Geçmiş olsun. Gerçekten sağlık sistemi kanayan yara. Başta hekimlerin en basit üşütmeye bile, yan etkilerinin çok ender olduğunu düşünerek, çok güçlü ilaçlar vermeyi sürdürmeleri ender! bir komplikasyonun başına geldiği hastanın hayatına malolabiliyor.
Olguyla ilgili sorularım ve görüşlerim: İlaçları kullanırken idrarın turuncu olduğunu dr.a söylediniz mi? Yoksa 17 mayısta mı bu farkedildi? Bundan sonra o ilaçların kullanılmasına devam edildi mi? Edildiyse burada kusurdan söz edilebilir. Nakilde çıkarılan karaciğerin patoloji raporunda ne yazıyor? Gerekirse alınan kesitlerin tekrar bilirkişiye incelettirilip hasarın ilaca bağlı olup almadığının sorulması gerekir. Alkol ve virus söz konusu değilse muhtemelen ilaca bağlıdır. Hastane acilinde yaşadıklarınızı hergün binlerce kişi yaşıyor, bir kanayan yara da bu, ama bir sonuç alabileceğinizi sanmam, kılıf uydurmak kolay.
Çocuğunuza nakil yapılmış olması büyük şans, yoksa kesinlikle ölmüş olurdu. Allah sabırlar versin...
Merhabalar,öncelikle yanıtınız için çok teşekkür ediyorum. Sorularınızı kısaca cevaplamaya çalışacağım; İlaçları ilk defa 27 Nisan 2009 da kullandık ama turuncu idrarı ilk fark edişim 17 Mayıs tarihidir ve ilk idrar tahlilini yaptırma nedenimizde bu turuncu idrar olmuştu. 17, 18,19 Mayıs tarihlerinde sürekli doktorumuzun talimatıyla aynı ilaçlar tekrar kullanıldı; 19 Mayıs günü doktorumuza fitilin ateşi düşürmediğini söyledim ve bunu kendisi de fark ederek içeriği farklı olan şuruba devam edildi, ALT ve AST , 19, 20 ve 21 Mayıs günlerinde yüzde elliye yakın bir düşüş gösterdi. 21 Mayıs sabahı kanlı kaka nedeniyle Fakülte acilindeydik ve konunun uzmanı Prof. Dr. Sayın ………..’a yönlendirildik, ilaçlar 28 Mayıs tarihine kadar durduruldu. Bize söylenen oğlumuzun iyileştiği ve beklememiz gerektiğiydi, 28 Mayıs ta, iyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla tedaviye başlandı” en azından biz böyle bilgilendirildik.” Ancak taze donmuş plazmanın ateş yapacağını ve ibufen şurubun, önceki günlerde kanamaya neden olduğu için Calpol süspansiyon verildi. Garip olan ve daha önce yazmayı unuttuğum bir şey var; ilk TDP den sonra , bize olursa dikkatli olun dedikleri aşırı uyku, garip davranışlar konusunda 30 Mayıs ta , bizimle sürekli ilgilenen aynı acil hekimlerini bilgilendirmeme rağmen bu konuda bir yardım almadım ve her şeyi normal zannettim ve zaten Prof. dr. Her şeyin iyi olduğunu ve oğlumun hastaneye yatmasına neden bulunmadığını söyledi, acil hekimlerinin kendisini sürekli bilgilendirdiğini, korkulacak bir şey olmadığını yineledi ama oğlum 3 Haziran 2009 da Amonyak komasına girdi ve ne yazık ki bu durum bile, acil hekimlerimiz tarafından, ben çıldırıp hocayı arayınca, ciddiye alınabildi. Bu konulardaki üzüntüm, ben ilaçlara dikkat çekmiş olmama rağmen, ve geçmişte daha ciddi bir ilaç zehirlenmesinden sadece serumla kurtulmuş bir insan olarak ve söylememe rağmen, oğluma bol sıvı tüketsin diyen hekimler, bir serumu takamadı…Ya da oğlumun durumu ciddi idiyse ve yatakları dolu ise , bize söyleyip neden başka hastaneye yönlendirilmedik? Ya da virüstür denilen bu durumda, doğduğu günden beri ve hastalıklarında her türlü pisliğini temizleyen, yarım bıraktığı her yiyeceği mutlaka yiyen, bana neden virüs bulaşmadı.Ben oğlumun nakil ameliyatına girdiği son dakikaya kadar her yerini öpmeye devam ettim, her pisliğini çıplak elle temizledim, o günlerde 45 kiloydum ama virüs beni beğenmedi. 