açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın
rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
her yerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
her şey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız.
Sadece ben. Kalbimi duyuyor ve insanları tanıyorum. Gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmamışım; yaşayanlardan hiçbiri gibi yaratılmış olmadığıma inanmak cüretini gösteriyorum. Öteki insanlardan daha iyi değilsem bile, hiç olmazsa başkayım. J.J.Rousseau
(Alıntı/1. ''...sizce, neresinden bakılsa ilginç şu sözleri, kim söylemiş olabilir? Hele bir düşünün:
''...cenâb-ı risâletpenah efendimiz, ehl-i İslâmın, ehl-i kitâbın malûmu olduğu üzere; yaradan tarafından, dini gerçekleri insanlığa duyurmak ve anlatmakla görevlendirildiler. Ve ismi 'Peygamber'dir, yâni haber ulaştırmakla görevlendirilmiştir; Cenâb-ı Hak, Kur'an'ın değişmez hükümlerinde, kendisine saltanat, emirlik, padişahlık vermiş değildir; hükümdarlık vermiş değildir; peygamberlik göreviyle gönderilmiştir. Elbette, gerçek görevinin olgunluğuna sahip olan Cenâb-ı Peygamber, bütün dünyaya bu gerçeği tebliğ etti...''
''...fakat bu çağrıya uyulmadığı için, Cenâb-ı Peygamber, kendilerine bağlı olanlarla beraber oluşmak, düzenlenmek ve bizzat bir yönetim oluşturmak için; askeri bir kuvvet meydana getirmek ve 'peygamberlik' görevini, böyle bir kuvvete ve hükümete dayanarak yerine getirmek zorunda kaldı; böylelikle asıl ve özel görevine, parlak bir görevi ekledi. Bundan başka efendiler, Peygamber'in ölümünden sonra söz konusu olan şey; bir 'emirlik' oluşturulması ve bu 'emirliği' meydana getiren insanların başına bir 'emîr' seçilmesi sorunuydu. Hz. Ebûbekir,'emîr' olarak seçildi. Hz. Ömer de 'emîr' idi; hatta büyük bilginlerimiz bilirler ki Hazret-i Ömer'e 'Hâlife-yi Resûlullah' dediler; o ilk kez minbere çıktı; '-...hayır, ben Hâlife-yi Resûlullah değilim; siz müminlersiniz, ben de sizin reisinizim ve emîrinizim' dedi...''
Yanıldınız efendim; konuşan ne bir müftü, ne bir hâtip, ne de 'ulemâ' dan biri; konuşan Gâzi Mustafa Kemal Paşa'dır ve bu sözleri, 16/17 Kanunsâni 1339'da (1923), İzmit Kasrı'nda İstanbul gazetecileri ile yaptığı mülâkatta söylemiştir. ...'')
Böyle konuşan bir lider...
(Alıntı/2. ''... Soğuk Savaş esnasında, Gâzi 'nin 'Komünizm görüldüğü yerde ezilmelidir' dediği, üstelik el yazısı taklit edilerek, yayınlanmıştı; sonradan bunun hakikati ifade etmediği anlaşıldı; zaten, daha önce aktardığım 'alıntılar' da, bunun bir kanıtı. Tıpkı bunun gibi, Gâzi'nin din düşmanı olduğuna dair, inanılmaz demeçler, vak'alar uydurulur. Gâzi, dine saygılıydı; düşman olduğu, dini kullanarak daima ecnebiyle işbirliği eden yobazlardı ki, zaten onlara daima 'mürteci' derdi. Aslında o, söz dinden açıldı mı, daima derli toplu, daima hürmetkâr konuşurdu. Örnek mi istediniz, buyurun:
''...Allah birdir, büyüktür. Âdat-ı İlâhiye'nin icâbâtına bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devirde mütalâa olunabilir. İlk devir beşeriyetin sebâvet ve şebâbet devridir; ikinci devir, beşeriyetin rüşd devridir. Beşeriyetin birinci devrinde o, tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi, yakından, maddi vasıtalarla kendisiyle iştigâl edilmeyi istilzam eder. Allah, kullarının lâzım olan nokta-yı tekâmülüne vüsûlüne kadar, içlerinden vasıtalarla dahi, kullarıyla iştigâli, lâzime-i Ulûhiyetten addetmiştir..'' (Kasım 1922)
Hepsi bu kadar mı, elbette değil, meraklısı daha nice sözlerini bulabilir; yayılmak istenilen iddiaların tersine, Gâzi 'nin bu konularda daima 'vukûfla ', daima öğretici konuştuğunu görebilir. İşte bir örnek daha:
''...'hutbe' demek, na'asa hitâb etmek, söz söylemek demektir. Hutbe'nin manası budur. Hutbe denildiği zaman, bundan birtakım mefhum ve manalar istihraç edilmemelidir. Hutbeyi irâd eden hâtiptir, yâni söz söyleyen demektir; biliyoruz ki Hazret-i Peygamber, zaman-ı saadetlerinde hutbeyi bizzat irât ederlerdi; gerek Peygamber efendimizin, gerekse Hulefâ-yı Raşidî'nin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, söylediği şeyler günün meseleleridir; o günün askeri, idari, mâli, siyâsi ve içtimâi hususlarıdır...'' (Şubat 1923)
Böyle konuşan bir lider, hele ecnebi'ye karşı inkâr edilmez bir zaferin sahibiyse, din düşmanı bir 'zındık' olabilir mi?)
