Anket Sonuçlarını Göster: Başörtüsü yasağı

Oylayanlar
680. Bu ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor.
  • yasaklansın

    182 26,76%
  • yasaklanmasın

    481 70,74%
  • ilgilenmiyorum

    17 2,50%
Kilitli Konu
13 / 18 Sayfa İlkİlk ... 3456789101112131415161718 SonSon
121 den 130´e kadar toplam 177 ileti bulundu.

Konu: Başörtüsü yasağı

Başörtüsü yasağı Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #121
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sevgili Semyy,

    Öncelikle Cumhuriyet'e, onun temel ilkelerine, Atatürk ilke ve devrimlerine karşı olduğunu kesinlikle düşünmediğimi ve sana yazmış olduğum hiçbir cevabı bu düşünce ile yazmadığımı bilmeni isterim. Bu düşüncede olsaydım, sana cevap verme gereği bile duymazdım.

    Bursa Nutku gibi, Atatürk'ün Filistin ile ilgili görüş ve düşünceleri de tartışılacaktır sanırım, hele bölgeye asker göndermemiz gündemdeyken... Bursa Nutku veya Filistin konusundaki görüş ve düşüncelerin Atatürk'ün düşünceleri olmadığı ispatlansa dahi, bu, düşüncelerin geçersiz veya yanlış olduğunu göstermez, Filistin konusundaki belgenin altına bir çoğumuz gibi ben de imza atarım. Ayrıca olayların ve demeçlerin kendi tarihlerindeki gerçekler gözönüne alınarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Yeni Türkiye Cumhuriyeti-1923, Balkan Paktı-1934, demecin verildiği tarihte oluşturulan Sadabat Paktı*-1937, Hatay'ın Türkiye Cumhuriyeti'ne iltihakı-1939 kronoloji ve bu dönemdeki siyasi konjonktür tarafsız bir gözle incelenirse, böyle bir demecin içeriği ve zamanlamasının ne kadar yerinde ve gerekli olduğu da ortaya çıkacaktır.

    Cumhuriyetin kazanımları, bunu görmek istesek de istemesek de tehdit altındadır. Bırakalım türbanı, bugün İstanbul'un göbeğinde sarık, cübbe, kara çarşaf, cilbabla dolaşan sayısı azımsanmayacak kadar fazladır, hele bazı semtlerde normal kıyafetle dolaşan görebilmek neredeyse mümkün değildir. Bunun nedeni Atatürk'ten sonra gelen sağcısı-solcusu tüm iktidarların bu duruma üç beş oy uğruna çanak tutmaları, Cumhuriyetin Savcılarının gereken hassasiyetle konunun üzerine gitmemeleridir. Bu dahili bedhahlar (ve hainler) yüzünden bugün Lozan'da elde edilmiş kazanımlar dahi tartışılır hale gelmiştir. Bu ayıp, olaylara seyirci, gerekli duyarlılığı göstermekten aciz kalan hepimizindir.

    Başkaları da olmak üzere, aşağıda 1934 (Cumhuriyetin kuruluşundan 11 yıl sonra ve Atatürk hayattayken) tarihli bir Kanun ve uygulanmasına dair Nizamnameyi bilgine sunuyorum. Çok geniş bir Atatürk fotoğrafları arşivim olmasına rağmen, bu Kanundan (1934) sonra Atatürk'ün halkla çekilmiş hiçbir resminde ben türbanlı veya çarşaflı kadına rastlamadım.Hatta bir adım öteye 1934'de Atatürk'ün manevi kızı, tarihçi Prof.Dr. Afet İnan'ın başörtülü (türban değil) bir resmi mevcutken, 1935 ve sonrasında tüm resimlerinin örtüsüz olduğunu da müşahade ettim. (bunu ilginç bir örnek olduğu için veriyorum, tabi ki bu durum bir kişi özelinde herkesi bağlamaz.) Bu Kanun ve Nizamnameyi ben yazmadığıma göre kendiliğimden devrim uydurmam da mümkün değildir sanırım.

    Selam ve sevgilerimle,


    BAZI KİSVELERİN GİYİLEMİYECEĞİNE DAİR KANUN
    Kanun Numarası: 2596
    Kabul Tarihi: 03/12/1934
    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 13/12/1934
    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 2879
    Madde 1 - Her hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır.
    Hükümet her din ve mezhebden münasib göreceği yalnız bir ruhaniye mabed ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir. Bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya bir başka ruhaniye verilmesi caizdir.
    Madde 2 - Türkiye'de kanuna tevkifan teşekkül etmiş ve edecek olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüb gibi heyetler ve mektebler mahsus kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri zaman yalnız nizamname veya talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alamet ve levazım taşıyabilirler.
    Madde 3 - Türkiye'de bulunan Türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis teşekkülleri ile münasebetli kıyafet ve alametlerini ve lavazımını taşımaları yasaktır.
    Madde 4 - Ecnebi teşekkül mensuplarının kendi kıyafet, alamet ve levazımları ile Türkiye'yi ziyaret etmeleri, İcra Vekilleri Heyetince tayin olunacak mercilerin müsaadesine tabidir.
    Madde 5 - Türkiye Devleti nezdine memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer'i adetlere tabidir.
    Müsaadei mahsusa ile gelen yabancı memleketler kara, deniz, hava kuvvetlerine mensup kimselerin resmi üniformalarını nerelerde ve ne zaman taşıyabilecekleri İcra Vekilleri Heyeti karariyle tayin olunur.
    Madde 6 - Bu kanunun tatbik suretini gösterir bir nizamname yapılır.
    Madde 7 - Birinci maddenin hükümleri bu kanunun neşri tarihinden itibaren altı ay sonra ve diğer maddelerin hükümleri kanunun neşri tarihinden itibaren mer'idir.
    Madde 8 - Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.


