Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Bir yanlış anlamayı düzeltmek gerekiyor. Muta geçici evliliktir. İslamda gizli evlilik yoktur. Yani Mutayı evdeki hanımla arayı bozmadan metres tutma yolu olarak kullanamazsınız. Yada bizde dini bütün üniversite öğrencilerinin (!) ebeveynlerinden gizli evliliklerine kılıf olamaz.
İlan edeceksin. Tabii ilan etme fırsatın varsa. Eğer gecenin bir vakti evlenmeye karar verirsen karşındaki kadın (genç kız değil. Genç kızlar babalarının izni olamadan evlenemez) evli değilse küçük bir kağıda karalayacağın bir sözleşme yeterli. Devrim muhafızı falan gelirse kurtarırsın. sabah yırtar atarsın biter gider. Uzun vadeli muta ilan edilecek. Çaresi yok.
İlan edilecek ki muta yapmış kadınlar belli olacak toplum içinde. Evlenilecek kadınlarla eğlenilecekleri ayırmak lazım malum. Fuhuşa dini kılıf özetle.
İranlıların yalancısıyım. Kum kentinde yarım saatlik nikahları kıymak üzere evin girişinde oturan mollalar varmış. Sevabına değil elbette. Ne islamın ne de başka bir dinin bukadar saygısızlığı hak etmediğini düşünüyorum.
Mutayı diğer nikahtan ayıran kadına verilen para da değildir. Çünkü normal nikahta da kadına para verilmesi emirdir. İslam erkeğe ısrarla eşini satın almasını emretmektedir. Evlenme karşılığı ödenecek para kadın tarafından iade edilebilir. Yada vadelendirilebilir. İran örneğinde olduğu gibi pekçok ülkede evlenme parasısının (mehir) ertelenmesi, boşanma ve miras durumunda tekrar gündeme getirilmesi yaygın bir durumdur. Özetle her iki evlilik tipindede bir ödeme söz konusu..
Öte yandan Fars kadını, dolandığı çarşaftan kurtulamayan fars kadını insan olarak onurunu nasıl koruyor biliyormusunuz? Muta olayı malum fuhuş tuzağı.
Ancak normal evlilikte de ille satacaksın kendini eşine. İşte bunu kendine yediremeyen kadınlar farklı bir yol bulmuş. Öncelikle mehiri boşanma durumuna erteliyorlar. Sonra bedellerini kağıt para altın gümüş yerine başka ölçütlerle biçiyorlar. Örnek mi? Biri mehirini kendi ağırlığınca göz yaşı olarak biçmiş. Yani boşanmak için eşinin oturup 50 -60 litre ağlaması gerekiyor. Bir diğeri aynı miktarda saçını istemiş eşinin. Bir diğeri ağırlığınca kelebek ama hepsi canlı olacak...
Hukuki NET Güncel Haber
Konu gecem1970 tarafından (24-08-2008 Saat 20:22:42 ) de değiştirilmiştir.
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın yüzük kardeşi ;
İlk iletiniz oldukça doğru ama taktir edersiniz ki islam öncesi deyimini ve hatta daha ötesine giderek cahiliye deyimini ben çıkarmadım. Kaldıki tam tersine bir çok kaynak özellikle şiir konusunda olduğunu bende biliyorum. Hele hele mitolojik bir değere dönüşmeye giden Bağdat hırsızı ve özellikle 8. yy ı anlatan Bin bir gece masalları da cahiliye döneminde geçmekte ve bize o dönem hakkında bilgi vermektedir.
Ben İslam dinin de genel kabul gören biçimde o dönemi geçerek günümüze gelmek ve konunun aslını tartışmaya açmak istemiştim. Yoksa tartışma gene çığrından çıkacak cahiliye denilen islam öncesi dönemle islam sonrası değişim tartışması yapılacaktı. Bu bu forum için gereksiz bir tartışma olacak ve konunun sonu gelemeyecekti.
İslam öncesi Hatice'nin durumundan önce Bint e bakmak çok şaşırtıcı bir durum olacaktır aslında islamda var denilen türbanın islama karşı olan bir numaralı kadının başında olması bir yana Çöl aslanı denen islampeygamberinin akrabası Hamza yı öldürtme erkine sahip olması başlı başına bir çelişkidir.
Aynı şekilde başta Kudüs olmak üzere mekke medine bağdat ın islamiyetten önce büyük bir kültür ve ticaret merkezi olduğuda bilinen bir gerçektir. Ancak burada temelde kastedilenin islam sonrası bedevi arapların yani göçebe arapların akınlarını yağmalamalamalarını azaltmış ve bir DİN olgusu etrafında birleşmiş olması kastedilmektedir diye düşünüyorum.
Bir dip not olarak belirtmekte yarar vardır ki gerek islam peygamberinin gerekse Kur'an da geçen ''faydalanmak'' sözünün ''evlenmek'' anlamında kullanıldığı kabul edilmektedir.
Burada bu durumda yani hali hazır yerde tartışacağımız bulacağımmız saç teli bile erkeği tahrik ediyor diye kara çarşaf altına sokulmaya uğraşılan kadının uyduruk yorumlarla nasıl cinsel bir meta gibi algılandığını vede cinselliğin doruğuna nasıl çıkıldığını irdeleyeceğiz.
