Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Bayındır;
bakıyorum da Çetin Altan'ın dilinden iyi anlıyorsunuz. Ne de olsa eski yoldaş... Neyse bunu geçelim.
Bugün gazetenin birinde CHP'den milletvekili olmuş ve kazanamamış bir Yrd. Doçent'in CHP ile ilgili olarak "Marksizmi bilmeyen üyeler eğitilmeli" dediğini okudum. Neden böyle deme ihtiyacı duymuş bilemiyorum. Bilen dostlar varsa açıklasın.
Ama ben esasen bu konu ile bağlantılı olarak yine şu kavramların evrilmesi meselesine gelmek istiyorum. Üzerinde durduğumuz kavramlar daha çok CHP'nin 6 okunun temsil ettiği kavramlar.
Benim bildiğim kadarı ile CHP kurulduğundan 60'lı yıllara kadar solu ağzına alan bir parti değildi. Hatta Recep Peker marifeti ile faşizme dahi yanaşmaya kalkışmıştı. Tek parti olduğu dönemlerde solculara da çok çektirmişti. Ve bu partinin ilkeleri de 6 oktu.
Bu parti, 60'lı yıllardan itibaren solcu olduğunu iddia etmeye başladı ve ilkeleri yine 6 oktu.
Acaip bir durum. Sola karşıyken de 6 ok var, solcu olduğunda da 6 ok var.
Bu durumda ya 6 ok evrime uğramıştı, ya da sol kavramı evrime uğramıştı.
Ben işin içinden çıkamadım. Sevgili dostlar açıklarsa sevineceğim.
Denİz Gezmiş’in 1969 yılında verdiği bir beyanatını hatırlatmıştım... Özetle şöyle demişti:
“Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri bir araya gelseler, bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır...”
İlginç tepkiler geldi...
Zamane işbirlikçilerinin, bu toprakların tam bağımsızlığı uğruna ölüme giden Gezmiş’i, ABD-AB beslemesi halleriyle kendileri ile özdeşleştirmeleri muazzam..!
Bana “Sen o komünist bölücüyü nasıl översin?” diye yaklaşanlara da hitap ederek “hatırlatmalarımızı” sürdürelim.
Deniz Gezmiş yargılanırken “ABD’li rehineleri neden kaçırdıklarını” anlatmış ve mealen şöyle demişti:
“Atatürk prensiplerinin rafa kaydırılmasını isteyenler kaçırılmaz da ne yapılır?..”
Bu kadarı bile O’nu bu günlerde anmamız için yeterlidir...
İdama gittiği yoldaki savunması kitap halinde vardır...
Bir bölümünü aktaralım...
“...varlığımızı esasen Türk halkına armağan etmiş bulunmaktayız. Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz...
... Bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığıdır. Eğer korku, gaflet, kurnazlık ve ihtiras içinde bulunanlardan bizleri kastediyorsa, bu doğru değildir. Türkiye’de gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunanlar varsa, bunlar ancak Amerikan emperyalizmi ile iş yapan çıkarcılardır....
Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temin edemedik.
Öteden beri arz etmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerse ortadadır.
Yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. Bile bile iddia makamı bizim Anayasa’yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir.
Türkiye’nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk, varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır. Çünkü Süleyman Demirel hâlâ ortada gezmektedir. Kudreti yetiyorsa Süleyman Demirel hakkında aynı şekilde dava açsın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır. Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil, sizlersiniz. Süleyman Demirel’in Anayasa’yı ihlaline ve despotizmine ve ülkeyi Amerika’ya satmasına ses çıkarılmadı. Ve meydanlarda bunlara karşı bizler dövüşmek mecburiyetinde kaldık, bizler kurşunlandık. Ve sonunda idam isteği ile buraya getirildik, dediğim gibi Türkiye’yi bu hale getiren eski neticilerin bütün suçlan bize yüklenmek istenmektedir. Bütün eski idarecilerin suçu bize yükletilmek istenmektedir.
Türkiye’nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk, varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir.
