Aziz Nesin 30 Aralık 1959 da Akşam gazetesine bir yazı yazmış. İrtica yoktur diye. Bakın bakalım neler değişmiş...
Genelkurmay Başkanlığı”nın “Erkân-ı Harbiye-i Umumiyye Reisliği” olduğu bir dönemde, bir milletvekili çıkar, ‘ekim, kasım, aralık, ocak’ aylarının adlarını yine eskisi gibi ‘teşrinievvel, teşrinisani, kanunuevvel, kanunusani’ diye çevirelim diye bir tasarı verir. Kimsede ses yok.
Nasıl ses yok? Var. Şu sesi duyarsınız:
- İrtica yoktur!
Erkeklerin ‘şeriat üzre’ dört kadınla evlenebilmelerinin yasallaşmasını isteyen bir milletvekili çıkar. Tıs yok. Nasıl yok? Var. Şu sesi duyarsınız:
- İrtica yoktur!
Anayasanın ‘Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’ olduğu bu dönemde bir milletvekili çıkar. Anayasaya ‘İslam devleti olduğumuzun yazılmasını’ önerir. Bu yolda yurdun dört bir bucağından toplananan binlerce imzanın boyu kilometreler tutar. Hiçbir yankı uyanmaz. Nasıl uyanmaz? Uyanır. Şu sesi duyarsınız:
- İrtica yoktur!
31 Mart kahramanı Volkan’cı Derviş Vahdeti‘nin kalem ortağı, Said-i Kurdi ıkar, milletvekillerine şöyle mektuplar gönderir:
- Türkiye’deki Nurcuların sayısı, polislerin sayısından çoktur. 600 bin Nurcu, Türkiye’de asayişin korunmasında emniyet kuvvetleri kadar önemlidir. Herkeste bir susukluk, yok, değil. Şu sesi duyarsınız:
- İrtica yoktur!
Bir parti kongresinde bir delege, cuma namazı kılınması için cuma ğleden sonraları ‘resmi tatil’ olmasını ister. Kimse aldırmaz. Aldırmaz olur mu? Aldırır. Şu sesi duyarsınız:
- İrtica yoktur!
***
Bizde yasa güvenliği altında din öğretimi var. İlkokulda, ortaokulda, imam hatip okullarında, ayrıca Kuran kurslarında din eğitimi yapılır. Ama yobaz, yasaya uygun bir eğitimle de yetinmez, ilkokuldan bile geçmemiş çocuklara Arap harfleriyle okuma-yazma ğretir. Okul olmayan köylerde bile bunlar vardır. Ama ses çıkmaz. Nasıl çıkmaz? Şu sesi duyarsınız:
- İrtica yoktur!
Türkiye’de tarikatlar, tekkeler vardı: Bektaşi, Kadiri, Rufai, Mevlevi, Nakşibendi. Bunlardan yalnız Mev-levilik yürümektedir. Bütün gelenekleriyle her yıl ayinleri, törenleri yapılır. Bir şey söylemeye kalksanız, karşınıza Mevlana’nın büyüklüğüyle çıkarlar. Oysa Mevlana’nın büyük eseri, bu gericiliğin örtüsüdür. Yirminci yüzyılda Mevlana gibi büyük bir kişi böyle anılmaz. Kürsüler kurulur, kitaplar yayımlanır. Birtakımları da bu ayinlere “turistik gösteri” der, geçer. Mevlana büyükse, Hacı Bektaş-ı Veli de büyük ulu. Neden Bektaşi ayinleri yapılmaz? Bir şey denilmez. Denilmez olur mu hiç?.. Denilir:
- İrtica yoktur!
***
Eyüp Sultan’daki ‘resmi iftar sofralarını’ bir yana bırakınız. ‘Vatan kurtaran aslan’ futbolcularımız, maç kazanmak için Eyüp Sultan türbesine gider, türbeye avuç açarlar... Buna da bir şey denilmez. Denilen yalnız şudur:
- İrtica yoktur!
Bir parti kongresinde zavallı bir genç “Hilafetin geri gelmesini istiyoruz” der. O der, siz diyemezsiniz. Duyulan yalnız şu:
- İrtica yoktur!
Eski değil, daha dün, evet daha dün Bursa’da ayin yapan 17 Nurcu “Nur risaleleriyle” yakalanırlar. Ama yine de:
- İrtica yoktur!