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Muta geçici evliliktir.
İlan edilecek ki muta yapmış kadınlar belli olacak toplum içinde.
Mutayı diğer nikahtan ayıran kadına verilen para da değildir. Çünkü normal nikahta da kadına para verilmesi emirdir. İslam erkeğe ısrarla eşini satın almasını emretmektedir.
Evlenme karşılığı ödenecek para kadın tarafından iade edilebilir. Yada vadelendirilebilir.
İran örneğinde olduğu gibi pekçok ülkede evlenme parasısının (mehir) ertelenmesi, boşanma ve miras durumunda tekrar gündeme getirilmesi yaygın bir durumdur. Özetle her iki evlilik tipindede bir ödeme söz konusu..
Ancak normal evlilikte de ille satacaksın kendini eşine. İşte bunu kendine yediremeyen kadınlar farklı bir yol bulmuş. Öncelikle mehiri boşanma durumuna erteliyorlar. Sonra bedellerini kağıt para altın gümüş yerine başka ölçütlerle biçiyorlar. Örnek mi? Biri mehirini kendi ağırlığınca göz yaşı olarak biçmiş. Yani boşanmak için eşinin oturup 50 -60 litre ağlaması gerekiyor. Bir diğeri aynı miktarda saçını istemiş eşinin. Bir diğeri ağırlığınca kelebek ama hepsi canlı olacak...
Şu mehir meselesine riayet var mıdır??
Bu konu sanırım pek de araştırılmış değil... Bugün resmi nikah ardından dahi kıyılan dini nikahlarda takdir edilen mehri kocaların eşlerine ödediklerini hiç sanmıyorum.., üstelik kadının boşanmasında dahi gösterilen yol; bu kere kadın tarafından bedel ödemek iken... "Allah’ın koyduğu sınırlarda duramayacaklarından siz de korkarsanız, kadının fidye verip kendini kurtarmasında her ikisi için de bir günah yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Onları aşmayın. Kim Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa, işte onlar zalimlerdir.” (Bakara 2/229)"Ensar’dan Sehl’in kızı Habîbe, Sâbit b. Kays ile evliydi. Bir gün Peygamberimiz sabah namazına çıkmıştı. Habîbe’yi, alaca karanlıkta kapısının önünde buldu. “Sen kimsin?” dedi. “Sehl’in kızı Habîbe’yim” diye cevap verdi. “Neyin var?” dedi. “Sâbit ile birlikte olamayacağım” dedi. Kocası Sâbit gelince Peygamber ona: “İşte Habîbe! Allah ne vermişse söyledi.” dedi. Habîbe dedi ki: “Ey Allah’ın Elçisi, onun bana verdiklerinin hepsi duruyor.” Allah’ın Elçisi Sâbit’e dedi ki; “Al o malı ondan”. O da aldı ve Habîbe ailesinin yanında oturdu."(el-Muvatta, Talak 11)
Her ne kadar cahilliye döneminde velilere ödenen bedelin islamiyet ile kadına ödenmesi devrim gibi allanıp pullansa da; ilkin kadına hak olarak(!) ihdas edilen mehir.., ardı arkası gelmeyen ayetler ve hadislerle ucuzlatılmış, kadına bu mehrini istememesi, ertelemesi, azaltması, hibe etmesi karşılığı daha iyi bir müslüman olacağı vaadedilmiştir. İslam ile özgürleşen kadının özgürlük bedelinin de 'mehri' olduğu bir başka gerçektir... **Resulullah (sav), Safiyye (ra)`yi azad etti ve onun azadlığını mehri yaptı. **"Abdullah İbnu Amir babasından naklediyor; "Beni Fezare`den bir kadın bir çift ayakkabı mehir mukabilinde evlendi. Resulullah (sav): "Nefsin ve malın için bir çift ayakkabıya razı mısın?" diye sordu. Kadın: "Evet!" dedi. Resulullah (sav), bu evliliğe müsaade etti." **"Bir gün, Hz. Ömer (ra), cuma hutbesi verdi ve hutbede şöyle söyledi: "Sakın, kadınların mehirlerini artırmayın, zira bu, eğer dünya için bir şeref, ahiret için de bir takva olsaydı buna en çok Resulullah layik idi. Halbuki O, kadınlarından veya kızlarından hiç birine oniki okiyyeden fazla mehir takdir etmemiştir."
