya çıkan protestolarını da önleyecektir.[53]

    4. Aleniyetin kaldırılması ve gizli yargılama

    Aleni yargılama, hukuk devleti ilkesi açısından çok önemli bir ilke*dir. Kural, duruşmaların aleni yapılması olmakla beraber bazı hallerde du*ruşmaların gizli yapılmasında hem kamunun hem de tarafların ve davaya katılan diğer kişilerin (örneğin tanıkların) yararları vardır. Davada aleniyetin kal*dırılması genel bir kural olarak veya bir tarafın isteği halinde söz konusu olmaktadır.[54]

    Aleniyet sebebiyle duruşmalara katılanlar, aslında ya bir sansasyon sebebiyle ya davanın taraflarına yakınlıkları sebebiyle ya da dava hakkın*daki meraklarından dolayı duruşmalara katılan kimselerdir. Bunların dı*şında, bir vatandaş olarak denetleme amacıyla katılanlar hemen hemen hiç yoktur. Yargılamaya gelenlerin amacı halk adına bir denetim değil, sansas*yonel olayı işitmek veya kişileri görmek amacıyladır.

    Bazen konuşma güçlüğü olan tanık salonda büyük bir kalabalığı gö*rünce komik ve kötü duruma düşebilmektedir. Bu tür bir kişi, kalabalığın kendisine gülmesine veya bağırması üzerine daha önce söyle*diklerini unuta*bilir ve şaşırabilir. Bu ise aleniyetin amacı olarak gösterilen “gerçeğin tespi*tinde” olumsuz rol oynayabilir.[55] Bunun yanı sıra duruşmaya katılanlar ve dinleyiciler duruşma salonunu tiyatro salonuna çevirebilirler. Özellikle bası*nın görüntü alması veya fotoğraf çekmesini fırsat bilen bazı kişi veya grup*lar bundan yararlanarak gösteri yapabilirler. Bu ise özellikle basın aracılı*ğıyla durumu öğrenen kişiler için, yargının ciddiyeti konusunda ciddi şüp*heler uyandırır.

    Haksız yere davalar açılması ve haksız iddiaların sürülmesi ve bun*ların çoğu kez aleni yargılamada tartışılması bir çok kişinin bu durumdan zarar görmesine neden olmaktadır. Sırf bir kimsenin ekonomik, ahlaki veya siyasî durumuna zarar verebilmek amacıyla açılan davalar, aleni muhakeme nedeniyle herkesin önünde tartışılmakta ve kötü niyetli kişiler bu şekilde amacına ulaşmaktadır. Muhakemenin sonunda daha sonra bu iddialar haksız çıksa da, tam olarak yarattığı sonuçları silmemektedir. Bu ve benzeri du*rumlarda aleniyet nedeniyle tarafların, tanıkların kişilik alanları ve yaşamla*rının gizli alanlarının tehlikeye girmesi ve ihlal edilmesi söz konusu olmak*tadır. Özellikle basının duruşmaları izlemesi, bu konudaki yasal düzenle*melere rağmen keyfi ve yanlı haber vermesi yargıyı objektiflikten uzaklaştı*rabilir. Bu, özellikle eksik ve yanlı bilgi verme sebebiyle kamuyu olumsuz etkileyebilmekte ve verilen kararın adil olmadığı yönünde bir düşüncenin doğmasına da neden olabilmektedir.[56] Tüm bu ve buna benzer durumlar; yargılamada aleniyetin hangi hallerde gerekli olduğu ve hangi hallerde kal*dırılabileceği noktasındaki düzenlemeleri zorunlu kılmaktadır. Aleniyet eğer adil yargılama yapılmasına zarar verecekse elbette sınırlandırılabilmelidir.

    Duruşmaların gizli yapılması, mahkemeyi oluşturan kişiler dışında kimsenin duruşmaya katılmamasıdır. Gizli yargılama söz konusu ise tanık ve bilirkişiler de, dinlenilmeden önce dışarıda bekletilmelidirler. Dinlendik*ten sonra da, duruşma salonunda bulunmaları gerekli değilse hemen salonu terk etmelidirler. Mutlaka gizli yapılması gereken duruşmalara bazı kişilerin katılmasına mahkeme izin verebilir. Bu kişiler; bilim adamları, basın temsil*cileri ve o kişinin yakınları olabilir. Mahkemede staj yapmakta olanların duruşma salonunda bulunmalarına izin verilmesi, duruşmanın gizli yapılma*sının ihlali anlamına gelmez. Ancak hâkim, gizli yargılamaya rağmen, bazı kişilerin duruşmada hazır bulundurulduklarını, açıklığın kaldırılmasına iliş*kin kararında belirtmelidir.[57]

    Anlaşılacağı üzere aleniyetin kaldırılmasında sayılan sebepler genel*likle benzerlik göstermektedir. Bunlar; “kamu düzeni, genel ahlâk, ulusal güvenlik, mahkeme salonunun düzeni, küçüklerin çıkarları veya tarafların özel yaşamlarının korunması” halleridir.

