Konulara sağ - sol açısından bakmayı sevmiyorum, ama "Ne şeriat ne darbe" diyen Türkan Saylan'ı konuşturmayanlar kimlerdi ?
Sayın Bilgili,
Bir miting düşünün (Gündoğdu Cumhuriyet Mitingi) 300 den fazla katılımcı kuruluş var. (Dernek, meslek odası, sendika vb.) Bunların yaklaşık 200'ü bir genel merkeze bağlı.. Her kurum kendi genel başkanı konuşmacı olsun istiyor.
İmkan var mı: YOK!
Çözüm ne: Hiçbir genel başkan konuşmasın...
Uğur Mumcu ne güzel söylemiş "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamalı.."
Bir soru: Türkan hanımın evi ve genel başkanı olduğu dernek "ne şeriat ne darbe" dediği için mi ergenekon kapsamına dahil edildi?
Peki size şöyle bir hikaye versek ve yorumlarınızı alsak!..
Nazi Almanyası'nda bir rahip şöyle demiş;
“Önce komünistleri götürdüler, sesimizi çıkarmadık, çünkü komünistleri götürüyorlardı ve komünist değildik. Sonra sosyalistleri götürdüler, sesimizi çıkarmadık, sosyalist değildik. Sonra yaşlıları, akıl hastalarını, başka milliyetten olanları, Yahudileri götürdüler, hiç biri değildik ve sesimizi çıkarmadık. Bir gün bizi götürmeye geldiklerinde, sesimizi duyacak hiç kimse kalmamıştı."
Bağımsız Türk mahkemelerini Nazi rejimiyle mi kıyaslıyorsunuz?
Benzer bir mantıkla şöyle dense ne kadar doğru olur?
"Önce PKK'lıları götürdüler, sesimizi çıkarmadık, çünkü PKK'lıları götürüyorlardı ve PKK'lı değildik. Sonra Hizbullahçıları götürdüler, sesimizi çıkarmadık, Hizbullahçı değildik. Sonra DHKP'lileri, Ogün Samast'ları, Yasin Hayal'leri, Alparslan Arslan'ları götürdüler, hiç biri değildik ve sesimizi çıkarmadık. Bir gün bizi götürmeye geldiklerinde, sesimizi duyacak hiç kimse kalmamıştı."
Bağımsız Türk mahkemelerini Nazi rejimiyle mi kıyaslıyorsunuz?
Benzer bir mantıkla şöyle dense ne kadar doğru olur?
"Önce PKK'lıları götürdüler, sesimizi çıkarmadık, çünkü PKK'lıları götürüyorlardı ve PKK'lı değildik. Sonra Hizbullahçıları götürdüler, sesimizi çıkarmadık, Hizbullahçı değildik. Sonra DHKP'lileri, Ogün Samast'ları, Yasin Hayal'leri, Alparslan Arslan'ları götürdüler, hiç biri değildik ve sesimizi çıkarmadık. Bir gün bizi götürmeye geldiklerinde, sesimizi duyacak hiç kimse kalmamıştı."
Münazara sanatından incelikler...:o
Sahte demokratlığı bırakın, hukuk bilmiyorsanız öğrenin. Toprağa 10 şehit verdiğimiz şu acılı günlerimizde dahi şunu açıkça söylemekten çekinmem.
PKK'lı, Hizbullahçı, DHKP'li, Ogün, Yasin veya Alparslan olsun hukuk herkese lazımdır ve eşit uygulanmalıdır. Gerçek demokrasilerde; soruşturma, arama, gözaltı ve tutukluluk halleri hukukun evrensel ilkeleri bir yana, ülke yasalarına dahi uygun değilse, bu muamele ile karşılaşan her kim veya hangi dünya görüşünden olursa olsun, savunulmayı hakeder, bu uygulamanın müsebbibleri ise eleştirilmeyi...
Siz bu kafayla bu sitede çok fazla kalmazsınız denilse, yanlış mı olur?
Demokrasiyi kullanarak ülkeyi bölmek ya da din devletine dönüştürmek isteyenlere; hangi demokratik kurum, nasıl engel olacak?
Yoksa; bu durumda, “Hayırlı osssssun” diyerek, “86 yıllık defter”i kapatmamız mı gerekecek?
