Kadınlar ve kariyer

[Av.Dilek Kuzulu Yüksel]

1. Denge kadını:

Hedef çok belirgindir: Zevk alacakları bir meslek sahibi olmak ama bu arada mutlu aile yaşantısından da vazgeçmemek isterler. Bu yüzden aşağıda sıralayacağımız bir takım gerçekleri daima göz önünde bulundurmalısınız.

a. Kendinize zaman ayırmanızı engellemeyecek bir meslek seçmelisiniz.
b. Çocuklarınızın bakım sorununu mutlaka önceden çözümlemelisiniz.
c. Çocuğunuz hastalandığında, çocuk bakıcısının işi çıktığında ya da çocuğunuzu yolladığınız yuva kapandığında başvurma merciini önceden hazır tutmalısınız.
d. Çelik gibi olmasa da en azından sağlam sinirlere sahip olmalısınız.
e. İyi niyetli ukalaların, yani her şeyi herkeslerden iyi bilenlerin konuşmaları sizi asla yıldırmamalı. Unutmamalı: Eğer henüz çocuk sahibi değilseniz anne olacağınız zamanı iyi seçin.

2. Gerçek kariyer kadını:

Hedef çok nettir. En tepeye ulaşmak istiyorsunuz. Aile kurmak şu anda sizin için söz konusu bile değil; her ikisini de bir arada götüreceğinizden emin olduğunuz anda bu işi düşüneceksiniz. Hedeflediğiniz nokta için donanımınız yeterli mi? Yönetici olmak için yeterli özgüvene ve yaptırım gücüne sahip misiniz? (Siz de bilirsiniz: Yükseğe çıkıldıkça hava azalır! Çok önemli: Kesinlikle birisinin sizi keşfetmesini beklemeyin. Ulaşmak istediğiniz yer için gerekli donanıma sahip olduğunuzu amirlerinize gösterin ve sizden beklenenin daha fazlasını yapabileceğinizi kanıtlayın.

3. İşinde rahatlık arayan kadın:

Hedef kariyer derdindeki diğer kadınların tam aksi yönündedir. Çalışmak isterler (ya da zorunludurlar) ama kendilerine zaman ayırmak onlar için işten çok daha önemlidir. Para mı? Olsa da olur, olmasa da. Fazla para kazanmak ve biriktirmek için o kadar çalışıp çabalamaya değer mi? Unutmamalı: İş saatleri konusunda esnek olan, çalışana bol zaman tanımayı ciddiye alan bir işyeri arayın kendinize.

4. Gözbebeklerinde "Dolar işareti" taşıyan kadın:

Siz para kazanmak istiyorsunuz hem de, mümkün olduğunca bol para. Unutmamalı: Eğer bunu kendiniz de kabullenmişseniz, istenen yönde ilk adımı atmış sayılırsınız. Stratejik hareket edin, aynı anda birden fazla iş başvurusu yapın. Amaçladığınız para büyük miktardaysa riske girme cesaretiniz de olmalı. Ünlü bir kuruluşta çalışarak, çok para kazanmadan önce tanınmamış bir firmada yüksek ücretle çalışabilirsiniz.

5. Evcimen kadın:

Hedef evde oturup, anne ve eş rolünü oynayarak kendisini ve yaşamını, ailesine, çocuklarına hasretmektir. Unutmamalı: Eğer başarılı ya da en azından hoşnut bir çalışan kadından anne rolüne geçtiyseniz "yeni mesleğinizde" de kaybetmemelisiniz. Klasik ev kadını rolünü stratejik şekilde planlayın. Evde kendinize hedefler belirleyin, örneğin ev işlerini öyle bir planlayın ki size daha bol zaman kalabilsin. Ve zaman zaman kendinize şu soruyu sorun: Yaşamımı kimseninkiyle değiştirmek istemem doğrusu, yoksa öyle değil mi?



Kariyer için temel koşullar:

- Seyahat etmeye engel bir hal olmamalı

- Eğer yükselmek istiyorsanız yerleşim yerinizi değiştirmenizi engelleyecek bir durum sizin için söz konusu olmamalı

- Uygun firma seçimi

- Çok katı bir hiyerarşik yapıya sahip olmayan, orta sınıf bir işletme yükselmek için ideal bir iş yeridir.

- Uygun maaş talebi

- Her şeyden önce iş görüşmesine gitmeden önce kendi değeriniz hakkında bilgi sahibi olun.

- İyi İlişkiler kurun

- Zirvedeki işlerin yüzde 60'ı "el altından" dağıtılmaktadır.