    İnsan Hakları Komitesi, bütün bu istisnai hallerin dar yorumlanması gerektiği kanaatindedir. Bu istisnai durumların dışında bir duruşmanın, basın mensupları dahil genel olarak halka açık yapılması ve katılımın sadece be*lirli bir kategorideki kişilerle sınırlandırılmaması gerektiğini kabul etmekte*dir.[58]

    Yukarıda sayılan ve aleni duruşmaların kaldırılmasını gerektiren şartların varlığı halinde mahkeme, yargılamanın bir kısmı için veya tüm duruşma boyunca aleniyeti kaldırabilir. Genel ahlâkın veya kamu güvenliği*nin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşmanın bir kısmının veya ta*mamının gizli yapılmasına mahkeme karar verebilir. Babalık, boşanma, zina iddialarında, halkı heyecanlandıran, ayaklanmaya veya suç işlemeye teşvik eden konularda, hacir ve velayetin kaldırılması davalarında yargılamanın gizli yapılması hususundaki isteğin kabul edilmesi usule aykırı olmayacak*tır.[59]

    Kamu düzeni veya devletin güvenliğinin tehlikeye düştüğü durum*larda aleniyetin kaldırılabilmesi için; söz konusu tehlikenin gerçekten mev*cut olması ve mahkemenin değerlendirmesine göre muhtemel olması gere*kir. Devletin güvenliği, iç ve dış güvenliktir. Devlet sırrının açıklanması, devletin güvenlik ve istihbarat güçlerinin somut çalışma şekil ve şartlarının veya buralarda çalışan kişilerin kimliklerinin açıklanması hallerinde devletin iç ve dış güvenliği nedeniyle söz konusu duruşmaların gizli yapılması kararı alınabilir.[60]

    AİHM, basının ve halkın, bir ce*zaevindeki mahkumların disiplin yargılamasına alınmamalarının, kamu dü*zeni ve güvenlik gerekçeleriyle haklılığına karar vermiştir. Mahkeme, bu yargılamanın aleni yapılmasının, “kamu makamları üzerinde orantısız bir yük getireceğini” belirtmiştir.[61]

    Uluslar arası hukuk, nelerin ulusal güvenlikle ilgili olduğunu tanım*lamaları için devletlere sınırsız bir takdir hakkı tanımamıştır. Ulusal güven*lik nedeniyle haklı gösterilmeye çalışılan bir kısıtlama, ülkenin varlığını veya bir güç kullanımına ya da tehdide karşı toprak bütünlüğünü veya askeri bir tehdit gibi dıştan gelsin ya da ülkeyi yıkmayı amaçlayan bir karışıklık gibi iç kaynaklı olsun, tehditlere ya da güç kullanımına yönelik yanıt verme kabiliyetini koruma şeklinde gerçek bir hedef ve gösterilebilir sonuçları bu*lunmadıkça meşru sayılmaz. Ancak bu şartların varlığı halinde ulusal gü*venliğin korunması gerekliliği vardır ve bu gerekçelerle yargılamalarda ale*niyet kaldırılabilir.[62]

    Gizli duruşmalarda yapılan işlemlerin yayımlanması yasak*tır. Yar*gılama ile ilgili haberler dolayısıyla gerçek veya tüzel bir kişinin kişi*lik hakları basın yoluyla ihlal edilmiş ise basının, doğan maddî ve manevî za*rardan dolayı sorumluluğu söz konusudur.[63]

    Bugün için mahkeme salonlarının aleniliği, sadece meraklı veya sırf eğlence ihtiyacı olan bazı dinleyici veya seyircilerin hukukun temsilcisi ola*rak tatmin olmasını değil, kamunun bilgi, kontrol ve yararı için karşımıza çıkmaktadır. Basın araçlarının, görülmekte olan veya sona ermiş bir dava hakkında spekülasyon veya sansasyon hırsıyla veya aşağılayıcı biçimde lü*zumsuz ayrıntılara girmesi halinde devletin yargı faaliyetinin medya yoluyla kamuya açıklanması; özellikle çocukların, davanın taraflarının ve dava ile ilgisi olan diğer kişilerin kişilik haklarının korunmasında aleniyetin ne öl*çüde kullanılması gerektiği hususunda bir problemi de beraberinde getir*mektedir. Yargılamanın aleni yapılması nedeniyle kişilerin özel yaşamları*nın aydınlanması veya yargılamaya katılan kişilerin özel yaşamlarının gizli alanının bazı kişiler -taraflar, mağdur, tanık ve dinleyiciler olabi*lir- tarafın*dan öğrenilmesi sonucunu doğurur ve yine davayla ilgili kişilerin na*mus ve şereflerini ihlâl edici, lekeleyici veya yüz kızartıcı olabilir ve onla*rın şöhret, otorite, onur ve inanılırlıklarına gölge düşürebilir, kredilerini azalta*bilir, toplumdan dışlanabilirler veya kendilerinde psikolojik zararlar verebilirler. Oysa kişilik haklarının mahkeme önünde yargılama sırasında daha fazla korunması gerekir. Yargılama safhasında aleniyet ilkesi gerçekle*şiyor dü*şüncesiyle bu ihlaller yapılırsa bu tür bir yargılama aleniyet ilkesinin amacı olamaz.[64]

    Aleniyet, çocukların veya dava ile ilgili olan kişilerin özel yaşamla*rının korunması amacıyla da kaldırılabilir. Avrupa Komisyonu, küçüklere ilişkin cinsel suçlarla ilgili bir davada halkın duruşmadan çıkarılmasını AİHS madde, 6’ya uygun bulmuştur.[65] Davaya katılanların aile, sağlık veya cin*sel yaşam gibi üçüncü kişilerin bilmesini gerektirmeyen, onların özel ya*şamlarını ilgilendiren hallerde de aleniyet kaldırılabilir. Örneğin mağdurun bir cinsel suç hakkındaki açıklaması sırasında, doktorun, sağlık durumu hakkındaki bilirkişiliği, cinsel yaşamının açıklanması veya ailenin iç yaşa*mıyla ilgili konularda gizli duruşma yapılabilir. Buna karşılık bir trafik ka*zasında normalin üzerinde alkol alınması veya kötü ödeme alışkanlığı gizli*lik için yeterli değildir.[66]

    Sonuç olarak, özellikle davaya katılanların “kişisel yaşam alanı, özel sırları, özel yaşam veya aile yaşamı”nı ilgilendiren hallerde aleniyetin kaldı*rılabileceği veya sınırlandırılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Bunun yanında kamusal yarar veya kamu yararı gibi duyarlılık arz eden olaylarda istisnai olarak aleni duruşma yapılabileceği de öngörülmüştür.

