Yargıtayın içtihatlarına göre zina olgusu bir boşanma sebebi olarak suçüstü yapmak çok zordur.Dolayısıyla eşinizin flört vb.ilişkide bulunduğunu ortaya koyacak deliller elde ederseniz delillerden hareketle duygusal ilişkinin verilerine göre bu zinaya da karine oluşturacaktır.Ancak dikkat edin bu delilleri toplamak için sakın hukuka aykırı yollra başvurmayın.Çünkü usül hukukunun temel ilkelerinden biride dürüstlük ilkesidir yani bir mutlak boşanma sebebi olarak zinayı ispat için konut dokunulmazlığı veya eşinizin yada flörtünün korumalı ve özel hayat alanına müdahale ederek hukuka aykırı bir şekilde ispat unsuru elde etmeye çalışmayın bunlar tamamen kanuni unsurlara bağlı olarak gerçekleştirilen boşanma yargılaması sırasında geçerli olamaz.
Borçlar Kanunu 41/2 Haksız Fiil nedeni ile 3 ncü kişiye Tazminat Davası açma
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10434
K. 2005/4506
T. 28.4.2005
• ZİNA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT ( Dava Dışı Eşi İle Davalı Arasında Bir Yakınlaşma Bulunduğu Anlaşılmasına Göre Davacının Aile Bütünlüğüne Haksız Bir Saldırı Oluşturduğu Benimsenerek Kabulü Gereği )
• EŞİN RIZASIYLA YAPTIĞI ZİNA ( Davalının Davacının Eşinin Rızası İle De Olsa Yapması Halinde Davacının Aile Bütünlüğüne Haksız Bir Saldırı Oluşturduğu Benimsenerek Manevi Tazminat İsteminin Kabulü Gereği )
• AİLE BÜTÜNLÜĞÜNE SALDIRI ( Davalının Davacının Eşinin Rızası İle De Olsa Zina Yapması Halinde Davacının Aile Bütünlüğüne Haksız Bir Saldırı Oluşturduğu Benimsenerek Manevi Tazminat İsteminin Kabulü Gereği )
818/m.49
ÖZET: Ceza mahkemesinin gerekçesinde belirlenen olgular itibariyle, davacının eşinin rızası ile de olsa, davacının eşi ile davalı arasında bir yakınlaşma bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, bu durumun davacının aile bütünlüğüne haksız bir saldırı oluşturduğu benimsenerek davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun değildir.
DAVA: Davacı Muzaffer Gelir vekili Avukat Ahmet Canbaz tarafından, davalı Erol Gelir aleyhine 25.2.2003 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sonucu kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin reddine dair verilen 27.1.2004 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR: Davacı, dava dışı eşi ile davalının cinsel ilişkiye girerek zina eyleminde bulunduğunu, eşine karşı boşanma davası açtığını, davalı hakkında hazırlık soruşturması başlatıldığını, olay nedeniyle yuvasının dağıldığını, eylemin namusa yönelik yüz kızartıcı suç oluşturduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; davacının iddia ettiği zina eylemi kabul edilse dahi boşanmaya sebep olan eylemin davacının eski eşinin zina eylemi olduğu, davalının eylemi ile davacının boşanması ve zina nedeni ile namus ve şerefinin ihlali söz konusu olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalı hakkında davacının eşinin ırz ve namusuna tasaddide bulunmak suçundan cezalandırılması istemiyle açılan ceza davası sonunda; davacının eşi ile davalı arasında geçen telefon görüşmelerinin süresinin rahatsızlık boyutunu aşan uzun görüşmeler olduğu, davacının eşi ile davalı arasındaki ilişkinin rızaya dayalı olduğu kanısına varıldığı, davalının cezalandırılmasına yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediğinden unsurları itibariyle oluşmayan atılı suçtan davalının beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza mahkemesinin gerekçesinde belirlenen olgular itibariyle, davacının eşinin rızası ile de olsa, davacının eşi ile davalı arasında bir yakınlaşma bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, bu durumun davacının aile bütünlüğüne haksız bir saldırı oluşturduğu benimsenerek davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Son zamanlarda cok aktifsiniz,herkesin problemine yardimci olmaya calistiginizi görüyorum ve sizi takdir ediyordum ama bu yazdiginiz tamamen sacmalik olsa gerek..birbilen nickli özel dedektiflik sirketi olan hemseriniz izmirli bir kisiylede bu konuyu tartismistik, esinizin özel hayatina müdahale edemezsiniz, gizli kameraya cekemezsiniz diye yanlis bilgilendirmede bulunmustu..o zaman sunu aciklarmisiniz, acaba zinayi esler nasil ispat edecekler??????mahkemelerin isi gücü yokta eslerin pesindemi kosacak onlarin zina yaptigini belgeleyecek ispat edecek????sizin dediginiz gibi olacaksa o zaman haksizliga ugramis esi tarafindan aldatilmis kisiler agzini kapatip otursun yuvasini kurtarma adina ömür boyu o kisiyle bir hayat sürsün öylemi??
