Dünyadaki bütün diğer devletlerin özel durumu yok da bizim mi var?
Ne zaman evrensel insan hakları kapsamında bir talep olsa karşımıza Türkiye'nin bu "özel koşulları" engel olarak dikiliyor.
İşte aramızdaki görüş farkı tam da bu cümlenizden kaynaklanıyor Sayın sdt23. Ben Türkiye'nin özel koşullarının, diğer ülkelerinkinden daha önemli olduğunu düşünüyor, öne sürülen bu özel koşullarımızı ise evrensel insan hak ve özgürlüğü taleplerinde engel olarak görmüyorum. Çünkü aslında evrensel denilen o hak ve özgürlüklerin, ülkelere ve ülkelerin menfaatlerine, özel koşullarına göre evrenselliğini yitirdiğine inanıyorum.
Örnek olarak verdiğiniz ülkelerin de diğer ülkelerin de, kendi menfaatleri söz konusu olduğunda evrensel insan hak ve özgürlüklerinden anında ödün verdiğini lütfen görmezden gelmeyiniz.
Madem Fransa'dan örnek veriyorsunuz, ben de size Fransa'dan çok bilindik bir örnek vereceğim. Fransa'da yakın geçmişte çıkarılan Ermeni Soykırımı Yasası'nı ve bu yasa kapsamında engellenen özgürlükleri unutmayınız. Bizim ülkemizi ve milletimizi nasıl karalarsanız karalayın bunun adı ifade özgürlüğü olurken; bize her fırsatta ders vermeye kalkan sözde evrensel hak ve özgürlük savunucusu bir başka ülke, vatandaşlarının bu özgürlüğünü nasıl oluyorsa çok da rahat bir şekilde kısıtlayabiliyor. Neden? Ermeni soykırımı yapılmadı diyebilme özgürlüğü menfaatlerine, özel koşullarına zarar veriyor da ondan. Nerede samimiyet, nerede evrensellik, nerede evrensel hak ve özgürlük savunuculuğu?
İşte ben de bu noktada diyorum ki, bir adım atarken diğerleri 1 defa düşünüyorsa biz 10 defa düşünmeliyiz. Sorunlarımızı, sorunlarımızın kaynağını ve sorunları çözmeye yönelik olarak atacağımız adımların sonuçlarını iyi analiz etmeliyiz. Siyasi, ticari, kişisel menfaatlerimizi bir kenara bırakıp ülke menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. TRT 6 için dile getirdiğim kaygılar ve bu bağlamda sorduğum soruların temelinde de bu yatmaktadır.
Önce verdiğiniz örnek ile başlayalım. Fransa'daki "Ermeni soykırımını inkar yasağı" ile "devletin halkının bir kısmının konuştuğu dilde yayın yapılması yasağı" bir tutulamaz.
Öncelikle "soykırımı inkar suçu" Hitler'in yaptığı Yahudi soykırımı (Holocaust) yüzünden Yahudi lobilerinin baskısıyla ortaya çıkmıştır. Yahudiler kendilerine yönelik bu insandışı muameleyi kullanarak bunun soykırım olmadığına yönelik her türlü söylemi suç olarak kabul ettirmişlerdir.
Bu Yahudilere ayrıcalık veren ve başka bir örneği olmayan bir suç tanımıdır.
Fransa gibi bazı ülkelerde Ermeni nüfus yoğunluğu ve lobilerin gücüyle bu kanun Ermeniler için de genişletildi.
Ama "soykırımı inkar suçu"nun cezası ne bir bakalım:
Prof. Bernard Lewis 1993 yılında Le Monde'da yer alan bir söyleşisinde Ermeni soykırımını inkar ettiği gerekçesiyle 1 Fransız Frangı para cezasına çarptırıldı.
Benzer bir durum İsviçre'de Doğu Perinçek ve daha sonra Bilkent'te ders veren Prof. Norman Stone'un başına geldi.
9 Mart 2007'de Lozan Sulh Ceza Mahkemesi, 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemeyi "uluslararası yalan" olarak nitelendiren ve bunların soykırım değil karşılıklı kıyım olduğunu savunan Perinçek'i hapisten ertelemeli 9 bin İsviçre Frangı ve ayrıca 3 bin İsviçre Frangı para cezasına mahkum etmiş, 9 bin İsviçre frangı para cezasını ertelemişti. Perinçek’in itirazını değerlendiren Vaud Temyiz Mahkemesi, başvuruyu reddetmişti.