- Yaptırımcı olun

- Alçak ama kararlı bir ses tonu ile konuşun. Siz konuşurken insanlar aralarında konuşmaya başlarsa siz hemen susun. Doğrudan onların gözlerinin içine bakın ve ancak onlar sustuktan sonra konuşmanızı kaldığınız yerden sürdürün. Bunu iki kez yaptığınız anda salonu hakimiyetiniz altına almış sayılırsınız.

- Öğrenim, tecrübe, mesleki gelişime açık olmak, başarılı bir iş yaşantısı ve ilişkilerinin yanı sıra belirli öğrenim kolunda birazcık da akademik deneyim işi kapmanız için yeterli.

İki yıl dayanmak... Başladığınız bir işten en az iki yıl ayrılmayın. Daha kısa aralıklarla iş değiştirirseniz güvenilirlik imajınızı zedeler ve sonradan da bu damgayı da üstünüzden ne yapsanız silemezsiniz.

[Av.Dilek Kuzulu Yüksel]

Dinamik kadınların hastalığı: MS !
07 Aralık 2006 10:33


Aktif, MS (Multipl Skleroz)'in, "tedaviyle kontrol altında tutulabilen bir hastalık" olduğu araştırmalar sonucunda kabul gördü. Prof. Dr. Claudio Gasperini, "Tedavide en yeni yaklaşım; özürlülüğün ilerlemesini yavaşlatmak, atak sayısını ve şiddetini azaltmak, hastalık yükünü hafifletmektir. Hastalar da, stres ve enfeksiyondan uzak durarak tedavinin etkinliğini sağlayabilir, uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilirler!" uyarısında bulundu.

42. Ulusal Nöroloji Kongresi kapsamında düzenlenen Serono Uydu Sempozyumu'nda, "MS'de kullanılan İnterferon beta-1a tedavisiyle Atakları ve Özürlülüğü Önleme" çalışmasının 8 yıllık sonuçları açıklandı. 560 hastayı kapsayan çok merkezli, uzun süreli bu çalışma sonucunda, haftada 3 kez enjeksiyon olarak uygulanan erken ineterferon beta-1a tedavisinin, tedavinin geciktirildiği hastalara göre yıllarca süren yarar sağladığı ortaya çıktı. Bu etkinin, yüksek doz kullanan hastalarda daha belirgin olduğunu söyleyen İtalyan MS Derneği Bilimsel Komite Üyesi ve Saint Camillo-Forlanini Hastanesi MS Merkezi Direktörü Prof. Dr. Gasperini, "MS, kronik ama ölümcül bir hastalık değildir. Bu yüzden tedavilerde amaç, hastalığın ilerlemesini engelleyerek, atak sıklığını azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır" diye konuştu.

MS hastalığı doğal seyrine bırakıldığında hastaların yüzde 50-58'i yani hastaların yarısı14-15 yıl içinde özürlülüğe doğru gidiyor. Ancak bu tedavilerle yüzde 80'i ilerlemiyor ve hastalık kontrol altında tutulabiliyor. Bu hastalığın ortalama süreci 30-40 yıl olarak belirtiliyor. Bu nedenle uzun dönem takip çalışmaları ile MS hastalarının yaşam sürelerinin ve yaşam kalitelerinin artırılması yönünde tedaviler geliştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gasperini, şu bilgileri veriyor:

"Bu tedavilerle amacımız, MS hastalarının yaşam kalitesini pozitif yönde etkilemek. Bunun için hastaların da özen göstermeleri gerekiyor. Grip gibi benzeri viral enfeksiyonlardan uzak durmaya çalışmalılar. Depresyon, stres, baş ağrısı gibi hastalığı olumsuz etkileyecek, aşırı sıcak, kötü beslenme gibi atakları tetikleyecek etkenlerden kendilerini korumalılar. Tedavinin kesintiye uğramaması için daha sıkı hekim-hemşire desteği gerekiyor. Hastanın tedaviye devamını ve uyumu sağlamak için destek gruplarına katılmasını da öneriyoruz."

MS'de atakların tamamen durması halinde bile tedavinin kesilmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Gasperini, "5. yıl sonunda atak yoksa tedavinin durdurulduğu bir çalışmada hastaların yüzde 60'ında hastalık hem ataklarla hem de MR bulguları ile geri döndü. Bu yüzden bu tedavilerle ilgili en yeni yaklaşım; ataklar azalsa dahi uzun süreli, yüksek doz ve sıklıkta uygulamaya devam ederek en yüksek etkinliği sağlamak" diyor.

MS Nedir?

