topluca taksitleri ödememe kararı uygulanırsa gerçekten faydalı olabilir.ama bunu yapacak bir birliktelik sağlayamadığımız için çok zor bir yol.Ama yapamasak bile kamuoyunda (230.000!!! yenzede topluca ödeme yapmama kararı aldı) diye bir gündem oluşturabilirsek ve bunu türkiye genelinde görsel yayında da duyura bilirsek belki bizi görmezden duymazdan gelen umursamayan yetkililere sesimizi duyurmuş oluruz.Öneri olarak tüder'e dilekçe gönderek böyle bir yol izleyeceğimizi,eğer bizim yanımızdalarsa bunu bir şekilde gündeme getirmelerini isteyebiliriz.Başka önerisi olanlar varsa paylaşşın ona göre bu platformda bir şeyler yapmaya çalışan duyarlı insanlarla birlikte bu yoluda denemiş olalım.
Avukat arkadaşımın mailime verdiği cevabı yazıyorum.
.......... Bey:
Kısa bir açıklama ve bir yargıtay kararı örneği gönderiyorum.
Sözleşme hukukunda egemen olan ve Türk Hukukunda kabul edilen kural, "sözleşmeye bağlılık-Ahde Vefa- " kuralıdır. " Pacta Sund Servanda" adı ile anılan bu kurala göre, sözleşme yerine getirilmelidir. Koşullar yanlardan biri, özellikle borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu, borcunu yerine getirmelidir. (Sözleşme serbestliği ilkesi tarafların birbirleri karşısında eşit hak sahibi olarak bulunmalarını gerektirir.) Gerçekte de, sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında var olan denge sonradan koşulların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde yanlardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. Sözleşmedeki dengeyi bozan olağanüstü durumlara; harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi; durumlar örnek olarak gösterilebilir.
Tarafların istençlerini ( iradelerini) etkileyip sözleşme yapmalarına neden olan koşullar daha sonra önemli ölçüde, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse yanlar artık o sözleşme ile bağlı tutulamazlar. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ile sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki oluşur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif iyiniyet (M.K Md. 4, 2) kuralarına aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu karşıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus- Beklenmeyen hal kuralı ile sözleşmenin değişen koşullara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
Borç ilişkisinin kurulmasından sonra, borçlunun kusuru olmaksızın edim (borç) olanaksızlaşmışsa , (imkânsızlaşmışsa) bu durumda, borç sona erer (BK. m.117). Oysa, borçlu yönünden edimin yerine getirilmesinin (ifasının) aşırı ölçüde güçleşmesi, m.117'nin kapsamının dışında kalır.
Sözleşmenin akçalı (parasal) koşullarını, edim ve karşı edimi arasındaki oranı esaslı yolda sarsan olağanüstü olaylara beklenmeyen olaylar denir. Beklenmeyen olaylar, sözleşmenin akçalı koşullarını alt üst eden olağanüstü, sezilemeyen, kusur dışı, gerçek olaylardır. Bu olaylar karşısında kalan borçlu sözleşmenin metnine değil, ne var ki, kendi borcuna bir sınır çizen adalet, iyiniyet kurallarına dayanmak gerektiğini ileri sürer. Beklenmeyen olaylar borcun yerine getirilmesini (ifasını) esaslıca güçleştiren nedenlerdir. İmkansızlık denen durumlarda ise, edimin yerine getirilmemesi söz konusu olmaktadır.
Hukukumuzda, önceden görülmeyen (kestirilemeyen) değişikliklerin borçlunun borcunu yerine getirmesini olağanüstü güçleştirmesi durumunda, sözleşmenin yeniden gözden geçirilmesi hakkında genel bir hüküm yoktur, yalnızca bazı sözleşmelere ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir . O nedenle, gerek sözleşmede ve gerekse yasada, hukuksal ilişkinin yeni duruma uyarlanmasını ya da sona erdirilmesini öngören bir hüküm bulunmaması durumunda, nasıl bir çözüme ulaşılacağı sorusuna bir yanıt bulunmalıdır.