    BAZI KİSVELERİN GİYİLEMİYECEĞİNE DAİR KANUNUN TATBİK SURETİNİ GÖSTERİR NİZAMNAME

    Bakanlar Kurulu Karar Tarihi - No: 03/02/1935 - 2/1958

    Dayandığı Kanun Tarihi - No: 03/12/1934 - 2596

    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi - No: 18/02/1935 - 2933

    Madde 1 - Her hangi din ve mezhepte olurlarsa olsunlar mensup oldukları din ve mezheplerin usul ve teamüllerine göre mabet ve ayinlerde ruhani kisve taşımakla mükellef olanlar mahalli Hükümetlerince alakadar olanlardan alınacak listeler mucibince ancak mabet ve ayinlerde ruhani kisve taşımağa mezun addolunurlar.

    Madde 2 - Her din ve mezhebin ruhanilerini ayırt ettirmek için kabul edilen her türlü kisve, alamet ve işaret ruhani kıyafet addolunur.

    Madde 3 - Mabetler her din ibadetine mahsus ve usule muvafık olarak teessüs etmiş olan kapalı mahallerdir.

    Madde 4 - Hükümet her din ve mezhepden münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için verebileceği muvakkat müsadeler ile bir müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi hakkındaki muameleye ait teklifler Dahiliye Vekaletince yapılır. Ve karar İcra Vekilleri Heyetince verilir.

    Madde 5 - İzcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve klüp gibi heyetlerce bu gün kullanılmakta olan ve aşağıdaki şartlara uygun olduğu bu teşekküllerin altıncı maddeye göre verecekleri beyannamelerle mahalli Hükümetlerince anlaşılan kıyafet, alamet ve levazım tip olarak kabul edilecektir. Aynı şartları haiz olmak üzere başka tipler de kabul edilebilir.

    A) Türk inkılabına, rejimine ve vahdetine muhalif bir ciheti olmamak.

    B) Hükümetçe kabul edilmiş resmi kıyafetlerden ayrı olmak.

    C) Yabancı memleketlerin siyasi, askerlik ve milis gibi teşekkülleriyle münasebeti olmamak.

    Madde 6 - İşbu Nizamnamenin neşrinden itibaren 30 gün zarfında 5 inci maddede yazılı olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar, cemiyet ve klüp gibi heyetler bulundukları mahallin en büyük mülkiye memuruna kabul ettikleri kıyafet, alamet ve levazımı gösterir bir beyanname verirler. Bu beyanname ile beraber ya bir numune veyahut boyalı bir resim verilir. Beyannamenin verildiği tarihten itibaren bir ay içinde cevap verilmezse beyannamede gösterilen kıyafet, alamet ve levazım kabul edilmiş addolunur. Kıyafet tebdili halinde istimalden evvel beyanname tevdii lazımdır. Yeniden kurulacak izcilik ve sporculuk gibi topluluklar cemiyet ve klüp gibi heyetler bir Kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri takdirde Nizamnameleriyle birlikte onları gösteren bir beyannameyi aynı makama tevdi ederler.

    Madde 7 - Ecnebi her hangi bir teşekkül mensuplarının Ecnebilerin Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri hakkındaki Kanun ve Talimatname hükümlerine göre münferiden veya toplu olarak kendi kıyafet, alamet ve levazımlariyle Türkiye'ye muvakkat müddetle ziyaret seyahatleri yapmaları caizdir. Ancak mahzurlu görülecek hallerde bu gibi ziyaretlere Dahiliye Vekilliğince müsaade verilmiyebilir ve uzun müddet devam edecek ziyaretlerin yapılabilmesi Dahiliye Vekaletinin müsaadesine bağlıdır.

    Madde 8 - Mektep ve başka bilgi müesseselerine devam edenlerin bir kıyafet, alamet ve levazım kullanmalarına lüzum görüldüğü takdirde tip tayini bu mektep ve müesseselerin merbut bulundukları vekillikçe talimatname yapılır. Bu gibi mektep ve müesseseler için kabul olunacak alametleri mektep ve müesseselerden mezun olanlar da taşıyabilirler.