Adı olan kendi olmayan 'mehri' yaratmak her daim mümkündür,,, o kadar ki koca 'tereke'sini dahi (ki müslüman kadının misar hakkı vardır!!!)
eşinin 'mehri' haline dönüştürebilmektedir. **Resulullah (sav) bir adama: "Sana falan kadını nikahlasam razı mısın?" diye sordu. Adam, "Evet!" deyince, bu sefer o kadına sordu: "Seni falan erkekle nikahlasam razı olur musun?" Kadın, "Evet!" deyince bunları birbirlerine nikahladı. Erkek, kadınla gerdeğe girdi, ama kadın için bir mehir belirlemedi herhangi bir şey de vermedi. Bu erkek, Hudeybiye gazvesine katılanlardan biriydi, Hayber`de onun da hissesi vardı. Adam öleceği zaman: "Resulullah falan kadını bana nikahladı ama ben ona bir mehir belirlemedim, peşin olarak da bir şey vermiş değilim. Şimdi sizleri şahid kılıyorum, kadına mehir olarak Hayber`deki hissemi veriyorum!" dedi. Kadın onu aldı ve erkeğin vefatından sonra yüzbin (dirhem)e sattı." **Übeydullah İbnu Ömer`in bir kızı vardı. Annesi de Bintu Zeyd İbni`l-Hattab idi. Bu kız, Abdullah İbnu Ömer`in bir oğlunun nikahı altında idi. Oğlan, Zeyd İbnu`l-Hattab`ın kızıyla gerdek yapmadan vefat etti, üstelik henüz mehir de tesbit etmemişti. Kızın annesi, Abdullah`a gelerek kızın mehrini taleb etti. İbnu Ömer (ra), kadına: "Kızınıza mehir yoktur. Eğer mehir olsaydı onu asla tutmaz verirdim, aksi halde kıza zulmetmiş olurum" dedi. Kadın onun hükmünü kabul etmek istemedi. Aralarında, Zeyd İbnu Sabit (ra)`ı hakem yaptılar. O, kızın mehir hakkının bulunmadığına, fakat mirasa iştirak hakkı olduğuna hükmetti."
Birde pekçok kadın eşini Medeni Kanun gereğince zina yaptığı gerekçesi ile boşamaktadır,,,
Varsayalım ki erkek diğer kadına da dini nikah kıymıştır,,, o halde Medeni Kanun nezdinde boşanma hakkı bulunan resmi nikahlı eşin islam hükümleri gereğince boşanma hakkı bulunmadığı açıktır. Zira müslüman erkek poligamdır. İş ki adaletli davranabilsin.., Muhammed'in adalet ile ilgili sünnetleri de hadislerle aşikardır; *Resulullah (sav)`ın yanında dokuz hanım vardı. Kadınlara uğrama işini sıraya koyunca, birinci kadına ikinci bir uğrayışı dokuz gün sonra oluyordu. Kadınlar, her akşam, Resulullah`ın o gün geleceği odada toplanıyorlardı. (Bir gün) toplanma akşam, yeri Hz. Aişe`nin odasıydı. Zeyneb gelmişti. Resulullah ona elini uzattı. Hz. Aişe: "Bu Zeyneb`tir, (bilmiyor musun)?" dedi. Resulullah (sav) da elini geri çekti. Derken Hz. Aişe ile Hz. Zeyneb birbirlerine çıkıştılar. Karşılıklı çekişme birbirlerinin yüzüne toprak atmaya kadar gitti. (Bu esnada mescidde) ikamet getirildi. Bu sırada Hz. Ebu Bekir geçiyordu, onların seslerini işitti. "Ey Allah`ın Resulü! Çık ve şunların ağızlarına toprak saç!" dedi. Aleyhissalatu vesselam çıktı. *Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kimin iki hanımı olur ve aralarında adaletli davranmazsa kıyamet günü (vücudunun) yarısı düşük olarak gelir." [Diğer bir rivayette "Bir tarafı eğri (mefluç) olarak "denmiştir.] *Resulullah (sav) gece taksiminde adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allahım! Bu taksim benim iktidarımda olanla yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme!" Benim muktedir olmadığım dediği şeyle kalbi kastederdi. (!!!!!)*Sevde Bintu Zem`a (ra), gününü Aişe`ye hibe etti. Böylece Resulullah (sav) Aişe`ye iki gün ayırıyordu. Bir kendi günü, bir de Sevde`nin günü. *Resulullah (sav) hastalandığı zaman kadınlarını çağırdı, yanında toplandık. "Ben sizleri teker teker dolaşacak durumda değilim. Uygun görürseniz Aişe`nin yanında kalmama müsaade edin, orada kalayım" buyurdular. Kadınlar da kendisine izin verdiler. *Resulullah (sav), hanımlarına gece ve gündüzleyin aynı saatlerde ziyarette bulunurdu. Onlar on bir tane idiler. Enes`e: "Buna takat getirebiliyor muydu?" denmişti. O: "Biz ona otuz kişinin gücü verildiğini konuşurduk" diye cevap verdi. *Bakire, dul üzerine nikahlanırsa, bakirenin yanında yedi gün kahnması, sonra taksimat yapılarak sıraya konması, dul nikahlandığı zaman, yanında üç gün kalıp sonra taksimat yapılıp sıraya konması sünnettir. *Resulullah (sav) Safiyye (ra)`yi aldığı zaman yanında üç gece ikamet etti. Safiyye dul idi. *Ebu Bekr İbnu Abdirrahman, Ümmü Seleme (ra)`den anlatıyor: "Resulullah (sav) benimle evlendiği zaman, yanımda üç gün ikamet etti ve dedi ki: "Sana ehlinden bir tahkir sözkonusu değil. Dilersen senin yanında yedi gün ikamet ederim. Ancak seninle yedi gün kalırsam diğer hanımlarımın yanında da yedi gün kalırım." Kaynak; Kütübü Sidde/Nikah Bölümü
(Bu arada; Sanırım islam da 'evlilik içi tecavüz' diye bir kavram yok,,, kadınlar herhalde hazır/nazır/istekli biçimde gün saymak üzre yaratıldılar.)
