ATATÜRK 23 Nisan 1920’de TBMM’yi Osmanlı tarihinde bile görülmedik şekilde yoğun bir İslami gösteriyle açtı. 24 Nisan’da Meclis’te uzun bir konuşma yaptı. Konuşması, mükemmel bir siyasi analiz örneğidir ve zafere kadar sürecek iki yıllık dönem için de bir yol haritasıdır.
Bu konuşmasında tam bir Osmanlı paşasıdır; hilafet ve saltanata fevkalade bağlıdır. Milletin Türk, Çerkez, Kürt gibi “anâsır-ı İslamiye”den oluştuğunu, bunların “ırki, sosyal ve coğrafi haklar”ının bulunduğunu ama bu hakların şimdi değil zaferden sonra konuşulacağını söyler.
1915’te Ermenilerin maruz kaldığı hadiselerin “fezahat” (çok çirkin olaylar) olduğunu belirtir.
Mustafa Kemal’in, on ay önce imzaladığı Amasya Protokolleri’nde de Kürtlerin “ırki ve sosyal hakları”ndan bahsediliyordu. Aynı protokollerde, 1915’te Ermenilere karşı suç işleyenleri yargılamanın “adalet ve siyaset” açısından gerekli olduğu da belirtiliyordu.
Dış politikada, İslam ve Bolşevik desteğine birinci derecede önem veriyor, resmen ilk defa “emperyalizm”den bahsediyordu.
Radikal değişim
Zaferden sonra, bu çok yoğun İslami vurgudan radikal bir laikleşme sürecine girildi.
Milli Mücadele sırasında dile getirdiği Kürtlerin “ırki, sosyal, coğrafi hakları” ve “İslam kardeşliği” vurgusunun amacı onları Milli Mücadele’ye kazanmak ve Doğu illerimizde Ermenistan kurulmasını önlemekti.
Gazi’nin Kürtlerden ve “illerin özerkliği”nden bahsettiği son konuşması, 17 Ocak 1923 tarihlidir ve Lozan’da Kürt meselesinin tartışıldığı sıradadır. Lozan’dan sonra bu kavramları ömrü boyunca ağzına almamış, 1924 Anayasası’nda bütün vatandaşlarımız hakkında “Türk denilir” hükmünü koymuştur.
Doğru olan “vatandaşlık” vurgulu milliyetçilik, 1930’larda “ırk ve köken birliği” vurgusuna kadar savrulacaktır maalesef.
Milli Mücadele döneminde 1915 olaylarının Divan-ı Harplerde yargılanmasını “adaletin ve siyasetin” gereği olarak kabul etmesi de siyasi bir taktikti. Batılıları yatıştırmak ve Milli Mücadele’ye “İttihatçı” damgasının vurulmasını önlemek için...
Zaferden sonra ise, bırakın yargılamayı, Lozan’da,“Genel Affa İlişkin Açıklama ve Protokol, Ek VIII” ile genel af çıkarıldı ve 1915 defteri hukuki olarak kapatıldı.
Tarihten geleceğe
Milli Mücadele’de İslam dünyasının ve Bolşevik Rusya’nın desteğini almak için geliştirilen “İslam âlemi” ve “hilafet” vurgusu da “emperyalizm” ve “mazlum milletler” söylemi de zaferle birlikte tamamen terk edildi.
Gazi artık yeni Türkiye’yi “Avrupa Türkiye’si, Batı’ya yönelmiş Türkiye” diye tanımlamaktadır.
“Nutuk” da bu değişen iç ve dış politikalara göre yazılmıştır.
Bu dönemde yabancı sermayeye çağrı çıkarılmış, dış borç alınmış, İngiltere ile ittifak politikası geliştirilmiştir.
Bunlar niye önemli? İki sebepten:
- Atatürk’ün söylem ve eylemleri doğaüstü hikmetler olmayıp bir siyaset dâhisinin ‘tarihsel zaman’lara göre geliştirdiği değişik politikaların ifadesidir.