... bizim düşmanlarımız Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir. Yine bildiride açıkladığımız gibi yerli işbirlikçiler, hain patronlar yani emperyalizmle işbirliği yapan .patronlar feodal mütegalibe yani bezirgânlar, tefeciler, toprak ağaları ve diğer işbirlikçileri ve bizim bütün eylemlerimiz bu hedefe yönelmiş bulunmaktadır.
.... Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz. 101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede, bizim milli bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır.
35 milyon metrekare vatan toprağı işgal altında iken bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı.....” Ey okuyucu..
Bilhassa genç okuyucu... Bugün piyasaya bakıp “Deniz bizim arkadaşımızdı” diye geçen çakallara bakıp karar vermeyin fikir sahibi olmayın... O işbirlikçi çakallar yalan söylüyorlar... Çoğu “sızdırılmış ajan muhbirdi.”
Bugün de o yüzden ABD-AB uşaklarıdır..
Deniz Gezmiş, Atatürk’ün adını samimiyetle anıyordu...
Deniz Gezmiş, Atatürk’ün adını samimiyetle anıyordu...
Evet, doğrudur ama yine de asıldı, ÜÇ BİZDEN, ÜÇ ONLARDAN mantığıyla... Hayatta olsaydı Deniz Gezmiş kahrından ciğer veremine yakalanarak ölmüş olurdu bu günlerde.
Dipnot: Kıbrıs'ta da Anayasa değişikliği yapılacak, Türk askeri adadan çekilsin diye, hey yavrum liberal demokrasi...
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Bilgili,
Kemalizm'den yola çıktık, 6 ilkeyi irdeliyorduk, sıra bahsettiğiniz kavramlara da gelecek endişeniz olmasın da henüz laikliği bitirmemiştik, henüz 6 ilkeyi bitirmemiştik, henüz 6 ilkenin size neden Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü değil de bir partiyi hatırlattığını bile anlayamamıştık, henüz liberal (özgürlükçü) demokrat biri olarak birtakım özgürlüklerin kısıtlanabileceği görüşünde olup olmadığınızı öğenememiştik ki hoooppp başka konuya geçtik. Daha zamanımız çok, günler geceler torbaya mı girdi, ne bu aceleniz? Sıra sola da gelir, sağa da, liberal demokrasiye de, marksizme de...
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Bu parti, 60'lı yıllardan itibaren solcu olduğunu iddia etmeye başladı ve ilkeleri yine 6 oktu.
Acaip bir durum. Sola karşıyken de 6 ok var, solcu olduğunda da 6 ok var.
Bu durumda ya 6 ok evrime uğramıştı, ya da sol kavramı evrime uğramıştı.
Ben işin içinden çıkamadım. Sevgili dostlar açıklarsa sevineceğim.
İlahi Abbas Bey,
Cumhuriyetin temel felsefesi olan kurucu ilkeleri ile solu ne güzel açıklamışsınız. Bu bölümde zaten kavram kargaşasından sıyrılalım diye 6 ilkeyi açıklamaya çalışıyoruz. Bir bakalım 6 ilkede neler var.
Cumhuriyetçilik; tek başına bir anlam ifade etmez. Mesela İran da bir İslam Cumhuriyetidir.
Milliyetçilik; ulus devlet kavramına atıf yapar, ümmetçilikten ve kafatasçılıktan arındırılmış bir milliyetçiliktir.
Laiklik; henüz sıra ona gelmemişti, ama Cumhuriyeti cumhuriyet yapan, demokrasinin yeşermesine hizmet eden ilkedir. Bu ilke olmadan İran İslam Cumhuriyeti'nden veya Libya Halk Cumhuriyeti'nden bir farkınız olmaz.
Halkçılık; halk yararı, toplumsal çıkarlar ön plana alınır.
Devrimcilik; bilimin ışığından yararlanmak, hurafelerden arınmak, gelişmiş medeniyet seviyesinin de üstüne çıkmak, sürekli ilerleme ve gelişmeyi amaçlamak olarak tanımlanır.
Devletçilik; karma ekonomi olarak adlandırılabilecek, toplumun refah ve çıkarını ön planda tutan, sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getiren bir devlet anlayışını öne çıkarırken, özel sektörün de gelişmesini sağlar, özel sektöre karşı değildir. Ancak "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" gibi bir anlayışla kamu çıkarının zedelenmesine yol vermez.
