+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 11 ileti bulundu.

Konu: Mahkeme Kararının Uygulanma Süresi

Mahkeme Kararının Uygulanma Süresi Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    May 2007
    İletiler
    30
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Mahkeme Kararının Uygulanma Süresi

    Sevgili forum üyeleri,kesintisiz olarak 10 günden fazla süre göreve devamsızlık iddialarıyla görevden çekilmiş sayıldım ancak idare mahkemesinin kararıyla bu işlem iptal edildi.Bağlı olduğum bakanlık kararı tebliğ etmesine rağmen henüz göreve iademi yapmadı.Karar karşı tarafa tebliğ edileli 29 gün oldu ve devamlı olarak işlemi başlatıklarını,imzada olduğunu diyerek beni oyalıyorlar.Eski görev yerim ise bakanlık onayı olmadan beni başlatamayacaklarını söyledi.Ve ben şuan psikolojik olarak kendimi baskı altında hissediyorum.Acaba mağdur olmamam için benim kuruma ayrıca başvuru yapmam gerekiyormu?yoksa beklemem mi lazım?İdarenin bu keyfiyetini engelleyecek bilgi,belge ve deneyimime ihtiyacım var şimdiden yardımlarınız için teşekkur ederim.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Mahkeme Kararının Uygulanma Süresi konulu yargıtay kararı ara
    Mahkeme Kararının Uygulanma Süresi konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    1.080
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Mahkemeyi kazanmışsınız. Hayırlı olsun. Telaşa ve herhangi bir girişimde bulunmanıza gerek yok. Karar uygulanır, işinize kavuşursunuz.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    May 2007
    İletiler
    30
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Teşekkur ederim arkadaşım 15 aylık bir süreden sonrada olsa adalet yerini buldu,idareciler maalesef keyfi tutum içindeler ve buda büyük idari yanlışlıklara ve mağduriyetlere neden oluyor.Buda aslında devletimize zarar veriyor.İYUK 28 ve anayasanın 138. maddelerini okudum 30 gün süreden bahsediliyor benim herhangi bir işlem yapmadan beklememde kendi çıkarlarım doğrultusunda bir zarar olmazsa beklerim tabiki,yardım ve yönlendirmeler için de sonsuz teşekkür ederim.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Mar 2007
    Nerede
    Bursa
    İletiler
    2.153
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Sayın Galanthus,
    İdari yargı kararlarının gereği en geç 30 gün içerisinde yerine getirilir. Aslında hem Anayasamız hem de İdari Yargılama Usulü Kanunu bu kararların yerine getirilmesi geciktirilemez der ama idare hemen her zaman bu sürenin tamamını kullanmayı prensip edinmiştir ve karar gereğini 30.gün yerine getirecektir. Size tebliği de birkaç gün alabilir. Saygılarımla,
    Devrim Sinan KARAVELİOĞLU

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    327
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Öncelikle sizi tebrik ederim.

    Davayı kazanma gerekçenizi paylaşırsanız, davayı usul veya esas yönünden kazanıp kazanmadığınız veya idarenin temyiz aşaması hakkında fikir alış verişi yapabilir, benzer konudan muzdarip arkadaşlara fikir vermemiz mümkün olabilir.

    Sevindiğimi belirtmek ister, mesleki yaşamınızda ve özel hayatınızda başarı, sağlık ve mutluluklar dilerim. GEÇMİŞ OLSUN....

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    May 2007
    İletiler
    30
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Sevgili önder71 düşüncelerin için teşekkür ederim.
    İdare Mahkemesinin Kararında.......anılan Kanunda belirtildiği üzere kamu görevlisinin görevinden çekilmiş sayılabilmesi için kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin 10 gün devam etmesi halinde müstafi olabileceği,bu hususunda açık ve kesin bir şekilde ortaya konulması gerektiği tartışmasızdır.
    Uyuşmazlık konusu olayda, davacının .......tarihleri arasında mazeretsiz olarak göreve gelmediğinden bahisle ....... tarihinden itibaren görevinden çekilmiş sayılmasına karar verilmiş ise de, davacının .......tarihinde ...... Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Hastanesi’nde muayene olduğu ve ilgiliye aynı tarihte ...... tanısıyla tedavi düzenlenerek ........tarihinden itibaren 7 (yedi) gün istirahat önerildiğine ilişkin raporun değerlendirilmesinden, adı geçenin görevinden çekilmiş sayılmasına gerekçe alınan on gün süreyle kesintisiz ve mazeretsiz göreve gelmeme koşulunun gerçekleşmiş sayılmasına olanak bulunmadığından davacının mazeretsiz ve izinsiz 10 gün süreyle görevine gelmediğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlem hukuka uyarlık görülmemiştir.
    Öte yandan hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlem nedeniyle davacının uğradığı parasal kayıplarının da yasal faiziyle birlikte tazmini gerektiği açıktır..
    ...