Alman ve İsviçre hukuk öğretilerinde baskın olan "işlem temelinin çökmesi ya da sarsılması" görüşünün dayandığı değiş-tokuş sözleşmelerinde edimler arası denge görüşü uyarınca, daha sonra ortaya çıkan ve zorlu neden niteliğinde bulunmayan olağanüstü durumlarda yanların edimleri (borçları) arasında denge önemli ölçüde sarsılırsa, yargıç, MK.m. 1 ve 2 çerçevesinde ya sözleşmeyi çözer ya da değişen durumlara uyarlar. Çözme ve uyarlama konusu, yanlarca sözleşmede öngörülmüş ya da yasada özel bir kuralla düzenlenmiş ise bu olasılıkta hakim, sözleşme ya da yasa hükmünü (kuralını) gözetir ve uygular. İşlem temelinin çökmesi görüşü, MK.m.2'de kaynağını bulan doğruluk ve dürüstlük kuralına dayanmaktadır.
Bizde de (Türk Hukukunda) öğretide aynı görüş benimsenmiştir. Borçlar hukukunun temel prensiplerinden birine göre, antlaşmalar yerine getirilmelidir (Pacta sund servanda) . Böylece bir sözleşme ile borç altına giren kimse artık gelişigüzel borcundan sıyrılamayacaktır demektir. Fakat bu prensibin de bir sınırı olmak gerekir. İstisnai bazı hallerde, ekonomik hayatta önceden görülemeyen öyle dalgalanmalar ve değişmeler olur ki , borçludan taahhüdünü yerine getirmesini beklemek onun için bir yıkım teşkil edebilir. Ani bir kıtlık tehlikesi karşısında buğday fiyatlarının 10 misli arttığını düşünelim. Henüz böyle bir tehlike doğmadan piyasadan eski fiyatlarla buğday temin edebileceğini düşünen bir yüklenici , bu fiyatlara uygun bedel ile tonlarca buğday teslim etmek borcu altına girmişse, fiyatlardaki muazzam değişikliğe karşın yine de taahhüdünü yerine getirmeye mecbur olacak mıdır? İşte modern Hukuklarda gelişen bir eğilim “Pacta sund servanda” prensibini clausula rebus sic stantibus” (umulmayan hal şartı) fikri ile sınırlamakta ve her sözleşmenin bu şart altında yapıldığını ve şayet böyle bir şart gerçekleşirse artık borçludan akdin yerine getirilmesinin beklenemeyeceğini kabul etmektedir ki bu fikir Medeni Yasanın 2. maddesindeki doğruluk kuralına uygundur.”
Yargıtay’ımız da kararlarında çağdaş hukukun bir gereği olan uyarlama istemlerine olumlu yakalaşmakta ve kararlılıkla aşağıdaki gerekçeleri savunmaktadır. “Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasının güçleşmesi durumunda "İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ" gündeme gelir. İşte bu bağlamda Yargıç , somut olayın verilerine göre, alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına kara verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar.
Sözleşmenin yeni durumlara uyarlaması yapılırken önce sözleşmede daha sonra yasada bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek M.K. Md. 2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması manasına gelebilir.
Böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır. İşlem temelinin çöküşüne ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesinde kaynak olarak Medeni Yasa’nın 1, 2 ve 4 ncü maddelerinden yararlanılacaktır. İşlem temelinin çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve yan istençlerine (taraf iradelerine) önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur. (Mk. Md. 1) Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi ya da değişen hal ve koşullara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur.”
Her istemle sözleşmeyi değişen hal ve koşullara uydurmak olanağı yoktur. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü" sözleşme serbestisi "ve sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye elatma (müdahale) kurumu ayrık (istisnai) ikinci derecede (tali) yardımcı niteliktedir.
“ Sözleşme kurulduktan sonra onun ifadesi sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Az yukarıdaki örneklenen olaylarda olduğu gibi. Yine değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde bozulmuş olması baş koşuldur.” Ayrıca
Uyarlama isteyen yanın olağanüstü hal ve koşulların çıkmasına kendi kusuru ile neden vermemelidir.
Değişen hal ve koşullar yanlarca önceden öngörülebilir; beklenebilir; Olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmamalı ya da olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. Eş söyleyişle; sözleşmenin yanlarından birine yükletilmesi gereken tehlike(riziko) sınırı nesnel (objektif) olarak aşılmış olmak gerekir
Uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir. Sözleşmeye yazılan özel hükümler yorumlanıp tarafların sağladığı hak ve yararlar, değerlendirilmeli, ekonomik değişikliklerin (Enflasyon, Devalüasyon) etkileri, somut olayın özelliği ile belirlenecek tüm objektif ve sübjektif hal ve koşullar kıymetlendirilmeli, uyarlama yapılması kanısına kavuşulursa, sözleşmedeki intibak boşluğu hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları (MK. MD. ;2/1) ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK .Md. 1 deki yetki kullanılarak doğrudan kendisini yaratıp takdir ettiği bir kuralla yargıç tarafından doldurulmalıdır.