- Biz de günümüzün iç ve dış olaylarına ezberlerimiz açısından değil, içinde bulunduğumuz ‘tarihsel zaman’ın dinamikleri açısından bakmalıyız.
Aksi halde, tarihten ders almış olmayız, tarihe çakılıp kalırız; günümüzün körleri oluruz.
Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'ın Atatürk'ü kaleme aldığı 23 Nisan 2009 tarihli "Mustafa Kemal kimdir? hakaretamiz yazısını da altına ekleyin de tam olsun.
Mustafa Kemal pragmatik bir adamdı doğru, dönemin şartlarına bağlı olarak politika değişikliklerine gitmişti bu da doğru, ancak konulara genel bakış açısı asla değişmemiş, düz bir çizgi izlemiştir.
Bu tür yazılarla örtülü olarak dile getirilmeye çalışıldığı üzere, Mustafa Kemal asla işine geldiği gibi nabza göre şerbet veren biri değildi.
Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün kim olduğunu biliriz, işlerine gelmediği için bilmemezliğe verenler utansın.
Bir insanın hayat karşısındaki duruşu ailesine karşı duruşuyla belli olur...
Bir erkeğin, kadınlarla ilgili gerçek düşüncesi, kendi karısına ya da sevgilisine tavrıyla doğru orantılıdır...
Ve mutlaktır ki bir erkeğin, gerçekte nasıl bir yaşam tarzına ait olduğunun göstergesi giydiği kıyafetler ve tarzdır...
***
Dün Hürriyet gazetesinin sürmanşetindeki Atatürk fotoğrafına bakıyorum...
Tril tril bir beyaz pantolon, altında ince kumaştan şeritli olduğunu sandığım beyaz çoraplar ve tam bir uyum sergileyen beyaz pabuçlar...
Üstte laci bir ceket, kolalı beyaz gömlek, ceket cebinde aynı renkten mendili ve kravatla bütünlenen şıklık...
Hangi fotoğrafına baksanız, sanki 89 yıl önce çekilmemiş, bugün Milano’da resmedilmiş gibi duruyor...
Hayat eskir mi bilmem, ama kıyafetler eskir...
Babalarımızın, dedelerimizin yıllar öncesine ait fotoğraflarına baktığımızda, tarihe kayıt düşen fotoğraflarda “hep bir eskimiş gibidir” kıyafetler...
***
Eski olduğu için değerlidir ve nostaljiktir zaten o kıyafetler...
Bir tek Atatürk’ünküler hariç...
Burada yayınladığımız fotoğraftaki Atatürk’ü 89 yıl öncesinden getirin bugüne koyun, gözünüzü ısıran tek bir kare yakalayamazsınız...
Bir insanın kıyfatleri zamana bu kadar dayanıklı olabilir mi?..
***
Atatürk’ün yaşam biçiminin tuğlası olan bu kıyafetler, bir şeyi daha gösterirler...
Mustafa Kemal’in “Batılı çağdaş yaşam biçimine” duyduğu sonsuz ilgiyi ve beğeniyi...
Çok açıktır ki, Mustafa Kemal kendi halkına da ilgi ve beğenisinin olduğu bu kıyatleri giydirmeye çalıştı, kılık kıyafetten şapkaya kadar nice yeniliğe öncülük etti...
Bugün Mustafa Kemal antiemperyalist yönüne referans yaparken, kendilerini Avrupa Birliği düşmanlığının ortasında görenler, Atatürk’ün kıyafetlerinden, yaşam biçimine, kadınlara bakışından, dans edişine hangi dünya kültürünün ve evrensel değerlerin üzerine kişilik inşa ettiğini iyi düşünmelidirler...
Mustafa Kemal, Batılı bir liderdir...
Batı’nın emperyalizmiyle savaşması, Batılı lider olma özelliğini yok etmez, tersine Batılı lider değerleriyle yetiştiği için antiemperyalist ve antikolonyalisttir...
