Bence siz devrim ve darbe kavramlarının ne anlama geldiği konusunda biraz araştırma yapın. Seçilmiş iktidarın asker gücü ile iktidardan düşürülmesinin neresi devrim? Ya da siz devrimden ne anlıyorsunuz? 12 Eylül öncesinde toplum daha fazla bölünmüştü ve her gün bir kaç kişi ölüyordu. Mahalleler sağ ve sol gruplarca "kurtarılmış bölge" ilan edilmişti. Sizin mantığınıza göre 12 eylül de devrim olmalı, hem de şerefli bir devrim... Ama bana göre ikisi de demokrasi cinayetidir.
Ben bu alçak darbeler arasında ayrım yapmıyorum, hepsinin de demokrasiye büyük bir darbe olduğunu düşünüyorum. Bunlardan işime gelene "devrim", işime gelmeyene de "darbe" demek gibi özelliğim olamaz.
27 mayıs bir yeniçeri ayaklanmasından çok farklı değildir. Askerin içinden bir grubun kendini milletin yerine koyarak yönetime el koymasıdır. Bu hakkı onlara kimse vermemiştir. Bu alçakça bir darbedir. Şayet 27 mayıs devrim ise, o zaman alçakça bir devrimdir.
Elbette Demokrat Parti'nin özellikle son zamanlardaki çok yanlış tutumları ve uygulamaları olmuştur. Bunun yaptırımı alçakça bir darbe ile yönetimi ele geçirmek değildir. Seçim günü geldiğinde adam gibi sandığa gidersin, adam gibi oyunu verirsin, millet istemez ise gönderirsin.
Her beğenmediğimiz hükümeti yola getirecek yöntem olarak askeri darbeyi görürseniz, o zaman demokrasinin ne anlamı ne de gereği kalır.
Bence siz kendinize güveniyorsanız, "Hakkarili Arzuhalci"nin arkasına sığınmayın, düşünceniz varsa, meydana çıkın da boyunuzu görelim.
Biz, sizin gibi gizli köşelerden, karanlık mağaralardan desteksiz atış yapmıyoruz. Meydandayız. Sizi de bekleriz.
Bence siz devrim ve darbe kavramlarının ne anlama geldiği konusunda biraz araştırma yapın. Seçilmiş iktidarın asker gücü ile iktidardan düşürülmesinin neresi devrim? Ya da siz devrimden ne anlıyorsunuz? 12 Eylül öncesinde toplum daha fazla bölünmüştü ve her gün bir kaç kişi ölüyordu. Mahalleler sağ ve sol gruplarca "kurtarılmış bölge" ilan edilmişti. Sizin mantığınıza göre 12 eylül de devrim olmalı, hem de şerefli bir devrim... Ama bana göre ikisi de demokrasi cinayetidir.
Ben bu alçak darbeler arasında ayrım yapmıyorum, hepsinin de demokrasiye büyük bir darbe olduğunu düşünüyorum. Bunlardan işime gelene "devrim", işime gelmeyene de "darbe" demek gibi özelliğim olamaz.
27 mayıs bir yeniçeri ayaklanmasından çok farklı değildir. Askerin içinden bir grubun kendini milletin yerine koyarak yönetime el koymasıdır. Bu hakkı onlara kimse vermemiştir. Bu alçakça bir darbedir. Şayet 27 mayıs devrim ise, o zaman alçakça bir devrimdir.
Elbette Demokrat Parti'nin özellikle son zamanlardaki çok yanlış tutumları ve uygulamaları olmuştur. Bunun yaptırımı alçakça bir darbe ile yönetimi ele geçirmek değildir. Seçim günü geldiğinde adam gibi sandığa gidersin, adam gibi oyunu verirsin, millet istemez ise gönderirsin.
Her beğenmediğimiz hükümeti yola getirecek yöntem olarak askeri darbeyi görürseniz, o zaman demokrasinin ne anlamı ne de gereği kalır.