MS, merkezi sinir sisteminin (beyin ve omurilik) bir hastalığıdır. Merkezi sinir sistemini oluşturan sinirler miyelin adı verilen sinir iletimini kolaylaştıran bir madde ile kaplanmıştır. MS'de miyelin hastalanır ve sinir iletimi bozulur. Zaman içinde sinirlerde kopmalar meydana gelir. Henüz bu hasarın nasıl bir mekanizma ile başladığı tam olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte vücudun savunma mekanizmasının kendi dokusuna saldırdığı bir reaksiyon sonucu olduğu düşünülmektedir. Ek olarak virüslerin veya viral enfeksiyonların da bu reaksiyonda etkili olduğu düşünülmektedir. Bu neden hastalığın, teşhis konmuş kişilerde bile nasıl seyredeceğini bilmek olası değildir. Hastalık sıklıkla atak adı verilen şikayetlerin arttığı ve hastanın yaşam kalitesinin düştüğü dönemlerde kendini gösterir. Bu atakların zamanı belli değildir. Hastalık kişiden kişiye çok farklı seyretmekte, hatta aynı kişide bile farklı zamanlarda farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.

MS genellikle 20-50 yaşları arasında aktif, eğitimli genç kişileri etkileyen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere gore daha fazla görülmektedir. Özellikle 40 yaşın altındaki genç erişkinlerde işlevsel kısıtlılığa yol açan en yaygın nörolojik hastalıktır.

Dünyada 1,5-2 milyon, Türkiye'de 35-40 bin kişinin hasta olduğu düşünülmektedir. Türkiye'de bu kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığından habersizdir.

MS'in belirtileri

Kişiden kişiye değişmekle beraber bu belirtilerin bir veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka nöroloğa başvurulması gerektiği vurgulandı:
-Halsizlik, hissizlik, duyu zayıflaması
-Kas sertleşmesi, titremeler,
-Çift veya bulanık görme,
-İnce hareketlerde beceri kaybı,
-Koordinasyon bozukluğu,
-Beden veya bacaklarda güç kaybı,
-Konuşma bozukluğu, pelteklik


haber3.com

[Av.Fırat Bayındır]

Nedense üst düzey bayan yöneticiden hep ürkmüşümdür. Hele de eğitim ve deneyimle ilgisi olmayan meziyetleriyle bir yerlere gelmişlerse.

MS'in belirtileri

Kişiden kişiye değişmekle beraber bu belirtilerin bir veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka nöroloğa başvurulması gerektiği vurgulandı:
-Halsizlik, hissizlik, duyu zayıflaması

Duyu zayıflaması normaldir. Bulunduğu konumu kaybetmemek için duyularını kaybetmek zorundadır. O güler yüzleriyle "ulan bunu da belime kim doladı?" sorusunu sordurur adama. Herkesin hiçbirşey yapmadığını, kendisinden başka hiçkimsenin sorumluluğunun bilincinde olmadığını öylesine size ve patrona aşılarlar ki, kendinizi aşağılık bir yaratık olarak görmeye başlarsınız. Ve tabi hiçbirşey yapmak gelmez içinizden.O zaman da herşeye koşuşturmak dumunda hisseden bayan yöneticimizde bir halsizlik başlar ki sormayın gitsin.

-Kas sertleşmesi, titremeler,

Hissizlik ile kas sertleşmesi tezat gibi görünse de özellikle yüz kaslarında sürekli gergin olmanın sonucu kalıcı ama anlamsız bir gülümseme yerleşip kalır. Korkun o zaman ondan.

Çift veya bulanık görme,

İşletme körlüğü de denen bu durumda bayan yöneticimiz kendi şartlanmışlığı içinde olaylara ve insanlara şaşı baktığından çift görme ve proseslerde bulanıklık yaşar ve yaşatır. Ama o yöneticidir, onun hatasını kapatmazsanız o size kapıyı kapattırıverir.

İnce hareketlerde beceri kaybı,

Çalışanlara karşı sürekli eleştiri ve yönetici memnuniyetsizliği ifade etmekten,bir teşekkür, bir ödül verme gibi ince hareketler gösteremezler.

Diğerlerini de yazmayım artık, yoksa aforoz edecekler beni.

[Harun Gür]

Niye öyle diyorsun üstad, evdeki yöneticiden bir şikayetin mi var?!!

Ben gayet memnunum (merdanayi kafama yemediğim kısa zamanlarda)

[Av.Fırat Bayındır]

evdekinden çok şükür bi şikayetim yok.O oklavayı değil dayak için sözleri kullanıyor. Siz benim isyanıma kulak verin esas, uydu mu uymadı mı?

[Av.Fırat Bayındır]

Nedense üst düzey bayan yöneticiden hep ürkmüşümdür. Hele de eğitim ve deneyimle ilgisi olmayan meziyetleriyle bir yerlere gelmişlerse.

