Öğrenci velisi tarafından açılan dava

[vernest75]

Öğrenci benim sınıfımdan değildi ama o sınıfın öğretmeninin tayinini çıkması nedeniyle sınıfın sorumluluğu müdür tarafından bana verilmişti.Bunu da belirtmek isterim.

[tk___46]

Sayın Devrim Sinan KARAVELİOĞLU'ndan özür dilerim.

[Oğuzhan Dayar]

Sayın Devrim Sinan KARAVELİOĞLU'ndan özür dilerim.

1.si neden?

2.si öğretmene tadip ve terbiye amacı ile öğrenciyi yaralama yetkisini kim-ne, hangi karar ve kanun maddesi ile veriyor?

Bunu öğrenebilir miyim?

Bu arada bir-iki tokat falan demeyelim çünkü; hukukta tokat değil, yaralama adı altında bir suç vardır.

Saygılarımla

Cevaplarınızı bekliyorum...

[Av.Emrah Yavuzcan]

Sayın Oğuzhan Dayar, özürün gerekçesini öğrenmek için yazıları tamamen okumalısın.

Olay hakkında kişisel görüşüm; öğrencinin terbiye edilmesi maksadıyla dayağa maruz kalması onur kırıcı, rencide edici bir davranış olmakla kalmaz, çocuk psikolojisi için olumsuz bir eylemden ibarettir. Yüzyıllar önce sahip olunan "etiği senin, kemiği benim" bakış açısıyla çocuklarımız okullara gönderilmemektedir. Dayak gören çocuk, dayağı öğrenen çocuk, dayakla karşılık verir. Öğrencinin öğretmeni dövmesini de meşrulaştıran bu eylem sonucu, öğretmen dayağı ile öğrencinin dayağı arasında fark kalmamaktadır.

Yeni nesil için dayaktan çok, disiplinel faaliyetler için farklı metodlara başvurulmalı ve uzmanlara yönlendirilme yapılmalıdır. Dersi öğretmek için profesyonel olsanız dahi, çocuğa eğitim vermek için profesyonel olmayabilirsiniz.

Sonuç olarak, öğrenciye tokat atılması sonucu görevi kötüye kullanma suçu oluşacaktır. 5 yaşında insan ile 55 yaşındaki insan arasındaki fark şudur; 5 yaşında olan gördüklerini tekrarlayacaktır, 55 yaşında olan bildiğinden farklı bir eylemde bulunmayacaktır.

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

1.si neden?

2.si öğretmene tadip ve terbiye amacı ile öğrenciyi yaralama yetkisini kim-ne, hangi karar ve kanun maddesi ile veriyor?

Bunu öğrenebilir miyim?

Bu arada bir-iki tokat falan demeyelim çünkü; hukukta tokat değil, yaralama adı altında bir suç vardır.

Saygılarımla

Cevaplarınızı bekliyorum...

Forumu dikkatli okusaydınız özürün konusunun bu konudaki yorumlarım olmadığını, bizzat tarafımdan yazılmış bir yazının kaynak gösterilmeden alınıp tekrar burada yayınlanması olduğunu görürdünüz.

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

1.si neden?

2.si öğretmene tadip ve terbiye amacı ile öğrenciyi yaralama yetkisini kim-ne, hangi karar ve kanun maddesi ile veriyor?

Bunu öğrenebilir miyim?

Bu arada bir-iki tokat falan demeyelim çünkü; hukukta tokat değil, yaralama adı altında bir suç vardır.

Saygılarımla

Cevaplarınızı bekliyorum...

Tabi ki öğrenebilirsiniz, bunun için Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 20.09.1998 gün Esas3191,Karar3793 sayı ile verilen kararını inceleyiniz.

[Oğuzhan Dayar]

Sayın Karavelioğlu;

Sanırım ilgili Yargıtay kararı budur.