Sonuç olarak ; ekonomik koşullarda, aşırı enflasyon, para değerinin büyük ölçüde düşmesi vb. nedenlerle meydana gelen olağanüstü değişiklik ve dolayısıyla güçlükler, edimin olduğu gibi yerine getirilmesini borçludan beklenemez duruma getirmişse, doğruluk ve dürüstlük kuralları gözönünde tutularak "işlem temelinin çökmesi ya da sarsılması ilkesi" uyarınca sözleşme yeni durumlara uyarlanır.
Bu konuda Yargıtay’ımız Çağdaş Hukuk örneği sergilemiş ve dövize endeksli borçların günün hal ve koşullarına uyarlanabileceğine ilişkin kararlar vermiştir. Aşağıda bu kararlardan birkaçını okurların bilgisine sunmaktayım...
celalulgen@superonline.com
Yazarın Notu: Yazarın “Dövizle Borcu Olanlar İçin UYARLAMA DAVALARI” adlı bir kitabı yayınlanmıştır
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1997/11-460
K. 1997/651
T. 17.9.1997
KARŞILIKLI EDİMLERİ İÇEREN SÖZLEŞMELERDE EDİMLER ARASINDAKİ DENGENİN, OLAĞANÜSTÜ DE-ĞİŞMELER YÜZÜNDEN ALT ÜST OLMASI, BORCUN İFASINI GÜÇLEŞTİRMESİ VE BELKİ DE İMKANSIZ HALE GELMESİ DURUMUNDA “İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ” GÜNDEME GELİR. BU GİBİ HALLERDE EMPREVİZYON VEYA CLAUSULA REBUS SİC STANTİBUS KURAMI ÇERÇEVESİNDE KURULMUŞ OLAN BİR SÖZLEŞ-MEDE DEĞİŞİKLİKLERİN YAPILMASI İÇİN HAKİMİN SÖZLEŞMEYE MÜDAHALESİ İSTENEBİLECEKTİR.
ÖZET
1. Tarafların yaptığı akitte, önceden açık veya kapalı olarak koşulların olağanüstü ölçüde değişmesi işlem temelinin kısmen veya tamamen çökmesi halinde, adalet, doğruluk ve dürüstlük kurallarına dayanarak “akdi uyarlama” benimsenmiştir. Sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır, uyarlama daima yardımcı çözüm olarak düşünülmelidir. Karar verilirken, sözleşmeye yönelik ve bağlantılı değerlendirmeler yapılmalı, özellikle tarafların farazi iradeleri yani taraflar sözleşmede açık kalmış hukuki meseleyi sözleşmenin in’ikadı sırasında düzenlenmiş olsalardı, doğru ve makul düşünen taraflar olarak neyi kararlaştırabileceklerinin tespitine önem verilmelidir.
2. Hükümetçe alınan olağan üstü ekonomik kararlar sebebiyle, dövize endeksli kredi sözleşmesinin uyarlanması talebiyle açılan davanın da yukarıdaki prensipler içinde araştırılıp karara bağlanması gerekir.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki “Sözleşmenin uyarlanması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 17.7.1996 gün ve 1995/424 E- 1996/322 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.11.1996 gün ve 1996/7674 - 8061 sayılı ilamı:
(… Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 25.000 DM tutarında bireysel kredi aldığını, kredinin aylık 840 DM üzerinde 36 ay vadeye bağlandığını, 1994‘ten bu yana olan olağanüstü ekonomik değişiklikler nedeniyle döviz fiyatındaki aşırı yükselme karşısında tarafların edimleri arasında aşırı bozulma olduğunu ileri sürerek almış olduğu kredinin geri ödemelerinin kullanma tarihi itibariyle TL’ye çevrilmesi şeklinde sözleşme’nin yeni koşullara uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 18/c maddesinde “kur riski müşteriye aittir” hükmünü davacının kabul ettiğini, sözleşmeyi davacının serbest iradesi ile imzaladığını, borcun kapatılması halinde %10 ıskonto yapılacağının kendisine bildirildiğini davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve dosya arasındaki belgelere göre, olayda beklenmeyen halin sözkonusu olmadığı, bankanın sunduğu çeşitli ödeme seçeneklerinden davacının kendine uygun olanı seçtiği, sözleşme kurulduktan sonra 15.4.1994 tarihinde de, tarafların bir araya gelerek yeni bir anlaşma yaptıkları ve davacının bu ödeme şekline göre aylık ödemelerini ödediği, davacının sözleşmenin kurulduğu 16.9.1993 tarihli sonrasında, ikinci bir anlaşmayı kabul etmesi ve döviz kurlarındaki önemli artışlar sonrası dönemde gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, böylece tarafların birbirlerine uygun iradeleriyle uyarlama yapıldığı, sözleşmenin bitimine az bir zaman kala edimler arasındaki dengenin davacı aleyhine bozulduğu savının samimi olmadığı, mevcut bir uyarlama varken ikinci kez uyarlama istenmesinin akde vefa ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, davalının sunduğu seçeneklerden davacının kendisine uygun olanı seçtiği, sözleşme düzenlendikten sonra 15.4.1994 tarihinde de, tarafların bir araya gelerek yeni bir anlaşma yaptıkları, yani tarafların kendi aralarında sözleşmeyi sonradan uyarladıkları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı bankaca davacıya iki ayrı ödeme seçeneği sunulduğu ve davacı tarafından hiçbirinin kabul edilmediği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı dosya içeriği ile sabittir.
