Bekir Coşkun Sayfası

[milo]

Uydu mu bilemem artık...

Bir köyde esnaftan bir oduncu bir de terzi varmış.
Her sabah terzi dükkanına giderken oduncunun dükkanı önünden geçer ve her sabah aynı biçimde selam sabah ederlermiş

-oduncuuu bu neee??
-oduuun...
-ben sana godun...

Bir gün oduncunun canına tak etmiş ve soluğu terzi dükkanında almış, dalmış içeriye eline terzi makasını almış ve bağırmış,

-ula terziiiii bu nee??
- makaaass..
-ben sana godun
-ula uydu mu?
-uysa da goduuunnn uymasa da...

[sdt23]

Adını her ne koyarsak koyalım, Bekir Coşkun'un yaptığını şu şekilde tanımlayabiliriz:

"Bir dizi gerçekleşmesi mümkün olay varken, yalnızca ikisinin olanaklı olduğunu iddia eder, bir durumu tanımlamak için birbirine karşıt yalnızca iki sözcük kullanır. Pek çok seçeneği yok sayarak, kişiye birbirine zıt iki seçenek sunar, ya da seçeneklerden birini daha cazip hale getirerek yönlendirme yapar.'

[Harun Gür]

Bekir Coşkun'un, Gusül - Duş konusunda "teyemmüm"ü atladığını kabul etmek lazım...:o

Gazoz - Şerbet konusunda da Bekir Coşkun'a katılmıyorum. Rakı ne güne duruyor? Ağzımızın kokmaması için Misvak - Diş fırçası'nın dışında nane veya karanfil seçenek olur mu ki acep?:o

[Av.Abbas Bilgili]

Bekir Coşkun'la Yılmaz Özdil, daha önce de belirttiğim üzere; sorunları analiz etmektense daha çok kelime oyunları ve yüzeysel yaklaşımla "vasat okuyucu" nezdinde hoşa giden yazılar yazıyorlar. Kitleye hitab eden gazetelerde bu tür yazarlara ihtiyaç duyulur. Hangi görüşten olursa olsun, entellektüel düzeyi yüksek olan gazetelerde bu tür yazarlara pek rastlanmaz.

Ali Atıf Bir'in yazısında da belirtildiği üzere, bu tür yazarlar insana seçenek bırakmayan bir zihniyete sahipler. Kendilerinin dünya görüşü "ak", karşı tarafınki ise "kara"dır. "Tek yol devrim", "tek yol islam" gibi ideolojik sloganlar da bu tür sağlıksız zihinlerin ürünüdür. Oysa değişen ve gelişen dünyada çok çeşitli renkler vardır. Bu gün sosyalizmin çok sayıda türevi var. Bu durum diğer düşünceler için de geçerlidir. Açık ve çoğulcu toplum bunu gerektirir. Kapalı toplumlar çeşitliliğe de kapalıdır.

Bekir Coşkun gibi düşünenler, çoğulculuğu içselleştiremedikileri için açık toplumda (özgür düşünce oratmında) hala tek tip düşüncenin tortularını temsil ediyorlar VESSELAM.

[Harun Gür]

Bekir Coşkun'la Yılmaz Özdil, daha önce de belirttiğim üzere; sorunları analiz etmektense daha çok kelime oyunları ve yüzeysel yaklaşımla "vasat okuyucu" nezdinde hoşa giden yazılar yazıyorlar. Kitleye hitab eden gazetelerde bu tür yazarlara ihtiyaç duyulur. Hangi görüşten olursa olsun, entellektüel düzeyi yüksek olan gazetelerde bu tür yazarlara pek rastlanmaz.

Abbas Üstad, bu sefer de Bekir Coşkun'un avukatlığına soyundurdun beni.:o

Yazın; birçok kolu olan ve sonuçta "duygu, düşünce veya mesaj" aktarılan bir sanattır.

Siz vermek istediğiniz mesajı veya duygularınızı okura şiirle verirsiniz, ben makale yazarım. İkimiz de makale yazabiliriz, siz makalenizde derin analizler yaparak duygularınızı veya mesajınızı aktarırsınız, aynı duygu veya mesajı ben kelime oyunları ile aktarabilirim.

Bu, kol ve metodların birbirlerinden daha üstün olduğu anlamına gelmez. Önemli olan hangi metodla verilirse verilsin "anafikir"dir.