***
Bugünün Türkiye’sinde değişen dünya ve demokrasi açılımlarında, mutlaktır ki Batı’nın kültürel değerlerini benimsemiş bütün Atatürkçü demokratlar,
kıyafette tek tipleşmeyi savunmazlar...
İnançların,
siyasi duruşların, muhafazakarlaşmanın, farklılaşmanın çeşitli renklerini,
dillerini, kıyafetlerini ve kültürlerini bir renk armonisi içinde yaşatmak isterler...
İnançlara ve hayatlara saygı demokrasinin çağımızdaki açılımının kendisidir...
***
Demokrasinin insandan, özgürlüklerden, farklılıklardan, renklerden, inançlardan oluşan bütün güzelliklerini bütün gönlümle kabul edip bir tarafa koyuyorum...
Ve fakat Mustafa Kemal’in her zaman imreneceğim bu kıyafetinin önünde saygıyla eğiliyorum...
Benim demoktarik tercihim her zaman bu kıyafetten yana olacak...
Taha Bey'in yazısnı Abdurrahman Dilipak'ın yazısı ile özdeşleştirmeniz sanıyorum, biraz önyargıdan kaynaklanıyor. Bu iki yazarın dünya ögrüşleri, çizgileri ve Atatürk hakkındaki düşünceleri oldukça farklıdır.
Dilipak'ın yıllar önce Atatürk'ü eleştirdiği bir kitabı var.
Taha Akyol'un, oldukça ses getiren "Ama Hangi Atatürk" isimli kitabı da geçen yıl Doğan Kitapçılık'tan çıktı. Bir çok yazar tarafından Atatürk hakkındaki en iyi çalışmalardan biri olarak kabul edildi. Sizin, A. Dilipak'la özdeşleştirmeniz üzerine merak ettim kaynakçasına baktım ve 260 civarında kaynaktan yararlanılarak yazılmış olan bu kitabın kaynakçasında A. Dilipak'ın yazdığı kitabın adını göremedim. Şüphesiz bu kitabın da eksikliği/yanlışlığı olabilir, ama konusunda en iyilerden biridir. Nitekim Alev Coşkun ("Son 6 Ay"ın yazarı/Cumhuriyet Kştapları), Taha Akyol'un kitabını eleştiren ciddi bir yazı yazmış ve Taha Bey de bu eleştiriden yararlandığını belireterek teşekkür etmişti.
Önyargıları bırakalım da biraz objektif olalım. Atatürk'e sizin gözünüzle bakmayanı "Atatürk düşmanı" olarak görmeyin lütfen.
Bir öğle vakti
Bitmeyen enerji, kavuniçi bir top olmuş, trajik bir yangının küllerinden yeniden doğan şehrin ufuk çizgisinde, körfeze usul usul iniyor.
Rakının dibine vurma saati...
Takvimler, 1923'ü gösteriyor.
Adres, numara 248, Kordon...
Naim Palas... ikinci kat...
Cumbada oturuyor Mustafa Kemal.
Sevmez fazla yemeği.
Leblebi var yine önünde...
Garson titriyor. Çünkü çocuk, Rum.
Sesleniyor Gazi, şefkatli bir ses tonuyla...
Vre Dimitri' diyor, 'gel bakayım.'
Çocuk, 'buyur Pasam' diyor, ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük Türkçesi'yle.
'Sizin Kosti' diyor... işgal sırasında izmir'e gelen Yunan Kralı
Konstantin'i kastederek.. .
Sizin Kosti, geldi mi buraya?
Geldi pasam...
Oturdu mu bu masaya?
Oturdu Pasam.
Güneş batarken rakı içti mi?
içmedi Pasam.
Bu cevap üzerine rakısından bir yudum daha alır ve gülümseyerek sorar:
Eee.. o zaman sormadın mı çocuk, ne halt etmeye almış İzmiri?!