Bu durumda mahkemece, davalı bankadan sorularak, eğer bu krediyi Türk Lirası bazında açmış olsa idi, hangi miktarda ve hangi koşullarda geri ödemeli olarak açabileceği, kredinin ilk açılışından dava tarihine kadar ne durumda olabileceği saptanmalı, davalı bankanın önerdiği ayrı seçeneklere göre, tarafların anlaşamaması halinde banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, dava konusu kredi ile aynı miktarlı kredilerdeki geri ödemeleri Türk Lirası olan ve fiilen açılmış kredilerin bilirkişi raporunda gösterilmesi istenmeli ve ondan sonra bu rapordaki tespitleri değerlendirilmesi yapılarak sonucu çerçevesinde, davalının sunduğu seçeneklerin makul ve kabul edilebilir olup olmadığı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi(Ahde Vefa - Pocta Sunt Servanda) yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre kişiler, özel hukuk alanında özel ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini, var olan hukuk düzeni içinde kalmak koşuluyla diledikleri gibi düzenlemek, diledikleri konuda diledikleri ile diledikleri tipte sözleşme yapmak hak ve özgürlüğüne sahiptirler. Bu olanak, Borçlar Kanunu’nda öngörülen(Sözleşme serbestliği) ilkesinin bir sonucudur ve bu hak idare özerkliği (sözleşme hürriyeti) kavramı, Anayasa tarafından teminat altına alınmıştır.
O halde kişiler sözleşme serbestliği ilkesine göre “kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, hukuka (yani buyurucu ve yasa koyan hukuk kurallarına), ahlak ve adaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşmelerin fizyonomisini (tipini) değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde serbestçe tayin etmek hakkına haizdir. Diğer taraftan Devletin para ve kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının düzenli işlemelerini sağlayıcı tedbirler yanında, tüketicileri koruyucu tedbirleri de alacağı Anayasa tarafından düzenlenmiştir.(Anayasa Md. 167. ve 172)
Ahde vefa ilkesine göre; sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalı ve hükümlerine riayet olunmalıdır. Sözleşmeye bağlılık ilkesi hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının bir gereği olarak, sözleşme hukukunun temel ilkelerinden biridir. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, edimler arasında mevcut olan denge şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir.