GÜNÜN SORUSU
Bazı “takkeli liboşlar” ve tarikat şarlatanları yukarıdaki yazıyı okuyunca, “Demokratik bir ülkenin Genelkurmay Başkanı siyasete, yargıya müdahale etmez” diyecekler ve beni “darbecilikle” suçlayacaklar. Sorum onlara:
Bağımsız Türk mahkemelerini Nazi rejimiyle mi kıyaslıyorsunuz?
Benzer bir mantıkla şöyle dense ne kadar doğru olur?
"Önce PKK'lıları götürdüler, sesimizi çıkarmadık, çünkü PKK'lıları götürüyorlardı ve PKK'lı değildik. Sonra Hizbullahçıları götürdüler, sesimizi çıkarmadık, Hizbullahçı değildik. Sonra DHKP'lileri, Ogün Samast'ları, Yasin Hayal'leri, Alparslan Arslan'ları götürdüler, hiç biri değildik ve sesimizi çıkarmadık. Bir gün bizi götürmeye geldiklerinde, sesimizi duyacak hiç kimse kalmamıştı."
Sizi tebrik ediyorum Sayın sdt23, hem de iki kez.
Birincisi; ilk öykünün anafikrini görmek yerine "Müslümanlara hakaret" olarak algıladığı için Sayın Hürrem Sultan'a benzer anafikirli başka bir örnek verip (İçinde islami herhangi bir unsur olmayan.) bu kez nasıl yorumlayacak diye beklerken, sizden gelen "Bağımsız Türk mahkemelerini Nazi rejimiyle mi kıyaslıyorsunuz?" yorumu karşısında dudağım uçukladı. Bu yorumunuz gerçekten takdire şayan...
İkincisi; Nazi Almanyasında insanlar sanki terör örgütü üyesi oldukları, terör örgütü lehine faaliyette bulundukları, suikast yaptıkları, insanları öldürdükleri için götürülmüşler ve hatta öldürülmüşler gibi, benzer mantık diye öne sürdüğünüz örneğe de şapka çıkarırım ben...
Sayın milo; bu anlattığınız "masal" hangi tarih kitabından alıntıdır? Kaynağını belirtin de "atmasyon mu" yoksa tarihsel gerçek mi öğrenelim.
Sayın commodore1tr de sanki gerçekmiş gibi olayın tarihini belirlemeye çalışıyor ama bulabileceğini zannetmiyorum.
Ama ben size yardımcı olmaya çalışacağım. Çok eskilerde aramaya gerek yok. Yakın tarihimizde (bırakın bir hafta içeri atılmayı), şapka aleyhinde bir kitap yazdı diye ve üstelik bir iddiaya göre ilgili ceza yasası yürürlüğe girmeden önce yazdığı halde, idam edilen hocalar (İskilipli Atıf Hoca) var.
Şimdi serbestçe piyasada basılıp satılan dini risaleleri yazdığı için ömrü zindanda geçen ve öldükten sonra dahi mezarından rahatsız olunduğu için cesedi mezardan çıkartılarak bilinmeyen yerlere götürülen ve halen mezarı bilinmeyen din adamları (Saidi Nursi) var.
Bence halkı sorgulayacağımıza insanı mezarında dahi rahat bırakmayan zihniyeti sorgulasak diyorum.
Abbas bey konuyu ne güzel gene rayından çıkarıvermişsiniz. Aslında anlatılanı ve benim demek istediğimi çok net anladıız anladınız da işinize gelmedi konu gene kaydı gitti...
La Fontaine öykülerini okuyup işinize gelmediği an '' Hayvanlar konuşur mu konuşmayacağına göre...'' diye mantık kurmak bu olsa gerek... Özü bırakıp ilgisiz yere bakarak konuyu saptırmak...
Öyküde anlatılan ve benim zaman sınırlaması yaptığım olayların bugün bile aynen olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Avukat olarak polis birisini aradığında hemen ''yaptıkı bir şey aranıyor'' mantığını çok iyi bilirsiniz. Maalesef bu hep böyle olmuştur. İşin acısı böyle diyenler örneğin polisin kişiyi ''yüklü bir mirastan dolayı'' aradığını öğrendikleri anda da iki yüzlü bir şekilde tam tersine dönmeleridir. Masalımsı öykü bunu anlatmakta ve günümüze de oturmaktadır.