    Aleniyetin kaldırılabileceği bir diğer alan, mesleki veya ticari sırların açıklanmasını gerektiren davalarda ortaya çıkmaktadır. Önemli ticari, vergi ve buluşlarla ilgili sırların açıklanmasının gerekli olduğu hallerde duruşma*nın gizli yapılmasına karar verilebilir. Bilançolar, organizasyon, satış kay*nakları, müşteri kartları, üretim metodu gibi hususlar işletme ve ticari sır kapsamındadır. Bunun yanında, sadece buluşlar değil, model ve tasarılar da ticari sır kapsamındadır.[67]

    Aleniyetin sınırlandığı bir diğer alan ise dava dosyasının incelenmesi aşamasında ortaya çıkmaktadır. Dava dosyasının incelenmesi, yargıya doğ*rudan katılanlarla sınırlandırılmıştır. Üçüncü kişilerin dava dosyasını ince*lemesi ya yargılamadaki ilgili kişilerin icazetiyle ya da üçüncü kişilerin dava dosyasının içeriği hakkında bilgi edinmesinin, sırların gizli tutulması yara*rına ağır bastığı durumlarda kabul edilmiştir. Örneğin adlî yardım talebinin söz konusu olduğu durumlarda dosyanın içeriği, bu yönde talepte bulunan kişinin kişisel ve ekonomik durumunu yansıtıyorsa, karşı tarafın bu dosyayı inceleme yetkisi yoktur. Aynı şekilde üçüncü kişi veya mercilerin, boşanma davasıyla ilgili dosyayı inceleme hakkı oldukça sınırlandırılmıştır. Bunların yanında, yargılamaya katılanların, geçmişteki hastalıkları, tıbbi ve özellikle psikiyatrist bilirkişi veya hekimin susma yükümlülüğü olan hallere ilişkin durumları tespit eden belgeleri incelenemez.[68]

    Aleniyet konusunda Kanun’da bir de “belli kişiler için aleniyetin kaldırılması” hakkında düzenlemeler mevcuttur. Buna göre; mahkeme huzu*runda uygun olmayan davranışlarda bulunan kimseyi hâkim duruşma salo*nundan çıkarır ve tevkifhaneye gönderilmesine karar verir (madde 150/2). Bu durumda duruşmaya bu kişinin yokluğunda devam edilir. Burada aleni*yet sadece mahkemenin huzurunu bozan kişi bakımından kaldırılmaktadır. Ay*rıca mahkemelere girişte kişilerin dış görünüşüyle ilgili kısıtlamalar da geti*rilebilir. Mahkemelerde yargılamanın açık olması duruşma sırasında ahlâka aykırı davranışta bulunulmasını ve uygun olmayan kıyafetle gelme serbest*liğini içermez. Sarhoş veya üstü başı yırtık veya yağ içinde bir kişinin du*ruşmalara girişi engellenebilir. Dansöz kıyafetiyle veya hamam peştamalı ile de duruşmalara girilemez. Bu halde, bir karara gerek olmadan mahkeme başkanı veya hâkim, bu tür bir davranış içinde olanları duruşmaya girmekten men edebilir. Yani hâkim, bazı kişilerin disiplin tedbiri olarak duruşma sa*lonundan çıkarılmalarına karar verebilir. Bilinçli bir provokasyon amacıyla yapılmadıkça uzun saç veya sakal bu günkü anlayışa göre bir sakınca yaratmaz.[69]

    Mahkeme, duruşmanın gizli yapılmasına karar verirse bunu duruşma tutanağına geçirmek ve duruşmanın gizli yapılmasının gerekçesini tutanakta belirtmek zorundadır (m.149).[70] Mahkemenin, aleniliği kaldırma kararının açık olmaması mutlak temyiz nedenidir.[71]

    Her iki tarafın, yargılamanın gizli yapılmasını istemeleri, hâkimin bu doğrultudaki isteği kabul etmesiyle mümkündür. Duruşmanın açık yapılma*sında kamunun yararı söz konusu ise yargılamanın gizli yapılması talebi reddedilmelidir. Taraflar arasında yargılamanın gizli yapılmasına ilişkin antlaşma, ancak hâkimin kabul etmesiyle geçerli olabilecek ve yargılama gizli yapılabilecektir. Kanun’un açıkça kabul ettiği durumlar dışında yargı*lamanın gizli yapılması ancak mahkeme kararıyla mümkündür.[72]

    Yargıtaydaki duruşmalar kural olarak aleni yapılır. Fakat şartları varsa Yargıtaydaki duruşmaların gizli yapılmasına karar verilebilir.[73] AİHS’nin 6’ncı maddesinin uygulaması yargılamanın tüm safhalarını kapsa*makta ise de, kanun yollarına başvurulmasında bu madde gerekleri daha bir yumuşaklıkla uygulanabilecektir. Bu nedenle temyiz aşamasında “açık du*ruşma” gereğine riayet edilip edilmediği hususu, ilk derece mahkemesi kara*rına yapılan itirazın konusu ve önemi ve aynı zamanda muhakeme faaliyeti*nin bütünü göz önünde tutulmak suretiyle ele alınacaktır. Avrupa İnsan Hakları Divanı, istinaf yahut temyiz incelemesinin, davanın yalnızca hukukî yönüne inhisar etmesi veya başvuru sahibinin geçerli bir istinaf veya temyiz nedeni göstermemesi halinde bu merciler önünde, ilgilinin de katılacağı bir açık duruşmaya gerek görmemiştir.[74] Ancak ilk derece yargılamasını izleyen derecelerde inceleme, davanın hukukî yönü yanında esas ve maddî yönünü de içeriyorsa ilgilinin katılımıyla açık duruşma yapmak gerekecektir.[75]