Ayrıca kurucu felsefe, antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçıdır.
Şimdi bir de batı tipi demokrasilere ve sosyalist veya sosyal demokrat partilerin programlarına bakın, üstü açık veya kapalı bu ilkelerden hangisi uygulanmıyor bana bir örnek gösterin.
CHP'nin solculuğuna gelince, CHP'yi sol yapan kurucu 6 ilke değilse bile, 6 ilke ile özetlenen felsefe sosyal demokrasiyle uyumludur. CHP'yi sol yapan, 27 Kasım 1976'da toplanan 23. Kurultay'da parti tüzüğüne eklenen özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü, halkın kendini yönetmesi ile özetlenen 6 kuraldır.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Hatta Recep Peker marifeti ile faşizme dahi yanaşmaya kalkışmıştı.
Ben işin içinden çıkamadım. Sevgili dostlar açıklarsa sevineceğim.
Tekrar okuyunca buna yanıt vermediğimi gördüm.:o
Recep Peker, doğrudur İtalya ve Almanya'ya meyletmiştir. Meylederken görevi nedir? Şimdiki adıyla CHP Genel Sekreteri... E peki ne zaman meyletmiştir? Bu görevde bulunduğu 1931-1936 yıllarının ikinci yarısında..Eee sonra ne olmuştur? Atatürk ve CHP ile ters düşüp azledilmiş ve görevden uzaklaştırılmıştır.
Tarihi yorumlarken düşülen en büyük hata, o günün konjonktürünü incelemeden, konuya günümüz açısından yorum yapmaktır. Rusya'da 1917 Devrimi gerçekleşmiş, ardından yokluklar içinde milli Kurtuluş Savaşı, bu dönemde iyi bir uluslararası ilişkiler stratejisi ile Sovyetlerden, İtalya'dan ve hatta düşman Fransa'dan sağlanan silah ve para yardımları savaşın kazanılmasında etken olmuştur. Ardından özellikle Almanya'nın hızlı yükselişi, aydınlar arasında eski müttefik olmasının da etkisi ile rağbet görmüştür.
Abbas Bey, olaya sizin mantığınızla bakarsak, CHP Recep Peker ile faşist olurken, Toprak Reformu'na karşı çıkan toprak ağalarının kurduğu Demokrat Parti , 1946 seçimlerinde Bursa'dan bağımsız aday olarak Mehmet Ali Aybar'ı göstererek sosyalist mi olmuştur yani...:o
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Eveeeet, bu konuya oldukça ara vermişiz, kaldığımız yerden devam edelim...
Laiklik
Gerçek Anlamı: Genel anlamıyla laiklik, devletin yönetim biçiminde hiçbir dini/mezhebi referans almaması, tüm dinlere/mezheplere eşit mesafede durması, dinler/mezhepler arasında ayrım yapmaması ve dine/mezhebe göre ayrımcılık yapmaması, dinler/mezhepler karşısında tarafsız olması anlamına gelir. Kısaca din işlerinin devlet işlerinden ayrılması olarak bilinir. Laiklik ilkesine göre devlet, dini kişisel bir olgu olarak kabul eder ve kişilerin sadece maddi yönüyle ilgilenir vicdani yönüyle ilgilenmez, devletin dini yoktur fakat halkın din ve vicdan hürriyeti için her türlü önlemi de alır. Devlet, dini esaslara dayanan kanunlar yapamayacağı gibi, bütün dinlere eşit mesafede durur ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez. Bununla birlikte devlet, dinlerin ve ibadetlerin kamu düzenini bozmasını önlemekle, gerekli tedbirleri almakla da yükümlüdür.