Yakın tarihimizin karanlık olması konusundaki takıntınız da acaba ciddi kaynaklara bakmamak olabilir mi diye düşünüyorum. Muhtemel 2100 yılında da bu gün için karanlık tanımı kullananlar olacaktır. Çünkü medyadan yola çıkarak yapılacak analiz taban tabana zıt olacaktır.... Ama bu çağ karanlık değil şuan için.. Her nekadar karanlığa gömmek isteyenler olsada... EE tarihte bunu sonunda böyle yazacaktır. RTE nin bir kahraman olmadığını Davos un bir ''FATİH''lik olay değil aslında kepazelik olduğunu gösterecektir... Yani karanlık dediğimiz genelde karartmak isteyenlerin oyuncağıdır. Düşmeyiniz o oyuncağa...
Konuya bir ters salvo attınız bilerek nerelere geldi. Öğrenmiş oldukki bu sayede Nazi zulmü altında inleyen masum halk ile PKK aynıymış hatta katiller teröristler... Ha PKK lı ha kominist yada yaşlı yada yahudi ne farkı var ? Ha Ogün Samast Ha Hitlerden kaçan bilim adamları ne farkı var a geldik...
Şimdi gelde Almanya nın yakın tarihi aydınlık de.... Gördün mü nasıl karatma oluyor? Gerçekler nasıl sapıtılıyor ? Örneklemeler nasıl farklı yerlere gidip ''mantıklı gibi'' sunuluyor...
Aslında halkın bilmesi gereken Rahibin bu sözünden çok daha önemli bir söz var... Bizzat Hitler söylemiş 1941 de...
'' Uluslar büyük yalanları söylemeyi bilmezler ; O yüzden hükümetlerin söylediği büyük yalanları doğru gibi kabul ederler....Biz savaşı böyle çıkartmadım kı?'''
Bu sözü çok iyi anlamak gerekir ve RTE nin söylediklerini bu süsgeçten geçirip anlamamız gerekir o zaman ne dendiğini anlarız...
İşte o zaman sabun yapılmak istenen yahudilerle PKK arasında ki farkı BELKİ anlayabilir bazıları... Benim umudum yok amma ALLAHTAN UMUT KESİLMEZ.
Birincisi; ilk öykünün anafikrini görmek yerine "Müslümanlara hakaret" olarak algıladığı için Sayın Hürrem Sultan'a benzer anafikirli başka bir örnek verip (İçinde islami herhangi bir unsur olmayan.) bu kez nasıl yorumlayacak diye beklerken, sizden gelen "Bağımsız Türk mahkemelerini Nazi rejimiyle mi kıyaslıyorsunuz?" yorumu karşısında dudağım uçukladı. Bu yorumunuz gerçekten takdire şayan...
İkincisi; Nazi Almanyasında insanlar sanki terör örgütü üyesi oldukları, terör örgütü lehine faaliyette bulundukları, suikast yaptıkları, insanları öldürdükleri için götürülmüşler ve hatta öldürülmüşler gibi, benzer mantık diye öne sürdüğünüz örneğe de şapka çıkarırım ben...
Birbirimizin söylediklerini okurken -kimi zaman yanlış şekilde- düşünce de okuyoruz. Ben sizin aktardığınız hikayenin daha önce birkaç yerde iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili davayla ilgili anlatıldığını duymuştum. Sizin de kastınızın bu olduğunu düşündüm. Benden başka okuyanların da, -mesela Sayın Harun Gür'ün de- bu şekilde algıladığını düşünüyorum.
Sizin bu hikaye sırasında aklınızdan iddia edilen ETÖ davası sanıkları geçmediyse, sadece "bana dokunmayan yılan bin yaşasın derseniz, bir gün o yılan gelir seni de ısırır." anafikirli bir hikaye anlattıysanız özür dilerim, yanlış bir çıkarsama yapmışım.
Ancak sizin de beni yanlış anladığınız kesin. Özellikle ikinci paragrafınız bu yanlış anlaşılmayı gösteriyor.
Ben Nazi kurbanı olan Yahudilerin acısını paylaşıyorum. Onların masum olduğuna inanıyorum. Ancak bu hikayenin her göz altına alınan, tutuklanan kişi, grup, zümreye uyarlanıp suistimal edilebileceğini vurgulamak istedim.