    Karar bu şekilde yukarıdaki rapor rahatsızlık neticesinde acilden verilmiş ve kuruma rahatsızlıktan dolayı sunulamamıştır.Yine ara kararıyla da davalı taraftan istenen,görev yerinde olmayan (geçici görevli) bir personelin imzaladığı devamsızlık tutanağı beyanlarımla mahkemece araştırıldı.Bahsi geçen günlerde bu personelin başka şehirde olmasına rağmen tutanağı geriye dönük imzalamış olduğu gerekli araştırma ve belgelerle ortaya çıkarıldı.Görüldüğü gibi de bu karar da yazılmamış olmasına rağmen dosyada mevcut.Müstafi tarihinden sonra göreve başlatılma hakkında kesin bir hüküm yazılmamış.
    İşlem iptal edildi fakat işlemde 23 gün devamsızlıktan bahsedilip 10 günlük süre göz önünde bulundurularak müstafi sayılması şeklindeydi,mahkeme neden yazmamış olabilir geriye yine 13 gün kalıyor?yorum ve yönlendirmeleriniz için teşekkur ederim.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    https://www.hukuki.net/topic.asp?TOPIC_ID=6144
    linkine bakınız.Birçok hakkınız var.Acele etmeyin.Geçmiş olsun.
    İyi günler...

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    327
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Alıntı galanthus rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sevgili önder71 düşüncelerin için teşekkür ederim.
    İdare Mahkemesinin Kararında.......anılan Kanunda belirtildiği üzere kamu görevlisinin görevinden çekilmiş sayılabilmesi için kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin 10 gün devam etmesi halinde müstafi olabileceği,bu hususunda açık ve kesin bir şekilde ortaya konulması gerektiği tartışmasızdır.
    Uyuşmazlık konusu olayda, davacının .......tarihleri arasında mazeretsiz olarak göreve gelmediğinden bahisle ....... tarihinden itibaren görevinden çekilmiş sayılmasına karar verilmiş ise de, davacının .......tarihinde ...... Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Hastanesi’nde muayene olduğu ve ilgiliye aynı tarihte ...... tanısıyla tedavi düzenlenerek ........tarihinden itibaren 7 (yedi) gün istirahat önerildiğine ilişkin raporun değerlendirilmesinden, adı geçenin görevinden çekilmiş sayılmasına gerekçe alınan on gün süreyle kesintisiz ve mazeretsiz göreve gelmeme koşulunun gerçekleşmiş sayılmasına olanak bulunmadığından davacının mazeretsiz ve izinsiz 10 gün süreyle görevine gelmediğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlem hukuka uyarlık görülmemiştir.
    Öte yandan hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlem nedeniyle davacının uğradığı parasal kayıplarının da yasal faiziyle birlikte tazmini gerektiği açıktır..
    ...

    Karar bu şekilde yukarıdaki rapor rahatsızlık neticesinde acilden verilmiş ve kuruma rahatsızlıktan dolayı sunulamamıştır.Yine ara kararıyla da davalı taraftan istenen,görev yerinde olmayan (geçici görevli) bir personelin imzaladığı devamsızlık tutanağı beyanlarımla mahkemece araştırıldı.Bahsi geçen günlerde bu personelin başka şehirde olmasına rağmen tutanağı geriye dönük imzalamış olduğu gerekli araştırma ve belgelerle ortaya çıkarıldı.Görüldüğü gibi de bu karar da yazılmamış olmasına rağmen dosyada mevcut.Müstafi tarihinden sonra göreve başlatılma hakkında kesin bir hüküm yazılmamış.
    İşlem iptal edildi fakat işlemde 23 gün devamsızlıktan bahsedilip 10 günlük süre göz önünde bulundurularak müstafi sayılması şeklindeydi,mahkeme neden yazmamış olabilir geriye yine 13 gün kalıyor?yorum ve yönlendirmeleriniz için teşekkur ederim.
    CEVAP;

    Öncelikle rahatsızlığım dolayısı ile cevabınızı geç gördüğüm için cevabınıda geç yazmaktan dolayı özür dilerim.

    1-Dava konusu işlem ne ise, o iptal edilmiştir. İdare bu karar yanlış ben uygulamıyorum şeklinde bir tutum içine girmesi mümkün değil, eğer böyle bir işlem tesis ederse, mahkeme kararını uygulamamaktan dolayı sorumlu olur.

    2-İdare 2577 sayılı yasanın 29.maddesine göre, mahkemeye başvuruda bulunarak kararın açıklanması ve çelişkinin giderilmesini talep edebilir. Bunu yapmadan kafasına göre kararı uygulamaz ise adli yönden suç ve ikinci tesis ettiği işlem hakkında açılacak davada zor duruma düşer.

    3-Kesintisiz gelmeme yeterli değil, haklı bir sebep olmadan gelememe müstafi sayılması için gerekli. bu açıdan hakkınızda ikinci bir işlem yapılırsa hemen davanızı açın..