    İstek halinde Yargıtay’daki duruşmaların gizli yapılmasına karar ve*rilebilir. Bir boşanma davasında Yargıtay’daki duruşmanın, istek üzerine gizli yapılmasına karar verilmiştir.[76] Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Komis*yonu, kabul edilebilir bir istisna bulunmadıkça, en azından bir mahkemenin davanın esası hakkında aleni yargılama yapması gerektiğini belirtmişlerdir. Mahkeme, alt dereceli mahkemelerde davanın esası hakkında duruşma ya*pılmış olması halinde, üst mahkeme önündeki yargılamanın du*ruşmalı veya aleni yapılmasının zorunlu olmadığı sonucuna varmıştır. Bu*nunla birlikte, üst mahkemelerdeki yargılama sırasında maddî ve hukukî noktaları ileri sürmenin mümkün olması durumunda, duruşma hakkı buluna*bilir.[77]

    İkinci ya da üçüncü derece yargılama sırasında açık duruşma yapıl*ması gereğine ilişkin olarak Divan, oldukça ince bir ayrım yapmaktadır. AİHS’nin 6’ncı maddesi ne ceza ne de hukuk davaları bakımından istinaf ve temyiz yolunu güvence altına almıştır. Ancak bu tür kanun yollarına sahip bir devlet, hak arayanların buralarda Sözleşmenin öngördüğü güvencelere sahip olmasına dikkat etmek zorundadır. Zira usûl bir bütündür ve 6’ncı mad*denin sağladığı koruma ilk derece hükmünden sonra sona ermemekte*dir.[78]

    Duruşma salonlarına alınmadan önce kimlik yoklaması ve üst ara*ması yapılması alenilik ilkesinin ihlali niteliğinde değildir. Ancak bu, gü*venlik açısından gerekli olduğu oranda uygulanmalıdır. Salonun dolması ve artık daha fazla kişinin alınmasının güvenliği bozacak duruma geldiği bir ortamda, artık duruşma salonuna kimsenin alınmaması alenilik ilkesinin ihlaline vücut vermez.[79]

    5. Aleni yargılama ilkesinin ihlalinin sonuçları

    Gerek aleniyet ilkesinin geçersiz şekilde sınırlanmış olması ve ge*rekse duruşmanın, gerekmediği halde gizli yapılmamış olması usul hatası olarak kabul edilir. Buna karşı olağan kanun yollarına başvurulabilir. Bu ilkenin ihlalinin önemli sonuçları vardır. Aksi halde bu ilkenin korunması düşünülemez. Aleniyet ilkesine aykırı davranılmış olması hükmü, “iptal edilebilir” kılmaktadır. Burada aleniyet ilkesine aykırı davranılarak verilen hüküm batıl değildir ve bu ilkeye aykırı olarak verilmiş kesin hükme karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.[80]

    Türk hukukunda ise öğretide[81] ve Yargıtay kararlarında[82] yargılama*nın açık veya gizli yapılmasına ilişkin kurallara uyulmaması mut*lak temyiz nedeni değil nispi bir temyiz nedeni olarak görülmekte, usule aykırılığın ancak sonucu etkilemesi halinde temyiz nedeni olacağı kabul edilmektedir.[83] CMK’de ise aleniyet ilkesinin ihlali mutlak bozma sebebi olarak kabul edilmiştir (CMK madde, 182).

    Eğer aleniyet ilkesi yanlış olarak kısmen veya tamamen kaldırılmışsa mutlak bozma sebebidir. İhlalin mutlak bozma sebebi sayılabilmesi için mahkemenin, olaya göre yeteri kadar ihtimam, dikkat gösterse idi tespit edilebilecek nitelikte olmalıdır. İhlal, aleniyet ilkesinin koruma amacına göre objektif bir ihlal olmalıdır.[84] Duruşma salonunun kapısı kendiliğinden kapanarak salona girişin engellenmesi, mübaşirin salonda tüm yerlerin dolu olduğunu belirterek duruşmanın gizli yapılmasına neden olması, salona, fark edilmeden “aleni” yerine “gizli duruşma” yazısının asılması gibi hallerde mutlak bozma sebebinin varlığı kabul edilir. Eğer, aleniyetin kaldırılması gerekli iken mahkeme de bu yönde karar verir fakat bu gerçekleşmezse, bu da mutlak bozma sebepleri arasında sayılabilir. Örneğin mahkeme, tanığın özel yaşamının korunması amacıyla duruşmanın gizli yapılmasına karar vermiş ve fakat duruşma salonuna, fark edilmeden bir dinleyici girmiş ya da salonda kalmışsa burada da mutlak temyiz sebebinin şartları gerçekleşmiş olur.[85]

    Aleniyet ilkesinin ihlal edildiğini sadece davanın tarafları ileri süre*bilir. Davanın tarafları dışındaki, duruşmaya alınmamış üçüncü kişilerin, aleniyet ilkesinin ihlali nedeniyle verilen hükme karşı kanun yoluna baş*vurması mümkün değildir. Aleniyet ilkesine aykırılık için ihlalin bir veya birden fazla kişi tarafından yapılmış olması veya kanuna aykırı olarak yapı*lan gizli duruşmaya bir kimsenin katılmak, girmek istemiş olması önemsiz*dir.[86] Davanın taraflarının ihlale icazet vermesi veya hemen itiraz etmeme*leri, ihlâli ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu konuda tarafların, aleniyet ilkesinin ihlâline karşı itiraz etmekten vazgeçmek gibi bir hakları bulunma*maktadır. Zira aleniyet ilkesi kamu düzenini ilgilendirmekte, sadece davanın taraflarını ilgilendirmemektedir. Bu sebeple tarafların, bu ilkeden vazgeçme veya bu ilkenin aksine anlaşma yapmaları mümkün değildir.[87]

    Bunun yanında ilk derece mahkemesinin kararlarını inceleyen Yar*gıtaydaki duruşmalar da aleni yapılır. Fakat şartları varsa Yargıtayda du*ruşmaların gizli yapılmasına karar verilebilir.[88] Karar düzeltme inceleme*sinde ise duruşma yapılmayacağı için aleniyet ilkesi uygulanmamaktadır.





