12 Eylül'de tutuklanan ilk yazar olan Oflaz, "Askeri mahkemelerde yargılanmış bir sivil olarak bu değişikliğe 'hayır' diyebilir miyim" dedi.
Darbeye karşı direnişiyle efsaneleşen, 2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de aydınlar ve sivil toplum örgütleri tarafından 'Gönüllerin Cumhurbaşkanı' ilan edilen gazeteci-yazar Lütfü Oflaz, referandumda "Evet" oyu vereceğini açıkladı.
Oflaz, "12 Eylül'de büyük ıstırap çektim.Yargılanmam, dünya adli hatalar tarihine geçti. Bu nedenle 'evet' diyeceğim" dedi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra tutuklanan ilk yazar olan, tahliye olunca da hukuksuz yargılamaların, idamların, işkencelerin son bulması için Türkiye'deki ilk insan hakları kampanyasını başlatan Oflaz, kararını şöyle anlattı: "12 Eylül darbesinden sonra yazdığım bir yazı nedeniyle avukat savunması, bilirkişi raporu olmadan, bırakın Sivil Yargıtay'ı, Askeri Yargıtay'ın bile içtihatları çiğnenerek mahkum edildim. Dahası, yazıyı yazdığım tarihten çok sonra çıkartılan bir yasa geriye yürütülüp bana da tatbik edildiği için temyiz hakkım elimden alınarak mahkûm edildim. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde işkence gördüm. Cezaevinden çıktıktan sonra askeri yönetim tarafından iş bulmam engellendi, üç yıl işsiz bırakıldım. Kısacası, 12 Eylül askeri darbesinin her türlü hukuksuzluğuna uğramış, zulmünü görmüş biriyim.
Böyle biri olarak, darbeyi yapanlardan hesap sorulmasını engelleyen anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılmasına hayır diyebilir miyim? Askeri mahkemelerde yargılanmış bir sivil olarak, şimdi sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son veren bu anayasa değişikliğine 'hayır' diyebilir miyim? Doğal olarak bu anayasa değişikliğine 'evet' diyeceğim."
PARTİLER OYLANMIYOR
Oflaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Darbe anayasasının tümüyle değiştirilip, yerine yepyeni bir anayasa yapılması için de mücadelemi sürdüreceğim. Çünkü ben darbe anayasasının kısmen değil, tamamen değiştirilmesini istemekteyim. 12 Eylül referandumunu da bu yönde atılacak bir adım olarak görmekteyim. Ayrıca bu bir genel seçim değil referandum oylamasıdır. Verilen oylar AKP'yi ya da CHP'yi desteklemek için değil, anayasa değişikliği için verilmelidir. Oylanacak olan AKP ya da CHP değil, anayasa değişikliğidir."
Anayasa Paketine "EVET" diyenler
1-Adalet ve Kalkınma Partisi: EVET
2-Büyük Birlik Partisi: EVET
3-Devrimci Sosyalist İşçi Partisi: EVET
4-Hak ve Hakikat Partisi: EVET
5-Türkiye Partisi: EVET
6-Katılımcı Demokrasi Partisi: EVET
7-Eşitlik ve Demokrasi Partisi: EVET
8-Saadet Partisi : EVET
EVET açıklayan bazı STK'lar
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)
Hak-İş
Memur-Sen
Anayasa Paketine "HAYIR" diyenler
1-Cumhuriyet Halk Partisi: HAYIR
2-Milliyetçi Hareket Partisi: HAYIR
3-Demokratik Sol Parti: HAYIR
4-Türkiye Birleşik İşçi Partisi: HAYIR
5-Liberal Demokrat Parti: HAYIR
6-Demokrat Parti: HAYIR
7-Türkiye Sosyalist İşçi Partisi: HAYIR
8-Türkiye Müdafaa-i Hukuk Partisi: HAYIR
9-Hak ve Eşitlik Partisi: HAYIR
10-Ulusal Parti: HAYIR
11-Sosyalist Parti: HAYIR
12-Yeni Parti: HAYIR
13-Halkın Kurtuluş Partisi: HAYIR
14-İşçi Partisi: HAYIR
15-Vatanseverler Partisi: HAYIR
16-Yurt Partisi: HAYIR
17-İşçilerin Sosyalist Partisi: HAYIR
18-Özgürlük ve Dayanışma Partisi: HAYIR
19-Türkiye Komünist Partisi: HAYIR
20-Emek Partisi: HAYIR
21-Bağımsız Türkiye Partisi: HAYIR
HAYIR açıklayan bazı STK'lar
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu
KESK İzmir Şubeler Platformu
KESK Adana Şubeler Platformu
KESK Antalya Şubeler Platformu
Büro Emekçileri Sendikası (BES)
Petrol-İş Sendikası
Basın-İş Sendikası
Belediye-İş Sendikası
Deri-İş Sendikası
Harb-İş Sendikası
Hava-İş Sendikası
Tek Gıda-İş Sendikası
Tez-Koop-İş Sendikası
Türkiye Gazeteciler Sendikası
Tümtis Sendikası
Ağaç-İş Sendikası
Kristal-İş Sendikası
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV)
Anayasa Paketini "BOYKOT" edenler
1-Barış ve Demokrasi Partisi: BOYKOT
2-Ezilenlerin Sosyalist Partisi: BOYKOT
3-Sosyalist Demokrasi Partisi: BOYKOT
4-Emekçi Hareket Partisi: BOYKOT
12 eylül de mağdur olan kişilere bu anayasa ile sahip olunamaz. Darbezedelerin en büyük umudu Evren'in yargılanması , anayasa evet çoğunluğunu aldığında 30 sene dolacak ve darbeyi yapan Evren yargılanamayacak. Hem kim yargılanacağı ihtimali var olan bir anayasaya evet diyeceğim diye açıklama yapar ki? Büyük bir samimiyetsizlik var, önce Evren i köşkte ağırla sonra yargılamanın önünü aç; ülkücülere kurşun sık sonra ülkücülerin 12 Eylül'de çiğnenen hakları için evetlerini almaya çalış. Kabataslak bakılınca masum gibi görünen maddeler... Oysa şeytan ayrıntı da gizli.
Darbecilerin yargılanacağına inanmıyorum. Geçici 15. madde kalksın diyorlar zaten hükmünü yitirmiş bir madde bu. 12 eylülde 30 sene dolacak yani zaman aşımına uğrayacak. Hem hangi darbeci hadi beni yargılayın diye referandumda 'evet' der ki?? Samimi bulmuyorum bu düzenlemeleri, önce köşkte ağırla (kenan evren i) sonra yargılamaya kalk; ülkücüler çok yara aldı de feryat et , 12 eylülde onlara kurşun sıkanlardan ol. Büyük çelişki..
Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, referandumda 'Evet' oyu kullanacaklarını belirterek ''12 Eylül darbecilerin darbelerle kirlettiği bir gün. 12 Eylül millet iradesiyle temizleyeceğimiz gün olacak'' dedi.
Gündoğdu, Memur-Sen Konfederasyonu tarafından Balçova Termal Otel'de düzenlenen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, hükümetle bugün toplu görüşmeyi tamamladıklarını görüşme sonucunda memur maaşlarında yüzde 4 4 artış, 80 TL ek ödeme, 20 20 TL aile yardımı (sözleşmeliler dahil), 15 TL toplu görüşme primi verilmesinde anlaşıldığını,
ayrıca memurlarla ilgili 54 madde üzerinde uzlaşı sağlandığını söyledi.
Anayasa Mahkemesi, YÖK, YAŞ, Milli Güvenlik Kurulu ve HSYK'nın ''darbe ürünleri'' olduğunu savunan Gündoğdu, topyekün bir Anayasa değişikliği istediklerini, anayasa paketinin bunun için bir yol haritası çizeceğini ifade etti.
Anayasa'daki geçici 15. maddenin ''sadece Kenan Evren'i değil, Balyoz plancılarını, ıslak imzacıları, kirli toplum mühendislerini'' de güvence altına aldığını öne süren Gündoğdu, ''21. yüzyılda hala hukuk devletini katledenleri koruyan bir madde duruyorsa sadece bu maddeni çıkması için bile Memur-Sen'in 'Evet' deme mecburiyeti var'' dedi.