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU

E. 2000/4-11
K. 2000/30
T. 22.02.2000

ÖĞRETMENLERİN TERBİYE HAKKI
ETKİLİ EYLEM

765/m.251,456

ÖZET : Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde eğitim içi disiplin sağlanması yönünden terbiye ve itaat ettirme haklarını kullanmaları kendilerine öğrenciyi dövme hakkı vermez

DAVA: Terbiye hakkının kötüye kullanılması suçundan sanık R.Ç.`nine beraatine ilişkin İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince 28.04.1997 gün ve 185-359 sayı ile verilen kararın katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 20.09.1998 gün ve 3191-3793 sayı ile;

"Öğretmen olan sanığın, öğrenci mağdurun eline cetvel ile vurarak onu yaraladığının oluşa uygun biçimde kabul edilmesi karşısında TCY.nin 456/4 ve 251. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine yasal olmayan gerekçelerle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 03.11.1998 gün ve 1005-1282 sayı ile; "Sanığın, olay günü mağdurenin bulunduğu sınıfın dersinin boş olması nedeniyle nöbetçi öğretmen olarak öğrencileri yaptıkları gürültü nedeniyle birkaç kez uyarmasına rağmen öğrencilerin disiplinsiz davranmalarından dolayı sanığın mağduru ayırt etmeden, özel bir kast göstermeden tüm öğrencileri disiplin ve tedip hakkını kullanmak üzere uyarmak amacıyla elindeki naylon cetvelin yatay tarafı ile her öğrenciye birer defa vurduğu, bu vuruşta etkili eylem kastının bulunmadığı gibi, tedip hakkının kullanılmasının da aşılmadığı inancına varıldığı" gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

Bu kararında katılanlar vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 21.12.1999 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, somut olayda sanığa yüklenen etkili eylem suçunun unsurları yönünden oluşup oluşmadığına ilişkindir.

Olay günü bir ilköğretim okulunda nöbetçi öğretmen olan sanığın daha önceden öğretmenler kurulunda alınan karar uyarınca teneffüslerde dışarı çıkmaları için uyardığı ve aralarında mağdurenin de bulunduğu 6. sınıf öğrencilerinden bir kısmının, üçüncü teneffüste de dışarı çıkmamaları üzerine sınıfta bulunan dokuz, on öğrencinin ellerine cetvelle birer kez vurduğu, bu vurma nedeniyle yumuşak doku travması geçiren mağdurenin Adli Tıp Uzmanınca verilen rapora göre üç gün iş ve gücünden kalacağı, sanığın kaçamaklı kabulü, mağdurenin ve tanıkların anlatım ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Esasen açıklanan bu oluşta Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.

Öğretmenlerin öğrenciler üzerinde eğitim içi disiplinin sağlanması yönünden terbiye ve itaat ettirme hakları bulunmaktadır. Ancak, bu hak disiplin cezası vermek ile bedensel zarara yol açmayacak şekilde örneğin kulak tutmak, tek ayağı üzerinde durdurmak gibi davranış biçimleriyle sınırlı olup hiçbir zaman etkili eylemde bulunmayı kapsamaz. O halde öğretmenlerin terbiye hakkını kullanmaları onlara öğrenciyi dövme hakkı vermeyeceğinden, somut olayda mağdureye cetvelle vuran sanığın etkili eylem kastının olmadığından söz etmek de olanaksızdır. Bu nedenle isabetsiz olan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve bir kısım üyeler ise; "Medeni Yasa hükümleri ile tanınmış bir hak olan "terbiye ve itaat ettirme hakkı" TCY.nin uygulanması yönünde de hukuka uygunluk nedenlerinden biridir. Bu hakkın kötüye kullanılması ise TCY.nin 477. maddesinde yaptırıma bağlanmıştır. Bu hakkın sınırının aşılıp aşılmadığı her olayın özelliğine göre hakim tarafından tayin ve takdir edilecektir.