    Madde 9 - Hususi müsade ile gelen yabancı memleketler kara, deniz ve hava kuvvetlerine mensup kimselerin resmi üniformalarını nerelerde ve ne zaman taşıyabilecekleri Milli Müdafaa ve Hariciye Vekaletince hazırlanarak İcra Vekilleri Heyetince tasdik olunacak bir talimatname ile tesbit olunacaktır.

    Bu talimatname çıkıncaya kadar mutat olan usulün tatbikına devam olunur.

    Madde 10 - Bu Nizamnamenin 1, 2, 3, ve 4 üncü maddelerinin hükümleri 13 Haziran 1935 gününden ve diğer hükümleri neşrinin ertesi gününden yürümeye başlar.

    Madde 11 - 2596 numaralı kanunun 6 ncı maddesine göre tanzim olunmuş ve Şurayı Devletçe görülmüş olan bu Nizamname hükümlerini İcra Vekilleri Heyeti yürütür.





    Hukuki NET Güncel Haber

    Başörtüsü yasağı konulu yargıtay kararı ara
    Başörtüsü yasağı konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #122
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olanlara";

    1."Milli sınırlar (misak-milli) içinde vatan, bir bütündür; bölünemez"; bu sınırların içinde Filistin var mı?

    2. "Yurtta sulh, cihanda sulh"; Hizbullah'ın (Türkiye'deki değil) eylemleri arasında, tüm Dünya'ya savaşçı (terörist) yetirştirmek; haraç toplamak; daha burada sayılamayacak kadar çok suçun (uyuşturucu ticareti dahil) olduğunu biliyor musunuz?

    Konu nerelere geldi?..

    N. Erbakan diyordu ya kürsüden; "hap gibi içireceğiz" diye, hap, boğazlarında kaldı (yedikleri milletin parasının hesabını bu Dünya'da veremediler; ahirette nasıl verecekler, onu da onlar düşünsün!).

    Bu Ülke'de, kadınlar, her zaman başörtüsü takmışlardır; bu bizim geleneğimizdir; biz de o insanların, o annelerin, anneannelerin ellerini öpmüşüzdür; her zaman da takacaklardır...

    Ama birileri, kaşıyıp, insanları, özellikle genç kızları; bu tür bir sorun altından kendi nifak emellerine (siyasetten ticaret!) alet ederse; Cumhuriyet, bunlarla her zaman mücadele etmiştir; edecektir de... Buna karşı söylem içinde olanları (CHP gibi) sevmeyebilirsiniz (şu anda, parti olarak ben de sevmiyorum); ama, yumuşak, güzel, dindar insanlara zulüm yapılıyormuş gibi bir imaj yaratarak, türban üzerinden ticaret yapanları seviyor, benimsiyorsanız; o zaman size derim ki; bugünlerin, yarınları da var; tarih tekerrürden ibârettir; iyi düşünün; sonra kötü durumlara düşmeyin.

    Hala Kur'an okumamışlara (ve anlamadıkları halde, sadece Arapça okuyanlara);

    İgili ayetleri bir okuyun ve üzerinde düşünün; Kuran'da Allah, peygamberi dahi azarlar (birden fazla ayette); namaz kılmanın gerekliliğine inananlar (ki; farzdır), o namazda secde ettiklerinde ne yaptıklarını bilirler mi?

    Gelen ilk emrin, "oku" olduğunu düşünerek okuyun o ayetleri; aracısız, sonra düşünün o günleri, İslam'ın yayılışını ve Kur'an'ın bir anda, bir kitap gibi gelmediğini; yıllar yıllar boyu, çeşitli olayların üzerine ayetler geldiğine inanarak düşünün...

    Düşünün ki; içki içmenin (alkollü) yasaklanması dahi, hemen olmamıştır; "neden" diye bir düşünün...

    Düşünün, anlamaya çalışarak; o zamanlarda, inanan kadınlarla inanmayan kadınların, sokaklarda yürüyebileceğini ve tıpkı bugünlerdeki gibi, kendini bilmez densizlerin kadınlara laf atıp, sarkıntılık yapabileceklerini düşünün. O kadınların (inanan kadınların), bu tür eylemlere (o dönemlerde de, herhalde, sokaklarda fahişelik yapanlar vardı) mâruz kalmamaları için; """sokağa çıkarken, üzerine bir örtü al ki; senin diğerlerinden ayırt edilmen ve sana bulaşılmaması sağlansın""" denildiğini düşünün!!!

    Sonra, bunu alıp bugünkü topluma uyarlayın ve uygulayın!

    Kafaya türban takıldığında mı bu kişilere bulaşılmayacak, yoksa edepli bir şekilde sokakta dolaşıldığında mı? (elbete, gönül ister k; hiç kimseye bulaşılmasın).

