MEHMET EMİN YURDAKUL
13 Mayıs 1869 İstanbul 14 Ocak 1944 İstanbul
Balıkçı Salih Reis' in oğludur. Ortaöğrenimini Beşiktaş Askeri Rüştiyesi ve İdadisinde tamamladı. Geçim zorluğu nedeniyle Hukuk Eğitimini yarım bıraktı. Bazı kaynaklar Amerikalı bir kadının önerisiyle Amerika'ya gitmek için Mektebi Hukuktan ayrıldığını, fakat kadının daha sonra ölmesi nedeniyle Amerika'ya gidemediğini yazarlar. Rüsumat Mektupçu Kalemi'nde Memur ve Evrak Müdürü oldu.(1897) Yeteneğini gören Sadrazam Cevat Paşa, onu üst düzey kamu yönetiminde görevlendirdi. Erzurum ve Trabzon da memurluk görevlerinde bulunmuş daha sonra Hicaz, Sivas, Erzurum, valilikleri yapmıştır. Musul'dan milletvekili seçilerek Osmanlı Mebusan Meclisine girdi. (1915) II. Meşrutiyetten sonra Türk Ocağının kurucularından olmuş, emperyalizme karşı düzenlenen Sultanahmet Mitinginde konuşmacılar arasında yer almıştır.
Cumhuriyetten sonra Şarkikarahisar, Urfa ve İstanbul'dan milletvekili seçildi. Şiirlerini Milli Edebiyat Akımına bağlı olarak hece vezniyle ve sade bir dille yazmıştır. Dil yönünden döneminin en arınmış sözcükleri kullandı. Şiirlerinde milli ülkü, Türklük gibi konuları işlemiş olması nedeniyle Milli Şair olarak anılmıştır.
Şiir kitapları; Türkçe Şiirler (1898), Türk Sazı (1914), Ey Türk Uyan (1914), Tan Sesleri (1915), Ordunun Destanı (1915), Dicle Önünde (1916), Hastabakıcı Hanımlar (1917), Turan'a Doğru (1918), Zafer Yolunda (1918), İsyan ve Dua (1919), Aydın Kızları (1919), Ankara (1939), Şiirler (1939)
BENİM ÖMRÜM
Genç çağdaydım, kendimi bir dikenli yolda buldum;
Hıçkırıklar işittim, gül ve bülbül bağlarından,
Felaketler topladım, Anadolu dağlarından;
Uzun sazlı Aşıklar diyarında aşık oldum.
Ezgi koydum, ahlara, figanlara, Türk şi'rine,
Öz dilimle haykırdım,"Ey milletim uyan" diye;
Viran yurdun dolaştım, bir şehrinden bir şehrine;
Saç sakal ağarttım ben de,"Vatan, vatan" diye.
BIRAK BENİ HAYKIRAYIM
Ben en hakir bir insanı kardeş duyan bir ruhum;
Bende esir yaratmayan bir Tanrı'ya iman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;
Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lakin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lakin benim köpüklerim eksilmez.
Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et;
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!...
CELAL SAHİR EROZAN
29 Eylül 1883 İstanbul - 16 Kasım 1935 İstanbul
Ortaöğrenimini Vefa İdadisi'nde tamamladı İstanbul Darülfünun Hukuk Mektebi'nde okudu. Hariciye Nezareti'nde görev aldı. (1903) Edebiyat Öğretmenliği, ticaret yaptı. Şiir okuma ve söylev yeteneği küçük yaşlarda kendini gösterdi. 2.Abdülhamit henüz 9 yaşında iken saraya çağırtmış, huzurunda konuşturup şiirler okutarak beğenmiş ve ona para ve Devlet Nişanı ödülü vermiştir. Cumhuriyetten sonra Zonguldak Milletvekili seçilerek TBMM girdi. (1928) Türk Derneği ve Türk Ocağı gibi kuruluşlarda çalıştı. Cumhuriyet Dönemi'nde yazı devriminin gerçekleşmesine katkısı oldu.
Edebiyatı Cedide Dergisinin en genç şairlerinden biri olarak tanındı. İlk sıralarda Tevfik Fikret'in etkisinde kaldı. Daha sonraları kendi anlatımını buldu. Fecr'i Ati akımının başkanlığını yaptı. Sanat için sanat anlayışına bağlıydı. Kadın ve aşk şairi olarak tanındı.
Şiir Kitapları: Beyaz Gölgeler (1909), Buhran (1909), Siyah Kitap (1912)
BAŞIMLA GÖNLÜM
Başım dedi: Dinlen; gönlüm dedi: Koş!