Cahilliye döneminde muta nikahı mevcut. Muta nikahı islamiyetin ilk devirlerinde de devam ediyor,,, bir yasaklanıyor bir izin veriliyor???
Bu izni de, yasaklanmayı da dönemin vakaları belirliyor,,, diyelim sefere çıkılıyor; seferi süreç için gidilen mahalde mutaya izin veriliyor..., seferden dönülüyor; sonuçta gittikleri sayı kadar dönmüyor imanlı erkekler oysa onları bekleyen mümin kadınların sayısında eceli ile ahirete gidenler istisna pek bir değişiklik olmuyor... Bunca dul kadın, babasız kız çocuğu varken; bu kadın/kızların iyilikleri için??? muta yasaklanıyor...
Nedense islamiyet bir türlü 'kadın' ve 'erkek' ilişkisinde kati kararlar alamıyor...
Cahilliye döneminde bir de 'şigar' mevcut..., şigar nikahını da revize ederek islamiyet pekala kabul ediyor.
Şigar; Buhari'nin tanımıyla; "bir kimsenin kızını diğerine -o da kızını kendisine vermek şartiyle- evlendirmesidir." İslamiyet bu vaziyete illa 'mehri' ilave ediyor... Yani kadının bedeli mukabili takası mümkün... Bedelini takdirde unutkan davrandınız diyelim,, gel zaman git zaman aklınıza geldi; bedeli bu kere belirleyen piyasa şartları, yani nikah kıyılan kadının özelliklerine uygun güncel rayiç...
Her ne kadar 'mehir' 'ödül' gibi gösterilse de; burda bir alışveriş olduğu son derece açıktır... Bir diğer açık husus da; 'teslim' mutlak vardır...,
ancak 'tahsil' konusu öbür dünyaya kadar uzanan bir sürece tabiidir... Kadının bu alacağını cüz'i belirlemesi öncelikle önerilir,,, bu öneriye riayet arttıkça nikahın hayrı da artar,,, ezbere bilinen duaları okumak dahi erkeği mehre mahsup edilebilir,,, kadının mehri TAM haketmesi; sahih halvet, zifaf veya ölüm halinde mümkündür. (ilkin illa teslim)
Kadın teslime hazır iken; oldu ya koca kendi zifaftan caydı, kadını da boşadı,,, bu halde teslime hazır kadın 'mehri'nin yarısını alabilir.
Kadın mehrini hiç alamayabilir de; nikah geçersiz addedilir ise,,, yahut kadının kusurundan evlilik sona erdi ise mehir alacağından sözedilemez...
(Kadın fiiliyle evliliğin sona ermesi halleri;
Kadının küçük evlendirilmesi halinde bulûğ muhayyerliği hakkını kullanması, irtidat etmesi veya kocası İslâm'a giren ve ehl-i kitap olmayan kadının, müslüman olmaktan kaçınması hallerinde evlilik akdi kadın tarafından veya kadın sebebiyle sona ermiş sayılır.
Kadının, kocasının usul veya fürûundan birisiyle hurmet-i müsaharayı gerektiren bir fiil işlemesi, meselâ zina etmesi veya bunlardan birisiyle sevişmesi halinde de evlilik kadın tarafından sona erdirilmiş sayılır (el-Kâsânî, a.g.e., II, 336, 337).)
Aslında; MEHİR..,Evlenme sırasında kadına bu isimle ödenen meblağ; evlilikte kadının nikâh akdi veya cinsel temasla hak kazandığı mal veya meblağ anlamına gelmekte ise de; mehrin varlığından sözedebilmek için sadece sahih halvet ve zifaf kafi olmayıp,,, kadının bu evlilik süresince üzerine düşenleri (?)yapması da şarttır. Keza nikaha ödül olan mehri kadın kendisine kötü davranan, evlilik mükellefiyetlerini taşımayan kocasını boşamak, nikahı bağını ortadan kaldırabilmek için tazminat haline dahi dönüştürebilmekte...,
kısacası,,, erkekten nikah için 'mehir' alan kadın, aynı erkekten boşanmak için de 'mehri' bu erkeğe terketmek durumundadır...
______________________
HÜLLE;Kadın islamiyette rızasına binaen "bedel mukabilidir"
Yine de değinmek gerekir ki; kadın üzerinde bedel mukabili dahi olsa,,, erkeğin suiniyetli eylemlerinin de bir sınırı elbet vardır!!!
BAKARA SURESİ;
229. Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz, kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.
230. Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde beis yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.
**Anlattığına göre, kendisi bir cariyeyi üç kere boşayıp sonra satın alan bir adam hakkında "Bu cariye, bir başka kocaya varmadıkça ona helal olmaz" diyordu.