Zaten Bekir COŞKUN'u eleştirenlerin de sorunu COŞKUN'un makalelerindeki anafikirdir... O anafikire doğru düzgün bir eleştiri getirememelerinden kaynaklanmaktadır sorun. Yoksa yazının yüzeyselliği, kitlelere hitap etmesi veya kelime oyunları değildir mesele. Böyle olunca hoşa gitmeyen anafikirler faşist olarak da nitelendirilir, başka türlü sıfatlarla da...
Ancak pompalananın aksine, asıl faşizm bu kafaların içerisinde gizlidir.

Selamlar,

[monica]

Abbas Üstad, bu sefer de Bekir Coşkun'un avukatlığına soyundurdun beni.:o
Zaten Bekir COŞKUN'u eleştirenlerin de sorunu COŞKUN'un makalelerindeki anafikirdir... O anafikire doğru düzgün bir eleştiri getirememelerinden kaynaklanmaktadır sorun. Yoksa yazının yüzeyselliği, kitlelere hitap etmesi veya kelime oyunları değildir mesele. Böyle olunca hoşa gitmeyen anafikirler faşist olarak da nitelendirilir, başka türlü sıfatlarla da...
Ancak pompalananın aksine, asıl faşizm bu kafaların içerisinde gizlidir.

Selamlar,

M.E.Sezen: Ağzınla kuş tutsan ne fayda bir "sıfat" bulurlar. 2x2= 4 eder?...

[monica]

Halkı aşağılamak... 18-Şubat-2009

BEN aslında köylüyüm.

Hani o tabağın iki yanına çok çatal-bıçak koyduklarında kafam
karışır. Etrafı kontrol edip ekmeği bandırarak yemeye bayılırım.

Köylülüğüm köşemin çatısında yazılıdır.

Küçük ekmek tabağını iki kişinin arasına koyduklarında "Hangisi benim" diye uzun uzun
düşünürüm. Kaç kez yanımdaki hanım "Beyefendi benim ekmeğimi yiyorsunuz"
demiştir bilemezsiniz.

Zengin sofralarında, iktidarın uçaklarında mutsuz olurum. Kaportacı Osman'ın
dükkánında, Anadol kaputunun üzerinde zeytin-ekmek yemeyi severim.

Halkı aşağıladığım doğru değil...

BEN GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAMA KIZARIM

Ben göbeğini kaşıyan adama kızarım...

O okumaz, izlemez, görmez...

Tepkisiz, duyarsızdır göbeğini kaşıyan adam...

Türkiye'nin başına gelenlere aldırmaz... Çağdaş insan olmak gibi bir derdi yoktur onun...

O; oyunu bir torba nohuda, iki çuval kömüre satar da "Ben niye yardıma muhtacım?"
diye sorgulamaz...

Asla başını kaşımaz...

Her zaman küçük avantası olduğunda, kimi görse alkışlar...

Sağı-solu, zengini fakiri de yoktur göbeğini kaşıyan adamın... Çıkarı için iktidarlara
yamanan patronlar göbeğini kaşıyan adamın zengin olanı, başbakana köşelerinde
yalakalık yapanlar göbeğini kaşıyan adamın yazar(!) olanıdır...

Halkın dahi başı göbeğini kaşıyan adamla derttedir.


Halkı aşağıladığım doğru değil.

Asıl halkı aşağılamak; onu kandırmaktır...

Halkın çocukları işsiz-sefil sürünürken, kendi çocukları altınlar içinde bir anda "patron"
olanlar halkı enayi yerine koyarak onu aşağıladılar.

Halkı aşağılamak; onu aptal saymaktır...

Deve boyu kirli dosyalar ortadayken, halkın önüne çıkıp "din-iman-ahlak" nutukları ile
onun gözünü boyamaktır halkı aşağılamak...

Ne var ki göbeğini kaşıyan adam aşağılandığını da anlamaz...

Birbirlerini tamamlarlar aslında; halkı aşağılayan ile göbeğini kaşıyan adam...

Biri öbürünü enayi yerine koyup aşağılar...

Öbürü alkışlar...

Benim ise canım sıkılır...

Halkı aşağıladığım doğru değil...

[monica]

Hukukun bittiği yerde...

BİLİYORSUNUZDUR; Deniz Feneri soruşturması ile ilgili yayınları yasakladılar.

Niçin?..

Oysa AKP karşıtlarının eşleri ile telefon konuşmaları bile, daha telefonlar kapanmadan yandaş medyada yayınlanıyor.

(.........)

