Hakkari'de 45 sivil toplum örgütü bir araya gelip Kürt sorununun demokratik çağdaş yollarla Anayasal zeminde bir çözüme kavuşturulması gerektiğine vurgu yaparak, PKK'nin eylemsizlik kararı alması ve operasyonların durması çağrısında bulundu.
Hakkari'de 45 sivil toplum örgütünün imzası bulunan basın açıklaması, Hakkari Sanayi ve Ticaret Odası binası önünde yapıldı. Basın açıklamasını okuyan Hakkari Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Ahmet Şen, silahların susması gerektiğine dikkat çekerek, operasyonlar durdurulması ve PKK'nin eylemsizlik kararı alması çağrısında bulundu.
'Savaş ortamına artık tahammülü kalmamıştır'
Şen, "Son yıllarda Kürt sorununun çözümü için tarihi fırsatlar yakalanmış ancak ilgililer tarafından bu fırsatlar ya görülmemiş veya bu fırsatlar görülmesine rağmen fırsatları değerlendirmek için gerekli cesaret gösterilmemiştir. Dolayısıyla bu sorunun çözümü için gerekli ve acil silahların karşılıklı susturulması bile sağlanmamıştır. Dönem dönem yetkililerin yapmış olduğu açıklamalarla Kürt sorununun demokratik yollarla çözüme ulaşacağı yönünde halkta umutlar yeşertilmekte ancak daha sonra somut adımlar atılmadığı için tekrar çatışmalı ortama geri dönülmekte ve bu umutlar tükenilmektedir. Tüm Türkiye haklarının bu çatışmalı düşük yoğunlukta savaş ortamına artık tahammülü kalmamıştır" dedi.
'Tutuklamalar şiddete davetiye çıkarıyor'
Tutuklamaların şiddet ortamına ve silahların tekrar konuşmasına davetiye çıkardığını belirten Şen, "Habur'dan ülkeye girişleri sağlanan barış grubu üyelerinin, belediye başkanlarının Kürt siyasetçilerin, insan hakları savunucularının ve çocukların tutuklanması şiddet ortamına ve silahların tekrar konuşmasına davetiye çıkarmıştır. Devletin kutsallığının olduğu yerde özgür düşünceden bahsedilemez. Özgür düşüncenin ve özgür siyaset yapmanın önündeki bütün yasal engeller kaldırılmalı, bu konuda soruşturma ve kovuşturma yapılmayacağı garantisi verilmelidir" dedi.
'PKK eylemsizlik kararı alsın'
Kürt sorununun demokratik çağdaş yollarla anayasal zeminde bir çözüme kavuşturulması gerektiğini söyleyen Şen, "Sorunun demokratik yollarla çözüme kavuşturulmaması şeklini alan bu kısır döngü artık vicdan sahibi herkesi huzursuz etmektedir. Bu saatten sonra ülkemizin hiçbir yerinde bu savaştan kaynaklı cenazeler görmek istemiyoruz. Bu nedenle biz sivil toplum örgütleri, genç fidanların toprağa düşmemesi için, Kürt sorununun demokratik çağdaş yollarla anayasal zeminde bir çözüme kavuşturulması için, kan gözyaşı ve öfkenin bitmesi için, öncelikle silahların susturulması gerektiğine inanıyoruz. Silahların susması için her türlü operasyonlar durdurulmalı ve PKK eylemsizlik kararı almalıdır. Bu sürecin başlatılarak barış ve huzur ortamının tesisi ve kürt sorununun demokratik çözümü için başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, hükümetin, TBMM'yi devletin tüm kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve tüm aydınların tarihsel irade ortaya koyarak sorumluluk almaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.
Diyarbakır’da, aralarında Memur Sen, İnsanı Yardım Vakfı, Anadolu Gençlik, Dicle Fırat Diyalog Grubu ve Diyanet-Sen’in de bulunduğu 32 sendika ve dernek, terör örgütünün son dönemde artan saldırılarını protesto etti.