    --------------------------------------------------------------------------------

    [1] Ancak Anayasa Mahkemesi önündeki yargılama bakımından aleniyet ilkesinin sınır*landırılması insan haklarına aykırı görülmemiştir. Sosyalist Parti’nin kapatılması ile ilgili olarak açılan, D. Perinçek, İ. Kırıt, Türkiye davasında başvurucular, Anayasa Mahkemesi önündeki yargılamada aleni yapılan bir duruşmadan yararlanamadıklarını, 12.5.1992 tarihinde yapılan duruşmanın aleni gerçekleştirilmediği ve Anayasa Mahke*mesi önünde kapalı olarak yapılan bu oturum sırasında, Sosyalist Parti temsilcilerinin, görüşlerini sözlü olarak sunmak ve yargıçların sorularını yanıtlamakla yetindikleri bu nedenle AİHS’nin 6’ncı maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Buna karşılık Komisyon, AİHS’nin 6’ncı maddesinin Anayasa Mahkemesi önündeki yargılamalar bakımından uygulanamayacağı kanaatindedir. Anayasa Mahkemesinden, ilgili, mevcut maddî hukuk temeline herhangi bir özel hakkı, bunun medeni hukuk mu yoksa kamusal nitelikli mi olduğunun belirlenmesini istememiştir. Anayasa Mahkemesi yalnızca ana*yasal haklarla ilgilidir. Uyuşmazlık konusu yargılama, ne başvurucuların medeni hukuk nitelikli haklarına ve yükümlülüklerine, ne de ceza hukuku alanında onlara yöneltilen bir suçlama ile ilgili bulunmadığından Anayasa Mahkemesi önündeki yargılamada AİHS’nin 6. maddesinde öngörülen “aleni” yargılanma hakkının ihlal edildiğinden söz edilmesi mümkün değildir. Kom. Kar. D. Perinçek, İ. Kırıt, Türkiye, 26.10.1996, 21237, 93 , 106, 113, Demircioğlu, 338.

    [2] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 21; Pekcanıtez, “Usul”, s. 210, 211; Kuru, “Usul” I, s. 147; Belgesay, “Şerh”, s. 358 vd.; Önen, “Yargılama Hukuku”, s. 61; Postacıoğlu, s. 370; Bilge - Önen, s. 290; Berkin, “Usul”, s. 420; Ansay, “Usul”, s. 56; Üstündağ, “Usul”, s. 259.

    [3] Kuru, - Arslan - Yılmaz, “Usul”, s. 126; Berki, “Usul”, s. 35.

    [4] Bu temel ilke Alman hukukçularınca; “Im Namen und vor den Augen des Volkes” şeklinde ifade edilmektedir. Demircioğlu, 338.

    [5] Aksoy, “Aleniyet” I, s. 9; Bu bağlamda 5237 sayılı CMK madde 232/1: ‘Hükmün başına, “Türk Milleti adına” verildiği yazılır’.

    [6] Aksoy, “Aleniyet” I, s. 10.

    [7] 04.11.1848 Fransız Anayasası, madde 81. 25.04.1848 Avusturya Anayasası, madde 29, 28.03.1849 Alman Anayasası, madde 178, Aksoy, “Aleniyet” I, s. 9.

    [8] Özay, s.108, 109.

    [9] “...fimabait eshabı cünhanın davaları kavanini şer’iye iktizasınca alenen berveçhi tet*kik görülüp hüküm olunmadıkça”... ; Kili - Gözübüyük, s. 21.

    [10] “...iş bu mehakim ve mecaliste muhekematı vakıa aleni icra olunması”...; Kili, Gözübüyük, s. 24.

    [11] “Mahkemelerde her nevi muhakeme alenen cereyan eder. Ancak Kanunda musarrah esbaba mebni, mahkeme muhakemeyi hafi tutabilir”. Kanun, i Esasi 1908, madde 82.; Kili - Gözübüyük, s. 43.

    [12] Madde 26.09.2004 tarih 5236 sayılı yasanın 10’uncu maddesi ile değiştirilmiş olup karşılaştırma yapmak için eski hali şöyledir. (Mülga) HUMK, 149: ‘Muhakeme alenen yapılır. Alenen icrası adap ve ahlaki umumiyeye mugayir olduğu muhakkak olan hallerde mahkeme, esbabı mucibe beyaniyle muhakemeyi hafiyen icra edebilir’.

    [13] Belçika Any. madde 94; Danimarka Any. madde 65, I; Bolivya Any. madde 219; Yunanistan Any. madde 93, II; Guatemala Any. madde 240; Haiti Any. madde 119; Japonya Any. madde 82, I; Nikaragua Any. madde 235; Hollanda Any. madde 175; Avusturya Any. madde 90, I; Peru Any. madde 22; İspanya Any. madde 120; Bulgaristan Any. madde 137, II; Çekoslovakya Any. madde 103; Eski SSCB Any. madde 157., Demircioğlu, s. 340, dpn, 340’dan.

