1) Şu anda teröristler için idam cezası istemek duygusal ve tepkisel bir harekettir. Oysa yasalar, duygusallıkla değil akılcılıkla yapılır. Tepkinin yoğunlaştığı dönemlerde yapılan yasalar bir zaman gelir ki yanlışılığı anlaşılır. Örneğin bizde yapılan anayasalar genellikle tepkiseldir ve daha sonra yanlışlığı anlaşılmakta ve değiştirilmesi için uğraşılmaktadır. Bu konuya duygusal ve tepkisel bakmamak gerekir, daha gerçekçi ve daha soğukkanlı olmak gerekir.
2) Sadece terör suçlarına idam cezasının getirilmesi de kanımca yanlıştır. Öncelikle terörün tanımında mutabakat sağlamak zordur ve Terörle Mücadele Yasası'nda bu tanım konusu çok tartışılmıştır. Böyle bir ceza yanlış uygulamalara yol açabilir.
3) İdam cezasının terörü önleyeceği varsayımı yanlıştır. Canlı bomba olmayı göze alan kişi idamı da göze alabilir.
4) Yakın tarihimizde yapılan idamların bugün yanlışlığı büyük ölçüde kabul edilmiştir. Bu durum dahi bazı konjoktürel idamların yanlışılığını göstermeye yeterlidir.
5) İdam cezası telafisi mümkün olmayan bir cezadır. Terörist diye idam edilen bir kişinin infazdan sonra masum olduğu anlaşılırsa bu nasıl telafi edilecektir. Yakınlarına tazminat vereilerek mi?
6) Ünlü ceza hukukçumuz Faruk Erem hoca'nın "suçluyu kazıyın, altından insan çıkar" sözünü unutmamak gerekir ve yine hocanın "Bir Ceza Avukatının Anıları" isimli küçük boyutlu, ancak idamın da sorgulandığı içeriği büyük kitabını sadece hukukçulara değil, diğer okuyuculara da önermek istiyorum.
Saygılarımla.
Evet Sn. Abbas Bilgili nin gösterdiği gerekçeler gerçekten doğru.Diğer arkadaşlarımız da ortak noktalar bulabileceğimizi zaten vurgulamış Beni de sayın o zaman. Elbette üzülüyor hatta öfke duyuyoruz. O anki psikoloji ile teröristlerin de aynı sonu yaşamalarını, masum insanların yaşam hakkını elinden alanların yaşam hakkı olamayacağını düşünüyoruz.Kısas ister gibiyiz o zaman. Fakat söylenildiği gibi böylesine duygusal bir yaklaşımla yasa yapılmaz. Terörizmin kapsamı çok farklıdır. Beyni yıkanmış olanların "ölme" konusunda zaten çekinceleri olduğunu düşünmüyorum . Zaten savunduğu şeyi "kendine göre" ölmeye değer gibi algıladığı için bu kadar vahşice eylemlere girişiliyor diye düşünüyorum.
Fakat çözüm üretmek durumundayız. Her seferinde her şehitler verdiğimizde sesimizi yükseltip sonrasında tonunu düşürüyoruz toplum olarak. Buna bir çözüm üretilmeli. Bazı köşe yazarları olaylara değişik isimler veriyor.. bu bir savaş diyenlere de hayır diyorum bu bir savaş değil.Bu bir terör. Terör ise kökü kazınması gereken ve asla hoş görülmemesi gereken bir insanlık suçudur. Yalnız "suçluyu kazırsanız altından insan çıkar" sözünü alıntılamış sayın Bilgili. Bu kadar insancıl da bakamadığımı itiraf etmeliyim. Başka yeni kurbanlar vermeyelim.. ne tür tedbirler alınacaksa alınsın.. en son özel timin tekrar bölgeye gönderileceğini izledim yine haberlerde. Galiba aynı hataya yeniden düşüyor ve sorunu baskıyla çözebileceğimizi düşünüyor ve adımlarımızı yine böyle atmaya başlıyoruz.. Bunun sonuç vermediğini geçen 30 küsur yılda görmüş olmamız gerekiyor..
Bataklığı kurutmadan sivrisineklerlke savaşmaya devam mı ediyoruz yine yoksa? Düşünüyorum..