İstanbul’un en güzel, en değerli dini yapılarından Beyazıt Camii, İstanbul Üniversitesi’yle karşı karşıyadır. Namaz kılacak üniversiteli o güzel, o büyük camiye gitse olmaz mı? Olmaaz! Üç yüz metre yürüse vakit kaybedermiş. Onun için ille üniversitenin içinde bir bodruma mescit yapılacak. Siz susarsınız, biri konuşur:
- İrtica yoktur!
***
‘İrtica yoktur’ diyenler, lütfen şunu söyleyiniz:
- 1922‘den 1950’ye kadar yapılanların hepsi mi yanlıştı, hepsi mi kötüydü ki, bugün, o zaman yapılanların büsbütün tersi yapılmaktadır? Açıkça söyleyin, kimden korkuyorsunuz? İşte Atatürk de öldü, öleli yirmi bir yıl oldu. Çekinecek bir şey yok, söyleyin. Ama ‘irtica yok’ diyenlere hiç şaşmamalı. Çünkü, ‘İrtica yok!’ diyenler, ‘Hürriyet var!’ diyorlar.
Re: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine...
Vallahi Abbas Bey bu yazıya yanıt verir mi,verirse nasıl verir bilmiyorum ama ben size liberal demokratça bir yorum yapayım izninizle.
"İlahi commodore1tr, bu yazı 1959'da yazılmış, o günden bugüne yok şeriat, yok irtica diye diye başımızın etini yediniz. Hani değişen bir şey oldu mu? Geldi mi şeriat? Laiklik elden gitti mi? Bakın hala başı açık kızlar var ülkede. Bakın hala erkeklerle kadınların yan yana oturduğu aile toplantıları var. Bakın hala 4 eşi olmayan erkekler var. Bakın hala medeni yasa geçerli... Bu zamana kadar gelmediyse bundan sonra da gelmez. Sizi paranoyaklar sizi. Hem, ülkenin çoğunluğu istiyorsa gelsin canım ne olmuş yani, neden demokrasiden (!) bu kadar korkuyorsunuz ki?."
Re: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine...
Bence irtica tehdidi yok. Din yobazlığı tehdidi var. Dini şahsi menfaatleri için kullanan bir grup var. Bu grup eğer menfaatleri başka yerde olsun ve bunu bilsin dini bir kenara atıp o yola gider. Bundan da o kadar eminim.
İrtica tehdidi yok.Ama şeriat tehdidi var. Rejim değiştirip yeni patronlar oluşturma, sermayeyi kendi yandaşlarına yayma grubu var. İnsanların ağzına bir parmak bal sürüp, arı kovanını götürenler var. Ve bunlar bu tehdit bugün İslamı kullanıyor. Yarın neyi kullanacağı belli olmaz.
İrtica tehdidi yok, şeriat tehdidi ise bir avuç insan. Ancak koyun sürüsü misali bir koyuna biraz ot gösteriyorlar, koyun otu takip ediyor ve uçurumdan atlıyor, onunla birlikte tüm koyunlar peşinden geliyor.
O Koyunlar ne yaptığının farkında bile değil, bu ülkenin okuma yazma bilmeyen insanları var, 3 ayda istiklal marşını ezberleyemeyen insanlar var.
Bu ülkede kültürlü insanlar da var...
Ancak 3 kalem 10 liradan satılırsa 30 kalem kaç liradan satılır dediğim zaman hesaplayaman ancak x ve y kromozomlarından bahsetmeye çalışan kültür budalaları da var.
Bu ülkede eğitim sorunu var. Bu ülkede insanlar yere tükürmeyi bıraktığında otobüslerde cep telefonu kapandığında sinemada kendi aralarında konuşmalar kesildiğinde , minubuslere normalin ustunde insan binmediğinde, toplu taşıma araçları kullanıldığı, çöpler doğa yerine geri dönüşüm merkezlerine götürüldüğünde, villa için tarla yakan okumuş patronlar, tarla için tarla yakan cahil insanlar kalmadığında, memuriyeti nüfus aracı olarak kullanmak bırakıldığında, rüşvet ortadan kalktığında, uyuşturucu sokaklara taşınmadığında, büyüğe saygı, küçüğe sevgi geri geldiğinde, ortegaya 20 milyon dolar verilip bilim araştırmalarına bu çok görülmediğinde, boş üniversiteler açmak yerine üniversitelerin içi doldurulduğunda,
Cevap: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine...
İrtica nereye gitti?