Dağkapı semtinde bulunan tarihi Ulucamii önünde Cuma namazı sonrası toplanan yaklaşık 100 kişi, ‘Yeter susturun silahları. Kan, acı ve gözyaşı üzerine medeniyet kurulmaz’ yazılı pankart açtı.
DUALARIMIZ KABUL OLMADI
Basın açıklamasında sivil toplum örgütlerini ortak açıklamasından önce söz alan İnsan ve Erdem Derneği’nin Başkanı Ahmet Ay, “Bu mübarek günde, insanlarımız ölmesin diye yaptığımız dualarımız kabul olmadı. Sözlü ve pratik dualarımız uyum içinde olması gerikiyordu Demek ki, yanlışlarımız, hatalarımız vardı ki, bu güne kadar dualarımız kabul olmadı” dedi.
Kürt ve Türk annelerinin ağlamasını istemediklerini belirten Ay, askerin, polisin ve Kürt çocuklarının ölmemesi için çok dua ettiklerini ancak, dualarının kabul olmadığını söyledi. Ay, silahların susmadığı yerde sözün bir anlam ifade etmeyeceğini belirterek, “Biz buradan PKK’ya ateşkesi yeniden uzatmasını talep ediyoruz. PKK aktif savunma kararını mutlaka geri çekmeli ve mutlaka açılım süreci için bu fırsatı tamamlamalıdır” diye konuştu.
ÖLÜM ORUCUNA BAŞLAYACAĞIM
İnsan ve Erdem Derneği’nin Başkanı Ahmet Ay, bireysel olarak ölümler durmazsa açlık grevi kararı aldığını açıkladı. Ay şöyle konuştu: “Ya silahlar susacak, ya susacak. Eylemlerin netice vermezse önce açlık grevi, sonra ölüm orucuna başlayacağız. Aç susuz, kendimizi ölüme terk edeceğiz. 60 bin insanımızın ölmemesi, öldürülmemesi için gerekirse bu canımızı açlığa, susuzluğa mahkum edeceğiz. Sözümüz onlara geçmezse, bedenimize sözümüz geçer. Bedenimizi aç bırakacağız, ruhumuz diri kalacak. Susuz bırakacağız kendimizi, insanlar ölmesin diye. Türküyle, Kürtüyle hiçbir insanımızın ölmemesi için gerekirse bu bedenimizi, bu mekanlarda aç susuz bırakıp ölüme terk edeceğiz. Mutlaka ama mutlaka silahlar susmalı.”
ANNELERİN GÖZLERİ YOLLARA ESİR OLDU, SİLAHLARINIZI SUSTURUN’
Basın açıklamasını gerçekleştiren sendika ve derneklerin ortak basın metnini okuyan Yasin Yıldız ise şunları söyledi: “Batıda ‘Kahrolsun PKK’ diyerek kahredemedik. Burada da ‘Kahrolsun devlet’ dedik, kahrolan bizler olduk. Batıda ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’ dedik şehitlerin nasıl öldüğünü annelerine, babalarına sormak lazım. Zira onlar bunu çok iyi biliyorlar ve bu ölüm kervanına, dul-yetim kervanına binlercesini ekledik. Annelerin gözlerini yollara esir etti. Geri dönen olmadı. Hiç kimse bizim adımıza kan dökerek, yürek yakarak hak talebinde bulunmasın. Hiç kimse gençlerimizin kanı, analarımızın gözyaşları üzerinden siyaset yapmasın. Buradan PKK’ya çağrıda bulunuyoruz. Daha önceleri yaptığınız gibi yeniden silahlarınızı susturun. Silahlı mücadeleye son vererek, meşru yollarla hak arayın. Açılımın yürümesine fırsat tanıyın.”
Mardin'de 45 STK'nın daha önce terör örgütü PKK'ya eylemsizlik kararı alması çağrısından sonra 43 sivil toplum kuruluşu daha yayınladıkları ortak bildiri ile 'silahların sustuğu siyasetin önünün açıldığı bir ortamın sağlanması' için görev almaya hazır olduklarını söyledi.