İsviçre Ceza Yasası'nın 261. maddesi
1 Ocak 2005'ten beri yürürlükte olan İsvriçre Ceza Yasası'nın 261. maddesinin 3. cümlesine göre, "Her kim, söz, yazı, görüntü, hareket ve başka tüm yollarla insan onuruna saldırı oluşturacak şekilde bir kişi veya gruba yönelik ırkları, etnik aidiyetleri veya dinleri nedeniyle alçaltır veya ayrımcılık yaparsa; aynı nedenle, soykırım veya insanlığı karşı işlenen diğer suçları kaba bir şekilde inkar ederse, hafife alırsa veya haklılığını savunursa üç yıla kadar özgürlükten mahrum bırakılma veya para cezasına mahkum edilir."
Yaşananlardan bu 261. maddenin bizdeki 301. madde gibi hakimlerin yorumuna açık amacını aşacak şekilde kullanılmaya müsait bir madde olduğu ortaya çıktı ve aşağıdaki habere göre bu maddenin değiştirilmesi, Ermeni soykırımını kabul etmemenin suç olmayacağı bir düzenleme yapılması kararlaştırıldı:
Şimdi Türk kamuoyunun gündeminden düştüğü için sonucun ne olduğunu bulamadım ama yukarıdaki linkte anlatılanlar doğruysa İsviçre bu ayıptan döndü.
Bütün medeni devletler soykırımı suç sayar. Bizim de TCK'nın 76. maddesine göre soykırımın tanımı yapılmış ve suç sayılmıştır. Eski TCK'nın 312. maddesine göre ise "suç olan fiili övmek de suç" idi. Bu da 301. madde gibi geniş yorumlamalarla mağduriyete neden oluyordu.
İsviçre'deki durum da budur. Yani iyi niyetle çıkarılmış, (kanun maddesini okursanız amacını aşacak yorumlara müsait olması dışında itiraz edilecek bir yanını bulamazsınız) konuya tam vakıf olmayan bir hakim veya konuyu suistimal edecek ellerde yanlış yorumlara müsait olan bir kanundur.
Sui misal misal olmaz.
Eğer kaygımız üniter devletin korunmasıysa, bir üniter devletin bu konuya nasıl yaklaştığına bakmalı ve uyguladığı politikaların sonuçlarını irdelemeliyiz.
Herkesin aklına gelen ilk üniter devlet örneği Fransa olduğu için Fransa'dan örnek verdim. Fransa 1970'li yıllardan beri deneyimlerinin ışığında katı uygulamaların sonuç vermeyeceğini anladı ve 1990'lı yıllardan başlayarak daha esnek politikalar uygulamaya başladı.
Başka bir üniter devlet örneği varsa onu da incelemeye hazırım.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. "Bu üniter devlet şu konuda şöyle yaptı ve başarılı oldu." diyebiliyorsanız Türkiye'de de onu uygulayalım.
Önce verdiğiniz örnek ile başlayalım. Fransa'daki "Ermeni soykırımını inkar yasağı" ile "devletin halkının bir kısmının konuştuğu dilde yayın yapılması yasağı" bir tutulamaz.
Sayın sdt23,
Bu örneği, iki konuyu bir tuttuğum için vermedim, ben de öncelikle bunu tekrar izah edeyim. Bu örneği verdim, çünkü bir önceki iletinizde "Bizim özel koşullarımız var da diğerlerinin yok mu? Her evrensel talep karşısında bizim özel koşullarımız engel olarak ileri sürülüyor." demiştiniz kelimeleriniz tam olarak aynı olmasa da. Ben de buna istinaden, özel koşulların her ülkede olduğunu ve her ülkenin özel koşulları söz konusu olduğunda evrensel hak ve özgürlüklerden ödün verdiğini, evrensel hak ve özgürlük savunuculuklarının samimiyetinin kalmadığını belirttim. Örnek olarak da sizin örnek gösterdiğiniz ülkeyi, evrensel hak ve özgürlüklerden olan ifade özgürlüğünü özel koşulları söz konusu olduğunda kısıtlayan Fransa'yı gösterdim.
Örneği yasayı tartışmak için değil, yukarıda izah ettiğim durumu ortaya koymak için verdiğimden ve de Ermeni Soykırımı Yasası sitemizde ayrı başlık altında tartışıldığından burada yeniden değinme gereği duymuyorum. Dilerseniz ilgili konu başlığında devam edebiliriz. Ancak özetle şunu belirtmek isterim ki, cezanın nevi ve miktarı, Ermeni nüfusunun ve Ermeni lobisinin etkisi gibi gerekçeler benim nazarımda ne bu yasayı ne de Fransa'yı aklamaz, aklayamaz.
Yine İsviçre örneğine de konumuzun dışına çıkmamak için (Sonradan iletileri ilgili başlıklara taşıyarak konuları bölmek durumunda kalıyoruz.) girmeyeceğim.
