+ Konuyu Yanıtla
1 / 7 Sayfa 1234567 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 68 ileti bulundu.

Konu: "Ermenilerden özür diliyorum"

"Ermenilerden özür diliyorum" Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    769
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı "Ermenilerden özür diliyorum"

    http://haber.gazetevatan.com/haberde...?Newsid=211898

    Bence çok yerinde bir davranış olmuş.
    Böylece internette KİMLERİN ÖZÜR DİLEDİĞİNİ İSİM İSİM GÖREBİLECEĞİZ.Sonrasında gereği düşünülür.



    Hukuki NET Güncel Haber

    "Ermenilerden özür diliyorum" konulu yargıtay kararı ara
    "Ermenilerden özür diliyorum" konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    Sn. milo,

    Açtığınız konu başlığına bakınca, sizde İsa Mesih yansımaları görmeye başladım. Malum, kendisine tokat atana diğer yanağını çevirmek bu olsa gerek...

    Ben Ermeni Taşnakların atalarıma yaptıklarını unuttum. Buna karşı benim atalarımın yaptıkları için özür borçluysam özür dilemeyi de bilirim.

    Neredeyse 100 sene önce yaşanmış, her iki taraf için de tatsız ve acı olaylar, bizim cenahta gerçek amaç olarak hedeflemese de Varlık Vergisi'ni, 6-7 Eylül'ü, diğer yanda 1970-1990 arası Ermeni terörünü doğurmuş, yeni acıları ve ayrılıkları gündeme getirmişse de, ben bu ülkede aynı tastan su içtiğim Ermeni kardeşlerime sevgimden ve saygımdan bir şey kaybetmedim.

    Benim çocukluk arkadaşım Agop ile hiçbir sorunum yok. Hala neredeyse her Cumartesi ailece görüşür, ya duduk ya saz dinleriz.

    Civan'ı da, Veysel'i de seviyorum.

    Soyadlarımız "yan" ve "oğlu" olabilir, bu ülkeyi ve insanlarını seven yanlardan ve oğullardan isek hiçbir mesele yoktur aramızda.

    Aydın denen mahlukatlara duyurulur...

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    300 kadar Ermeni aydın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e açık mektup göndererek, 1915 olaylarının “soykırım” olarak tanınmasını istedi

    ERİVAN - Ermeni basınında yer alan mektupta; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün soykırım iddialarını kabul etmesini isteniyor ve Türk halkının böylece tarihi bir yükten kurtulacağını öne sürüyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün Erivan ziyaretinin kendilerini umutlandırdığını ifade eden Ermeni aydınlar, soykırım iddiaları kabul edilmeden, halklar arasında samimi diyalog kurulamayacağını savunuyor.

    Güney Kafkasya’daki gelişmelerin Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinin önemini ortaya koyduğu belirtilen mektupta bu konuda özelikle soykırımla ilgili engellerle karşılaşıldığı iddia ediliyor.

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE MİRAS KALDI”

    Dikkat çekici ifadelerin bulunduğu mektupta, şu sözlere yer veriliyor; “Osmanlı Türkiyesi’nin suçunun Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kaldığı gerçeğini kabul etmeliyiz... Türkiye diplomasisi, bu kara sayfaları unutturamaz.”

    NTV

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    İletiler
    303
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    “Osmanlı Türkiyesi’nin suçunun Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kaldığı gerçeğini kabul etmeliyiz... Türkiye diplomasisi, bu kara sayfaları unutturamaz.”
    Bunlar herzamanki boş sözler....Osmanlı ile Cumhuriyet ayrımı yapılması,bazı insanlarımızın "Cumhuriyet aşkını" kabartarak bu ucuz oyuna gelmesini hedefliyorlar.....

    Burası Türkiye ve biz bu ülkenin milletiyiz.İster birileri Osmanlı Türkiyesi desin,ister Türkiye Cumhuriyeti desin....Sonuç itibarı ile bugünkü Türkiye toprakları ve yönetimi kastedilmiştir....bu böyle bilinmeli...

    "Ermenilerden özür diliyorum"...muş...

    Kimin özür dilemesi gerektiği apaçık ortada....