    Ve n'olur anlayın artık;

    1. İslam'ın istediği, her zaman güzel ahlaktır;

    2. Türban üzerinden siyasi ticaret yapılmasına, Devlet düzeni ve inananlar, izin vermeyecektir? (Yanılmıyorsam, Hz. Ömer camiye giderken, yolda birisinin boş boş oturup, "Allah, Allah" dediğini görür; sonra yine görür ve ona "n'apıyorsun" diye sorar. O kişi de, "Allahı anıyorum" der. Hz. Ömer, bu kişiye kızarak; "Allahı böyle ortada, sesle anmana ne gerek var? İçinden O'nu anamıyor musun? Ortada böyle birşey yaparak, ticaret mi (takiyye) yapmaya çalışıyorsun?" diye azarlar - Buhari Muhtasarı'ndan).

    3. Eğer, Allah'ın, sadece insanları türban takıp takmadıklarına ya da bunu savunanlardan olup olmadıklarına göre muamele yapacağını sanıyorsanız; sizlerle konuşacak birşeyim yok!

    4. Bir kısım kişiler de, tıpkı bir kulüp tutmak gibi; bu türban meselesini ele almaktalar. O kişilerin bir kısmı; bunu yaparak, ya suçlarını bastırmak ve bir çeşit kefaret ödemek ihtiyacından ya da, hayatta hiçbir baltaya sap olamamanın verdiği acı ve öfkeyle, çalışmadan, üretmeden, berberdeki futbol geyiği misâli, bu konuya el atmaktalar. Onları da Allah'a havale ediyorum!

    Saygılarımla,


  4. #123
    Kayıt Tarihi
    Apr 2006
    Nerede
    İstanbul, Turkey.
    İletiler
    93
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Karakum'un iletisinde, türban konusundaki tüm fikirlerimi özetler bir cümleye rastladım. "Kuran'ı bugünkü topluma uyarlamak ve uygulamak." İşte benim kişisel fikirlerim bundan ibaret.
    Çağların kitabıdır denen bir kitabı anlayabilmek için bence getirdiği uygulamadan çok bunun amacını anlamak gerekir. Bu amaç da, ancak bu kitabın gönderildiği durumun koşullarına bakarak olur. Kadınların pazarlarda köle olarak satıldığı, sokaklarda fahişelik yaptığı bir dönem düşünün. Kadını, erkeği taciz eder görüntüsünden ve erkeği kadına olan bu bakış açısından uzaklaştırma amacı taşımaktadır kadını bir örtüyle örtmek. Amaç önemlidir dediğimize göre; bir de günümüzde bu amacı sağlayabilecek bir giyim tarzını düşünelim. Kimisine göre bunun için türban hala şart , kimisine göre türban değil de bir başörtü takmak lazım, kimisine göre de bunların hiçbirine gerek yok.
    Sadece türban değil. Örneğin bir de içki açısından düşünelim. Kimisine göre içkinin yasaklanmasındaki amaç vücuda zarar veriyor olması (zarar vermeyecek seyreklikte ve ölçülü olarak alınabilir) kimisine göre ise; tamamen yasak ağıza dahi konulmamalı.
    Bu örnekler arttırılabilir. Ben dini okuyarak, araştırarak, düşünerek edinilmiş fikirlerin hepsine saygılıyım. Çünkü bence esas sorun bir insanın İslamiyeti türban, içki vs açılardan nasıl yorumladığıyla veya nasıl yaşadığıyla ilgili değil. Esas sorun; günümüzdeki tüm bu sorunlara yol açan, İslamiyette sadece kendini değil başkasını da kurtarmanın gerektiğine dair yorum. Bence işin laiklikle bağdaşmayan yanı da böyle düşünen insanların yaptıkları. Ramazan da oruç tutmuyor diye dövülenler oldu duymuşsunuzdur. İşte sorun bu kafalarda. Ancak bu sorun türban yasağı ile çözülemez. Aksine bu yasak, sorunu daha da alevlendirir. İnsanı dini inancı dolayısıyla yaptığı birşeyden uzaklaştırmak da bir o kadar ağır bir yaptırımdır.
    Bence çözüm ise; sadece ve sadece kafaların değişmesi. Herkesin dini Allah'la kendisi arasında görmesi ve Allah'la başkasının arasına girmeye kalkışmamasında...

  5. #124
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Fulya83 demiş ki;
    "bu kitabın gönderildiği durumun koşullarına bakarak olur. Kadınların pazarlarda köle olarak satıldığı, sokaklarda fahişelik yaptığı bir dönem düşünün. Kadını, erkeği taciz eder görüntüsünden ve erkeği kadına olan bu bakış açısından uzaklaştırma amacı taşımaktadır kadını bir örtüyle örtmek"

    Kuran-ı Kerim'in ayetle indirildiği tarihlerde Arap yarımadasında Arap kültürü egemendi. Bu kültürde ise zaten başörtüsü vardı. Sıcaklık, çöl ve kum fırtınaları yüzünden erkekler dahil herkesin başı kapalıydı. Sokakta çırılçıplak dolanan kadınlar yada Holywood meydanalrındaki gibi müşteri bekleyen fahişeler de yoktu. AYrıca fuhuş günümüzdeki kadar yaygın değildi ve evli kadınlar fuhuş yaptıkları zaman sonucuna katlanırdı. Yani çizdiğiniz resim aslında o bölgede hiç olmadı.