Bence siz kendinize güveniyorsanız, "Hakkarili Arzuhalci"nin arkasına sığınmayın, düşünceniz varsa, meydana çıkın da boyunuzu görelim.
Biz, sizin gibi gizli köşelerden, karanlık mağaralardan desteksiz atış yapmıyoruz. Meydandayız. Sizi de bekleriz.
Yazıdaki uslubun saygı sınırını aşması ve konuyu tartışmanın bir sonuç getirmeyeceği gerekçeleriyle cevap verilmesine gerek görülmemiştir.
Konu Hakkarili Arzuhalci tarafından (03-06-2009 Saat 12:03:52 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: ekleme
Örtülü Ödenek Davası: Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmekten yargılandı. 13 oturum sürdü ve 2 şubat 1961 de suçlu olduğu yönünde karar bağlandı. Mahkeme 10 yıllık Örtülü Ödenek kayıtlarını istedi. Menderes bu dava sonucunda 4 877 780 lirayı zimmetine geçirmekten suçlu bulundu ve paranın tahsili için Aydın'daki arazilerine el kondu. Örtülü ödenek davası konuşulurken savunma tarafı, Amerikan gizli servisinin Türk istihbarat servisine para vererek Menderes'in telefonlarını dinletirecek kadar teşkilata hakim olduğunu iddia etti.[11]. Menderes ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, suçlunun o dönemin istibarat müsteşarı Behçet Türkmen olduğunu iddia etti.[26]
6-7 Eylül Olayları: 6-7 Eylül Olayları'na önceden haberi olduğu halde olarak müdahele etmemek,[27]
Vatan Cephesi: Kurulan bir örgütü başka bir sınıf üzerinde baskı aracı olarak kullanmak,
Vinileks firmasına Bankadan kredi verdirmek,
İstanbul'da pek çok vatandaşın evini, parasını geciktirerek ya da hiç ödemeden istimlak etmek,
Kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak,
Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,
Döviz Yasası'nı ihmal etmek,
Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,
Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek
Kırşehir'in haksız olarak ilçe yapılması,
Yargı bağımsızlığının ihlali,
1954-1957 seçimlerinin kanuna aykırı olarak değiştirilmesi,
Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması,
CHP'nin mallarına haksız yere el koyulması
Anayasa'nın ihlali.
tr.wikipedia.org sitesinden alıntıdır
Konu Hakkarili Arzuhalci tarafından (03-06-2009 Saat 20:18:27 ) de değiştirilmiştir.
Örtülü Ödenek Davası: Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmekten yargılandı. 13 oturum sürdü ve 2 şubat 1961 de suçlu olduğu yönünde karar bağlandı. Mahkeme 10 yıllık Örtülü Ödenek kayıtlarını istedi. Menderes bu dava sonucunda 4 877 780 lirayı zimmetine geçirmekten suçlu bulundu ve paranın tahsili için Aydın'daki arazilerine el kondu. Örtülü ödenek davası konuşulurken savunma tarafı, Amerikan gizli servisinin Türk istihbarat servisine para vererek Menderes'in telefonlarını dinletirecek kadar teşkilata hakim olduğunu iddia etti.[11]. Menderes ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, suçlunun o dönemin istibarat müsteşarı Behçet Türkmen olduğunu iddia etti.[26]
6-7 Eylül Olayları: 6-7 Eylül Olayları'na önceden haberi olduğu halde olarak müdahele etmemek,[27]
Vatan Cephesi: Kurulan bir örgütü başka bir sınıf üzerinde baskı aracı olarak kullanmak,
Vinileks firmasına Bankadan kredi verdirmek,
İstanbul'da pek çok vatandaşın evini, parasını geciktirerek ya da hiç ödemeden istimlak etmek,
Kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak,
Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,
Döviz Yasası'nı ihmal etmek,
Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,
Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek
Kırşehir'in haksız olarak ilçe yapılması,
Yargı bağımsızlığının ihlali,
1954-1957 seçimlerinin kanuna aykırı olarak değiştirilmesi,
Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması,
CHP'nin mallarına haksız yere el koyulması
Anayasa'nın ihlali.