    "Osmanli yönetimiyle uyum içinde yasadiklari için “Millet-i Sadika” adini almislardi. Ermenilerden söz ediyoruz....
    Evet; Ermeniler Osmanli’nin temel unsurlarindan birini olusturuyorlardi. Ta ki 3 Mart 1878’deki Ayastefanos Antlasmasi’na kadar.
    ......
    Ayastefanos Antlasmasi Erme-niler’le iliskilerimizde bir dönüm noktasidir. Bu antlasmadan sonra Istanbul kapilarina kadar dayanan Rus Prensi Grandük Nikola’yi karsilamak üzere harekete geçen Ermeni Patrigi Narses, Ermenilerin isteklerinden olusan bir listeyi Nikola’ya iletti. Bu listede esas olarak Ermeniler’in yasadiklari vilayetlerde islahatlar yapilmasi ve müslüman halka karsi haklarinin korunmasi isteniyordu. Bu istekler, Ayastefanos antlasmasina ve daha sonra ayni yilin 13 Temmuz’unda imzalanan Berlin Antlasmasi’na birer madde olarak eklendi.

    Bunun anlami suydu: Rusya ve batili devletler, Osmanli topraklarinda nüfuz alanlari olusturmak için büyük bir firsat yakaliyorlardi. Osmanli’yi içten içe bölmek için artik dügmeye basilmis oluyordu.
    .......
    ILK OLAYLAR

    1893 yilinda Istanbul’dan Mus vilayetine gelen bir yazida, vilayet gelirlerinin 500 lira artirilmasi isteniyordu.
    .......
    Hükümet kararin geri alinmasi için valiyi uyardi. Vali ise kararin geri alinmasina itiraz edip, bölgenin hassas dengelerini bozacak icraatlara giristi. Ermenilerle müslümanlarin arasini açan uygulamalar, bölgeye yerlesmis Hinçak ve Tasnak komitelerinin ekmegine yag sürdü. Ermeni köylerini basip katliamlar yapmaga baslayan komitacilar, katliamlari Türkler yapiyormus görüntüsü verip isyan baslattilar.
    .......
    Bölgede yerel meclisler kurulmasi ve bu meclislerde Ermeni temsilcilerin de yer almasi için Bâb-i Âliyi sikistirmaya basladi. II. Abdülhamid Han, bunu kabul etmenin gelecekte daha büyük tavizlere yol açacagi endisesiyle, Ingiliz temsilcinin isteklerini reddetti.

    Bunun üzerine, Ermeni Patrigi Izmirliyan Istanbul’daki Ermenileri ayaklandirdi. 30 Eylül 1895’de yüzlerce Ermeni Bâb-i Âli’ye dogru yürüyüse geçti.
    .........
    26 Agustos 1896 günü Osmanli Bankasi Ermeni tedhisçilerin isgaline ugradi. Patrik Izmirliyan’in görevden alinmasini protesto eden tedhisçiler silahli baskin düzenleyerek bankayi isgal ettiler. Istekleri yerine getirilmedigi taktirde bankayi bombalayacaklari tehdidinde bulundular. Bu arada baska bir grup da ellerinde bombalarla Bâb-i Âli’ye hücum etmis, sadrazam Halil Rifat Pasayi öldürmege çalismislardi.
    ...........
    Olaylardan kisa bir süre sonra Avrupa devletleri, Trosak-Tasnak cemiyetinin yayinlamis oldugu yedi maddelik bir bildiriyi destekledigini açikladi. Bildiride, Ermeniler Dogu Anadolu’da muhtariyet isteklerini dile getiriyorlardi. Istekler Abdülhamid Han tarafindan bir kez daha reddedildi.

    ABDÜLHAMID HAN’A SUIKAST

    21 Temmuz 1905’te Ermeniler isteklerinin önünde önemli bir engel olan ve kendisine “Kizil Sultan” lakabini taktiklari Abdülhamid Han’in öldürülmesi için harekete geçtiler.

    ........
    bir arabanin içine 20 kiloya yakin saatli bomba yerlestirerek Yildiz’daki Hamidiye camisinin kapisina yakin yerde pusu kurdular. Bomba, Abdülhamid Han’in Cuma namazindan çikis saatine ayarlanmisti.

    Saati dolan bomba patlayinca ortalik savas alanina döndü. 26 kisi öldü, 58 kisi yaralandi. Fakat, patlama esnasinda padisahin camide ªeyhülislam Cemaleddin Efendi ile sohbet ediyor olmasi, Ermeni plânlarini altüst etti.

    Olayin ardindan yapilan tahkikat korkunç bir tabloyu ortaya çikardi: Bütün kiliseler birer cephanelik haline getirilmislerdi.