''Garsona kızarak aç kalıyorlar"
Muhalefetin anayasa paketine bir eleştirisinin olmadığını, çünkü ''yemeğin lezzetli'' olduğunu ifade eden Gündoğdu, şöyle konuştu:
''Ama yemeği getiren garsondan gıcık oluyorum yaklaşım bu. Garsona kızarak hem kendileri aç kalıyor hem de milleti aç bırakmaya çalışıyorlar. Bu zamana kadar halkçılığı ilkesi olarak yazan partiler bu milletin geleceği için iyi bir şey yaptı da bu camia karşı mı çıktı?. 1989 yılında hazırladığınız demokratikleşme raporuna bugün sahip çıkamıyorsanız, demokratik açılım gibi teröristle bölge halkını ayıran projeye ihanetle yaklaşıyorsan, sonra da teröristlerin hepsini affetmeye kalkışıyorken bunu milletin görmediğini mi zannediyorsun? Onun için bu pakete 'Evet' demekle kalmıyoruz. Hedefimiz her bir kişinin en az 50 kişiye 'Evet' dedirtmesi lazım. Hem İzmir'in imajını düzeltmeliyiz hem de Türkiye'ye katkıda bulunmalıyız.''
Hükümetin sunduğu Anayasa paketinin 26 maddesinin hiçbirisinin lüzumsuz olmadığını dile getiren Gündoğdu, ''26 maddede demokratik açığı gideriyor'' dedi.
Anayasa paketinin getirdiği yeniliklere değinen Gündoğdu, ''Anayasa Mahkemesi'ni sadece CHP'nin müracaat yeri olmaktan da çıkarmış olacağız'' diye konuştu.
Pakete karşı çıkanlar
Genel seçimlerde hangi partiye oy verilecekse verilsin referandumda 'Evet' oyunun kullanılması gerektiğini savunan Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:
''12 Eylül milli maçımızın günü. Bu ülkenin geleceğini aydınlatmanın günü. Darbecilerin ekmeğini kısmanın milletin ekmeğini büyütmenin, darbecilere haddini bildirmenin, milletin özgürlüklerinin genişletmenin günü. 12 Eylül darbecilerin darbelerle kirlettiği bir gün. Millet iradesiyle temizleyeceğimiz gün olacak.''
AKP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu ise 12 Eylülde yapılacak referandumla ilgili olarak, 'statükocu'larla, 'dinamik güçler' arasında mücadele yaşandığını, statükocuların referandumun kabul edilmemesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.
12 Eylül 1980 darbecilerinin hazırladığı ve 1982 yılında yürürlüğe giren Anayasa, temel özgürlükleri reddeden; asıl niteliğini yasakların oluşturduğu; yurttaşı devlete karşı değil, devleti yurttaşlarına karşı nasıl koruyacağını belirlemeyi temel alan bir Anayasadır.
Bu nedenle, yürürlüğe girdiğinden beri 30 yıllık süre içinde 12 Eylül Anayasası’nın tümüyle yürürlükten kaldırılması ve yeni bir anayasanın toplumsal uzlaşmayla hazırlanması için mücadele ettik. Bu dönem içinde DİSK tarafından çeşitli tartışma toplantıları düzenlenmiş, raporlar ve incelemeler yayınlanmış, 12 Eylül’ün yıldönümlerinde gerçekleştirilen yürüyüş ve mitinglerde yeni bir demokratik anayasa talebi sürekli olarak dile getirilmiş ve Kongre Kararları alınmıştır. DİSK’in bu amaçla gerçekleştirdiği en yeni ve kapsamlı çalışmalardan biri de son dönemde geniş bir uzmanlar kurulu tarafından hazırlanan “Özgürlükçü-Eşitlikçi Demokratik ve Sosyal Yeni Bir Anayasa İçin Temel İlkeler” raporudur. (Rapora internet üzerinde http://www.disk.org.tr/default.asp?P...&ContentId=787 adresinden ulaşılabilir)
Ne yazık ki AKP tarafından hazırlanan “Anayasa Değişiklik Paketi”nde toplumun ekonomik, sosyal ve demokratik talepleri görmezden gelindiği gibi, gerçekten emekçiler yararına bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.
Bizler, 12 Eylül Anayasa’sını “değiştiriyormuş gibi yaparak aslında her şeyi olduğu gibi bırakan” ve bu sözde değişikliklerle 12 Eylül Anayasası’nı ayakta tutmaya çalışan AKP’nin “Anayasa Değişiklik Paketi”ne karşı çıkıyoruz.
Bu halkoylamasında ‘Evet’ demek, AKP’nin kendi gücünü arttırmak amacıyla, bir değişim aldatmacası ile perdelediği 12 Eylül Anayasası’nın yeni şekline ‘Evet’ demektir.
Evet demek, vesayete karşı çıkıyormuş gibi gözüken AKP’nin kendi vesayetine evet demektir.
· Krizin faturasını emekçilere keserek, açlık, yoksulluk ve işsizliği yaratan,
· İşçilerin kiralanmasını hedefleyerek, sendikal ve sosyal haklarını ortadan kaldıran ve işçileri köleleştiren “Özel İstihdam Büroları”nı kurmaya çalışan,
· Katkı payları veya “dönüşüm projeleri”yle eğitim ve sağlık haklarını gaspeden,
· Çalışanlara mezarda emekliliği reva gören ve sosyal devletin bütün kazanımlarını yok sayan yeni emeklilik yasasını çıkartan,
· İşsizlik Sigortası Fonu’nu amacına uygun kullanmayarak gerçek sahibi olan çalışanlara kara günlerinde aktarmak yerine, sermayeye aktarmak isteyen,
· Emekçilerin ömürlerini tüketerek hak ettikleri kıdem tazminatlarını ortadan kaldırmaya hazırlanan,
· İşçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini sınırlayan 2821-2822 sayılı Sendikalar Yasası’nı 8 yılllık iktidarı boyunca değiştirmeyen,
· Gece yarısı çıkarılan yasalarla sendikaları mali denetim adı altında denetim ve cezalarla iyice kıskaç altına almak isteyen,
· Bizzat İçişleri Bakanlığı’nın açtığı davalarla EMEKLİ-SEN’i kapatan, ÇİFTÇİ-SEN ve GENÇ-SEN’e kapatma davaları açan,
· Kamu çalışanlarına grevli-toplu sözleşmeli sendikal hakkı çok gören bir hükümettir!.
Böyle bir hükümet, gerçek anlamda temel hak ve özgürlükleri genişleten Anayasa değişiklikleri yapabilir mi? Yapmaya çalışması inandırıcı olabilir mi?
AKP iktidarının sekiz yıllık uygulamalarının açıkça gösterdiği gibi, yapısı, siyasal programı ve anlayışı uygun olmadığı için, yapılan değişikliklerin birçoğu mevcut yasalardan daha geri bir düzenlemeyi içermekte ve 12 Eylül anlayışını kalıcılaştırmaktadır.
Çünkü öngörülen değişikliklerle;
· Kamu çalışanları için yasakçı 12 Eylül Anayasası’ndan daha baskıcı ve mutlak grev yasağı içeren düzenlemeler getirilmektedir.
· Çalışanlar için gerçek ve özerk bir toplu sözleşme düzeni öngörülmemekte, emekliler için ise siyasal iktidarın kararına bağlı uygulama yasa aracılığıyla sürdürülmektedir.
· Değiştirilen birçok maddede eskisinden de uzun ve ayrıntılı hükümler getirilerek 12 Eylül Anayasası’nın yasakçı özü hem içerik hem de yöntem olarak olduğu gibi korunmaktadır.
· Grev ve sendikal haklar alanındaki değişiklikler anlamlı hiçbir değişim sağlamayacak şekilde düzenlenmiş olup, bir gözboyamayı ve çarpıtmayı yansıtmaktadır.
· Devletin yapısına ilişkin düzenlemeler yürütme organının ağırlığını arttıracak ve tek adam yönetimi ile polis devleti görünümünü yoğunlaştıracak bir nitelik taşımaktadır.
· Sosyal devlet ilkesini güçlendirecek, siyasal hakları ve demokratik temsili geliştirecek hiçbir düzenlemeye yer verilmeyerek, 12 Eylül 1980 darbesiyle yerleştirilen siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin sürdürülmesini sağlayacak bir anlayış açıkça ortaya koyulmuştur.