    Ayrıca Kuran-ı Kerim de dikkat ederseniz örtünün demiyor. Çünkü herkes örtünüyordu. Nasıl örtünülmesi gerektiğini vücutlarını nasıl kapatmaları gerektiğini söylüyor. Gerekçelerini de söylüyor. Madem Kuran yorumlanacak ben de bunları eklemek istedim.

    Ayrıca bu konunun Kur'an-ı Kerim'de geçesi yada geçmemesi de önemli değil. Bazı kişilerin buna inanması önemli ve geri kalanların saygı göstermesi. Bugün sahilde bikinin giyilmesin denilse de aynı tepkiyi gösteririm. Ama siz sahilde haşema okulda başörtüsü takılmasın dedikçe onlar da sokakta mini etek sahilde bikinin giyilmesin diyecektir.

    Bu durum herkesin herkesi olduğu gibi kabul etmesi gereken bir durumdur. Yoksa anlaşma sağlanamaz. Herkesin her konuda aynı düşünmesi mümkün değil. Çünkü fabrika imalatı robotlar değiliz ama herkesin düşüncelerine saygı duymalıyız. beğensek de , beğenmesek de, eleştirsek bile saygı duymalıyız. Bu bir inançtır. Bayrak benim için kutsaldır, Vatan da kutsaldır. Herkesin kutsalı farklıdır. Bu kutsallara saygı göstermek lazım.

    Örneğin birinin kızına veya eşine küfür ederseniz sizi öldürme olasılığı var vetahrik indiriminden de yararlanır. Ama aynı şekilde öz kızını yada eşini para karşılığı başkalarına pazarlayanlar da vardır. Çünkü ikisinin kutsalları farklıdır. Nerde nasıl yazıldığı, yazılıp yazılmadığı önemli dğeildir. Ama toplumun büyük bir kısmı bunu dini bir zorunluluk görüyor ve buna inanıyorsa o toplumun kutsallarından biri de o inanç olacaktır.

    Bu arada daha önceki yazılarımdan dolayı herkesten özür dilerim. Ama başka türlü de bir yazım o gidişatta yazılamazdı.

  6. #125
    Kayıt Tarihi
    Apr 2006
    Nerede
    İstanbul, Turkey.
    İletiler
    93
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Alisinkay,
    Konu ile ilgili fikirlerimi belirtmiş olduğumdan onlara tekrar değinmeyeceğim. Yalnızca yanlış anladığınızı düşündüğüm birkaç cümlemi açıklamakla yetineceğim. Öncelikle çıplak dolaşan kadınlardan hiç bahsetmemiştim. Ben köle olarak satılan kadınlardan bahsetmiştim. Çizdiğiniz resim hiç olmadı demiştiniz. Bu sizin fikriniz tabii ki ama köleliğin yoğun olduğu bir bölge ve bu kölelerin arasında kadınların da olduğunu düşünmek, bölgenin hali bakımından benim kafamda öyle bir resim çiziyor. Bu da benim fikrim. Saygılarımla.

  7. #126
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    24
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    [quote]Sevgili Semyy,

    Ayrıca olayların ve demeçlerin kendi tarihlerindeki gerçekler gözönüne alınarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. (RE:EVET DÖNEMİN GERÇEKLERİNİ DÜŞÜNÜRSEK SAHTE HOCALAR BİLE GÜNDEMDEYDİ. BU DURUMDA HALKI YÖNLENDİRECEK ETKENLERDEN UZAK TUTMAK GEREKİRDİ. KENDİNİ ŞEYH GÖSTERENLER MUHALEFET BAYRAĞINI GÖKLERE DİKİYORDU. NE ZAMAN Kİ T.C KENDİ İÇ MESELELERİNİ HELLETTİ; ONDAN SONRA EMPERYALİST GÜÇLERİN ÜLKE ÜZERİNDEKİ OYUNLARINA VE ÜLKE DIŞINDAKİ TOPRAKLARDA DA İNANCIIZ DOĞRULTUSUNDA HAREKET ETTİ)

    Başkaları da olmak üzere, aşağıda 1934 (Cumhuriyetin kuruluşundan 11 yıl sonra ve Atatürk hayattayken) tarihli bir Kanun ve uygulanmasına dair Nizamnameyi bilgine sunuyorum. Çok geniş bir Atatürk fotoğrafları arşivim olmasına rağmen, bu Kanundan (1934) sonra Atatürk'ün halkla çekilmiş hiçbir resminde ben türbanlı veya çarşaflı kadına rastlamadım. ( RE:ATATÜRK'TE ÖYLE BİR CESARET VARDIRKİ; BAŞÖRTÜSÜNÜN SORUN OLDUĞUNU GÖRSEYDİ ÇIKIP MİLYONLARA BAŞÖRTÜSÜNÜN TAKILMAYACAĞINI HİTAP EDERDİ VE BİZDE ONUN YOLUNU TAKİP EDERDİK)


    Madde 1 - Her hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır.