    .........
    ADANA OLAYLARI

    Tarihimizin en aci ihaneti, süphesiz Ittihat ve Terakki Partisi üyelerinin 31 Mart olaylarinin ardindan Abdülhamid Han’i iktidardan uzaklastirmalari oldu. Iktidardaki degisikligi firsat bilen Adana Ermenileri bagimsiz Kilikya Ermenistani’ni kurmak için piskopos Museg’in Avrupadan temin ettigi silahlarla ayaklandilar. Müslüman ahaliyi katletmege basladilar. Adanalilarin bu katliamlara karsi harekete geçmesiyle olaylar kanli çatismalara dönüstü. Piskopos Museg Iskenderiye’ye kaçti ve yine propaganda basladi: “Türkler Ermenileri katlediyor!”

    Ittihat ve Terakki yönetimi, Adana’da baslattigi tahkikat sonucu Divan-i Harp kurarak 50 Türk ve 3 Ermeni’yi idama mahkum edip, Avrupalilarin gönlünü almaya çalisti.

    Fakat ne Rusya, ne Ingiltere ve ne de Fransa bu idamlari yeterli bulmadilar.
    .......


    Burda dikkatinizi çekerim:Tarihimizin en aci ihaneti, süphesiz Ittihat ve Terakki Partisi üyelerinin 31 Mart olaylarinin ardindan Abdülhamid Han’i iktidardan uzaklastirmalari oldu.
    .....Ittihat ve Terakki yönetimi, Adana’da baslattigi tahkikat sonucu Divan-i Harp kurarak 50 Türk ve 3 Ermeni’yi idama mahkum edip, Avrupalilarin gönlünü almaya çalisti.


    31 Ekim 1914’te Rus ordulari Dogu Anadolu’yu isgale basladilar. Bu isgal sirasinda kendilerine en büyük destek ve yardim Ermenilerden geldi. Ermeni tedhisçiler, Kars, Van, Mus, Erzurum gibi sehirlerde kadin-erkek, yasli-çocuk demeden Türkleri katliama tabi tutuyorlardi.
    ........
    Istanbul hükümeti, Anadolu’yu teröre bogan bu gelismelere karsi, 24 Nisan’da meshur tehcir kararini aldi. 16-55 yas arasindaki bütün Ermeniler Bagdat demiryolu hattindan en az 25 kilometre uzaga, simdiki Suriye topraklarina göç ettirilecekti.
    .......
    Sonuç, beklendigi gibi olmadi. Çok sayida masum insan yollarda öldü.

    Osmanli hükümeti mütareke döneminde olaylarda ihmali görülenler hakkinda sorusturma açti. 1397 görevliyi cezalandirip, 40 kisiyi idama mahkum etti.

    .....
    Bati bu trajik olayi hâlâ kasima-ya ve kanatmaya devam ediyor. Bir dönem kullandiklari Tasnak ve Hinçak örgütlerinin yerine daha sonra Asala’yi ve ve baska birçok örgütü kullandilar.

    Emperyalistler son hareketlerinde daha acimasiz bir senaryo ortaya koyarak, müslüman-hiristiyan çatismasinin yerine Türk-Kürt kardes kavgasi çikarmaya çalistilar. Etnik, mezhep ya da daha baska farkliliklari da tahrik etmeye devam edecekler.



    Bu tarihi yazıyı özellikle bilgisi olmayanlar için ekledim; araştırma yapma gereği kalmasın.....

    Küçük bir not:İttihat ve Terakki Cemiyeti :
    Osmanlı Devleti'nde 1908 Devrimi'ne önayak olan ve 1908-1918 arasında - kısa kesintilerle - devlet yönetimine hakim olan siyasî örgüt. Batı dillerinde daha çok Jön Türkler .İttihat ve Terakki Cemiyeti (Partisi) adını alan hareket, II. Abdülhamit'in rejimine karşı mücadele etmek amacıyla yurt içinde ve yurt dışında örgütlenen iki veya daha fazla grubun birleşmesiyle oluşmuştur.

    Yurt içinde İTC'nin ilk nüvesini 1889'da Askeri Tıbbiye Mektebi'nde kurulan İttihad-ı Osmani Cemiyeti adlı gizli örgüt oluşturdu. Bu örgütü İshak Sükûti (1868-1902), İbrahim Temo (1865-1939), Abdullah Cevdet (1869-1932), Mehmed Reşid ve Hikmet Emin adlı beş öğrenci kurdu.
    ......
    1908'den sonra Osmanlı siyasetinde ön plana çıkan İttihat ve Terakki liderlerinin hemen hepsi, başta Talat, Enver, Cemal, Cavit, Mustafa Kemal, Rahmi ve Şükrü Beyler olmak üzere, 1908 öncesinde Selanik'teki İTC örgütlenmesinde yer alan isimlerdi.
    ......
    1 Kasım'da yapılan olağanüstü kongrede İTC kendini feshederek, Teceddüd Fırkası (Yenilenme Partisi) adıyla yeni bir parti kurulmasına karar verdi. 2 Kasım'da İTC liderleri Enver, Talat, Cemal, Bahaeddin Şakir ve Dr. Nazım yurt dışına kaçtılar.
    .........
    Buna karşılık Milli Mücadele kadrosunun eski İttihatçı örgütün doğrudan devamı mı, yoksa Mustafa Kemal önderliğinde yeni bir oluşum mu olduğu, tatmin edici bir şekilde yanıtlanabilmiş bir soru değildir.