Deniz Feneri sanıkları, Alman Mahkemesi tarafından yargılanıp (Türkiye'deki abileri dışındakiler) hapse mahkûm edildiler...

Bunun Türkiye'deki soruşturmasını halka duyurmak yasak...

Oysa AKP karşıtları hakkında henüz, mahkeme yok, duruşma yok, iddianame dahi yok...

Ama suçlu ilan edildiler...

(.........)

Deniz Feneri suçluları, devletin koltuklarında oturmuş Türkiye'yi yönetiyorlar...

AKP karşıtlarının ise hepsi hapiste...

Birincilerin; yüz kızartıcı, inanmış saf insanları dolandırmak gibi utanç verici suç işledikleri Alman mahkemesinin kararı ile sabit...

İkincilerin suçu ne, kimse bilmiyor...

Ama birincilerin ne halt karıştırdıklarının halk tarafından bilinip öğrenmesine yasak getirdiler...

İkincilerin kapı eşiği sohbetleri manşetlerde...

Çarşaf çarşaf...

*

Bu hukuk devleti değil...

Burada hukuk yok...

Bir hukuk devletinde, hukuku yaraladıklarında, ilk görev hukuk adamlarına düşer.

İşte; Türkiye zor günler yaşıyor...

Tarih not almakta...

Bizler hákim ve savcılarımızın geleceğinin, iktidarın iki dudağı arasında olduğunu elbette biliriz... Kasaba avukatı donanımındaki adalet bakanları orada Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun başında oturmaktadır, daha ne diyeceksiniz?..

Ama yine de...

Yine de başımız derde girdiğinde... Bir mahkeme kapısı aralandığında... O kapının arkasındaki yüce kürsüde oturmuş, yüreğinde haktan ve hukuktan başka bir ölçü olmayan cesur yargıçlar-savcılar gelir gözümüzün önüne...

Onların varlığını düşünürüz...

Onlara güveniriz...

Bizim başka sığınağımız yok...

[çoban]

İnek nasıl kaşınır?..
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...zarid=2&gid=61

Bu ne biçim yazı böyle?

Bana sözün dolanıp götürülmek istendiği yeri işaret etmeyin, biraz da edep yönünün görülmesi gerektiğini düşünüyorum!

PES yani...

Büst de olsa Atatürk ' e yakıştırılan eşe bakınız!

Ne biçim yazarlık bu böyle, bu HAKARET değil de nedir? Ağzına alacak başka sakız bulamamış mı bu insan? Neden birileri DUR demiyor artık bu gibi yazarlara???

Ben de gerçekten yazar sanıyordum. Millet gülsün istiyorsa komedyen olsun , o zaman anlarız. Komedyen olması da ona bazı değerleri çiğneme hakkını vermez, öyle değil mi?

Hakikaten bize neler oluyor böyle??

Saçı-sakalı ağarmış insanlar eli belinde ne dediğini bilmezse, ipin ucunu bu kadar kaçırırsa, böylesine kötü örnekler alır başını giderse, yetişmekte olan çocuklar- gençler ne yapsın!

Kim ne derse desin , bal gibi de hakaret etmiş, nereye şikayet edebilirim?

[Harun Gür]

İnek nasıl kaşınır?..
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...zarid=2&gid=61

Bu ne biçim yazı böyle?

Bana sözün dolanıp götürülmek istendiği yeri işaret etmeyin, biraz da edep yönünün görülmesi gerektiğini düşünüyorum!

PES yani...

Büst de olsa Atatürk ' e yakıştırılan eşe bakınız!

Ne biçim yazarlık bu böyle, bu HAKARET değil de nedir? Ağzına alacak başka sakız bulamamış mı bu insan? Neden birileri DUR demiyor artık bu gibi yazarlara???

Ben de gerçekten yazar sanıyordum. Millet gülsün istiyorsa komedyen olsun , o zaman anlarız. Komedyen olması da ona bazı değerleri çiğneme hakkını vermez, öyle değil mi?

Hakikaten bize neler oluyor böyle??

Saçı-sakalı ağarmış insanlar eli belinde ne dediğini bilmezse, ipin ucunu bu kadar kaçırırsa, böylesine kötü örnekler alır başını giderse, yetişmekte olan çocuklar- gençler ne yapsın!

Kim ne derse desin , bal gibi de hakaret etmiş, nereye şikayet edebilirim?

Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet edebilirsiniz de, sahi hangi birini şikayet edeceksiniz Atatürk Devrimlerinin kıymetini bilmeyen dinci mürtecilerin?:o