Evrik Anlamı: Son dönemlerde bazı kesimlerce laiklik dinsizlik, laiklik ilkesini savunanlar ise dinsiz olarak tanıtılmaktadır. Laiklik ilkesinin unsurlarından biri olan "devletin dinlerin/dini faaliyetlerin kamu düzenini bozmasına engel olmak" yükümlülüğünü ve bu yükümlülükten kaynaklanan düzenlemelerini, din karşıtlığı, din düşmanlığı olarak empoze ederek, laiklik ilkesini destekleyen kesim adeta hedef olarak gösterilmektedir. İçi boşaltılan laiklik ilkesi birçok defa yeniden tanımlanmak istenmiş, kimilerince tanımlanmıştır. Tanımların çoğunda laiklik ilkesinin din ve vicdan hürriyeti unsuru tek başına ele alınarak, laikliğin bir diğer unsuru olan devletin dinlere eşit mesafede durması gereği, dinlerin/dini faaliyetlerin kamu düzenini bozmasına engel olma yükümlülüğüne karşı kullanılmıştır. (Bunlara burada tek tek yer vermek mümkün değildir, ufak bir araştırma ile bu tanımlara ulaşabilirsiniz. Yukarıda Abdullah Gül'ün laiklik tanımı örnek olarak gösterilebilir. Bu tanımda, devletin dinlerin kamu düzenini bozmasına engel olmak yükümlülüğü yer almamaktadır, takdirlerinize...)
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Yüksel, Sayın Gür;
Evet nerede kalmıştık? Bu konu biraz da benim ihmalim yüzünden bekledi galiba. Aslında bu forum için oldukça uzun bir yazı hazırlamıştım, ama biraz teknik özürlü olmam nedeniyle, yazıyı gönderirken kaybettim ve moralim bozuldu, tekrar uzun süre yazmaya üşendim.
Önce sayın Yüksel'in, liberalizmi bazı değerler nedeniyle kısıtlamaya çalışmanın çelişki oluşturacağı şeklindeki görüşüne değinmek istiyorum. Siz de takdir edersiniz ki liberalizm sınırsız özgürlük değildir. Çağdaş siyasi literatürde liberalim özgürlüğe, sosyal demokrasi eşitliğe, muhafazakarlık istkrara öncelik verir. Yani liberalizm özgürlüğe öncelik vermekle birlikte, sınırsız bir özgürlüğü değil, ekonomide ve siyasette devlet müdahalesinin asgariye indirilerek, özgür alanın genişletimesi savunur.
Sayın Gür, liberalizme değinirken, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" sözüne değinerek, bu sözün "herkesin istediğini yaptığı bir orman kanunu" anlamına geldiği şeklinde bir algılama içinde olduğunu gördüm. Bu söz, klasik iktisatın kurucusu Adama Smith'e aittir. Adam Smith de bu sözü ekonomiye devlet müdahalesinin en aza indirilmesi anlamında söylemiştir ve Smith'e göre, zaten ekonomiyi yönlendiren "gizli bir el" vardır. Bazıları bu gizli elin tanrısal bir varlık olduğunu ileri sürmüşlerse de, aslında "gizli el" denilen şey ekonominin temel yasası olan "arz ve talep yasası"ndan başka bir şey değildir.
Gelelim Atatürkçülük ve 6 ok meselesine. Artık bir çok yorumcu ve yazar Atatürkçülüğü 6 ok olarak anlamıyor ve 6 oktan bazılarının miadını doldurduğunu savunuyorlar. Atatürkçülüğün "çağdaş uygarlık düzeyine erişme" olarak algılanması gerektiği bu gün daha çok kabul gören muteber bir düşüncedir. Atatürkçülüğü 6 ok olarak anlayanlar sanırım CHP'lilerden ibaret kalacak gibi görünüyor. Ama 6 ok Atatürkçülüğü donduran, onu kalıp haline getiren bir düşüncedir.
Bu konuda ilginç bir iddiadan bahsetmek istiyorum. Mustafa Çuhalı isimli araştırmacının "Türkiye'de Demokrasiye Geçiş Dönemi" isimli kitabında, İsmet İnönü'nün demokrasiye geçerken, "6 okun Anayasa'dan çıkarılması"nı seçim taahhüdü olarak ilan ettiğini okuyoruz (sh. 150 vd.).
Bugün "devletçilik" ilkesinin bir önem ve geçerliliği kalmadığını daha önce de yazmıştım. Yine İsmet İnönü, 1965 yılında günlüğüne "devletçilik bitt" diye yazmıştı.
Bu çağda artık Atatürkçülüğü 6 oka indirgemek bence oldukça yanlış ve eksik bir algılama olur.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Gece geç saat oldu, yazılanlara en kısa zamanda tek tek yanıt vereceğim.