Kime yarıyor, ona bak!
(...peki nedir, eğer böyle idiyse Paşa neden, din konusunda Bursa Nutku gibi son derece sert bir tavır koymak gereğini duymuş; din adına başkaldıran, ya da kaldırmayı tasarlayan Şeyh Sait, Said-i Kürdî, Derviş Mehmet ve takımına, insafsız davranmıştır. Sebep hep aynı ama, başka bir örnekle düşünelim.
Türkistan aydınları arasında uluslaşmak temayülü 'Cedit Hareketi' yle meydana çıkar; Orta Asya lı Türkler, onların sayesinde, hem Türklüklerinin hem de Müslümanlıklarının bilincine varırlar; bu da, St- Petersburg 'un, yâni çarlığın işine gelmez; 'Ceditçi' aydınları, Türkistan halkının gözünden düşürmek için, kullandıkları kimlerdir, bilin bakalım: evet, başta Buhara Hanlığı olmak üzere, oraların 'ulemâsı' . Çarlığın kışkırtmasıyla, İslamlık adına, bu ulemânın kışkırtmaları o mertebeye varmıştır ki, yanılmıyorsam, bir 'ceditçi' aydın, caminin birinde öldürülmüştür. Peki, sizce bu, İslâmı kurtarmaya mı, yaramıştır; yoksa, Türkistan'daki Türklere yurt ve ulus bilincini vermek isteyen ulusalcılığın geciktirilmesine mi? Kârlı çıkan elbette, Çarlık Emperyalizmi 'dir.
Bizimkisi de o hesap! Gâzi ulusalcı yâni anti emperyalist, devletçi yâni ecnebi sermaye karşıtı, lâik yani çağdaş ve rasyonalist bir Türkiye örgütlüyor; Batılı emperyalizm'in onu yıkmak için başvurduğu metod aynı; 'din elden gidiyor' feryadıyla, bilinçsiz Müslümanları dürtüyor, ayaklandırıyor; bu da elbette, ulusalcı devletin tepkisine yol açıyor: Gâzi'nin o şiddetli çıkışlarının asıl manası budur.
Şu halde, sözü şöyle mi bağlayalım: Gâzi, Komünizm düşmanı değildi, Meclis'te ilk Komünist Fırkası'nı kurduran odur; ama Komünizm'in ecnebi bir ülke tarafından kullanılmasına karşıdır, çünkü 'tam bağımsızlık'tan yanaydı; tıpkı bunun gibi, Gâzi İslamiyet düşmanı değildi, inkılâbın ilk yıllarındaki konuşmaları, öleceğine yakın Filistin/'Kutsal Topraklar' çıkışı, bunu açıkça gösterir; onun karşı olduğu, din-i mübin'in 'kefere' tarafından, Türklere karşı kullanılmasıdır: çünkü o, 'tam bağımsızlıktan' yanadır..
dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
her geçen seni bizden parça parça götürür
mustafa'm mustafa kemal'im
diz dövdüm şavkı aktı sakarya'nın suyuna
sakarya'nın suları nâmın söyleşir
hemşehrim sakarya öksüz sakarya
ankara'dan uçan kuşlar
kemal'im der günler günü çağrışır
kahrolur bulutlara karışır
gök bulut yaşmak bulut
uca dağlar dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir
mustafa'm mustafa kemal'im
nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
sol yüzünde güneş südü sıcaklık
ellerinden öperim mustafa kemal
senin dalın yaprağın biz senin fidanların
biz bunları yapmadık
sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
elsiz ayaksız bir yeşil yılan
yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
hani bir vakitler kubilay'i kestiler
çün buyurdun kesenleri astılar
sen uyudun asılanlar dirildi
mustafa'm mustafa kemal'im
Başarı yalnız yetenek değil disiplin özveri, bağımsız ve ödünsüz bir kişilik, içten bir yurt ve insan sevgisi gerektirir. Ancak o zaman, gerçek ve hak edilmiş bir başarı olur.