Bu forum açıldığından beri giriyorum çıkıyorum okuyorum bir türlü net bir karar veremiyorum. Okuduğum herkesede hak veriyorum. Herkese hak verincede bir ikirciklik doğuyor çünkü bir kısım idam olsun bir kısım olmasın demiş ve ben ikiside haklı sonucuna varmışım !!! Bu sonuç beni düşünmeye zorladı ciddi ciddi bir birine zıt iki görüş ikisi birden haklı olabilir mi??? Net olmasada sonunda bir çıkarım yaptım Aslında idam çok fonksiyonlu denklem gibi değerleri yerli yerine koyduğunuzda iki sonuçta doğru çıkıyor. Nasıl mı?
Temel nokta ''CEZA HUKUKUNUN'' yorumlanmasında Aslında ceza hukukunun amacı işlenen şuça verilecek cezadan önce CAYDIRICI KORKUTUCU olması gerekliliğidir. Yani kişi ne olursa olsun sonuçta inanılmaz bir yaptırımla karşı karşıya kalacağını bildiğinden YAPMADAN ÖNCE DÜŞÜNÜR. Bunun en basit örneği TRAFİK CEZALARI dır. Adamlar Almanya Fransa dan Kapıkule İpsala yada her hangi bir sınır kapısına 3500 km kazasız gelip 278 km lik Edirne istanbul yolunda telef oluyorlarsa burada ki sorun arabada yolda şöförde değil TRAFİK CEZA HÜKÜMLERİNDEDİR. Çünkü Kapıkule ye kadar ki cezai yaptırım ''YİYİYORSA YAP '' MANTIĞI İLE CAYDIRICI OLURKEN KAPIKULE'DEN SONRA '' KARŞILANABİLECEK CEZA'' MANTIĞINA DÖNMEKTEDİR. Gene bir çok UYGAR ülkede SORUNLU YERİN ÖNÜNDE TRAFİK POLİSİ CAYDIRICI OLURKEN bizim ülkemizde SORUNLU YERİN ARDINDA CEZA İÇİN DURMAKTADIRLAR. Bunun idam cezası hakkındaki tezatlıktan bir farkı yoktur. TRAFİK POLİSLERİNİN SUÇ İŞLESELERDE CEZA YAZSAK DİYE BEKLERKEN ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZALARINA ŞAHİT OLAN TEK ÜLKEYİZ. Yani özetle İDAM CEZASININ TEMEL GÖREVİ CAYDIRICI OLMAK OLMASI GEREKİRKEN BUNUN ÜLKEMDE NASIL UYGULANACAĞININ BİLİNMEZLİĞİ BENİ ÜRKÜTÜYOR HELE HELE GEÇMİŞ UYGULAMALARI BİLİNCE....
İkinci temel nokta idam cezasının sonucudur. İdam cezası kişinin biyolojik fonksiyonlarının sona erdirilmesidir . Yani dönüşü olmayan bir yoldur. Bu bağlamda düşünüldüğünde bu cezanın verilebilmesi için çok temel koşulların oluşması gerekmekte ve hatasız yargılama olması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. GÜZEL ÜLKEMDE BIRAKIN HATASIZ YARGIYI BAĞIMSIZ YARGI YOKTUR. Kişinin suçlu olup olmaması o anki siyasi konjüktüre göre dalgalanan yargı sistemine bağlı olması aslında UTANÇ VERİCİ olmasının yanında hakkaniyetide zedelemektedir. 27 sene sonra 12 Eylül döneminin idamlarından birisinin hala tartışılıyor olması , gencecik üç fidanın ''üç sizden üç bizden'' mantığı ile idam edilmesi , suçları ne olursa olsun siyasi gerekçelerle idam edilen üç siyasetçinin tarihimizde yer alması bizim geçmiş utançlarımız yanında nasıl bir mantık eline düşebileceğimizin göstergesidir. Yaşları müsait olanlar ''Kültür Sarayı'' yangını davasını bilir . Kişileri idamdan son dakikada hakimin tesadüfen sorduğu soru olması bizi bin kere daha düşünmeye zorlamaktadır. Özetle bir idamı kabul edebilmek için bağımsız doğru ve adil yargılama gerekmektedir. Benim en büyük şüphem buradadır.