· Anayasa Mahkemesi üye sayısı 11’den 17’ye çıkarılmakta; üyeleri belirleyen kişi ve kurumlara TBMM eklenerek, Cumhurbaşkanı’nın 14 üyeyi, Meclis’in ise 3 üyeyi seçme ve atama yetkisi getirilerek ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN SEÇİMİNDE SİYASAL İKTİDARIN ETKİSİ ARTTIRILMAKTADIR.
· HSYK ÜZERİNDE YÜRÜTMENİN GÜCÜ VE ETKİSİ ARTTIRILARAK YARGI BAĞIMSIZLIĞINDAN DAHA DA UZAKLAŞILMAKTA, VESAYET SİSTEMİNİN DEĞİŞTİRİLDİĞİNİ SÖYLEYENLER VESAYET SİSTEMİNİ YAYGINLAŞTIRMAKTADIR!
Kısaca AKP bu paketle Türkiye’ye özgürlüğü, eşitliği, demokrasiyi çok görmektedir!
Hükümetin toplumsal mutabakat aramaksızın “ben yaptım oldu” mantığıyla hazırlayıp referanduma sunduğu Anayasa değişikliği kabul gördüğü takdirde, belki AKP” kendi geleceğine güvenle bakabilecek”, ama, bu ülkenin emekçileri kesinlikle daha güvenli bir geleceğe kavuşamayacaktır.
AKP’nin siyasal hedefleriyle sınırlı olarak hazırlanan ve 12 Eylül düzenini PEKİŞTİRECEK bu sözde değişiklik paketi yırtılıp atılmalı, emekten barıştan, özgürlükten yana değişim sağlayacak bir anayasa ivedilikle gündeme alınmalıdır.
Bu nedenle DİSK, otuz yıldır içinde yaşadığımız baskıcı düzenin olduğu gibi sürmesinden başka bir sonuç doğurmayacak olan bu Anayasa Değişikliği Paketi’ne “HAYIR“ diyerek; özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik ve sosyal yeni bir anayasa yolunda mücadelesine devam edecektir!
12 Eylül 1980 darbesinin mağdurları anayasa değişikliğiyle ilgili referandum tarihini iple çektiklerini söylüyor. Ülkücü oldukları gerekçesiyle darbe döneminde aylarca işkence gören Abdulvahap ve Ziya Doğan kardeşler, "Biz ölümü defalarca yaşadık. Elimize bugün böyle bir fırsat doğmuşken, terörün bitmesi ve gizli devletin yok olması için 'evet' oyu kullanacağız." diyor.
Mardin'in Midyat ilçesinde yaşayan Doğan kardeşler, çektikleri işkenceleri anlatırken yeniden o günleri yaşıyor. Aylarca beton zemin üstünde yattıkları, dayak yedikleri, aile üyelerinin kendilerini ziyaret etmelerine izin verilmediğini belirten Ziya Doğan, o günlerin hesabını sormak istediklerini kaydediyor.
Gözleri önünde öldürülen insanları hala unutamadığını belirten Abdulvahap Doğan da, "Memleket menfaatini düşünen herkesin referanduma katılarak 'evet' demesi lazım." şeklinde konuşuyor.
'Evet' daha ileri bir demokrasi için basamak olacak
Mersin Akdeniz Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) Başkanı Gökhan Sadıkoğlu, 12 Eylül'de yapılacak referandumda 'evet' demenin daha ileri bir demokrasi için basamak olacağını belirtti.
Sadıkoğlu yaptığı açıklamada anayasa değişiklik paketine baktıklarında 'keşke daha kapsamlı olsa' dediklerini, ancak taleplere tam olarak cevap veremese de bu yolda atılmış önemli bir adım olarak gördüklerini kaydetti. Demokrasi taleplerini seslendirme ve yerleştirme adına millet olarak zor bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Sadıkoğlu, çekilenleri doğum sancısına benzetti. Çekilen sıkıntıların sabır ve demokrasi taleplerini geliştirdiğini ifade eden Sadıkoğlu, "Bugün yaşadığımız gerilim, 60'ların, 70'lerin ve 80'lerin askeri darbesi, 97'nin 'balans ayarı'nın ardından gelinen noktayı göstermesi bakımından dikkat çekici. Sistemi askıya almadan, hükümeti devirmeden, sistem içinde kalarak mücadele etmeyi öğrendiğimizin belgesidir. Aynı zamanda halkın seçtiklerinin de devrilmeden durabilme gücüne ulaştığının ispatıdır." diye konuştu.
12 Eylül'de sınırlı da olsa bir değişiklik için referanduma gitmenin önemli bir adım olduğunu anlatan Sadıkoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye'nin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan devinim, bundan sonra iktidara gelmesi muhtemel bütün partilerden aynı değişimi talep edecektir. Muhalefet partilerinin referandumu iktidar-muhalefet polemiğine, rejim polemiğine kilitlemekten vazgeçip, toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek konularda rekabete girişmesi daha gerçekçidir. Artan genç nüfus, yükselen eğitim seviyesi, toplumda hayat standartlarının yükselmesiyle birlikte, işsizlikten doğan paradoks iktidara talip olanlardan çok daha fazlasını istemektedir. Türkiye'yi yönetmeye talip olanların bundan sonra sürekli yükselen beklentilerle karşı karşıya kalacağı açıktır."
Yeni anayasanın getireceği yenilikler hakkında da bilgi veren Sadıkoğlu, tümüyle oylanacak pakette yer alan Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nın yapılarındaki değişikliklerin gerçek bir hukuk devleti olabilmek için atılan çok önemli adımlar olduğunu söyledi. Bu nedenle Mersin ASİAD olarak 12 Eylül referandumunda oylarının 'evet' olacağını ifade eden Sadıkoğlu şunları kaydetti: "Bu referandum partiler üstü bir meseledir. Siyasi görüşlerini bir yana bırakarak referanduma 'evet' demek, toplumun demokrasiyi özümsediğini ve kendi hakkındaki kararları kendisinin verebilme rüştüne erdiğinin ispatı olacaktır. Hepimizin şimdiye kadar olduğu gibi ülkemizin geleceği adına üzerimize düşeni hakkıyla yapacağımıza inancımız tamdır."
Van-Hakkari Tabipler Odası'ndan 'evet' çağrısı
Hakkari Tabipler Odası, referandumda ortaya konan değişikliğin ülke adına, özgürlükler adına, gelecek nesillere daha iyi bir ortam hazırlamak adına desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı açıklamada, referandumda 'evet' demenin siyasi bir partiyi desteklemek anlamına gelmediği kaydedildi. Anayasa değişiklik paketiyle alakalı yapılacak referandum için sayılı günler kaldığı belirtilen açıklamada, "Fakat halkımızın çoğunluğunun konuyla alakalı doyurucu bilgiye sahip olmadığını gözlemlemekteyiz. 27 Mayıs ve 28 Şubat gibi 12 Eylül darbesi de ülkemizde ekonomik ve siyasi özgürlüklere vurulan en büyük darbelerden biridir. Üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen halen hesabının sorulamaması, ülkemiz ve halkımız adına büyük bir demokrasi ayıbıdır." denildi.
Referandum oylamasının siyasi amaçlı olmadığı vurgulanan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Van-Hakkari Tabip Odası olarak çocuklarımıza biraz daha özgür ve demokratik ortam bırakmak ve daha kardeşçe yaşanan bir ülke için tüm meslektaşlarımızı ve halkımızı referandumda 'evet' demeye çağırıyoruz."
Şırnak Barosu: Sivil anayasa için referandumda 'evet'
Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, referandumda 'evet' oyu kullanacaklarını açıkladı. 'Değişiklik yetmez ama evet' diyenlere dikkat çeken Elçi, "Bence hiç yetmez ama evet." dedi.
İlerde herkesi tatmin edebilecek tamamıyla sivil bir anayasanın yapılabilmesi için referandumda 'evet' çıkması gerektiğini vurgulayan Elçi, 'hayır' için herhangi bir sebep olmadığını belirtti.
Elçi, "Önemli olan şuan ki değişiklik önceki değişikliklerden daha ilerici değil mi, değil mi? Daha ilerici. Daha üstün değil mi? Daha üstün. Yani şu yetmeyen değişikliklerde çok ciddi ilerlemeler mevcuttur. Önceki maddelerden kat kat daha ilerici, daha özgürlükçüdür. Bu sebeple biz 'evet' denilmesi gerektiğine inanıyoruz." şeklinde konuştu.
