Tarihi Benzerlikler - Tamamen Tesadüf !

[fhygen_figen]

Tarİhİ Benzerlİkler (tamamen TesadÜf!!!!)

--------------------------------------------------------------------------------

Her ne kadar siyasi bir yazı yayınlamak istemesem de, artık olay siyasi boyutunu aşmış başka bir boyuta taşınmış olduğundan her okuyucu ile paylaşmak istedim:

TARİHİ BENZERLİKLER (TAMAMEN TESADÜF!!!!)

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

1) Basta İstanbul olmak üzere, pek çok vilayetimiz işgal edildi.
İşgal komiserleri serbestçe faaliyetteler. Pek çok yerde vali, kaymakam vs. gibi makamlara “bölgeye uygun” kişiler atandı.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

1) Basta Diyarbakır olmak üzere, pek çok vilayetimizde devlet otoritesi yok. AB-D komiserleri serbestçe faaliyetteler. Bu vilayetlerdeki vali, kaymakam vs gibi makamlara “bölgeye uygun” kişiler atandı.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

2) Damat Ferit, Mustafa Kemal’in askerlerini Avrupa’ya şikayet etti. İşgal kuvvetlerinin isteği doğrultusunda, işgalin önündeki en büyük engel olduğu gerekçesi ile Osmanlı Ordusu dağıtıldı.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

2) AKP hükümeti kendi ülkesini ve ordusunu Avrupa’ya şikâyet etmekte. Türk Ordusunun demokrasiyi engellediği ve küçültülmesi gerektiği AB’li komiserler tarafından sık sık dile getirilmektedir.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

3) Kömür, mazot ve yağ madenleri ve kaynakları, Telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, tersane, limanlar ve demiryolları, demir çelik isletmeleri tamamen İşgal devletlerinin kontrolüne geçti.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

3) AKP hükümeti, çıkardığı Petrol yasası ile yer altı zenginliklerimizi tamamen yabancılara bıraktı. TÜPRAS, Demir-Çelik Fabrikaları, Türk Telekom, Tekel yabancıya teslim edildi. Bankalar, Yunan, İtalyan, Fransız’a satıldı. İşgal kuvvetlerinin öncü gücü olan Rumlara bütün limanları açmak için can atıyorlar.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

4) GALATA BANKERLERI marifetiyle Osmanlı ağır şartlarda borçlandırıldı, Ekonominin kontrolü DUYUNU UMUMIYE’ye teslim edildi. Resmi dairelere alınacak bir kalem için bile işgalcilerin onayı gereklidir.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

4) 4 yılda borcu iki katına çıkarttılar. AKP marifetiyle, ekonominin kontrolü IMF ve Dünya Bankasına teslim edildi. Memura yapılacak zam için bile IMF’nin onayı gerekli.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

5) İşgal kumandanlarına selam vermediği için Türk Subayları azarlandı, cezalandırıldı.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

5) İşgal komiserlerine bağırdığı için vatanseverler, müstemleke basının hedef tahtası oldu.

dros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

6) “Boğazlayan Türk toprağıdır” diyen Kaymakam Kemal Bey, Ermenileri tahrik ettiği gerekçesiyle asildi.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

6) “Türkiye Türklerindir” diyen bir vatandaş, ermeni kökenli baksa bir vatandaşı “tahrik ettiği için” mahkemelik oldu.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

7) Ahmet Emin Yalman ve Ali Kemal gibi yazarlar, işgal güçlerinin (Batinin)

Türklere medeniyet getireceklerini söylüyor ve Kuvay’i Milliye’yi aşağılayan, kötüleyen yazılar yazıyor.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

7) “….” ve “…” gibi Karen Fogg’dan maaşlı yazarlar Bati’nin Türklere medeniyet getireceğini yazıyor ve Atatürkçülüğü sürekli kötülüyor, aşağılıyor.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

8) İngiliz ve Fransızlardan maaşlı “Şeyh Saitler”, fetva yayınlayarak, İşgal güçlerine direnmenin günah olduğunu, işgal askerlerinden ölenlerin şehit, direnen Türk askerinin ise cehennemlik olduğunu söylemekteler.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

8) Şeyh Sarıklı Kardinal, Hıristiyan ve Yahudilere rahmet azarı ile bakılmasını öğütlemektedir. AKP’liler AB-D işgalini “Medeniyetler ittifakı” diye sunmakta, direnenleri
“ırkçı” “kafatasçı” diye suçlamaktadır.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

9) İngiliz’in kucağına oturan bölücüler, Meclisi Mebusunda bulunan Ermeni ve bölücü mebuslardan cesaret alarak, Osmanlıyı arkadan vurdular.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

9) AB-D’nin kucağına oturan bölücüler, AKP’nin teslimiyetçi politikalarından cesaret alarak, Ankara’nın göbeğinde bile Türk Devletine horozlanmaktadır.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

10) Kıbrıs İngiliz’e bırakıldı.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

10) Kıbrıs Talat’a bırakıldı.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

11) İşgal büyükelçisi ile görümsek isteyen Kabine üyeleri, işgalci bir yüzbaşı tarafından şiddetle azarlandı. Hem’de İstanbul’da.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