Sadece terör değil başka suçlardan da idam cezasının olması gerektiğini savunuyor aslında mantığım. Üç dört- beş yaşındaki çocuğa tecavüz edip sonrada boğazlarını keserek öldüren , kıza taciz edip kaza yaptıran sonra yaralı kızı alıp boş alana götürerek defalarca tecavüz edip kızı çırılçıplak orada yaralı bir şekilde ölüme terk eden, üç kuruşluk çıkar için kişileri hayasızca öldüren kişilerin bu toplumda yaşam hakkının olmadığını benim vergilerimlede bir yerlerde yaşatılmaması gerektiğini düşünüyorum. Hapishane arsızı bir çok kişi bulunmaktadır maalesef içeride çok rahat eden.... EE kişiyi ömür boyu tek başına hücreye koymkta insan hakları suçu.. Hatalı üretimin geri iade edilme hakkı gibidir idam aslında amma kesin saptanırsa...
Nihai değerlendirmemi son konuya girdikten sonra yapacağım izninizle kafam yazarken gene karıştı....
Kesinlikle evet can almanın başka bi cezası olmaz ve verilen cezalarda gencecık yaşta toprağa verilen askerlerimizin acısını dindiremez bir parça bile şehit annelerini rahatlatacaksa idamdan başka bir cezanın düşünülmesi bile yanlış
Diyeceklerimi Av. Abbas Bilgili yazmış, Av. Dilek Kuzulu Yüksel tamamlamış.
Kanımca sorun infaz sisteminde ve sık sık çıkarılan aflarda.
Bunların nedeni olan esas mesele ise, görevini salt kendi güvenliği ve bekaası olarak gören sistemin zihniyetidir.
Benim görüşlerimi de sayın commodore1tr çok güzel ifade etmiş.
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Aslında idam çok fonksiyonlu denklem gibi değerleri yerli yerine koyduğunuzda iki sonuçta doğru çıkıyor. Nasıl mı?
Temel nokta ''CEZA HUKUKUNUN'' yorumlanmasında Aslında ceza hukukunun amacı işlenen şuça verilecek cezadan önce CAYDIRICI KORKUTUCU olması gerekliliğidir. Yani kişi ne olursa olsun sonuçta inanılmaz bir yaptırımla karşı karşıya kalacağını bildiğinden YAPMADAN ÖNCE DÜŞÜNÜR. Bunun en basit örneği TRAFİK CEZALARI dır. Adamlar Almanya Fransa dan Kapıkule İpsala yada her hangi bir sınır kapısına 3500 km kazasız gelip 278 km lik Edirne istanbul yolunda telef oluyorlarsa burada ki sorun arabada yolda şöförde değil TRAFİK CEZA HÜKÜMLERİNDEDİR. Çünkü Kapıkule ye kadar ki cezai yaptırım ''YİYİYORSA YAP '' MANTIĞI İLE CAYDIRICI OLURKEN KAPIKULE'DEN SONRA '' KARŞILANABİLECEK CEZA'' MANTIĞINA DÖNMEKTEDİR. Gene bir çok UYGAR ülkede SORUNLU YERİN ÖNÜNDE TRAFİK POLİSİ CAYDIRICI OLURKEN bizim ülkemizde SORUNLU YERİN ARDINDA CEZA İÇİN DURMAKTADIRLAR. Bunun idam cezası hakkındaki tezatlıktan bir farkı yoktur. TRAFİK POLİSLERİNİN SUÇ İŞLESELERDE CEZA YAZSAK DİYE BEKLERKEN ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZALARINA ŞAHİT OLAN TEK ÜLKEYİZ. Yani özetle İDAM CEZASININ TEMEL GÖREVİ CAYDIRICI OLMAK OLMASI GEREKİRKEN BUNUN ÜLKEMDE NASIL UYGULANACAĞININ BİLİNMEZLİĞİ BENİ ÜRKÜTÜYOR HELE HELE GEÇMİŞ UYGULAMALARI BİLİNCE....