Anadolu Yazarlar Birliği referandumda 'evet' diyecek
Türkiye'nin daha refah ve demokratik bir ortama dönüşmesi için 12 Eylül'de yapılması planlanan referanduma birçok sivil toplum kuruluşundan 'evet' çağrısı geldi. Anadolu Yazarlar Birliği'nden de referanduma 'evet' çağrısı geldi.
Merkezi Şanlıurfa'da olan Anadolu Yazarlar Birliği yaptığı yazılı açıklamada referandumda 'evet' oyu kullanacaklarını açıkladı. Ülkenin geçirdiği kritik döneme işaret eden Anadolu Yazarlar Birliği Genel Merkezi, bu kritik dönemde demokrasinin yanında yer alacaklarını belirtti. Ülkenin her on yılda bir yapılan darbelerle geriye gitmesine göz yumulamayacağının altını çizen Birlik, darbe günlerinin bir daha yaşanmaması adına demokrasi adına atılan ilk adımı yetersiz görmekle birlikte kabul ettiklerini belirtti.
Yaptığı yazılı açıklamada Referandumu çok değerli ve hayati gördüğünü kaydeden Birlik, baskılara boyun eğilmeden herkesin sandık başına gitmesi çağrısında bulundu. Referanduma gidecek olan paketin gerçek demokrasi için yetersizliğinden yakınan Yazarlar Birliği, "atılan bu yetersiz adımın gerçek ve sivil bir anayasanın ilk adımı olacağını umuyor, bu vesileyle 'yetmez ama evet!' diyoruz." açıklamasını yaptı.
Öte yandan 'evet' oyunu kullanırken hiçbir partiye yakın olmak veya herhangi bir partiye tavır almak amacının güdülmediği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Referandumda 'evet' oyu kullanmanın herhangi bir partiye oy vermek, ya da herhangi bir partiye karşı olmak anlamına gelmediğini hassasiyetle vurgularız. Burada ülkemizin geleceğinin oylandığı bilinciyle hareket ettiğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."
Eğitimciler de referandumda 'evet' diyecek
Eğitim Bir Sen Sakarya Şubesi, üyelerinin Anayasa değişikliğini bir 'toplumsal sözleşme olarak nitelendirerek Anayasa Değişikliği'ne 'evet' oyu vereceğini açıkladı.
Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Sevban Yıldırım, yaptığı açıklamada, düşünce ve kanaat özgürlüğünün sağlandığı, bireysel özgürlük alanlarının genişletildiği, herkesin temel kimliğinin gereği, doğuştan gelen temel haklarını yaşamsal hale getirebildiği yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini her fırsatta talep eden bir sendika olduklarını söyledi.
Yıldırım, "Demokrasiye zemin hazırlayacak sivil toplumun yaşam alanı olan sivil anayasa ile ilgili yapılacak her türlü düzenlemeyi destekliyoruz." dedi.
"NİÇİN 'EVET' DİYECEĞİZ"
Yıldırım, 12 Eylül referandumunda neden 'evet' diyeceklerini, bunun da bir çok sebebi olduğunu belirterek, bu sebepleri şöyle sıraladı: "Kamusal ya da özel hayatta dezavantajlı konumda olan; kadınlar, çocuklar, özürlüler, yaşlılar, şehitlerimizin dul ve yetimleri için, kişilerin gelişigüzel fişlenmemesi için, bilgi edinme özgürlüğünden istifade edebilmek ve hakkımızdaki yanlış kayıtları düzeltebilmek için yurt dışı çıkış özgürlüğünün kısıtlanmaması için, her türlü iş ve eyleminden dolayı haksızlığa uğrayan vatandaşımızın mahkemeler dışında da şikayet edebileceği bir mercii olarak Kamu Denetçiliği Kurumu'nun kurulması için,12 Eylül Darbesi'ni yapanlardan hesap sorulabilmesi için, YAŞ kararlarıyla ordudan atılanların mahkemelerde haklarını arayabilmesi için 'evet' diyeceğiz.
Yıldırım, ayrıca, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son vermek için, vatandaşın Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurma hakkı için 'evet' oyu vereceklerinin altını çizerek gerekçelerini şöyle sürdürdü: "HSYK'nın temsil gücünün artması demek olan tüm hakim ve savcıların HSYK üyelerini seçiminde söz sahibi olması için, sendika olmanın olmazsa olmaz şartı olan toplu sözleşme hakkı için, grev hakkının önündeki engellerin kaldırılması için, memurlara ve diğer kamu görevlilerine verilen kınama ve uyarı cezalarına yargı yolunun açılması için, emekli memurların da toplu sözleşmeden yararlanması için, yeterli görmediğimiz ama bu günden daha iyi yarınlara bizi taşıyacağına inandığımız anayasa değişikliğine, toplu sözleşme yanında toplumsal sözleşmeye de katkı sağlayacağı inancıyla 'evet' diyoruz."
Isparta referandumda 'evet' diyen ilk 5 il arasında yer alır
AK Parti Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt, Isparta 'nın 12 Eylül'de yapılacak referandumda 'evet' diyen iller arasında ilk 5'e gireceğine inandığını söyledi. Isparta merkez ve ilçelerinde çalışmalarını sürdüren Milletvekili Kurt, referandumda Isparta genelinde kullanılacak olan oyun yüzde 65'nin 'evet' olacağını ileri sürdü. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK)'nun yapısının değiştirilerek yeni bir sekreterya ile birlikte bütçeye kavuşturulacağını ifade eden Kurt, "Yargı daha bağımsız bir yapıya kavuşturulmuş olacak. Anayasa Mahkemesi'nin de üye seçim sistemi değişecek. Bağımsız ve demokratik bir yapıya kavuşturulacak." dedi.
Kurt, bu referandumun 12 Eylül Anayasası'nın benimsenmediği gerçeğinin ilk defa halk tarafından ifade edilmesi olacağını kaydetti. Haydar Kemal Kurt, "Hayır'cılar oluşturdukları ret cephesi ile milli egemenliğin gerçeklerini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu farkındalığı niçin engellemeye çalışmaktadırlar. Bu farkındalığı niçin engellemek istediklerini ret cephesi açıklamak zorundadır. Bu referandumda yeniden sivil bir Anayasa yapılabileceği dosta düşmana gösterilecektir. Bundan sonraki süreçte katılımcı demokrasinin halkın olacağı bir süreç olacaktır." diye konuştu.
Ülkenin birincil sorununun katılımcı demokrasiyi gerçekleştirememek olduğunu ifade eden Kurt, Anayasa paketinde çocuklar, kadınlar, özürlüler, gazi, şehit, dul ve yetimleri, memurlar, işadamları, ekonomi dünyası, yargı erki gibi birçok kesimi ilgilendiren konular ve anayasal sorumlulukla ilgili düzenlemelerin yer aldığını anlattı. Kurt, şunları söyledi: " İşte referandum ilk defa bu katılımcı demokrasinin ülkemizde ilk defa millet eliyle gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. Bu referandum Türkiye'deki siyasi çarkın millet vatandaş odaklı döngüsünün startını verecektir. Isparta halkımızda bu noktada bu referanduma sahip çıkacaktır. Demokratik duyarlılığın gereğini yerine getirip yüksek oranda bu pakete 'evet' diyecektir."
Kurt, Isparta'da gerek halkın ferdi taleplerini, gerekse ekonomik girişim alanlarını güçlendirme ve geliştirme hususunda ciddi çalışmalar sergilediklerini belirterek, "Tarıma 170 milyon TL değerinde desteğimiz oldu. Üniversitemize yeni fakülteler yolda, öğrenci sayımız 50 bini buldu. Tarımsal Kalkınma Hibe Kredilerinde ciddi destekler verildi." şeklinde konuştu.
"AKIL VE MANTIK 'EVET' DİYOR"
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu, Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ederek, anayasa değişikliğine destek istedi. Referandum sayesinde işadamlarının önünün açılacağını anlatan Arzu, yurt dışına çıkışlarda artık sorun yaşanmayacağını söyledi. 2007 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı referandumunda Diyarbakır'da seçime katılımının yüzde 50 olduğunu ve yüzde 93 oranında 'evet' çıktığını hatırlatan Arzu, 12 Eylül'de de benzer bir durumun yaşanacağını tahmin ettiğini belirtti.
Askeri ve bürokratik vesayetin son bulmasına neden olacak referandumun Anayasa Mahkemesi'nin işleyişine de katkı sağlayacağını vurgulayan Arzu "Başörtüsü yasağının kalkması için Meclis'te oluşturulan mutabakat sonucunda 411 oyla kabul edilen anayasa değişikliğini, mahkeme tarafından yetki aşılarak iptal etmiştir." dedi.