**İbnu Abbas, Ebu Hureyre ve İbnu`l-As (ra)`dan kocası tarafından duhulden (temastan) önce üç talakla boşanan bakire kız (bu ilk kocası ile yeniden nikah yapmak istese nasıl olur? diye) soruldu. Hepsi de: "Bir başka zevce ile evlenmedikçe eskisine helal olmaz!" dediler.
**Bir adam hanımını üç talakla boşadı. Kadınla bir başka adam evlendi, ancak bu adam da kadını temasdan önce boşadı. (Kadın tekrar önceki kocasına dönmek istemişti.) Resulullah (sav)`a bu hususta soruldu. "Hayır! ....................." buyurdular.
**Rifaa İbnu Simval, Resulullah (sav) zamanında, hanımını üç talakla boşadı. Ondan sonra kadın Abdurrahman İbnu`z-Zübeyr`le evlendi. Abdurrahman, kadına temaşa muktedir olmadığı için, ondan yüz çevirdi ve ayrıldılar. Kadını boşamış olan eski kocası Rifaa kadınla yeniden nikahlanmak istedi. Arzusunu Resulullah`a açtı. Aleyhissalatu vesselam Rifaa`ya onunla evlenmesini yasakladı. "Kadın ............ kadar, sana helal olmaz!" buyurdu.
**Anlattığına göre, kendisi bir cariyeyi üç kere boşayıp sonra satın alan bir adam hakkında "Bu cariye, bir başka kocaya varmadıkça ona helal olmaz" diyordu.
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Görüldüğü gibi aslında soru yanıtlarda da kendi içinde çelişkiler mevcuttur. Aslında Muta nikahı erkeklerin uydurduğu saçmalıktan öteye bir şey değildir amma burada kullanılan kadındır .Acısı da budur. Daha da acısı bu ahlaksızlığa dini kılıf uydurularak islam dininin dolayısı ile Allah ın alet edilmeye çalışılmasıdır.
Bu konuda ilginç bir haber çıktı geçenlerde medya da Suudi Arabistanlı din adamı Abdülaziz Bin Baz fetva vererek '' yurtdışına okumaya giden Suudi gençlerin gayrimüslim kadınlarla seks yapmak amacıyla evlenmesinde ve bunu yaparken yalan söylemesinde beis olmadığını vurgulaması dikkat çekiyor. Ancak fetvaya göre, bu gençler eğitimlerini tamamlayıp ülkelerine dönmeden önce kadına yalan söylediğini belirtip boşanmak zorunda.'' demiş... Bu yalanı riyayı yalanlayan islam dininin hocası vay vay vay... Ne mutaymış be... Bazılarının dini ni anlamak için iyi oluyor bu konular. Bizimkilerin dini imanı para bazılarının ki ...'' Muta '' diyelim ayıp olmasın.
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Bu arada konuya devam etmeden bir şey sorayım vede dikkat çekeyim. Tam yeri gibi...
Bu konunun başladığı yerde kız çocukları başta olmak üzere ufak yaştaki çocuklara karşı olan cinsel istismar taciz tecavüz evlendirielme olaylarına dikkat çekmiş bir iki örnek vermiştim. Ve Çankayada ki 11. nin ve gülmez denen kişinin yaptıkları da pek normal değil demiştim. Topluma çok kötü örnek olunduğunun altını çizmeye çalışmıştım vede çalışmıştık...
Bu bağlamda son iki ayda özellikle din tacirlerinin olduğu belli olan çocuklara yönelik taciz istismar tecavüzdeki artış çocukların zorla evlendirilmesi olayları dikkatinizi çekti mi??? İşte dindar bir hükümet ve dindar 11. nin ülkemize bir hediyeside bu... Muta dan sonra ufak bir geri dönüş yapıp toparlayalım buraya kadar olan öyküyü ucu bucağı karıştı.. Baktımm da daha ortadayız...
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Bu bağlamda son iki ayda özellikle din tacirlerinin olduğu belli olan çocuklara yönelik taciz istismar tecavüzdeki artış çocukların zorla evlendirilmesi olayları dikkatinizi çekti mi??? İşte dindar bir hükümet ve dindar 11. nin ülkemize bir hediyeside bu... ...
Son yıllarda Türkiye'de ensestte de bir patlama varmış gibi görünüyor. Aslında bunlar doğru değil.
Şöyle değil. Bu olaylar hep vardı. Ancak toplum cinsel suçlar konusunda yeni yeni bilinçlendiğinden çocuklar da yeni yeni seslerini çıkarabilmeye, yeni yeni baskılardan kurtulmaya başladılar.
İran Medeni Kanununa göre kızların evlenme yaşı 9'dur. Ay takvimine göre hesapladıklarından aslında 9 yaşını doldurmamış dahi oluyorlar. Bunun dayanağı ise Peygamberin sünnetidir. Peygamber 53 yaşında iken, 9 yaşındaki Aişe ile gerdeğe girmiştir. Bu bilgi de Kütüb-ü sittede Aişe'den rivayet hadislerde mevcuttur.
Cüveyriye ile evlendiğinde Peygamber 56-57, Cüveyriye 13 yaşındadır.
