+ Konuyu Yanıtla
20 / 140 Sayfa İlkİlk ... 101112131415161718192021222324252627282930405060708090100110120130 ... SonSon
191 den 200´e kadar toplam 1391 ileti bulundu.

Konu: Dövizle kredi alana müjdeli haber

Dövizle kredi alana müjdeli haber Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #191
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    16
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Merhaba,siteyi uzun zamandan beri takip ediyorum ve dün kayıt oldum bende yenzedelerden birisiyim.Lütfen birlik olup bu sorunun çözümlenmesi için elimizden geleni yapalım.Bende başbakanlığa.akim'e dilekçelrimi gönderdim sonuç ne olacak bilmiyorum.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Dövizle kredi alana müjdeli haber konulu yargıtay kararı ara
    Dövizle kredi alana müjdeli haber konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #192
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    16
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Alıntı YASEAH rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Biraz önce kredi çektiğim banka müdürü ile görüştüm.Hiç bir şekilde bir değişiklik yok arkadaşlar.Ve doların yıl sonuna kadar bu seviyelerde kalacağı 2009 bu şekilde geçeceğini söylüyorlar.Arkadaşlar bence moral bozmayalım.Umarım herşey isteğimiz gibi olur yapcak bişeyimiz yok bekliycez.
    Ben 2 aydır bankamdan cevap alamıyorum.Bu kadar duyarsızlık olamaz.

  4. #193
    Kayıt Tarihi
    Dec 2008
    İletiler
    66
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Şu rezilliğe bak; şu an 1,94 yen satış.İşin ilginci Anadolubank kurunu ve kapalı çarşıyı canlı izliyorum.Gün içi düşmeleri hemen yansıtmıyorlar.Ama yükseliş olursa hemen kur satışlarını artırıyorlar.Düşene vurmak hoşlarına gidiyor heralde.Piyasadaki satıştan daha fazla bize ödetiyorlar....

  5. #194
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Arkadaşlar ödemeyi 1 hafta geciktirdim.Ödemem gereken rakam 836 tl.Şu anda bunu bile yatıramıyorum.Pazartesi Allah büyük diyorum.Fakat böyle giderse korkarım evi kaybedeceğim.Dua etmekten başka çarem kalmadı galiba.

  6. #195
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    58
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Alıntı huseyinucay rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    arkadaşlar ödemeyi 1 hafta geciktirdim.ödemem gereken rakam 836 tl.şu anda bunu bile yatıramıyorum.pazartesi Allah büyük diyorum.fakat böyle giderse korkarım evi kaybedeceğim.dua etmekten başka çarem kalmadı galiba.
    Valla ev borcumu kapatsa keşke. 5 aydır odediklerimi de geri istemezdim.

  7. #196
    Kayıt Tarihi
    Dec 2008
    İletiler
    66
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Alıntı huseyinucay rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    arkadaşlar ödemeyi 1 hafta geciktirdim.ödemem gereken rakam 836 tl.şu anda bunu bile yatıramıyorum.pazartesi Allah büyük diyorum.fakat böyle giderse korkarım evi kaybedeceğim.dua etmekten başka çarem kalmadı galiba.
    Arkadaşım 836 ytllik ödemem var diyorsun,bu 1 haftalık gecikmede ne kadar faiz ödüyorsun?Hesaplama yöntemi nasıl ayrıntılı açıklarsan sevinirim...günlük üzerinden mi?

  8. #197
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Arkadaşlar, daha çok çabalamalıyız, özellikle sesimizi Meclis ortamında duyurmak için. Ben, şimdiye kadar forum üyesi arkadaşların gösterdikleri yolları pas geçmeden takip ettim, bimer'e de Cumhurbaşkanlığına da ilgili yazıları e-posta ile gönderdim. Başka ne yapabilirim diye düşünürken bugün de MHP ve CHP sitelerine girip, onlara da mağduriyetimizi ilettim, ama biliyorsunuz ki birlikten kuvvet doğar. Lütfen her mağdur, bu sitelere de bir şeyler yazsın. Zaten muhalefet, hükümeti eleştirmek için elinden geleni yapıyor, biz de onlara gerekli malzeme verelim, çok başvuru olursa sesimizin daha kısa sürede duyulacağını düşünüyorum. Yaklaşan seçimler bizim için avantaj, bunun da lütfen farkında olalım, ve çabalarımızı yoğunlaştıralım.

  9. #198
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    16
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Sevgili arkadaşlar

    İlgili forumu başından sonuna kadar okudum. Bazıları ile ilgili görüşlerimi bildirmek istiyorum. Ben de jpy kredisi kullanarak ev alan biriyim. Üstelik bir bankacıyım.

    Bazı konulardaki görüşlerimi yazmak istedim.

    1.Şu andaki mevcut şartlar içerisinde jpy kredinizi tl'ye çevirmek size hiçbir yarar sağlamaz. Daha zor dumuna düşmenize yol açar.Çünkü bankalar toplam jpy borcunuzu bugünkü kur üzerinden tl'ye çevirecek ve üstüne % 1,50-1,90 (bankaya göre değişir) faiz daha koyacak ve ödemeyi ona göre yapılandıracaklardır. Bu da inanılmaz bir rakama gelir.
    100.000 liralık jpy kredimiz kriz öncesi kur 1,1 civarı iken 9.000.000 jpy gibi bi şeydi. Şimdi 9.000.000 jpy borcunu kapatmak için 171.000 liraya ihtiyacımız var . 10 yıllık vadeyle 171.000 lirayı % 1,5 faiz oranıyla bi bankadan alırsanız. Aylık ödemeniz 3.000 lira vade sonunda toplam ödediğiniz rakam ise 370.000 liraya gelir.

    2. Bireysel olarak mahkemeye başvurmanız size bir yarar sağlamaz daha kötü sonuçlara yol açabilir. Böyle bir davayı kazanma şansınız oldukça düşüktür, çünkü bankalar hukuki işlerde asla hata yapmaz ve ellerinde tamamını iyice okusanız asla imzalamayacağınız ama imzalamış olduğunuz bir sözleşme mevcut. Diyelim ki davayı kazandınız. Siz borcunuzu krediyi almış olduğunuz kurdan ödeyeceğinizi düşünüp sevinirken banka 1 ay sonra evinize hesap kat ihtarnamesi gönderebilir. ( krediyi geri çağırma ). Çünkü o imzalamış olduğunuz sözleşmenin maddelerinin biri içinde yazar ki "banka hiçbir neden göstermeksizin kredinin tamamını talep etme hakkına sahiptir". Siz davayı kazandım diye sevinirken borcun tamamını kapat tebliği gelince yapacak fazla bi şey kalmaz. Bende mağdurum ama gerçekler bunlar arkadaşlar.

    3. KKDF ( Kaynak kullanım destekleme fonu ) Konut finansmanı için alınmış kredilerde yoktur. Ancak konut kredisi değilde destek,bireysel,araç..vb başka isimler altında kullandıysanız kredinizi kkdf farkı ortaya çıkar.

    Kurlar ne olur?