Referandumun demokrasi ve özgürlükleri geliştirmesinin yanında iş dünyasına da katkı sunacağına kaydeden Arzu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Pakette yurt dışına çıkışları zorlaştıran gerekçelerin yumuşatılması var. Bu da iş dünyasını çok yakından ilgilendiriyor. Bunun yanında ekonomiyi ilgilendiren maddelerden biri de önceki yılarda toplanan ekonomik ve sosyal konseyim bu paketle birlikte anayasal güvenceye kavuşmasıdır."
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu, Diyarbakır Organize Sanayi İşadamları Derneği (DOSİAD) Başkanı Aziz Özkılıç'ı da ziyaret etti.
Kutbettin Arzu'nun ticaret odası başkanlığı yaptığı yıllarda OSB'ye büyük emekleri olduğunu ifade eden Özkılıç, 12 Eylül'de oylanacak 26 maddelik paketi tek tek incelediğini belirtti. Özkılıç, "Akıl ve mantık bu pakete 'evet' denmesini gerektiriyor. 1980 askeri darbesinden en fazla güneydoğu etkilendi. İnanıyorum ki bu referandumda halkımız elini vicdanına koyarak 'evet' diyecektir. Bu da Türkiye'de bazı şeylerin değişmesine başlangıç teşkil edecektir." dedi.
KİBİRLERİNDEN HAYIR DİYORLAR
Adana'nın Kozan ilçesi Karanebili köyünde 7 dönem muhtarlık yapan Mamut Dinçer, referandumu sabırsızlıkla bekliyor. 79 yaşına basamak dayayan tecrübeli muhtar, referandumu darbecilerle hesaplaşmak için fırsat olarak gördüğünü söyledi.
'Hayır' diyen siyasi parti genel başkanlarının içgüdülerinin mantıklarının önüne geçtiğini savunan Dinçer, "Aslında onlar da anayasa değişikliğini istiyorlar. CHP'liler 'seçimi yapalım ondan sonra anayasayı değiştirelim' dediler. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu da, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de anayasanın değişmesini istiyor. Çünkü onlar da bu yasanın bazı maddelerinden memnun değiller; ancak Başbakan Erdoğan anayasa değişikliğine 'evet' dediği için kibirlerinden 'hayır' diyorlar. Yani burada onların içgüdüleri mantıklarının önüne geçiyor." dedi.
Referandumda evet oyu verecek olmasının gerekçelerini anlatan Dinçer, şöyle devam etti: "Ben 1931 doğumluyum. Beş kız iki oğlan babasıyım. Buradaki anayasa değişikliği artık siyasi bir mesele değil halk meselesidir. Millet olarak böyle bir anayasa değişikliğine ihtiyacımız var. Bugün referanduma hayır diyenlerin birçoğu geçmişteki olayları görmedikleri için hayır diyorlar. Oysa o dönemlerde yaşasalardı bugün güle oynaya evet derlerdi. Bence referanduma yüzde 57'in üzerinde evet çıkar."
REFERANDUM PARTİLER ÜSTÜ BİR MESELE
Şırnak'ın Cizre ilçesinde faaliyet gösteren Cizre Genç İşadamları Derneği Başkanı Ali Bingöl, referandumda 'evet' oyu kullanacaklarını açıkladı. Mevcut Anayasa değişikliğinin yeterli olmadığını; ancak ilerisi için çok önemli bir adım olduğunu belirten Bingöl, "Bunu bir parti projesi olarak görmek yanlış olur. Darbe anayasasında müspet değişiklik önemlidir. Bunu partiler üstü bir mesele olarak görüyoruz." dedi.
Anayasa değişikliği paketinin içinde çok önemli maddeler bulunduğunu vurgulayan Ali Bingöl, 12 Eylül darbecilerine yargı yolunun açılmasını önemsediklerini kaydetti.
Bingöl, şöyle konuştu: "Dokunulmazlık zırhları kalkacak. Küçüklüğümüzden beri bu bölgede oynanan oyunlara şahit olduk. Allah o günleri bir daha göstermesin. Bu bölge insanı çok acı çekti. Daha huzurlu daha demokratik bir ülke hayali, özlemi hep kurduk. Şuan elimize bir fırsat geçtiğini düşünüyorum. Onun içindir ki biz Cizre Genç İşadamları Derneği olarak artık bazı tabuların yıkılmasının zamanı geldiğini düşünüyoruz. Daha demokratik daha huzurlu bir Türkiye için referandumda evet diyeceğiz."
İSİAD DA EVET DEDİ
İstanbul Sanayici ve İşadamları Derneği (iSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Adıgüzel demokrasinin kökleşip, standartlarının yükseltilmesi konusunda Türkiye’ye önemli fırsatlar sunan anayasa değişikliği referandum oylamasında İSİAD olarak “Evet” diyeceklerini açıkladı.
Rıza Adıgüzel yapmış olduğu açıklamasında ''ülkemizin refah seviyesinin artması, demokrasi standartlarının yükseltilmesi, bireysel hak arama imkanlarının genişletilmesi gibi bir çok hususta önceki maddelere göre devletin çok daha ileri, modern bir yapıya kavuşacağına inanıyoruz'' derken, İSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yrd. Yavuz Canikli ise, ''İş dünyasına bakan yönü ile artık fuar ya da iş gezilerine giderken havaalanından geri dönmeye son diyebileceğimiz bir değişikliğe ''EVET'' demeliyiz, bireysel hak arama alanlarının genişletilmesi ile haklarımızı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde aramak yerine kendi ülkemizin Anayasa Mahkemesinde arayabilmemize olanak sağlayan bu değişikliğe ''EVET'' demeliyiz'' açıklamalarında bulundu.
Genç İSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Emin ERİŞEN ise, ''Yüzyıllar süren milletçe gerileme sürecine yine milletimiz adına ''DUR'' diyecek olan ve bir çok fırsatı içinde barındıran bu Anayasa değişikliği paketine özellikle ''İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın'' perspektifine uygun bir zemin sağlayacağına inandığımız için GENÇ İSİAD olarak ''EVET'' diyeceklerini açıkladı.
İstanbul Sanayici ve İşadamları Derneği 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan Anayasa Değişikliği oylamasında kararını ''EVET'' olarak açıkladı.
Milliyetçi Hareket Partisi, devlet ile toplum arasındaki ilişkiler ile karşılıklı hak ve sorumlulukları düzenleyen kurallar manzumesinin başlangıcı olan anayasaların öneminin ve vazgeçilmezliğinin farkında ve şuurunda olan bir siyasal partidir. Milliyetçi Hareket’e göre millet, tarihin içinden gelerek ortak dil, kültür, inanç, ülkü gibi bileşenlerin güçlü bir çekim oluşturarak yarattığı beşeri bir uzlaşma alanıdır.
Devlet, bir arada yaşamayı benimsemiş bu toplulukların kaynaşarak birbirlerine kuvvet ve direnç kattığı siyasi buluşma sahasının yönetim gücü, demokrasi ise toplum, devlet ve kurumların aralarındaki ilişkilerin sınırlarını hak ve yükümlülükler içinde belirleyen özgürlük sağlama ortamının adıdır.
VAZGEÇİLMEZ BAĞ: TOPLUMSAL İTTİFAK
Millet olma hali durağan ve bitmiş bir son değil, sürekli yeni oluşları da içinde taşıyan yenilenen bir yapının tanımıdır. Bu değişkenlik ve oluş hali elbette ki ihtiyaçları da, ülküleri de, ilişkileri de değiştirecektir. İnsanın değiştiği ve geliştiği bir değerler sisteminde onu tanzim etme iddiasındaki anayasa metinlerinin sabit kalması elbette ki düşünülemez.
Hatta anayasa değişikliklerine yönelik alttan üste doğru gerçek ve doğal bir toplumsal talebin olması, demokratik kültürün yerleşmesinin işareti ve toplumun durağan kalmayacağının bir belirtisi bile sayılabilir.
Başka bir ifade ile mesela yirmi beş yıl önceki toplumun şartlarına göre konulmuş anayasal kurallar manzumesinin çeyrek yüzyıl sonra bile aynen uygulanıyor olması, aslında toplumun durağan hale geldiğinin bir göstergesi olabilir ve ülkemiz şartlarında olumlu bir sonuç da değildir.