Çocuk olarak görülmeyen bu yaştaki kızlar için cocuk istismarından elbette ki söz edilemez. Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi gereği İslam camiasında SÜNNET GEREĞİ MEŞRU ADDEDİLEN bu evlenmelerde neye göre yargılayabilirsiniz ki bu yol ve yöntemi tercih edenleri..
Türkiye'de Medeni Kanun, Çocuk koruma kanunu ve Ceza Kanunu kız çocuklarının haklarını koruma, istismarı engellemese de bir müeyyideye bağlama yönünde hükümler içermekte ancak Allah'ın rızasını gözeterek bu olaylara maruz kalan, kendisine yapılanları dininin gereği olarak gören bu çocuklar ve ebeveynlerinin seslerinin fazlaca çıkmasını beklemek de abesle iştigalden öte gitmez.
sayın Cognis,
Alıntıladığınız son hadislerde "...."lı yerleri yazmaya sanırım hicap duydunuz, terbiyeniz elvermedi.
Keşke duymasaydınız. Onlar bizzat peygamberin sözüdür çünkü.
Bir, Tıbbiyeyi bitirenlerde bir de hukukçularda işleri gereği bazı kelimeleri sansürlemek adeti yoktur.
Hatırlıyorum da Ağır Cezada staj yaptığım dönemde bir tecavüz davası görülüyordu. O duruşmanın sonuna kadar dayanamadım. Hem madurun maruz kaldığı psikolojik yıkım, hem hakimin ona hitap şekli, ama özellikle olayı aydınlatmak için kullanılan onca kelime... Salonu terk ederken Mahkeme reisi arkamdan davayla bağlantılı olarak öyle bir laf etti ki bir daha o mahkemeye giremedim...
Neyse, konuyu dağıtmayayım,
sansürlediğiniz kısmı yazmak istiyorum; "bir başkası kadının balcığından tatmadıkça" demiştir Peygamber..
Yazmaktan hicap duyduğunuz kadar da var aslında. Ama ne çare ki 1400 yıl önce kadına bakış açısı buydu, kadın; "balcığından tadılması" gereken bir metaydı.. ki eski eşiyle yeniden evlenebilsin.
Kadın eski eşiyle yeniden evlenmek istese bile 3. kişiye balcığından tattırmadıkça evlenemiyordu işte. Sünnet böyle, Kur'an böyle. Kadının, 3. kişiyle cinsel ilişkiye girmesinde rızasının olup olmaması önemli değil. Rızası yoksa, tecavüze katlanmak zorunda... ilk eşe duyulan aşk bazen işte böyle tecavüzü zorunlu kılıyor.
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı
sayın Cognis,
Alıntıladığınız son hadislerde "...."lı yerleri yazmaya sanırım hicap duydunuz, terbiyeniz elvermedi.
Keşke duymasaydınız. Onlar bizzat peygamberin sözüdür çünkü.
Sünnet böyle, Kur'an böyle. Kadının, 3. kişiyle cinsel ilişkiye girmesinde rızasının olup olmaması önemli değil. Rızası yoksa, tecavüze katlanmak zorunda... ilk eşe duyulan aşk bazen işte böyle tecavüzü zorunlu kılıyor.
Sn Av. İlknur Sezgin Temel,,,
Aslında gündemin (yaklaşık 1400 yıl öncesinin güncemi) sosyal ve özel hayata (?) dair sorunlarına çözüm bulma ve çığır açma konusunda peygamberin yaptığı düzenlemeler ve bu düzenlemeleri duyurma şekli de trajik..,
hicap duymaktan öte,,,
açıkçası hukukinet forum kurallarını dikkate alarak, ilgili hadisi sansürledim.
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Konumuz gene karışıyor ama düzeyli gidiyor bu sefer ;
Konuya dönmeden bir kaç hususun altını çizmekte yara görüyorum. Görüyorum çünkü bu hususları azıcık ciddi sorgulamak ciddi yobazlarca hemen dinsiz kavramının yapıştırılmasına neden olduğundan korkuluyor. İnsanlar olağanüstücülükle inandırılıp kandırılıyor buda dinlerin gerçek değerini yok ederek aslında korkuya dayandırıyor. Hurafeler gerçeklerin yerini alıyor ve böyle bir keşkemeş yaşanıyor.
Dinazorların yok olduğu tarihi ve o çağ yaratuklarının gizemini çözen insanoğlu; efsanevi piramitlerin sırrını arayan tüm dinlerden neredeyse eski olan firavunların yaşamını bilen nefertitinin 29 yaşındakangrenden öldüğünü tespit eden insanoğlu; iş dinsel konulara geldiği zaman şaşkına dönüp bilinmezliğe giden gene insan oğlu...