19 Mayıs 2009 tarihinden itibaren hemen her güne ait tahlil ve ultrasonoğrafiler mevcut olup ALT ve AST deki anormallikler dışında en küçük bir sorun yoktur. Ve 28 Mayıs tarihine kadar ülkemizde yapılabilen tüm tahlil ve araştırmalar yapılmış ve olası hastalıklar araştırılmıştır; ancak virüs ya da benzeri bir şey bulunamamıştır…
Patoloji Raporu: Makroskopi: 0,6*0,7*0,1 cmb kahve renkte yumuşak kıvamda FA materyali 1 pt 10/06/2009 DR AU-DK
Mikroskopi: Karaciğere ait frozen artığı materyal HE,PAS,d-PAS, Masson Trikrom, Retikulum boyalarıyla incelendi. Karaciğerin normal yapısı tamaman bozulmuştu.Yaygın nekroz alanları, safra kanal proliferasyonu izlenmiştir.
TANI: Fulminant Hepatit, frozen artığı materyal
Patoloji Raporu: Makroskopi: 17*12*7 cmb total hepatektomi materyali dıştan makroskopik olarak kahve mor renkte yumuşak kıvamda idi. Kesit yüzü incelendiğinde homojen sarı yeşil renkteydi. Patolojik lezyon izlenmedi.
1-Hilus cerrahi sınır 3pt
2-Santral karaciğer alanları 3p
3-Periferik karaciğer alanı 3p
4-Safra kesesine ait alanlar3p 11/06/2009 DR AU-DK
Mikroskopi: Karaciğer rezeksiyon materyalinden alınan parçaların incelenmesinde karaciğerin normal yapısı tamamen bozulmuş olup geniş alanlarda hepatositlerin ortadan kalktığı, bazılarında safra gölcükleri izlenen safra kanal proliferasyonu, bağ dokusu artışı görülmüştür.
TANI:
1-Fulminant Hepatit
2-Kolesistit
Patoloji raporumuz yukarıdaki gibidir.
Evet, oğlum babasından nakil olmaya birkaç saat kala mucize bir kadavra ile beklide ömrünün son saatlerinde tekrar hayata döndü. Ne mutlu ki oğlumun ölüme gittiği hastanede, böyle olağanüstü hekimler de var; ve eğer organ nakli ekibinin, özellikle oğlumu ilk görüşte Fulminant hepatit tanısında ısrarcı davranan Sayın Hocamızın olağanüstü çabaları olmasaydı, oğlum maalesef şimdi olmayacaktı…Ben 7 gün boyunca oğlumun ölüme gidişini seyrettim ve son iki gün Allahımdan mucize istedim, yavrumun acısının dinmesini istedim . Ve biz hemodiyalizdeyken kadavra müjdesi geldi, dünyalar benim oldu…
Ancak zaman zaman aklıma takılıyor, acaba organ nakli ünitesinin olması, diğer birimlerin daha umursamaz davranmasına mı yol açıyor? Ama kalbim yinede böyle bir şeyin olmayacağından yana. Yazım yanlışlarımdan dolayı özür dilerim ancak düzeltmeye zamanım yok.
Yanıtınız, soru ve görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla.
Belki de asıl acınası halimiz, sağlık sistemimizdeki yara; evet gerçekten en yıkıcı olan da bu! Bu dünyanın bir yerlerinde sokak hayvanlarına taş attığı için mahkemeye çıkarılıp, hapis cezası alan insanlar var “ne mutlu ki cezalarını alıyorlar” ve maalesef benim ülkemde, insan için var olan sağlık sistemi kan ağlıyor. Zaman zaman kendi insanlığımdan utanıyorum. Saygılarımla.