    İnanın bu sorunun cevabını bende bilmiyorum ama tahminlerim var. Mart sonu Nisan başı japonyanın dış yatırımlarına uygulanmış olan vergi iadesi ödemesi var. Bu da bu dönemlerde jpy talebini arttıracak. Bu dönemlerde jpy kurunun 2,0-2,5 seviyelerine geçici olarak getirebilir. Forexcilere bakarsanız usd/jpy paritesi dip noktası 77 dir. 2009 içinde bu dip noktasının test edileceği görüşündeler.
    Kurlar elbette gevşeyecek ama 2009 yılının sonlarından önce değil. Gevşeyecek derken hiçbir zaman 1,1 seviyelerine geleceğini tahmin etmiyorum 1,40-1,60 arasına oturabilir diye ümit ediyorum. Çünkü japonya ihraacat ekonomisi ve fazla değerli yen japonyanın aleyhinde

    Eğer paranız varsa 1,60-1,70 bandından jpy alıp en azından 2009 yılı içerindeki yükselmeleri karşılayabilirsiniz. Eğer biliyorsanız VOB ( Vadeli opsiyon borsası ) kur riskinizi azaltır. VOB zordur ve ben anlayabilmiş değilim. Bilmiyorsanız öğrenirim diye hiç bulaşmayın daha da batabiliriniz.

    Ne yapabiliriz?

    Birlikte hareket etmek en mantıklısı, bir arkadaşın önermiş olduğu internet sitesi fikrini destekliyorum. Devlet büyüklerine mail atılabilir bende attım. Çünkü bu işten sıyrılabilirsek ancak bddknın alacağı bir kararla çıkabiliriz. ( Kurların makul bir seviyeye fixlenmesi..vb )

    Daha çok şey yazacaktım ama maalesef vaktim kısıtlı.

    Sadece panik olarak yanlış bir karar vermeyin burada hep beraber hareket edelim. 2009 yılını atlatırsak daha rahat edebiliriz.

    Saygılarımla

    Not: Yukarıda yazmış olduklarım sadece kendi kişisel görüşlerimdir. Kurlarla ilgili tahminlerimde kendi fikirlerimdir ve otorite falan değilim.

  10. #199
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    12
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Alıntı bach rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    .... 2009 yılını atlatırsak daha rahat edebiliriz.

    ...
    Tamam 2009'u atlatırsak biraz rahat edebiliriz belki ama 2009'un Ocak ayındayız daha..

  11. #200
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    51
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Dövizle kredi alana müjdeli haber

    Sözleşme hukukunda egemen olan ve Türk Hukukunda kabul edilen kural, "sözleşmeye bağlılık-Ahde Vefa- " kuralıdır. " Pacta Sund Servanda" adı ile anılan bu kurala göre, sözleşme yerine getirilmelidir. Koşullar yanlardan biri, özellikle borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu, borcunu yerine getirmelidir. (Sözleşme serbestliği ilkesi tarafların birbirleri karşısında eşit hak sahibi olarak bulunmalarını gerektirir.) Gerçekte de, sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında var olan denge sonradan koşulların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde yanlardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. Sözleşmedeki dengeyi bozan olağanüstü durumlara; harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi; durumlar örnek olarak gösterilebilir.
    Tarafların istençlerini ( iradelerini) etkileyip sözleşme yapmalarına neden olan koşullar daha sonra önemli ölçüde, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse yanlar artık o sözleşme ile bağlı tutulamazlar. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ile sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki oluşur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif iyiniyet (M.K Md. 4, 2) kuralarına aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu karşıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus- Beklenmeyen hal kuralı ile sözleşmenin değişen koşullara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
    Borç ilişkisinin kurulmasından sonra, borçlunun kusuru olmaksızın edim (borç) olanaksızlaşmışsa , (imkânsızlaşmışsa) bu durumda, borç sona erer (BK. m.117). Oysa, borçlu yönünden edimin yerine getirilmesinin (ifasının) aşırı ölçüde güçleşmesi, m.117'nin kapsamının dışında kalır.
    Sözleşmenin akçalı (parasal) koşullarını, edim ve karşı edimi arasındaki oranı esaslı yolda sarsan olağanüstü olaylara beklenmeyen olaylar denir. Beklenmeyen olaylar, sözleşmenin akçalı koşullarını alt üst eden olağanüstü, sezilemeyen, kusur dışı, gerçek olaylardır. Bu olaylar karşısında kalan borçlu sözleşmenin metnine değil, ne var ki, kendi borcuna bir sınır çizen adalet, iyiniyet kurallarına dayanmak gerektiğini ileri sürer. Beklenmeyen olaylar borcun yerine getirilmesini (ifasını) esaslıca güçleştiren nedenlerdir. İmkansızlık denen durumlarda ise, edimin yerine getirilmemesi söz konusu olmaktadır.
    Hukukumuzda, önceden görülmeyen (kestirilemeyen) değişikliklerin borçlunun borcunu yerine getirmesini olağanüstü güçleştirmesi durumunda, sözleşmenin yeniden gözden geçirilmesi hakkında genel bir hüküm yoktur, yalnızca bazı sözleşmelere ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir . O nedenle, gerek sözleşmede ve gerekse yasada, hukuksal ilişkinin yeni duruma uyarlanmasını ya da sona erdirilmesini öngören bir hüküm bulunmaması durumunda, nasıl bir çözüme ulaşılacağı sorusuna bir yanıt bulunmalıdır.
    Alman ve İsviçre hukuk öğretilerinde baskın olan "işlem temelinin çökmesi ya da sarsılması" görüşünün dayandığı değiş-tokuş sözleşmelerinde edimler arası denge görüşü uyarınca, daha sonra ortaya çıkan ve zorlu neden niteliğinde bulunmayan olağanüstü durumlarda yanların edimleri (borçları) arasında denge önemli ölçüde sarsılırsa, yargıç, MK.m. 1 ve 2 çerçevesinde ya sözleşmeyi çözer ya da değişen durumlara uyarlar. Çözme ve uyarlama konusu, yanlarca sözleşmede öngörülmüş ya da yasada özel bir kuralla düzenlenmiş ise bu olasılıkta hakim, sözleşme ya da yasa hükmünü (kuralını) gözetir ve uygular. İşlem temelinin çökmesi görüşü, MK.m.2'de kaynağını bulan doğruluk ve dürüstlük kuralına dayanmaktadır.
    Bizde de (Türk Hukukunda) öğretide aynı görüş benimsenmiştir. Borçlar hukukunun temel prensiplerinden birine göre, antlaşmalar yerine getirilmelidir (Pacta sund servanda) . Böylece bir sözleşme ile borç altına giren kimse artık gelişigüzel borcundan sıyrılamayacaktır demektir. Fakat bu prensibin de bir sınırı olmak gerekir. İstisnai bazı hallerde, ekonomik hayatta önceden görülemeyen öyle dalgalanmalar ve değişmeler olur ki , borçludan taahhüdünü yerine getirmesini beklemek onun için bir yıkım teşkil edebilir. Ani bir kıtlık tehlikesi karşısında buğday fiyatlarının 10 misli arttığını düşünelim. Henüz böyle bir tehlike doğmadan piyasadan eski fiyatlarla buğday temin edebileceğini düşünen bir yüklenici , bu fiyatlara uygun bedel ile tonlarca buğday teslim etmek borcu altına girmişse, fiyatlardaki muazzam değişikliğe karşın yine de taahhüdünü yerine getirmeye mecbur olacak mıdır? İşte modern Hukuklarda gelişen bir eğilim “Pacta sund servanda” prensibini clausula rebus sic stantibus” (umulmayan hal şartı) fikri ile sınırlamakta ve her sözleşmenin bu şart altında yapıldığını ve şayet böyle bir şart gerçekleşirse artık borçludan akdin yerine getirilmesinin beklenemeyeceğini kabul etmektedir ki bu fikir Medeni Yasanın 2. maddesindeki doğruluk kuralına uygundur.”