Başım dedi: Durul; gönlüm dedi: Coş!
Başım yüreksizdi, gönlüm başıboş;
Varlığım arada oynadı gitti...
Başımla gönlüm edemedim eş;
Biri yüz yaşında, biri yirmi beş.
En sonunda saçağı ateş;
Varlığım arada kaynadı gitti...
TUHFE-İ TAKDİS
Benim kadınlara ifrat-ı hürmetim vardır.
Bütün bu aleme mensup olan güzellikler
Benim gözümde kadınsız leyaldir yek-ser;
Kadın bu zulmeti nuruyla hırpalar, dağıtır.
Şefîk bir kadının sine-i nezihinde
Yatarsa bir gececik hangi ıstırap uyumaz?
Onun gözünden uçan en küçük tebessüm-i raz
Hayal ü fikri yeşil bir cihan-ı ümmide
Seyahat ettirerek müsterih ü müstesna
Dakikalar yaşatır; bazı kimsesizliğine.
Bulur zavallıların, bir temayüliyle deva.
Kadın bu annedir, âğuş-ı şefkatinde bizi
Daha çocukken eder tesliyet rahîmane;
Ve susturan da odur en birinci nalemizi.
Bağdat'ta doğdu. Babası mülkiye kaymakamlarından Fizan Mutasarrıfı Arif Hikmet Beydi. Annesinin ölümü üzerine küçük yaşta, babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. Mekteb-i Sultani'de yatılı olarak okudu. Şiir yazmaya öğrencilik yıllarında başladı. Hukuk Mektebi'nde okudu. Bir yandan Osmanlı İmparatorluğunun tütün üretimini düzenleyen Reji İdaresinde çalışıyor, bir yandan Hukuk Mektebinde okuyordu. İzmir Sultanisi Fransızca Öğretmenliğine atanınca Hukuk Mektebi'nden ayrıldı. (1909) Fransızca Öğretmenliği, çevirmenlik yaptı. Birinci Dünya Savaşı yıllarını Çanakkale'de, İzmir'de Yedeksubay olarak geçirdi. Savaş sonrası Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik ve mitoloji dersleri verdi. Düyun-u Umumiye İdaresi'nde ve Osmanlı Bankası'nda Memurluk yaptı.
Bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı. Yaşadığı yıllarda genç sanatçılar heceyle yazıyorlardı. O da Yahya Kemal gibi aruzdan vazgeçmedi.
Eserlerinde uzun süre Tevfik Fikret'in etkisinden kurtulamadığı söylenir.
Şiir Kitapları: Göl Saatleri (1921), Piyale (1926)
MERDİVEN
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller,
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
SONBAHAR
Bir taraf bahçe, bir taraf dere
Gel uzan sevgilim, benimle yere,
Suyu yakuta,döndüren bu hazan
Bizi garkeyliyor düşüncelere...
PARILTI
Ateş gibi bir nehr akıyordu,
Ruhumla o ruhun arasından,
Bahsetti derinden ona halim,
Aşkın bu unutulmaz yarasından.
Vurdukça bu nehrin ona aksi,
Kaçtım o bakıştan, o dudaktan;
Baktım ona sessiz uzaktan,
Vurdukça bu aşkın ona aksi.
MİDHAT CEMAL KUNTAY
6 Ocak 1885 İstanbul- 30 Mart 1956 İstanbul
Mekteb-i Osmani ve Alman Okulunda okudu. Vefa İdadisini (Lisesini) ve İstanbul Darülfünun Hukuk Mektebini bitirdi. Öğretmen Yardımcılığı, Adliye Nezaretinde (Adalet Bakanlığında) katiplik, müdürlük, yargıçlık görevlerinde bulundu. Beyoğlu 4. Noterliği görevinde iken öldü.
Ulusal değerleri inançlı bir dille anlatan şiirleriyle tanındı. Hep aruz ölçüsünü kullandı. Seçkin sözcüklere sindirdiği etkili anlatım gücüyle, bir hitabet edası içinde yazması şiirlerine hukukçu kimliğinin yansımasıdır.