Mardin Barosunda bir araya gelen 43 STK adına basın açıklamasını okuyan Mardin Barosu Başkanı Azat Yıldırım, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar Türkiye'nin temel sorunu olan Kürt Sorununun çözümünde demokrasi dışı yöntemlerin çözüm aracı olarak kullanıldığını söyleyerek "Ülkemiz büyük acıların yanında ekonomik, sosyal ve siyasal krizleri de beraberinde yaşamıştır." dedi.
Aralarında İnsan Hakları Derneği, Sakatlar Derneği, Eğitim-Sen, Kurdi-DER, Kent Konseyi Sözlüğü, Şoförler Odası ve Barış Meclisinin yer aldığı STK Temsilcilerinin de imzaladığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Sağduyulu vicdan sahibi ve akıl tutulması olmayan herkes tarihsel ve toplumsal olan bu sorunun yasakçı, baskıcı, inkârcı ve operasyon el politikalarla çözülemeyeceğini artık yüksek sesle ifade etmektedir. Son 1 yılda Kürt Sorununun çözümü için tarihi- fırsatlar yakalanmasına rağmen somut adımlar atılamamış ve bu süreç heba edilmektedir. Türkiye Toplumuna güven verici demokratik yasalar zaman geçirilmeden yaşama geçirilmediği, Kürt sorununun tüm boyutlarıyla özgür ortamda tartışılması için düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadığı, Seçme ve seçilme sisteminde düzenlemeler yapılmadığı, Hazırlanan anayasa taslağının Kürt Sorununun çözümünü kolaylaştırmadığı, Habur'dan gelen grupların, çocukların, seçilmiş siyasetçilerin ve insan hakları savunucularının tutuklanması şiddet ortamına ve silahların konuşmasına davetiye çıkardığı görülmüştür. Tüm bu gelişmeler toplumda barışın geleceğine dair güven ortamını zedelemiştir. Her türlü operasyonlar durmalı, PKK eylemsizlik kararı almalıdır. Türkiye'nin barışa giden yolunu açacağını, kardeşlik duygularını güçlendireceğini, güzel ve aydınlık yarınların yakınlaşacağını düşünüyor, herkesin gerekli duyarlılığa davet ediyoruz. Silahların sustuğu siyasetin önüne açıldığı bir ortamın sağlanması için görev almaya hazır olduğumuz kamuoyuna duyuruyoruz."
Avukat Yıldırım açıklamada, ayrıca Kürt sorununun çözüme kavuşması ve ülke insanlarının birlikte ve barış ortamında yaşamasını sağlamak için, çözümünde etkin rol alacak bütün dinamikler sürece müdahil edilmesi gerektiğini dikkat çekerek, hükümeti, muhalefet partilerini, TBMM'yi ve devletin tüm kurumlarını Kürt Meselesinin demokratik çözümünün anayasal zeminini hazırlama sürecini başlatmak için eksiksiz bir irade koymaya, Kürt meselesinin çözümünde tüm tarafları ve dinamikleri yok sayan yaklaşımlardan vazgeçmeye davet etti.
Ahmet Bahçivan iş merkezi önünde ortak bir basın açıklaması yapan sivil toplum örgütleri, kan ve gözyaşı dökülmesini istemediklerini belirterek, güzel yarınlar için herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesini istedi.
Sivil toplum örgütleri adına açıklamalarda bulunan Eğitim Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, "Türkiye'de ne zaman daha demokratik, daha özgür, daha sivil günlere ulaşmak için adım atılsa arkasından silahların gölgesi geliyor. On yıllardır dökülen kan, sızlayan yürekler, silaha yapılan yatırım yetmiyormuş gibi, OHAL'in geri gelmesinden, özel hareket timlerinin bölgeye konuşlanmasından bahsediyoruz. Niçin?