Bu hakkın kullanımında, mağdurun sağlığını tehlikeye koymadan, yalnızca terbiye vermek ve disiplinin sağlanması için zor kullanılması olanaklıdır. Nitekim öğretide de bu konu ele alınmış, "Münhasıran terbiye ve disiplin gayelerine matuf bulunan cebir ve şiddet meşru suretle kullanılabilecek vasıtalardandır. Bu vasıtaların münhasıran terbiye ve disiplin maksadıyla kullanılmış olması, böyle hallerde şahıslara karşı işlenen suçlara ait diğer hükümlerin de tatbikine manidir. Zira yasa, disiplin ve terbiye bakımından böyle bir sınır çizmekle terbiye ve disiplin vasıtalarına cezasızlık tanınmıştır." denmiştir. (Manzini`ye atfen Prof. Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Cilt 4. sh.526)

Somut olayda sanığın, terbiye hakkının kullanılmasından ibaret mağdurenin eline cetvelle vurmak eyleminde hukuka uygunluk nedeni bulunduğundan isabetli olan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 08.02.2000 gün yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 22.02.2000 günü oyçokluğu ile tebliğnamedeki isteme uygun olarak karar verildi.

Yani karardan; terbiye ve tedip hakkının öğretmende de olduğu; ancak öğretmenin bu hakkını tek ayak üzerinde tutma yada kulak tutma (dikkatinizi istiyorum, çekme değil) gibi davranışlarla kullanabileceği öngörülmüştür. Kısaca kararda cetvelin yassı tarafı ile öğrenci eline vurulması bile bozma nedeni iken; kanımca öğrenciye ""hafif şiddette"" tokat atmak evleviyetle ceza alma nedeni olacaktır. O yüzden bu karar Sayın vernest75'in lehine değil aleyhine bir karardır. Çünkü Yargıtay Kararından yaptığınız alıntı; çoğunluğun aksi yönünde karar veren üyelerin yani Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce alınan kararda kabul görmeyen, reddedilen görüştür. Kararı baştan sona okumanızı tavsiye ederim.

En üsteki mesajımda da neden diye sordum çünkü konunun ilk sayfasında ki Sayın tk__46'nın ilk mesajı sizin kaleme aldığınız makaleden bir paraf değil; bir Yargıtay Kararının parafı gibi gelmişti. Ve de haklı çıkmışım. Yani yazı sizin kaleminizden değil; Yargıtay 4. Ceza Dairesi üyelerinin kaleminden çıkmıştır. Yani bir Yargıtay Kararı'ndan kopyala-yapıştır yöntemiyle alıntıladığınız bölümün bir başkası tarafından kopyala-yapıştır şeklinde alıntılanması; sizin de bunu etik açıdan hoş bulmamanız biraz garibime gitti.

Son olarak; hiçbir kanun-karar öğretmenlerimize öğrencileri dövme, yaralama, tokatlama, cetvelleme, kulağını çekme gibi yetkiler vermemektedir. Doğal ve mantıklı olan da budur. Zaten önümüzdeki içtihatte bu konuda net ve kesin bir karardır.

Disiplin amacıyla öğrenci dövülecekse; o okulda zaten disiplin kalmamış demektir.


Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim Sayın Karavelioğlu ve Sayın Yavuzcan.

SAYGILARIMLA

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

Sayın Karavelioğlu;

Sanırım ilgili Yargıtay kararı budur.


Yani karardan; terbiye ve tedip hakkının öğretmende de olduğu; ancak öğretmenin bu hakkını tek ayak üzerinde tutma yada kulak tutma (dikkatinizi istiyorum, çekme değil) gibi davranışlarla kullanabileceği öngörülmüştür. Kısaca kararda cetvelin yassı tarafı ile öğrenci eline vurulması bile bozma nedeni iken; kanımca öğrenciye ""hafif şiddette"" tokat atmak evleviyetle ceza alma nedeni olacaktır. O yüzden bu karar Sayın vernest75'in lehine değil aleyhine bir karardır. Çünkü Yargıtay Kararından yaptığınız alıntı; çoğunluğun aksi yönünde karar veren üyelerin yani Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce alınan kararda kabul görmeyen, reddedilen görüştür. Kararı baştan sona okumanızı tavsiye ederim.