Saygilar
eşinizin sizi aldattığını kendi imkanlarınızla tespit etmişsiniz ancak elde ettiğiniz delilleri yasal yollardan elde etmediğiniz için eşiniz sizden şikayetçi olursa yarğılanır ceza alırsınız ancak elde ettiğiniz delil hakimin incelemesi sonucu sizin dava konunuz ile ilgili kanaat uyandırır siz kesin delillere ulaşmadan bence boşanma davası açmayın bu dava uzun sürer..
bu yaziyi bana özel bir dedektif yazmisti hem esim zina yapacak hemde ben bu durumu ispat ettikten sonra(zinayi ispat etmenin zorluklarini, sabir etmenin ne kadar zor oldugunu biliyormusunuz) güya yargilanip ceza alacagim, gülermisin aglarmisin!!!!!!
İlk öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim;
Fakat yazdığımı tam anlamadınız zannediyorum. Dediklerinize katılıyorum ama siz benim özel hayattan neyi bahsettiğimi anlamamışsınız zannediyor ve tekrar açıklıyorum.
Şimdi özel hayat derken bunu herkes biliyor olması lazım ama hepimizin mutlaka eksikleri vardır. Bende bir yorumumda ve tartışmam da Özel Dedektif şirketleri yada bireylerini önermiştim. Bu hem yasaldır hemde garanti bir yoldur bana göre. Bakın şunu ayrıntılı yazayım tekrar yanlış anlaşılmaya yol açmasın.
Şimdi örneğin eşlerden birisi diğerini aldatıyor ve bunu araştırmaya başlıyor. Tabiki araştırma her insanın hakkı olduğu kadar özellikle evliliklerde hem haktır hemde ayrıcalıktır. Tabi insanlar bu gibi durumlarda aştırabildikleri gibi Özel Dedektiflik hizmeti veren birey veya kurumlara da başvurabilirler. Bu şekilde bilgi edinebilir hatta delil olarak kullanabilirler. Bu olması gerekendir. Fakat benim üstüne basa basa söylediğim şey şudur.
Bir delili siz elde ettiniz veya haklı olduğunuzu aldatıldığınızı vs. benzeri gibi durumları kanıtladınız. Mahkeme ile paylaştınız ve hatta mahkemede %100 haklı oldunuz ve davayı kazandınız!...
Bu şekilde bir durumda bile diğer kişinin hayatını deşifre edemezsiniz. Bunu başka kişiler ile paylaşıp bunu kullanamazsınız. Haklı olduğunuz karşı tarafın hayatını mahvedeceğiniz onu rezil edeceğiniz anlamına gelmez. Sizi karşı taraf aldatmış, kandırmış hatta rezil bile etmiş olsa; Karşı tarafın hakkı olmadığı gibi sizinde bu hakka sahip olmanız mümkün değildir. Kısacası hataya hata ile cevap vermek belki günümüzde olağan birşeyde olsa doğru değildir!...
Ben üstüne basa basa bunu belirttim. Dedimki özel hayatı deşifre etmek ve bunu kullanarak karşı tarafı rezil etmek suç olduğunu anlatmak istedim!...
Siz zannediyorum ki burada bunu yanlış anladınız veya yorumladınız. Tekrar değerlendirip yorumunuzu paylaşmanızı isterim. Eğer benimde bu bilgim yanlış ise bende düzeltmekten menuniyet duyarım!...
Saygılar,
Konu naymanli tarafından (08-10-2010 Saat 00:58:52 ) de değiştirilmiştir.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas : 2002/2-617
Karar : 2002/648
Tarih : 25.09.2002
ÖZET : Somut olaydaki gibi ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen yasa hükümü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Sair taraftan gizli biçimde ele geçirilen bütün deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir.
(1412 sayılı CMUK. m. 254) (743 sayılı MK. m. 134) (4721 sayılı MK. m. 166)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki "evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.4.2001 tarih ve 2000/163 Esas, 2001/262 K. s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 9.11.2001 tarih ve 2001/14984 Esas, 2001/15615 Karar s. ilamı ile; (...Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacının davalıyı dövdüğü tanık ifadeler ve günlük birlikte değerlendirildiğinde davalının da güven sarsıcı davranışlar içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında son zamanlarda çıkan geçimsizliğin, davalı kadının evi terketmesiyle neticelendiğini ve geçimsizlikte kusurun davalıda olduğunu belirterek, şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini istemiş; davacı vekili 28/11/2000 günlü delillerin ibrazına ait dilekçesinde, evlilik birliği devam ederken davalı kadının kayınbiraderi Adem ile yaşadığı yasak ilişkiyi ortaya koyan "günlük" isimli defteri mahkemeye ibraz edeceğini, olayın tanıklarca da ifade edileceğini, bu ilişkinin ortaya çıkmasından sonra şiddetli geçimsizliğin başladığını ileri sürerek, davalı tarafından yazılan defteri 7/12/2000 günlü duruşmada delil olarak ibraz etmiştir.