    [14] Gölcüklü - Gözübüyük, s. 262; Kibar, s.18; Akcan, s. 72; Gözlügöl, s. 120; Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 22; “Adil Yargılama”, s. 43. Aynı yönde başka örnekler olarak; Aleni yargılanma hakkı sadece, adaletin yararını korumanın gerektir*diği hallerde askıya alınabilir (Amerikan Sözleşmesi, madde 8, 5).; Herkes davasının (...) medeni nitelikteki hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklara karar verecek (...) bir mahkemede adil ve kamuya açık şekilde görülmesini isteme hakkına sahiptir (AGİK Kopenhag Sözleşmesi madde 5, 16).

    [15] Mahkemedeki tutanakların görülmesi, keşif yeri ve saatinin, bilirkişinin in*celeme yerinin bildirilmesi gibi.

    [16] Üstündağ, “Usul”, s. 259; Berkin, Usul, s. 423; Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 22.

    [17] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 25.

    [18] 5271 sayılı CMK madde 183/1 ve 180’inci maddenin beşinci fıkrası ile 196’ncı madde*nin dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak üzere, adliye binası içerisinde ve du*ruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletler kullanılamaz. Bu hüküm, adliye binası içerisinde ve dışın*daki diğer adlî işlemlerin icrasında da uygulanır.

    [19] Bu nedenle ancak belirli hallerde (istisnaen) gayri aleni muhakeme yapılabilir. Mah*kemenin, aleniyeti kaldırma kararı gerekçesinin açık olmaması mutlak temyiz se*bebidir. Yıldırım, “Delillerin Değerlendirilmesi”, s. 96.

    [20] Gölcüklü, Gözübüyük, s. 262; Kibar, s. 18; Akcan, s. 72; Gözlügöl, s.120; Pekcanıtez, “Aleniyet”, s.22; Pekcanıtez, “Adil Yargılama”, s. 43 .

    [21] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 25.

    [22] Aksoy, “Aleniyet”, II, s. 12, dip.34.

    [23] H. Yılmaz Alenilik, s. 234.

    [24] Akcan, s. 72.

    [25] Aksoy, “Aleniyet” I, s. 11.

    [26] Akcan, s. 73; Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 24.

    [27] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 25.

    [28] Aksoy, “Aleniyet” I, s. 10.

    [29] Aksoy, “Aleniyet” I, s. 10; Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 24.

    [30] Üstündağ, “Usul”, s. 600, 623.

    [31]Yeminin alenen yapılmasına ilişkin hükümlere (m. 339 vd.) uyulmadan davacıya telefonla yemin ettirilmesi yolsuzdur. Yıldırım, “Delillerin Değerlendirilmesi”, s. 95; Şahit dinlenmesinde alenilik ilkesine uyulmamışsa, bu usul yanlışlığı hükmün sonucuna etkili olup bozma sebebidir. Kuru, “Usul III”, s. 2609, 2610.

    [32] Ancak bu abartılmamalıdır. Zira kamuya malolmuş dava sayısı çok azdır. Taraflar dışında, dava ile ilgilenen pek az insan vardır. Bu nedenle alenilik ilkesi yalan beyanı her zaman önleyemez. Bunun yanında dava, eğer toplumda yankı yaratacak nitelikte ise bu sefer de kamuoyu baskısı nedeniyle şahit, hakikate uygun olmayan ifade vermek zorunda kalabilir. Yıldırım, “Delillerin Değerlendirilmesi”, s. 97.

    [33] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 30, 34.

    [34] Pekcanıtez, “Adil Yargılama”, s. 44.

    [35] Akcan, s. 76.

    [36] Ansay, “Usul”, s. 56; Kuru - Arslan - Yılmaz, “Usul”, s. 126, 127.

    [37] Demircioğlu, 339.

    [38] Demircioğlu, 339.

    [39] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 33.

    [40] Davanın aydınlanması için faydalı görülen hallerde mahkeme binasının olduğu ye*rin dışında da yargılamaya devam edilmesi mümkündür. Örneğin hâkim, hastalık veya sakatlık nedeniyle mahkemeye gelemeyecek olan tanığı (madde 225,/I) veya yemin edecek kimseyi (m.342) evinde veya hastahanede dinler veya yemin ettirir. Uyuşmazlık konusu olan taşınmazın keşfi yerinde yapılır (m.363). Tanık ve bilirkişiler taşınmazın bulunduğu yerde dinlenebilir (m.259, 365) taşınmaza ilişkin keşiflerde tanıkların keşif yerinde dinlenmeleri gerekir (m. 259, 365).; Kuru, Arslan, Yılmaz, “Usul”, s. 521; Postacıoğlu, s. 651; Ansay, “Usul”, s. 314; Akcan, s. 74.

    [41] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 32.

    [42] Bilge, Önen, s. 292.

    [43] Önemli nedenlerin varlığı halinde hâkim, taraflardan birini veya her ikisini geçici olarak yargılama dışında bırakabilir. Hâkim, tanıkların daha açık ve serbest olarak bil*diklerini söyleyebilmelerini sağlamak amacıyla tanıkların dinlenmesinde, tarafların yargılamada bulunmamalarına karar verebilir (m. 255, II). Bilge, Önen, s. 292; Kuru, Arslan, Yılmaz, “Usul”, s. 127.

    [44] Ansay, “Usul”, s. 57, 58; Bilge, Önen, s. 292.

    [45] Yılmaz, “Yemin”, s. 144.

    [46] Bilge, Önen, s. 292.

    [47] Yılmaz, s. 2845, 2846.

    [48] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s.37.