    Madde 1 - Her hangi din ve mezhepte olurlarsa olsunlar mensup oldukları din ve mezheplerin usul ve teamüllerine göre MABET VE AYİNLERDE ruhani kisve taşımakla mükellef olanlar mahalli Hükümetlerince alakadar olanlardan alınacak listeler mucibince ancak mabet ve ayinlerde ruhani kisve taşımağa mezun addolunurlar.(RE: KARDEŞİM KİMSE AYİN GİBİ BİRŞEY YAPMAMAKATA. SADECE DİNİNE UYGUN OLDUĞUNU İNANADI KIYAFETLERİ GİYMEKTEDİR. BAŞÖRTÜSÜ TAKIPTA AYİN YAPAN GÖREMEDİM. SİZ GÖRDÜYSENİZ SÖYLEYİN. SORUN BAŞÖRTÜSÜNÜN SİYASİ SİMGE OLDUĞUMUDUR.

    Madde 2 - Her din ve mezhebin RUHANİLERİNİ ayırt ettirmek için kabul edilen her türlü kisve, alamet ve işaret ruhani kıyafet addolunur.(RE: RUHANİ KELİMESİNE DİKKATİNİZİ ÇEKERİM.BAŞÖRTÜSÜ TAKAN BAYANLAR RUHANİ DEĞİLLERDİR. AKSİNE SIRADAN BİR VATANDAŞTIR. BAYAN RUHANİLERİ DAHA ÇOK KİLİSEDE Kİ RAHİBELERDE GÖREBİLİRİZ.)


    Madde 6 - İşbu Nizamnamenin neşrinden itibaren 30 gün zarfında 5 inci maddede yazılı olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar, cemiyet ve klüp gibi heyetler bulundukları mahallin en büyük mülkiye memuruna kabul ettikleri kıyafet, alamet ve levazımı gösterir bir beyanname verirler. Bu beyanname ile beraber ya bir numune veyahut boyalı bir resim verilir. Beyannamenin verildiği tarihten itibaren bir ay içinde cevap verilmezse beyannamede gösterilen kıyafet, alamet ve levazım kabul edilmiş addolunur. Kıyafet tebdili halinde istimalden evvel beyanname tevdii lazımdır. Yeniden kurulacak izcilik ve sporculuk gibi topluluklar cemiyet ve klüp gibi heyetler bir Kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri takdirde Nizamnameleriyle birlikte onları gösteren bir beyannameyi aynı makama tevdi ederler.

    Madde 7 - Ecnebi her hangi bir teşekkül mensuplarının Ecnebilerin Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri hakkındaki Kanun ve Talimatname hükümlerine göre münferiden veya toplu olarak kendi kıyafet, alamet ve levazımlariyle Türkiye'ye muvakkat müddetle ziyaret seyahatleri yapmaları caizdir. Ancak mahzurlu görülecek hallerde bu gibi ziyaretlere Dahiliye Vekilliğince müsaade verilmiyebilir ve uzun müddet devam edecek ziyaretlerin yapılabilmesi Dahiliye Vekaletinin müsaadesine bağlıdır.

    BURADA BİRÇOK KİŞİNİN VE BENİM BELİRTMEK İSTEDİĞİM ŞEY; BAŞÖRTÜSÜNÜN, İBADETLERDE VEYA DİNİ AYİNLERDE TAKILAN BİR KIYAFET OLMADIĞINI; İSLAMA UYGUN BİR GİYİNME TARZI OLDUĞUNU, UYGUN KIYAFET OLARAK NİTELENDİRDİĞİNİ ANLATMAYA ÇALIŞTIĞIMDIR. İLİŞTİRDİĞİNİZ KANUNUNUN BU KONUYA ALAKADAR OLMADIĞINI (ÖZELLİKLE 1934 LER İÇİN) DÜŞÜNMEKTEYİM.

  8. #127
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Ali Sinkay

    Umarım, verdiğiniz bilgilerin doğru olmadığı konusunda bilgi sahibi değilsinizdir.

    Kız çocuklarının ateşe atılarak, toprağa gömülerek kurban edildiği o ilkel toplumda, sadece Yahudi ve Hristiyan kadınlar (tek Tanrı'ya inananlar!) başörtüsü takıyorlardı ve bugün de, aynı şey geçerli. Oysa; putperestler için böyle bir durum, asla ve asla söz konusu değildi.

    Vermiş olduğunuz bu yanlış bilgiyi, muhakkak düzeltmek istedim; ama, kesinlikle tartışmak istemiyorum.

  9. #128
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sanırım siz de o putperestlik ve hac vazifesinin Dinden geldiğini unuttunuz. O toplumda herkesin başörtüsünü taktığı bilgisinin yanlış olduğunu söylemeniz bu bilginin yanlış olduğu anlamına gelir mi?

