Denizin en derin en koyu maviliklerinden... Gök gözlü..... ince bacaklı.... ıslak kanatlı.... Bir martının kanadında… Martıların bir gün özgürce havalandığı yerden…

”Hani, diyorum da, insanın gerçekten mükemmel bir dostu olsa...”

"Onu", şöyle, içine sindire-sindire, kocaman bir sarılsa... Yüreklilikle söylediğiniz... "Canım benim”.. Dediğiniz... Telefonda bile saatlerce konuştuğunuz, sıcacık biri... Özlediğinizde, hayal kurduğunuzda yanınızda o var mı? Sizi hiç yalnız bırakmayan biri... Cesur, sempatik, azimli, kararlı,.. Arayan, soran, "Seni özlüyorum" diyen biri. Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz. Yanıltmaz… Anlayışla karşılar her şeyi... Hataları, günahları-sevapları, her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla... Bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur. O kendiliğinden çıka gelir zaten. Bir gün bir bakarsınız, karşınızda... Bir de bakmışsınız sımsıcak sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar... Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki izleri, geleceğe dairlerin! izi, sadece ona anlatır olursunuz. Kadın, erkek fark etmez. Bir dost bulun! Ama gerçek olsun. Aradığınızda işinizi değil, sizi soran... Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiracınız olsun. Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın.

Güvensin! Cinsiyeti olmasın! Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun. Doğruları söylesin. Gözleriyle ve kalpten konuşsun. Yaşasın! Doya doya yaşasın, doya doya yaşatsın.
> Beyninden değil, yüreğinden versin. "Olsun varsın! Paylaşırım." desin. Bir dostunuz olsun. Sizi ve benliğinizdekilerinizi paylaşsın