Buna göre akit yapıldığı sırasında mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse, artık taraflar sözleşme ile bağlı olmamalıdır. Bu görüş doktrinde “Emprevizyon Teorisi” adıyla anılır. (Tekinay/-Akman/Burcuoğlu/Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler 7.Bası.İst. 1993 sh: 1005) İşte edimler arasındaki dengeyi aşırı derece bozan olağanüstü haller harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki olağanüstü yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi hallerde sözleşmeye bağlılık ile sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık sözleşmeye sıkı sıkı bağlı kalma adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (MK. Md.2/2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Bu adaletsiz sonuçları bertaraf etmek için, bugün İsviçre-Türk Hukuku’nda çoğunlukla dayanılan esas, dürüstlük kuralı uyarınca çözüm bulunmasıdır. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin, olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçleştirmesi ve belki de imkansız hale gelmesi durumunda “işlem temelinin çökmesi” gündeme gelir. Bu gibi hallerde emprevizyon veya Clausula Rebus Sic Stantibus kuramı çerçevesinde kurulmuş olan bir sözleşmede değişikliklerin yapılması için hakimin sözleşmeye müdahalesi istenebilecektir. Hakim bu gibi hallerde ya sözleşmeyi ortadan kaldıracak ya da sözleşme koşullarının olağanüstü olgulara uyarlanmasına ve böylece sözleşmede bozulmuş olan dengeyi yeniden sağlayacaktır. Öğreti ve uygulamada tarafların yaptığı akitte, önceden açık veya kapalı olarak koşulların olağanüstü ölçüde değişmesi işlem temelinin kısmen veya tamamen çökmesi halinde, adalet, doğruluk ve dürüstlük kurallarına dayanarak “Akdi Uyarlama” benimsenmiştir.(Bkz. Kemal Tahir Gürsoy, Hususi Hukukta Clausula Rebus Sic Stantibus, Emprevizyon Nazariyesi 1950, sh: 50 vd, Kemalettin Birsen, Medeni Hukuk Desleri, 1945 sh: 73 vd; Ferit Hakkı Saymen, Türk Medeni Hukuk Cilt 1, Umumi Prensipler, 1948, sh; 284 vd, Borçlar Hukuku Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop 7. Bas, İst 1993 sh: 1005, M. Kemal Oğuzman Borçlar Hukuku Dersleri cilt 1,4. Bası İst, 1987 sh; 123, İbrahim Kaplan Hakimin sözleşmenin müdahalesi, sözleşmenin yorumu, sözleşmenin tamamlanması, sözleşmenin değişen hal ve şartlara uyarlanması Ank 1987 sh: 113 ve 114, Hatemi/Serozan/Arpacı, Borçlar Hukuka Özel Bölüm İst. 1992 sh: 186 vd, Hukukta Beklenmeyen Hal ve Uyarlama, Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu İst. 1995 Sh: 4 vd, Y.H.G.K‘nun 3.2.1998 gün E: 1987/11 - 411 K.1988/66, Y.H.G.K.’nun 1.7.1992 gün E: 1992/13 - 360 K.1992/425, Y.13.H.D.’nin 6.4.1995 gün E: 1995/145 K: 1995/3339 sayılı içtihatları) sırası gelmişken hemen belirtelim ki; bu davalarda hakimin gözönünde tutacağı temel esaslar genel hatları ile şunlar olabilir. Sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır, uyarlama daima yardımcı çözüm olarak düşünülmelidir. Karar verilirken sözleşmeye yönelik ve bağlantılı değerlendirmeler yapılmalı, özellikle tarafların farazi iradeleri yani taraflar sözleşmede açık kalmış hukuki meseleyi sözleşmenin in’i kadı sırasında düzenlemiş olsalardı doğru ve menkul düşünen taraflar olarak neyi kararlaştırabileceklerinin tespitine önem verilmelidir.
Somut olayda, davacı 16.9.1993 tarihinde davalı bankadan aylık 1,50 faiz oranlı 25.000 DM. Dövize endeksli bireysel kredi almış aylık taksitler halinde ödemede bulunmuş, 17.8.1995 tarihi itibariyle 10.222 DM: bakiye borcu kalmıştır.
Davacı, davalı bankadan dövize endeksli kredi aldığını dövizde beklenmeyen kur artışları olduğunu ileri sürerek, alınan bu kredi için geri ödemeler bakımından uyarlamaya karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka bu kredi için davacıya sunduğu 15.4.1994 tarihli teklifte iki seçenek sunmuş, davacı teklife karşı cevap ve irade bildiriminde bulunmamıştır. Bu durumda taraflar arasında uyarlama yönünden bir irade birleşimi ve anlaşma olmadığı açıktır.
Ekonomik ağırlıklı 5 Nisan 1994 kararlarının Banka kredileri ve özellikle dövize endeksli kredi borçluları yönünden olumsuzluk doğurup doğurmadığı uygulamada tartışma yaratmıştır. Bankalar, genel eğilim olarak iyiniyet gösterip müşterilerine kredi geri ödemelerini Türk Lirasına çevirme önerisinde bulunmuşlar ve buna ilişkin çeşitli seçenekler sunmuşlardır.