    Yargıtay’ımız da kararlarında çağdaş hukukun bir gereği olan uyarlama istemlerine olumlu yakalaşmakta ve kararlılıkla aşağıdaki gerekçeleri savunmaktadır. “Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasının güçleşmesi durumunda "İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ" gündeme gelir. İşte bu bağlamda Yargıç , somut olayın verilerine göre, alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına kara verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar.
    Sözleşmenin yeni durumlara uyarlaması yapılırken önce sözleşmede daha sonra yasada bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek M.K. Md. 2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması manasına gelebilir.
    Böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır. İşlem temelinin çöküşüne ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesinde kaynak olarak Medeni Yasa’nın 1, 2 ve 4 ncü maddelerinden yararlanılacaktır. İşlem temelinin çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve yan istençlerine (taraf iradelerine) önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur. (Mk. Md. 1) Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi ya da değişen hal ve koşullara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur.”
    Her istemle sözleşmeyi değişen hal ve koşullara uydurmak olanağı yoktur. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü" sözleşme serbestisi "ve sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye elatma (müdahale) kurumu ayrık (istisnai) ikinci derecede (tali) yardımcı niteliktedir.
    “ Sözleşme kurulduktan sonra onun ifadesi sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Az yukarıdaki örneklenen olaylarda olduğu gibi. Yine değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde bozulmuş olması baş koşuldur.” Ayrıca
    Uyarlama isteyen yanın olağanüstü hal ve koşulların çıkmasına kendi kusuru ile neden vermemelidir.
    Değişen hal ve koşullar yanlarca önceden öngörülebilir; beklenebilir; Olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmamalı ya da olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. Eş söyleyişle; sözleşmenin yanlarından birine yükletilmesi gereken tehlike(riziko) sınırı nesnel (objektif) olarak aşılmış olmak gerekir

    Uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir. Sözleşmeye yazılan özel hükümler yorumlanıp tarafların sağladığı hak ve yararlar, değerlendirilmeli, ekonomik değişikliklerin (Enflasyon, Devalüasyon) etkileri, somut olayın özelliği ile belirlenecek tüm objektif ve sübjektif hal ve koşullar kıymetlendirilmeli, uyarlama yapılması kanısına kavuşulursa, sözleşmedeki intibak boşluğu hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları (MK. MD. ;2/1) ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK .Md. 1 deki yetki kullanılarak doğrudan kendisini yaratıp takdir ettiği bir kuralla yargıç tarafından doldurulmalıdır.
    Sonuç olarak ; ekonomik koşullarda, aşırı enflasyon, para değerinin büyük ölçüde düşmesi vb. nedenlerle meydana gelen olağanüstü değişiklik ve dolayısıyla güçlükler, edimin olduğu gibi yerine getirilmesini borçludan beklenemez duruma getirmişse, doğruluk ve dürüstlük kuralları gözönünde tutularak "işlem temelinin çökmesi ya da sarsılması ilkesi" uyarınca sözleşme yeni durumlara uyarlanır.
    Bu konuda Yargıtay’ımız Çağdaş Hukuk örneği sergilemiş ve dövize endeksli borçların günün hal ve koşullarına uyarlanabileceğine ilişkin kararlar vermiştir. Aşağıda bu kararlardan birkaçını okurların bilgisine sunmaktayım...

    celalulgen@superonline.com
    Yazarın Notu: Yazarın “Dövizle Borcu Olanlar İçin UYARLAMA DAVALARI” adlı bir kitabı yayınlanmıştır