Davalı, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun davacıda olduğunu, davacı ile 1990 yılından 1995 yılına kadar gayriresmi birlikte yaşadıklarını, müşterek çocuk Cansu Melike'nin doğumundan sonra 1995 yılında resmen evlendiklerini, henüz 15 yaşında iken kendisini kaçırmak suretiyle evlenen davacının, müşterek yaşamda da zor kullanmayı sürdürdüğünü, 27/2/2000 günü evde kavga çıkaran davacının şiddet kullandığını, aynı gece kayınbiraderinin yanına sığındıktan sonra ertesi tarih dövüldüğüne dair rapor aldığını savunarak davanın reddini istemiş; Günlüğün ibraz edildiğini 7/12/2000 tarihli duruşmada davalı vekili "inceleyip beyanda bulunacaklarını" bildirmiş ve müteakip duruşmada "günlük müvekkilimin kişisel bir eşyasıdır. Onun izni olmadan delil olarak verilmesini kabul etmiyorum" biçiminde beyanda bulunmuş, zaptı imzalamıştır.
Yerel mahkemece; dinlenen davacı tanıkları Zafer Ateş, Şehnaz İncesu ve Özcan Ateş'in açık ve kesin bilgilerinin mevcut olmadığı; davalı tanıkları Fatma Kurt ve Gülsima Karasanga'nın davalının savunmasını doğrular mahiyette davacı kocanın davalıya hakaret edip dövdüğünü bildirdiği, davacı tanıklarının beyanından davalı kadının aile birliğine sadakatsizlikte bulunduğuna dair bir sonuca varılması imkanının görülmediği ve iddianın aksine, davacının kusurlu davranışlarının bulunduğu" gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar, Özel dairece yukarda açıklanan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkeme, davalı kadının izni alınmadan, kendisi tarafından tutulan "günlük" isimli defterin içeriğinin bu davada, koca tarafından delil olarak ileri sürülemeyeceği, günlük içeriğinin davalı kadının gizlilik alanına, sırlarına dahil olduğu, davalının "kişilik haklarını" ilgilendirdiği, tetkiki ve değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmadığı; Tek başına tanık beyanlarının da davacı savını kanıtlamadığı, davacı kocanın davalı kadını döverek ağır kusur içerisinde olup davalıya yüklenecek herhangi bir kusurun varlığı ispatlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Uyuşmazlık; davalı kadının güven sarsıcı davranışlar içinde bulunup bulunmadığı, sözü edilen davranışların ispatı ile ilgili olarak davalı tarafından tutulan "GÜNLÜK" isimli defterin delil niteliğinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktalarındadır.
Yargılama sırasında tanıklardan Şehnaz İncesu; Davalı kadının kendisine" kocam beni kayınbiraderim Adem ile birlikte yakaladı artık eşi ile bir araya gelemeyeceklerini" söylediğini, kardeşi Adem ile davalı kadının ilişkisinin bulunduğunu davacıdan ve komşularından da duyduğunu, ifade etmiştir.
Yukarıda aksi kanıtlanamayan tanık anlatımına göre davalı kadın, kayın biraderi Adem'e ilgi duyduğunu ve bu duyguları sebebiyle eşiyle olan müşterek hayatı yürütemeyeceğini, kendisinin de boşanma isteğini bir kısım tanıklara açıklamıştır.
Davalı tarafından tutulan "günlük" defterinin delil olarak değerlendirilip, değerlendirilemeyeceği konusu gelince;
"Zehirli ağacın meyveleri" olarak ifade edilen hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Öncelikle konuyu öğreti bakımından incelemekte yarar vardır.
Berkin, usulsüz veya kanunsuz yahut hukuka aykırı yoldan elde edilmiş delile dayanılarak hüküm verilemeyeceği görüşündedir. Yazara göre, posta memuru ile anlaşarak ele geçirilmiş ve mahkemeye sunulmuş olan başkalarına yazılmış mektupların veya evli erkeğin ilişki kurduğu ve ileride evlenmek istediği kadına yazdığı mektupların çalınarak boşanma davasında delil olarak kullanılması caiz değildir" görüşünü ileri sürmüştür. Bkz.Prof.Dr.Berkin N. Tatbikatçılara Medeni Usul Hukuku Rehberi İst. S.734).
Üstündağ "hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olan delillerin değerlendirilmesi konusunda usul kanunumuzda bir hüküm bulunmadığını belirtmekte, kitabının bir başka yerinde "sesin gizlice banda alınması halinde buna daha sonra bir ispat vasıtası olarak dayanmanın mümkün olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak Alman Mahkemesinin kararına göre, insan seslerinin konuşanın muvafakati olmaksızın tespiti kişilik haklarına bir saldırı olmakla beraber, gizli ses almayı haklı kılan nedenlerin mevcudiyeti halinde bu biçimde bir tecavüze müsaade edilmesi gerektiğinin kabul edildiğini belirtmektedir. Alman Mahkeme kararına esas teşkil eden olayda evli kadın, kocasına defalarca hakaret etmiş ve tüm bunları da mahkemede inkar edeceğini de ilave etmiştir. Bunun üzerine koca açmayı tasarladığı boşanma davası için bu sahneleri teybe almıştır. (Bkz. Prof.Dr.Üstündağ S.Medeni Yargılama Hukuku C.1-II, İst.2000 S.627 ve 762).