SEVMEK İÇİN TANIMAK VE ANLAMAK GEREK...
Her gün geçtiği yolunun üzerindeki iğde ağacının kesildiğini görünce ağlayan,
— Çok sevdiği köpeği Foks öldüğünde matemini tutan,
— Yalova’da köşke zarar veren ağacın dalı kesilmesin diye köşkü kızaklarla kaydırtan,
— Savaş sonrası Çankaya’da ücretle çalıştırılan ve ayrılışlarında çantalarında Gazi markalı sigara çıktığı için görevli personel tarafından dövüldüklerini gördüğü Yunan esirlerinden özür dileyerek sigara ve para ile onları uğurlayan,
— İçki içmeyen ve beş vakit namaz kılan Mareşal Fevzi Çakmak yemekte olacağı zaman masaya içki koydurmayıp limonata ile yetinen,
— Ramazanlarda Hafız Yaşar Okuyan’a, gündüzleri Hacı Bayram Veli ve Zincirlikuyu camilerinde şehitlerimizin ruhu için hatim okutan, akşamları da huzurunda okuttuğu sureleri derin bir hazla dinleyen,
— Ankaralı lar tarafından kendisine hediye edilmek istenen Çankaya’daki evin tapu tescilini, 1.İnönü savaşını kazanan orduya bağışlanmak üzere M.S.B’ye yaptıran
— Yurt gezilerinde, Kara Fatma, Satı Kadın gibi Kurtuluş Savaşı’nın kahraman Türk kadınlarını buldurup ellerini öpen,
vefalı, şefkatli, merhametli, inançlı, saygılı, dürüst, yüreği sevgi dolu bir insan olan Atatürk.
Her şeyimizi borçlu olduğumuz böyle bir Önder nasıl sevilmez ?
Onun; parasal yardım yaparken dahi, ne kadar zarif bir tutum sergilediğini Yaveri Muzaffer Kılıç’ın aşağıdaki anısı ne güzel anlatıyor.(1)
“Bir gün Atatürk’le beraber Abidinpaşa’dan gelip Samanpazarı yoluyla Ulus’a geçiyorduk.
O zamanlar Samanpazarı’nda bulunan üç beş dükkan dan birisi Ali Efendi isimli kitapçıya aitti. Kitapçı dükkanının kepenklerinde, nefis bir halı asılmış duruyordu. Harp yıllarının sonu olduğundan hiçbir yerde, hele Ankara’da böyle güzel bir şey görmek pek şaşırtıcı olduğu için bu halı Atatürk’ün de dikkatini çekti. Hemen arabayı durdurup indik.
Beraberce dükkana yürüdük. Kitapçı Ata’yı görünce, ”Buyurun Paşam” diyerek heyecanla bir Emri olup olmadığını sordu. Paşa da bu halıyı çok güzel bulduklarını ifade ettiler. Kitapçı;
-Paşam, bu halı bir müşterimin.Paraya ihtiyacı olmuş, satılması için bana bıraktılar. Benimle bir ilgisi yok dedi.
Atatürk, böyle güzel bir halının çok kıymetli olduğunu, bunu halı sahibinin nereden almış olabileceğini öğrenmek istediler. Kitapçı ezile büzüle;
-Paşam, emanet koyan isminin söylenmemesini özellikle rica ettiler, müsaade ederseniz ismini söylemeyeyim dedi.
Bu sefer Atatürk daha çok merak edip;
-Çocuk, belki halıyı almak isteyeceğiz. Kimin ve kaça olduğunu öğrenmek isteriz dediler.
Kitapçı;
-Paşam 40 lira istemişlerdi
deyip yine halı sahibinin ismini vermedi. Atatürk halı sahibini iyice merak edip ısrar edince de, kitapçı istemeyerek ve sıkılarak;
-Abdülhalim Çelebi Hazretlerinin Paşam dedi.