İkinci temel nokta idam cezasının sonucudur. İdam cezası kişinin biyolojik fonksiyonlarının sona erdirilmesidir . Yani dönüşü olmayan bir yoldur. Bu bağlamda düşünüldüğünde bu cezanın verilebilmesi için çok temel koşulların oluşması gerekmekte ve hatasız yargılama olması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. GÜZEL ÜLKEMDE BIRAKIN HATASIZ YARGIYI BAĞIMSIZ YARGI YOKTUR. Kişinin suçlu olup olmaması o anki siyasi konjüktüre göre dalgalanan yargı sistemine bağlı olması aslında UTANÇ VERİCİ olmasının yanında hakkaniyetide zedelemektedir. 27 sene sonra 12 Eylül döneminin idamlarından birisinin hala tartışılıyor olması , gencecik üç fidanın ''üç sizden üç bizden'' mantığı ile idam edilmesi , suçları ne olursa olsun siyasi gerekçelerle idam edilen üç siyasetçinin tarihimizde yer alması bizim geçmiş utançlarımız yanında nasıl bir mantık eline düşebileceğimizin göstergesidir. Yaşları müsait olanlar ''Kültür Sarayı'' yangını davasını bilir . Kişileri idamdan son dakikada hakimin tesadüfen sorduğu soru olması bizi bin kere daha düşünmeye zorlamaktadır. Özetle bir idamı kabul edebilmek için bağımsız doğru ve adil yargılama gerekmektedir. Benim en büyük şüphem buradadır.
Sadece terör değil başka suçlardan da idam cezasının olması gerektiğini savunuyor aslında mantığım. Üç dört- beş yaşındaki çocuğa tecavüz edip sonrada boğazlarını keserek öldüren , kıza taciz edip kaza yaptıran sonra yaralı kızı alıp boş alana götürerek defalarca tecavüz edip kızı çırılçıplak orada yaralı bir şekilde ölüme terk eden, üç kuruşluk çıkar için kişileri hayasızca öldüren kişilerin bu toplumda yaşam hakkının olmadığını benim vergilerimlede bir yerlerde yaşatılmaması gerektiğini düşünüyorum. Hapishane arsızı bir çok kişi bulunmaktadır maalesef içeride çok rahat eden.... EE kişiyi ömür boyu tek başına hücreye koymkta insan hakları suçu.. Hatalı üretimin geri iade edilme hakkı gibidir idam aslında amma kesin saptanırsa...
TBMM Başkanı Toptan, Terör Sorununun Demokrasiyle Çözüleceğini Söyledi, "Demokrasi Geliştikçe Terör Güç Kaybediyor. İnsan Haklarında Yapılan Düzenlemelerle Demokrasimizi Geliştireceğiz." Dedi.
Meclis Başkanı Köksal Toptan, İstanbul Arel Üniversitesi 2008-2009 akademik yılı açılışına katıldı. Konuşmasının büyük kısmını son günlerde yaşanan terör saldırılarına ayıran Köksal Toptan, terörle mücadelenin eğitim safhası olduğuna dikkat çekti.
Üniversitelere bu konuda büyük görev düştüğünü ifade eden Toptan, "Ülkemizde demokrasi geliştikçe terör güç kaybediyor. İnsan haklarında yapılan düzenlemelerle demokrasimizi geliştireceğiz. Bu sayede de Türkiye'de terör sorununu çözmede büyük mesafeler kat edeceğiz." şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan: "Hiçbir ülke, tek başına terörle mücadelede başarılı olamaz"
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, hiçbir ülkenin tek başına terörle mücadelede başarılı olamayacağını belirterek, "Mutlaka burada uluslararası dayanışma, işbirliği ve ülkelerin hep beraber ortaya koymaları gereken ortak bir siyasi irade ancak bu sorunun kesin olarak çözümünü beraberinde getirebilir" dedi.
Türk-Arap İşbirliği Forumu 1. Dışişleri Bakanları Toplantısı sonunda, Dışişleri Bakanı Babacan ile Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa arasında, Arap Birliği'nin Türkiye'de misyon açmasına ilişkin anlaşma imzalandı.
Arap ülkeleri ile Türkiye arasındaki ilişkilerin artık kurumsal bir çerçeveye oturduğunu kaydeden Bakan Babacan, tüm katılımcıları ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuların ele alındığı bildiride, Filistin ve Irak'taki gelişmeler başta olmak üzere Orta Doğu'daki konuların görüşüldüğünü belirtti.