Bu yazı da bir hırsızlık ürünüymüş gibi geldi bana? :o
Bakıyorum da bizim sizi meydana davet eden yazımıza "saygı sınırını aştığı için cevap vermeye gerek yok" mantığı ile hareket ediyorsunuz. Ama rahmetli Menderes'in yargılandığı bir davadan bahsederek, dolaylı da olsa bizim eleştirimize cevap vermeye çalışıyorsunuz.
Öncelikle şunu belirteyim ki, bu sitede Menderes'i sanırım çok ağır şekilde eleştirdiğimi bilenler biliyor. Siz de merak ediyorsanız bu eleştirimi bulursunuz. Ama sizin o uyduruk davadan bahsetmeniz beni ikna etmeye yetmez. Ben Menderes'in yanlışlarını çok açık şekilde eleştiririm ve eleştiriyorum. Kayıtsız koşulsuz Mnederes savuncusu değilim. Ben, demokraside oyunun kuralını hatırlatıyorum
Siz ise hala karanlık mağaranızdan sallamaya (desteksiz atışa) devam ediyorsunuz. Bu sitede bazı haklı mülahazalarla takma isimlerle yazanlara elbette bir itirazım yok. Ama bana iddialı cevap veren varsa, ben onun kim olduğunu bilmek isterim. Kimliğini gizleyerek sallayanların karanlık mağaralardaki yarasalardan bir farkı yoktur. Bunun saygı sınırını aşmak ile bir ilgisi yok. Ben açık kimliğimle Adana Barosu'nda serbest avukatlık yapan biri olarak, resmimle ve ismimle ortadayım. Gerçek kimliğiyle yazan bir kişinin büyük bir sorumluluk taşıdığı da ortadadır. Ama kimliğini gizleyen bir kişinin sorumluluğunun bizim sorumluluğumuzla kıyaslanması mümkün değildir. Bizim gibi gerçek kimliği ile yazanların sizin gibi sallama şansı yoktur. Yazdıklarımızın sonuna kadar arkasındayız. Siz nerdesiniz ve kimsiniz?
Sizi tekrara meydana davet ediyorum. Kendinize güveniyorsanız meydana çıkın ve bana gerçek kimliğinizle cevap verin. Sonuna kadar tartışmaya hazırım. Bunları söylemek, saygısızlık değildir. Sizi bekliyorum, lütfen kaçmayın.
Bu sitede ne size ne de bir başkasına karşı saygı sınırını aşan ifadelerde bulunmadım, bulunmayacağım da. Sitede gerçek kimlik kullanan üye sayısı oldukça az olup kullananlar genellikle hukukçu ve hukukçu olmayan diğer yetkililerdir.
Ben de diğer birçok kullanıcı gibi bir "kullanıcı adı" ile yorum yazıyor, bildiklerimi paylaşmaya çalışıyorum. Bu nedenle bu durum kendi öz ifadenizle mağaramdan sallama, desteksiz atma vb gibi saygı sınırını aşan ifadelerle yorumlanmamalıdır.
Kaldı ki, yazmış olduklarım bu ülkenin tarihi gerçekleridir. Bunları yakın tarihimiz de yazmaktadır. Durum buyken yazdıklarımı sallama, mağaradan atma şeklinde yorumlamanızı neye dayandırdığınızı anlamak güçtür. Sanki bu ülkede bahse konu olaylar hiç olmamış da bunlar tarafımdan uydurulmuş gibi bir hava seziyorum yazdıklarınızda.