    Bugün de özellikle doğuda kız çocukları sevilmez ve en ufak kusur da cinayet kurbanı olurlar ama aynı zamanda istekleri bile sorulmadan kapanmak zorunda kalırlar. Kız çocuklarının öldürülmesi ile örtünmeyi bağdaştıramadım. Kız çocuklarını diri diri gömen bir topluluk elbette onları herkesin içine çıkarırken de dikkatli davranır. Bir şeyin yanlış olduğunu söyleyip tartışmaya girmemek de bana biraz anlamsız geldi.

  10. #129
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Eski adet yeni tartışma 'türban'

    İslamiyet öncesi Araplar'da, birinin türban takmasını yasaklamak onu aşağılamak anlamına gelmekte, birinin sarığına vurmak ağır bir hakaret sayılmaktadır. Yahudiler'de ise günahsızlığın simgesi olmuştur.

    Eski adet yeni tartışma 'türban'

    İslamiyet öncesi Araplar'da, birinin türban takmasını yasaklamak onu aşağılamak anlamına gelmekte, birinin sarığına vurmak ağır bir hakaret sayılmaktadır. Yahudiler'de ise günahsızlığın simgesi olmuştur.

    Türkiye gündemini en çok işgal eden konuların başında türban geliyor ve tarihin tersini söylemesine rağmen, bu sanki sadece kadınlara ilişkin bir sorunmuş gibi algılanıyor. Türban bir başörtüsü ve kökü tarihin derinlerine kadar iniyor. Fransa'da yaşayan bir Kuzey Afrikalı olan Muhammed Kasimi, Türban Tarihi adlı kitabında, bu örtünün kökenlerinin ilk Mezopotamya uygarlıklarına kadar geri gittiğini söyledikten sonra, MÖ 7. yüzyılda Asur kralının kadınların başlarını örtmelerini zorunlu kıldığını bildiriyor. Ancak Kasimi, türbanın aslında hem erkeği hem de kadını kapsamına alan bir giyim parçası olduğunu işaret etmiyor. Türban kelimesi aslında Fransızca, ama Farsça'nın dulbend kelimesinin Türkçe'de aldığı tülbent biçiminden bu dile geçmiş. Fransızca'daki lale (tulipe) kelimesi de, bu çiçeğin sarığa benzemesinden ötürü aynı kökenden geliyor. Arapça'da imame denilen türbana, Türkçe'de sarık veya başörtüsü de deniliyor. Hindistan'ın Racastan eyaletinde dinen başlarını bağlamak zorunda olan Rajputlarda sarığa pagdi denilmektedir. Ancak Avrupa dilleri onu Türkçe'den itibaren benimsemişlerdir, örneğin İspanyolca ve Portekice'de turbante olan kelime, Rumence'de tulipan olmaktadır. Türban, Eski Mısır'da üst sınıfa mensup olmanın göstergesidir. İslamiyet öncesi Araplar'da, birinin türban takmasını yasaklamak onu aşağılamak anlamına gelmekte, birinin sarığına vurmak ağır bir hakaret sayılmaktadır. Babilliler'de gençlik ve gücün simgesi olan türban, Yahudiler'de günahsızlığın simgesi olmuştur. Ama daha sonra Musevilikle birlikte, kadının alt konumda olduğunu göstermesi için erkeklerin yanında başını örtmesi zorunlu kılınmıştır. Ama bunu dinsel bir zorunluluk haline getiren Hıristiyanlıktır. Kadınları başlarını örtmeye zorunlu tutan ilk kişi, Hıristiyanlığın asıl kurucusu Tarsuslu Aziz Pavlos'tur. "Korinthoslulara Mektup"ta, "Tanrı esiniyle dua eden veya konuşan her kadın başını örtmelidir. Erkek başını örtmez, Tanrının imgesidir ve şanıdır, ama kadın erkeğin şanıdır, çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratılmıştır ve erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratılmıştır" demektedir. Buna karşılık Museviler'de türban gücün, iktidarın simgesidir, bu öge Araplara emirliğin simgesi olarak geçecektir. Eski Ahit'te (Tevrat), Tanrı Musa'ya kutsallık ve tanrısal gücün simgesi olarak türban takmasını emretmiştir. Bu emre Yahudi ve Müslümanlar uymuş, Hıristiyanlar önce sadece kadında uygulamışlar, sonra ondan da vazgeçmişlerdir. Tevrat'ın Çıkış kitabında "Ve Harun'la oğulları içinketenden sarığıılar. Rabbin Musa'ya emrettiği gibi yaptılar" denilmektedir. Tevrat'ın Levililer kitabında bildirildiği üzere, türban kutsaldır:"Ve başı üzerine sarığı koydu ve sarığın ön tarafına altın levhayı, mukaddes tacı koydu. Rabbin Musa'ya emrettiği gibi yaptı".