Bankaların hükümetin izniyle faaliyette bulunun, özkaynaklarından ziyade faiz karşılığında topladıkları mevduatı, Türk ekonomisinin gelişme hedefleri doğrultusunda kredi olarak ekonominin kullanımına sunan ticari kuruluşlardır. Yine başlıca kaynakları yurt dışından sağlanan prefinansman ve sendikasyon kredileri, bankalar arası para piyasası, İnterbank, T.C. Merkez Bankası, Varlığa Dayalı Menkul kıymet ihracı, menkul kıymet alım - satımı, repo gibi işlemlerdir. Bu kaynaklardan sağlanan olanaklara karşı, faiz ödemesinde bulunurken kur değişmeleri nedeniyle kambiyo zararına maruz kalabilecekleri, kambiyo zararlarını asgariye indirmek ve taahhütlerine karşılayabilmeleri hususunda kur riski ve döviz likiditesi düzenlemelerine, para otoritelerinin (Hazine ve Merkez Bankası) uyguladıkları Disponibilite ve mevduat munzam karşılığı yükümlülüklerine uymak zorunda bulundukları, çok açıktır. Öte yandan bu faktörler direkt maliyeti oluşturduğu gibi, personel, kira, reklam, kırtasiye, büro makinaları, sabit kıymet amortismanları ve benzeri, unsurların da maliyete ekleneceği belirgindir.
Öncelikle belirtelim ki; davalı bankanın bu özel durumlarının sözleşmenin uyarlanması yapılırken gözden uzak tutulmamasına özen gösterilmesi gerekir. Az yukarda açıklanan uyarlama durumunun kendine özgü hukuki esaslarının ışığı altında mahkemece yapılacak iş; daha çok dövize endeksli krediler konusunda, uzman ve üniversitenin ekonomi, bankacılık, ticaret hukuk kürsülerinde görevli öğretim üyelerinden bilirkişi kurulu oluşturulmalı, sözleşmede intibak boşluğunun davalı banka tarafından doldurulmak istendiği olgusu dışlanmamalı, davalı banka ile diğer bankalardan dava konusunu kapsayan kredinin Türk Lirası olarak açılmış olması durumunda, hangi miktar ve koşullar altında geri ödemesi yönünden açabilme olanakları araştırılmalı, ekonominin olağanüstü etkinlikleri altında kalan kredinin, akdin kurulduğu tarihten dava tarihine kadarki zaman dilimi içerisinde aldığı olumlu ve olumsuz tüm olgular ve seçenekler ve her türlü alternatifler belirlenmeli, tespit edilen bu seçeneklere göre, davalı banka kayıtları da incelenerek dava konusu kredi ile aynı miktarlı ve geri ödemesi Türk Lirası olan ve fiilen açılmış bulunan krediler tespit edilmeli, her iki kredi yönünden gerekçeleri ve dayanakları gösterilmiş, Yargıtay denetimine uygun karşılaştırmalar yapılmalı, yine bizzat bankalarca önerilen belli tarihler itibariyle, dondurulmuş olan döviz kurlar çıkış noktası oluşturularak ve bunlar Türk Lirasına çevrilmek suretiyle aylık taksitler belirlenmeli, daha sonra yabancı para cinsinden edimlerin değişen ekonomik koşullara intibakı işleminde, saptanacak miktarın, öncelikle yabancı para olarak tespiti yapılmalı, ayrıca bankalarca, yabancı paranın dondurulmasına ilişkin belli öneri tarihleri itibariyle, Türk Lirası karşılığı bulunup; bundan böyle ödemelerin; uyarlanmış Türk Lirası miktarı ile bunun faizi saptanmalı, tüm deliller, belirlenen seçenekler, tarafların amacına uygun objektif iyiniyet, hakkaniyet ve nesafet(MK.Md.4,2) kurallarının elverdiği ölçüde ve düzeyde değerlendirilip tartışılmalı, hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Az yukarda açıklanan nedenler altında; Özel Dairenin bozma kararına uyulması gerekirken eski kararda direnilmesi Usule ve Yasa’ya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı(BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.
Matyus'un Avukatının gönderdiklerinden anladığım biz döviz kredisi mağdurlarının durumu umulmayan hal nedeniyle ödemenin gerçekleşememesi ve "işlem temelinin çökmesi" durumu ve konuyla ilgili örnek yargıtay kararları da var..Peki şu anda bankasıyla mahkemelik olan kaç kişi var ve davaları ne durumda? Borçlar kanunu değişirse bizim için sözleşmenin yenilenmesi daha kolay olacakmı?
Dubai paniği sonrası iştahı açılan yatırımcı yine altın ve Asya piyasalarına yüklendi. Altın 1226 dolar ile yeni rekor kırdı, Asya borsaları son 5 haftanın en yüksek seviyesini gördü. Jponya'nın daha da gevşeyeceği spekülasyonları ile değer kaybeden yenle carry trade yapan faiz artırma sürecindeki Asya ve emtiayı tercih edecek.