Daha fazla kan, daha fazla gözyaşı için mi? Bizim bir gece baskınından sağ kurtulan hayallerimiz vardı. Bir gün bu silahlar susacak, kardeşkanı dökülmeyecek, babalarını yitirmiş kimsesiz çocuklar sokaklarda Kürtçe, Türkçe şarkılar söyleyerek misket oynayacaktı. Şimdi, kan kokulu akbabalar çıkmış diyorlar ki, o günleri hiç beklemeyin. Çünkü biz, hep çocuklarınızın cesetleri üzerinde beslenmeye devam edeceğiz. Biz de bölgedeki STK'lar olarak diyoruz ki, çekin o soğuk namlularını aramızdan. Bizim çocuklarımıza sözümüz var. Biz silahların gölgesinde bir gelecek inşa etmek istemiyoruz. Bu süreçte BDP, MHP ve hükümet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır" dedi.
Coşkun açıklamasını,'susturun silahları, yaşamak istiyoruz' diyerek tamamladı.
Terörün bitmesi için Güneydoğu'daki sesler hergeçen gün artıyor
Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıufra'dan sonra 4 ilde sivil toplum örgütleri silahların susmasını istedi.
Van'da 60 sivil toplum örgütünün oluşturduğu 'barış ve kardeşlik için toplumsal mutabakat hareketi' Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümü için "silahlar sussun" dedi.
Bildirdi hem Türkçe hem de Kürtçe okundu.
Şırnak'ta 28 sivil toplum örgütü temsilcisi, operasyonların durmasını ve PKK'ya eylemsizlik kararı alması çağrısında bulundu. Sivil toplum örgütleri "genel af başta olmak üzere barışa katkısı olacak her formül tartışılabilmeli" dedi.
Hakkari'deki 45 sivil toplum örgütü barış çağrısında bulundu.
Aynı çağrıda bulunan Mardin'deki 43 sivil toplum örgütü de "silahların sustuğu siyasetin önüne açıldığı bir ortamın sağlanması için görev almaya hazırız" dedi.
Bir barış çağrısı da İstanbul'dan geldi. Aktif Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği, bölgeyi kalkındırmak için yatırımlarımıza devam mesajı da verdi
Hukukçular, Stk'ların Barış Çağrısına Destek Verdi
Hukukçular, sivil toplum örgütlerinin ne kadar seslerini gür duyururlarsa bölgedeki sorunların da o kadar hızlı bir şekilde çözüme kavuşacağını ifade etti.
Hayat ve Hukuk Derneği Başkanı Av. Erdem Gençay, sivil toplum örgütlerinin teröre ve kötü gidişatına dur demeye çalıştıklarını belirterek, "Bu tepkiler toplumumuz açısından aydınlatıcı bir durum. Bu toplumun hangi seviyeye geldiğini gösteriyor." şeklinde değerlendirdi.
Eski Hukuk ve Demokrasi Kurumu Başkanı Av. Nejdet Pakdil ise artık sivil toplum örgütlerinin yavaş yavaş sözünü dinlettirmek istediğini ve bölgedeki barışın silahla değil konuşarak, anlaşarak barışla çözülebileceğini söylediklerini ve bu durumun gayet güzel ve anlamlı olduğunu belirtti.
O bölgede yaşayan insanların bu işin külfetini yıllardır çektikleri halde bu güne kadar neden sesini çıkarmadıklarına anlamadığını ifade eden eski hâkim Mekan Sarıkaya ise şunlarısöyledi: "Artık halk, ben demokrasi ve özgürlük yanındayım, beni terör örgütü temsil edemez, ben varım diyor. Kendilerinin kimseye temsil yetkilerini peşinen vermediklerini, özellikle terör örgütüne temsil yetkilerini vermediklerinin, biraz geç de olsa bir haykırışıdır."