Öte yandan özellikle din ve siyaset konularında yapılan tartışmalar hiç bir zaman bir sonuç vermemektedir. Yapılan tartışmalar sonucu kim kime görüşünün doğruluğunu kabul ettirebilmiştir bu güne kadar? Her insanın görüşleri farklıdır. Bana göre doğru olan size göre yanlış, ya da tam tersi olabilir. Bu da doğaldır zaten. Saygılarımla,
Hakkarili Arzuhalci
Bir devletin kuruluşunda her daim savaş vardır.Savaşmadan kurulan devletler ya kısa ömürlü olur ya da devlet değil devletçik sıfatıyla kalır.Nitekim savaşı yapan da o devletin silahlı kuvvetleridir.
Fikrimce bir ülkede iki büyük güç vardır.Birisi silahlı kuvvetler diğeri ise silahsız kuvvetlerdir (bilim adamları, siyasetçiler, öğretmenler, hukukçular vs )
Bu bağlamda ne silahlı kuvvetlerin ne de silahsız kuvvetlerin ülke yönetiminden uzak kalması düşünülemez.Hele ki Türkiye gibi Dünya'nın merkezindeki bir ülkede.
Bence eleştirilmesi gereken; bir şeyler yanlış giderken acaba ilk müdahele hakkının kimde olduğudur.Silahlı kuvvetlerde mi yoksa silahsız kuvvetlerde mi ?Acaba darbeler yapılırken tüketilmesi gereken tüm yollar tükendi de mi darbe son çare olarak görüldü?
Çok partili siyasi yaşama 1946'da geçtik.Yani 30-40 yıl öncesine kadar demokrasiden söz edilebilmesi oldukça güçtür.Bu kadar çabuk geçişin de elbette ki bazı olumsuz etkileri olacaktır.En büyük olumsuz etkisi de 1961 darbesi olduğu kesindir.Silahlı kuvvetlerimiz elbette bu ülkenin birliğini, milletinin bölünmez bütünlüğünü iç ve dış tehditlere karşı daima korumuştur ve koruyacaktır.
Ancak döneme baktığımızda darbe yapılmasaydı büyük ihtimal başa tekrar CHP'nin geleceği yönünde siyaset bilimcilerin ciddi yorumları var.Bu ülkede darbeyi TSK'nın vatansever askerleri tek başına yapmıyor, onlara yaptırılıyor.1961 darbesinden sonra ciddi bir dışa açılma eğilimi görülmüştür önceki döneme nazaran.Keza 1982 Anayasasından sonrada aynı durum mevcuttur.Halbuki darbeci çevreler tarafından en çok eleştirilen şey budur.
Bir ülkede eğer ters giden bir şeyler varsa askerden önce hukukçular o ülkeyi yeterince sever ve menfaatlerini düşünür.Olmadı kamuoyu, bilim adamları, öğretmenler bu görevi üstlenir.Asker ise işte tüm bunlardan sonra hala bir çare yoksa gelir ve 1 haftada gerekeni yapar.TSK çok güçlü bir ordudur.Böyle bir gücün orantısız kullanılması ise facia demektir.
DİSK, 1 Haziran’da, yeni bir anayasayla ilgili görüşlerini içeren “Özgürlükçü, Eşitlikçi, Demokratik ve Sosyal Yeni Bir Anayasa için Temel İlkeler” başlıklı raporunu açıkladı. DİSK’in böyle bir yeni anayasa hareketi başlatmış olması çok olumlu bir gelişme. Genel çizgileriyle, DİSK’in raporu toplumdaki yeni anayasa tartışmaları için uygun bir zemin yaratıyor.
DTP’nin de bir anayasa tasarısı üzerinde çalıştığını öğreniyoruz. Yaz tatiline girmeden başka anayasa raporları ortaya çıkabilir.
Bütün bunlar toplumda yeni bir anayasaya gereksinme duyulduğunun işaretleri. Bu gereksinme iki nedenden kaynaklanıyor: Birincisi, Türkiye’nin bugünkü koşulları yeni bir toplumsal uzlaşı arayışına yol açıyor. Dinsel, etnik, seküler cemaatlere bölünmüş, insanları bir arada tutan ortak noktaların giderek daha çok eridiği bir toplumda, bir arada yaşamayı olanaklı kılacak yeni bir toplumsal sözleşmeye gereksinme var. Böyle bir toplumsal sözleşme ancak yeni bir anayasayla yapılabilir.