    4-İdare 30 gün içinde lehinize verilen ilk idare mahkemesi kararını, temyize götürmez ise, karar kesinleşir ve iyi olur. Siz sessez kalın ve bu aşamayı takip edin, zira idare ikinci işlemi yaparak tamyize gerek olmadığı sonuca ulaşabilir ve bu durum sizin için çok iyi olur.

    İkinci işlem tesis edilirse, zamanının bilinmesi iyi olur...
    idare mahkemesi kararı idareye ne zaman tebliğ edildi (mahkeme dosyasında mevcuttur.)

    bu soruların cevapları yorum ve plan yapmak için faydalı olur....
    Hoşça kalın....
    Konu önder71 tarafından (30-09-2008 Saat 02:39:03 ) de değiştirilmiştir.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    May 2007
    İletiler
    30
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    Sayın önder71 öncelikle rahatsızlığım dolayısı ile geçmiş olsun dilerim ve tüm forum üyelerininde geçmş ramazan bayramını kutlarım.

    Dava konusu işlem 13.02.2007-07.03.2007 tarihleri arasında 23 gün göreve gelmemekten 23.02.2007 tarihinden itibaren müstafi sayılma işleminin iptali ve uğranılan parasal ve özlük hakkı kayıplarının faiziyle birlikte tazmini istemine yöneliktir.
    Dava neticesinde mahkeme ...10 (on) gün istirahat raporun değerlendirilmesinden, adı geçenin görevinden çekilmiş sayılmasına gerekçe alınan on gün süreyle kesintisiz ve mazeretsiz göreve gelmeme koşulunun gerçekleşmiş sayılmasına olanak bulunmadığından davacının mazeretsiz ve izinsiz 10 gün süreyle görevine gelmediğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlem hukuka uyarlık görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle,dava konusu işlemin iptaline,tazminat isteminin Kabulüne... şeklinde işlemi iptal etmiştir.
    Ancak mahkemenin bu kararını ilgili idare 13.02.2007-23.02.2007 tarihleri arası göreve gelmeme hususunu kapsadığı, göreve gelmemenin 23.02.2007 tarihinden 07.03.2007 tarihine kadar devam ettiği, bu tarihe kadar 23.02.2007 tarihinden 07.03.2007 tarihine kadar 13 gün mazeretsiz göreve gelmeme olarak geçtiği, dolayısıyla kesintisiz 10 gün göreve gelmeme şartı gerçekleştiği, dolayısıyla ilgilinin yine müstafi sayıldığı şeklinde yorumlayarak 23.02.2007 tarihinden itibaren görevden çekilmiş sayılmasına karar vermiştir.
    Yine İYUK un 28. maddesi gereğince de mahkemenin iptal ettiği 10 gün için göreve iadesi şeklinde ayrıca olur almışlar.
    Mahkeme kararını uygulandığı imaji yaratmaya çalışmışlar.ilk 10 gün iptal edildiği havası yaratılmış.
    Sorularında ise idare ikinci işlemi yaptığı gibi (tebellüğ etmedim henüz) temyiz de etmiş kararı ve geriye 13 gün kaldığı için tekrar müstafi sayılması gerekmektedir diye de temyizde bulunmuş.
    1-Bu aşamalardan sonra göreve iademi nasıl sağlayabilirim.İdarenin bu keyfi veya yanlış işlemini nasıl bertaraf edebilirim?
    2-Mahkeme kararının gerekçe bölümü yorumlanarak idare işlem yapabilirmi?
    3-Aynı işleme tekrar dava açmam hukukta nasıl sonuç doğurur açılabilirmi?
    4-Mahkemeden zaman geçmesine rağmen tavzih istenebilirmi?
    5-Davalarla ve adaleti meşgul etmeden tavzih göreve iademi sağlarmı?
    Benzer emsal kararlara da ihtiyaçım bulunmaktadır,şimdiden teşekkur eder sağlık ve mutluluklar dilerim.

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    327
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Mahkeme kararının uygulanma süresi

    1-Bu aşamalardan sonra göreve iademi nasıl sağlayabilirim.İdarenin bu keyfi veya yanlış işlemini nasıl bertaraf edebilirim?