Prof.Dr.Pekcanıtez'e göre, kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlali sonucu elde edilen teyp bandı, fotoğraf, çalınmış veya el konulmuş aşk mektupları delil olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen yasa hükümü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Sair taraftan gizli biçimde ele geçirilen bütün deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 2.Bası, Ankara 2001/s.390 vd).
Hukuka aykırı elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir kanun hükümü olmadığı halde, Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında açık düzenleme yapılmıştır. Bu kanunun (CMUK) 254/2. maddesinde "koğuşturma makamlarının hukuka aykırı biçimde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz." denilmiştir. Burada sözü geçen hukuka aykırılıklardan birisi de Özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizli alanı dediğimiz ve yalnızca bireyi ilgilendiren alanın hiçbir biçimde müdahale edilemeyecek alandır. Örneğin kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu, kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil Ceza Mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder. (Öztürk, B. Yeni Yargıtay Kararları Işığında Delil Yasakları, Ank.1995, S.116 vd.).
Not Defteri ile Hıristiyan kültüründe çok önemli yer tutan Günlüğün özelliklerine değinmekte yarar vardır. Günlük, Hıristiyan Kültürünün bir parçasıdır ve içerisinde insanın iç dünyasını ilgilendiren son derece gizli ve özel hayatın dokunulmaz alanını oluşturan bilgiler yer alır. Günlüğü tutan kişi yaşadığı günün değerlendirmesini, vicdani muhasebesini yapar ve bunları Günlüğüne yazar. Örneğin sevdiği kızla evlenmeden cinsel ilişkiye girip girmediğini, cinsel tercihlerini yazar. Kiliseye günah çıkarmaya giderken Günlüğünü beraberinde götürür. Bu günlükte özel hayatın gizli bilgileri yer alır. Somut olayda davalı tarafından tutulan not defterinin anlatılan günlük ile bir ilgisi bulunmadığı açıktır. Not defterinin Ceza Yargılamasında delil olarak kullanılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. (Öztürk age. S.118 vd.).
Somut olayda, tarafların birlikte yaşadığı evde davalı evi terk ettikten sonra kilitli olmayan yerden elde edilip mahkemeye sunulan zor ve tehdid ile ele geçirildiği savunulmayan ve davalı tarafından tutulduğu tartışmasız olan bir yaprağında davacının kardeşi Adem'in resmi bulunan ve içerisinde "aşkım neredesin, neden gelmedin, sensiz bir saat sene gibi iken koskoca bir gece uzun ve karanlık, bir tanem seni özledim, ne olur gel.. (AŞKIM) şu anda aklımdan geçenleri ve yüreğimin sesini bir bilebilsen seni ne kadar sevdiğimi o zaman, .......sensiz olamayacağımı anlayacaksın bir tanem..... sen yanımda olmayınca kendimi savunmasız ve çaresiz hissediyorum.... ne olurdu gitmese idin, biliyorum bana ceza verdin, sevgilinle görüşmene izin vermediğinden, ama paylaşamam seni asla... sana hiçbir zaman isteyerek ihanet etmedim.... seni özledim.... ölmek istiyorum.... aldatmak çok ağır geliyor... "(30/1/2000 saat 03.10) "Bana doğum günü hediyen çok acı oldu... sensizim ve acı doluyum... aşkım ne olur ara beni alkolün esiri oldum... seni beklediğimi bildiğin durumda aramıyorsun... artık resminle konuşuyorum... (03/02/2000 saat:02.20) "seni seviyorum sır küpü çocuk." Yazıları bulunan defterin yukarda anılan görüşler doğrultusunda delil olup olmadığının değerlendirilmesine gelince;
Öncelikli olarak özel hayatın gizliliğinin korunması esas olmalıdır. Ancak somut olayın özelliği bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içermektedir. Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Koca eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ilişkin fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir. Aynı evde yaşayan kadın, kocanın bu delilleri ele geçirilebileceğini bilebilecek durumdadır. Kocanın yatak odasındaki bir dolabın içerisinde yada yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesi, bu mekanın eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir yer olduğundan kadın için gizli mekan kabul edilemez. Hiç kimse evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamaz.
Diğer taraftan özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez.
Eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları kanuni bir zorunluluktur. Kadının bu konulardaki özel yaşamı, evlilik ile bir araya geldiği hayat arkadaşı kocayı da en az kadın kadar ilgilendirmektedir. Bu sebeple de davalıya ilişkin hatıra defterinin delil olarak değerlendirilmesinde kuşkuya düşmemek gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlere, dinlenen tanıkların anlatımlarına, davalı kadın tarafından tutulan not defterinin içeriğine göre, davalı kadının evlilik birliği içerisinde davacı kocaya karşı sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, bu davranışları sebebiyle davacıya nazaran daha ağır kusurlu bulunduğu, tarafların karşılıklı eylemleri sebebiyle müşterek hayatın temelden sarsıldığı, evlilik birliğinin devamına imkan kalmadığı anlaşıldığından bu gerekçelere ve özel dairenin bozma ilamındaki sebeplere göre bozma ilamına uyulması gerekirken eski kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırı bulunduğundan, direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.9.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir
________________________________________
HUMK.da hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin dikkate alınıp alınmayacağı hakkında bir düzenleme mevcut değildir. Ancak düzenlemenin olmaması her hukuka aykırı elde edilen delillin hukuk yargılamasında serbestçe ileriye sürülebileceği anlamına gelemeyeceği de açıktır.
Bir Yargıtay kararından alıntı :
"Davalı kadının izni alınmadan, kendisi tarafından tutulan günlük isimli defterin içeriğinin bu davada, koca tarafından delil olarak ileri sürülemeyeceği, günlük içeriğinin davalı kadının gizlilik alanına, sırlarına dahil olduğu, davalının kişilik haklarını ilgilendirdiği, incelenmesi ve değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmadığı " savunulmuş isede ,
Yargıtay .... Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Diyerek kadına ait günlüğün kendisinin izni olmadan koca tarafından elde edilip mahkemeye sunulmasını hukuka aykırı yoldan elde edilen bir delil saymamıştır.
Ayrıca kararda eşe ait telefon konuşmasının izin almadan kayda alınması veya sesinin yükseltilerek tanığa dinletilmesi gibi olayların da hukuka aykırı delil sayılmayacağına dair bilimsel görüşlere yer verilmiştir.
Yargıtayın bu görüşüne göre telefon ses kayıtlarının boşanma davasında hukuka aykırı bir delil sayılmayacağını (ikrar , kesin hüküm, senet ve yemin ) şeklindeki kesin delillere dahil olmadığından, takdiri delil olarak değerlendirilebileceğini düşünülmektedir
KONUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARI BİR ÖNCEKİ İLETİMDE VAR. ŞİMDİ YİNE DEVAM.....
Ceza hukuku açısından değerlendirilecek olursa; yasadışı elde edillen ses kaydı yasak delil kapsamındadır ve hükme esas alınamaz.
Ancak, dava hukuk davası ise iş değişir ve HUMK ilkeleri uygulanır. Bu ilkelerden bir tanesi de "delil serbestisi" ilkesidir. HUMK'da delil yasağı yoktur, herşey delil olabilir.
Ancak ses kaydı takdiri delildir, tek başına delil kabul edilerek hükme esas alınamaz, yan delillerle desteklenmesi gerekir. Tanık delili vs.
Sonuç olarak,habersiz cep telefonuna konuşmaların kaydı hukuken geçerli bir delildir ve başkaca delillerle de desteklendiği takdirde hükme esas teşkil edebilir.
"" özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulunduran not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez. ""
Bu durum Her ne kadar TCK na göre haberleşme gizliliğinin ihlali ise de;
Sadakat borcu evlilikte eşlerin birbirlerine olan karşılıklı güven ve evliliğin devamı için vazgeçilmez bir ahlaki görevdir.
Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde evliliğin devamı taraflara, çocuklara ve topluma bir yarar sağlamayacağı gibi bilakis bu durumu bilen mağdur eşin diğeri ile evliliğini yürütmesi kendisinden beklenemez.
Hukuk haklıyı , iyiniyeti, masumu ve mağduru korumalıdır.
Bir eşin sadakatsizliği diğer eşin açtığı boşanma davasında TCK daki yasaklayıcı hükümlere takılarak ispattan yoksun hale getirilerek redde mahkum olmamalıdır.
Maddi ve filili gerçekler başkaca delillerle de ( tanık , telefon görüşme kayıtları vs. )mevcut ses kaydının doğruluğunu ispat ediyorsa mahkemenin artık bu delilin elde ediliş şeklinden ziyade ; sadakatsizliğin varlığını algılayıcı ve kusur açısından değerlendirici bir bakış açısı ile davaya yön vermesi gerekmektedir.
Yeter ki elde edilen delil irade fesadına uğratılarak alınmış olmasın, gerçek olsun.
Zira bir eş için sır olan bu özel görüşme aynı zamanda diğer eşe karşı yapılmış bir sadakatsizliktir, kusurdur. Artık sadece kendi özeli değildir. Zira tarafların özelinden önce , evliliğin özeli vardır ve bu ihlal edilmiştir. Sadakat anlamında tarafların özelini korumak adına, evliliğin özelini korumak mümkün değildir.
Bu koşullarda boşanmak isteyen eşin bunu ispat etme yükümlülüğü doğmaktadır ve genellikle fiilen ispatlanmadığı sürece bu olgular açıkyüreklilikle ikrar edilememektedir.
Sadakatsizliğe uğrayan eşin de en az sadakatsizlik yapan kadar hakları olmalı ve hukuken himaye edilmelidir ki, evlilik müessesesine saygı ve daha önemlisi sağlıklı bir nesilin geleceği korunabilsin.
