İnternet ve teknoloji, birlikte düşünüldüğünde internet teknolojileri hayatımızı son derece kolaylaştırdı. Birazdan anlatacağım gerçek yaşanmış öykü; bizim olduğu kadar kötü niyetli kişilerin de işinin bir o kadar kolaylaştığını gözler önüne seriyor.
Söz konusu olayda birbirinden habersiz iki mağdur oluyor. Bu mağdurlardan biri yazımızda paylaşacağımız tedbirlerle kendini koruyabilecekken, maalesef diğer mağdurun kendini koruması ve tedbir alması pek olası görünmüyor.
Dolandırıcıların kirli emellerini gerçekleştirebilmek için seçtikleri araç, her gün binlerce ticarete aracılık eden Sahibinden.com adlı internet sitesi. Dolandırıcılar adeta örümcek ağı gibi tuzaklarını kuruyor ve ağlarına birinin düşmesini sabırla bekliyorlar. Maalesef çok beklediklerini söyleyemem. İşte bu noktada ticaretin alıcı tarafı, diğer deyişle para vererek ürün almak isteyen vatandaşa büyük görevler düşüyor.
Süreç şu şekilde işliyor:
Öncelikle dolandırıcı internet sitesinde bir üyelik açıyor. İnandırıcılığını arttırmak için özellikle gerçek bir isim ve TC Kimlik numarası kullanıyor. TC Kimlik numarasını elde etmenin ne kadar kolay olduğunu söylememe gerek bile yok. Bir çok yere bırakılan ve bir daha akıbetleri konusunda haber alınamayan Nüfus Cüzdanlarımızın fotokopileri bu tür dolandırıcılıklarda çoğunlukla kullanılıyor. Çünkü dolandırıcıya gerekli hemen hemen tüm bilgiler nüfus cüzdanları üzerinde yer alıyor. Bir taraftan internet sitesi üzerinde üyelik açarken diğer taraftan yine gerçek bir isimle kontörlü hat alıyor. Maalesef özellikle kontörlü hatların kaldırım kenarlarında adeta bir kimlik fotokopisine dağıtıldığını göz önüne alırsanız sanırım dolandırıcının bu aşamayı da ne kadar zahmetsizce aştığını anlamış olursunuz. Ölen kişiler adına bile kontorlü hat alabiliyorlar artık o derece aşmışlar... İşte ilk mağdurumuz kendi adına hesap açılan, kontörlü hat alınan ve adına ilan verilen kişi oluyor. İlk mağdur tüm bu olup bitenden , çoğu zaman dolandırılan vatandaş yani ikinci mağdur tarafından şikayet edildiğinde ve hakkında dolandırıcılık suçlamasıyla dava açıldığında haber oluyor.

Hiç ummadığınız bir anda göz altına alınabilirsiniz…

Her şey üst düzey bi devlet memuru olan müvekkilimin sabaha karşı 04:30 sularında kaldığı otelde apar topar göz altına alınmasıyla başladı. Çünkü bir vatandaşı dolandırdığı gerekçesi ile hakkında şikayet vardı ve her nasılsa devlet tarafından arandığında bulunamadığı için hakkında yakalama kararı çıkmıştı. Bulunduğu yerde yakalanarak göz altına alınacak, ifadesi alındıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacaktı. Elbette hiç bir şeyden haberdar olmayan müvekkilim sabah ilk şoku atlattıktan sonra ortada büyük bir yanlış anlamanın ve hatanın olduğunu düşündü. Oysa ortada yanlış anlama veyahut hata değil, bir dolandırılma olayı söz konusuydu. Bu dolandırıcılıkta müvekkilimin adına açılmış internet sitesi üyelik hesabı ve adına alınmış telefon hattı kullanışmıştı. Sahibinden.com adlı internet sitesine kimliği belirsiz dolandırıcı tarafından oldukça uygun bir fiyatla LCD televizyon ilanı veriliyor. Bu ilanı farkeden ve kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu düşünen ikinci mağdur (aynı zamanda müşteki) siteye bırakılan telefon numrası üzerinden dolandırıcı ile irtibata geçiyor. Sonuçta ortada gerçek bir isim ve bu isimle alınmış telefon hattı olması alıcıya güven veriyor. Başka bir araştırmaya gereksinim duymadan satıcının talep ettiği parayı gönderiyor.