Şu günlük ve "devletçilik bitti" lafı ile şimdilik izin isteyeyim.
10 Ekim 1965 günü yapılan genel seçimlerden AP zaferle ayrıldı. Türkiye genelinde AP %52,8 oyla tek başına iktidar oldu desem, devletçiliğin niye bittiğinin yazıldığına bir ışık tutar umarım, tutmazsa Taha Abi sağolsun...
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Yöneten sınıfın düşünceleri her dönemde yöneten düşüncelerdir, yani toplumun maddi güçlerini yöneten sınıf aynı zamanda entellektüel güçlerini de yönetir. Maddi üretim güçlerini kendi elinde tutan sınıf aynı zamanda zihinsel (mental) üretimi de denetler, yani, bu sayede, genel olarak söylemek gerekirse, zihinsel üretim araçlarından yoksun olanların düşünceleri de tabi hale gelir. Bu şekilde ortaya çıkan bilincin içinden, camera obscura (tersine döndüren, çarpıtan) niteliğinde olan, "ideoloji" ortaya çıkmıştır.
Şimdi sizin şu liberalizminizi bu bağlamda yorumlamaya çalışırsak;
Başta, liberalizmi özgürlükçülük olarak tanımlamanız yanlıştır. “Serbestiyetçilik” daha doğru bir tanımdır. Liberalizm sınıf çatışmasını dikkate almaz, bireyi ve bireyciliği savunur, Devleti minimize etmeye, her tür Devlet müdahalesini sınırlandırmaya çalışır. Bizim liberallerin 6 okun en çok Devletçilik ilkesine vurmaları da bu yüzdendir.Liberal ekonomik yapı, ekonomide herşeyin yerli yerinde ve dengede olduğu veya dengeye çok yakın olduğu durumlar haricinde bir ütopyadır, felaket halini de alabilir. Ne dediğimi bir örnekle açıklamaya çalışayım:
120 kiloluk bir ağır sıklet boksörü ile 48 kiloluk bir tüy sıklet boksörünü, boks kuralları içerinde , hakem gözetiminde ringde dövüştürüyorsunuz. Ara sıra bel altı vuruşlar da yaşansa hakem müdahale ediyor.Tabii olarak 48 kiloluk boksör bayağı bir dayak yiyor. 2. raund başlarken 120 kiloluk boksör bir öneride bulunuyor, ben boks kuralları içerisinde dövüştüğüm zaman kendimi serbest hissedemiyorum, hakem de ha bire oyuna müdahale ediyor. Hakem bu işlere mümkün olduğunca az karışsın, maçta bir süre sonra denge kendiliğinden sağlanacaktır diyor ve bu öneri kabul görüyor. Varın tüy sıklet boksörün 2. raunddaki halini siz düşünün.
Sanırım ekşi sözlükte okumuştum, liberalizmi “asla aç karnına savunulamayacak bir düşünce” olarak çok güzel tanımlamıştı yorum sahibi... Aslında başka bir forumda da yazmıştık, ülkemizde gerçek anlamda bir sanayi devriminin yaşanmaması ve buna bağlı olarak sınıf bilincinin oluşmaması, Devletin ve yasaların örgütlülüğü öcü olarak görmesi, sendikaların durumu , ülkenin ve solun açmazlarıdır. Bu nedenle sol düşünce eskiden beri toplumda aydın olarak addedilen, iyi eğitimli ve çoğu orta üzeri ekonomik sınıfa mensup ailelerden gelen insanlarca veya üniversite öğrencilerince savunulagelmiş, kavram işçi sınıfına kadar doğru düzgün indirilememiştir. Bugün liberalizmi savunan 2. Cumhuriyetçiler başta olmak üzere entellektüel birikimi olan kişilerin soldan bu dönüşlerini, ben gerçekte bir dönüş değil, aslına rücu olarak değerlendiriyorum. Ülkede sağ kanatta doğru düzgün bir oluşum bulunmayınca, kendilerini boşlukta hisseden insanların mal bulmuş mağribi gibi liberalizme sarılmaları da , kendi kendilerine itiraf etmekten korksalar bile, “aslında solcu olmak isterdik ama geçmişimizle çelişemeyiz, liberal olalım bari” düşüncesinden ibarettir.