Roman türünde tek eseri Üç İstanbul nükteli biçimde Osmanlı İmparatorluğunun çöküntü dönemini anlatmaktadır. 1938 yılında yayınlanan 2. Abdülhamit döneminden Mütareke dönemine kadar İstanbul yaşamını anlatan Üç İstanbul isimli romanı 1983 yılında TV dizisi yapıldı
Şiir Kitabı: Türk#8217;ün Şehnamesinden (1945)
ÖLÜM KARNAVALI
Ne tuhaftır yerin altında ölüm karnavalı
Eriyen çehre çemendir, yürüyen çehre çalı.....
Bıyığın kürkünü sarmış sakalın postekisi,
Bir ufak baykuşa dönmüş karışıp her ikisi,
Çürüyen burnun asılmış uzanan çengeline...
Kimi gözsüz... kiminin gözleri akmış eline.
Kimi hâlâ yaşıyormuş gibi hâlâ asabi...
Kiminin baldırı şişmiş kabarıp gayda gibi.
Kiminin etleri toprakta birer pembe leke...
Kimi eşya; kafa bir tahta, kulak bir teneke.
Kiminin ağzı dudaksız, yine lakin kapalı...
Ne tuhaftır yerin altında ölüm karnavalı.
ÖLÜ KAFASI
Bir tarlada geziyordum, ayağıma katı bir şey takıldı;
Baktım: kemik; dikkat ettim: bir insanın kafasının kemiği.
Lakin aç yer, şu parçası kalan başı öyle yiyip emmiş ki,, Bilinmiyor kimin başı, bilinmiyor hangi asrın evladı ?
Kara toprak içerisinde düşen her şey bir yığın kül oluyor;
Guya ki kasırga var; bunu, ona buna katıyor;
Bir el ver var ki çürük kefen parçasını çiçek yapıp atıyor;
Evet hayat bir taraftan boşalıyor, bir taraftan doluyor.
Kim bilir ki, şu faninin vücudundan bu gün bize neler var?
Belki onun kemikleri şimdi senin gözlerinde parıldar;
Belki benim şu sıtmalı dudağımın ateşi onundur.
Her şey böyle, hatta bizim dünyamız da bu baş gibi olacak
Bir gün hayat tükenecek; yalnız cansız gıranitler kalacak;
Her zerresi bir aleme dağılacak; zira bu bir kanundur!...
Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi#8217;nde okuduktan sonra, Galatasaray Sultanisi#8217;nde okumuştur. İstanbul Darülfünun Hukuk Mektebi ne girmiş son sınıfta bitiremeyerek ayrılmıştır. (1913) 1. Dünya Savaşı sırasında iaşe müfettişliği yapmıştır. Savaş sonrası kendini edebiyata vermiştir.
Fecr-i Ati topluluğuna girmiş kısa sayılacak yaşamında şiir ve tiyatro alanında eserler vermiştir.
Şiir Kitabı: Ruh-ı Bi-Kayd (1910)
ŞİİR
Şiir mi istediniz? Dinleyin bu giryeleri:
Şiir... şiir denilen bir zavallı hülyadır,
Adeta bir sevimli ru yadır...
Asabi
Bir kadın hisseder derinliğini!...
Ba zı eş ar öyle mübk ki
Büsbütün bir veremli sevdadır.
Hayır, hayır güzelim Şi rimiz kadındır hep
Menekşe gözleri ufkun derinliğinde güler,
Karanfil ağzı da şi r-i nev-zemin söyler;
Ve kalbimiz dinler,
Kalem de nakl eyler
Bütün bu gözlerin umkunda titreyen razı!...
ALİ CANİP YÖNTEM
Haziran 1887 İstanbul -26 Ekim 1967 İstanbul
Ortaöğrenimini babasının sürgün edilmesi nedeniyle Selanik te tamamladı. Önce İstanbul da Mekteb-i Hukuka yazıldı. (1906) Bir yıl sonra Selanik Hukuk Mektebi ne geçti. Selanik in Balkan Harbi sonucu elimizden çıkması üzerine Selanik Hukuk Mektebini son sınıfta iken yarım bıraktı. Selanik te yayımlanan genç kalemler (1910 1912) dergisinin başyazılarını yazdı. 1912 de Çanakkale Sultanisi Edebiyat ve Felsefe öğretmenliğine atandı. İstanbul da Gelenbevi Sultanisinde öğretmenlik yaptı. Anadolu Hükümetinin çağrısı üzerine 1921 de Anadolu ya geçerek Trabzon Sultanisi ve Giresun Maarif Müdürlükleri yaptı. Kabataş Lisesi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde dersler verdi.
