Tüm meslektaşlarımın yeni yılını kutluyorum. Benim müdahalenin men'i, kal ve ecrimisil konusunda bir davam var. Dava karar aşamasında ancak hukuka aykırı bir karar çıkması durumu söz konusu, bu sebeple sizinle paylaşıp yorumlarınızı almak istedim.Olay şöyle;
Antalya İlinde önceden köy kapsamında bulunan bir yerde çok paydaşlı tapulu bir mülk, imar uygulaması nedeniyle parsellere ayrılıyor. Davalı ile müvekkilim bu mülkte paydaş iken parselasyon çalışması neticesi davalının parseli ile müvekkil davacının parseli yan yana iki parsel şeklinde tapuya tescil ettiriliyor. Davalı, imar uygulamasının yapılmasından 3-4 ay kadar önce 120 m2 büyüklüğünde ve 63 m2'si müvekkilin arsasına taşar vaziyette bir gecekondu inşaatı yapıyor. Davalı, müvekkile ait geri kalan parsele ağaç dikmek ve duvar çekmek suretiyle müvekkilin parselini kendi parseli içinde eritiyor. Yani bilirkişi incelemesinde çıkan manzara şu evin (taşkın inşaatın) 63 m2.'si müvekkil arsasında ayrıca muhtelif sayıda ağaç ve duvar da davalı tarafından yapılmış bu sebeple keşif mahallinde müvekkile ait bir arsa gözükmüyor. Anılan inşaat kadastral fotoğraflarda gözükmüyor ama evin imar uygulamasından önce yapıldığı konusunda bilirkişi raporu var.Biz davamızda müdahalenin men'i, muhtesatın kal'i ve ecrimisil talebinde bulunduk. Davalı taraf ise inşaatın imar uygulamasından önce yapıldığı sebebiyle iyiniyetli olduklarını ve davanın reddini talep ettiler. Mahkemece yapılan keşif neticesi verilen bilirkişi raporunda İNŞAATIN İMAR UYGULAMASININ KESİNLEŞMESİNDEN ÖNCE YAPILDIĞI, İNŞAATIN BEDELİNİN ARSA BEDELİNDEN DÜŞÜK OLMASI NEDENİYLE (ÇÜNKÜ İNŞAAT GECEKONDU VE ARSA BELEDİYE HİZMETLERİNDEN YARARLANAN ANA CADDEYE YAKIN OLDUĞU İÇİN DEĞERLİ BULUNDU) YIKIMIN AŞIRI ZARAR DOĞURMAYACAĞI tespit edildi. Mahkemece geçen celse verilen ara karada davacı olarak tarafımıza davalı tarafından yapılan inşaat bedeli ve dikilen ağaç bedeli olarak toplam 27.000,00 YTL.'nin mahkeme veznesine depo edilmesi için kesin süre verildi. Ancak sorun şu mahkemece bizden inşaat ve ağaç bedeli alındıktan sonra yıkıma karar verilecek. Oysa benim görüşüm şu; Eğer inşaat bedeli ve ağaç bedeli bizden tahsil ediliyor ise yıkıma değil inşaatın ve ağaçların tarafımıza aidiyetine karar verilmesi gerekir, bu halde Belediye'den ifrazının mümkün olup olmadığı hususunda görüş alınması lazım, mahkemece bu görüş alınmadı. Ya da eğer yıkıma karar verilecekse bizden inşaatın ve ağaçların asıl değeri değil enkaz değerinin talep edilmesi lazım. Bu durumda hem inşaatın ve ağaçların gerçek değerini ödeyip hem de yıkım kararı çıkarsa müvekkilin ciddi boyutta zararı doğacak zira müvekkil yıkacağı eve ve keseceği ağaçlara gerçek değerini ödemiş olacak ve arsasına ancak %50 değerini daha ödeyerek sahip olabilecek. Yani durum oldukça karmaşık bir hale geldi. Bu hususlarla birebir örtüşen bir yargıtay içtihadına ihtiyacım var zira ancak böyle bir içtihatla mahkemeyi vereceği yanlış karardan döndürebilirim diye düşünüyorum. Yardımlarınızı bekliyorum ve şimdiden teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
Sayın meslektaşım, ben de sizin yeni yılınızı kutluyorum. Bulabildiğim bazı ilgili Yargıtay içtihatlarını aşağıya ekliyorum, umarım yararlı olacaktır. Saygılarımla.