    T.C.
    YARGITAY
    HUKUK GENEL KURULU
    E. 1997/11-460
    K. 1997/651
    T. 17.9.1997
    KARŞILIKLI EDİMLERİ İÇEREN SÖZLEŞMELERDE EDİMLER ARASINDAKİ DENGENİN, OLAĞANÜSTÜ DE-ĞİŞMELER YÜZÜNDEN ALT ÜST OLMASI, BORCUN İFASINI GÜÇLEŞTİRMESİ VE BELKİ DE İMKANSIZ HALE GELMESİ DURUMUNDA “İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ” GÜNDEME GELİR. BU GİBİ HALLERDE EMPREVİZYON VEYA CLAUSULA REBUS SİC STANTİBUS KURAMI ÇERÇEVESİNDE KURULMUŞ OLAN BİR SÖZLEŞ-MEDE DEĞİŞİKLİKLERİN YAPILMASI İÇİN HAKİMİN SÖZLEŞMEYE MÜDAHALESİ İSTENEBİLECEKTİR.
    ÖZET
    1. Tarafların yaptığı akitte, önceden açık veya kapalı olarak koşulların olağanüstü ölçüde değişmesi işlem temelinin kısmen veya tamamen çökmesi halinde, adalet, doğruluk ve dürüstlük kurallarına dayanarak “akdi uyarlama” benimsenmiştir. Sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır, uyarlama daima yardımcı çözüm olarak düşünülmelidir. Karar verilirken, sözleşmeye yönelik ve bağlantılı değerlendirmeler yapılmalı, özellikle tarafların farazi iradeleri yani taraflar sözleşmede açık kalmış hukuki meseleyi sözleşmenin in’ikadı sırasında düzenlenmiş olsalardı, doğru ve makul düşünen taraflar olarak neyi kararlaştırabileceklerinin tespitine önem verilmelidir.
    2. Hükümetçe alınan olağan üstü ekonomik kararlar sebebiyle, dövize endeksli kredi sözleşmesinin uyarlanması talebiyle açılan davanın da yukarıdaki prensipler içinde araştırılıp karara bağlanması gerekir.
    DAVA ve KARAR:
    Taraflar arasındaki “Sözleşmenin uyarlanması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 17.7.1996 gün ve 1995/424 E- 1996/322 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.11.1996 gün ve 1996/7674 - 8061 sayılı ilamı:
    (… Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan 25.000 DM tutarında bireysel kredi aldığını, kredinin aylık 840 DM üzerinde 36 ay vadeye bağlandığını, 1994‘ten bu yana olan olağanüstü ekonomik değişiklikler nedeniyle döviz fiyatındaki aşırı yükselme karşısında tarafların edimleri arasında aşırı bozulma olduğunu ileri sürerek almış olduğu kredinin geri ödemelerinin kullanma tarihi itibariyle TL’ye çevrilmesi şeklinde sözleşme’nin yeni koşullara uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 18/c maddesinde “kur riski müşteriye aittir” hükmünü davacının kabul ettiğini, sözleşmeyi davacının serbest iradesi ile imzaladığını, borcun kapatılması halinde %10 ıskonto yapılacağının kendisine bildirildiğini davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; iddia, savunma ve dosya arasındaki belgelere göre, olayda beklenmeyen halin sözkonusu olmadığı, bankanın sunduğu çeşitli ödeme seçeneklerinden davacının kendine uygun olanı seçtiği, sözleşme kurulduktan sonra 15.4.1994 tarihinde de, tarafların bir araya gelerek yeni bir anlaşma yaptıkları ve davacının bu ödeme şekline göre aylık ödemelerini ödediği, davacının sözleşmenin kurulduğu 16.9.1993 tarihli sonrasında, ikinci bir anlaşmayı kabul etmesi ve döviz kurlarındaki önemli artışlar sonrası dönemde gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, böylece tarafların birbirlerine uygun iradeleriyle uyarlama yapıldığı, sözleşmenin bitimine az bir zaman kala edimler arasındaki dengenin davacı aleyhine bozulduğu savının samimi olmadığı, mevcut bir uyarlama varken ikinci kez uyarlama istenmesinin akde vefa ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Mahkemece, davalının sunduğu seçeneklerden davacının kendisine uygun olanı seçtiği, sözleşme düzenlendikten sonra 15.4.1994 tarihinde de, tarafların bir araya gelerek yeni bir anlaşma yaptıkları, yani tarafların kendi aralarında sözleşmeyi sonradan uyarladıkları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı bankaca davacıya iki ayrı ödeme seçeneği sunulduğu ve davacı tarafından hiçbirinin kabul edilmediği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı dosya içeriği ile sabittir.
    Bu durumda mahkemece, davalı bankadan sorularak, eğer bu krediyi Türk Lirası bazında açmış olsa idi, hangi miktarda ve hangi koşullarda geri ödemeli olarak açabileceği, kredinin ilk açılışından dava tarihine kadar ne durumda olabileceği saptanmalı, davalı bankanın önerdiği ayrı seçeneklere göre, tarafların anlaşamaması halinde banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, dava konusu kredi ile aynı miktarlı kredilerdeki geri ödemeleri Türk Lirası olan ve fiilen açılmış kredilerin bilirkişi raporunda gösterilmesi istenmeli ve ondan sonra bu rapordaki tespitleri değerlendirilmesi yapılarak sonucu çerçevesinde, davalının sunduğu seçeneklerin makul ve kabul edilebilir olup olmadığı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi(Ahde Vefa - Pocta Sunt Servanda) yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre kişiler, özel hukuk alanında özel ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini, var olan hukuk düzeni içinde kalmak koşuluyla diledikleri gibi düzenlemek, diledikleri konuda diledikleri ile diledikleri tipte sözleşme yapmak hak ve özgürlüğüne sahiptirler. Bu olanak, Borçlar Kanunu’nda öngörülen(Sözleşme serbestliği) ilkesinin bir sonucudur ve bu hak idare özerkliği (sözleşme hürriyeti) kavramı, Anayasa tarafından teminat altına alınmıştır.
    O halde kişiler sözleşme serbestliği ilkesine göre “kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nev’i şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek, hukuka (yani buyurucu ve yasa koyan hukuk kurallarına), ahlak ve adaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşmelerin fizyonomisini (tipini) değiştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde serbestçe tayin etmek hakkına haizdir. Diğer taraftan Devletin para ve kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının düzenli işlemelerini sağlayıcı tedbirler yanında, tüketicileri koruyucu tedbirleri de alacağı Anayasa tarafından düzenlenmiştir.(Anayasa Md. 167. ve 172)
    Ahde vefa ilkesine göre; sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalı ve hükümlerine riayet olunmalıdır. Sözleşmeye bağlılık ilkesi hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının bir gereği olarak, sözleşme hukukunun temel ilkelerinden biridir. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, edimler arasında mevcut olan denge şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir.