11) Bush’un elini sıkmak için sıraya giren AKP’li Bakan’ların avuç içleri CIA ajanları tarafından tek tek kontrol edildi. Hem de kendi ülkemizde.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

12) Damat Ferit, Türk insanini aşağılayan İngiliz sefirini, makamında kabul edip, yaralı İngiliz askerleri için geçmiş olsun dileğinde bulundu.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

12) Tayyip Erdoğan, Türk Milletini aşağılayan Orhan Pamuk ve Elif Şafak’ı telefonla arayıp geçmiş olsun dedi. Bush’a mektup yazıp, bir milyon Müslüman katleden ABD askerleri için “evlerine sağ salim dönmeleri için duacıyım” dedi.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

13) Damat Ferit, “Düşmanla işbirliği yapmayın” diye mektup gönderen Mustafa Kemal’in elçisini azarladı, hapsetti.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

13) Tayyip Erdoğan, Şehit ailelerini azarladı. PKK yandaşlığı yapmaktan çekinmeyenleri Başbakanlıkta ağırladı.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

14) Osmanlı, 1071′den beri Anadolu’daki bütün kazanımlarımızı kaybetti.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

14) AKP, Kurtuluş savasındaki bütün kazanımlarımızı tartışmaya açtı, birçoğunu kaybettik.

Mondros (1918-1920) sonrası manzara (Damat Ferit Dönemi)

15) Damat Ferit, kendisinden önce başlatılmış olan “Devleti tasfiye” isini basarıyla yaptı.

2002 - 2007 arasındaki manzara (AKP dönemi)

15) Tayyip Erdoğan, Özal’dan devraldığı “Devleti tasfiye” görevini başarıyla sürdürüyor.

[hamadov]

Tarihsel benzetmelerinizin hepsi yanlış ve aldatmaca. Yanılıyorsunuz.cevap vermeye gerek yok

[monica]

syn hamadov Doğrusu ne doğruları sizden alalım.

[marita]

Doğrusu bu "Tarihi Benzerlikler" ülkemizin her döneminde yapılabilinecek bir karşılaştırılma.
Yalnız bu dönemin yönetimine has bir özellik değil.Maalesef ülkemizde siyaset,ekonomi,eğitim vs. hala oturtulamamış.Ülkenin başında kimler olursa olsun,hiç farketmez.Birileri çıkıyor değişiklikler yapıyor,muhalefet karşı çıkıyor.
Diğerleri seçiliyor,değişiklikler yapıyor,muhalefet karşı çıkıyor..........Bu hep böyle devam ediyor......Memleketi belli bir düzene oturtmak, ileriye dönük ekonomi ve eğitim sisteminin çarklarının kendiliğinden dönebilmesini sağlamak,gibi bir dertleri yok hiç kimsenin.
Altı ayda bir eğitim sisteminde değişiklik yapılıyor,olmadı yine değiştiriliyor.Yani deneme yanılma yolu ile bir yerlere varılmaya çalışılıyor.Kimlerin geleceği o dönem güme gidiyor,hiç önemli değil.Bir eğitim sistemini kesinleştirmek bu kadar zormu?Her gereksiz konuları kopyalamakta başarılılarda,bu konuda neden aksaklıklar yaşanıyor?

Hangi Parti seçilirse seçilsin,bir konuya takılınıyor ve o konunun etrafında dönülünüyor.Diğer konular 2nci plana düşüyor.Diğer Partide anti-tez sunarak,yine aynı konu etrafında ,durmu kendi lehine çevirmekle meşgul.Taaki tekrar seçimler (bazen erken seçim yoluna gidiliyor)yapılana kadar.Sürekli seçim kampanyası havası içerisinde meclis.Sürekli oy toplama,taraftar toplama peşinde sanki.

Bu durum şuanki durumlara ,bu günümüzde yaşanan olaylara mahsus bir şey değil farkındaysanız.Herzaman koltuk kavgası vardı bu ülkede,var olacak gibide görünüyor.Güç meselesi,ben-sen meselesi,biz-siz olayları,hep bana,hep bize,onlar-bizler,.....O Parti insin,bu Parti çıksın.Eleştirmek kolay;peki bu arada ülkeye yararı olacak ne gibi adımlar attın?Bu ülke için muhalefet olarak,hangi konuda bir başarı etkisi gösterdin?Eleştirirken boş durmayıp,elinden geldiğince konuşmanın dışında,uygulamada faydalı önerileri gerçeğe dönüştürdünmü?
"Ses var,görüntü yok" yerine "Ses de var,görüntü de" denilebilirmi?