Merhaba, sarılığın tesbitinden sonra ilaca devam edilmesi önemli bir hata. Ancak patoloji raporuna göre hepatite neyin neden olduğu anlaşılamıyor. Bilirkişi de net bir cevap veremeyecektir. Bu durumda hakim nasıl karar verir bilemiyorum, hukukçu arkadaşlar belki yardımcı olur. Size virüs bulaşmayabir, %5 kişide bağışıklık vardır. iLab sonuçları içinde Hbs,Hbc,AntiHb gibi değerlere mutlaka bakılmıştır. Viral hepatit olup olmadığı buradan anlaşılabilir. Viral değilse ilaca bağlı olma şansı yüksek ama yazdığım gibi bilirkişi kesin konuşmayabilir. Tekrar geçmiş olsun...
Merhabalar, 19 Mayıs-28 Mayıs tarihleri aralığında HBs Ag, Anti HBs, Anti HCV, Anti Hav-Ig M--- Hav AB total, HAV IGM, HBS AG, HBS AB, HBC IGM, HBE AB, HEV IGG,HEV IGM,HCV AB,HIV 1+2 AB (CORE+ENV), ANTİ LKM, DILUSYON vb. benzer diğer tahliller defalarca tekrarlandı. Bizimle ilgilenen tüm doktorların söylediği ve bizim elimizdeki tahlil sonuçlarına göre; tüm Hepatit Markerleri "Negatif ". Viral hepatit göstergesi olabilecek en küçük bir bulguya rastlayamadılar.
Evet maalesef patoloji raporumuzda kesin sonuç yazmıyor ve tahlil için görüştüğümüz özel laboratuarlar farklı bir sonuca imza atamayacaklarını; bunu en iyi açık biyopsiyi yapanların bilebileceğini ama biyokimyasal verilere göre de yeterince anlaşılır olduğunu ve ilaç hepatitinin ağır bastığını söylediler. Aslında söylediklerini rapor olarak verseler o zaman mahkemede her şey degişirdi ama buna cesaret edemiyorlar.
Hakim ne der? Ya da sonuç ne olur? bilmiyorum, ancak yaşadıklarımı ve olayların gelişme biçimini satır satır hafızamda tutuyorum ve yazıyorum ki başka canlara yazık olmasın...Duyarlılığınıza, iyi niyetinize ve dürüstlüğünüze müteşekkirim.
Bir patolog arkadaşıma da danıştım, o da yetmezliğe ilacın neden olduğunun ispatlanmasının mümkün olmadığını doğruladı. Bu nedenle hukuki bir sonuç alacağınızı sanmıyorum. Bu tür kederlerin tekrarlanmaması için doktorların gereksiz yere ağır ilaçlar kullanmasının engellenmesi amacıyla sağlık bakanlığı tarafından bir kontrol mekanizmasının kurulması gerekiyor. Bu konuda ne yapılabilir, medyaya mı taşımalı bilemiyorum...
Merhaba, Fulminant Hepatitin nedeninin 28 Mayıs 2009 da başlatılan ilaç tedavisi olduğu, bize birçok uzman tarafından söylendi; çocugum doğduğundan itibaren bakımını ve tüm gelişimini detaylı bir şekilde takip etmemiz nedeniyle, yaptığımız araştırma ve görüşmeler sonucunda, evet resmi olarak dile getirilmese de oğlum en basit açıklamayla ilaç zehirlenmesinden neredeyse ölüyordu…Aslında pek yaşıyor sayılmaz, çünkü dört yaşına kadar ki oğlum gitti ve yerine öfkesi dindirilemeyen, iki yaşındayken yaptıklarını bile yapamayan, çektiği acıların aynısını herkesin çekmesini istediğini söyleyen garip bir insan oldu…
Sizin de söylediğiniz gibi bu konuya Sağlık Bakanlığı tarafından bir çözüm üretilmeli. Medya konusuna gelince; oğlumun naklinden kısa süre sonra , çok önemli medya kuruluşlarına ulaşmaya çalıştık ; ancak konunun kişisel olduğu gerekçesiyle, ilgilenilmedi, zaten oğlumun nakil haberlerinde söylemediğim cümleler yer almıştı; “ben oğlumda virüs tespit edildiğini söylemedim.Bana sorulan soru, oğlumda bir şey bulunabildiği miydi ve bende hiçbir şey bulunamadığını söylemiştim…” Bu konuyu medyaya ancak sizler gibi konunun uzmanları taşıyabilir, bizleri ciddiye almadılar alacaklarını sanmıyorum ama durumun kişisel olmadığını umarım herkes anlamıştır.