    Buna göre akit yapıldığı sırasında mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse, artık taraflar sözleşme ile bağlı olmamalıdır. Bu görüş doktrinde “Emprevizyon Teorisi” adıyla anılır. (Tekinay/-Akman/Burcuoğlu/Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler 7.Bası.İst. 1993 sh: 1005) İşte edimler arasındaki dengeyi aşırı derece bozan olağanüstü haller harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki olağanüstü yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi hallerde sözleşmeye bağlılık ile sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık sözleşmeye sıkı sıkı bağlı kalma adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (MK. Md.2/2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Bu adaletsiz sonuçları bertaraf etmek için, bugün İsviçre-Türk Hukuku’nda çoğunlukla dayanılan esas, dürüstlük kuralı uyarınca çözüm bulunmasıdır. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin, olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçleştirmesi ve belki de imkansız hale gelmesi durumunda “işlem temelinin çökmesi” gündeme gelir. Bu gibi hallerde emprevizyon veya Clausula Rebus Sic Stantibus kuramı çerçevesinde kurulmuş olan bir sözleşmede değişikliklerin yapılması için hakimin sözleşmeye müdahalesi istenebilecektir. Hakim bu gibi hallerde ya sözleşmeyi ortadan kaldıracak ya da sözleşme koşullarının olağanüstü olgulara uyarlanmasına ve böylece sözleşmede bozulmuş olan dengeyi yeniden sağlayacaktır. Öğreti ve uygulamada tarafların yaptığı akitte, önceden açık veya kapalı olarak koşulların olağanüstü ölçüde değişmesi işlem temelinin kısmen veya tamamen çökmesi halinde, adalet, doğruluk ve dürüstlük kurallarına dayanarak “Akdi Uyarlama” benimsenmiştir.(Bkz. Kemal Tahir Gürsoy, Hususi Hukukta Clausula Rebus Sic Stantibus, Emprevizyon Nazariyesi 1950, sh: 50 vd, Kemalettin Birsen, Medeni Hukuk Desleri, 1945 sh: 73 vd; Ferit Hakkı Saymen, Türk Medeni Hukuk Cilt 1, Umumi Prensipler, 1948, sh; 284 vd, Borçlar Hukuku Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop 7. Bas, İst 1993 sh: 1005, M. Kemal Oğuzman Borçlar Hukuku Dersleri cilt 1,4. Bası İst, 1987 sh; 123, İbrahim Kaplan Hakimin sözleşmenin müdahalesi, sözleşmenin yorumu, sözleşmenin tamamlanması, sözleşmenin değişen hal ve şartlara uyarlanması Ank 1987 sh: 113 ve 114, Hatemi/Serozan/Arpacı, Borçlar Hukuka Özel Bölüm İst. 1992 sh: 186 vd, Hukukta Beklenmeyen Hal ve Uyarlama, Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu İst. 1995 Sh: 4 vd, Y.H.G.K‘nun 3.2.1998 gün E: 1987/11 - 411 K.1988/66, Y.H.G.K.’nun 1.7.1992 gün E: 1992/13 - 360 K.1992/425, Y.13.H.D.’nin 6.4.1995 gün E: 1995/145 K: 1995/3339 sayılı içtihatları) sırası gelmişken hemen belirtelim ki; bu davalarda hakimin gözönünde tutacağı temel esaslar genel hatları ile şunlar olabilir. Sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır, uyarlama daima yardımcı çözüm olarak düşünülmelidir. Karar verilirken sözleşmeye yönelik ve bağlantılı değerlendirmeler yapılmalı, özellikle tarafların farazi iradeleri yani taraflar sözleşmede açık kalmış hukuki meseleyi sözleşmenin in’i kadı sırasında düzenlemiş olsalardı doğru ve menkul düşünen taraflar olarak neyi kararlaştırabileceklerinin tespitine önem verilmelidir.
    Somut olayda, davacı 16.9.1993 tarihinde davalı bankadan aylık 1,50 faiz oranlı 25.000 DM. Dövize endeksli bireysel kredi almış aylık taksitler halinde ödemede bulunmuş, 17.8.1995 tarihi itibariyle 10.222 DM: bakiye borcu kalmıştır.
    Davacı, davalı bankadan dövize endeksli kredi aldığını dövizde beklenmeyen kur artışları olduğunu ileri sürerek, alınan bu kredi için geri ödemeler bakımından uyarlamaya karar verilmesini istemiştir.
    Davalı banka bu kredi için davacıya sunduğu 15.4.1994 tarihli teklifte iki seçenek sunmuş, davacı teklife karşı cevap ve irade bildiriminde bulunmamıştır. Bu durumda taraflar arasında uyarlama yönünden bir irade birleşimi ve anlaşma olmadığı açıktır.
    Ekonomik ağırlıklı 5 Nisan 1994 kararlarının Banka kredileri ve özellikle dövize endeksli kredi borçluları yönünden olumsuzluk doğurup doğurmadığı uygulamada tartışma yaratmıştır. Bankalar, genel eğilim olarak iyiniyet gösterip müşterilerine kredi geri ödemelerini Türk Lirasına çevirme önerisinde bulunmuşlar ve buna ilişkin çeşitli seçenekler sunmuşlardır.
    Bankaların hükümetin izniyle faaliyette bulunun, özkaynaklarından ziyade faiz karşılığında topladıkları mevduatı, Türk ekonomisinin gelişme hedefleri doğrultusunda kredi olarak ekonominin kullanımına sunan ticari kuruluşlardır. Yine başlıca kaynakları yurt dışından sağlanan prefinansman ve sendikasyon kredileri, bankalar arası para piyasası, İnterbank, T.C. Merkez Bankası, Varlığa Dayalı Menkul kıymet ihracı, menkul kıymet alım - satımı, repo gibi işlemlerdir. Bu kaynaklardan sağlanan olanaklara karşı, faiz ödemesinde bulunurken kur değişmeleri nedeniyle kambiyo zararına maruz kalabilecekleri, kambiyo zararlarını asgariye indirmek ve taahhütlerine karşılayabilmeleri hususunda kur riski ve döviz likiditesi düzenlemelerine, para otoritelerinin (Hazine ve Merkez Bankası) uyguladıkları Disponibilite ve mevduat munzam karşılığı yükümlülüklerine uymak zorunda bulundukları, çok açıktır. Öte yandan bu faktörler direkt maliyeti oluşturduğu gibi, personel, kira, reklam, kırtasiye, büro makinaları, sabit kıymet amortismanları ve benzeri, unsurların da maliyete ekleneceği belirgindir.
    Öncelikle belirtelim ki; davalı bankanın bu özel durumlarının sözleşmenin uyarlanması yapılırken gözden uzak tutulmamasına özen gösterilmesi gerekir. Az yukarda açıklanan uyarlama durumunun kendine özgü hukuki esaslarının ışığı altında mahkemece yapılacak iş; daha çok dövize endeksli krediler konusunda, uzman ve üniversitenin ekonomi, bankacılık, ticaret hukuk kürsülerinde görevli öğretim üyelerinden bilirkişi kurulu oluşturulmalı, sözleşmede intibak boşluğunun davalı banka tarafından doldurulmak istendiği olgusu dışlanmamalı, davalı banka ile diğer bankalardan dava konusunu kapsayan kredinin Türk Lirası olarak açılmış olması durumunda, hangi miktar ve koşullar altında geri ödemesi yönünden açabilme olanakları araştırılmalı, ekonominin olağanüstü etkinlikleri altında kalan kredinin, akdin kurulduğu tarihten dava tarihine kadarki zaman dilimi içerisinde aldığı olumlu ve olumsuz tüm olgular ve seçenekler ve her türlü alternatifler belirlenmeli, tespit edilen bu seçeneklere göre, davalı banka kayıtları da incelenerek dava konusu kredi ile aynı miktarlı ve geri ödemesi Türk Lirası olan ve fiilen açılmış bulunan krediler tespit edilmeli, her iki kredi yönünden gerekçeleri ve dayanakları gösterilmiş, Yargıtay denetimine uygun karşılaştırmalar yapılmalı, yine bizzat bankalarca önerilen belli tarihler itibariyle, dondurulmuş olan döviz kurlar çıkış noktası oluşturularak ve bunlar Türk Lirasına çevrilmek suretiyle aylık taksitler belirlenmeli, daha sonra yabancı para cinsinden edimlerin değişen ekonomik koşullara intibakı işleminde, saptanacak miktarın, öncelikle yabancı para olarak tespiti yapılmalı, ayrıca bankalarca, yabancı paranın dondurulmasına ilişkin belli öneri tarihleri itibariyle, Türk Lirası karşılığı bulunup; bundan böyle ödemelerin; uyarlanmış Türk Lirası miktarı ile bunun faizi saptanmalı, tüm deliller, belirlenen seçenekler, tarafların amacına uygun objektif iyiniyet, hakkaniyet ve nesafet(MK.Md.4,2) kurallarının elverdiği ölçüde ve düzeyde değerlendirilip tartışılmalı, hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Az yukarda açıklanan nedenler altında; Özel Dairenin bozma kararına uyulması gerekirken eski kararda direnilmesi Usule ve Yasa’ya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı(BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.