Ordu (1934) ve Çanakkale (1954) Milletvekili seçilerek TBMM ne girdi. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu Merkez üyeliklerinde bulundu. Edebiyata Fecr-i Ati Topluluğunda şiirle başladı. Daha sonra Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp in öncülüğünü yaptığı Milli Edebiyat akımını benimsedi. Yekta Bahri takma adıyla dönemin tutucularıyla sert tartışmalara girdi.
Şiir Kitabı: Geçtiğimiz Yol (1918)
SOKAK FENERİ
Ölü bir camdan ağlayan korku
İniyor serseri boş bir geceye;
Kaldırımlar bütün sükut uyku...
Her duvar, her kovukta şimdi niye
Bir büyük göz niyaz eder, ağlar
#8220;Bitsin artık bu gizli şüphe diye?
Korkarım... Saklanır heyulalar...
Bana der... İşte sahife oku,
Sarı gölgemde hasta kalbin var!
Ölü bir camdan ağlayan korku...
EYLÜLÜN DENİZİ
Eylülün denizi niçin gözlerin,
Kapanmış ru yasız, boş bir kuyuya?
Daha dün her daldan gürlerdi derin,
Coşkun bir bela en gizli kuytuya.
Eylülün denizi, sen şair misin?
Şimdi bir afacan çocuk, bir deli,
Sonra bir kötürüm, sonra bir miskin
İhtiyar ki bıkmış hayattan belli.
Hani Ba zan senin Hicranı unut!
Diyen mavi, baygın bakışın vardı.
Hani sis ufuklar uzakta, yakut
Bir cennetten sana nurlar yollardı.
Dalgalar, ey büyük deniz, dalgalar
Dualar indirsin sana göklerden.
Benim dalgalarda çarpan kalbim var,
Bir şeyler haykırır uzak bir yerden.
İstersen, öyle pek çılgın olmasın,
Buseden, hayalden olsun gözleri.
Yüksek kayalarda irkilen dalgın
Gençlere koynunda aratsın şi ri
İstersen kapansın gökler üstüne;
İstersen bir tekne parçalanmasın.
Haykırsın kıyıda bir hasta nine,
Yalnız gözlerini böyle yummasın!
MANDOLİN
Hangi kızın şen elleri
Gecelerin matemine
Serpiyor bu emelleri?
O genç kızın sevinci ne?
Kopup sedef ellerinden
Kalbe düşen bu inci ne?
Bir eser yok kederinden;
Söyle, şair, bu gülüş ne?
Fakat sonra ta derinden,
İBRAHİM ALAETTİN GÖVSA
1889 İstanbul 29 Ekim 1949 Ankara
Ortaöğrenimini Trabzon ve Vefa İdadilerinde, Yükseköğrenimini İstanbul Darülfünun Hukuk Mektebinde tamamladı (1910) İsviçre de Jean Jacgues Rousseu Enstitüsü nde pedagoji ve psikoloji öğrenimi gördü. (1913 1916) Yurda dönünce öğretmenlik, okul müdürlüğü, Talim Terbiye Kurulu Üyeliği yaptı. Sivas (1927) ve Sinop tan (1931) milletvekili seçildi.
Önceleri aruz veznini daha sonra hece ölçüsünü benimsedi. Çocuk şiiri türünde özgün Türkçe siyle başarılı örnekler verdi. Ansiklopedi alanında başarılı çalışmalar yaptı.
Şiir Kitapları: Çocuk Şiirleri (1911), Güft ü Gu (Dedikodu. 1912), Çanakkale İzleri (1926), Acılar (1941). Söz Oyunları (1942)
KÖRDÜĞÜM
Elli yıldır şu ömür kervanının yolcusuyum.
Öyle her yoldaşı sevmezse de azade huyum,
Aşina, çehre azaldıkça duraktan durağa,
Acı bir hatıra enkazı çöker ortalığa.
Her giden sanki içimden bir parça alır;
Kervanın safları dolgunsa da, gönlüm boşalır.
Ya, bu yol böyle sürüp gitse!.. derim ürperirim;
Bir yakın günde fakat bitse!... derim ürperirim.
Arka bir dalgalı umman gibi toprak yığını,
Önde bilmem geçidin nereye çıkıp vardığını.