REFERANS GAZETESİ
Dubai'deki borç krizi paniğini 5 gün içinde atlatınca küresel yatırımcının gündemi yeniden ABD ve Avrupa'ya döndü, Bank of America ve Avrupa hizmet sektöründen gelen iyi sinyaller risk iştahını iyice kamçıladı. Böylece Dubai World'un 29 milyar dolarlık borcunu yeniden yapılandırmak için haftaya bankalarla masaya oturacağını açıklamasının ardından yatırımcı yeniden emtia ve gelişmekte olan piyasalar balonuna yüklendi.
Dün Asya ve altına üçüncü gününde de rekor geldi. Altının fiyatı ons başına 1,226 doları geçerken, petrolün varil fiyatı ise 77 doları aştı. New York Emtia Borsası'nda (NYMEX) işlem gören ocak vadeli petrol 69 cent yükselerek 77,29 dolara çıkarken, Brent tipi petrolün varil fiyatı da 92 cent yükselerek 78,91 dolara kadar çıktı. İştahı açılan yatırımcının hisse senetleri piyasasındaki tercihi ise Asya oldu. Japon Nikkei endeksi yüzde 4'e yakın yükselerek son 5 haftanın en yüksek seviyesini görürkenü, Hong Kong'un Hang Seng endeksi yüzde 1,19, Singapur'un Straits Times endeksi yüzde 0,42 yükseldi. Avrupa da aynı moralle açıldı.
İngiliz FTSE 100E endeksi yüzde 0,31, Fransız CAC 40 endeksi yüzde 0,41, Alman DAX endeksi yüzde 0,58 yükseldi. ABD borsaları da güne yüzde 0,5'e yakın artışla başladı. Dow Jones yüzde 0,06, S&P 500 yüzde 0,18 artış kaydetti. İlerleyen saatlerde ise ABD'nin devlet kontrolündeki bankası Bank of America'nın kurtarma fonundan aldığı 45 milyar doları geri ödeyeceğini açıklaması, ile Euro Bölgesi hizmetler sektöründen gelen toparlanma sinyalleri piyasalarda alımı hızlandırdı. Markit'in araştırmasına göre Euro Bölgesi'nde hizmetler sektörü kasım ayında üçüncü ayda da üstüste olmak üzere büyüdü. Kredi dereceledirme kuruluşu Standard&Poor's'un Avrupa Yatırım Politikaları Komitesi ise yaptığı açıklamada Avrupa hisse senetleri piyasasına ilişkin 2010 sonu beklentilerini şu andaki seviyenin yüzde 12 yukarısında olmak üzere yeniledi.
Öte yandan gün içinde ABD'den gelen veriler de moral verdi. ABD Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, verimlilik temmuz-eylül çeyreğinde son 6 yılda kaydedilen en yüksek miktarda artış gösterdi. İşgücü maliyeti ise söz konusu çeyrekte yüzde 2,5 azaldı. Öte yandan, ABD'de işsizlik maaşı için başvurular beklenmedik şekilde düştü. İşsizlik maaşı için başvuranların sayısı geçen hafta 5 bin azalarak 457 bine geriledi. Böylece, işsizlik maaşı için başvuranların sayısı 5 haftadır üst üste düşmüş oldu.
Japonya daha da gevşeyebilir
Bağlı oldukları merkez bankaları gevşemede geri adım atmayan ABD Doları ve Japon Yeni'ndeki kan kaybı ise dün hızlandı. Yen Japonya Merkez Bankası'nın kantitatif gevşetme programlarına devam etmek konusunda ısrarcı davranması ile dolar karışısında 87,77 seviyesine kadar geriledi. Yenin üçüncü günde de gevşemesinde Japonya Merkez Bankası'nın salı günü aldığı piyasaya 161 milyar dolarlık likidite sürme kararını daha da genişleteceği spekülasyonları etkili oldu.
Dünyanın büyük bir çoğunluğunun gevşek para politikasından çıkma adımları atarken Japonya'nın yeni nakit enjeksiyonlarının peşine düşmesi yene önümüzdeki dönemde daha fazla kayıp getirebilir. Bu kayıpların ise özellikle sene başından beri hareketlenen küresel sıcak paranın yönünü gelişmekte olan piyasalara ve emtiaya daha fazla çevirmesine neden olması bekleniyor. Uzmanlara göre özellikle Asya piyasaları sıcak paranın en fazla yöneldiği merkezlerden biri olacak. Yatırımcıların dün yen daha da değer kaybedince özellikle Asya varlıklarına yüklenmesi ise bunun en önemli işareti.