Babacan, "PKK terör örgütünün ülkemize yönelik son saldırısı, bilindiği gibi Arap ülkeleri tarafından kınanmıştı. Arap Birliği ve üye ülkelerin, hain terör saldırılarına karşı tavrı da ortak bildiride vurgulanmış oldu. Bölgemizde barış ve istikrar kuşağı tesis edilmesi, dış politikamızın merkezinde yer almaktadır. Bu bağlamda çok boyutlu, proaktif, yapıcı ve geleceğe dönük dış politikamızla hem yakın bölgemizde hem de daha geniş ölçekte güvenlik, istikrar ve refahın gelişimine katkı sağlamayı hedeflemekteyiz'' diye konuştu.
Peki terör nedir? Tartışmaya ne dersiniz?
Terör CMUK da görülen suçlardan ibaret midir?
Peki başka yaptırımlar nedeniyle başka terör olaylarına muhatap olmuyor muyuz?
Terör kelimesi Latin kökenlidir. Geçmişte bunun yerine Arapça kökenli tedhiş kelimesi kullanılırdı.
Tedhiş ise dehşete düşürme, korku saçma demektir.
Terörün amacı belli kişileri öldürmek, belli hedefleri ortadan kaldırmak vs. değildir. Terörün amacı toplumu dehşete düşürmek, topluma korku salmak, ümitsizliği yaymaktır. Devlete, hükümete, adalete, güvenlik güçlerine olan güveni sarsmaktır.
Bu hedeflere ulaşmak sadece silah ve bombayla olmaz. Terörün en önemli silahlarından biri de psikolojik harekattır. Yayılan kara propaganda ve asılsız dedikodular etkili oluyorsa teröristin ekmeğine yağ sürülür.
Korkudan kepenkler kapanıyor, insanlar sokağa çıkamıyor, otobüse metroya binemiyorsa terör hedefine ulaşmıştır.
''Adana'nın Karataş ilçesi Sirkenli köyünde haziran ayında saman balyalarının bağlandığı iple boğularak tecavüz edildikten sonra öldürülen 5 yaşındaki Berivan'ın katil zanlıları önceki gün yakalandı. Saman balyalarının yanmasından küçük kızın ailesini sorumlu tutan Fatma K. (55) ve Türkan K.'nin (39), intikam için küçük Berivan'ı elleriyle boğarak öldürüp, daha sonra yeğenlerine tecavüz ettirdiği ortaya çıktı.
Küçük kızın Adana Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsisinde, tecavüze uğradığı ve sağ el tırnaklarında deri parçaları ile avucunda 3 tel saç bulundu. Yapılan inceleme sonunda 13 yaşındaki S.K’den alınan kan örneği, öldürülen Berivan’ın pijamasında tespit edilen sperm lekesi ile uyuştu.
'KORKUMDAN YAPTIM'
Gözaltına alınan S.K. yapılan sorgusunda Berivan’ı kendisinin öldürmediğini iddia ederek "Ben gördüğümde Berivan ölmüştü. Ceset ahırdaydı. Başında Fatma ve Türkan Köylü ile R.M.K. vardı. Cinayeti benim üzerime yıkmak icin cesede zorla tecavüz ettirdiler. Korkumdan yaptım" dedi.
Jandarma, küçük zanlının ifadesi üzerine 55 yaşındaki Fatma ve Türkan Köylü ile 13 yaşındaki R.M.K’yı da yakalayıp gözaltına aldı. Bu kişiler de suçu S.K’nın üzerine attı. Adliyeye sevkedilen 4 kişi savcıya verdikleri ifadenin ardından çıkarıldıkları Karataş Sulh Ceza Mahkemesi’nde "cinsel istismar" ve "cinayet" suçlamasıyla tutuklandı.''
Öldürülen beş yaşında bir kız çocuğu iple boğuluyor öldürülmeden önce tecavüz ediliyor öldürüldükten sonrada zorla iki ufak çocuğa daha cesede tecavüz ettiriliyor....
Terörden vazgeçtim. Bu kanıtlanırsa ne yapacağız bu iki kişiyi ? Siz bunu sindirin ben on bölümü yazacağım....
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Emlakçı dolandırıcılığı
22-06-2025, 11:35:41 in Gayrimenkul Hukuku