Kamu Hukukçuları Derneği Genel Başkanı H.Mehmet Gani, hükümetin iyi niyetli olarak oradaki halkın sorunlarının çözülmesine yönelik bir şeyler yapmaya çalıştığını, ama karşı tarafın veyahut devlete baş kaldırmış kesimin niyetli olmadığına dikkat çekti. Gani, devletin bölgeye sunmuş olduğu makamlar, mevkiler, imkânların PKK tarafından ve PKK destekçileri tarafından veyahut BDP'li belediyeler tarafından bizzat kullanıldığına işaret ederek, "Burada buna yönelik tedbirler alınmalıdır." sözlerini kaydetti. Gani, sivil toplum örgütlerinin bu konuda net bir tavır koymalarının gerektiğini vurguladı.
Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası, Şırnak Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği ile Şırnak Gazeteciler Cemiyeti'nin de aralarında bulunduğu 28 sivil toplum kuruluşu temsilcileri Cumhuriyet Meydanında bir araya geldi.
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı ortak basın açıklamasını okuyan Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Kürt sorununun çözümü için herkesin sorumluluk alması ve Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunun çözümü için elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi.
Elçi, şunları kaydetti: "Tuzu kuru olanlar ve sorumluluk duygusu taşımayanlar, duygu selinden günlük çıkarlar elde etme peşinde koşabilirler. Ancak geleceği düşünen ve sorumluluk duygusu taşıyanlar, ateşe körükle gitmezler. Türkiye'nin kalıcı bir demokrasiye ulaşması için Kürt sorununun çözülmesi gerektiği bugün her kesimce dile getirilmektedir. Soruna ilişkin çözüm yolları farklı olsa da sorunun çözümüne olan inanç çerçevesinde birleşilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda meclisteki tüm partileri, tüm sivil toplum örgütlerini, bilim insanlarını, kanaat önderlerini, aydınlar ve entelektüel çevreleri çözüm için bir araya gelmeye çağırıyoruz. Sorunla ilgili her türlü görüşü ifade edebilmenin önündeki tüm engeller kaldırılarak soruşturmalar ve kovuşturmalar açılmayacağının yasal güvencesi sağlanmalıdır. Hükümet siyasi sorumluluk almalıdır."
Siyasetçilerin sorunun çözümüne inanmaları, bölünme fobisinden kurtulmaları ve adil olmaları gerektiğini söyleyen Elçi, "Kendisi ikna olmamış bir iktidarın halkını ikna etmesi mümkün değildir. Ortaya çıkan ilk olumsuz olayda geri çekilerek iktidar olunamayacağı açıktır" dedi.
Elçi, genel af başta olmak üzere barışa katkısı olacak her formülün tartışılabilmesi, eve geri dönüşlerin onur kırıcı olmayan hukuksal araçlarının yaratılması gerektiğini ifade ederek, alt yapısı hazırlanmayan geri dönüşlerde sorunlar yaşandığının açık olarak görüldüğünü, geri dönenlerin ilk fırsatta tutuklanmasının geri dönüşlerin önünü tıkadığını ileri sürdü.
Elçi, yasal düzenlemeler yapılarak resmi dil dışındaki dillerde yayın hakkı, siyasi propaganda hakkı, resmi kurumlarda kendi dili ile hizmet talep etme hakkı gibi hakların hukuki güvenceye kavuşturulması, Türkçenin yanı sıra anadilde eğitim hakkının aşamalı olarak yaşama geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Eğitim müfredatından ve uygulamalarından bir etnik veya dini kimliği yücelten ifadelerin ayıklanmasını isteyen Elçi, eğitim sisteminin, bütün farklı kimlikler arası eşitlik, adalet ve barış kavramları doğrultusunda iyileştirilmesi ve yenilenmesi gerektiğini vurguladı.
Elçi, "biz Şırnak'ta bulunan sivil toplum kuruluşları önerilerimizin dikkate alınması için çalışacağımızı ve sorunun çözümünde üzerimize düşen her türlü sorumluluğa hazır olduğumuzu tüm kamuoyuna duyuruyor, daha fazla canımızdan olmadan herkesimi göreve davet ediyoruz" dedi.