BoJ salı günü gerçekleştirdiği acil toplantıda yüzde 0,1 faiz üzerinden 3 ay vadeli yeni kredi penceresi açacağını duyurmuştu. 10 yıl boyunca resesyonda kalan ülke geçen ay enflasyonun yüzde 2,2'ye gerilemesi karşısında yeniden deflasyona sürükleneceği paniği ile hükümetin de baskısıyla kantitatif gevşetme programında ocağı yeniden harlamaya başlıyor.
Dolar ucuzladıkça para Asya'ya gidiyor
Sene başından beri hızlı değer kaybında olan dolar ise dün euro karşısında 1,5043 seviyelerine kadar düştü. Doların uzun vadeli görünümü olarak ise yine kan kaybı öngörülüyor. Japonya gevşemede ısrar ettikçe bu, yenin değerinin düşük kalacağı yani ucuz olacağı anlamına geliyor.
Gelişmekte olan piyasalarınn en önemli finansman kaynağı olan carry trade işlemleri de ucuz olduğu için yen üzerinden yapılıyor. Doların da bir süredir carry trade parası olarak kullanılacak kadar ucuzlamış olması ise yatırımcının gözünü daha yüksek faizli para birimlerine çeviriyor. ABD'nin sıfır faizde ısrar etmesi de doların çekiciliğini kaybettiriyor. Bu da yatırımcının giderek ucuzlayan yenle gelişmekte olan piyasalara girmek için daha fazla sebebi olacağı anlamına geliyor.
Zaten başta Asya olmak üzere bir çok gelişmekte olan piyasanın artık faiz artırımı sürecine girmiş olması da sıcak parayı bu piyasalara yönlendirecek en büyük sebep. Sene başından beri 60 milyar dolara yakın sıcak para çeken gelişmekte olan piyasalar arasında İsrail, Güney Kore, Hindistan, Brezilya ve Avustralya gibi ekonomiler yaptıkları faiz artırımları ile hem sıcak paranın avantajını hem de son dönemde oldukça tartışılan spekülatif etkilerini yaşayabilir.
benide fox haber aradı bende jpynin bu kadar yükselmesiyle mağdurların artdığını millet vekillerin hiç bir yerde haber çıkmadığı için yanaş madığını çok kişinin evini kaybettiğini söyledim haberlere taşımasını rica ettim ismimide aldılar yardımcı olcaz dediler artık nolur bilemem
benide fox haber aradı bende jpynin bu kadar yükselmesiyle mağdurların artdığını millet vekillerin hiç bir yerde haber çıkmadığı için yanaş madığını çok kişinin evini kaybettiğini söyledim haberlere taşımasını rica ettim ismimide aldılar yardımcı olcaz dediler artık nolur bilemem
Sinem78 ne oldu da fox haber sizi aradı.size nasıl ulastılar..Bu konuyu detaylı yazsanız da herkes bilgilense ve oraya bizde ulaşsak derdimizi anlatsak.kac kişi oldugumuzu görseler.
Dolar-JPY 90'ın altına inince (jpy kuru 1,70'in üzerine çıkınca) bu forum coşuyor.
Demekki sesini duyuranlar jpy kuru 1,90'ın üstüne çıkınca çoğalacak.
Yani birlik olmamız için kur yükselsin o zaman.
Sinem78 ne oldu da fox haber sizi aradı.size nasıl ulastılar..Bu konuyu detaylı yazsanız da herkes bilgilense ve oraya bizde ulaşsak derdimizi anlatsak.kac kişi oldugumuzu görseler.
ben internetten mesaj attım onlarda bana geri döniş yaptılar
İş Bankası Genel Müdürü ve Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'nin mynette çıkan haberinden alıntıdır.
Bankacılar 2010'un fotoğrafını çekti
Yen kredisi alan TC vatandaşları dalgalanmalar sonunda hiç ummadığı bir yerde kendisini bulabilir. Yen geliri olmayan yen ile borçlanmamalı. Bankalar da her konuda mağdurlarla muhattap olamaz. Her vatandaş ayağını yorganına göre uzatmalı.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Trafik kazası kusur ve tazminat
25-05-2025, 20:40:44 in Ceza Hukuku