Kişi Hak ve Özgürlükleri Anayasa ile güvence altına alınmıştır.Anayasamızın Vatandaşının Mülkiyet hakkını 35.maddesi ile herkez mülkiyet hakkına sahiptir; bu hak kamu yararı amacıyla yasayla sınırlanabilir ve bu hakkın kullanılması toplum yararına aykırı olamaz demiştir.Ayrıca medeni kanunun 1007 maddesi apaçık olarak tapu sicilinden doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olacağı söylenmiştir.Bu yazmış olduğum maddeler özellikle anayasa kitabımızdan alıntıdır.. 3402 SAYILI KADASTRO KANUNUNUN 22/1. MADDESİ İSE, ÖNCEDEN TESPİT, TESCİL VEYA SINIRLANDIRMA SURETİYLE KADASTROSU VEYA TAPULAMASI YAPILMIŞ YERLERİN YENİDEN KADASTROSU YAPILAMAYACAĞINI, BU YERLERİN İKİNCİ BİR DEFA KADASTROYA TABİ TUTULMASI HALİNDE, İKİNCİ KADASTRONUN BÜTÜN SONUÇLARIYLA HÜKÜMSÜZ SAYILACAĞINI DÜZENLEMİŞTİR .3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi uyarınca; kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamaz. Kanunla öngörülen bu süre hak düşürücü süredir. Madde 705-.- Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.. Madde 706- Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır. Türk Medeni Kanunu 633. madde uyarınca Türkiye'de taşınmaz mülkiyeti tapu siciline tescil ve taşınmazın teslimi ile gerçekleşir
Şimdi düşünüyorum Orman kadastrosu yapılmış Orman vasfı dışına çıkartılmış ve bir yıl muhtarlık askı ilanı ile de kesinleşmiş daha sonra arsa sahibi tarafından mahkeme kararı ile tapulandırılan ve tapulandırıldıktan bir yıl sonrada tapu siciline güvenen bir kişi tarafından hiçbir şerh i olmayan ve tarla niteliğindeki arsa bedel karşılığı satın alınmış aradan on iki sene sonra bu vatandaşın belediye sınırları içindeki her tarafı evlerle çevrili alt yapısı yapılmış su şebekeleri ve elektrik bağlantıları çekilmiş bir mahallede olan özel mülkü olmayan bir belge iddia edilerek ve bu belge mahkemeye sunulmayarak Orman arazisi denilmiş tapu iptal davası açılmıştır. Davayı açan Orman İşletmesinin personeli tarafından da bilir kişilik yapıldıysa hiçbir çizim yapılmadan tapu daki plan örneği alınarak cm , cm tutturulan bu yer Orman vasfına sokularak Yargıtay ın da bu kararı onayarak tapulu arsanın tapusunu iptal etmiş vatandaşın mülkiyet hakkını elinden alarak taraf teşkil edecek karar vermesi hukuk devleti olmanın göstergesi mi olur acaba?
Tapu kayıtları taşınmaz mallardaki mülkiyet hakkının belgesi ve göstergesidir. İnsan haklarına ve kazanılmış haklara saygı gösterilmesi hukuk devleti olmanın temel şartıdır.
Peki eğer vatandaşın özel mülküne el konduysa ve hiçbir bedel ödenmediyse o zaman hukuk devleti olmadığımız mı ortaya çıkar.
Mülkiyet Hakkı gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden , gerekse AİHS ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.Devlet tarafından verilen , doğru esasa ve geçerli kayda dayanan tapu ile sağlanan mülkiyet hakkına değer verileceği kuşkusuzdur.Temel vasfı yani kamu malı olma niteliği değişmemekle birlikte,kişinin söz konusu tapuya dayalı hakkının korunması gerekeceği muhakkaktır.Devletin verdiği tapunun geçersizliğini ileri sürerek ,hiçbir karşılık ödemeksizin iptalini istemesi ,geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağı gibi, devletin sayınlığını zedeler nitelikte bir tutum olacaktır.Böyle bir karar veren Yargıtay ın 1.hukuk Dairesi nin 20.hukuk Dairesinin aldığı kararlar la bile çelişki içinde olması düşündürücü dür.
Sayın Avukatlarım hakkımızı aradık fakat çaresiz siyaset bizi ezdi.Bu dava yargılamanın iadesi davası olarak mahkeme sürecinde bir takım evrakların mahkemeye sunulmadığını ve bu belgelerin yargılamanın iadesi davasının kabul edilebilir olduğunu dinlenebilirliğinin mesmu olduğuna karar vermiş ve Türk Milleti Adına karara bağlamıştır.Bilirkişiler atanmış tapu tespiti yapılmış olay lehimize dönmüş hakim ek rapor istemiş o da lehimize çıkmışken hakim olmadık bir karara imza atarak 445 maddeyi önümüze çıkartarak sahte belgeler den bağsettiğimiz den söz etmiş ve alakası olmayan konulara değinmiş tir.Oysaki yargılamanın iadesi davasının kabul edilmiş olması 445/1 maddesi de yer almaktaydı.Yargıtay a temyiz ettiğimiz dosya yerel mahkemenin kararını onamış ve bizi yakmış babamıza ait yerin uçmasına neden olmuştur şimdi iç hukukun bitmesi ve elimizdeki tapu seneti ile A.İ.H.M mahkemelerine müracat etme yolunu aramaktayız mülkiyet hakkımız elimizden alınmış hukuka olan inancımız kalmamıştır.
Bu kadar yasalarla haklarımız korunmasına rağmen neden çaresiz kalıyoruz ne yapmalı a.i.h.m ne gitmeden ülkem de ben bu hakkımı alamazmıyım bir ışık yakarsanız engin hukuk bilginizle çok sevinirim gerçi şu anda karar düzeltme bekliyoruz ama olumlu geleceğini düşünmüyoruz çünkü İade i Muhakeme davalarında malesef çok fazla sayıda red kararı verildiğini bende geç öğrendim. ilk karar yanlış demek kolay olmuyor diye düşünüyorum.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 1 nolu ek protokolünün 1. maddesinin ihlal edildiği açık ortada olması TÜRKİYE CUMHURRİYETİ DEVLETİNİN VERDİĞİ TAPUNUN HİÇ BİR BEDEL ÖDEMEDEN İPTAL EDİLMESİ VEYA KAMULAŞTIRILMADAN EL KONMASI
HUKUK DEVLETİ ANLAYIŞI VE İNSAN HAKLARINA AYKIRI BİR DAVRANIŞTIR.BUDA ÜLKEMİZİN AVRUPA MAHKEMELERİNDEKİ SAYGINLIĞINI ZEDELİYECEKTİR…….

SAYGILARIMLA,

gurelelektronik67@hotmail.com