Taha Akyol
Milliyet / 9 Ocak Cumartesi 2010
İRTİCA bir yerlere kaçıp gitmiş olmalı! Artık “Laiklik elden gidiyor, tehlikenin farkında mısınız?” feryatları dindiği gibi, asker bile artık “irtica”sız konuşuyor.
Ben eskiden beri irtica tehlikesinin olmadığını savunurum. Bunun için sosyal araştırmalardan, modernleşme teorilerinden bahsederim. Bu defaki kanıtım ise, bazıları için bilimsel araştırmalardan daha güvenilir olan İlhan Selçuk’tur!
Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya, İlhan Selçuk’u sık sık ziyaret edip görüşmelerini yazıyor. Güzel bir insani davranış... Aynı zamanda tarihe not düşüyor.
Bu notlardan biri şöyle:
“İlhan Ağabey’in keyfi yerindeydi, doğrudan siyasete girdi:
- Türkiye’ye şeriat-meriat gelmez... Yılbaşında televizyonları izleyince gördüm. Şeriatçılar artık sermaye ve medya sahibi oldu.” (Cumhuriyet, 4 Ocak)
Sonra erken seçimi konuşmuşlar. Keşke “şeriat-meriat gelmez” konusunu biraz açsaydılar. Ama bu kadarı da çok önemli:
Demek ki, İlhan Ağabey de sermaye sahibi olmanın, piyasa ekonomisinin zihinlerdeki etkisini artık kabul ediyor.
Yeşil sermaye!
Demek ki o eski ‘yeşil sermaye’ feryatları yanlışmış!
Fakat İlhan Selçuk çok değil, üç sene önce “Laik Türkiye tehlikeli bir süreçten irticaya kayıyor; İslam dünyasındaki tek laik Cumhuriyet bıçak sırtındadır” diye yazmıştı! (7 Ekim 2006)
Bugün “şeriatçıların sermaye ve medya sahibi olması”nın şeriat tehlikesini giderdiğini yazan İlhan Selçuk, dün şunları da yazmıştı:
“- Sermayenin dini imanı olmaz, sermayenin dini imanı paradır...
Söyleyenler halt etmişler...
Suudiler’den Kuveyt sermayesine dek dinci Amerikanofil kapitalistler ortalıkta fink atıyorlar...
Şimdi sıra Türkiye’ye geldi...
Devlet gücüyle dinci sermaye sınıfı da palazlandı mı, laik Atatürk Cumhuriyeti’ne demokratik görüntü sahtekârlığı altında fatiha okunacak... “ (Cumhuriyet, 9 Kasım 2007)
Ama artık “sermaye sahibi”, yani girişimci haline gelmenin etkilerini bir yılbaşı gecesi TV izleyerek de olsa görüyor. Keşke bu kadar gecikmeseydi de, geçmişte bu yüzden yapılan kavgaları, müdahale ve muhtıraları yaşamasaydık.
İrtica ezberi
Büyük sosyolog Max Weber “sermaye sahibi” olmanın rasyonelleşme ve sekülerleşme getireceğini yüzyıl önce yazmıştı! Bizde Sabri Ülgener, Şerif Mardin, sonra, Nilüfer Göle, Nur Vergin, Ali Çarkoğlu, Binnaz Toprak gibi isimlerin akademik ve sosyal araştırmaları da bunu doğrulamıştı: Ekonomik gelişme ve eğitim sürecinde dindarlık bile siyasi alanda özgürlükçü bir laikliği benimsiyordu.
Türban da böyle bir modernleşme sürecinin ürünüydü.
Fakat eski “irtica” nakaratı kolay bitmeyecek, darbelere, muhtıralara, parti kapatmalara gerekçe olacaktı.
Çünkü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında geniş bir edebiyat haline gelen “irtica tehlikesi”, “Cumhuriyet ideolojisi” diye sürekli ezberleniyordu. Toplumdaki büyük yapısal değişmeler bu ezber yüzünden görülmüyordu.
Maalesef Cumhuriyet akademyası bile Max Weber’i 1970’lere kadar fark etmedi; ‘ezber’in dışına çıkamadı! Weber hakkında bizde ilk doktora tezini Coşkun San 1971’de yaptı!
Matbaanın gecikmesi gibi bir şey!
Artık ezber bozuluyor. Önümüzdeki büyük sanat, hayat tarzlarına ve fikirlere saygı halinde demokrasi içinde yaşamayı başarmaktır.
Eski hiçbir ezber Türkiye’nin ufkunu karartmamalı artık.