    Mahkeme kararlarının bir bütün olarak kabul edip uygulanması gerekir. Eğer karar anlaşılamıyor ise, idare mahkemesine 2577 sayılı yasa uyarınca idare baş vurup açıklama isteyebilir.
    Bu aşamada, öncelikle ikinci kez müstafi sayılmanıza ilişkin işlemi tebliğ ederek ikinci kez davanızı idare mahkemesinde açın ve bu davada önceki mahkeme kararının şeklen uygulanıp, açıklama talebinde dahi bulunmadan mahkeme kararının gerekçesini müstakil ve karardan bağımsız, sanki kararı uygulamak gerekmiyor havasında ikinci ve ilk mahkeme karanını etkisiz kılacak şekilde tesis edilen işlemin yürütümünün durdurulması istemi ile davanızı açın.
    Bu ikinci davayı kazanmanıza müteakip C.Savcılığına suç duyurusunda bulunma hakkınız var.
    Bu yönetici ve memurlar hakkında tazminat davasını açma hakkınız var.
    Bu memurlar hakkında disiplin soruşturması açılması için başvuruda bulunma hakkınız var.
    Bu memurlar hakkında il insan hakları kuruluna başvuruda bulunma hakkınız var

    2-Mahkeme kararının gerekçe bölümü yorumlanarak idare işlem yapabilir mi?

    Mahkeme kararların görüş sorarak, idarece tek taraflı yorumlanarak uygulanması mümkün değildir. Bir iptal kararı tartışma ve yorum yapılmadan idarece uygulanması zorunludur. Eğer anlaşılmıyor ise karar hakkında 2577 sayılı yasaya görekarar veren mahkemeden açıklama talep edilir. Veya temyize gidilir. Temyiz sonuçcunda karar bozulursa zaten idare mahkemesi kararı ortadan kalkar, yapılan özel bir ödeme var ise geri alınabilir. Bu yollar var iken, gereksiz yere mahkeme kararını yok saymak veya şeklen uygulayıp hemen ikinci bir işlem ile etkisiz hale getirmek hukuken mümkün değil.

    Mahkeme iptal kararını şeklen aykırılıktan dolayı vermiş ise, ancak o zaman idare bu şekil noksanlığını gidererek işlem tesis edebilir. Bunun haricinde idare mahkemesi kararının aksine işlem tesis etmesi mümkün değildir.
    Örneğin aşağıda ki mahkeme kararında bu konunun detayı belirtilmiştir.
    http://www.danistay.gov.tr/kerisim/container.jsp
    Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
    İKİNCİ DAİRE 2001 1314 2001 671 14/05/2001

    KARAR METNİ
    DAVA KONUSU İŞLEMİN ŞEKİL YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRILIĞINDAN BAHİSLE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI VE SONRASINDA İPTALİ YÖNÜNDE VERİLEN KARARLARDA BELİRTİLEN ŞEKİL NOKSANLIĞININ GİDERİLMESİ SURETİYLE TESİS EDİLEN YENİ İŞLERİN ANILAN MAHKEME KARARLARINI ETKİSİZ KILMA VEYA ŞEKLEN UYGULAMA AMACINA YÖNELİK OLMADIĞINDAN, TCK'NA GÖRE SUÇ EŞKİL ETMEYECEĞİ HK.<
    Hakkında Soruşturma İzni İstenen : ...
    Soruşturulacak Eylem : Şikayetçi ...'in naklen atanmasına ilişkinişlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali yolunda İzmir 2.İdare Mahkemesince verilen kararları uygulamamak.
    Eylem Tarihi : 2000 yılı.
    Yetkili Merciin Kararı: Soruşturma izni verilmemesine.
    Karara İtiraz Eden : Şikayetçi ...
    İçişleri Bakanlığından 18.4.2001 gün ve 81/108/1-1324/3140 sayılı yazı ile gönderilen dosya İçişleri Bakanı tarafından verilen 16.2.2001 gün ve Tef.Ku.Bşk.2001/65 sayılı karar, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca itiraz eden yönünden incelenerek gereği görüşüldü:
    Şikayetçi ...'in Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden alınarak ... Şube Müdürlüğüne naklen atanması yolundaki işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada,sözkonusu işlemin şekil yönünden hukuka aykırı olduğundan bahisle yürütmenin durdurulması yolunda ... İdare Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı karar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinde öngörülen 30 günlük süre içerisinde ve ilgilinin eski görevine iadesi şeklinde uygulanmıştır.
    Adıgeçenin tekrar Belediye Başkan Yardımcılığından alınarak ... Şube Müdürlüğüne atanmasının yapılması şeklinde tesis edilen işlemin ise, anılan mahkeme kararı ile idareye tanınan takdir yetkisinin kullanılması bağlamında gerçekleştiği dikkate alındığında, bunun anılan mahkemece verilen yürütmenin durdurulması kararını etkisiz kılma, yani şeklen uygulama amacına yönelik olduğunu kabul etmenin imkansız olduğu; nitekim, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın da ... İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararı ile esastan reddedildiği ve bu nedenle ilk işlemin iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının uygulanmasının artık hukuken mümkün olmadığı anlaşıldığından, şikayetçi ...'in itirazının reddiyle, dosyanın İçişleri Bakanlığına kararın bir örneğinin bilgi için şikayetçiye tebliğine 14.5.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
    YÖ/ŞGK

    3-Aynı işleme tekrar dava açmam hukukta nasıl sonuç doğurur açılabilir mi?