Ankara Ticaret Odası(ATO) Yönetim Kurulu, son dönemde artan ve kente sıçrayan terör saldırılarını kınayarak, terörü sonlandıracak bir "Milli Barış Projesi" çağrısı yaptı. Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilerden, vakit geçirmeden terör gündemiyle bir araya gelmesini isteyen ATO Yönetim Kurulu, terörün ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye'yi tahrip ettiğini vurguladı.
ATO'dan yapılan açıklamada ATO Yönetim Kurulu'nun, dün "terör" saldırıları gündemiyle bir toplantı yaptığı bildirildi. Açıklamada, toplantıda Yönetim Kurulu Üyelerinin oybirliğiyle, mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilere, vakit geçirmeden terör gündemiyle bir araya gelinmesi ve "Milli Barış Projesi" oluşturulması çağrısı kararı çıktığı belirtildi. ATO Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, son iki ayda hain terör saldırılarıyla 55 kişinin şehit olduğu, İstanbul-Halkalı'da yaşananlarla terörün artık dağdan kente indiğine dikkat çekildi. Türkiye'nin son 20 yılında terör konusunun gündemden hiç düşmediği hatırlatılarak, "30 bin can ve 100 milyar dolara mal olan terör belasının, ayrım yapılmaksızın tüm Türkiye'nin sorunu olduğu ve bu sorunun vakit geçirilmeden bitirilmesi gerektiği ifade edildi.
-"TERÖR EKONOMİK VE SOSYAL AÇIDAN TÜRKİYE'Yİ TAHRİP EDİYOR"-
ATO meslek komitelerinden, krizin etkilerini yeni yeni üzerinden atmaya başlayan piyasaların terör nedeniyle yeniden durgunlaştığına dair bilgiler geldiği belirtilen açıklamada, ekonominin de saldırılardan etkilendiği, insanların sokağa çıkmaktan, saldırı olacak kaygısıyla alışveriş merkezlerine bile gitmekten korkar hale geldiği vurgulandı. Terörün ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye'yi tahrip ettiği vurgulanan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Terör saldırıları, canımızı yakıyor, içimizi acıtıyor. Sürekli şehit haberleri alıyoruz. Her saldırının ardında, dullar, yetimler, yıkılmış hayatlar kalıyor, aileler dağılıyor. 20 yıldır aynı sorun yeniden yaşanıyor. Buna artık son verilmesi için siyasi kararlılık gerekiyor. PKK terörünün bitirilebilmesi için mecliste grubu bulunan tüm siyasi partiler koşulsuz, ön şartsız ve iç siyasi endişeleri taşımadan, sadece çözüm için bir araya gelmeli, hatta gerekirse kapalı oturumlarda sorunun çözümü tartışılmalıdır. Vakit geçirmeden yapılacak bu toplantılarla ortak bir akılla bir "Milli Barış Projesi" oluşturulmalıdır. Ve bu proje bir daha terör sorunu yaşanmayacak şekilde hayata geçirilmelidir. Teröre son verecek siyasi parti liderleri, tarihin sayfalarına altın harflerle adlarını yazdıracaklardır."
Diyarbakır'da geçtiğimiz hafta toplanarak terör örgütü PKK'ya 'çatışmalara son ver' çağrısı yapan sivil toplum kuruluşları, bu sefer de devleti idare edenlere seslendi. Diyarbakır'daki 145 STK, PKK'nın ateşkes ilan ettiği hatırlatarak, sorunların çözümü ve olumlu ortamın oluşması için operasyonların durdurulması çağrısı yaptı.
Diyarbakır 2. Hava Taktik Komutanlığı önünde planlanan ancak son anda Sümerpark'ta yapılan açıklamaya STK temsilcileri katıldı. Açıklamayı STK'lar adına Diyarbakır eski Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu okudu. Bölgenin sivil toplum kuruluşları olarak kısa bir süre önce, yaşanan çatışmaların sona erdirilmesi konusundaki görüşlerini kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Tanrıkulu, "Öncelikle silahların susması gerektiğini talep etmiştik. Bu yönlü yapılan çağrılara PKK'nın yanıt vermiş olması sevindiricidir ve 20 Eylül'e kadar sürecek eylemsizlik kararı aldığını kamuoyuna açıklamıştır. Türkiye'nin içinde bulunduğu bu dönemde PKK'nın ilan ettiği bu kararın Kürt meselesinin şiddet dışındaki barışçıl çözümüne büyük bir olanak yarattığı düşüncesindeyiz." dedi.