    T.C.
    YARGITAY
    13. HUKUK DAİRESİ
    E. 1999/22
    K. 1999/524
    T. 04.02.1999
    ÖNCEDEN GÖRÜLMEYEN DEĞİŞİKLİKLERİN BORCUN İFASINI GÜÇLENDİRMESİ HALİNDE "İŞLEM TEME-LİNİN ÇÖKMESİ" GÜNDEME GELİR. İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKTÜĞÜNÜ KABUL EDEN HAKİM; DURUMA GÖRE; ALA-CAKLI LEHİNE BORÇLUNUN EDİMİNİ YÜKSELTMEYE, BORÇLU LEHİNE ONU TAMAMEN VEYA KISMEN EDİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNDEN KURTULMASINA KARAR VERMEK SURETİYLE SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞEN ŞARTLARA UYDU-RUR. BAŞKA BİR DEYİMLE SÖZLEŞMEYE MÜDAHALE EDER.


    ÖZET :
    Sözleşme düzenlendiği yıl ülkedeki, taraflarca bilinen yüksek enflasyon oranına rağmen, kira sözleşmesinde %40 oranında bir artış öngörülmüştür. Bu durumda davacı kiralayanın açtığı uyarlama davasında, kira parasına yansıtılmasını isteyebileceği miktar, enflasyonda sonradan beklenmeyen ölçülerde artışların meydana gelmesi durumunda dahi, başlangıçtaki kabulünün, imkan vereceği oranla sınırlıdır.
    DAVA :
    Taraflar arasındaki uyarlama davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR :
    Davacı kendisine ait taşınmazda davalıların 1.1.1995 tarihli ve 5 yıllık kira sözleşmesi ile kiracı olduklarını halen ödenmekte olan kira bedelinin yıllık net 1.650.000.000 TL. olduğunu, günün değişen ekonomik koşulları taşınmazın bulunduğu mahallin niteliklerinin olumlu yönde hızla gelişmesi nedeniyle ödenen kira bedelinin yetersiz kaldığını ve işlemin temelinden çökmesi sonucu doğurduğunu ileri sürerek, kira bedelinin yıllık 7.500.000.000 TL. ye uyarlanmasını istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece aylık kira bedelinin 30.12.1997 tarihinden itibaren 388.605.745 TL. olarak uyarlanmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    Sözleşme Hukukuna egemen olan sözleşmeye bağlılık(Ahde Vefa Pacta Sund Servanda) ilkesi hukukumuzda da kabul edilmiştir. Bu ilkeye göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, kararlaştırılan edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeniyle değişmiş olsa bile borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir.
    Gerçekte de, sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır.
    Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında olan denge sonradan şartların olağan üstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet(MK. Md. 4, 2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık(Clausula Rebus Sic Stantibus Beklenmeyen hal şartı sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
    Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette değişmişse artık taraflar o akitle bağlı tutulmazlar, değişen koşullar karşısında Medeni Yasanın 2. maddesi uyarınca sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanı hasıl olur. Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ekonomik krizler, aşırı enflasyon örnek olarak gösterilebilir.
    Enflasyon paranın "İŞTİRA - SATIN ALMA" gücünü kaybetmesi nedeni ile fiyatlarda aşırı ve sürekli bir artış olayıdır.
    Yurdumuzda ekonomik koşullar önemli derecede değişmiş ve eşya fiyatları tahminlerin üstünde yükselmiş, enflasyonist bu durum artarak bireylerin hayat yükünü çekilmez düzeye çıkarmıştır. Paranın değer kaybı toplumda her zaman her yerde önemli huzursuzluk kaynağı olmaktadır. Son yıllarda da değer kaybı tahminlerin ötesinde artışını sürdürmektedir. Ayrıca yasalarla sağlanan düzenlemelerde de paranın değer kaybının dikkate alınmadığı izlenmektedir. Sözleşmedeki edim ve karşı edim arasındaki dengeyi esaslı surette sarsan olağanüstü olaylara beklenilmeyen olaylar denir.
    Önceden görülmeyen değişikliklerin borcun ifasını güçlendirmesi halinde "işlem temelinin çökmesi" gündeme gelir. İşlem temelinin çöktüğünü kabul eden hakim; duruma göre; alacaklı lehine borçlunun edimini yükseltmeye, borçlu lehine onu tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar vermek suretiyle sözleşmeyi değişen şartlara uydurur. Başka bir deyimle sözleşmeye müdahale eder.
    Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek MK. Md. 2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması manasına gelebilir.
    Böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır. İşlem temelinin çöküşüne ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesinde kaynak olarak Medeni Yasanın 1,2 ve 4. maddelerinden yararlanılacaktır. İşlem temelinin çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların, sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur.(MK. Md. 1) Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinden söz konusu olur. Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü" "sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai tali (ikinci derecede) yardımcı niteliktedir. Uyarlamanın anlatılan hukuku tanımından sonra şimdi, sözleşmeye müdahale için, gerekli olan esaslara değinelim;
    Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağan üstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Örneğin para değerinin aşırı derecede düşmesi(enflasyon) gibi...
    Yine değişen hal ve şartlar nedeniyle tarafların yüklendikleri edimler arasındaki denge aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olması şarttır. Ne var ki değişen hal ve şartlara rağmen aşağıdaki hallerden biri mevcutsa sözleşmenin değiştirilmemesi kaçınılmaz olacaktır.
    Sözleşmede veya yasada değişen hal ve şartlara dair bir kayıt veya hüküm bulunmaması gerekir. Nitekim sözleşmedeki bir kayıtla değişen hal ve şartların rizikosunu üstlenen kimse, doğruluk ve dürüstlük kuralına dayanarak sonradan bu rizikodan kendisini kurtaramaz.
    Uyarlama isteyen davacının değişen hal ve şartların ortaya çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermemelidir. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir (tahmin) edilebilir veya beklenebilir nitelikte olmamalıdır veya olaylar öngörülebilir nitelikte olmakla beraber bunların sözleşmeye olan etkilerinin kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. ilaveten edimler henüz ifa edilmemiş olmalıdır. Davacı değişen hal ve şartlara rağmen edimini "ihtirazı kayıt" koymaksızın ifa etmişse uyarlama talep edemez.(Doç. Dr. İbrahim Kaplan Hakimin sözleşmeye müdahalesi Ankara 1987 Sh. 152. - vd.)


    T.C.
    YARGITAY
    13. HUKUK DAİRESİ
    E. 1998/5829
    K. 1998/7843
    T. 15.10.1998
    SOMUT SÖZLEŞMENİN ÖZELLİĞİ, KİRA PARASININ YILLIK PEŞİN OLARAK ÖDENECEĞİNİN KARARLAŞ-TIRILMASI DİĞER KOŞULLAR, SÖZLEŞME SÜRESİ, BEKLENİLMEYEN EKONOMİK DEĞİŞİKLİKLER (ENFLAS-YON) KİRALANIN NİTELİKLERİ, SÖZLEŞMENİN ANLA-MINA AYKIRI OLMAYACAK ŞEKİLDE HER İKİ TARAFIN MENFAATLERİ GİBİ TÜM OBJEKTİF VE SÜBJEKTİF HAL VE ŞARTLAR TARTIŞILIP KIYMETLENDİRİLMELİ, SO-NUÇTA UYARLAMA YAPILMASI KANAATİNE KAVUŞU-LURSA HAKİM, SÖZLEŞMEDEKİ İNTİBAK BOŞLUĞUNU HAK VE NESAFET, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK KURALLA-RI (MK MD. 4, 2) IŞIĞINDA KANUN BOŞLUĞUNDA OL-DUĞU GİBİ MK 1. MADDESİNDEKİ YETKİYE DAYA-NARAK YİNE BİZZAT KENDİSİNİN YARATIP TAKDİR ETTİĞİ BİR KURALLA DOLDURMAYA ÇALIŞMALIDIR.