Hiçbir güvenliği olmayan para transfer yöntemi

Bu dolandırıcılıkda kullanılan ve benim en çok eleştirdiğim diğer bir konu dolandırıcının parayı alma şekli. Son zamanlarda bankalar tarafından geliştirilen ‘’cebe havale’’ denilen yani cepbank metotu ile paranın hiç bir güvenlik önlemi alınmaksızın kolayca bir yerden başka bir yere gönderilebilmesi... Söz konusu olayımızda İş Bankası’nın cebe havale yöntemi kullanılmıştır. Cebe Havale Nedir? Sorusuna İş Bankasının kendi sitesinde ‘’Bankamatik/Bankamatik (+) logolu Bankamatiklerimizden, İşCep’ten ve İnternet Şubemizden; alıcının TC Kimlik Numarasını ve cep telefonu numarasını girerek havale işlemi yapabilirsiniz. Cebe Havale işlemi sırasında alıcının cep telefonuna havale ile ilgili bir SMS gönderilecek ve bu SMS'te bir referans numarası yer alacaktır. Alıcı; referans numarası, TC Kimlik numarası, doğum tarihi ve gönderilen tutarı girerek havale tutarını Bankamatiklerimizden kartsız olarak çekebilecektir.’’ şeklinde cevap verilmektedir. Herhangi bir şahsa ait nüfus cüzdanı fotokopisini elinde bulunduran kötü niyetli bir kişiye gerekli olan tüm bilgiler de burada yer almaktadır. Adeta kötü niyetli kişilerin işini kolaylaştırmak için geliştirilen bir para transfer yöntemi. Zira ortada suçun önlenmesine yönelik hiçbir ciddi güvenlik önlemi bulunmuyor. Maalesef suç işlendikten sonra da bankanın ihmaller zinciri devam ediyor. Mesela dolandırıldığını anlayan vatandaş tarafından derhal savcılığa şikayette bulunulmasına ve savcılık tarafından tahkikata başlanarak bankaya müzekkere ile olayın detayları sorulmasına rağmen banka tarafından son derece yüzeysel bir cevap verilmiş. yapılan havale, cebe havale olup ilgili işlem sırasında göndericinin Bankamız müşterisi olması zorunluluğu Banka cevabında aynen “…bulunmamaktadır. Aynı zamanda alıcı cep telefonuna gelen bilgiler doğrultusunda istediği Bankamatikten tutarı alabilmektedir. Söz konusu alıcı tutarı, *** adresinde bulunan Bankamatiğimizden tahsil etmiştir. Söz konusu işlem Bankamatikten yapıldığından dolayı dekont ve kişinin kimlik fotokopisi temin edilememiştir.” demek suretiyle bir anlamda sorumluluğu üzerinden atmıştır.

Güvenlik kamerası kayıtlarına süratle bakılmalı

Banka her bankamatikte bulunan güvenlik kamerası kayıtlarına bakma zahmetine bile girmemiştir. Belki bu aşamada banka, savcılık evrakında böyle bir talebin bulunmadığı iddiasını öne sürebilir. Bu nedenle soruşturmayı yürüten savcılığın da oldukça teknik bir konu olan bu dolandırıcılık olayında yetersizliğinden söz edilebilir. Zira suç; paranın, dolandırıcı tarafından bankamatikten çekilmesi anında ve çekildiği yerde işlenmiş sayılmaktadır. İşte bu yüzden, söz konusu bankamatiğin, anlatılan bu olayda apayrı bir önemi vardır. Belki de parayı çeken dolandırıcının görülebileceği tek yer bu bankamatik olabilirdi. Her ne kadar dolandırıcı görüntülenmemek için tedbir almış olsa bile bu ihtimal kesinlikle araştırmaya değerdi. Fakat savcılığın bilgi eksikliği ve yetersizliğine bir de bankanın ihmali ve vurdumduymazlığı eklenince, mahkemede en önemli sayılabilecek delil olan güvenlik kamerası kayıtları silinip gitmiştir. Güvenlik kamerası kayıtlarının yalnızca birkaç ay saklandığı unutulmamalıdır.