Bu nedenle anayasaların değişiminde ilk ve vazgeçilmez esas toplumun değişim arzusu ve yeni şartlara intibak etmekteki güçlüklerin kaldırılması beklentisidir. Yasaların çıkarılmasında ve uygulanmasında da esas olan toplumun düzeni, işleyişi ve ilerleyişidir.
Anayasa ile toplum arasındaki bu vazgeçilmez bağ ve ilişki, kaçınılmaz olarak geleceğe dönük uzlaşma alanlarında bir toplumsal ittifakın olmasını da zorunlu kılar.
İTTİFAKSIZ METİNLER ÇATIŞMALAR YARATIR
Bu, adına anayasa yapılacak veya anayasa maddeleri oluşturulacak toplumun, tıpkı bir millet haline gelirken üzerinde uzlaştığı sosyo-kültürel ortam gibi, siyasal bir uzlaşma alanına ihtiyaç göstermesi demektir ve doğaldır.
O halde anayasalar, tesir edecekleri ve şekil verecekleri toplumun azami uzlaşması olmadan çıkarılmaları halinde etkilerini de nüfuz alanlarını da kaybederler.
Bu itibarla adına anayasa yazılan bir milletin büyük bir çoğunlukla ittifak etmediği metinler toplumu kuşatmayacağı gibi, maksadının hilafına uzlaşma değil yeni çatışma alanları oluşturarak doğal ve hukuki amaçlarına ters düşerler.
Bugün içinden geçtiğimiz kriz ortamında, kapsamlı Anayasa değişiklikleri için vazgeçilmez önşart olan siyasi istikrardan bahsedilemeyeceği ortadadır.
Türkiye çok ciddi iç ve dış sorunlar ile karşı karşıya olup kritik bir dönemden geçmektedir. Bu sancılı süreçte, terörle mücadele, etnik bölücülük, uluslararası çalkantılar, yoksulluk ve işsizlik ülkemiz için son derece önem taşımaktadır.
Hayatın her alanını yakından ilgilendiren siyasal, sosyal, ahlaki, ekonomik ve güvenlik gibi sayısız sorunlar çözüm beklerken ülkemizin Anayasa değişiklikleri süreci ile oyalanması en büyük talihsizlik olmuştur.
AKP AMBALAJLARIN ARKASINA SAKLANIYOR
Mevcut ortam dikkate alındığında, ortada, gerginlik, kutuplaşma ve istismarla boğuşarak yönetilemeyen bir Türkiye; sorun çözme inisiyatifini elinden kaçırmış bir ülke; yılların hassas dengelerini bozarak iradesini yabancıların insaflarına bırakmış bir hükümet; açlığa, yokluğa, işsizliğe ve yoksullukla mahkûm edilmiş insanlar ve kardeşliği sorgulatılmak istenen bir millet gerçeği karşımızdadır.
Sekiz yıl boyunca AKP hükümetlerinin sorunlar karşısındaki acziyeti, ekonomiden iç siyasete, uluslararası ilişkilerden sözde özelleştirmeye kadar her alanda dış dayatmalara boyun eğen teslimiyeti bu karanlık tabloyu önümüze getirmiştir.
Artık yaşadıklarımız, yalanlarla saklanamayacak kadar açığa çıkmış, istismarla örtülemeyecek kadar alenileşmiş, yandaşların bile gizleyemeyeceği kadar vahim sonuçlar olarak karşımıza dikilmiştir.
Bu bakımdan siyasi normalleşme süreci başlatılmadan ve Türkiye’yi yönetme kabiliyetini kaybetmiş bugünkü hükümete dayalı siyasi tablo değişmeden, yeni anayasa hazırlanması doğru ve mümkün görülmemiştir.
Türkiye’de siyasi istikrarın sarsıldığı, siyasi ve hukuki meşruiyet tartışmalarının yaşandığı ve Türkiye’nin çok yönlü krizlerden hırpalandığı bugünkü ortamda Anayasa değişikliği konusunun gündeme getirilmesinin amacının ve sonuçlarının çok iyi değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, demokrasi, hukuk, özgürlük, değişim ve milli irade gibi ambalajlar arkasına saklamaya çalıştığı gerçek niyetleri ve gizli gündemi ise Anayasa değişiklik süreci içinde açığa çıkmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa’nın değişmesinin gerekli olduğu yönündeki görüşü bilinmekle beraber bu değişikliğin, önce ahlaka uygun yöntemlerle, başkalarına saygı gösteren bir anlayışla, farklı düşünceleri dinleyen etik yaklaşımla, toplumun tamamına kulak veren geniş vizyonla ve herkesin katkısının görüleceği tam bir uzlaşma arayışı ile yapılmasının gerektiğini ısrarla açıklamıştır.
DEĞİŞİKLİKLER AKP DAYATMASIDIR
AKP’nin Anayasa’yı değiştirmedeki şekil, yöntem ve zamanlaması önceden ortaya koyduğumuz şartlarımıza uygun gerçekleşmemiş ve partimiz AKP’nin dayatmak istediği değişikliklere öncelikle bu nedenle prensip olarak karşı durmuştur.
Sürece yapıcı katkılarda bulunmak, yol göstermek, mutabakat zemini oluşturmak, sağlıklı ve sağduyunun hâkim olduğu gerçek demokratik anlayışı oluşturmak için Anayasa değişikliklerine ilişkin önerdiğimiz yol ve yöntemler de diğer partiler ve özellikle AKP kadrolarında cevap bulmamıştır.
Mevcut Anayasamız, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra sivil kurullara hazırlatılmış ve demokrasinin işlemediği dönemin şartlarından doğmuş bir anayasadır.
Aradan geçen yıllar içerisinde bu anayasa metni üzerinde defalarca değişiklikler olmuştur. Ancak bu değişikliklerin en önemli özelliği değiştirilen maddeler üzerinde dönemin siyasal aktörlerinin büyük çoğunluğunun rızasının alınmış olması ve üzerinde azami uzlaşmanın sağlanmış bulunulmasıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, mevcut Anayasa’nın değişmesinden yanadır ve gerek parti programında, gerekse seçim beyannamelerinde bu değişim talebine yer vermiştir. Ancak bu değişimin tek bir siyasi partinin talebi ve dayatması ile değil, bütün siyaset aktörlerinin katılımı ve uzlaşması ile yapılmasının gerekliliğine inanmaktadır.
TÜM ÖNERİLERİMİZE KULAK KAPATTILAR
Bu itibarla partimizin, TBMM’de temsil edilen siyasi partilerden teşekkül etmiş bir ‘Anayasa Değişikliği Uzlaşma Komisyonu’ oluşturulması; bu komisyonun değişiklik talepleri üzerinde mutabakata varacağı maddelerle ilgili ‘Demokratik Sözleşme’ yapılması ve değişikliği öngörülen anayasa maddelerinin kararının ise 24. Dönem TBMM’nin iradesine bırakılması yönünde makul ve demokratik önerisi olmuştur.
Ne var ki, gerek Anayasa’nın kamuoyu ile tartışılması sürecindeki zorlayıcı tavırlar, gerek yasalaşma sürecindeki acelecilik, gerekse nezaket ve uzlaşmadan kaçınarak yöneltilen tek taraflı dayatmalar partimizin önşartlarının dikkate alınmadığını göstermiştir.
Siyasetin gerçek ve doğru bir süreç haline gelmesi, demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi, her şeyden önce uygun bir zihnî iklimin ve aktörlerin varlığına bağlıdır.
Hem siyaset hem de fikir dünyamızın böyle bir zihniyet dönüşümü yaşamadan verecekleri kararların bir anlamı olmayacağı gibi yasaların da gerçek gücüne ve işlevine kavuşması çok zor hatta imkânsız görünmektedir. Bir anayasanın neler getirip neler götüreceğinin, neleri önleyip neleri kazandıracağının sonuçları bizzat anayasa metninin kendi meselesi değildir. Bu öncelikle onu uygulayacak siyasî ve sosyal elitlerin meselesi, tecrübesi ve yeteneğidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, sekiz yıl boyunca toplumsal taleplere karşı kıpırdanmadan beklemiş, bugüne kadar millet yararına hiçbir adım atmamış, dokunulmazlıkların kaldırılmasına bir türü yanaşmamış, Alevi kardeşlerimizin sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerimize aldırmamış, temiz toplum, temiz siyaset ve temiz yönetim tekliflerimizi reddetmiş, yaptığımız bütün önerilere “Herkes işine baksın” diyerek kulağını kapatmış bir siyaset anlayışının Anayasa değişiklik çağrılarına destek olmamız mümkün değildir.