Asıl olan Türkiye ise,ben-sen-biz-onlar-koltuk-sandalye-10 oy-100 oy vs bırakılsın,beraber oturup kafa yorulsun.Daha iyi ve kalıcı bir yol izlenmeli.Tek bir konuda değil,her konuda.
Biz Vatandaşlar değil,bizi temsil etmek üzere seçtiğimiz insanlar bunu yapmalılar.Vatandaşlar aslında birbirlerini eleştirmeyi bırakıp,meclise seçtiği kişilerden hesap sormalılar."Biz sizi bu ülkeyi yönetmeniz ve bir adım ileri götürmeniz için seçtik.Siz koltuk sevdasına düştünüz..." Meclisteki oy sayısı elbette önemli,önemli değil demiyorum.Mantıksız gelen,her konudamı fikir ayrılığı yaşanıyor?Hiçmi ortak çıkarlar doğrultusunda görüşülmüyor?Kutuplar bu denli zıt mı?

[Av.Abbas Bilgili]

Bu tür zorlama yorum ve benzetmelerle her zaman ve herkes hakkında bir şeyler uydurmak mümkün. Oldukça subjektif yorumlar bunlar. Gerçekçilikten de çok uzak. Ama bunlara inanmaya hazır olan ve yüzeysel düşünenler için "müthiş buluşlar!.." Her malın alıcısı bulunur, bu tür defolu ürünlerin de alıcısı her zaman vardır bizim fikir(sizlik) piyasasında...

[Av.Nuran Özmen Atay]

İşgalci devletler ve bu devletlerden icazet almadan adım atmayanların hala var olması açısından benzerlik olduğu düşüncesindeyim.Bazı olayların geçmişi anımsatması ve benzerlikler kurulması her zaman olağan durumlardır.Bu gibi anımsatmalara akla gelebilecek benzerliklere bile tahammul edemeyen fikirler aynı tepkiyi devletimizin temelleri olan ilkelerimizin yok edilmeye çalışılması gibi bir nevi devleti tasfiye çalışmalarına da seyirci kalmayıp AKP hayranlığına kadar varan halusinasyon hallerinden uyanmaları dileğiyle.
Hoşkalın...

[hamadov]

syn hamadov Doğrusu ne doğruları sizden alalım.

Sayın Mehmet Emin Sezen
Benzetmeler sağlıklı olmayan bir ruh hali ve ilkel bir milliyetçi duygudan kaynaklarak yazılan ancak ilkel düşünen insanların onaylayacağı bilgiler içermekte.İlkellik milliyetçi duygulardan kaynaklanıyor. Şahıslarla ilgili algılamayın.Milliyetçilik ilkel bir ideolojidir.

[Harun Gür]

1.TİP MİLLİYETÇİLİK

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş, Avrupa Birliği'ne laiklik uyarısında bulunarak Avrupa milliyetçiliği kurmak için Hristiyanlığın kullanılmamasını istedi. Avrupa'nın ortak dil, tarih ve gelenekler gibi milleti oluşturan unsurlarından yoksun olduğuna dikkati çeken Derviş, "Bazıları Avrupa milliyetçiliğinin oluşumu için Hristiyanlık dinine yöneliyor. Dine dayalı Avrupa milliyetçiliği kurmak için, laiklik yani, kilise ve devletin birbirinden ayrılması ilkesinden vaz mı geçeceğiz?" diye sordu. Avrupa'da kıta genelini kapsaması düşünülen Avrupalılık kimliği için boşuna çaba gösterildiğini söyleyen Derviş; Sevilyalı İspanyol, Malmölü İsveçli ve Giritli Yunanın kendi ülkelerine karşı hissettikleri duyguyu aynı şekilde Avrupa Birliği'ne hissetmelerinin mümkün olmadığına dikkat çekti. Derviş son olarak, "Avrupalılık kimliği, Avrupa'nın hastalıklarına artık çare olamaz" dedi.
Brüksel Ekim 2007

2.TİP MİLLİYETÇİLİK

"Özellikle bizim ulusumuz, ulusal anlayışa sırt çevirmenin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar, hep ulusal ilkelere sarılarak, ulusçu ilkenin gücüne dayanarak kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Gücümüzü yitirdiğimiz anda, bizi aşağıladılar, küçük gördüler. Anladık ki, suçumuz kendimizi unutmamızmış. "

M.Kemal Atatürk

Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesi ulusal kişilik ve benlik duygusunun ifadesidir. Bir ulusun diğer uluslara bakarak, doğal ve kazanılmış özel karakterlere sahip olması, diğer uluslardan farklı bir varlık meydana getirmesi, genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması anlayışına milliyetçilik ilkesi denir.

"Türk ulusunun yönetiminde ve korunmasında, ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz ülküdür" derken de ön plana çıkarılan Ulus kavramıdır. Bu kavram her koşulda vurgulanmış, tüm eylemlerde ulus dayanak alınarak, sonuç-başarı ulusa mal edilmiş, odak noktası olarak "Ulus" kavramı benimsenmiştir.
Atatürk'ün Milliyetçiliği aynı zamanda geniş bir hoşgörüye de sahiptir.
"Gerçi, bize ulusçu derler ama biz öyle ulusçularız ki bizimle işbirliği yapan tüm uluslara saygı gösteririz. Onların bütün ulusal gereklerini tanırız. Bizim ulusçuluğumuz, herhalde, bencil ve kendini beğenmiş bir ulusçuluk değildir."

Sizce hangi milliyetçilik daha ilkel Sn. Hamadov?