    [49] T.C. Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı yargı*lama açık olacak, yargılamanın sonunda mahkemece verilen karar da açıkça belir*tilecektir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerekir. Aksi halde yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Bu hukukî esasın doğal sonucu gerekçeli karar kısa karara uygun değilse kararın bozulması icap edecektir…YİBK, 10.04.1992, 1991, 7, 1992, 4.

    [50] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 33; Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kapsamında ismi bir defa girilen tarafların hazır olduğunda otomatikman gözüktüğü, ayrıca tüm baroya kayıtlı avukatların sistemde kayıtlı olduğu, vekaletnameleri ibraz edilmediği takdirde sistemin uyarı verdiği, böylelikle (durdurma cezası, ehliyetsizlik vb.) avukat olmayanla*rın sisteme girişlerinin önlendiği gözden kaçırılmamalıdır. Böylece medyada yer alan ‘sahte avukat’ haberlerinin önüne geçilebilecektir.

    [51] Bilge - Önen, s. 290.

    [52] Kuru - Arslan - Yılmaz, “Usul”, s. 128.

    [53] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 36.

    [54] Yıldırım, “Delillerin Değerlendirilmesi”, s. 96.

    [55] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 26.

    [56] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 26.

    [57] Ansay, “Usul”, s. 57; Berkin, “Usul”, s. 291.

    [58] “İnsan Hakları Komitesi”, Genel Yorum 13, 6., Demircioğlu, 319.

    [59] Ansay, “Usul”, s. 57; Berkin, “Usul”, s. 422, 423; Akcan, s. 78.

    [60] Pekcanıtez, “Aleniyet, s. 38.

    [61] Div.Kar. Campell, Fell Davası, 28.06. 1984, Seri A, 80 § 42., Demircioğlu, 320.

    [62] Tamer, Kaplan, “Adil Yargılanma”, s. 177.

    [63] Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi, 27.12.1988, 8761, 11141 (Yargıtay Kararlar Dergisi, 1989, 4, s. 488, 489).

    [64] Pekcanıtez, “Kişilik Hakları”, s. 17; “Aleniyet”, s. 39.

    [65] Tamer, Kaplan, s. 177.

    [66] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 39.

    [67] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 39.

    [68] Pekcanıtez, “Kişilik Hakları”, s. 19.

    [69] Bilge - Önen, s. 290; Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 40; Kuru, “Usul I”, s. 148, 149.

    [70] 1982 Anayasası madde 141; 1961 Anayasası madde 135/1.

    [71] Akcan, s.78.

    [72] Akcan, s. 79.

    [73] Kuru, “Usul V”, s. 4635, 4640.

    [74] Div.Kar. Fejde, İsveç 20.10.1991 Seri A, 212, c § 31, 34; Helmers, İsveç 29.10.1991 Seri A, 212, a § 36, 42; Monnel et Morris, Birleşik Krallık 2.3.1987, Seri A, 118 § 56; Axen, Almanya 8.12.1983 Seri A, 72 § 28; Sutter, isviçre 22.2.1984 Seri A, 74 § 30; Pretto et autres, İtalya 8.12.1983 Seri A, 71 § 27, Demircioğlu, 321.

    [75] Div.Kar.Fischer, Avusturya 26.4.1995 Seri A, 312 § 43 ve son; Kamasinski, Avus*turya 19.12.1989 Seri A, 168 § 106; Colozza et Rubinat, İtalya 12.2.1985 Seri A, 89 § 27, 29, Demircioğlu, 321.

    [76] Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 30.3.1971, 1109, 2121 (RKD. 1971, 6, 7, S. 200, 201).

    [77] Tamer Kaplan, s. 176.

    [78] Golder, “Birleşik Krallık”, 21.2.1975, Seri, A, 18 § 32; Axen, Almanya 8.12.1983 Seri A, 72 § 27; “Ekbatani”, İsveç 26.5.1988 Seri A , 134, § 24, Demircioğlu, 321.

    [79] Yılmaz H, “Alenilik”, s. 236.

    [80] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 40.

    [81] Kuru, “Usul I”, s. 147, 148; “El Kitabı”, s. 84; Kuru, Arslan, Yılmaz, “Usul”, s. 126.

    [82] Kanuni şartları oluşmaksızın yapılan gizli duruşma, sonucu etkilemediği sürece bozma nedeni sayılmadığından, “taraflardan birinin sakat olması, duruşmanın gizli yapılması için sebep değildir. Buna rağmen gizli duruşma yapılması Usulün 149. maddesine aykırıdır. Ancak bu yanlışlık hükmün sonucunu etkilemediğinden bozma nedeni olarak sayılmamıştır. Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 12.11.1974, 4967, 6817 (ABD. 1975, 5, s. 755, 756).

    [83] HUMK’un 389’uncu maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukukî varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle dava*dan el çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması yargılamanın aleniyetine, kararla*rın alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HUMK’un yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz …’ Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dai*resi, 01.11.2004, 1545, 10626; Aynı yönde YHGK. 09.07.2003, 2003, 3, 475 E., 473 K.

    [84] Demircioğlu, 342.

    [85] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 41.

    [86] Pekcanıtez, “Aleniyet”, s. 41.

    [87] Demircioğlu, 342.

    [88] Kuru, “Usul V”, s. 4641.



    Sonuç olarak, Anayasa'da düzenlenmiş bu ilkenin gereklerini yerine getirmeyenler hakkında suç duyurusunda bulunabilir, açık yargılama yapılan hallerde duruşma salonunda duruşmaları izleyebilirsiniz.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2009
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Sayın Emrah YAVUZCAN,

    Öncelikle eklediğiniz Akseki hakimi Sayın Kazım Uslu'nun makalesi için çok teşekkür ederim. Henüz iyice okumadım ancak satır satır değerlendireceğim.