En üsteki mesajımda da neden diye sordum çünkü konunun ilk sayfasında ki Sayın tk__46'nın ilk mesajı sizin kaleme aldığınız makaleden bir paraf değil; bir Yargıtay Kararının parafı gibi gelmişti. Ve de haklı çıkmışım. Yani yazı sizin kaleminizden değil; Yargıtay 4. Ceza Dairesi üyelerinin kaleminden çıkmıştır. Yani bir Yargıtay Kararı'ndan kopyala-yapıştır yöntemiyle alıntıladığınız bölümün bir başkası tarafından kopyala-yapıştır şeklinde alıntılanması; sizin de bunu etik açıdan hoş bulmamanız biraz garibime gitti.

Son olarak; hiçbir kanun-karar öğretmenlerimize öğrencileri dövme, yaralama, tokatlama, cetvelleme, kulağını çekme gibi yetkiler vermemektedir. Doğal ve mantıklı olan da budur. Zaten önümüzdeki içtihatte bu konuda net ve kesin bir karardır.

Disiplin amacıyla öğrenci dövülecekse; o okulda zaten disiplin kalmamış demektir.


Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim Sayın Karavelioğlu ve Sayın Yavuzcan.

SAYGILARIMLA

Sayın Dayar,

Evvelemirde site kuralları gereği işi kişisel tartışma boyutuna getirmek istemezdim ancak verdiğiniz son yanıt cevap hakkı doğurduğundan bunları da yazmamın kaçınılmaz hale geldiğini size ve sayın site yönetimine bildiririm.

Yazıyı yine dikkatli okumadan suçlamalarda bulunmuşsunuz. Ben yazdığım yazının daha en başında Yargıtay 4. Ceza Dairesince 20.09.1998 gün E3191,K3793 sayı ile verilen karardan ALINTI;diye başlıyorum siz buna rağmen "bunu siz yazmamışsınız zaten, bu yazı Yargıtay Kararından alıntıdır" diyerek beni suçluyorsunuz. Evet yazının bir kısmı alıntı bir kısmı ise tarafımdan kaleme alınmış, alıntı olan kısmın alıntı olduğu da açıkça yazımda belirtilmiş.

Şimdi de söz konusu Yargıtay Kararını kısaca irdeleyelim; olayda öğretmeni tarafından eline cetvelle vurulan öğrencinin elinde yumuşak doku travması oluşuyor ve kendisine üç gün iş göremez raporu veriliyor. Buna rağmen üyelerin bir kısmı öğretmenin cezalandırılmasına, durum Medeni Yasa ile tanınmış terbiye hakkı dahilindedir diyerek karşı çıkıyor ve karşı oy yazısı yazıyorar. Peki bundan ne sonuç çıkıyor?

Öğretmenin eylemi sonucunda öğrencinin elinde yumuşak doku travması oluşmasa ve bu nedenle kendisine rapor verilmeseydi tüm üyeler oy birliğiyle öğretmenin cezalandırılmasına karşı çıkacaktı değil mi? Bu sonuca ulaşmak için hukukçu olmaya bile gerek yok!

Nitekim gerçekte de bu böyle. Basit bir tokat, öğrencinin vücut bütünlüğünü bozmayacak, sağlığını etkilemeyecek şekildeki eylemler karşısında
mülki amirler tarafından soruşturma izni bile verilmiyor, verilse bile mahkemeler tarafından beraatle sonuçlandırılıyor.