Yaşamı boyunca Mekke Medine hattı dışında bulunmamış islam peygamberinin 1280 üzerinde sakal telinin başta istanbul olmak üzere Türkiye de bulunması doğduğu ve öldüğü devletin sınırları içerisinde hiç bulunmaması sorgulanmaya değer olmasına karşın bir esrar perdesine büründürülmesi acaba nedendir ? Hayatında gelmediği görmediği bilmediği şehirlerde sakal telinin bulunması normal midir ? Neden bir tek teli doğduğu öldüğü savaştığı kısaca yaşadığı topraklarda yoktur ? Çok basit bir DNA testi ile çözülecek sorundan niçin kaçılır ? İddia ediyorum ki yapılacak DNA testinde 1280 sakal kılının en az 1000 değişik kişinin özelliklerini verecektir. Korkulan budur aslında ve gerçek peygamberin sakal kılının olmadığının ortaya çıkacağıdır. Kopacak kıyamettense susmak iyidir denen bir ülkede bu garip likle yaşamaktayız bence ....
İslam peygamberinin evlendiği kızların yaşları hakkında da çeşitli söylencelerin olması çok acıdır. Aişe nin dokuz yaşında olduğunun hadisi daha doğrusu rivayeti olduğu gibi Aişeni ailesi ne bakılarak 17-25 yaşında olduğu söylenceside vardır. Ama her ahvalde bu işte terslik olduğunu söyleyen yoktur... Savaşlarda ölenler erkek kalanlar dul ve yetimdir. Bundan dolayı diye düşünülsede 50 li yaşları geçen birisinin sıfatı ne olursa olsun 9 yaşındaki bir kız çocuğu ile evlenmesi gerdeğe girmesi enteresandır. Ancak bu konuda çok net bilgi olmaması üzerinde konuşulmamasını gerektirmektedir. Fakat söylenti ile dahi olsa böyle bir olayın günümüze intikal ettirilmesi ve daha çocukken kız diye evlendirilmesi sapkınlıktan başka bir şey değildir.
Din bir inançlar bütünüdür. Bu inançta içseldir. Zaten Kur'an Allah ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini belirterek bunu saptamış yoruma meydan bırakmamıştır. Bundan dolayı içsel inancın toplumsal gerçeklere müdahalesi ve yönetmesini kabul etmek gerçek anlamda dinle uyuşmamaktadır. Yani din kişininkendi içselliğinde yaşadığı bir olaydır. Sosyal yani herkese hükmeden boyutları ise yapıcı ve toplayıcıdır. Örneğin camii bir ibadethane değil kökünden gelen cemden dolayı toplanma yeridir. Daha açık bir ifade ile namaz ille camii de kılınmaz... Kur'an ı Kerim in temelini yani Allah inancını ve Allah lakul arasına kimsenin giremeyeceğini kabul ettiğiniz an Tarikat ve benzeri oluşumların yersizliği apaçık ortaya çıkmaktadır.
Ne hikmetse bir türlü bitmeyen yanlış ve hurafe hadislerin temizlenmesi yeni hurafw ve uyduruk hadisleri doğurmaktadır. Sayın cognis in anlattığı hadisler ve söylemler bir çok din bilgini tarafından yalanlanmakta ama gene bir çok din bilgini tarafından doğrulanmaktadır. Neden bu çağların karanlık kaldığı ise anlaşılamamaktadır oda ayrı... Yerinde sapasağlam durduğu halde ''keşfi '' yapılamadığından yok sayılan amerika kıtasının bile altı yüzyılları bilinirken islamın bilinememesi ilginçtir.
Aslında eleştirmek için yazılan bir çok yazıdan hatta bu forumdan bile hareketle islam öncesi cahilite çağı ile islam sonrası devir arasında enteresan söylem farklılıklarının oluşmasının yanı sıra islamın köklerinin cahiliye ile uyuştuğunu göstermek açısından uyumlu olduğunu görmekteyiz. Başka bir deyişle islamdan önce kadının adı hiç yoktu hakkı yoktu maldı diyenler aynı zamanda Hamza yı öldüren cani yi bir kadının kiraladığını da söylemekten sakınmamaktadırlar. Adı parası mevkii olmayan bir mal olan erkeklere karşı hiç bir hakkı olmayan bir kadın nasıl olmuşta erkek köle almıştır ? Dendiğide yanıt bulunmamaktadır... Bu gerçeklerden hareketle islamiyet öncesi kadınla islamiyet sonrası kadın hakları arasında çok ciddi bir fark olmadığını söyleyebiliriz. Ancak islamiyet köle ve ''mal'' kabul edilen kadınlara çok az özgürlük verirken enteresan bir şekilde tüm kadınları fikren ve bedenen ''dun'' yaratık kabul etmekten geri kalmamıştır. Zaten bu forumun amacıda budur !!! İşin acısı kadın kendi kendisini cendereye almaktan, kadın kadına zulm etmekten asla geri durmamaktadır. Erkek egemen toplumda bile kadının belirleyici bir rol oynamıştır.
Bu konu böyle uzar gider sonunda ''dinsiz'' damgasını yeriz o ayrı zaten bazılarınca yedik... Önemli değil amma şu bir gerçektir ki islam bir ciddi yer edinecekse Türkiye Aydın olacaksa Kadın kadın olarak eşit olmalıdır. Ben hayatım boyunca karım olacak kişinin ne arkamda ne önümde yürümesini hayal ettim... Tam yanımda benimle el ele gönül gönüle yürümesini istedim... Ne dersiniz belkide ondan hala bekarım ???