TC. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 1991/1-485
K. 1991/542
T. 30.10.1991
• MEN'İ MÜDAHALE VE KAL DAVASI ( Tecavüz Edilen Arsayı Sonradan İktisap Eden Kişinin Tapu Siciline Güven İlkesine Dayanamaması )
• TAŞKIN İNŞAAT ( Tecavüz Edilen Arsayı Sonradan İktisap Eden Kişinin Tapu Siciline Güven İlkesine Dayanamaması )
• İYİNİYET ( Tecavüz Edilen Arsayı Sonradan İktisap Eden Kişinin Tapu Siciline Güven İlkesine Dayanamaması )
• HÜSNÜNİYETLE KAZANIM ( Tecavüz Edilen Arsayı Sonradan İktisap Eden Kişinin Tapu Siciline Güven İlkesine Dayanamaması )
• TAPU KÜTÜĞÜNDE YER ALMAYAN HUSUS ( Tecavüz Edilen Arsayı Sonradan İktisap Eden Kişinin Tapu Siciline Güven İlkesine Dayanamaması )
743/m.651,931
ÖZET : Tecavüz edilen arsayı sonradan iktisap eden kişi MK.nun 931. maddesine dayanamaz ve tapu kütüğünde yer almayan bir hususun kendisine karşı etkili olamayacağını ileri süremez.
DAVA : Taraflar arasındaki "meni müdahale ve kal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Elazığ Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.6.1990 gün ve 1990/133- 1990/285 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 31.1.1991 gün ve 103-1039 sayılı ilamıyla; ( ... Davacılar, kayden maliki bulundukları 239 parsel sayılı taşınmazın bir kısım yerine davalının taşkın bina inşa etmek suretiyle elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, binayı önceden iyiniyetle inşa ettiğini, davacıların ise bu durumu bile bile sonradan bitişikteki arsayı satın aldıklarını, temliken tescil durumunun kendi yönünden değerlendirilmesini savunmuştur.
Mahkemece, ( ... taşkın bina tecavüzünün saptandığı, davalının kişisel hakkının da ancak önceki malike karşı ileri sürebileceği.. ) gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Gerçekten, davalı tarafından inşa ettirilen binanın davacılara ait 239 parsel sayılı taşınmaza taşırıldığı uzman bilirkişi kurulunun raporu ile saptanmış bulunmaktadır. Esasen değinilen yön yanlar arasında tartışmasızdır. Öte yandan, MK.nun 651. maddesinden kaynaklanan kişisel hakkın kural olarak yeni malike karşı ileri sürülemeyeceği de yargısal uygulamada benimsenmiş durumdadır. Ne var ki, somut olayda davalı binasını davacının iktisabından önce ve ilk malikin rıza göstermesiyle inşa ettiğini, kaldı ki, taraflara ait müfrez parsellerin aynı ana kadastrol, parselden ayrıldıklarını, binasını inşa ettirdikten sonra arsanın geri kalan kısmının davacılar tarafından satın alındığını, davacıların bu olgulardan haberdar olduklarını, uzun yıllar ses çıkarmadıklarını savunmuştur.
Yukarıda değinilen savunma, diğer bir deyişle, davalının kayıt sahibine karşı şahsi hakkı bulunduğunu bile bile, davacıların taşınmazı ( arsayı ) iktisap ettikleri kanıtlandığı takdirde, davacıların kendilerinin üçüncü kişi durumunda olduklarından bahisle davalının kişisel hakkını kendilerine karşı ileri süremeyecekleri yolundaki iddialarına itibar olunamaz.
Bu itibarla, davalının savunmasının incelenmesi, açıklanan ilkeler doğrultusunda iyi niyetle yapılanmanın kanıtlanması halinde imarca ifraza olanak bulunup bulunmadığı hususunun saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi doğru değildir ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Taraf tapuları, aynı kökten ifrazen oluşmuştur.