Dijital iz ve takip yöntemleri

Bizler dijital teknolojiyi kullanılırken arkamızda mutlaka bir iz bırakırız. Bir şeyi ne zaman, nerde ve ne şekilde yaptığımız mutlaka kayıt altındadır ve bunlar kolay kolay yok edilemez. Güvenlik kamerası kayıtlarından bir netice alınamayıp, suçlunun gerçek kimliği tespit edilemeyince bu kez dijital izleri takip etme yolunu seçtik. Sonuçta gerçek bir kişi (dolandırıcı), dava konusu ilanı, gerçek bir bilgisayar ve gerçek bir internet kullanarak vermiştir. İnternet ortamında veri iletişiminin gerçekleşebilmesi ve bu amaçla hedef bilgisayarın saptanabilmesi için her bilgisayarın farklı bir adresinin olması gerekir. İşte bilgisayarın internet ortamındaki adresine “IP (internet protocol) numarası” adı verilir. İnternette veri yollamak için mutlaka kayıtlı bir IP adresinin belirtilmesi gerekir. Kayıtlı IP adresi olmaksızın veri alınıp yollamak mümkün olmadığından internete ağ bağlantısı yapılması için mutlaka bir grup kayıtlı IP adresi alınması gerekmektedir. İnternete erişmek için bir internet servis sağlayıcının sunduğu hizmetten yararlanan kullanıcı, internete her bağlanışında bu servis sağlayıcı tarafından kendisine verilen bir IP adresi kullanmaktadır. İnternette numaralarla ifade edilmiş bir sokak adı veya bir telefon numarası olarak işlem gören IP adreslerinin doğru olarak çalışması ve doğru adrese bilgi ulaşımını sağlaması için tek olmaları gerekmektedir. Üstelik bu IP adreslerinin kaydı web sitesi sahipleri tarafından görülebilmekte, IP adresine karşılık gelen gerçek posta adresi ise internet servis sağlayıcıları tarafından bilinmektedir. Buradan hareketle öncelikle dolandırıcı tarafından müvekkilim adına bırakılan sahte ilanın hangi IP adresinden bırakıldığı sahibinden.com isimli internet sitesinden sorulmuş ve cevabı alınmıştır. Daha sonra internet servis sağlayıcısı olan Türk Telekom’dan bu IP adresine karşılık gelen internet ve telefon hattının gerçek sahibi ve posta adresi sorulmuştur. Bir an için suçluya yaklaştığımız hissi uyanmasına rağmen çok geçmeden ortada başka bir mağdurun daha olduğu görülmüştür. Zira IP adresinden tespit edilen kişi de bir internet cafe işletmecisidir. Dolandırıcı söz konusu ilanı, arkasında bırakacağı izden yakalanmamak için herkesin topluca ortak bir şekilde kullandığı internet cafeden vermeyi seçmiştir. Elbette günde onlarca kişinin girip çıktığı internet cafeden yapılan bir işlemin, gerçekte kim tarafından yapıldığının tespiti oldukça zordur.

Ucuz kurtulduk

En nihayetinde gerçek suçluyu bulma umudumuz böylelikle son bulmuş oldu. Karşımızdaki tam bir profesyoneldi ve hata yapmamıştı. Arkasında pek çok mağdur, sonuçsuz bir dosya bırakıp gitti. Tek tesellimiz ise müvekkilimin de mağdur edildiğinin ortaya çıkartılarak davadan beraat etmesi oldu.