Sn. Çuhalı ve kitabı hakkında bir bilgim yok, duymamıştım daha önce... Tam olarak ne zaman, nerede taahhüt etmiş İsmet Paşa “6 okun Anayasadan çıkarılmasını” ? Kitapta ayrıntı ve dayanılan belgeler varsa biz de öğrenelim...
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
120 kiloluk bir ağır sıklet boksörü ile 48 kiloluk bir tüy sıklet boksörünü, boks kuralları içerinde , hakem gözetiminde ringde dövüştürüyorsunuz. Ara sıra bel altı vuruşlar da yaşansa hakem müdahale ediyor.Tabii olarak 48 kiloluk boksör bayağı bir dayak yiyor. 2. raund başlarken 120 kiloluk boksör bir öneride bulunuyor, ben boks kuralları içerisinde dövüştüğüm zaman kendimi serbest hissedemiyorum, hakem de ha bire oyuna müdahale ediyor. Hakem bu işlere mümkün olduğunca az karışsın, maçta bir süre sonra denge kendiliğinden sağlanacaktır diyor ve bu öneri kabul görüyor. Varın tüy sıklet boksörün 2. raunddaki halini siz düşünün.
Öncelikle hikaye çok komik ve bir o kadar da anlamlı.
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
. Aslında başka bir forumda da yazmıştık, ülkemizde gerçek anlamda bir sanayi devriminin yaşanmaması ve buna bağlı olarak sınıf bilincinin oluşmaması, Devletin ve yasaların örgütlülüğü öcü olarak görmesi, sendikaların durumu , ülkenin ve solun açmazlarıdır. Bu nedenle sol düşünce eskiden beri toplumda aydın olarak addedilen, iyi eğitimli ve çoğu orta üzeri ekonomik sınıfa mensup ailelerden gelen insanlarca veya üniversite öğrencilerince savunulagelmiş, kavram işçi sınıfına kadar doğru düzgün indirilememiştir.
Ama sol sadece okumuşların ve elit bir kesimin elinde kalmıştır, işçi sınıfına hiçbir zaman inememiştir sözünüze katılmıyorum. Geriye doğru bir bakarsak 60'lı yıllarda dediğiniz gibi sol sadece üniversitelerde örgütlenen toplum içinde çok fazla kabul görmeyen bir durumda idi. (CHP' yi o zaman da sol kabul etmediğimi sadece AP'ye göre demokrat bir parti olduğunu söylemek isterim.) 12 Mart müdahalesinden sonra ise kısa bir duraklama dönemine girmesine rağmen çok daha hızlı bir şekilde kendine gelmiş ve 70'li yılların ortalarından itibaren de işçi sınıfı içerisinde ciddi bir örgütlenme sağlanmıştır. Nitekim 1977 1 Mayıs'ında bu örgütlü yapının 500.000 kişiyi(tahmini) Taksim meydanına tam örgütlü bir şeklide çıkarmış olması da bunu gösteren işaretlerden biridir. Bunun dışında fabrikalardaki sendikalı işçilerin oranı da şimdikiyle kıyaslarsak kat kat fazlaydı. Ama ne yazık ki 12 Elül darbesi bu oluşturulan sendikal yapının ve solun üzerinden tabiri caizse bir silindir gibi geçmiştir. Ne yazık ki Türkiye için bir fırsatta bu şekilde sonlanmıştır. Yazdıklarınız şu an için kesinlikle doğrudur. Ve hatta şöyle söyleyeyim şu anda üniversitelerde bile ne yazık ki solun sesi çıkmamaktadır.
Liberalizm ve liberal olan insanlarla ilgili sözlerinizinde birçoğuna katılıyorum. Ama solculuktan liberalliğe geçn insanlara da çok fazla kızamıyorum çünkü çok zor bir dönemden geçildi. Tekrar o dönemi yaşamaya fazla bir insanın cesaret edebileceğini sanmıyorum.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Where is the management? It regards advertising on your platform. Appreciate it.
miras konusunda sorunlar Darp