Davalıya ait 240 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen binanın, davacıya ait komşu 239 parsel sayılı taşınmaza taşkın bulunduğu Uzman Bilirkişi aracılığı ile yapılan keşifte saptandığı gibi, taraflar arasında da tartışma konusu değildir. Taşkın yapının 1972 yılında inşa edildiği, 239 parsel sayılı taşınmazın maliki davacının satın aldığı 1973 yılından beri taraflar arasında bir uyuşmazlık çıkmadığı kayden belgelendiği gibi, taraflarında kabulündedir. 239 parsel sayılı taşınmaz maliki davacının kayda dayanarak açtığı elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davada, taşkın yapının maliki davalı tarafından, binanın davacıdan önceki malikin rızası ile iyiniyetle yapıldığı, taşkın yapının oturduğu zeminin bedelinin davacıya ödenmesi koşulu ile bu kısmın adına temliki istenerek karşı çıkılmıştır. Gerçekten taşkın yapı sahibi davalının, muhakeme aşamasında gerek verdiği dilekçeler, gerekse duruşma tutanağına alınan beyanlarının içeriği itibariyle temlik isteğinde bulunduğu duraksanmayacak biçimde açıktır. Taşkın yapı sahibi, yer sahibince aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve kal davasında, karşılık dava açmasına gerek olmaksızın savunma yoluyla MK.nun 651. maddesine dayalı temlik isteğinde bulunabilir ( H.G.K.nun 12.1.1955 gün, 22-13 sayılı kararı ). Bu durumda çözüme ulaştırılması gereken sorun MK.nun 651. maddesinden kaynaklanan ve eski malike karşı kullanılması mümkün olan hakkın, taşınmaza daha sonraki malik olana karşı da ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Temlik davacısı tarafından, esas elatmanın önlenmesi isteğinde bulunan davacıya ait 239 parsel içinde kalan çekişmeli yere, iyi niyetle ve zeminden daha değerli, yıkılması aşırı zarar doğuracak nitelikte bina yapılmasıyla taraflara ait 239 ve 240 sayılı parsellerin, halen ve gelecekteki malikleri arasında ( eşyaya bağlı borç ) ilişkisi kurulmuş olduğundan 239 parselde MK.nun 651. maddesinde düzenlenen yasal kısıtlamaya tabi tutulmuş sayılır. BK.nun temel prensiplerinden biri de, bir borç ilişkisinin ancak taraflarını bağlayıp yükümlülük altına sokmasıdır. Eşyaya bağlı borç ise bu ilkeye bir istisna teşkil etmektedir. Bir kimse borçlanma yolunda irade beyanında bulunmuş olmasa bile, sırf eşya üzerinde bir ayni hakka veya zilyetliğe sahip olduğu için bir edimle yükümlü kılınmaktadır ( Şafak N.Erel, Eşyaya Bağlı Borç, Ankara- 1982, sy. 1.5 vd ).
Yine bilindiği gibi bir taşkın yapı zarureti içinde bulunan taşınmaz mal maliki, ( MK. 619. maddesindeki mütemmim cüz kuralının istisnasını teşkil eden ) MK.nun 651/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, üzerine inşaat taşırılan taşınmaz malikinden olumlu bir edimi yasal olarak talep etmek hakkına sahiptir. Bu talep ya bir yasal irtifak anlamında ayni bir taşkın yapı hakkının tanınmasına, ya da üstüne taşılan toprağın mülkiyetinin devrine ilişkin olur. Yasa bu durumlarda bir borç ilişkisi kurmaktadır. Bu borç ilişkisinin eşyaya bağlı olma niteliği itibariyle talep hakkı, asıl taşınmazın daha sonraki bir maliki tarafından üzerine inşaat taşırılan taşınmazın yeni malikine karşı da yürürlüğe konabilir. Yeter ki MK. 651/2. maddenin öngördüğü koşullar taşkın yapının meydana getirildiği anda ilk ( Asli ) malikler arasında gerçekleşmiş bulunsun ( Kemal Oğuzman- Özel Seliçi, Eşya Hukuku, İst.1978, S.483; Suat Bertan, Ayni Haklar, C:1, Ank.1976, S.645 vd.; Selahattin Sulhi Tekinay, Eşya Hukuku, İst.1978, S.611 ). Bu itibarla, MK.nun 651/2. maddesinde belirtilen koşulların bulunması halinde meydana gelen yasal eşyaya bağlı borç, karşılıklı ve iki taraflıdır. Yani bir taşkın yapı zarureti içinde bulunan taşınmaz maliki, bir yandan taşkın yapının üzerinde bulunduğu toprağın mülkiyetinin devredilmesine ilişkin talebin alacaklısı, diğer yandan bunun için ödenmesi gereken tazminatın borçlusudur. Bir Federal Mahkeme Kararında da belirtildiği gibi tecavüz edilen arsayı sonradan iktisap eden kişi MK.nun 931. maddesine dayanamaz ve tapu kütüğünde yer almayan bir hususun kendisine karşı etkili olamayacağını ileri süremez. O, taşınmazı kanundan doğan kayıtlamalarla birlikte iktisap etmiştir. Böyle hallerde tapu kütüğüne iyi inançla güvenen kişinin, güvencesinin korunması söz konusu olamaz ( Karar için Bak., Tekinay, age., sayfa:611 ).
Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 16.5.1984 gün, 388-552 sayılı kararında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.
Bu durumda, taşkın yapı sahibinin temlik isteğinde bulunabileceği belirtilerek olayda, MK.nun 651/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmiş olup olmadığının araştırılması gereğine işaret eden ve HGK.nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2006/1-63
Karar: 2006/116
Karar Tarihi: 29.03.2006
ÖZET: Dava elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil istemine ilişkindir. Temlik davacısı-davalının, inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve özeni göstererek uyuşmazlığa meydan vermeyecek şekilde sınır tespit ettirmesi gerekli iken, yeterli özeni göstermeden dava konusu binayı inşa ettiği anlaşılmaktadır. Taşınmazları birbirinden ayıran sınırı belli edebilmek için gerekli özeni göstermeyen davalının, davacıya ait arsaya tecavüz eden binadan dolayı iyi niyetli sayılması olanaklı değildir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkin asıl davanın kabulüne, temliken tescil istemine ilişkin karşılık davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(3402 S. K. m. 19) (4721 S. K. m. 724, 725)
Dava: Taraflar arasındaki meni müdahale ve kal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine karşı davacının davasının kabulüne dair verilen 15.6.2004 gün ve 2003/705-2004/401 E.K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 4.11.2004 gün ve 12389-12565 sayılı ilamı ile,
( ... Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım; karşı dava temliken tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davalının kayden davacıya ait bulunan 811 parsel sayılı taşınmaza kısmen taşkın inşaat, yapmak kısmen bahçe ve bir bölümünü de yol olarak kullanmak suretiyle elattığı görülmektedir.
Dosyada bulunan kadastral çap kaydında, kadastro tespit tarihi olan 17.4.1978 tarihi itibariyle davalının kendi mülkiyet alanında bulunan muhtesatın belirlendiği, tecavüzlü bir durumun varlığının 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 19 uncu maddesi uyarınca tutanaklara yansıtılmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise tecavüzlü durumun kadastro tespiti sonrasında oluştuğu sabittir. Elatmanın haklı ve geçerli bir nedeni bulunduğu da kanıtlanamamıştır. Bu durumda davalının taşkın yapılaşmada iyi niyetli olduğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı vekili; tapuda müvekkili adına kayıtlı bulunan 811 numaralı parselin bir bölümüne, davalıya ait komşu 810 parsele inşa edilen binanın taşırıldığını; taşınmazın bir bölümünün de davalı tarafından bahçe olarak kullanıldığını ileri sürerek, davalının el atmasının önlenmesine ve tecavüzlü binanın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin iyi niyetli olup, dava konusu binayı kadastro tespitinden önce inşa ettiğini, kadastro tespiti sırasında yapılan hata nedeniyle binanın tecavüzlü hale geldiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş; imar mevzuatına uygun olarak belirlenecek bölümün muhik bedel karşılığında Türk Medeni Kanunu'nun 724 ve devamı maddeleri uyarınca müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin, taşkın inşaatın kadastro tespitinden önce yapıldığı ve arsa malikinin inşaata ses çıkarmadığı, bu itibarla inşaatı yapan temliken tescil davacısının iyi niyetli olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkin asıl davanın reddine, taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil istemine ilişkin karşılık davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki gerekçesini tekrarla direnme kararı vermiştir.