türkiye türkiye dağlarını duman almış
üzümler memleketi tütünler memleketi
türkiye türkiye çok gülmüş çok ağlamış
sabırlı bağrıyanık insanlar memleketi
bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi
pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş
ya o nehirler delirip gün gür gelirler
bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş
sen türkiye'sin sağdıcım kirvem Türkiye
insanların insanların ah senin insanların
morca gözlerinden öpsem namuslu gözlerinden
asiye'm işveli hatice fistanı dal işlemeli
sen kırk köyün içende şanlı zeyneb'im
şahan'ı vurdular yirmi yaşında köprü başında
gel yılmaz mahmud'um gel bilaloğlan
arabamın atları deh deh amanda
ha burası Karadeniz gemiler yatar limanda
deryalar aslanı şem-i bahri kâmil reis
bu insanlar senden gelir sana gider
tarlaya savrulmuş buğday gibi Türkiye
sen türkiye'sin ekmeğim tuzum türkiye
omzumda mavzer koynumda çevresin
ve kıl heybemde taze lor peyniri
gök rengi süt karanfil rengi şarap
batan güneş gibi bakır taş kömürü
ve rüzgara vermiş saçlarını nefti ormanlar
ve köylere karşı sarışın harmanlar
ferik elması kavun karpuz dut ve kayası
fındık da sende bademde sen de ceviz de sende
alnımın teri gözlerimin nuru türkiye
sen türkiye'sin evim barkım köyüm obam türkiye
o senin çift çarşılı harp görmüş şehirlerin
sahilde mersin yayla türküsü Konya
adana'nın yolları taştan yola çıkıp maraş'tan
ezanla birlikte vardık bir akşam urfa'ya
bursa'nın ya bursa'nın ufak tefek taşları
uçan yıldızı dondurur ardahan'ın kışları
erzincan'da bir kuş var kanadı gümüş pul pul
ve göğe kılıç gibi çekilmiş minarelerini
şehirler padişahı canım istanbul
türkiye türkiye ay'lı yıldız'lı türkiye
sen mehmed'sin omuzlarında anadolu yaylası
aladağlar toroslar dev gibi gövden
sen şehit oğlu şehit babası
sana selam olsun dünyadan hürriyetten
söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün
o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Birisi seni her an bırakıp gittiğim
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
Gözlerine kirli bir bulut getirdim
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı
Öbürü en içten çağrını işitmiyor
Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o
Bakışları kıyısız deniz uzaklığı
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
İkisi birden çıkmaya uğraşıyor
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
Birisi yeni baştan serüvene başlamış
Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız
yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
eksik olan bir şey var sana bana dair
belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
heybetli gurupların belirdiği saatlerde
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan
her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış
nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne
şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor
güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini
belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış
senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda
mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun
gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek
kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne
yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız
yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık
dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir
ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor
saatler bizim değil kitaplar bizim değil
bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey
kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz
ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim
buna rağmen mutluluğa inanıyoruz
bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına
çıktı mı deprem sanırdın ' kara kız ' kantosuna
titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan
muammer bey'in gözdesi karantina'lı despina
çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan
ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan
sınırsız bir mutlulukta uyuturdu muammer bey'i
ustalıkla damıttığı o tantanalı aşklarından
işgal altüst etti nasıl da izmir'de her şeyi
öğrendi kullanmasını despina bu yanlış geceyi
körfez'de parıldayan yunan zırhlılarına karşı
miralay zafiru'yla ispilandit palas'ta sevişmeyi
gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması
havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı
demlendikçe yalnızlığı aydınlanıyor muammer bey
olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması
İlhan Selçuk ustanın mahkemeleride meşhurdur. İşte size mahkemeye verildiği ve beraat ettiği bir yazı . Son satırını iyi okuyun. Değerine binaen ayrı...
Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
genelde bu olaylarda tck 226/3'ten yargılama kararı çıkıyor. sizin başınıza gelen olayın oluş şekli nasıl bu içerik nerede nasıl paylaşılmış/ncmec'e...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Anneye devredilen malın satışını...
16-06-2024, 01:15:37 in Miras Hukuku