Eğer bu hikayenin davalara ad verilemediği için "Ergenekon davası" diyemediğimiz davayla ilgisi yoksa, aynı yerdeyiz demektir.
Benim söylediklerimin ana fikri, sizin hikayenizle hiç ilgisi olmasa da:
"Polis göz altına aldığında, mahkemeden tutuklama kararı çıktığında buna karşı duymak yerine saygı duyalım, yargı sürecinin sonuçlanmasını bekleyelim. Polise ve adalete güvenelim." idi.
Ben açık konuşmayı severim, tabir yerindeyse "salağa yatanları" hiç sevmem.
Ben sizin ne dediğinizi de, ne yapmaya çalıştığınızı da fazlası ile anlayan ancak açık bir çarpıtma, yalan, dolan, ajitasyon, hukuka aykırılık yoksa, çok karşıt olsa da herkesin fikrine saygı göstermeye çalışan biri olarak son dönemde yazdıklarınızın saygıyı haketmediğini düşünüyorum ve bunu da açıkça yazıyorum.
Dosya numarasından çok ismi ile anılan bir soruşturma ve dava sürecinde, bu sürecin zanlılarını, hangi suçlardan hükümlülerle kasıtlı olarak özdeşleştirdiğinize ve itibar infazı yaptığınıza bir daha bakın. (Aslında bakmanıza gerek yok, siz bal gibi biliyorsunuz.)
Bu soruşturma, dava süreci, iddianameler, gözaltı ve tutuklamalar, bir nevi infaza benzer tutukluluk süreleri, gizlilik kararına rağmen bir kısım medyada yalan yanlış, konuyla ilgili ilgisiz, insanların kişilik haklarına yönelik tecavüzler "hukukun evrensel ilkelerine" aykırıdır.
Söylenen budur. Burada var veya yok suçları değil, hukuki süreci tartışıyoruz. Yok bütün bunlar doğrudur diyorsanız, o da sizin hukuk bilmezliğiniz ve kendi ayıbınızdır.
Ben açık konuşmayı severim, tabir yerindeyse "salağa yatanları" hiç sevmem.
Ben sizin ne dediğinizi de, ne yapmaya çalıştığınızı da fazlası ile anlayan ancak açık bir çarpıtma, yalan, dolan, ajitasyon, hukuka aykırılık yoksa, çok karşıt olsa da herkesin fikrine saygı göstermeye çalışan biri olarak son dönemde yazdıklarınızın saygıyı haketmediğini düşünüyorum ve bunu da açıkça yazıyorum.
Dosya numarasından çok ismi ile anılan bir soruşturma ve dava sürecinde, bu sürecin zanlılarını, hangi suçlardan hükümlülerle kasıtlı olarak özdeşleştirdiğinize ve itibar infazı yaptığınıza bir daha bakın. (Aslında bakmanıza gerek yok, siz bal gibi biliyorsunuz.)
Bu soruşturma, dava süreci, iddianameler, gözaltı ve tutuklamalar, bir nevi infaza benzer tutukluluk süreleri, gizlilik kararına rağmen bir kısım medyada yalan yanlış, konuyla ilgili ilgisiz, insanların kişilik haklarına yönelik tecavüzler "hukukun evrensel ilkelerine" aykırıdır.
Söylenen budur. Burada var veya yok suçları değil, hukuki süreci tartışıyoruz. Yok bütün bunlar doğrudur diyorsanız, o da sizin hukuk bilmezliğiniz ve kendi ayıbınızdır.
sevgili Harun Gür.
gerçi bir desteğe ihtiyacınız olmadığını biliyorum ama genede kendimi tutamayıp liberal & ılımllı islam birlikteliğinin riyakar tavrını bu kadar doğru ve açık net anlattığınız için sizi kutlamak istedim.
bilincinize ardından dilinize ardından elinize sağlık.
Yapabileceğiniz / yapılması gereken, dediğim gibi kız kardeşinizin gelen ödeme emrine bu adreste ilgili kişi yaşamamaktadır , adres hatalıdır, borçla...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Savcılıpa Başvurdum Ama Dosyam...
09-09-2025, 21:16:16 in Bilişim Hukuku