Cevap: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine
Tabiiki burada irtica yobazlık bağnazlıktan ne anladığımız çok önemli. Bunu iyi düşünmek lazım. Herhalde irticadan bahsedenler Taliban gibi bir uygulamadan bahsetmiyordu.
Cevap: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine
Taha Akyol gene yumurtlamış bence.. MGK da hala terörden sonra irtica iki numaralı tehtit ise ve bu tehtit Çankayada ki 11. ve İrtica Odağı olduğu kesinleşen partinin başkanı ve milletvekillerinin olduğu toplantıda dile getiriliyorsa fazla söze gerek yoktur. RTE içerde dediğini dışarda unuttuğundan yani takiye kralı olduğundan etrafında da yalaka vede kendi oluşturduğu medya olduğundan ''yok '' gibi görünebilir.
Ama aslında bugün olan yüksek yargı ve TSK nın resmen irtica ile çarpışmasıdır. İrtica'nın iyice yerleşmediği iki kurum bu iki kurumdur. Zaten irtica Türkiye'ye nasıl gelecek ki başka türlü ? Ne bekliyoruz irtica diyince ?
RTE canı sıkıldıkça Ulemaya sordunuz mu diyor !!! İrtica yok değil mi?
RTE hem laik hem müslüman olunmaz martavalını bağırıp duruyor !!! İrtica yok değil mi?
Hiç gerek yokken Diyanet kadrosu şişirilip duruyor oradan diğer bakanlıklara dinci yerleştiriliyor!!! İrtica yok değil mi?
Cemaatçi değilseniz belediyeden asla ihale alamazsınız!! İrtica yok değil mi?
Cemaatler her yeri sardı !!! irtica yok değil mi?
Kaçak kuran kurslarının tamamı yasallaştı !!! irtica yok değil mi?
Bir sürü utanmaz milletvekilinin birden çok eşi var !!! irtica yok değil mi!!
Daha neler neler yazılır da boş olduğundan yazmıyorum... Ha irtica gelir mi tam anlamıyla... Atatürk Cumhuriyetine Atatürk e bağlı milyonlar yok edilmedikçe gelemez... İlgili partide bir PKK ya bir Ermenilere sığıntı olur medet umar...
Cevap: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine
Taha Akyol, Cumhuriyet Gazetesi’nde İlhan Selçuk’a atfedilen bir konuşmadan alıntı yapmış. “Bu memlekete irtica gelmez” diyen, İlhan Selçuk’tur. Taha Akyol’un zaten eskiden bu yana savunduğu tez de bu yöndedir. Taha Akyol’u eleştiren arkadaşların İlhan Selçuk’u es geçtikleri dikkatlerden kaçmıyor.
Taha Akyol, bu görüşlerini Max Weber’e ve ülkemizde o konuda önemli yayınları bulunan rahmetli Sabri Ülgener’e dayandırıyor. Ayrıca, bu konuda yapılmış bilimsel sosyolojik araştırmalardan yararlanıyor.
Hayatında Max Weber’den ve Sabri Ülgener’den tek satır okumamış (hatta Sabri Ülgener adını dahi duymamış) olanların “Taha Akyol eleştirisi” yapmalarının da ciddiye alınacak bir tarafı yok. Bu arkadaşların Taha Akyol’un İran’la bizi mukayese eden ciddi araştırmasından da haberlerinin olduğunu zannetmiyorum.
Taha Akyol, savunduğu bu tezi (Türkiye’de irtica tehlikesi olmadığı tezini) sadece yazarak değil, 28 Şubat sürecinin güçlü ismi Çevik Bir’le Milliyet yazarları önünde tartışarak da dile getirmiştir. O dönemde Çevik Bir’le bu konuyu tartışmak cesaret ve bilgi ister. Çevik Bir’e “televizyonlar askeri konulardaki programlarda emekli askerlerden görüş soruyorlar, siz askerler ise irtica konusunda sosyologlardan ve sosyolojik araştırmalardan neden yararlanmıyorsunuz?” diye sormuştur.