Duyu zayıflaması normaldir. Bulunduğu konumu kaybetmemek için duyularını kaybetmek zorundadır. O güler yüzleriyle "ulan bunu da belime kim doladı?" sorusunu sordurur adama. Herkesin hiçbirşey yapmadığını, kendisinden başka hiçkimsenin sorumluluğunun bilincinde olmadığını öylesine size ve patrona aşılarlar ki, kendinizi aşağılık bir yaratık olarak görmeye başlarsınız. Ve tabi hiçbirşey yapmak gelmez içinizden.O zaman da herşeye koşuşturmak dumunda hisseden bayan yöneticimizde bir halsizlik başlar ki sormayın gitsin.


Hissizlik ile kas sertleşmesi tezat gibi görünse de özellikle yüz kaslarında sürekli gergin olmanın sonucu kalıcı ama anlamsız bir gülümseme yerleşip kalır. Korkun o zaman ondan.


İşletme körlüğü de denen bu durumda bayan yöneticimiz kendi şartlanmışlığı içinde olaylara ve insanlara şaşı baktığından çift görme ve proseslerde bulanıklık yaşar ve yaşatır. Ama o yöneticidir, onun hatasını kapatmazsanız o size kapıyı kapattırıverir.



Çalışanlara karşı sürekli eleştiri ve yönetici memnuniyetsizliği ifade etmekten,bir teşekkür, bir ödül verme gibi ince hareketler gösteremezler.

Diğerlerini de yazmayım artık, yoksa aforoz edecekler beni.

Öngörüm bu gün gerçekleşti.

Aslında haklılar, kadınları hiç bir biçimde özellikle şirketlerde herhangi bir kademede (şeflik dahil) YÖNETİCİ konumunda çalıştırmamak gerekir.

İstisnalar elbette vardır ancak genel kural bozulmaz.

Bir kadın, eğer kendi şirketini yönetiyor ve erkek eleman çaıştırıyorsa onlzara zaten çok çok acıyorum

Ama eğer bir şirkette maazallah genel müdür, genel koordinatör, müdür vb. statülere sahipse ve eğer maazallah o yönetici bayan üstüne üstlük hiç evlenmemiş bir bayansa VAY GELDİ ÇALIŞANLARIN BAŞINA.

Emri altında çalışan bayan elemanın zaten hiç bir şekilde şansı yoktur.

Erkek elemanlardan da kendisine yağdanlık eden sağ kalabilir. Bu yağdanlıklar genellikle yakışıklı, sağa sola kendisi adına espiyonaj hizmeti veren ve zart zurt edenlerdir, yani karı kişilikli erkek elemanlardır. Bayan üyelerimiz hiç mi hiç alınmasınlar, bu söylediklerim 27 yıllık mesleki tecrübenin verileridir.

ÇALIŞMA HAYATINDA ONURUNU EKMEĞİNE,İŞİNE, MENFAATLERİNE TERCİH EDENLER (Şartlar ne olursa olsun) BİZDEN DEĞİLDİR.

[Prizma]

Öngörüm bu gün gerçekleşti.

Aslında haklılar, kadınları hiç bir biçimde özellikle şirketlerde herhangi bir kademede (şeflik dahil) YÖNETİCİ konumunda çalıştırmamak gerekir.

İstisnalar elbette vardır ancak genel kural bozulmaz.

Bir kadın, eğer kendi şirketini yönetiyor ve erkek eleman çaıştırıyorsa onlzara zaten çok çok acıyorum

Ama eğer bir şirkette maazallah genel müdür, genel koordinatör, müdür vb. statülere sahipse ve eğer maazallah o yönetici bayan üstüne üstlük hiç evlenmemiş bir bayansa VAY GELDİ ÇALIŞANLARIN BAŞINA.

Emri altında çalışan bayan elemanın zaten hiç bir şekilde şansı yoktur.

Erkek elemanlardan da kendisine yağdanlık eden sağ kalabilir. Bu yağdanlıklar genellikle yakışıklı, sağa sola kendisi adına espiyonaj hizmeti veren ve zart zurt edenlerdir, yani karı kişilikli erkek elemanlardır. Bayan üyelerimiz hiç mi hiç alınmasınlar, bu söylediklerim 27 yıllık mesleki tecrübenin verileridir.

ÇALIŞMA HAYATINDA ONURUNU EKMEĞİNE,İŞİNE, MENFAATLERİNE TERCİH EDENLER (Şartlar ne olursa olsun) BİZDEN DEĞİLDİR.

İstisnalar kaideyi bozmuyor malesef.
Çoğu bayan yönetici olsun olmasın duyguların işe karıştıryor. Sonra da buna duygusal zeka deniyor. Bayanlarla çalışa kişilerin mesafeli durulşarı olması gerekiyor bence..