ORHAN SEYFİ ORHON
23 Ekim 1890 İstanbul 22 Ağustos 1972 İstanbul
Türk şiirinde Beş Hececiler olarak tanınan hareketin temsilcilerinden biridir. Ortaöğrenimini Mercan İdadisi nde, yüksek öğrenimini Hukuk Mekteb nde tamamladı. (1914) Meclisi Mebusan ın Kavanin Kalemi nde (Kanunlar Dairesinde) memurluk ayrıca gazetecilik yaptı. Harp Okulunda, İstanbul Erkek Lisesinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra siyasete atıldı. Zonguldak Milletvekili (1946) ve İstanbul Milletvekili seçilerek TBMM ;ne girdi (1965). Yaşamının son dönemlerinde Son Havadis Gazetesi nde yazarlık yaptı.
Kısa süre aruz vezniyle yazdı. Daha sonra hece veznini benimsedi.
Şiir Kitapları: Fırtına ve Kar (1919), Gönülden Sesler (1922), O Beyaz Bir Kuştu (1941), Hicivler (1950), Kervan (1964), İşte Sevdiğim Dünya (1965), Şiirler (1970)
GÖNLÜM
Benim gönlüm bir kelebek,
Dolaşıyor çiçek çiçek.
Tükenecek ömrüm böyle
Çırpınarak, titreyerek.
Ne şerefli bir adı var,
Ne bir büyük maksadı var.
Her gün biraz zedelenen
İki ipek kanadı var!
Sabırlıdır, gözü toktur,
Zavallının derdi çoktur.
Yorulunca konacağı
Bir yuvası bile yoktur.
Her şey ona karşı durur;
Güneş yakar, kış dondurur.
Bazı tutar kanadından
Bir fırtına yere vurur.
Benim gönlüm bir kelebek
Dolaşıyor titreyerek,
Zavallının bir baharlık
Ömrü böyle tükenecek!
VEDA
Hani, o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmıyacaktın?
Alnına koyarken veda busemi,
Yüzüme bu türlü bakmıyacaktın?
Hani, ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda,
Birini çağırmak için imdada
Yaktığın ateşi yakmıyacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime,
Uçacak sanırdım bir kaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime,
Hani, ey gözyaşım akmıyacaktın?
DİYORLAR
Ölürsem yazıktır sana kanmadan,
Kollarım boynunda halkalanmadan.
Bir günüm geçmiyor seni anmadan,
Derdine katlandım hiç usanmadan...
Diyorlar: Kül olmaz ateş yanmadan!,
Denizler durulmaz dalgalanmadan!
Saadet benziyor boş bir seraba,
Düşüyor her seven gönül azaba.
Gelmiyor çekilen dertler hesaba,
Diyorum: Sebep ne bu ızdıraba!
Diyorlar: Kül olmaz ateş yanmadan,
Denizler durulmaz dalgalanmadan!
TÜRKÜ
Dünyada biricik sevdiğim sensin;
Güzelsin, incesin, tatlısın, şensin!
Nasıl başkasını gönlüm beğensin?
Güzelsin, incesin, tatlısın, şensin!
Arıyor gözlerim bütün gün seni,
Gördüm geçiyorken yine dün seni,
Görüp de sevmemek, ne mümkün seni!
Güzelsin, incesin, tatlısın, şensin!
MEHMET BEHÇET YAZAR
1890 Halep 2 Temmuz 1980 İstanbul
Bazı kaynaklar doğumunu 1888 olarak belirtir. Hukukçu bir aileden gelmektedir. Babası Bidayet Mahkemesi Baş Katibi Katipzade Mehmet Beşir Beydir. Babasının Selanik İstinaf Mahkemesi Başkatipliğine atanması nedeniyle Selanik İdadisi ni (1906) bitirdi. İstanbul da Hukuk Mektebini (1910) bitirdi. 1910 dan sonra; önce Beyrut Sultanisi nde, daha sonra İstanbul da liselerde öğretmenlik, Milli Eğitim Müfettişliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü yaptı.
Şiir ve düz yazılarında Fecr-i Ati Topluluğunun edebiyat anlayışının özelliklerini yansıtan ürünler verdi. İçtenliği, duygusallığı, lirik anlatımı, güçlü dili ve şiir tekniği ile dikkat çekti.
Şiir Kitapları: Erganun (1911), Buhurdan (1925), Yumak (1938)
KIYILAR
Yavru bir ceylanın ürkek ürkek,
Bakışından daha süzgün kıyılar...
Akşamın ruhunu candan emerek,
Uzayıp gitmede üzgün kıyılar...
Gizli oklarla vurulmuş denize
Denize bir kanat olmuş kıyılar...
Şimdi bir çizgi iken, dönmüş ize
Erimiş, gözyaşı dolmuş kuyular...
Sonbahar mevsiminin en son izi,
Ruha dolmuş da gül olmuş kıyılar...