Bu konuda da sadece bir temennide bulunacağım; batılı ülkelerin de bizim yasalarımızda yer alan bazı hükümlerin aslında iyi niyetli hükümler olduğunu ama konuya tam vakıf olmayan bir hakim veya konuyu suistimal edecek ellerde yanlış yorumlara müsait olan (Böyle bir durumun kabulü tarafımca mümkün olmasa da.) hükümler olarak değerlendirip, "şu şekilde değiştirin" ya da "kaldırın" diye dayatmalarda bulunmamasını can-ı gönülden diliyorum.
Sui misal misal olmaz.
Sui misali, biz de onlar gibi yasalar çıkaralım diye vermediğimi de anlamışsınızdır sanırım. Sadece saf olmayalım diyorum, bilmem anlatabildim mi?
Eğer kaygımız üniter devletin korunmasıysa, bir üniter devletin bu konuya nasıl yaklaştığına bakmalı ve uyguladığı politikaların sonuçlarını irdelemeliyiz.
Buna, yani başka ülkelerin uygulamalarını incelemeye itirazım yok ancak o ülke koşulları ile kendi ülkemizin koşullarını kıyaslamayı, aynı politikaların bizim ülkemize vereceği zararlarla getireceği yararları da değerlendirip ondan sonra adım atmayı da ihmal etmeyelim diyorum.
"Bu üniter devlet şu konuda şöyle yaptı ve başarılı oldu." diyebiliyorsanız Türkiye'de de onu uygulayalım.
Hayır bence bu son derece yanlış bir uygulama olur. Her ülkenin koşulları, menfaatleri, toplum yapısı, tarihi, kültürel dokusu vs. farklıdır. Dış dünyayla bağlantımızı tabii ki kesmeyelim, örnekleri masaya yatıralım, enine boyuna tartışalım, analiz edelim, bize uyacaksa, menfaatlerimize ters düşmeyecekse deneyelim. Ters düşen yerleri değiştirelim, menfaatlerimize uygun hale getirelim, feyz alıp özgün başka politikalar yaratalım. Ancak, asla ama asla, "Onlar başarılı oldu, biz de başarılı oluruz." gibi bir yargıyla uygulamaya geçmeyelim derim ben.
"Hakikat için dilin dışında herhangi bir referans noktamız yoktur ve dil, farklılıklarımızın garantörüdür. Kürtçe yayın yapan TRT Şeş, en kötü ihtimalle Kürtlerin kendilerini `vatandaş` olarak görmelerine ve `muhabbete` vesile olacaktır. "
Bu arada bir yanlış anlaşılmaya neden vermemek için şunu da ifade edeyim:
Yabancı güçlerin şu veya bu nedenle ülkemiz üzerinde oynadıkları oyunları küçümsüyor değilim. Oyun hep aynı. Ülkemizi bölmek isteyenler millet içinde ayrılıklar çıkarıyorlar. Bu ayrılığı çıkarırken de herkesin eşit vatandaşlık haklarına sahip olmadıkları alanları tahrik etmeyi tercih ediyorlar.
Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Laik-antilaik kutuplaşmasında yapılan bu oldu.
Ülkede kutuplaşma olursa, insanlar bir tarafa ait olma mecburiyeti hissederse veya bir tarafı seçmeye zorlanırsa işte o zaman ülke bölünür.
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
40 yaşına gelmiş kızım bu ajitasyona kanıyorsa, gitsin kendi evini yaksın. Kendi evi yok diyorsanız, stratejik ortağım ve komşularım ona ev kuruyorlar, gider orada oturur.
Yok benim evimde kalıyorsa, kaç yaşında olursa olsun benim evimde kibritle oynamak yasak...
Bu ülke hepimizin. Kimsenin diğerinden fazla hakkı yok.
Sayın Harun Gür gibi pek çok kişinin bilinçaltında da (kastının bu olduğunu zannetmiyorum diyecektim ama tahlil ve tahayyül problemim olduğu için kesin konuşamıyorum) bu ülkenin sahibinin kendisi gibi düşünenler kendisiyle aynı gruptan gelenler olduğu düşüncesi var.
Bu düşünce bu ülkenin pek çok vatandaşını dışlayacak yanlış bir düşünce. İnsanlar dışlanınca, meşru zeminlerde kendini ifade şansı bulamayınca bu kez marjinalleşir. İşte o zaman ülke bölünür.
Bu ülkenin bölünmesini istemiyorsak her vatandaşın bu ülkenin gerçek sahibi olduğuna inanmalı ve herkesin kendini birinci sınıf vatandaş hissetmesini sağlamalıyız.
Pek tabii ki, dışarıdan alacağımız örnekleri kendimize aynen uygulamayacağız.
Ancak geçmiş yasakçı metodlar Türkiye'de olduğu gibi Fransa'da da fayda etmedi. Asıl söylediğim bu. Dünyanın hiçbir yerinde de fayda etmez.