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Yani sayın cognis helal olsun size ;
Ben konunun ucu bucağı yok nasıl tamamlayacağım diye düşünerek hoplaya zıplaya giderken bir çok yeri atlarken satın erden53 ün cehaletine binaen ''muta''yı konuya dahil etmiş ve bilerek şigar ı devre dışı bırakmışken bunu sadece asla yayımlanmayacak ''islamda kadın -commodore1tr - arşivine katmışken alıntınızla gündeme getirdiniz. Gerçi Şigar muta dan beter dir. Ondan atladım almadım . Bilir misiniz bilmem şigar da mihir de yoktur !! Nedeni öz kızını verip birisinin öz kızını almaktır yani mihir kızdır amma bir kız başkasının koynunabiri öbürünün.... Ha bu islami mi? Bence değil amma madem açıldı bu ''garip''!! konu da onada biraz dokunalım...
Bu arada burada yazılanlarının bir çoğu belki islam hukukunda yoktur ama islam gerçeğinin tam merkezinde duruyor maalesef... Ha islam bu mu derseniz ? Değil elbet !! Amma islamı ellerine alan erkek egemenlerin ortaya çıkardığı garabetler bütünüdür bunlar. Artık hangisi hangisini bozdu bilemem....
Şigarı da konuya dahil ettiğimiz için yazdım bunu ama bir dip notla bitireyim AKP ayağı boş kalmasın diye.....
Bir arkadaşım bana dedi ki
'' Ya X biliyorsun ben Ataistim. Ama inanması zor ama inşallah Allah Vardır diyorum !! Ben haram yemedim yolsuzluk yapmadım çalmadım çırpmadım kul hakkı yemedim. iyilik ettim dört kız çocuğu okuttum okutuyorum hala bir dört daha kimseye yan gözle bakmadım kimsenin karısına kızına laf atmadım göz dikmedim anam şunu götüreyim demedim... Hesap günü bunlar çıkar Allah bana sorar '' her şeyin iyide neden bana inanmadın?'' Bende başta RTE olmak üzere gösteririm... ''İşte sana inananlar sen olsan sana inanırmıydın ?''
"Cumhuriyet Türkiyesi'nde Kemalist kadınlar iffet sınırları içinde bir modernlik görüntüsü üretirken,islamcı kadınlar cinselliklerini örtmeye ve kamusal alan içinde mahrem bir alan yaratmaya çalışmışlar,sosyalist feministler de erkeksi bir görüntüyü ön plana çıkararak kadın cinselliğine darbe vurmuşlardır.
Bu akımların hepsinin ortak özelliği,kadını fedakar olarak resmetmeleri ve birey olarak görmemeleridir.Benim burada vurgulamak istediğim nokta,gerek Kemalist, gerek İslamcı, gerekse de Sosyalist kadın tipinin Cumhuriyet kadınının esaretten kurtuluş sürecinin biçiminde saklı olduğudur.
Kemalist kadın kendisini herşeyden önce "bu vatanın bir evladı" olarak görür,İslamcı kadın öncelikli olarak bir cemaatin üyesidir, Sosyalist kadın ise sosyalist davayı ön plana çıkarır. Oysa Demokrat olmanın yolu öncelikle birey olmaktan geçer. Demokratsız demokrasiler de özgüvensiz, kendilerini algılanan tehditlere karşı koruyacak ve bu uğurda feda edecek vatandaşlara gereksinimi olan rejimler haline gelirler."
"Türkiye' de gerek Kemalist, gerek İslamcı, gerekse de Sosyalist bir çizgide demokrat bir konum oluşturmanın yolu bir ön parantez olarak "bireyi" ve "muhakemeyi" öne çıkarmaktan geçmektedir"
***
Buna göre hiçbir şeyden bihaber olanları da ekleyecek olursak, bence dört tip kadın modeli vardır demek yanlış olmasa gerek. Ot gibi yaşayanlarda var çünkü...
Herşeyden önce "Birey olmak!" aslında tüm sorunlar bu noktada son buluyor. Ama nasıl... Forum konusunun içerisinde bunun yanıtını bulmak mümkün bence...
Dini mevzulardan sıkıldığım için bu foruma bir daha yazmayacağım demiştim ama büyük konuşmuşum konu seyri de değiştiğine göre bu alıntıları eklemeden duramadım.
,
turk turbanli hikaye,
türk türban bayan hikaye sekiz,
hayvan pornnsu,
https:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage53,
yunan pornnsu,
am sikken turbanll kadln,
cuce kiz pornnsu,
turk turbanli kadnlarla,
http:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage11,
yandik biz pornnsu indir,
ilknur pronsu,
Nesrini pornnsu,
ALMAN PORNNSU INDIR,
asker pornnsu indir,
rus.pornnsu.indir,
hamile pornnsu,
turk turbsnll sm resim 17lik,
turbanll,
amerikan pornnsu,
http:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage33,
http:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage58
Bu iktidarın liderinin de yani RTE nin de mezun olduğu okulların zihniyetini işte böyle yansıtoyorlar. Amaçları bunu dimek bunu zorlamak sonra normal...
Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
İstinaf kararı hakkında
10-05-2025, 01:23:51 in Miras Hukuku