Akşamın ruhu olan sevgimizi,
Yadeden bir gönül olmuş kıyılar...
BORA
Kıyılar tirşe...Uzaklar mosmor..
Bin köpük gâh açıyor, gâh soluyor...
Buğudan, sis ve dumandan bir gök..
Deli kurtlar gibi uluyor...
Mor bulutlar yığılıp ortalığa,
Dalgalar benzedi binlerce dağa..
Kuduran bir bora bir çok gemiyi
Bin kırık tahta yapıp attı sığa..
Deli rüzgâr .. sağanaklar ve bora.
Mor sular, tirşe sular oldu kara..
Dalgalar şahlanarak savruluyor;
Akıyor gök, dağ olan dalgalara ..
Karışıp gökle deniz, morla kara,
Sevginin rüzgârı çılgındı biraz,
Gönlümüzdeydi o akşam o bora..
YUMAK
Bir gün,
Sarı, parlak bir ışık,
Sırma saçlar gibi bir aydınlık,
Erimiş altına benzer bir alev,
Yandı dünyamızda
İçimiz sanki bizim bir dünya..
Tel tel olmuş süzülen ateşten,
Biz o gün,
O gün aldıktı avuçlar dolusu,
Başladık sarmaya dünyamızda!..
Kimseler görmeyerek,
Sarışın telleri sardık, sardık..
Bir yumak oldu bu altın, bu ışık,
Bu alev...
Bir ılık, tatlı hararetle avuç-
larımız yandı ve parmaklarımız
Yandı.
Süzülen telleri sardık, sardık...
Alnımız döndü o gün
Bir sıcak yaz gününe.
O gün yanaklarımız
Bir kızıl gül ... ve dudak-
larımız açtı kızıl bir lale...
O alev telleri sardık, sardık...
Bir yumak oldu bu altın, bu ışık,
Bu alev...
Biz bu altın yumağı,
Kendi dünyamızda.
Kimseler görmeyerek,
Başladık elden ele
Atarak oynamaya...
Sararak ellerimiz,
Yanarak ellerimiz,
Tel tel olmuş o yanan sevgimizi
Bir yumak yaptık o gün,
Atarak elden ele,
Başladık oynamaya...
Geçti artık nice gün...
Bu oyun,
Bir ibadet oluyor şimdi bize.
Ve o günden beridir sevgimizi
Ne güzel sarmadayız gönlümüze!..
İstanbul da doğdu. Ortaöğrenimini İstanbul Erkek Muallim Mektebi ile İstiklal Lisesi nde tamamladı. (1926) Darülfünun Hukuk Mektebi ;nde başladığı yüksek öğrenimini devlet bursuyla gittiği Fransa da Lyon Üniversitesi Felsefe Bölümünde tamamladı. 1932 de yurda dönünce Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü ne Felsefe öğretmeni olarak atandı. Ulus, Yeni Sabah gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Yaşamının sonuna kadar Profesör olarak Edebiyat Fakültesi nde Öğretim Üyeliği görevini yürüttü.
Şiir Kitabı: Odalar ve Sofralar 1933
ODALAR VE SOFRALAR
Evler bir nara benzer,
Nar tanesi, sofralar.
Akşam, yol gibi gezer;
Sükun, gibi dolar.
,
hukukcu sairler,
hukukçulardan edebiyat ,
hukukcu bir sair,
hastane bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın,
Odada yıgın yıgın gölgenin salkımları ne demek,
camlarda yanan korun duser icime esi ne demek,
iskender fikret akdora,
böyle yalçın dağlarda sessiz dolaşanlar kim burada hangi edebi sanat kullanmistir ,
lametif kim yazmıstr,
orhan seyfi orhon guzelsin incesin tatlisin sensin siir,
köyler ufka dizilen şairi kim,
tahsin nahit siir mi istedniz siiri,
hukukcu edebiyatcilar,
trabzonda doğmuş şair hukukçular,
usuraklı kardeşler
Hep düşünürüm neden bir şairin,bir roman yazarının gördüklerini bizde göremiyoruz.Bir şairin şiirlerinde doğayı anlatışı.denizi anlatışı,aşık olduğu...
Yazan: feyyar Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun ilgili maddelerine göre, toplu yapılar kapsamında bulunan blok yapılar, blok niteliğinde olmayan yapılar ve adalar için ayrı...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
tck226 şüphesi
14-06-2024, 02:39:38 in Bilişim Hukuku