Abdülhalim Efendi, Mevlana sülalesinden gelmiş, Konya milletvekili olarak Meclis’te görev yapıyordu. Kapısı herkese daima açık, cömert, gayet güzel konuşan, Mevlevi kalpağı ile gezen, Akıllı, sevimli, hoş sohbet, özü sözü doğru bir kişiydi.
Atatürk, bu cevabı alınca çok duygulandı ve bana dönerek dükkana 40 lira bırakmamı emretti.
Hemen parayı bıraktım. Kitapçı halıyı koşarak indirip paket yapmaya koyuldu.
Bu arada Atatürk, Abdülhalim Efendi’nin kişiliğinden övgüyle bahsederek;
-Abdülhalim Efendi, evde halısını satacak kadar parasız kalıyor ama, kapısını kimseye kapamıyor
diyerek onu övdü. Sonra da kitapçıya dönerek;
-Bana bak, halıyı biz alıyoruz. Fakat halıyı Abdülhalim Efendi’nin evine yollayınız, biz oradan aldırırız. Akşamüzeri de kendilerine bir kahve içmek için geleceğimizi söyleyiniz.
Dediler. Kitapçı bu davranışa şaşırmış bize bakarken, arabaya binip uzaklaştık.
Aynı akşam Abdülhalim Efendi’nin evine gittik. Kendisi bizi avlu kapısında karşıladı.
Eve girince baktım halı, kapı arkasında paketli olarak duruyordu. Mütevazı evinde minderlere oturuldu, kahveler içildi.
Abdülhalim Efendi;
-Paşam halıyı almışsınız. Fakat halı evime geri geldi. Müsaade ederseniz, arabanıza koyduralım. Dedi.
Atatürk de;
-Abdülhalim Efendi halı yine bizim olsun. Biz arada sırada sana kahve içmeye geldikçe onun üzerinde kahvemizi içeriz.
Diyerek halıyı açtırdılar ve odaya serdirdiler.
Kahveler içildi ve sohbet edildi. Giderken Abdülhalim Efendi yine bizi kapıya kadar uğurlayarak;
-Paşam eğer müsaadeniz olursa halıyı…..
derken Atatürk sözünü keserek mütebessim,
-Abdülhalim Efendi, onu sana emaneten bırakıyoruz. Her gelmemizde onu burada görmek ve üzerinde oturmak isteriz.
Diyerek veda edip ayrıldılar.
Böylece Atatürk, Abdülhalim Çelebi Efendi’ye, kitapçıya bile belli etmemeye çalışarak ihtiyacı olan yardımı yapmış, fakat halıyı almamışlardı.”
Bu ibret verici anı; O büyük asker, devlet adamı ve devrimci liderin, en az bu nitelikleri kadar
Büyük olan insanlığını anlatmasının yanı sıra Onun, gerçek dindar ve üstelik bir tarikat mensubu olan Çelebi’ye saygısını göstermek bakımından da ayrı bir önem taşıyor.
Ayrıca; Herkese açık sofrasını sürdürebilmek için halısını satan bir tarikat ehlinin, dini siyasete alet ederek para, mevki ve güce ulaşan, yurt içinde ve dışında saf ve eğitimsiz vatandaşları sömürerek trilyonluk mal varlıklarının sahibi olup sefa süren günümüz din ve tarikat bezirganlarından farklılığını da ortaya koyuyor.
Tabi anlayana ve anlamaktan yana nasibi olanlara !
Reşit ÇAĞIN
E.Dz.Kur.Alb.
(1)Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar
-Prof.Yurdakul Yurdakul
Yapabileceğiniz / yapılması gereken, dediğim gibi kız kardeşinizin gelen ödeme emrine bu adreste ilgili kişi yaşamamaktadır , adres hatalıdır, borçla...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Savcılıpa Başvurdum Ama Dosyam...
09-09-2025, 21:16:16 in Bilişim Hukuku