Bir üniter devletin başarılı olmuş politikalarını kendimize uygunsa örnek alalım, başarısız olmuş politikaların bizde de başarısız olma ihtimalinin yüksek olacağını unutmayalım.
Bu ülke hepimizin. Kimsenin diğerinden fazla hakkı yok.
Sayın Harun Gür gibi pek çok kişinin bilinçaltında da (kastının bu olduğunu zannetmiyorum diyecektim ama tahlil ve tahayyül problemim olduğu için kesin konuşamıyorum) bu ülkenin sahibinin kendisi gibi düşünenler kendisiyle aynı gruptan gelenler olduğu düşüncesi var.
Bu düşünce bu ülkenin pek çok vatandaşını dışlayacak yanlış bir düşünce. İnsanlar dışlanınca, meşru zeminlerde kendini ifade şansı bulamayınca bu kez marjinalleşir. İşte o zaman ülke bölünür.
Bu ülkenin bölünmesini istemiyorsak her vatandaşın bu ülkenin gerçek sahibi olduğuna inanmalı ve herkesin kendini birinci sınıf vatandaş hissetmesini sağlamalıyız.
Bu ülkenin gerçek sahiplerinin kim olduğunu anlamak için Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 66. maddesine bakınız. Bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan her görüşten, her dinden, her ırktan insan bu ülkenin eşit vatandaşlarıdır. Hepsi bu ülkenin eşit ve onurlu sahipleridir.
Bu ülkenin bir Anayasası ve yasaları var. Bu yasalara aykırı davranan her vatandaş da diline, dinine, ırkına bakılmaksızın eşit şekilde cezalandırılır. Tahayyül probleminize hezeyanlarınızı eklemeyiniz ve "kibrit" ile ne kastettiğimi anlamanıza rağmen konuyu saptırmayınız.
Rojin'in ayrılığı konusunda akşam saatlerinde gelen ardarda açıklamalar kafaları karıştırdı. TRT, Rojin'in programına son verildiğini açıklarken Rojin ise kendi isteğimle ayrıldım açıklamasını yaptı. TRT yönetimi TRT-6’nın “Rojiname” programı sunucusu Rojin Ölker'in 08 Nisan 2009 tarihinde TRT İstanbul Televizyonu stüdyolarında yapılacak olan çekime mazeretsiz olarak katılmaması nedeniyle programının yayından kaldırıldığını açıkladı.
"Bırakma sebebim asla ekonomik degildir. Asla tehdit ve yıldırmalardan degildir. Asla kapris değildir. Kendi özgur irademle verdigim bir karardır..
Özgur olmadıgım yerde kimse beni tutamaz..sanatcı kimligim ve duruşumla uyuşmayan bir yerde olmak istemiyorum.
Su mecraında yol alır. Havada olan şeyler onları havada tutan güç yerçekiminden daha zayıfsa yere düşerler.
Bir şeyi yasaklamaya, yasaklatmaya çalışmak nasıl beyhude ise, fizik kurallarına, sosyolojiye, psikolojiye, iletişim bilimlerine vb. bilimlere aykırı kararların da yere çakılmasından daha doğal bir sonuç yoktur.
Bu forumda Kürtçe yayının yapılmasını olumlu bulduğumu ancak bunun Devlet eliyle yapılmasının ortaya çıkaracağı sakıncaları anlatmaya çalıştım.
Rojin haklıdır veya haksızdır. Şeş TV, Devlet kanalı değil de özel bir kanal olsaydı gelecek tepkilerin adresi neresi olurdu, şimdi tepkinin adresi neresidir?
Siyasetçilere tavsiyem şu: Oy kaygısı sizin için önemli olabilir, gerçi onu da almayı beceremiyorsunuz. Ancak bu benim ülkem ve insanım... Bu ülkenin her Dinden, mezhepten, ırktan, cinsten, düşünceden, siyasi görüşten insanı benim kardeşim, eşimin ailesinin bir ferdi, iş arkadaşım, hiç tanımasam bile sevincini de üzüntüsünü de derinden hissettiğim benim gibi bu ülkenin yurttaşları...
Ne saikle, ne halt edecekseniz önce bunu hatırlayın. Yeter insanları kategorize edip kutuplara ayırdığınız. Ben; sizden de, diğerlerinden de olmayı reddediyorum, bu ülkenin benden farksız yurttaşları ile karşı karşıya değil, yanyana olmayı tercih ediyorum. Kulağınıza küpe olsun...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Ìû ìîæåì ïğåäëîæèòü äîêóìåíòû ÂÓÇîâ, êîòîğûå ğàñïîëîæåíû íà òåğğèòîğèè âñåé Ğîññèéñêîé Ôåäåğàöèè. Ïğèîáğåñòè äèïëîì óíèâåğñèòåòà: êóïèòü àòòåñòàò...
Anneye bakamamak