Artık herkesin bildiği ve bazı arkadaşların bilmezden duymazdan geldiği bir gerçek var; 28 Şubat sürecinde Çevik Bir gazete patronlarına (Aydın Doğan’a ve Dinç Bilgin’e) baskı yaparak bazı yazarların işine son verilmesini istemiştir. Susturulması istenen yazarlardan biri de Taha Akyol’dur. Aydın Doğan bu baskılara boyun eğmemiş, Dinç Bilgin ise bazı Sabah yazarlarının işine son vermiştir. Yine Çevik Bir efendi, Şemdin Sakık’ın ifadelerine montajla ilaveler yaparak bazı yazarların (Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar) PKK ile işbirliği yaptığı yalan haberini medyaya servis eden kişidir. Bu yalana inanan Oktay Ekşi de “alçakları tanıyalım” başlıklı köşe yazısında Çevik Bir’in dolduruşuna gelmiş, ancak bunun yalan haber olduğu anlaşılınca meslektaşlarından özür dilemek zorunda kalmıştır.
Anlaşılacağı üzere, Taha Akyol’un iritca konusundaki yöntemi bilimsel araştırmalardan yararlanmak iken, Çevik Bir’in yöntemi “demokratik hukuk devletinde” baskı ve sindirmedir.
Biz bu irtica masalını yüz yıldır dinliyoruz. Askerler milleti irtica ile korkutmaya çalışıyorlar, ama milleti tanımıyorlar. Andıçlarla irtica masalları ile uğraşacaklarına, bu konulardaki araştırmalara göz atsalar daha iyi bir iş yapmış olurlar.
Cevap: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine
İrtica tehdidini ne taha Akyol, ne de Çevik Bir belirler. Bu toplumsal dinamiklere göre oluşan birşeydir.
İrtica tehdidi hem vardır hem yoktur. Şimdi diyeceksiniz ki bu nası iş? Valla böyle. Türkiye'de işler ters çalıştığı için, neyin nasıl olduğuna veya olacağına karar vermiyoruz.
Sendikalara, grev hakkına vs. karşı olması gereken esnaf, miting yaparken, o mitingi işçiler basabiliyor.
Yabancı işgaline karşı bildiri dağıtanlara, milliyetçiler karşı çıkabiliyor.
Sol çözümler, seçimlerde, sağ partilerden talep edilebiliyor.
Teistler, belli mezheplerle birliktehareket edebiliyor.
Bu örnekler uzatılabilir. Bu örnekleri yazımın sonu için verdim.
Bu ülkede, irtica tehlikesi vardır. Zira, insanlar hala dini inançlarını en önemli ihtiyaçlarından önce tutmaktadır. Dinime sözdü iddası, katliam yapabilecek kadar ciddi bir iddiadır ülkemizde. 12 Mart 1971 gününü hatırlıyorum. İnegöl de , bir gurup, camileri bombalayacaklar diye bir laf attı ortaya. Sonrasında, camilerden çıkanlar, İnegölü yerlebir etti. Ben 12 mart muhtırasının, bu olaylar için veridiğini sandım uzun süre. Çocuktum o zaman.
Sivas'ı, K.maraş'ı hatırlayın. Oruç tutmadığı için öldürülenler, ya da Ramazanda zorla kapatılan lokantaları hatırlayın. Açık olsa bile, alenen lokantaya gidemeyenleri düşünün.
Bunlar küçük adımlar ama, hedefleri büyük.
Bu nedenle, irtica tehlikesi vardır.
Ama irtica tehlikesi yoktur.
Yukarda yazdıklarımın, din için yapılması ve birilerinin din adına yapması gerekir. Ülkemizde, bu işler ne din için yapılıyor, ne de birileri din adına uğraşıyor. Sadece dini alet ederek, maddi çıkar peşinde koşuyorlar. "Din kardeşiyiz ama, paralar bizm cebe" anlayışı.
Bu nedenle de, irtica tehdidi yoktur.
Yukarda yazdığım gibi, "manevi çözümleri, maddiyatçılar üstlenmiş durumda"
Cevap: İrtica Yoktur Aziz Nesin - Abbas bey'in dikkatine
Pardon Abbas Bey ;
Sabri Ülgener rahmetli prof umuzu okumanın sadece sizin tekelinizde olduğunu bilmiyordum. 83 deki cenaze törenindeki fotolara bakarsanız resmini taşıyanı bir yerlerden tanıdığınızı çıkarabilirsiniz... Neyse o sözcükler size yakışmamış diyip uzatmayayım ...
Muhtemel gene haddimiz olmayarak Albert Einstein in kitaplarını da okudum... Oradan iki anlamlı cümleyi sizinle paylaşmak isterim... Anlayacağınızı umarak...
''Bir koyun sürüsünün kusursuz bir üyesi olmak için her şeyden önce koyun olmak gerekir.''