Bazı insanlar, acillerde takılan serumu gereksiz buluyor olsa da, oğlumun durumu gibi vakalarda mutlaka uygulanması gerektiğine dikkat etmeliler; özellikle acil hekimleri” bol sıvı tüketin demek yerine, bol sıvı takviyesini damardan yapmalı.” Ve maalesef hiç kimseye yüzde yüz güvenilmemeli; çünkü ben ömrümde ilk defa hiçbir kıyaslama yapmadan, “bir şeylerin ters gittiğini fark etmeme ve uyarılarda bulunmama rağmen” güvendim, hem de yüzde yüz .Aslına bakarsanız aklı başında herkes konunun uzmanı bir profesöre güvenir, hele ki yılların tecrübesine rağmen güler yüzünden ve mütevazılığından bir şey kaybetmemişse ama gerçeklerin her zaman görünen olmadığını bize çok çabuk ve en acı haliyle hatırlattılar.
Bizim için hukuki sürecin işlediğinin farkındayım; böyle bir dava bize ne kazandırır ya da bir şey kazandırır mı? Bilmiyorum, açıkçası ben oğlumun zehirlenmeden önceki halini istiyorum, bana bunu kazandırabilecek hiçbir şey yok ama başka çocuklar aynı kaderi paylaşmasın diye elimden geleni yapıyorum ve yapacağım, işte benim en büyük kazancım…sizin dediğiniz gibi kılıf uydurmak kolay, bize söylendiği gibi “bir çocuk için profesörü harcamazlar” Ama çocuk olunmadan nasıl büyük olunuyor, ben anlamadım.
Allaha şükürler olsun ki oğlumun yaşamasına sebep kıldığı o güzel insanları yaratmış ve ne mutlu ki onlar” organ nakli ekibi” görevlerini en küçük bir ihmalden ve dikkatsizlikten uzak yapıyorlar, hatta zaman zaman imkansızı başarıyorlar…
Merhabalar, uzun süre aradan sonra bize yöneltilen sorulara, acaba mı diyenlere, oğlumun kısaca ilaçlı özgeçmişi; Sürekli doktorumuz var ve oğlum yedi aylık, altıncı hastalık 'uzmanlar ve ilgililer bilirler' ve ilk parasetamol ile ilk antibiyotik. Yedi aya kadar gelişim çizelgesine göre ilk yüzde beşin içinde olan oğlum dokuzuncu aya geldiğimizde yüzde ellilere kadar geriledi ve biz doktorumuzdan vazgeçtik. Ve dokuz ayı doldurmaya yakın ilk dişimiz çıkmaya başladı, hafiften ateşlenmeler de beraberinde geldi; ılık duşlar, buzlu suya batırılmış pamuklarla idare ederken evimizin karşısındaki sağlık ocagına gittik, bize etken maddesi parasetamol olan malum şurubu reçete ederek ateş otuz sekizi geçerse bir ölçek vermemiz söylendi, biz öyle mi yaptık, hayır! Evet arasıra kullandığım oldu ama aşırı dozu şöyle dursun, zararsız dedikleri doza bile ulaşmadık ve fakat oğlum yaşına geldiğinde gelişim çizelgesinin en sonuna yerleşmişti, o tombiş çocuktan eser yoktu; daima iştahsızdı ama sürekli huzursuz ve hiç uyumayan bir çocuk olmuştu. Oğlumuzu çocuk gastroentroloji uzmanına götürdük; ancak doktor hanım benim söylediklerimi dinlemek yerine kabızdır diyerek bir şurup bir süspansiyon reçete etti ama oğlum hiç bir zaman demeyeyim ölüme giderken ki yedi gün içinde bir misket kadar dışkılamasının dışında hiç bir günü aşan dışkılama sorunu yaşamadı ama eşim dahil gittiğim tüm doktorlar ilaçlardan korkmamın gerekmediğini, o ünlü sözü" bir şey olmaz" tekrarlayıp durdu. Ama ben yinede ilk iş olarak sipraktin şurubu çöpe atmayla başladım ancak eşiminde ısrarıyla kabız olmayan çocuğa duphalac şurup içirdim. Oğlum on üç aylık, calpol süspansiyon kullanmak zorunda kaldığım bir gün şiddetli istifra ve asit kokulu fışkırma şeklinde dışkılaması oldu, hastaneye koştuk bir şeyi yok deyip gönderdiler. Ertesi gün arkadaşlarımızın çocuklarına bakan doktoru bulduk, ve bu özel