    Aynı işleme değil, tesis edilen ikinci işleme dava açmış olacaksınız. Bu yorumunuz yanlış….

    4-Mahkemeden zaman geçmesine rağmen tavzih istenebilir mi?

    Tavzîh kelimesinin hukuk sözlüğünde ki karşılığı “açıklama” dır. 2577 sayılı yasanın 29.maddesinde de “AÇIKLAMA” kelimesi kullanılarak bu yolun hangi hallede kullanılacağı açıkça belirtilmiştir.
    2577 sayılı yasanın 29.maddesinde süre belirtilmemiş ise de, bu sürenin kararın yerine getirilmesinin zorunlu olduğu 30 gün içinde kullanılmış olması eşyanın tabiatına uygun olan hareket tarzı olacaktır.
    Ama yine başvuruda bulunmak mümkündür. (idare) sorun sizin sorununuz değil. Siz davayı kazanmış ve kararının uygulanmasını bekleyen kişisiniz.


    5-Davalarla ve adaleti meşgul etmeden tavzih göreve iademi sağlar mı?
    İdarenin başvurusu üzerine, mahkemenin yapacağı açıklama kararın yerine getirilmesi şeklinde ise, bu sizin için iyi olur. Zaten açıklama yeni bir hak vermiyor. Var olan hakkın sınırlarını belirlemede ve anlaşılmayan yönlerini açıklama kullanılıyor.
    Sizin yapmanız gereken ve yapabilecekleriniz, yukarıda ki maddelerde açıklanmıştır.

    Benzer emsal kararlara da ihtiyaçım bulunmaktadır,şimdiden teşekkur eder sağlık ve mutluluklar dilerim.


    http://www.danistay.gov.tr/kerisim/k...in&dokid=24847

    Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
    BEŞİNCİ DAİRE 2004 3372 2000 3316 29/09/2004