Hukuk maddi gerçeklere uygun çözüm üretemedikçe güvenilirliğini yitirir ve varlık nedeni tartışılır hale gelir.
Aralarında evlilik ilişkisi olmayan iki insan ilişkisi için hukuken korunma ve bu ilişkinin devamı düşünülemez.
( Evli )bir kişinin özel hayatını ilgilendiren fotoğraf, mektup, görüntü ve ses kayıtları eğer boşanma sebebi sayılacak ve bunu ispat edecek unsurlar taşıyor ise ; artık bunların elde edilmesi yöntemindeki usulsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması olmaz mı ?
Evli insanların kendi aralarındaki ( hatta buna varsa çocuğu da katarak ) özel hayatın korunmasına ve devamına yönelik de özel bir gizliliğin, özenin , sadakat yükümlülüğünün olması ve muhafazası taraflardan beklenilmemeli mi ? Evliliğin kendine özgü özeli tarafların özelinden daha korunmaya muhtaç ve taraflara özel yükümlülükler getirmez mi ?
Evli bir insanın sadakatsizlik anlamında özel hayatı ve buna ilişkin deliller yalnızca kendini ilgilendirme noktasından çıkmıştır artık. Diğer eşi de ilgilendiren ve bu fiili duruma göre kendi evliliği ile ilgili yeni bir karar alma ve bunu ispat etme noktasına gelmiştir ki; eğer inkar ediliyor ise davacı davasını ispat gayreti içine girmektedir.
Bu ispat araçları genellikle fiili olarak boşanma sebebi vakıalara ilişkin tüm deliller mevcut olmasına rağmen davalının davayı kabul etmemesi nedeni ile davacının yüklendiği ekstra ispat araçları elde etme mecburiyeti sonucunda ulaşılan deliller olmaktadır.
Sonuç itibarı ile hukuk dışı yollardan ulaşılabilecek deliller evliliği sona erdirmeyi gerektiren , boşanma nedeni sayılabilecek gerekçelerin varlığı halinde artık kişinin özgürlüğünün ihlalinden bahsetmek , diğer eşin - çocuğun - evlilik müessesesinin haklarını - özelini de ihlal anlamını taşımaktadır.
Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir
________________________________________
HUMK.da hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin dikkate alınıp alınmayacağı hakkında bir düzenleme mevcut değildir. Ancak düzenlemenin olmaması her hukuka aykırı elde edilen delillin hukuk yargılamasında serbestçe ileriye sürülebileceği anlamına gelemeyeceği de açıktır.
Bir Yargıtay kararından alıntı :
"Davalı kadının izni alınmadan, kendisi tarafından tutulan günlük isimli defterin içeriğinin bu davada, koca tarafından delil olarak ileri sürülemeyeceği, günlük içeriğinin davalı kadının gizlilik alanına, sırlarına dahil olduğu, davalının kişilik haklarını ilgilendirdiği, incelenmesi ve değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmadığı " savunulmuş isede ,
Yargıtay .... Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Diyerek kadına ait günlüğün kendisinin izni olmadan koca tarafından elde edilip mahkemeye sunulmasını hukuka aykırı yoldan elde edilen bir delil saymamıştır.
Ayrıca kararda eşe ait telefon konuşmasının izin almadan kayda alınması veya sesinin yükseltilerek tanığa dinletilmesi gibi olayların da hukuka aykırı delil sayılmayacağına dair bilimsel görüşlere yer verilmiştir.
Yargıtayın bu görüşüne göre telefon ses kayıtlarının boşanma davasında hukuka aykırı bir delil sayılmayacağını (ikrar , kesin hüküm, senet ve yemin ) şeklindeki kesin delillere dahil olmadığından, takdiri delil olarak değerlendirilebileceğini düşünülmektedir
KONUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARI BİR ÖNCEKİ İLETİMDE VAR. ŞİMDİ YİNE DEVAM.....
Ceza hukuku açısından değerlendirilecek olursa; yasadışı elde edillen ses kaydı yasak delil kapsamındadır ve hükme esas alınamaz.
Ancak, dava hukuk davası ise iş değişir ve HUMK ilkeleri uygulanır. Bu ilkelerden bir tanesi de "delil serbestisi" ilkesidir. HUMK'da delil yasağı yoktur, herşey delil olabilir.
Ancak ses kaydı takdiri delildir, tek başına delil kabul edilerek hükme esas alınamaz, yan delillerle desteklenmesi gerekir. Tanık delili vs.
Sonuç olarak,habersiz cep telefonuna konuşmaların kaydı hukuken geçerli bir delildir ve başkaca delillerle de desteklendiği takdirde hükme esas teşkil edebilir.
"" özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulunduran not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez. ""
Bu durum Her ne kadar TCK na göre haberleşme gizliliğinin ihlali ise de;
Sadakat borcu evlilikte eşlerin birbirlerine olan karşılıklı güven ve evliliğin devamı için vazgeçilmez bir ahlaki görevdir.
Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde evliliğin devamı taraflara, çocuklara ve topluma bir yarar sağlamayacağı gibi bilakis bu durumu bilen mağdur eşin diğeri ile evliliğini yürütmesi kendisinden beklenemez.
Hukuk haklıyı , iyiniyeti, masumu ve mağduru korumalıdır.
Bir eşin sadakatsizliği diğer eşin açtığı boşanma davasında TCK daki yasaklayıcı hükümlere takılarak ispattan yoksun hale getirilerek redde mahkum olmamalıdır.
Maddi ve filili gerçekler başkaca delillerle de ( tanık , telefon görüşme kayıtları vs. )mevcut ses kaydının doğruluğunu ispat ediyorsa mahkemenin artık bu delilin elde ediliş şeklinden ziyade ; sadakatsizliğin varlığını algılayıcı ve kusur açısından değerlendirici bir bakış açısı ile davaya yön vermesi gerekmektedir.
Yeter ki elde edilen delil irade fesadına uğratılarak alınmış olmasın, gerçek olsun.
Zira bir eş için sır olan bu özel görüşme aynı zamanda diğer eşe karşı yapılmış bir sadakatsizliktir, kusurdur. Artık sadece kendi özeli değildir. Zira tarafların özelinden önce , evliliğin özeli vardır ve bu ihlal edilmiştir. Sadakat anlamında tarafların özelini korumak adına, evliliğin özelini korumak mümkün değildir.
Bu koşullarda boşanmak isteyen eşin bunu ispat etme yükümlülüğü doğmaktadır ve genellikle fiilen ispatlanmadığı sürece bu olgular açıkyüreklilikle ikrar edilememektedir.
Sadakatsizliğe uğrayan eşin de en az sadakatsizlik yapan kadar hakları olmalı ve hukuken himaye edilmelidir ki, evlilik müessesesine saygı ve daha önemlisi sağlıklı bir nesilin geleceği korunabilsin.
Hukuk maddi gerçeklere uygun çözüm üretemedikçe güvenilirliğini yitirir ve varlık nedeni tartışılır hale gelir.
Aralarında evlilik ilişkisi olmayan iki insan ilişkisi için hukuken korunma ve bu ilişkinin devamı düşünülemez.
( Evli )bir kişinin özel hayatını ilgilendiren fotoğraf, mektup, görüntü ve ses kayıtları eğer boşanma sebebi sayılacak ve bunu ispat edecek unsurlar taşıyor ise ; artık bunların elde edilmesi yöntemindeki usulsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması olmaz mı ?
Evli insanların kendi aralarındaki ( hatta buna varsa çocuğu da katarak ) özel hayatın korunmasına ve devamına yönelik de özel bir gizliliğin, özenin , sadakat yükümlülüğünün olması ve muhafazası taraflardan beklenilmemeli mi ? Evliliğin kendine özgü özeli tarafların özelinden daha korunmaya muhtaç ve taraflara özel yükümlülükler getirmez mi ?
Evli bir insanın sadakatsizlik anlamında özel hayatı ve buna ilişkin deliller yalnızca kendini ilgilendirme noktasından çıkmıştır artık. Diğer eşi de ilgilendiren ve bu fiili duruma göre kendi evliliği ile ilgili yeni bir karar alma ve bunu ispat etme noktasına gelmiştir ki; eğer inkar ediliyor ise davacı davasını ispat gayreti içine girmektedir.
Bu ispat araçları genellikle fiili olarak boşanma sebebi vakıalara ilişkin tüm deliller mevcut olmasına rağmen davalının davayı kabul etmemesi nedeni ile davacının yüklendiği ekstra ispat araçları elde etme mecburiyeti sonucunda ulaşılan deliller olmaktadır.
Sonuç itibarı ile hukuk dışı yollardan ulaşılabilecek deliller evliliği sona erdirmeyi gerektiren , boşanma nedeni sayılabilecek gerekçelerin varlığı halinde artık kişinin özgürlüğünün ihlalinden bahsetmek , diğer eşin - çocuğun - evlilik müessesesinin haklarını - özelini de ihlal anlamını taşımaktadır.
Fakat yazdığımı tam anlamadınız zannediyorum. Dediklerinize katılıyorum ama siz benim özel hayattan neyi bahsettiğimi anlamamışsınız zannediyor ve tekrar açıklıyorum.
Şimdi özel hayat derken bunu herkes biliyor olması lazım ama hepimizin mutlaka eksikleri vardır. Bende bir yorumumda ve tartışmam da Özel Dedektif şirketleri yada bireylerini önermiştim. Bu hem yasaldır hemde garanti bir yoldur bana göre. Bakın şunu ayrıntılı yazayım tekrar yanlış anlaşılmaya yol açmasın.