''Görelilik kuramım başarıyla kanıtlanırsa Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek. Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacak. Kuramım gerçek dışı çıktığında ise, Fransa bir Alman vatandaşı olduğumu söyleyecek. Almanya ise bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır.''
Şimdi yaklaşık on yıl önce konunun ne olduğunu anımsamadığım bir şey üstünde arkadaşlarla tartışıyorduk. Hararetli zaman zaman seslerin yükseldiği bir tartışmaydı... O tartışmadan aklımda tek kalan ve kulağıma küpe olan cümleleri ise orada bulunan arkadaşımızın 10 yaşında ki oğlu yaptı. Tartışma şu demişki şunun teorisi şunun araştırması diye giderken ben konuyu yumuşatmak için ona soruvermiştim... Sen ne diyorsun diye... Hiç umulmadık kadar düzgün ve doğru yanıt verince biz koca koca adamlar sustuk bir birimize baktık... Ben hiç bozuntuya vermeden nereden biliyorsun bakayım sen bunları dedim... Kulağıma küpeyi yapıştırdı...
'' Görüyorum, okuyorum, dinliyorum....''
Bende yedi senedir görüyorum, okuyorum, dinliyorum... 2002 ile 2010 arasında ki farklarıda analiz edebilecek akılzeka ve olgunluktayım...
Örneğin 2009 daki krizde dünya sallanıp herkes geri giderken Türkiye'nin en geri giden ülkelerden birisi olmasına karşın başka dünyanın hiç bir ülkesinde olmayacak şekilde ''milyon dolar serveti '' aşanların arttığı tek ülke olduğunu bu artışa nail olan 200 kişinin de AKP ve RTE ye çok yakın kişiler olduğunu okuyup görüp anlıyorum.. değerlendirmesinide yapabiliyorum...
Türkiye'nin 2002 den çok daha muhafazakar bir yapıya büründüğünü, belediyelerin cemaatlere tarikatlere teslim olduğunu, yandaşlara ihalelerin peşkeş çekildiğini, kızların zorla tesettüre sokulduğunu İstanbul un bir başından bir başına ( Gebze'den Silivri'ye) güneş doğuş vaktinin iki dakika yirmi saniye olduğunu dolayısı ile Gebze de ezan başladıktan iki dakika yirmi saniye sonra Silivri de başlaması gerektiğini ama ne hikmetse Kadıköy'de bile sabah ezanının yirmi dakika sürdüğünü görüyorum... dini kıyafet sayılabilecek kıyafetlerle dolaşan bir çok tip görüyorum... Orat okulda bile türbanlı kız çocukları görüyorum...
Değişimlerde genel analizler pek bir işe yaramaz. Şu şöyle olmaz denen şey o anki duruma göredir... Amma o durum çaktırmadan değiştiriliyor ve bu engellenmiyorsa o zaman ne olacağı kestirilemez. Felsefe kitaplarına çaktırmadan ''vahi''leri doldurur ve felsefe diye bunları öğretirseniz gençlere çok farklı bir yapı karşınıza çıkar ki şuandaki yapılan budur. Aynı şekilde AKP kendi teokratik yapısını kurmaya çalışırken aynı arap ülkelerinde olduğu gibi bir avuç zengin ve onlara biat edecek reaya yaratma çabasındadır. Ulus devlete laik cumhuriyete örtülü bir savaş açılmış bu da normalleşme adı altında yutturulmaya çalışılmaktadır. Yandaş medya ve bir takım aymaz liberaller bunu böyle sanmaktadır.
TSK ile didişmenin temelinde iki gerçek yatmaktadır. Birincisi TSK yı bir türlü AKP örüngesine sokamamaları iki TSK yı kullanıp durarak ''mağduru'' oynayarak prim yapmaya çalışmalarıdır. Başkada bir şey değil... Bu kargaşanın tek yaradığı kesim AKP dir... Bunu algılayamamak ise safdilliktir en basit deyimi ile...
8 Eylül 2010 günü üniversiteden arkadaşlarımla Pierre Loti tepesinde toplandık.İstanbul un manzarası en güzel olan yerlerinden sadece bir tanesi...
...
Yazan: bartelmi diaz Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
Geçtiğimiz hafta bayiden sıfır kilometre bir araç satın aldık. Daha ucuza mal edelim diye de tescil ve plaka işlemlerini kendimiz takip edelim dedik....
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
go to this web-site
17-06-2025, 15:32:57 in Kredi Kartları ve Bankacılık Hukuku