    KARAR METNİ
    YARGI KARARLARINI UYGULAMAMA KASTI İLE HAREKET ETTİĞİ AÇIK OLAN İDARENİN, DAVACININ UĞRADIĞI MANEVİ ZARARI TAZMİNLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU HK.<
    Davacı : ?
    Vekili : Av. ?, Av. ?
    Davalılar : 1) Başbakanlık - ANKARA
    2) Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü - ANKARA
    Vekili : Av. ?
    Davanın Özeti : Davacı, Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden yargı kararına rağmen alınması, hakkında verilen yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle, uğradığını öne sürdüğü 2.500.000.000.- lira maddi, 5.000.000.000.- lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesini istemektedir.
    Savunmaların Özeti : Yargı kararların süresinde yerine getirildiği, tazminat şartlarının gerçekleşmediği öne sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
    Danıştay Tetkik Hakimi : Dr. Zuhal Bereket Baş
    Düşüncesi : Anayasanın 138. ve 2577 sayılı Kanunun 28. maddesine göre, idarelerin yargı kararlarını yerine getirme zorunluluğuna uymamaları nedeniyle davacının uğradığı maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte "ağır hizmet kusuru" ilkesine göre tazminine hükmedilmesi gerektiği düşünülmüştür.
    Danıştay Savcısı : Saadet Ünal
    Düşüncesi : Davacı, yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle uğradığı 2.500.000.-TL. maddi, 5.000.000.000.-TL. manevi zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesini istemektedir.
    Anayasanın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta ve 138 inci maddesinin son fıkrasında "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarını uygulamak zorundadır; bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" yolunda açık, kesin ve buyurucu bir kurala yer verilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinin 4001 sayılı Yasayla değişik 1 inci fıkrasının birinci tümcesi de "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye ve eylemde bulunmaya mecburdur" şeklindeki kuralıyla Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesine uygun bir düzenleme getirmektedir. Sözkonusu ilke karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını "aynen" ve "gecikmesiz" uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır.
    Olayda, davacının başka bir göreve atanmak üzere Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin 14.9.1999 günlü 99/51074 sayılı müşterek kararnamenin iptali istemiyle açtığı davada, Danıştay Beşinci Dairesinin 14.2.2000 günlü, E:1999-5886 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına, daha sonra da 24.9.2002 günlü E:1999-5886, K:2002-3366 sayılı kararıyla da iptal kararı verildiği halde, davacının eski görevine atanmayıp Sivas Bölge Müdürlüğüne Araştırmacı olarak atandığı anlaşılmakta olup, söz konusu yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi Anayasal ve yasal zorunluluktur.
    Öte yandan, İdare Hukuku İlkelerine göre, manevi tazminata hükmedilebilmesi için, İdarenin işlem ve eylemi sonucunda ağır elem ve üzüntü duyulmuş olması ya da ilgilinin şeref ve onurunun zedelenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık konusu olayda ise, sözü edilen şartlar oluşmadığından manevi tazminata hükmedilmesine gerek görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat istemine yönelik davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
    Davacı, Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden alınma işlemi hakkında verilen yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle, uğradığını öne sürdüğü 2.500.000.000.- lira maddi, 5.000.000.000.- lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesini istemektedir.
    Anayasanın 138. maddesinin son fıkrası, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" kuralını koymakta, 2577 sayılı Kanunun 4001 sayılı Kanunla değişik 28. maddesinin 1. fıkrasında da "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." hükmüne yer verilmektedir.
    İdarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda "hukuk devleti" ilkesinin de bir gereğidir. Anayasanın 2. maddesinde yer alan bu ilke karşısında idarenin mahkeme kararlarını "aynen" ve "gecikmeksizin" uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır.
    Dava konusu olayda; davacının başka bir göreve atanmak üzere Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin 14.9.1999 günlü 99/51074 sayılı müşterek kararnamenin iptali istemiyle açtığı davada, Danıştay Beşinci Dairesinin 14.2.2000 günlü, E:1999/5886 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına, 24.9.2002 günlü E:1999/5886, K:2002/3366 sayılı kararıyla da iptaline kararı verildiği halde, yargı kararını yerine getirmek amacıyla kurulan 5.4.2000 günlü ve 283 sayılı işlemle davacının eski görevine atanmayıp Sivas Bölge Müdürlüğüne Araştırmacı olarak atandığı, bu işlemin de Danıştay Beşinci Dairesinin 24.9.2002 günlü, E:2000/2315, K. 2002/3367 sayılı kararıyla iptal edildiği dava dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
    Anayasada ve Yasada yer alan emredici kurallar karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan kaçınmasının "ağır hizmet kusuru" oluşturacağı açık bulunduğundan, kişinin hizmet kusuru nedeniyle mal varlığında, meydana gelen eksilmenin ve bu nedenle duyduğu her türlü sıkıntı ve üzüntüden kaynaklanan manevi zararın giderilmesi gerekir.
    Olayda, davacıya Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden ayrıldığı tarih ile dava açma tarihi arasındaki süreye ilişkin parasal haklarının ödenmesi gerekmektedir.
    Davacı tarafından hakkında verilen yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar miktarı 2.500.000.000.- lira olarak istenmiş olduğundan; Dairemizin 29.3.2004 günlü ve E:2000/3316 sayılı ara kararıyla; davacının Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin 14.9.1999 günlü kararname ile bakılan davanın açıldığı 12.6.2002 tarihleri arasında Bölge Müdürü olarak alması gereken (sözleşme ve ikramiye farkları dahil) parasal haklarıyla fiilen aldığı parasal hakları arasındaki net farkın ne kadar olduğu davalı idarelerden sorulmuş ise de; davalı idarelerce ara kararına verilen yanıtta açık ve net ortaya konmadığı görülmüştür.