    İTC'nin eski liderleri 1925'te çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile siyasi hayattan tasfiye edilecek, ve aralarından önde gelen 13'ü 1926'da İzmir Suikasti komplosuna karıştıkları iddiasıyla İstiklal Mahkemesi'ne sevkedilerek idam edilecekti.

    (vikipedia dan alıntılar)


    Bir çok lider daha sonra Ermeni veya Rus örgütlerinin suikastına kurban gitmiştir....

    "Önce ülke karıştırılıyor(düşmanlara fırsat veriliyor,ki yönetim ele geçirilsin),sonra kurtarılıyor"......:D :D

    Başka yoruma gerek varmı?????


  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    Meral Tamer 12 Aralık Cuma 2008/MİLLİYET

    mtamer@milliyet.com.tr

    Ermenilerden özür dilemek mi, hatayı kabul etmek mi, acıyı paylaşmak mı?

    Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER’in geçen ayki kahvaltılı toplantısının konuşmacısı Prof. Dr. Ahmet İnsel’di. (Kapitalizmin geleceği konusunda bizlere yaptırdığı ufuk turunu daha önce yazmıştım.)
    Toplantı öncesinde sohbet ederken İnsel’in, Baskın Oran ve Cengiz Aktar’la birlikte Ermeni tehciri konusunda “Özür diliyorum” başlıklı metin üzerinde çalıştıklarını öğrendik. İnsel, daha önce imzaya açılan metinlerden farklı olarak bu metnin bir grup aydın, akademisyen ve sanatçıyla sınırla kalmasını istemediklerini, bu nedenle de internet üzerinden 1 yıl süreyle imzaya açık tutacaklarını söyledi.

    Daha çok kişi imzalar
    KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, imza metnini destekliyordu. Ben de bu 3 ismin hazırladıkları bir metnin altına tereddütsüz imzamı atarım. Ancak masamızda bulunan KAGİDER Yönetim Kurulu üyesi diş doktoru Dilek Ar’dan, dikkate alınması gereken bir itiraz geldi:
    “İnsan, kendi yaptığı hatalar için özür diler. Bunu biz yapmadık ki... Bizden evvelkilerin yaptığı bir şey için özür dilemek yerine, ‘bunun büyük bir hata olduğunu kabul ediyoruz. Şu andaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak böyle hataların tekrarlanmaması gerektiğini düşünüyoruz’ demek daha uygun. Benzeri bir durum bugün olsa herhalde büyük çoğunluğumuz 1915’teki gibi davranmaz. Ancak Türk insanı, özür dilemek konusunda biraz problemli. ‘Hatayı kabul ediyorum’ dense, çok daha fazla insan imza verir.”
    Ar’ın bu yaklaşımını derhal benimseyiverdim. Madem ki hazırlanacak metnin mümkün olduğunca geniş kitlelerce imzalanması isteniyordu, “Özür dilemek” yerine “Hatayı kabul etmek” çok daha fazla insanı düşündürür ve imza atmaya sevkederdi.
    Daha çok katılım isteniyorsa, metni biraz yumuşatmak daha uygun olmaz mıydı? İnsel “Olmaz, hata kelimesi çok yumuşak kalır” dedi.

    “Özür, devletin görevi”
    Ve “Ermeniler’den özür diliyoruz” başlıklı metnin imzaya açılmasıyla birlikte çok yönlü bir tartışma da başlamış oldu. Malum çevrelerin yaygarayı koparmaları zaten bekleniyordu. Ancak metni imzalayabilecek kesimden de ilginç sesler yükseliyor.
    Örneğin Bilgi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ferhat Kentel, önceki gün Vatan’daki söyleşisinde “Özür dilemek aydınlardan önce devletin görevi” diyor. Kentel de Dilek Ar gibi “özür dileme” ifadesine takılmış: “Özür dilemek konusunda çok emin değilim. Ben vurguyu acıyı çok fazla hisediyorum cümlesine yapmak, yani o acıyı paylaşmak istiyorum” diyor.