    Benim merak ettiğim bu konuda sayın site yetkililerimizden ve hukukçu üyelerimizden hiç bir yorumda bululunmaması. Kuşkusuz bunca yıllık hukukçuların başına aynı durum gelmiştir, gelmediyse de duymuşlar, görmüşlerdir.

    Acaba kendilerinden ses çıkmamasının nedeni sitede yazılanların aleni olması, bunları hakimlerin de okuyabilceği, bu nedenle bu uygulamayı yapan hakimler ile ters düşmek istememeleri midir?

    Açıkçası sizden bu değerli yazıyı eklemeniz dışında birkaç satır da yorum eklemenizi beklemiştim. Konu kuşkusuz Adalet Bakanlığı'na, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, Yarsav'a iletilecektir. Ancak ne tür bır sonuç alınacağını bilemiyorum. Başka bir ülkede olsa o hakim ve mübaşir derhal görevden alınır. Daha doğrusu hakimler bunun sonucunu bildikleri için zaten böyle bir uygulama yapmaları mümkün değildir.

    Saygılarımla,

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jul 2003
    Nerede
    Samsun
    İletiler
    5.785
    Blog yazıları
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mübaşirin açık duruşmayı izlemek isteyen vatandaşı duruşma salonundan çıkarması

    Alıntı k_karakas34 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Benim merak ettiğim bu konuda sayın site yetkililerimizden ve hukukçu üyelerimizden hiç bir yorumda bululunmaması. Kuşkusuz bunca yıllık hukukçuların başına aynı durum gelmiştir, gelmediyse de duymuşlar, görmüşlerdir.

    Acaba kendilerinden ses çıkmamasının nedeni sitede yazılanların aleni olması, bunları hakimlerin de okuyabilceği, bu nedenle bu uygulamayı yapan hakimler ile ters düşmek istememeleri midir?

    Açıkçası sizden bu değerli yazıyı eklemeniz dışında birkaç satır da yorum eklemenizi beklemiştim.
    Sayın k_karakas34, iletimin en sonundaki yorumumu sanırım okumadınız.

    İkincil olarak, site yöneticisi olarak iletinize şu cevabı verdim:

    "Sonuç olarak, Anayasa'da düzenlenmiş bu ilkenin gereklerini yerine getirmeyenler hakkında suç duyurusunda bulunabilir, açık yargılama yapılan hallerde duruşma salonunda duruşmaları izleyebilirsiniz."

    Ayrıca, açık yargılama esnasında sizi duruşma salonundan çıkarmak ne mübaşirin haddinedir, ne de bir başkasının. Orası hakimin veya sanığın olduğu kadar, size aittir. Şikayet makamı Cumhuriyet Savcılığı'dır.

    Son olarak, olayın hakimlerle, mübaşirlerle veyahut zabıt katipleriyle ters düşmekle ilgisi yoktur, aleniyet ilkesi ile alakalıdır.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

dava izlemek

bayan mübaşir kıyafetleri

bayan mübaşir kıyafeti

mubasirlik nasil meslek

davalari izleyebilirmiyim

anayasadaki karşılığı duruşma talebinin

mübaşir kıyafeti

mübaşir resmi üniforması

bayan mübaşir üniforması

yargıtayda murafaa

durusmalari herkese acik midir

askeri mahkeme mubasirleri nasil olunur

mubafir kiyafeti

dava izlemek mahkemede

adliyede dava izlemek

mubasir kiyafeti

durusma.seyretme hakki

mubasir tanik almaya tanik evine gider mi

mahkemede duruşma izlemedurusmaları ızlemek serbest miduruşma izleme stajyer avukataile mahkemesi acıklı dava örneklerimübaşirlik nasıl bir meslekmahkeme keşif herkese açık mıduruşmalar herkese açıktır
Forum

Benzer Konular :

  1. Spor salonundan üyeliğin iptali
    Spor salonundaki üyeliğimi iptal ettirmek istiyorum salon sahipleri benimle lakayıt bi şekilde nereye gidersen git paranı iade etmiycez deyip üstelik...
    Yazan: findik Forum: Diğer Hukuki Sorular
    Yanıt: 1
    Son İleti: 19-06-2018, 21:03:33
  2. Alman vatandaşı anne Türk vatandaşı çocuğunu bildirmek zorunda mi?
    Merhaba. Alman vatandaşıyım. 2.5 senedir Türkiye de bir Türk vatandaşıyla evliyim. 1 yaşında oğlum var. Türkiye de yaşadığımız için şimdilik Türk...
    Yazan: sonnura Forum: Milletlerarası Özel Hukuk
    Yanıt: 1
    Son İleti: 02-11-2017, 12:05:27
  3. [Ceza davaları] Ara duruşma yapıldı duruşma ertelendi ne demek?
    Merhabalar Ara duruşma yapıldı duruşma ertelendi ne demek? Tekrar bir duruşma olacak mı? Olacaksa neden duruşma tarihi yazmıyor? Duruşmanın...
    Yazan: yasmur1982 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-06-2016, 03:01:29
  4. Spor salonundan atılmak
    Sorum belki garip gelebilir ancak yapılan haksızlığı kendime yediremiyorum, paylaşabileceğim tek düzeyli platform burası. Dün spor salonunda vücut...
    Yazan: Sporcu09 Forum: Diğer Hukuki Sorular
    Yanıt: 2
    Son İleti: 15-03-2013, 19:34:16
  5. Bakaya kaldım 1 ay sonra duruşmam var , duruşmayı başka şehire aldırmam mümkün mü?
    bakaya kaldım 1 ay sonra duruşmam var , duruşmayı başka şehire aldırmam mumkunmu.
    Yazan: dakika01 Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 02-12-2010, 23:05:30

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.