    Bu durumda davacının, Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden alındığı 14.9.1999 günü ile sözleşmeli çalıştığı dönemin sonu olan (davacı tarafından sözleşmenin sona erdirilmesi işlemine karşı açılmış bir dava ve verilmiş bir iptal kararı olmadığı dikkate alınarak) 5.4.2000 tarihi arasında alması gereken parasal hakları sözleşme ve ikramiye farkları dahil olarak; 5.4.2000 tarihinden dava açma tarihi olan 12.6.2000 tarihine kadar olan dönem için alması gereken parasal haklarının ikramiye farkları hariç olarak hesaplanarak belirlenmesi suretiyle bulunacak miktarın, davacının istediği maddi zarardan daha az olduğu yolunda davalı idarece ileri sürülmüş bir husus olmaması ve bu konuda aksi yönde bir belirlemenin bulunmaması nedeniyle, davacının isteği doğrultusunda 2.500.000.000.- lira maddi zararın davalı idarelerce davacıya ödenmesi gerekmektedir.
    Davalı idarelerin, yukarıda da açıkça belirtildiği üzere Anayasa hükümlerini hiçe sayarak yargı kararlarını uygulamama kastı ile hareket ettiği ve bu şekilde ağır bir hizmet kusuru işlediği açık olup, ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının uğradığı manevi zararın idarece tazmini gerekmektedir.
    Öğretide de kabul edildiği üzere manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Olayın gelişimi ve sonucu, ilgilinin durumu itibariyle uğradığı manevi zarara karşılık takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu bulunmaktadır.
    Diğer taraftan, tazminat sadece maddi değerlerde meydana gelen eksilmelerle sınırlı bir giderim yolu değildir. Aynı zamanda kişinin, yaşamında ortaya çıkan olumsuzluklar nedeniyle duyduğu her türlü sıkıntı ve üzüntüden kaynaklanan manevi zararların da manevi tazminat ödenerek tazmini Anayasal ve yasal düzenlemelerin gereği olduğundan, Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin işlemin iptali yolundaki 24.9.2002 tarihli yargı kararının uygulanmaması nedeniyle davacının, idarenin bu hukuk dışı tutum ve davranışı nedeniyle üzüntü ve sıkıntı çektiği, böylece, manevi zarara uğradığı açık olup; olayın oluşumu ve niteliği dikkate alınarak, manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıktır.
    Olayın yukarıda özetlenen gelişimi dikkate alınarak, davacı hakkında verilen yargı kararının uygulanmaması nedeniyle takdiren 5.000.000.000.- lira manevi tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Davacı tarafından maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminde bulunulmuştur.
    İdari yargıda tam yargı davası kapsamına giren, idare hukukuna özgü tazmin telafi ve geri alma davalarından oluşan tazminat davaları, idari faaliyetlerin hukuka uygunluk denetimi sonucu, ilgililerin subjektif hukuki durumlarında ortaya çıkan hak ihlallerinin giderilmesini amaçlayan, idarenin hukuk kuralları içinde kalmasını sağlayan etkin bir denetim ve yaptırım aracıdır.
    Tazminat davalarının yargı denetimiyle amaçlanan sonuca ulaşabilmesi ilgililerin subjektif hukuki durumlarında ortaya çıkan hak ihlallerinin tam olarak giderilmesi, "adil bir doyum" sağlanabilmesi, zararın gerçekçi biçimde tazminiyle mümkündür.
    Zararın gerçekçi bir biçimde tazmini ise; bulunulan somut duruma ekonomik koşullara göre belirlenir. Ülkemizde yaşanan enflasyon olgusu toplum yaşamını etkilemekte, yargının iş yükünün fazlalığı nedeniyle uzayan dava süreci içerisinde dava açma tarihinde istenilen zarar miktarı, karar verildiği ve bunun üzerine ödeme yapıldığı tarih itibariyle gerçek zarar miktarından uzaklaşmaktadır. Bu ise, paranın elde bulundurulmaması nedeniyle yoksun kalınan gelir olarak nitelendirildiğinden bunun karşılanması amacıyla 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun gereğince yasal faiz uygulanması suretiyle Türk Lirasında enflasyon olgusu nedeniyle oluşan değer kaybı karşılanmalıdır. Bu nedenle hükmedilen maddi ve manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesi gerekmektedir.
    Ancak, idare adına verilen kararlarla ortaya çıkan ve yukarıda idarenin ağır hizmet kusuru olarak nitelendirilen "yargı kararını uygulamama" eyleminin, gerçekte bu konuda idare adına yetki kullanan kamu görevlilerinin kişisel kusurlarından doğduğu açıktır. Çünkü bir hukuk devletinde Anayasa'nın ve yasaların açık hükmüne karşın, (hukuka aykırılığı yargı kararlarıyla saptanan işlemlerin iptali üzerine) bilinçli olarak sergilenen keyfi bir davranışın idareden kaynaklandığını kabul etmek olanaksızdır.
    Öte yandan, Anayasanın 129. maddesinin 5. fıkrasında; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabileceği şeklinde emredici bir kurala yer verilmiştir.
    Anayasanın sözü edilen maddesindeki "kendilerine rücu edilmek kaydıyla" ibaresinin; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar nedeniyle idareye karşı açılan davalarda tazminata hükmedilmesi halinde idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatı yasal yollara başvurarak ilgili kamu görevlisinden tahsil etmeyi ifade ettiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
    Bu hüküm karşısında, yargı kararını uygulamamak amacıyla davacı hakkında bir işlem kuran ve sorumluluğu bulunan ilgililerin kişisel kusuru bulunduğu açık olduğundan, hükmedilen tazminatı ödeyecek olan idarenin, sorumluluğu saptanan ilgili kişi veya kişilere yasal yollar çerçevesinde rücu etmesi Anayasa hükmü gereği bulunmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle, davacının isteminin kabulüyle 2.500.000.000.- lira maddi, 5.000.000.000.- lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte adı geçene davalı idarelerce ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan 372.160.000.- lira yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, noksan yatırılan 253.125.000.- lira nisbi karar harcının davacıya tamamlattırılmasına, Avukatlık Kanununda değişiklik yapan 4667 sayılı Kanunun 81. maddesine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 900.000.000.- lira nisbi avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, eksik yatırılan 10.500.000.- lira posta pulunun davacıya tamamlattırılmasına, kararın bir örneğinin hükmedilen tazminatın olayda kişisel kusuru bulunan kişi veya kişilere rücu edilmesiyle ilgili iş ve işlemlerin tekemmülü için Maliye Bakanlığına tebliğine, 29.9.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    (DAN-DER; SAYI:110)
    BŞ/ÖEK