    ÖZET :
    İşlem temelinin çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların, sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar, bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur (MK. Md. 1). Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur. Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü", "sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali(ikinci derecede) yardımcı niteliktedir.
    DAVA :
    Taraflar arasındaki uyarlama davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Ş.K. ile davacı vekili avukat A.O.nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    KARAR :
    Davacı kendisine ait taşınmazın 24.8.1994 tarihli ve 20 yıl süreli kira sözleşmesi ile yıllık 4.333.500 TL'ye davalıya kiralandığını, sözleşmenin düzenlendiği tarihten bu yana 11 yıl gibi bir süre geçtiğini, Türkiye'de yaşanan ekonomik koşulların her yıl artan bir hızla ağırlaştığını, 5.4.1994 yılında alınan kararlar üzerine %400 oranında pahalılaşma meydana geldiğini, ayrıca davalının kira süresinin 20 yıldan 49 yıla çıkarılmasına ilişkin açtığı dava sonunda kira süresinin 49 yıla çıkarıldığını, kiralanan M.Oteli inşaatı ile bahçesinin kapsadığı alanın 500.000 m2 olduğunu, halen ödenmekte olan 51.895.206 TL kira bedelinin bu şartlar içerisinde çok düşük kaldığını ileri sürerek 500.000.000 TL olarak uyarlanmasını istemiştir.
    Davalı, uyarlama şartlarının olmadığı, kiralanana faydalı gider ve eklentiler yapıldığını bildirerek davanın reddini dilemiştir.
    Sözleşme hukukuna egemen olan sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa- Pacta Sund Servanda) ilkesi hukukumuzda da kabul edilmiştir. Bu ilkeye göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, kararlaştırılan edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeniyle değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekte de, sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet(MK Md. 4,2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık(Clausula Rebus Sic Stantibus - Beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
    Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette değişmişse artık taraflar o akitle bağlı tutulmazlar, değişen koşullar karşısında Medeni Yasa'nın 2. maddesi uyarınca sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanı hasıl olur. Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ekonomik krizler, aşırı enflasyon örnek olarak gösterilebilir.
    Enflasyon paranın "İştira-satın alma" gücünü kaybetmesi nedeni ile fiyatlarda aşırı ve sürekli bir artış olayıdır. Yurdumuzda ekonomik koşullar önemli derecede değişmiş ve eşya fiyatları tahminlerin üstünde yükselmiş, enflasyonist bu durum artarak bireylerin hayat yükünü çekilmez düzeye çıkarmıştır. Paranın değer kaybı toplumda her zaman her yerde önemli huzursuzluk kaynağı olmaktadır. Son yıllarda da değer kaybı tahminlerin ötesinde artışını sürdürmektedir. Ayrıca yasalarla sağlanan düzenlemelerde de paranın değer kaybının dikkate alınmadığı izlenmektedir. Sözleşmedeki edim ve karşı edim arasındaki dengeyi esaslı surette sarsan olağanüstü olaylara beklenilmeyen olaylar denir. Önceden görülmeyen değişikliklerin borcun ifasını güçlendirmesi halinde "işlem temelinin çökmesi" gündeme gelir. İşlem temelinin çöktüğünü kabul eden hakim; duruma göre; alacaklı lehine borçlunun edimini yükseltmeye, borçlu lehine onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar vermek suretiyle sözleşmeyi değişen şartlara uydurur. Başka bir deyimle sözleşmeye müdahale eder.
    Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken, önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde, sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek MK Md. 2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması manasına gelebilir. böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır. İşlem temelinin çöküşüne ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesinde kaynak olarak Medeni Yasa'nın 1., 2. ve 4. maddelerinden yararlanılacaktır. İşlem temelinin çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların, sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar, bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur (MK. Md. 1). Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur.
    Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü", "sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali(ikinci derecede) yardımcı niteliktedir. Uyarlamanın anlatılan hukuki tanımından sonra şimdi, sözleşmeye müdahale için, gerekli olan esaslara değinelim; Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Örneğin para değerinin aşırı derecede düşmesi(enflasyon) gibi... Yine değişen hal ve şartlar nedeniyle tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olması şarttır. Ne var ki değişen hal ve şartlara rağmen aşağıdaki hallerden biri mevcutsa sözleşmenin değiştirilmemesi kaçınılmaz olacaktır.
    Sözleşmede veya yasada değişen hal ve şartlara dair bir kayıt veya hüküm bulunmaması gerekir. Nitekim sözleşmedeki bir kayıtla değişen hal ve şartların rizikosunu üstlenen kimse, doğruluk ve dürüstlük kuralına dayanarak sonradan bu rizikodan kendisini kurtaramaz.
    Uyarlama isteyen davacı değişen hal ve şartların ortaya çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermemelidir. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir(tahmin) edilebilir veya beklenebilir nitelikte olmamalıdır veya olaylar öngörülebilir nitelikte olmakla beraber, bunların sözleşmeye olan etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. İlaveten edimler henüz ifa edilmemiş olmalıdır. Davacı değişen hal ve şartlara rağmen edimini "ihtirazı kayıt" koymaksızın ifa etmişse uyarlama talep edemez (Doç.Dr.İbrahim Kaplan, Hakimin Sözleşmeye Müdahalesi, Ankara, 1987, s. 152.-vd.). Bu davalarda hakimin göz önünde tutacağı temel esaslarda genel olarak şunlar olabilir: Sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır. Uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir. karar verilirken sözleşmeye yönelik ve bağlantılı değerlendirme yapılmalı, özellikle tarafların farazi iradeleri yani taraflar sözleşmede açık kalmış hukuki meseleyi sözleşmenin in'ikadı sırasında düzenlemiş olsalardı, doğru ve makul düşünen taraflar olarak neyi kararlaştırmış olabileceklerinin tespitine önem vermelidir. Somut sözleşmenin özelliği, kira parasının yıllık peşin olarak ödeneceğinin kararlaştırılması diğer koşullar, sözleşme süresi, beklenilmeyen ekonomik değişiklikler (enflasyon) kiralanın nitelikleri, sözleşmenin anlamına aykırı olmayacak şekilde her iki tarafın menfaatleri gibi tüm objektif ve sübjektif hal ve şartlar tartışılıp kıymetlendirilmeli, sonuçta uyarlama yapılması kanaatine kavuşulursa hakim, sözleşmedeki intibak boşluğunu hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları (MK. Md. 4, 2) ışığında kanun boşluğunda olduğu gibi MK 1. maddesindeki yetkiye dayanarak yine bizzat kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla doldurmaya çalışmalıdır. Sözleşmenin yukarıda açıklanan esasların, toplanan delillerin ret ve kabul edilen yönlerini, dayanaklarını içerir şekilde gerekçeli ve Yargıtay denetimine uygun olmalıdır. Önemle vurgulayalım ki; belirtilen uyarlama davalarına özgü temel kurallar gözetilmeksizin salt kira parasının tespitine ilişkin davalarda izlenen yöntemlerle örneğin sadece taşınmazın cinsi, yüzölçümü, bulunduğu mevkii, emsal taşınmazların kira bedelleri gibi donelerle intibak boşluğu doldurulup sözleşme düzeltilemez. Değerlendirmede bunlar ancak yardımcı kaynak olarak gözetilebilir. Diğer bir anlatımla sözleşmede yüklenilen edimleri tamamen başka bir anlam verilecek hale getirmek suretiyle bir tarafa beklenmedik şekilde olağanüstü yararlar sağlanamaz. Sözleşme yeni bir hale dönüştürülemez.