"YAKALANAN SÜREÇ HEBA EDİLMEMELİ"
Çeyrek yüzyıldır süren çatışma ortamında birçok kez ateşkes ve eylemsizlik kararlarının alındığını hatırlatan Tanrıkulu, "Bu süreçler her seferinde heba edilmiş, ölümlerin meydana gelmesine ve sorunun daha da derinleşmesine neden olmuştur." diye konuştu. Eylemsizlik kararının alındığı bu dönemde süreci boşa çıkartacak operasyonların yapılmaması gerektiğini belirten Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Sorunun yaratılacak güven ortamı içerisinde barışçıl ve özgürlükçü çözümüne zemin hazırlanmalıdır. Bu sürece bütün Türkiye toplumu sahip çıkmalı, operasyonların yapılmaması konusunda toplumun bütün kesimleri ısrarcı olmalıdır. Özgürlüğü ve eşitliği esas alacak çözüme, kalıcı bir ateşkese zemin hazırlayacak bu konudaki somut önerilere ön yargısız yaklaşılmalı, önerilerin aynı zamanda barışçıl çözüm zeminini güçlendireceği de gözden uzak tutulmamalıdır."
"RİSK ALMAYI TAAHHÜT EDİYORUZ"
Tanrıkulu, üstü kapalı olarak İmralı'da tutuklu bulanan Abdullah Öcalan gibi taraflarla görüşülmesini gerektiğini kaydetti. Tunrıkulu şunları söyledi:
"Açıklamamızda ifade ettiğimiz üzere bu sürecin devamı ve kalıcı hale gelmesi öncelikle operasyonların yapılmamasına bağlıdır. Bu sürecin sorumluluğu başta hükümet olmak üzere devletin diğer kurumları, ana muhalefet partisi ve tüm siyasal partilerdir. Bu sorunun günlük siyasi çekişmelerin dışında ele alınmasını, bu sürece tüm toplumun sahip çıkmasını ve katkı sunmasını bekliyoruz. Ayrıca imzası bulunan sivil toplu örgütleri olarak, sorunun çözümü ve silahların bir daha kullanılmaması hususunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeyi belirtiyor ve bu konuda risk almayı taahhüt ediyoruz."
STK'LARIN TALEPLERİ
1 - Kürt siyasetçiler, seçilmiş belediye başkanları ve insan hakları savunucularına yönelik hukuka ve adalete aykırı, kamu vicdanını yaralayan uygulamalara son verilmeli, tutuksuz yargılanmaları sağlanmalıdır.
2 - Siyasetin sorun çözücü işlevini yerine getirebilmesi için, bütün siyasal görüşlerin kendini rahatça ifade edebileceği bir siyasal partiler rejimine ihtiyaç vardır. Bu nedenle başta temsilde adaletsizliğe sebep olan seçim barajı kaldırılmalı veya makul bir seviyeye düşürülmeli siyasi partiler yasası yasaklardan arındırılmalıdır.
3 - Kalıcı bir çözümü mümkün kılmak için diyalog süreci başlatılmalı ve bu süreçten kendini sorunun tarafı olarak gören hiçbir aktör dışlanmamalıdır. Sürecin nihai amacı olan çatışmaların tamamen sona erdirilmesi için sağlıklı bir diyalog ortamı oluşturulmalı, inisiyatif sahibi şahsiyet ve dinamiklerin önerileri ön yargısız olarak tartışılabilmelidir.
12 Eylül'de 'evet' diyeceklerini açıklayan Diyarbakır'daki STK'ları 'ahlaksızlık'la suçlayan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a tepki yağıyor...