    HİNDİSTAN'DA KUTSAL
    Türban yalnızca İbrahimi dinlerde değil, Hindistan'ın birçok kesiminde de kutsaldır. Örneğin 15. yüzyılda Kuzey Hindistan'da kurulan Sih dini de türbanı kutsal sayar. Sihler, Tanrının yaratma eylemine saygılarından saçlarını kesmezler, böylece uzayan saçlarını türbanla örterler, bu yüzden bu örtüyü kutsal sayarlar. Hindu dinine mensup Hintli erkekler ise, sınıflarını, kastlarını, mesleklerini veya dinsel mensubiyetlerini belirtmek için bir kimlik işareti olarak türban takarlar. Sahra çölündeki göçebeler de, kum ve güneşten korunmak için taktıkları türbanı bir kimlik unsuru haline getirmişlerdir. Türbana Uzak Asya'da da sıklıkla rastlanmaktadır. Modernite öncesi Japonya, Çin ve Çin Hindi'nde, erkekler ve kadınları dinsel ve kimliksel nedenlerle türban takmışlardır. Örneğin Çin'deki sayısız köylü isyanlarından biri olan Jang Jue ayaklanmasına katılanların taktıkları sarı türbanlardan ötürü, bu ayaklanma tarihe sarı türban isyanı olarak geçmiştir. Avrupa türbanı egzotik bir unsur olarak değerlendirmiştir. Bu kıyafet parçası özellikle Fransa'da zaman zaman moda olmuştur. Ama önce erkeklerde ve sonra onlara benzemek isteyen kadınlarda. Örneğin Jacques- Louis David'in 1793'te yaptığı ünlü "Marat'nın Ölümü" tablosunda, banyoda Charoltte Corday tarafından öldürülen ünlü devrimcinin başı türbanlıdır. Keza aynı Fransız Devriminin idama mahkettiği kral XVI. Louis, 1793'te giyotine giderken, hücresinde hep taktığı türbanını başka bir mahkvermiştir. Bu türban, 2004 yılında açık artırmayla 88 bin dolara satıldı. Bugün İslamiyete tam uydukları iddiasındaki Talibanlar ile İranlı din önderlerinin dışında türban takan erkek Müslüman pek kalmamıştır. Oysa Osmanlı padişahı II. Mahmud 1826'da sarığı kaldırıp yerine fesi getirdiğinde büyük tepki almış ve kafirlikle suçlanmıştı. Hocalardan biri, "muhteşem sarığın yerine sefil bir ikame" demişti. Türban, Türkiye'de daha çok konuşulacak, ama öncelikle erkeklerin türban takmayı "devrini doldurmuş" bir adet olarak görürken, kadınları buna zorlamaya devam etmelerinin nedenleri üzerinde düşünmek gerekiyor.
    Mehmet Ali Kılıçbay

  11. #130
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sevgili Ali ;
    Aktif olduğun için başka bir konu için acil msn me gel 1
    Bu konuyla ilgili olarak ta sayın fulya83 e yanıtında demişsinki 'Arap kültürü egemendi. Bu kültürde ise zaten başörtüsü vardı. Sıcaklık, çöl ve kum fırtınaları yüzünden erkekler dahil herkesin başı kapalıydı ' ilave yapayım ellerinde asa da taşırdı erkekler neden acaba ? Ölçüleri ölçütü neydi de hele bir de devam edeceğim bende ...

Kilitli Konu
13 / 18 Sayfa İlkİlk ... 3456789101112131415161718 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

hımar burak özdemir

Forum

Benzer Konular :

  1. Hukuk Portal: Başörtüsü Meclis'te
    Hukuk portalına yeni bir kaynak eklendi. Konu: https://www.hukuki.net/content.php?528-Başörtüsü-Meclis-te
    Yazan: Mehtap Deniz Forum: Hukuk Portal
    Yanıt: 1
    Son İleti: 18-10-2010, 20:21:43
  2. Okul Kantini işletenler başörtüsü takabilir mi?
    Mrb. sorum konu başlığındaki gibi. Okul Kantini işletenler veya çalışanlar okul içinde başörtüsü takabilirmi?
    Yazan: hyper35 Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 31
    Son İleti: 10-11-2009, 16:27:23
  3. Başörtüsü ve Kamusal Alan
    Bilindiği üzere ülkemizde o kadar ilginç yasalar varki buna dünya bile şaşıyor; Misalen; Saygıdeğer Reysi Cumhurumuz kamusal alan diye başörtülü...
    Yazan: kefenci Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 54
    Son İleti: 11-06-2009, 11:54:52
  4. Başörtüsü mü? Türban mı?
    Bir çok iletide okuduyorum. Kelime "BAŞÖRTÜSÜ" Niçin kelimelerin anlamları bilmeden kullanılıyor. BAŞÖRTÜSÜ= Tülbent, Yazma, Eşarp Bir...
    Yazan: Saltuk Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 20
    Son İleti: 07-09-2008, 20:31:38
  5. Başörtüsü Moda mı Oldu?
    BAŞÖRTÜSÜ MODA MI OLDU? Evet uzun zamandır düşünüyorum.acaba başörtüsü bazı bayanlar tarafından kendilerini daha güzel gösterdiği için mi yoksa...
    Yazan: hukukçu adayı Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 27
    Son İleti: 20-09-2004, 17:14:39

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.