    T.C.
    YARGITAY
    13. HUKUK DAİRESİ
    E. 1999/315
    K. 1999/995
    T. 18.02.1999
    KİRA PARASININ GÜNÜN KOŞULLARINA İNTİBAKINI SAĞLAYAN VE UYARLAMA ADI İLE ANILAN DAVA SONUCUNDA SÖZLEŞMENİN SADECE KİRA PARASI BÖLÜMÜ GÜNÜN KOŞULLARINA İNTİBAK ETTİRMİŞ OLUR. SÖZLEŞMENİN DİĞER KOŞULLARI ÖRNEĞİN BU OLAYDA OLDUĞU GİBİ, KİRA BEDELİNE KANUNİ ZAMLAR İLAVE EDİLECEĞİNE İLİŞKİN KOŞULDA BİR DEĞİŞİKLİK HASIL OLMAZ. YANİ SÖZLEŞMENİN DİĞER HÜKÜMLERİ AYNEN HUKUKİ STATÜSÜNÜ KORUR. UYARLAMA DAVASINDAKİ ASIL AMAÇ, SADECE KİRA PARASININ DEĞİŞTİRİLMESİNE YÖNELİKTİR. AKSİNİN DÜŞÜNÜLMESİ HALİNDE SÖZLEŞME SERBESTİSİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ SINIRLARI ZEDELENEREK KİRA BEDELİNİN UYARLANMASI AMACI DIŞINDA SÖZLEŞMEYE MÜDAHALE EDİLMİŞ OLUR VE HUKUKEN ÜSTÜN GÖRÜLEMEZ.
    ÖZET :
    Kira parasının, günün koşullarına, intibakını sağlayan ve uyarlama adı ile anılan dava sonucunda sözleşmenin, sadece kira parası bölümü, günün koşullarına intibak ettirilmiş olur. Sözleşmenin diğer koşullarında bir değişiklik olmaz; hukuki statüsünü aynen korur.
    DAVA :
    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR :
    Davacı, vakfa ait taşınmazda davalı bankanın 30.8.1992 tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, açılan uyarlama davası sonunda aylık kira bedelinin 9.2.1995 tarihinden itibaren 380.820.000 TL.ye uyarlandığını, kira sözleşmesine göre kira bedelinin her yıl yasal artırılacağının kararlaştırıldığını, uyarlama davasının başlangıç olduğu 9.2.1995 tarihinden itibaren belirlenen kira bedelinin yasal oranda artırımlı uygulanması ile 1998 yılı kira bedelinin 14.130.516.510 TL. olarak tahsilini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, (İstanbul Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi) nin 1997/75 sayılı kararı derecattan geçerek olumlu sonuçlandığından sözleşme hükümlerine dönülemeyeceğinden sözleşmenin ilgili maddesinin uygulanma talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde ilk yılın kira bedelinin peşin olarak ödeneceği sonraki yıllar için kira bedeline kanuni zamlar ilave edileceği kararlaştırılmıştır. Davacının açtığı uyarlama davası neticesinde 9.2.1995 tarihinden geçerli olmak üzere aylık kira bedelinin 380.820.000 TL. olarak tespitine karar verilmiş ve mahkemece verilen bu karar Yargıtay’ca onanarak kesinleşmiştir. Davacı bu dava ile uyarlanan kira bedeline sözleşme ile belirlenen hüküm gereği %65 zam uygulanarak 1998 yılı kira bedelinin yıllık 14.130.516.500 TL. olarak tahsilini istemiştir. Mahkemece ise,1995 yılı kira bedelinin uyarlama davası sonucu belirlendiğini ve bu nedenle artık sözleşme hükümlerine dönülemeyeceğinden bahisle açılan davayı reddetmiştir. Hemen belirtelim ki, kira parasının günün koşullarına intibakını sağlayan ve uyarlama adı ile anılan dava sonucunda sözleşmenin sadece kira parası bölümü günün koşullarına intibak ettirmiş olur. Sözleşmenin diğer koşulları örneğin bu olayda olduğu gibi, kira bedeline kanuni zamlar ilave edileceğine ilişkin koşulda bir değişiklik hasıl olmaz. Yani sözleşmenin diğer hükümleri aynen hukuki statüsünü korur. Uyarlama davasındaki asıl amaç, sadece kira parasının değiştirilmesine yöneliktir. Aksinin düşünülmesi halinde sözleşme serbestisi ve özgürlüğü sınırları zedelenerek kira bedelinin uyarlanması amacı dışında sözleşmeye müdahale edilmiş olur ve hukuken üstün görülemez. Bu durum karşısında mahkemenin aksi düşüncelerle her yıl kira bedeline kanuni zamlar ilave edileceğine ilişkin sözleşmedeki koşulun önceki uyarlama davası neticesinde kalktığını benimseyerek davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır bozma nedenidir.
    SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 18.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
    Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

    "Hukukta Beklenmeyen Hal Koşulu Ve Uyarlama İstemleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Celal Ülgen'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi kütüphanesinde yayınlanmıştır.
    Konu karabeyoglu45 tarafından (23-01-2009 Saat 17:39:22 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla
20 / 140 Sayfa İlkİlk ... 101112131415161718192021222324252627282930405060708090100110120130 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

velayeti babada olan çocuk annenin ikametine geçebilir mi

YENZEDELER

fecebokka

Forum

Benzer Konular :

  1. İnternetteki Haber Sitelerinde Davamla İlgili Haber Çıktı!Ve Hakaretler Var!Ne Yapmalıyım?
    Arkadaşlar geçenlerde büyük bir internet haber sitesinden bir yazar benim dosyamın içeriğini haber yapmış.Dosya yargıya gitmişti ve sonuçlanmamış...
    Yazan: fruko Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 30-10-2010, 20:55:29
  2. 7 yıldır haber verilmeyen kredi kartı borcu
    Öncelikle iyi akşamlar dilerim. Bugün X bi banka tarafından arandım. 2002 yılında kullandığımı bile hatırlamadığım bi kredi kartının 700 TL...
    Yazan: efeonur Forum: Kredi Kartları ve Bankacılık Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 05-01-2010, 23:51:55
  3. Haber sitesinde yargıya intikal etmiş dosya haber olur mu?
    Merhaba İyi tatiller Yargıya ve belirli kuruluşlara intikal etmiş olan dosyamda elimdeki bilgi ve belgeler ile internet üzerindeki haber sitesinde...
    Yazan: beytrap Forum: Basın/Yayın Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 12-12-2009, 13:09:51

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.