    ‘Türklükle övünmüyorum’
    Adının açıklanmasını istemeyen bir yazar-düşünür dostumun tepkisi de dikkate değer: “Osmanlı İmparatorluğu, benim aidiyet hissettiğim bir devlet değil. Ben Osmanlı’nın fetihleriyle de övünmüyorum. Irkla ya da milliyetçi aidiyetlere karşı olumlu/olumsuz tavırlarla kendimi özdeşleşmiş hissetmiyorum. ‘Bizimkiler’ diye saymadığım bir takım insanların yaptıkları gaddarlıklar için özür dilemek, neden benim sorumluluğum olsun? Ben Ermeniler’i hiçbir zaman Türkler’den farklı görmedim. Geçmişteki bütün Türk devletlerinin yaptıklarından ben mi sorumlu olacağım?”
    Anlayacağınız bu tartışma daha çooook su kaldırır.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    Neden kimse bizden özür dilemeyi düşünmez ki? Dünya nın bir salağı biziz sanırım.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    İletiler
    303
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    Alıntı commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Neden kimse bizden özür dilemeyi düşünmez ki? Dünya nın bir salağı biziz sanırım.
    Bizde "çalmadan oynayan" mı dersiniz,"gönüllü suçu üstlenenler" mi dersiniz,"el iyisi"(halk arası söz;meal:yağcı) mi dersiniz,herkesde özür dileyerek bir Atasözümüzü eklicem "Eşek olduktan sonra,semer vuran çok olur"....Ne derseniz deyin,her konuda "evet,kabul ediyorum" demeye hazır ve nazır "insanlarımız",sözde aydınlarımız var....Ki,ne duvarlardaki diplomalar,ne "çok gezen",ne "çok okuyan",ne atatürkçü olması,ne cumhuriyetçi olması,ne vicdan sahibi olması,.......(böyle sürer gider...)...bir insanı "aydın" ilan etmeye yeter....

    Türkçe ''aydın'' kelimesi çok umumi ve müphem bir mana taşır.Hangi seviyede bilgin ve okumuş insna aydın diyoruz?Sadece bilgili olana bu sıfatı vermek doğrumu?ilkokul,lise ve üniversite mezumunu olana ''aydın'' ve derin bilgisi olmadığı halde günlük fıkralardan butun memleke ve dünya meselelerini sanan ve güya halkı aydınlatan bir gazeyeciye ''aydın'' denirmi? Keza,muayyen sahada mütehassıs olduğu halde kendi menfaatinden baska bişey düşünmeyen,menfaat veya mevki düşkünlüğü dolayısılı ile yalana göz yuman bir kimseye,kelimenin tam anlamı ile ''aydın'' denir mi?
    (alıntı)


    İşte burda o çok konulara mevzu olan ONUR;GURUR;ŞEREF;HAYSİYET devreye girer.....Kendi sevmeyen,ülkesine sahip çıkmayan,kendi içinde hoşgörü ve birlik beraberliği sağlayamayan bir millet,herzaman kaybetmeye mahkumdur.....Herzaman başkalarının kuklası olmaya mahkumdur....Bu noktalara gelmiş isek ,olmuşuz da....


    Biz ölmüşüzde ,haberimiz yok,ağlayanımız yok.... ızgın:

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    13 Aralık 2008 /HÜRRİYET

    Ege CANSEN
    ecansen@hurriyet.com.tr

    Türk olmanın dayanılmaz azabı

    SEN Orta Asya'dan kalk, gel Anadolu'ya yerleş. Bu yetmesin Avrupa'ya geç, İstanbul'u fethet ve git ta Viyana kapılarına dayan.

    Karadeniz'i iç deniz haline getir. Ege adalarını ele geçir. Her dilden, her dinden insanları idaren altına al. Bu yenecek halt mı? Ne hakkın var başka milletlerin toprağını zapt etmeye? Üstelik ülkelerini elinden aldığın toplumlardan medeni de değilsin. Sonra bir gün kafan atsın, ortada fol yok yumurta yokken, asırlarca bir arada yaşadığın Rumları kov. Bu yaptığın yetmiyormuş gibi, bir milyon Ermeni'yi göçe zorla ve bir kısmının ölmesine sebep ol. Sonra biz aslında Kürtlerle kardeşiz diye bir yalan uydur; illaki tek bayrak altında yaşanacak diye dayat. Ülkendeki Kürtlerin kendilerine ayrı bir devlet kurma haklarını inkár et. Yapılacak iş mi bu? Git Kıbrıs'ın yarısını işgal et, oradaki Türklerin yaşam hakkı garanti altına alınmadan adadan çıkmam diye tuttur. Tüm bu yaptıklarından hiç nedamet getirme, günah çıkarma. Yukarıdaki ifadeler, liberal aydınlarımızın medyada yazdıklarından ve söylediklerinden benim çıkardığım bir özettir. Söylenenlerin iyi anlaşılması için tarafımdan biraz abartılmıştır.