Uzlaşı anayasası arayışı
İkinci neden, 1982 Anayasası’ndan kaynaklanıyor. Her anayasa yapıldığı zamanın koşullarını, o döneme egemen olan düşünceyi yansıtır. 1982 Anayasası, 12 Eylül askeri darbesinin anayasası. Demokrasiyi, hak ve özgürlükleri demir bir cendereye sokan, devleti bireylere karşı korumayı amaçlayan bir anayasa. Ne denli değiştirirseniz değiştirin, 1982 Anayasası’nın bu temel yapısını değiştiremezsiniz.
Bu temel yapıya ters düşen liberal hükümleri anayasaya koymak, anayasayı tutarsızlaştırabileceği gibi, ona yamalı bir bohça niteliği kazandırmaktan öteye geçemez. Sivil toplumdan gelen yeni anayasa taleplerine siyasetçilerin direnmeleri yanlış olur. Demokratik bir siyasal çizgide yürümeyi seçen bir siyasetçi daha demokratik, daha uzlaşıcı bir toplum yaratmak için toplumdan gelen taleplere kulağını tıkamamalı. “Yeni bir anayasa gerekip gerekmediğine ben karar veririm” dememeli.
Yeni anayasa bir uzlaşı anayasası, bu toplumda yaşayan herkesin “Bu benim anayasam” diyebileceği, bir kavga değil, bir barış anayasası olacaksa, her şeyden önce hiçbir siyasal partinin anayasası olmamalı.
O nedenle, yeni anayasanın bir kurucu meclis tarafından yapılması önemli. Meclis üyelerinin, görevleri sona erdikten sonra ödüllendirilmeyecekleri ya da hiçbir ayrıcalığa sahip olmayacakları önceden belirlenmeli. Kurucu meclis, bütün önerilere açık, halkın görüşlerini dikkate alan, saydam bir yöntemle çalışmalı. Katılımcı bir anayasa yapmalı. Süre bakımından aceleci davranmamalı.
Hak ve özgürlüklere öncelik
Kurucu meclisten çıkacak metnin doğal olarak önce TBMM’nin onayına, sonra halkın onayına sunulması gerekir.
Yeni anayasanın bireysel hak ve özgürlüklere öncelik vermesi, bu hak ve özgürlüklerin ekonomik ve sosyal haklarla tamamlanması önem taşıyor. Yeni bir anayasa yapılmasının en önemli nedenlerinden biri bu.
Bunun yanında, “halk egemenliği” ilkesinin özünü zedelemeden, ama aynı zamanda demokrasiyi çoğunluğun istediğini yaptığı bir rejim olarak görmeden, hukuk devleti ile demokrasi arasında doğru bir denge kurmak, yeni anayasanın kalıcılığını kararlaştıracak unsurlardan biri olacak. Bu bağlamda, yeni anayasada günümüzde hukuk devletinin işlemesini güçleştiren engellerin ayıklanması gerekecek.
Daha demokratik bir Türkiye yaratacak böyle bir uzlaşı anayasası, birbirimizle kavga ederek tükettiğimiz enerjiyi, Türkiye’nin gelişmesine, ilerlemesine yöneltmek olanağı sağlayacak. O nedenle, Türkiye’nin geleceği bakımından yeni bir anayasanın önem taşıdığına inanıyorum.
Hocam merhaba, ben de aynı durumdayım reşit değilken bir ceza aldım . Ama bu hiçbir şekilde şuan ne sicil kaydında ne de arşiv kaydında çıkmamakta. ...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Êòî òî ìîæåò ïîìî÷ü, êàê îòâåòèòü â íîâóş òåìó ?? Ìîæåò ÿ íå ïğàâèëüíî ïèøó? Ïğîøó ïîäñêàçàòü. Ñïàñèáî.
Kişisel Verilerin Korunması...