Davacının kayden maliki bulunduğu 811 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına davalıya ait 810 numaralı komşu parsele inşa edilen binanın taşırıldığı, uzman bilirkişi raporu ile saptanmıştır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; temlik davacısının inşaatını davacı taşınmazına tecavüzlü olarak yapmasının iyi niyete dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nun 725' inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, taşkın inşaat yapanın, bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilmesi için; arsa malikinin süresinde itiraz etmemiş olması, yapı inşa edenin iyi niyetli olması, durumun elverişli bulunması ve uygun bir bedel ödenmesi gerekir.
Bu noktada, yapı sahibi iyi niyetli değil ise, sınırı aşılmış bulunan arsanın maliki taşkın yapıya itiraz etmemiş olsa bile taşkın yapının kaldırılmasını Medeni Kanunun 683. maddesine dayanarak her zaman isteyebilir.
Her ne kadar, Medeni Kanunun 725. maddesinde iyi niyetin tanımı yapılmamış ise de, bu maddede deyimini bulan iyi niyet, sübjektif iyi niyettir. Burada kural taşkın yapı sahibinin, tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu ya da yapısının başkasının arsasına taştığını bilmemesi veya kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Görülüyor ki açıklanan iyi niyet, kusursuz bilgisizlik anlamındadır.
O halde, yapı inşa edenin iyi niyetli sayılıp sayılmayacağı, olaylar ve tarafların tüm delilleri bir arada incelenip değerlendirilerek, sonuca bağlanmalıdır.
Gerek arsa maliki davacı ve gerekse tanık olarak dinlenen davacının eşi M. Gençoğlu; davalı bina inşa etmek istediği sırada, sınırları ölçtürerek ev yaptırmasını istediklerini ve davalıya, binanın taşırılması halinde yıktıracaklarını ifade ettiklerini, beyan etmişlerdir.
Bu haliyle, temlik davacısı-davalının, inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve özeni göstererek uyuşmazlığa meydan vermeyecek şekilde sınır tespit ettirmesi gerekli iken, yeterli özeni göstermeden dava konusu binayı inşa ettiği anlaşılmaktadır. Taşınmazları birbirinden ayıran sınırı belli edebilmek için gerekli özeni göstermeyen davalının, davacıya ait arsaya tecavüz eden binadan dolayı iyi niyetli sayılması olanaklı değildir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkin asıl davanın kabulüne, temliken tescil istemine ilişkin karşılık davanın reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı-k.davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın geri verilmesine, 29.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
paylasımınız için teşekkür ederim . ben size özel mesajla birşey sormak istiordum ama mesaj yetkim olmadıgı için( yeni üye oldugumdan dolayı ) buradan yazıorum kusurabakmayın .
T.C. yargıtay hukuk genel kurulu
Esas no : 2003/1-63
Karar no : 2003/48
Tarih : 05-02-2003
Günü : 19-09-2002
Sayı : 2002/342-457
olan yargıtay kararını paylasabilirimisiniz . ben arastırdım ama bulamadım . yardımcı olursanız sevinirim . teşekkürler .
müdahalenin meni davasında davalının temliken tescil
,
el atmanin onlenmesi kal harc
,
taskin insaat bilirkisi raporu itiraz
,
edim kal davasi,
meni mudahale ve ecrimisil mesken,
meni mudahale ne anlama gelir,
baskasinin arazisine agac dikmek meni müdahale,
müdahalenin meni yargıtay karar örneği,
müdahalenin kal i,
kal davasında kesinleşme beklenirmi,
madde 18 uykulamasi sonucu meni mudehale ve kal,
dava karari men ve kal,
meni müdahale ve kal ne demek,
başkasının arsasına inşaat müdahalenin meni zamanaşımı,
meni müdahale davası,
mudahalenin meni dilekce ornegi,
müdahalenin meni ve ecrimisil davası,
taskin yapi zaman asimi,
mudahalenin meni davasi,
meni mudahale dava dilekcesi
kamuya ait yolun eve katıldığı iddiasıyla" kişisel olarak müdahalenin önlenmesi amacıyla dava açılabilirmi?Bu tip bir davayı açma konusunda komşunun...
Tüvtürke aracı muayene ettirdikten sonra kredi kartımdan komisyon ücreti alındı. Tüketici hakem heyetine başvurdum ve hakem heyeti beni haklı buldu....
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
tüvtürke karşı tüketici hakem...
07-05-2025, 23:40:53 in Tüketici Hakları