hastanede üç gün sürekli hidrasyon "benim gibi konunun cahili olanların serum dedikleri şey" uygulandı ve oluşum yine gülüyordu. Bu olaydan sonra doktor kontrolüne gittik ama 2007 Eylül ayına kadar ilaçsız yaşadık. Maalesef bir doktor arkadaşımızın tavsiyesi üzerine yolumuz bir doktor teyzeye düştü; doktor hanım, kendi oğlunu yirmi yaşına kadar düzenli deposilin "yanılmıyorsam eski adı penadur du" kulanarak sağlıklı bir şekilde büyüttüğünü bizimde oğlumuza böyle yapmamızı söyleyerek iğneyi reçete etti. Bu iğneyi ilk yaptırdığımızda oğlumun gözleri ve dudakları şişti ama yine bir şey olmaz dendi; ikinci ay tüm yüzü şişti ve bu son oldu, o doktora da bir daha gitmedim. Aralık 2007 soğuk algınlığı ateş otuz sekiz- otuz dokuz sürekli duş yapıyoruz, nihayet bıktık ve acile gittik, antibiyotik ve ateş düşürücü şurup; ancak üçüncü günün sonunda biz duşa ve soğuk komprese devam ediyorduk, çünkü ateş kırklara çıkmaya başlamıştı ve yine acildeyiz yeni antibiyotikle sabaha karşı evdeyiz ve altıncı günün sonu ateş kırk ikiye kadar yükseliyor, biz yine acildeyiz, ilaçları ve durumu izah ettik, zaten ateşi görünce bizi uzmana yönlendirdiler, 29 ve 30 Aralık 2007 yi bol serumlu bir şekilde hastanede geçirdik ve 31 inde evimize döndük. Buradaki uzman doktor oğlumun ilaç kullandığı altı günün sonunda yaşanan o çok hafif titremelerin havaleye benzediğini söyleyerek diazepam reçete etti ama o 5 ml lık diazepamı kullanmak kısmet olmadı. Biz eylül 2008 e kadar ilaçsız ve ateşsiz yaşadık hem de hiç titreme ya da kasılmamız olmadan. Tarih Eylül 2008 yine cereyanda kaldık, evde ibufen şurup vardı bir ölçek verdim ama bir saat sonra ateş 38 den kırka çıktı, koştuk acile, tahlil yapıldı ve bir ölçek"5 ml" calpol plus verildi. Tahlil sonucu iyiydi ve eve gönderildik; ancak eve geleli maksimum on dakika olmuştur ki oğlumda şiddetli kasılmalar olmaya başladı ve evime beş dakika mesafedeki hastaneye koştuk sabaha kadar iki litre serum yedik ve sabah oğlumu ilk gittiğimiz hastaneye götürdük; bizi nörolojiye sevk ettiler ve uzman doktor diazepam desitin reçete etti. Birkaç gün içinde şehrin en eski doktorlarından biri artık oğlumun doktoruydu; doktor beye oğlumla ilgili o ana kadar ki tüm bilgileri yazılı olarak ve kullandığı ilaçların prospektüslerini topluca sundum. Bundan sonrası önceki bilgilerde mevcut olduğu için fazladan zaman çalmamın anlamı yok ve zaten buraya tüm detayları yazacak sabrım da kalmadı. Ama her defasında yazmayı unuttuğum ve henüz hatırladığım fakat oğlumun zehirlendiği son olayların içinde, sürekli doktorun ve bağlantı kurduğu profesör doktorun çok önemsiz, birşey olmaz dediği 2009 Mayıs ayının ikinci haftasında yine sürekli doktorumuzun ısrarıyla yapılan diş dolgusunda kullanılan iğneler var. Ancak burada en çok dikkat edilmesi gereken nokta;" oğlumun sadece ilaç kullandığı dönemlerde ateşinin daha da yükselerek kasılmaların yaşanması ve bunların sadece hidrasyonla yok olmasıdır. " Ayrıca daha önceki şiddetli kasılmada tahliller normal iken parasetomollü ilaç tedavisini takiben yapılan diş dolgusunda kullanılan iğnelerden sonraki hafta yapılan tahlillerde +2 bilurubin ve ikibinlere ulaşan karaciğer enzim değerleri gözlenmektedir. Eşimin annesinin Takayaşu hastalığı dışında anne ve baba tarafında ve oğlumda hiç bir genetik hastalık yoktur. Teşekkür ederim, saygılarımla.