Çıkarılması gereken dersler ve alınması gereken önlemler

Okuduğunuz bu gerçek yaşanmış öyküden çıkarılması gereken bir takım dersler olmalı. Çünkü bu anlamda internet teknolojilerini kullanan herkes birer potansiyel mağdurdur. Öncelikle televizyon vaadiyle kandırılan ve mağdur edilen şahsa büyük görev düşüyor. Zira kendisi mağdur olduğu gibi peşinden başka mağduriyetlere de neden oluyor. İnternet teknolojilerinin hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırdığı bir gerçek. Ancak bu kolaylığın tek taraflı olmadığı, aynı oranda kötü niyetli kişilerin de işlerinin kolaylaştığı akıllardan çıkarılmamalı, bu tür insanlara karşı son derece akıllı ve uyanık olunmalıdır. Sipariş edilen ürünü görmeden parayı göndermemek ilk alınabilecek tedbir olabilir. Bu tür durumlarda meydana gelen karşılıklı güven eksikliği, bu tür e ticaret yapan sitelerin güvenli ticaret adını verdikleri alış veriş yöntemi tercih edilerek çözülebilir. Çünkü güvenli e ticarette, para internet sitesi tarafından bloke altında tutulur. Alıcı ürünü aldıktan sonra onay verir ve satıcı parasını onaydan sonra alır. Böylece internet sitesinin garantörlüğünde ticaret güvenli bir şekilde gerçekleştirilmiş olur. Diğer ve belki de en önemli tedbir, parayı kolayca çekilebilen cebe havale gibi yöntemlerle değil, mümkünse IBAN veya hesaba havale şeklinde gerçekleştirmek. Zira hesap açma veya hesaptan para çekme gibi işlemler, cebe havale yöntemine göre çok daha güvenlidir. Çünkü gerek hesap açan, gerekse hesaptan para çeken kimseler birebir banka görevlileri ile muhatap olmakta ve kimliklerinin aslını ibraz etmektedirler. Böylece kimse kimse adına hesap açamazken, hesabından para da çekemez.
Şahıslar olduğu kadar kurumlara da bir takım görevlerin düştüğü açık. Cebe havale yöntemi bankalar tarafından tekrar gözden geçirilerek daha güvenli bir hale getirilebilir. GSM şirketleri, kimlik aslını görmeden kontörlü dahi olsa hat satışı yapmayabilir. Son olarak devlet tarafından alınabilecek tedbirler de göz ardı edilmemelidir. Öncelikle mağduriyet yaşayanların mağduriyetlerine aracılık eden firmalar bu anlamda sıkı denetimlere tabi tutulabilir. Hatta gerektiğinde dolandırıcılığa bilmeden, istemeden de olsa aracılık etmeleri nedeniyle sorumluluk altına sokulabilirler. Bu durum banka ve gsm firmalarının daha dikkatli davranmasına sebebiyet verecektir. Son olarak bilişim konusunda hususen yetiştirilmiş, yeterli bilgi birikimi ve donanımına sahip hakim ve savcılardan müteşekkil Bilişim İhtisas Mahkemeleri kurulmalıdır. Zira konu son derece teknik bir konu olup yeterli bilgi birikimine sahip olmayan bir savcı veya hakim tarafından çözüme varılabilmesi çok zordur. Bu tür suçların takibinde sürat çok önemlidir. İnternet kullanımı suçun işlenmesini kolaylaştırdığından az zamanda daha çok suç işlenebilmekte, suçun izleri vakit geçtikçe silinebilmektedir. Hakim veya savcının olaya vakıf olması çözümün yarısı denebilir. Öte yandan bu konuda yeterli donanım sahibi olmayan bir hakim ve savcının elinde, başka mağduriyetlerin yaşanması dahi olasıdır.