TESLİMİYETÇİLERE GÜVEN DUYULMAZ
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin geride kalan yıllardan bugüne gelen, uzlaşmaz ve itici tavırlarına, başına buyruk siyaset anlayışlarına, dayatmacı ve tehditkâr üslubuna, milli kimliğimizi tahribat arayışlarına, özürlü demokrasi algısına, bölücü terörle girdiği sıcak ilişkilere, etnik ayrımcı fikirleri temsil eden yıkıcı projelere, farklı düşüncelere yönelik aşağılayıcı tutumlarına ve uluslararası dayatmalara karşı teslimiyetine baktığımız zaman hükümetin Anayasa değişiklikleri teklifine güven duymamız da söz konusu değildir ve öyle de olmuştur.
Etnik ve mezhep temelli ayrışmayı kaşıyan, hak taleplerine şiddet uygulayan, demokratik gösterileri zorbalıkla önlemeye çalışan, özel hayatın gizliliğine yönelik ihlali meşru sayan, adaletin tecellisinde özgürlüklerin kısıtlanmasına göz yuman, medyaya baskı arayışlarını sürdüren, şeffaflıktan ve dürüstlükten kaçan ve kapalı kapılar ardında siyaset belirleyen bir zihniyetin sözde demokrasi aradığını ve Anayasa’yı demokratikleştirmek istediğini söylemek tam bir aldatmadır.
Kendi dışındaki siyasal tercihleri yok sayan, aşağılayan veya küçük gören bu siyasal ilkelliğin de demokratik hayatımıza tıpkı dışarıdan olduğu gibi içeriden de darbe vuracağını artık anlamak ve bilmek gerekmektedir.
Bu açıdan milli iradeye müdahale için fırsat arayanlar kadar, sözde demokrasiyi savunduklarını söyleyenlerin katı, uzlaşmaz tutumları da aynı olumsuz sonuçları toplumun önüne koymaktadır.
Bu haliyle bile aslında bir toplumsal uzlaşmayı temsil etmesi gereken Anayasa, şimdiden kavganın, ayrışmanın ve kutuplaşmanın odağı haline gelmiş, üzerinde ittifak sağlanacak bir metin olmaktan çok uzaklara düşmüştür.
AKP hükümetinin “Tek başımıza bir metin hazırlayıp bunu herkesle paylaştık. Beğenen beğendi, beğenmeyen beğenmedi, ne yapalım...” yaklaşımı Anayasa değişikliği konusundaki samimiyetsizliği, art niyeti ve kafalarda başka hesapların olduğunu göstermiştir.
AKP’NİN 3 GİZLİ GÜNDEMİ AÇIĞA ÇIKTI
Yaşanan gelişme ve tartışmaların ışığı altında, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Anayasa değişiklik sürecine yönelik üç gizli gündemi açığa çıkmıştır:
Bunlardan birincisi, yıllardır tek başına iktidar olmanın imkânlarını heba eden AKP zihniyetinin, iflasını gizlemek için Anayasa değişiklikleri ile kafa karıştırmaya ve gündem değiştirmeye çalışmasıdır.
Oysa hepimiz biliyoruz ki, yoksulluğun da, işsizliğin de, yolsuzluğun da, bölücülüğün azmasının da nedeni Anayasa değil, hükümettir.
AKP’nin ikinci maksadı, zihinlerindeki bölünmüş Türkiye’yi gerçekleştirmek için yıkım projesinin uygulanmasında kendilerini önleyecek hukuki engellerin “birinci Anayasa paketiyle” ortadan kaldırılması ve toplumun alıştırılmasıdır.
Anayasa değişiklik sürecinden hükümetin üçüncü beklentisi, toplumu 22 Temmuz 2007 öncesinde olduğu gibi, cephelere ayırmak ve bu kamplaşma ile seçime giderek iktidarını tazelemeye çalışmaktır.
‘AÇILIM’ ADIYLA BİR YIKIM PROJESİ
Senelerdir bekleyip özellikle geçtiğimiz yaz başından itibaren adına açılım dedikleri “yıkım projesini” piyasaya sürmelerinden sonra anayasa konusunu gündeme getirmiş olmaları geri plandaki niyetlerini ortaya çıkarmaktadır.
Başbakan, açılım adını verdiği, milletimize kan ve gözyaşından başka bir sonuç getirmeyen yıkım projesinden vazgeçtiğini açıklamamıştır. Yıllardır dile getirdiği çok kimlikli, çok milletli parçalı devlet yapısı hedefinden döndüğünü beyan etmemiştir. Aksine bunların bir “hazmetme ve hazmettirme” süreci olduğunu belirterek tahribatı aşamalara ayırmış ve lokmalara bölmüştür.
Oysa ki, Anayasa’nın temelini oluşturan Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve üniter siyasi yapısı ile dilinin Türkçe olduğu ilkesi, farklı yorumlara açık olmayan ve herkesi bağlayan kuruluş esaslarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti tek millet, tek devlet ve tek dil esasına dayalı üniter yapıda kurulmuş milli bir devlettir.
Bu esasların değiştirilmesi, esnetilmesi, arkasından dolaşarak sulandırılması ve fiilen anlamsız hale getirilmesi, bunlara aykırı düzenlemeler yapılması anayasal düzeni yıkmadan mümkün değildir.
Anayasa’nın temelleri ortadan kaldırılmadığı sürece, etnik köken ve dil farklılığı temelinde milli azınlık yaratılması, farklı etnik kökenlere dayalı parçalı millet yapısı oluşturulması, etnik temelli kollektif azınlık hakları tanınması, Türkçe dışındaki dillere statü kazandırılarak iki dilli eğitim sistemine ve iki dilli kamu hizmeti uygulamasına geçilmesi, bölgesel otonomi modellerinin altyapısının hazırlanması imkânı bulunmamaktadır.
‘HAZMETTİRME’ BAŞLATILMIŞTIR
Türkiye’de etnik ayrımcılığa zemin oluşturacak ve Türk milletini bölerek ayrı bir millet şuuru yaratılması amacına hizmet edecek dayatmalara yasal kılıf arama ve Başbakan’ın tabiriyle hazmettirme süreci başlatılmıştır.
İlk aşamada bu Anayasa değişikliklerine de sıkıştırıldığı gibi masum taleplere cevap verecek değişikliklerle işe başlanacak ve ardından gerçek niyetler ve şayet referandumdan istenilen sonuç alınabilirse önümüzdeki dönemde asıl amaçlar ortaya çıkarılacaktır.
Bizden hiç kimse adına ne denilirse denilsin, bir sinsi sürece sokularak, aşamalı olarak milli kimliğin parçalanmasına, yeni azınlıklar yaratılmasına izin vermemizi, bin yıllık kardeşliğin sözde referandum zinciriyle bozulmasını, ayrışma ve parçalanmaya götürecek bir çıkmaz yola göz yummamızı ve cesaret vermemizi beklememelidir.
Anayasa değişiklik teklifleri ile ortaya çıkan tabloya baktığımızda AKP samimi ve dürüst değil, içten pazarlıklıdır. AKP’nin amacı demokratikleşme ve yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, demokrasinin geliştirilmesi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarında atılım yapılması değildir.
Anayasa paketi, Türkiye’nin bu alanlardaki ihtiyaçlarına göre değil, AKP’nin özel ihtiyaçları ile gizli gündemi ışığında şekillenmiştir.