Konu Çalışkan,Ataman tarafından (11-09-2011 Saat 03:35:44 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: noktalama işareti ve eksik cümle
Merhabalar, uzun süre aradan sonra bize yöneltilen sorulara, acaba mı diyenlere, oğlumun kısaca ilaçlı özgeçmişi; Sürekli doktorumuz var ve oğlum yedi aylık, altıncı hastalık 'uzmanlar ve ilgililer bilirler' ve ilk parasetamol ile ilk antibiyotik. Yedi aya kadar gelişim çizelgesine göre ilk yüzde beşin içinde olan oğlum dokuzuncu aya geldiğimizde yüzde ellilere kadar geriledi ve biz doktorumuzdan vazgeçtik. Ve dokuz ayı doldurmaya yakın ilk dişimiz çıkmaya başladı, hafiften ateşlenmeler de beraberinde geldi; ılık duşlar, buzlu suya batırılmış pamuklarla idare ederken evimizin karşısındaki sağlık ocagına gittik, bize etken maddesi parasetamol olan malum şurubu reçete ederek ateş otuz sekizi geçerse bir ölçek vermemiz söylendi, biz öyle mi yaptık, hayır! Evet arasıra kullandığım oldu ama aşırı dozu şöyle dursun, zararsız dedikleri doza bile ulaşmadık ve fakat oğlum yaşına geldiğinde gelişim çizelgesinin en sonuna yerleşmişti, o tombiş çocuktan eser yoktu; daima iştahsızdı ama sürekli huzursuz ve hiç uyumayan bir çocuk olmuştu. Oğlumuzu çocuk gastroentroloji uzmanına götürdük; ancak doktor hanım benim söylediklerimi dinlemek yerine kabızdır diyerek bir şurup bir süspansiyon reçete etti ama oğlum hiç bir zaman demeyeyim ölüme giderken ki yedi gün içinde bir misket kadar dışkılamasının dışında hiç bir günü aşan dışkılama sorunu yaşamadı ama eşim dahil gittiğim tüm doktorlar ilaçlardan korkmamın gerekmediğini, o ünlü sözü" bir şey olmaz" tekrarlayıp durdu. Ama ben yinede ilk iş olarak sipraktin şurubu çöpe atmayla başladım ancak eşiminde ısrarıyla kabız olmayan çocuğa duphalac şurup içirdim. Oğlum on üç aylık, calpol süspansiyon kullanmak zorunda kaldığım bir gün şiddetli istifra ve asit kokulu fışkırma şeklinde dışkılaması oldu, hastaneye koştuk bir şeyi yok deyip gönderdiler. Ertesi gün arkadaşlarımızın çocuklarına bakan doktoru bulduk, ve bu özel hastanede üç gün sürekli hidrasyon "benim gibi konunun cahili olanların serum dedikleri şey" uygulandı ve oluşum yine gülüyordu. Bu olaydan sonra doktor kontrolüne gittik ama 2007 Eylül ayına kadar ilaçsız yaşadık. Maalesef bir doktor arkadaşımızın tavsiyesi üzerine yolumuz bir doktor teyzeye düştü; doktor hanım, kendi oğlunu yirmi yaşına kadar düzenli deposilin "yanılmıyorsam eski adı penadur du" kulanarak sağlıklı bir şekilde büyüttüğünü bizimde oğlumuza böyle yapmamızı söyleyerek iğneyi reçete etti. Bu iğneyi ilk yaptırdığımızda oğlumun gözleri ve dudakları şişti ama yine bir şey olmaz dendi; ikinci ay tüm yüzü şişti ve bu son oldu, o doktora da bir daha gitmedim. Aralık 2007 soğuk algınlığı ateş otuz sekiz- otuz dokuz sürekli duş yapıyoruz, nihayet bıktık ve acile gittik, antibiyotik ve ateş düşürücü şurup; ancak üçüncü günün sonunda biz duşa ve soğuk komprese devam ediyorduk, çünkü ateş