    * * *

    Ben de şöyle diyorum. Bu anlatılanlar hayatın ta kendisi değil mi? Ne var bunda? Başkasının ülkesini işgal edip, onları yönetmeye kalkışmayan millet mi var? İngilizler, Almanlar, Amerikalılar, Japonlar, Ruslar, İsveçliler, Portekizliler, Çinliler, diğer ulusların topraklarına girmedi mi? Oraları yönetmedi mi, direnenlere karşı zor kullanmadı mı? Roma imparatorluğu, Roma'dan dışarı çıkmadı mı yani? Büyük İskender, acaba İskenderunlu muydu? Hiç Kızılderililer, kendi aralarında savaşmış mıdır? Birbiriyle savaşan Afrikalı kabile yok mu? Dünya hep barış içinde yaşamış, tek Türkler mi savaş çıkarmıştır? Nedir bu "Türk'ü, Türk'e yerme" kampanyasının amacı? Niye ecnebi yerliler, Türkler üzerinde "tarihine bir bak, mücrim gibi titre ve özür dile" baskısı uyguluyor? Bu kadar suçlanmayı, aşağılanmayı kesinlikle hak etmiyoruz.

    * * *

    Hıristiyan kültürüne göre, dünyayı yaratan Tanrının, yaşamın nasıl olacağına ve dünyanın nasıl yönetileceğine dair bir tasarımı vardır. Buna "God's Plan" yani "Allahın Planı" denir. Planda olup dünyada olmayan bir şey varsa, o tesis edilmeli; planda olmayan ama dünyada olan bir şey varsa o da ortadan kaldırılmalıdır. Bu, Hıristiyanların ama öncelikle Avrupalı olanlarının ödevidir. Buna din dilinde "misyon" denir. God's Plan, medenilerin, medeni olmayan toplumları yönetmesini ister. Birinci öncelik de medeniyetsiz Türklerin yönetiminde yaşayan Hıristiyanların kurtarılmasıydı. Bu seferberliğe "The Relief of the Eastern Christians" adı verilmişti. 1800'lerden itibaren Osmanlı'ya yapılan dış baskıların ahláki gerekçesi buydu. Bizim aydınlar hálá bunu savunuyor; hayret doğrusu.

    Son Söz: Medenileşmeye evet, medenileştirilmeye hayır.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    İletiler
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: yakin tarihimize bakalim birde

    ermenilerin.karabagda, lacinde,kelbecerde,hocalida,han kasabasinda,yaptigi katliam' lar hala hafizalarimizda. bir gecede binlerce, TURK' u bir gecede coluk, cocuk, demeden katlettiler.bu aydinlar kime hizmet ediyorlar? bence soylarina bir bakilsin! yoksa sayin hallac oglunun bahsettigi, donmeler bunlarmi dir.

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: "Ermenilerden özür diliyorum"

    Bu seferde bir kopya yapıştır da ben yapayım. Hani benimde hakkım vardır arasırada olsa hemde yorumsuz...

    Onlar, 1970’li ve 80’li yıllarda, Ermeni terör örgütü ASALA’nın hedefiydiler.
    Onlarca saldırıda, kimisi yaralandı, kimisi öldü. En yakın arkadaşlarını kaybettiler.
    Ancak hiçbir zaman sessizliklerini bozmadılar.
    Ta ki, birkaç Türk akademisyen ve gazeteci 1915 olayları için “Ermenilerden özür dilenmesi” kampanyası başlatana kadar.

    50’den fazla emekli Büyükelçi, bir araya geldi ve ilk kez tepki gösterdi.
    Tarihte ilk kez, Emekli Büyükelçiler bir konuda birlik olup, ortak bir açıklama yaptılar.
    Ve Türk akademisyenlerin başlattığı “Ermenilerden özür” kampanyasını “haksız ve yanlış” olacağını, Türkiye’nin “ulusal çıkarlarına zarar vereceğini” açıkladılar.

    Büyükelçiler, böyle bir adımın “Türk tarihine saygısızlık olacağını” vurguladılar.
    En önemlisi de, 1915 olaylarının “gerçek yüzünü” anlattılar.
    İşte, aralarında emekli idari memur ve şehit diplomat Bora Süelkan’ın eşi Ülkü Süelkan’ın da bulunduğu emekli diplomatların imza attıkları bildiri.