Şimdi örneğin eşlerden birisi diğerini aldatıyor ve bunu araştırmaya başlıyor. Tabiki araştırma her insanın hakkı olduğu kadar özellikle evliliklerde hem haktır hemde ayrıcalıktır. Tabi insanlar bu gibi durumlarda aştırabildikleri gibi Özel Dedektiflik hizmeti veren birey veya kurumlara da başvurabilirler. Bu şekilde bilgi edinebilir hatta delil olarak kullanabilirler. Bu olması gerekendir. Fakat benim üstüne basa basa söylediğim şey şudur.
Bir delili siz elde ettiniz veya haklı olduğunuzu aldatıldığınızı vs. benzeri gibi durumları kanıtladınız. Mahkeme ile paylaştınız ve hatta mahkemede %100 haklı oldunuz ve davayı kazandınız!...
Bu şekilde bir durumda bile diğer kişinin hayatını deşifre edemezsiniz. Bunu başka kişiler ile paylaşıp bunu kullanamazsınız. Haklı olduğunuz karşı tarafın hayatını mahvedeceğiniz onu rezil edeceğiniz anlamına gelmez. Sizi karşı taraf aldatmış, kandırmış hatta rezil bile etmiş olsa; Karşı tarafın hakkı olmadığı gibi sizinde bu hakka sahip olmanız mümkün değildir. Kısacası hataya hata ile cevap vermek belki günümüzde olağan birşeyde olsa doğru değildir!...
Ben üstüne basa basa bunu belirttim. Dedimki özel hayatı deşifre etmek ve bunu kullanarak karşı tarafı rezil etmek suç olduğunu anlatmak istedim!...
Siz zannediyorum ki burada bunu yanlış anladınız veya yorumladınız. Tekrar değerlendirip yorumunuzu paylaşmanızı isterim. Eğer benimde bu bilgim yanlış ise bende düzeltmekten menuniyet duyarım!...
Saygılar,
bu sefer anlastik, mesela ayni sey benim basimda da var, karimin dostuyla benim evimde, oturma odamda gizli kamera ile cekilmis cinsel iliski ve sonrasi görüntüleri var elimde, bunu mahkeme huzurunda zina´nin ispati icin kullanacagim ama diger 3. sahislara göstermem yasak..
ben önceki yazinizda baskalariyla paylasma degilde sanki esinin özel hayatina müdahale edip gizli cekim yapamazsiniz diye söylediginizi anladim..
bu sefer anlastik, mesela ayni sey benim basimda da var, karimin dostuyla benim evimde, oturma odamda gizli kamera ile cekilmis cinsel iliski ve sonrasi görüntüleri var elimde, bunu mahkeme huzurunda zina´nin ispati icin kullanacagim ama diger 3. sahislara göstermem yasak..
ben önceki yazinizda baskalariyla paylasma degilde sanki esinin özel hayatina müdahale edip gizli cekim yapamazsiniz diye söylediginizi anladim..
selamlar
Bu şekilde hiçbir zaman düşünmedim ve yorumlamadım. Bende birçok bu şekilde duruma tanık oldum. Bu gibi durumlarda her zaman referans olduğum "Özel Dedektif" şirketlerine yönlendirme yapmışımdır!...
Servis Sağlayıcı demek türkçe' den anlaşıldığı üzerede bir servis sağlamak anlamına geliyor. Yani Turkcell, Vodafone, Avea ve Turk Telekom bir "Servis Sağlayıcısı" dır. Aşağıda vermiş olduğum adresler direkt genel müdürlüklerinin adresleri ve iletişim bilgileridir. Zaman aşımı derken şunu belirteyim. Örnek geçmiş 2 yıldır. Yani bugünden hesaplar isek 4 Ekim 2010 ise 4 Ekim 2008' e kadar tüm bilgiler hat sahibine verilir. Aynı tarih hesaplaması üzerinden de 5 yıl geçmiş ilgili savcılık talep ederse onlara verilir. Geçmiş 2 yıl ve 5 yıl' da zaman aşımı söz konusu değildir. Bilgilerinize!...
Servis Sağlayıcı demek türkçe' den anlaşıldığı üzerede bir servis sağlamak anlamına geliyor. Yani Turkcell, Vodafone, Avea ve Turk Telekom bir "Servis Sağlayıcısı" dır. Aşağıda vermiş olduğum adresler direkt genel müdürlüklerinin adresleri ve iletişim bilgileridir. Zaman aşımı derken şunu belirteyim. Örnek geçmiş 2 yıldır. Yani bugünden hesaplar isek 4 Ekim 2010 ise 4 Ekim 2008' e kadar tüm bilgiler hat sahibine verilir. Aynı tarih hesaplaması üzerinden de 5 yıl geçmiş ilgili savcılık talep ederse onlara verilir. Geçmiş 2 yıl ve 5 yıl' da zaman aşımı söz konusu değildir. Bilgilerinize!...
İlk öncelikle bu bilgileri burada vermenizin ne anlamı olduğunu tam anlamadım. Ayrıca bu ileti birebir bana aittir. Siz aynısını kopyala yapıştır yapacağınıza bu post' a yönlendirmeniz daha uygun olurdu.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
www.aviamasters.buzz - Îñíîâíîé ïîğòàë äëÿ èãğû
Kişisel Verilerin Korunması...