kırklara çıkmaya başlamıştı ve yine acildeyiz yeni antibiyotikle sabaha karşı evdeyiz ve altıncı günün sonu ateş kırk ikiye kadar yükseliyor, biz yine acildeyiz, ilaçları ve durumu izah ettik, zaten ateşi görünce bizi uzmana yönlendirdiler, 29 ve 30 Aralık 2007 yi bol serumlu bir şekilde hastanede geçirdik ve 31 inde evimize döndük. Buradaki uzman doktor oğlumun ilaç kullandığı altı günün sonunda yaşanan o çok hafif titremelerin havaleye benzediğini söyleyerek diazepam reçete etti ama o 5 ml lık diazepamı kullanmak kısmet olmadı. Biz eylül 2008 e kadar ilaçsız ve ateşsiz yaşadık hem de hiç titreme ya da kasılmamız olmadan. Tarih Eylül 2008 yine cereyanda kaldık, evde ibufen şurup vardı bir ölçek verdim ama bir saat sonra ateş 38 den kırka çıktı, koştuk acile, tahlil yapıldı ve bir ölçek"5 ml" calpol plus verildi. Tahlil sonucu iyiydi ve eve gönderildik; ancak eve geleli maksimum on dakika olmuştur ki oğlumda şiddetli kasılmalar olmaya başladı ve evime beş dakika mesafedeki hastaneye koştuk sabaha kadar iki litre serum yedik ve sabah oğlumu ilk gittiğimiz hastaneye götürdük; bizi nörolojiye sevk ettiler ve uzman doktor diazepam desitin reçete etti. Birkaç gün içinde şehrin en eski doktorlarından biri artık oğlumun doktoruydu; doktor beye oğlumla ilgili o ana kadar ki tüm bilgileri yazılı olarak ve kullandığı ilaçların prospektüslerini topluca sundum. Bundan sonrası önceki bilgilerde mevcut olduğu için fazladan zaman çalmamın anlamı yok ve zaten buraya tüm detayları yazacak sabrım da kalmadı. Ama her defasında yazmayı unuttuğum ve henüz hatırladığım fakat oğlumun zehirlendiği son olayların içinde, sürekli doktorun ve bağlantı kurduğu profesör doktorun çok önemsiz, birşey olmaz dediği 2009 Mayıs ayının ikinci haftasında yine sürekli doktorumuzun ısrarıyla yapılan diş dolgusunda kullanılan iğneler var. Ancak burada en çok dikkat edilmesi gereken nokta;" oğlumun sadece ilaç kullandığı dönemlerde ateşinin daha da yükselerek kasılmaların yaşanması ve bunların sadece hidrasyonla yok olmasıdır. " Ayrıca daha önceki şiddetli kasılmada tahliller normal iken parasetomollü ilaç tedavisini takiben yapılan diş dolgusunda kullanılan iğnelerden sonraki hafta yapılan tahlillerde +2 bilurubin ve ikibinlere ulaşan karaciğer enzim değerleri gözlenmektedir. Eşimin annesinin Takayaşu hastalığı dışında anne ve baba tarafında ve oğlumda hiç bir genetik hastalık yoktur. Teşekkür ederim, saygılarımla.
Merhaba merhaba güzel insanlar. İnadına yaşadım ama tarifsiz yaşlandım, buradayım. Oğlumu zehirleyenleri affetmedim ölene kadar da böyle olacak. Nakilden bu yana bize destek olan tüm insanlara teşekkür ederim. Sevgiyle kalınız.
Tüvtürke aracı muayene ettirdikten sonra kredi kartımdan komisyon ücreti alındı. Tüketici hakem heyetine başvurdum ve hakem heyeti beni haklı buldu....
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
tüvtürke karşı tüketici hakem...
07-05-2025, 23:40:53 in Tüketici Hakları