    ŞEHİTLERİMİZE SAYGISIZLIK…

    Büyükelçiler bildirisinde en çarpıcı bölüm, isim vermeden Ermeni kurşunlarıyla öldürülen Türk diplomat ve devlet görevlilerine atıf yapılan paragraf oldu. Bildiride, “Böylesine yanlış ve tek taraflı bir girişim, tarihimize saygısızlık ve terör örgütlerinin Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaptıkları ve Cumhuriyet tarihimizde de giriştikleri şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza ihanet etmek anlamına gelecektir” denildi.

    “ERMENİLER DE KAYIP VERDİ AMA…”

    1915 döneminde yaşanan savaş koşullarında, tehcirin “acı sonuçlar verdiğinin” kabul edildiği, ancak aynı dönemde Türk insanının da hem Ermeni isyanında, hem de terör eylemleri nedeniyle büyük kayıplar verdiği vurgulandı. Bildiride, “Türk insanının Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı kayıplar ve acılar Ermenilerinkinden daha az değildir. Ermeni tedhişçilerin, dış güçlerin planlı ve sürekli kışkırtmaları sonucunda, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve daha sonra I. Dünya Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı'nın ilk dönemlerinde istilacı düşman kuvvetlerine katılarak Anadolu insanımıza karşı kitlesel vahşet eylemlerinde bulundukları yerli ve yabancı kaynaklı belgelerden de açıkça görülmektedir” denildi.

    Ermeni terörünün Türkiye Cumhuriyeti boyunca da devam ettiğine dikkat çekilen bildiride, “Cumhuriyet tarihimizde ise, 1973'de tekrar hortlayan ve ASALA ve "Adalet Komandoları" adlı terör örgütlerinin 1986 yılına kadar sürdürdükleri terör eylemleri 70 kişinin ölümüne, 574 kişinin yaralanmasına sebep olmuş, bunların arasında 5 büyükelçimiz ve 4 başkonsolosumuzun da dahil oldukları 34 kamu görevlimiz ve aile yakınları can vermişlerdir” denildi.

    ERMENİLER’İN DE ÖZÜR DİLEMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?

    Ermenilerin SSCB’den bağımsızlıklarını aldıktan sonra Azerbaycan topraklarının dörtte birine yakın bölümünü işgal ettiklerinin, buradaki bir milyon kadar nüfusunun kendi topraklarında sürgün hayatı yaşamaya mahkum olduğunun hatırlatıldığı bildiride özür dileme kampanyası gibi sakat bir girişime kalkışanlar acaba tarih boyunca Ermeni terörüne kurban giden ve zulüm gören insanlar için de özür dilenmesini düşünmekte midirler?” denildi.

    Bildiride şu ifade kullanıldı:
    “Ermeni iddialarını tümüyle haklı görürcesine özür dilemek girişimini bir tarafa bırakıp, öncelikle, yakın geçmişte masum Türk diplomatlarını, görevlilerini ve aile bireylerini acımasızca katletmiş olan Ermenilerin Türk ulusundan özür dilemesini sağlamak gerekir. Bu katiller hala hayattadırlar ve Ermenistan ile bazı ülkeler tarafından himaye gördükleri için cezasız kalmışlardır.”

    “ERMENİ TERÖRÜNÜN ACISINI BİZ YAŞADIK…”

    Emekli büyükelçiler, yurt dışında görevli oldukları yıllarda Ermeni terörünün acısını “bütün vahşetiyle” bizzat yaşadıklarını da vurgulayarak, bildiride şöyle dediler:

    “Her Ermeni terör eyleminden sonra, terör olaylarının yarattığı gündem içinde çarpık Ermeni iddialarının tek yanlı bir biçimde yansıtılarak dünya kamuoyunu daha da etkilediğini gördük. Bugün terör artık işlevini bitirmiştir. Planın ikinci aşamasında özür dilenmesi ve bundan sonra da işin toprak ve tazminat taleplerine vardırılmasının tasarlandığını biliyoruz. Dileğimiz, uğradığımız bunca kayıp, acı ve haksızlıktan sonra kendi insanımızın böyle bir sinsi ve kasıtlı plana alet olmamasıdır.”