Burada en hassas nokta terbiye hakkının sınırının aşılıp aşılmadığı konusudur. Bunu da her olayın özelliğine yani oluşa göre hakim takdir edecektir.
Saygılarımla,
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU

Ve son bir şey daha Sayın Dayar;
İnsanlar başaklara benzerler, içleri doldukça başlarını aşağı eğerler.
(Ünlü bir düşünürden alıntıdır)

[vernest75]

Öncelikle soruma cevap veren herkese teşekkür ederim.Dayağın iyi bir şey olduğunu tabiki savunmuyorum.Zaten konuyu açtığım ilk yazıda da şiddet yanlısı olmadığımı belirtmiştim.
Bu konuda hatalı da olabilirim.O zaman soruyorum sizlere.......Okullara zamanında öğretmen göndermeyip öğrencileri öğretmensiz bırakan milli eğitimin,kendi sınıfım dışında iki sınıfı daha öğretmenleri omadığı için benim sorumluluğuma veren müdürün,boş kaldıkları için yaramazlık yapan iki de bir de sınıfımın kapısını çalarak şikayete gelen ve dersimi bozan öğrencilerin ve de çocuğunu öğretmen olmadığı için başka bir okula aldırmak isteyip de aldıramayan ve bu olayı kaymakamlığa şikayet ederek isteğini gerçekleştiren ve beni maşa olarak kullanan öğrenci velisinin bu konuda hiç mi suçu yok?
Bu olay olalı yaklaşık iki yıl oldu ama dava yeni açıldı.Ben bu iki yıl içinde bu olay yüzünden yeterince sıkıntı çektim zaten.Ama bu sıkıntılar beni hiç bir zaman mesleğimi yapmaktan alıkoymadı,yıldırmadı.Ben herzamanki gibi büyük bir azimle bilgilerimi öğrencilerime vermeye devam ediyorum ve yargı beni alıkoymadığı sürece de devam edeceğim.
Değerli vaktini ayırıp da beni bilgilendiren herkese tekrar teşekkür ederim.

[kenanefe]

şu aralar benzer bi sorun benim başımdada var nöbetçi olduğum bi gün yasak olduğunu bile bile ve bi kere teşebbüs edip yakalayıp uyarmamam rağmen izinsiz olarak okul dışına çıkan bi öğrenciye bi tokat attım diye velisi tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş aldığı doktor raporunda herhangi bir iz yada başka bişey yok burda yazılanlara bakılırsa sonuç beraatle sonuçlanır gibi görünüyo. Yukarıda bir hukuk fakültesi öğrencisi arkadaş okulda şiddetle ilgili bazı yorumlar yapmış kendince. hiçbir öğretmen bi öğrencisine başkasının çocuğuna vurmaktan keyif almaz öğretmen sadist değildir koşarken dizi kanayan öğrenciyi tedavi edende öğretmendir yemeğini yiyemeyen öğrenciye eliyle yemek yedirende öğretmendir sırf bi tokat attı diye cetvelle eline vurdu diye bi öğretmeni linç etmeye çalışmak insafsızlıktır. müşteri her zaman haklıdır mantığı eğitim öğretimde de kullanılmakta öğrenci sıra masa kırar kapı cam kırar başkasına taş atar dersin işlenemez hale getirir televizyonlarda yayınlana görüntülerde öğretmenin pantolonunu aşağı indirir onunla dalga geçer ama okulunada devam eder öğretmen ise yine öğrenciyi düşündüğü onun lehine olmasını istediği için terbiye amaçlı ufak bi şiddet uygular vay senmisin yapan öğrencinin psikolojisi varda öğretmenin yokmu bir öğrenci için bir öğretmen kolaylıkla harcanabiliyo ama o öğretmen daha nice öğrenciler yetiştirecektir bu hiç önemsenmiyo baştada dediğim gibi benzer bi sorunda ben yaşıyorum sırf uyarı amaçlı attığım tokat bile sayılmayacak bi fiske yüzünden savcılığa şikayet edildim belki hiçbişiey olmayacak beraat kararı çıkacak ama bunu beklemek dahi 2 haftadır okulda ders işlememi engelledi. öğrencinin ağız burun kanatılarak kolunu sırtını morartacak adar dövülmesine bende karşıyım ama yüzlerce hatta binlerce öğrencinin olduğu bi yerde ki disiplin kuralları eskisi gibi değil okuldan atmak yok uzaklaştırmak ise nerdeyse imkansız olduğu bi ortamda yine öğrencinin iyiliği için ölçülü şiddet kullanmanın neresi yanlış