KARDEŞLİĞİMİZİ SÜRDÜRMEK İÇİN
Bu düşünce ve değerlendirmelerin ışığı altında kararını veren Milliyetçi Hareket Partisi’nin;
Milletimizin önceliklerine ve taleplerine cevap vermediği ve dışarıdan sipariş edildiği için;
Olgunlaşırken katkısının sorulmadığı ve başkası tarafından dayatılmış kararlara katılmayacağı için;
Toplumun huzursuz, devletin gergin, anayasal kurumların kavgalı olduğu bu süreçte sağlıklı sonuç alınmayacağı için;
Milletimizin yeni kutuplaşmaların içine girmesine engel olmak ve mevcutların derinleşmesini önlemek için;
Sekiz yıla yaklaşan icraatlarıyla şaibeli ilişkiler ve istismarın odağı olmuş, karanlık işbirliklerinde çare aramış bir zihniyet zorladığı için;
Demokratik yöntemlerle olgunlaşmamış, farklı seslere kulak vermemiş mihraklarca tek taraflı hazırlandığı için;
Toplumsal kırılganlığı ve farklılaşmayı daha da artıracağı için;
Partimizin uyarı ve önerilerine kulaklarını kapatmış bir zihniyet hazırladığı için;
Partimizi ve muhterem kadrolarımızı iftira, gıybet ve hakaretlerle aşağılayan bir anlayışın dayatması olduğu için;
Tamamen tükenmiş, başarısız, kabiliyetini kaybetmiş, iflasına gerekçe arayan hükümetin bahanesi olduğu için;
Ülkemizi ve milletimizi bölünmeye doğru götüreceği anlaşılan hazmettirme sürecinin ilk adımı olduğu için;
Teröristle kucaklaşan ve milleti bölmek isteyen bir zihniyetin önünü açmamak, milletin kardeşliğini ısrarla sürdürmek için;
Milleti bölmek gibi bir özgürlük alanı olmayacağı ve yıkım arayışları demokrasi sayılamayacağı için;
Ülkemizi çöküşe, milletimizi bölünmeye götürecek aşamalı oyunun bozulmasının zamanı geldiği için;
Milletimizi yokluğa mahkûm etmiş müflis zihniyetin rezaletlerini örtme arayışlarının, gündemi değiştirme çabalarının maskesini düşürmek için;
Ağır istismarlara karşı milletimizi korumak, yeni çatışma alanlarının doğmasını önlemek için;
Anayasa değişiklikleri için yapılacak referandumdaki tercihi “Hayır” olacaktır.
Devlet Bahçeli
Genel Başkan
Milliyetçi Hareket Partisi
TEKİRDAĞ'ın Çorlu ilçesi'nde ortak basın açıklaması yapan 24 ayrı Sivil Toplum Kuruluşu, 12 Eylül'de yapılacak olan referanduma 'evet' diyeceklerini söylediler.
Cumhuriyet meydanında yapılan basın açıklamasına 'evet' oyu kullanacaklarını açıklayan
Memur-Sen,Hak-İş,Eğitim Bir Sen,Trakya Aktif Genç İş Admaları Derneği, Öz-İplik İş,Emekli Bir Sen,Bayındır Memur Sen,Sağlık Sen,Ümide Yolculuk Derneği,Büro Memur Sen,Alperen Ocakları,Anadolu Gençlik Derneği, Diyanet Sen, Trakya İnci Derneği,Çorlu Sinoplular Derneği,Birlik Haber Sen,Toç Bir Sen,Trakya Gelişim Derneği,Enerji Bir Sen,Ulaştırma Memur Sen,Çorlu Sinoplu İş Adamları Derneği,Samsun Vezir Köprülüler Derneği,Çorlu İlim ve Kültür Yardımlaşma Derneği, Çorlu Kayseri Erciyes Yardım ve Kültür Derneği üyeleri katıldı.
Grup adına konuşma yapan Memur-Sen Çorlu Başkanı Bülent Kalya, şunlaır söyledi:
"12 Eylül'de yapılacak olan referandumda ilçemizde faaliyet gösteren 24 Sivil Toplum Kuruluşu olarak evet deme kararı aldık. Biz bu anayasa değişikliğinin herhangi bir partiye mal edilmesini kabullenemiyoruz. Referandumu AK Partinin oylanması olarak görmüyoruz. 30 yıl önce yapılan askeri darbe sonucunda hazırlanmış,bir çok maddesi çeşitli vesileler ile değiştirilmiş anayasasının artık Türkiye'ye yetmediğini düşünüyoruz.Yapılan değişiklikleri de bunun için önemsiyoruz.Bu paket memura toplu sözleşme imkanı getirmektedir.Buda memurun hükümet ile pazarlık gücünü artırmaktadır.Memurlara verilen disiplin cezalarını yargı yolunu açıyor. Bu paket Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki 'Al gülüm ver gülüm' dönemini bitiriyor. Paket HSYK'yı daha katılımcı ve daha demokratik hale getiriyor.Ordudan atılan askeri personele yargı yolunu açıyor.Bu paket ile fişleme sona erecek. Bunun için 12 Eylül'de yapılacak olan referandumda 24 Sivil Toplum Kuruluşu olarak 'evet' diyeceğiz."dedi. Toplanan yaklaşık 100 kişi ise daha sonra olaysız şekilde dağıldı.
1) Tayyip Erdoğan"ın sultanlığı yani mutlak hakimiyeti kesinleşecek.
2) Alınan oyların yüzde 99"unun AKP"ye ait olduğu ilan edilecek.
3) Üniter yapı ve federasyon modeli yandaş güruh tarafından tartışmaya açılacak!
4) Kürtlere özerklik konusu gündeme getirilecek!.
5) Yeni bir Anayasa yapılmasının acil gerekliliği dillendirilecek.
6) Yeni Anayasa"ya Devletin kurucu unsurlarının Türklerle beraber
Kürtler olduğu maddesinin konması da konuşulacak!
7) PKK ve Öcalan"a genel af temel gündem yapılacak.
8) Kerkük, ABD tarafından Barzani"ye peşkeş çekilecek ve AKP iktidarı
buna hiç itiraz etmeyecek!
9) Yargı topyekün yandaş yapılacak!
10) Hükümet hakkında olumsuz laf eden, demokrasiye komplo kurma
iddiasıyla Ergenekon misali metotlarla yani gizli tanıklarla içeri
tıkılacak.
11) YARSAV ve benzeri muhalif örgütlenmelerin tamamı kapatılacak.
12) Danıştay hedef yapılacak ve bu kurumun tasfiyesi gündeme getirilecek!
13) Medyada yeni planlamalar
yapılacak.
14) Personeline maaş ödeyemeyen Karamehmet medyasını yandaş bir
işadamı satın alacak...
15) Turgay Ciner"in medya grubuna da Cüneyt Zapsu ya da benzeri bir
isim ortak edilecek.
16) Aydın Doğan"ın yine üzerine gidilip bıktırılacak ve medyadan
tamamen çekilmesi sağlanmaya çalışılacak.
17) Aydın Doğan medyası Tayyip Bey"in ifadesi ile yine onu seven bir
işadamı grubu tarafından satın alınacak ve topyekün yandaş olacak.
18) Tam bu süreçte Harp Okulları"na, İmam Hatip Okulu mezunlarının
neden alınmadığı tartışmaya açılacak.
19) Bugüne kadar mürteci eğilimlileri ihraç eden TSK, bundan böyle
darbeci eğilimde diye Atatürkçüleri ve anti Amerikancıları ihraç
etmeye başlayacak!
20) Sermayede servet değişimleri hızlanacak.
21) TÜSİAD"ın yönetimi değişip yandaş bir kadro işbaşına gelecek.
22) Evet çıkması durumunda muhalefet bölünecek ve CHP"den iki ayrı
yapı oluşacak.
23) CHP"den istifa edecek büyük bir grup DSP"de bütünleşecek!
24) MHP"de de Bahçeli açıktan hedef alınacak.
25) Tayyip Erdoğan muhalefetteki bu dağınıklık tablosundan
yararlanarak seçimi erkene aldırtıp baskın yapacak.
26) İletişimden, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerine kadar bütün
kurumları ele geçirilen bir ortamda muhalefet partilerindeki kaosun da
katkısı ile AKP üçüncü kez tek başına iktidar olacak.
27) İktidar olmanın hemen akabinde kamuoyunda pişirilip
şekillendirilen yeni Anayasa yapılacak ve Türkiye yeni bir idari
planlama adıyla bölgesel yönetime, yani federasyona geçecek.
28) Yeni Anayasa ve idari düzenlemelerle beraber başkanlık sistemine geçilecek.
29) Tayyip Erdoğan başkan olacak!
30) Bu şekilde Mustafa Kemal"in Cumhuriyeti, Tayyiban Cumhuriyetine dönüşecek!
Merhaba; ben Gittigidiyor'dan alışveriş yaptım ve ürünü geldiği gün iadesi için yolladım. Satıcı iadeyi aldıktan sonra gittigidiyor adlı site paramın...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Wmic Windows Activation Key and...
03-05-2025, 14:36:12 in Aile Hukuku