    İYİ KOMŞULUĞUN YOLU TEK TARAFLI ÖZÜR DEĞİL

    Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde bir yumuşama sürecine girilmesi ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi isteniyorsa, bunun yolunun, tek taraflı özür dilenmesi gibi tavizlerden değil, öncelikle taraflar arasındaki sınırların ve toprak bütünlüklerinin tanınmasından, ve mutlaka gerekiyor ise, her iki tarafın tarih boyunca çektikleri acıların karşılıklı olarak paylaşılmasından geçtiğini belirten Büyükelçiler, “Aksi takdirde, "özür dilenmesi" gibi tek yönlü bir davranış yersiz ve yanlış olacak, tarih gerçeklerine aykırı düşecek ve ulusal çıkarlarımız açısından vahim sonuçlar doğurabilecektir. Bu çok hassas konuda uyanık olunması dileğiyle kamuoyumuzun dikkatine saygıyla sunulur.” İfadesini kullandılar.

    KİMLER İMZALADI

    Bildiriyi 50’ye yakın emekli büyükelçi ile başkonsolos imzaladı. İşte o isimler;
    Erdil Akay, Ömer Akbel, Nusret Aktan, Mümin Alanat, Önder Alaybeyi, Ali Hikmet Alp, Akın Alptuna, Burhan Ant, Erdoğan Aytun, Candan Azer, Ahmet Banguoğlu, Nazım Belger, Sadi Çalışlar, Ertuğrul Çırağan, Sevinç Dalyanoğlu, Gönül Dalyanoğlu (emekli Başkonsolos), Daver Darende (emekli Başkonsolos), Cenk Duatepe, Şükrü Elekdağ, Orhan Erdivanlı, Erdinç Erdün, Uğur Ergun, Erkan Gezer, Gün Gür, Burak Gürsel, Korkmaz Haktanır, Aydın İdil, Salih Zeki Karaca, Aydan Karahan, Alp Karaosmanoğlu, Yıldırım Keskin, Fazlı Keşmir, Ömer Engin Lütem, Ünal Maraşlı, Ali Engin Oba, Tansu Okandan, Erhan Öğüt, Onur Öymen, Önder Özar, Müfit Özdeş, Ergun Pelit, Turgut Serdaroğlu, Yüksel Söylemez, Ülkü Süelkan (emekli idari memur ve şehit Bora Süelkan’ın eşi), Teoman Sürenkök, Ömer Şahinkaya, Bilal Şimşir, Kaya Toperi, Muammer Tuncer, Senbir Tümay, Tugay Uluçevik, Erdinç Ulumlu, Necati Utkan, Nuri Yıldırım, Betin Yiğit (Emekli Başkonsolos), Erhan Yiğitbaşıoğlu, İlhan Yiğitbaşıoğlu, Ömer Zeytinoğlu.

    Gazeteler

+ Konuyu Yanıtla
1 / 7 Sayfa 1234567 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. "Abart Egzoz" ya da "Performans Egzozu" kullanan ruh hastalarının gürültüsü bıktırdı.
    Halk arasında "abart egzoz" ya da "performans egzozu" şeklinde tabir edilen egzozların aracın performansına olumlu yönde hiçbir etkisi olmadığı gibi...
    Yazan: Hakkarili Arzuhalci Forum: Çevre Hukuku
    Yanıt: 6
    Son İleti: 13-04-2017, 19:12:25
  2. Daire tapusundaki Niteliğin "Tarla" ile "Arsa" olması arasındaki fark nedir?
    Daire tapusundaki Ana Gayrimenkulün Niteliğinin "Tarla" ile "Arsa" olması arasındaki fark nedir? Bağımsız Bölümde ise dairenin niteliği mesken,...
    Yazan: Songull Forum: Gayrimenkul Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 05-11-2016, 21:31:42
  3. Dilekçede "makam" a "arz" yerine "rica" etmek
    Bir makama gerçek kişi tarafından verilen dilekçenin sonu "arz ederim" yerine makama saygı ve güven duyulmadığından dolayı kasıtlı olarak "rica...
    Yazan: k_karakas34 Forum: Mevzuata İlişkin Soru ve Talepler
    Yanıt: 5
    Son İleti: 31-01-2014, 00:46:21
  4. Taşınmz satış ilanının satıştan en az "bir ay" önce verilmesinde "bir ay"ın anlamı nedir?
    18 Haziranda taşınmaz satışımız var; ancak satış ilanını ancak 18 Mayısta ilan ettirebildim. Basın İlan Kurumunda bir aylık süreye ilişkin kafamı...
    Yazan: Av.Umut Elçiçek Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 25-06-2012, 17:58:06
  5. "YD savunma ara kararı" ile "YD savunmadan sonra" ibareleri arasındaki fark nedir
    Danıştay'da yürütmenin durdurulması istemiyle mülakakat iptali davası açtım..Dava dosyasını sorguladığımda YD istem sonucu için "YD Savunma Ara...
    Yazan: siduri Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 11-12-2010, 00:43:53

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.