    http://www.danistay.gov.tr/kerisim/k...in&dokid=22837
    Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
    İKİNCİ DAİRE 2002 3784 2002 790 12/11/2002

    KARAR METNİ
    YARGI KARARINI UYGULAMAYARAK ETKİSİZ KILMANIN T.C.K.NA GÖRE 228. MADDESİNDEKİ KİŞİYE KARŞI GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN OLUŞTURACAĞI HK.<
    Sanık: ...
    Suçu: İşletmeler Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı ... hakkında verilen İdari yargı kararlarını etkisiz bırakır nitelikte işlemler tesis etmek.
    Suç Tarihi: 1997-1998 yılları.
    Turizm Bakanlığından 5.6.2000 gün ve TKB-518 sayılı yazı ile Danıştay İkinci Dairesince birinci aşamada karar verilmek üzere gönderilip Dairemizin 15.5.2001 gün ve E.No:2000-2037, K.No:2001-1330 sayılı kararı ile sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'un 1 inci maddesinin 4 üncü bendi uyarınca dava açılmasının ertelenmesine karar verildiği, anılan Kanunun 4758 sayılı Kanunla değişik 1 inci maddesinin 4 üncü bendinin 3 üncü paragraf hükmü uyarınca 13.8.2002 gün ve 618/27876 sayılı yazı ile Dairemize gönderilen soruşturmaya devam edilmesi istemli dilekçe üzerine dilekçeyi veren ... açısından esastan incelenerek gereği görüşüldü:
    İşletmeler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ...'ın görevinden alınmasına ilişkin işlemlerin yargı kararları ile iptal edilmiş olmasına rağmen, idarenin mahkeme kararlarını şeklen uygulayarak tesis edilen göreve iade işlemlerinden kısa süre sonra tekrar geçici olarak görevden alma işlemleri tesis edilerek yargı kararlarının hukuksal sonuçlarının etkisiz bırakılmasının amaçlandığı dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşıldığından adı geçene ait geçici görev onaylarında imzası bulunan ...'un eylemine uyan TCK'nun 228. maddesi uyarınca lüzumu muhakemesine, yargılamasının .. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmasına 12.11.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    Ayrışık Oy
    ...'ın görevden alınmasına ilişkin işlemlerin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek gerçekleştirildiği ve adı geçenin geçici olarak görevlendirilmesini engelleyen açık bir yargı hükmüde bulunmadığı anlaşıldığından sanığın meni muhakemesine karar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.
    YÖ/ÖEK
    Konu önder71 tarafından (06-10-2008 Saat 21:53:37 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

mahkeme kararlarının uygulanma süresi

mahkeme kararinin postaya verilme sureci

mahkeme kararı uygulama süresi

idare mahkeme kararini kac gunde yerine getirir

mahkeme kararinin uygulanma suresi

cmuk mahkeme kararlarinin uygulama suresi

mahkemenin terapi suresi

idari yargida mahkeme kararlarinin uygulanma suresi

http:www.hukuki.netshowthread.php44953-Mahkeme-Kararinin-Uygulanma-Suresi

idare mahkemesi kararı uygulanması

mahkeme kararını uygulamamak

yargıtay kararlarının uygulanma suresi

tavzıhı beklerken icraya

hangi mahkeme karari uygulanamaz

Forum

Benzer Konular :

  1. Yürütmeyi durdurma kararın uygulanma süresi ?
    Merhabalar. En son çıkan torba yasa ile idarenin mahkeme kararını uygulama süresi 2 yıla mı çıktı ?? Eğitim durumundan dolayı açtığım davayı...
    Yazan: chattir_gitt Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 26-03-2015, 21:54:10
  2. Tüketici Mahkemesi kararının uygulanma biçimi
    Merhabalar, Tüketici mahkemesinde ayıplı dairenin iadesi ve eşdeğer kusursuz bir daire ücretinin tarafıma verilmesi talebi ile büyük bir firmaya...
    Yazan: mceyran03 Forum: Tüketici Hakları
    Yanıt: 1
    Son İleti: 21-10-2014, 14:51:07
  3. Mahkeme Kararının Değiştirilmesi
    Sevgili forum üyeleri müstafi işlemiyle açtığım davayı kazandım derken yeni bir sorunla karşılaştım.Daha önce 23 gün kesintisiz görevede gelmeme...
    Yazan: galanthus Forum: Kamu Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 01-10-2008, 00:05:39
  4. 5651 sayılı yasa, tedbir kararının uygulanma usulü
    Cumhuriyet Savcılığın'ca yürütülen soruşturma sırasında; 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayıpnların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla...
    Yazan: cognis Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 13
    Son İleti: 04-08-2008, 15:51:10
  5. Yeni Hukuki Kaynak: İşkolu tespit kararının iptali istemi - İşverenlerin işyerleri ile ilgili ayrı tespitlerin yapılması gereği - İşyerleri ile ilgili olarak dava içerisinde karar verilmesinin mümkün olmaması - Mahkeme kararının bozularak ortadan ka
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İşkolu tespit kararının iptali istemi -...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 09-01-2008, 19:19:45

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.