Referandumda 'evet' diyeceklerini açıklayan Diyarbakır'daki sivil toplum örgütlerini 'ahlaksızlık'la suçlayan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a tepki yağıyor. 'Evet' çağırısında imzası bulunan Diyarbakır'ın en büyük sivil toplum kuruluşları Demirtaş'ın açıklamalarını 'talihsiz' olarak değerlendirdi.
Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu, BDP Genel Başkanı Selahttin Demirtaş'ı Pol Pot'a benzetirken, Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, "Böyle bir yakışıksız üslupla yaklaşmanın, farklı düşüncelere tahammül etmeme geleneğinin devam ettiğinin göstergesidir" diye konuştu.
HAK-PAR Genel Başkanı Bayram Bozyel Türkiye'nin farklı bir süreçten geçtiğini belirterek, "Önümüzde bir anaya değişikliğinin onaylanması var. Bu konuda toplumda kanaat önderlerinin, sivil toplum kuruluşu ve siyasi partilerin farklı görüşleri var. Bu çok doğal ve demokrasinin gereğidir. Hepimiz aynı düşünmeyebiliriz. Zaten düşünmemiz de doğru değil. Farklılıklar olacak ki demokratikleşme olsun" dedi.
GÜNSİAD Başkanı Bedirhanoğlu da, STK'ların her zaman demokrasinin önemli bir unsuru olarak toplumda yer aldığını söyledi. BDP Genel Başkanı Demirtaş'ın açıklamalarının sorulması üzerine Bedirhanoğlu, şöyle konuştu:
"AÇIKLAMASI TALİHSİZLİK"
"Referandumda tavrımızın 'evet' olacağını açıkladık. Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarını büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyoruz. Bunu insan hakları geleneğinden gelen birisinin söylemesi ayrı bir talihsizliktir. Böyle bir yakışıksız üslupla yaklaşmanın, farklı düşüncelere tahammül etmeme geleneğinin devam ettiğinin göstergesidir. Toplumsal karşılığımızın olup olmadığına gelince, şunu net biliyoruz ki bildiride imzası olan STK'lar özel sektörde istihdamın yüzde 100'üne yakınını temsil ediyor. Bizler kimsenin arka bahçesi değiliz. Biz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Bazı açıklamalarımızdan hükümetin de çok rahatsız olduğunu biliyoruz."
"Hem demokrat diyeceksin, hem çoğulculuk diyeceksin ama farklı düşüncelere tahammül göstermeyeceksin. Dolayısıyla demokrasi talebinizin inandırıcılığı olabilir mi ?" diye soran Bedirhanoğlu, Demirtaş'ın açıklamalarını anti demokratik bir yaklaşım olarak gördüklerini kaydetti.
Bedirhanoğlu, "Biz açıklamamızda Diyarbakır'ın sesiymişiz gibi bir ifade kullanmadık. STK'lar olarak demokratik hakkımızı kullanarak inandığımız ve doğru bulduğumuz bir olay karşısında geçmişte olduğu gibi be meselede de tavrımızın ne olduğunu kamuoyuyla paylaşma gereği duyduk."
"BDP'Yİ ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUZ"
BPD'nin STK'ların açıklamalarını tepki göstermesini anlamakta zorlandıklarını dile getiren Bedirhanoğlu şunları söyledi:
" Bu konuda siyasi partilerin kendi aralarındaki polemiklere bölgedeki STK'ları almamalarını talep ediyoruz. Sonra ayrıca itham edici yaklaşımlardan herkesin uzak durmasını istiyoruz. Geçmişten buyana kendisinden farklı düşünenlere hain, ajan, işbirlikçi ve farklı bir takim değerlendirmelerin artık çağımıza uygun değerlendirmeler olmadığını, yakışıksız ve ayıp değerlendirmeler olarak düşünüyoruz. Herkesin demokrasiye saygı göstermesini bekliyoruz. "
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Kripto Transferi Nedeniyle 7258...
18-06-2025, 09:12:38 in Ceza Hukuku