Atamanın yetki yönünden bozulmasından sonra yetkili makamın atama yapması hakkında

[greyder]

Merhaba
Aşağıda sunduğum danıştay kararına benzer bir soruşturma neticesinde idarecilik görevimden alındım. Buna ilişkin kararı Vali adına Vali Yardımcısı imzalamış.
Bu konuda dava açsam emsal karara bakarak yetki yönünden atamanın iptal edilmesi büyük bir olasılık gibi görünüyor.

Bu şekilde açılan dava sonrasında yetki yönünden mahkeme atama işlemini iptal ederse yetkili makam olan Vali bunun üzerine yeniden atama kararı alabilirmi?
Böyle bir atama yaparsa buna karşı nasıl bir yol izlemek gerekir?

Yargı kararının sonuçsuz bırakıldığı şeklinde dava açılamaz diye düşünüyorum.

Eğer yetkili makam yeniden kendisi atama kararı verirse böyle bir dava açmak netice açısından abesle iştigal mi sayılır. Yoksa nihai olarak olumlu sonuçlar alabilirmiyim?

Eğer göreve iade edilip yeniden alınacaksam atamaya yetkili amirimle iple bu şekilde germenin yarar yerine zarar getireceği düşüncesindeyim.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Örnek danıştay kararı:

VALİ YARDIMCISININ ANCAK VALİYE VEKALET ETTİĞİ DÖNEMDE İL İÇİ ATAMA YETKİSİNİ KULLANABİLECEĞİ, AKSİNE HÜKÜM BULUNMADIKÇA VERİLEN YETKİNİN O MAKAM TARAFINDAN KULLANILMASI GEREKTİĞİNİ, BU NEDENLE VALİYE TANINAN YETKİNİN VALİ YARDIMCISI TARAFINDAN KULLANILMASININ İŞLEMİ YETKİ YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRI HALE GETİRECEĞİ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Kırklareli Valiliği
İsteğin Özeti : Edirne İdare Mahkemesinin 10.4.2003 günlü, E:2002/653, K:2003/177 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ayhan Göker
Düşüncesi : Vali Yardımcısı tarafından tesis edilen dava konusu işlemde yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Semra Şentürk
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı, Kırklareli İli, ? İlçesi Anadolu Teknik, Anadolu Meslek, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken, yöneticilik görevinin üzerinden alınmasına ilişkin 1.5.2002 günlü, 7267 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Edirne İdare Mahkemesinin 10.4.2003 günlü, E:2002/653, K:2003/177 sayılı kararıyla; Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 30. maddesinde, soruşturma sonucu yöneticilik görevinden alınması uygun görülenlerin görevlerinden alınacağı konusunun düzenlendiği; davacının üstüne atılan eylemlerin soruşturma sonucu subuta erdiği nedeniyle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, yöneticilk görevinden alınmasını gerektirecek hukuken geçerli bir neden bulunmadığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Davacının, müdür yardımcılığından alınmasına ilişkin dava konusu işlemin Vali Yardımcısı tarafından tesis edildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8. maddesinde, "Yetiştirme ve ikmal kaynakları Bakanlıklar veya tüzel kişiliği haiz genel müdürlüklere bağlı olup il genel teşkilatı içinde birden fazla istihdam yerleri bulunan meslek, fen ve uzmanlık kadrolarına dahil görevlerden:
A) İlçe idare şube başkanı sıfatını haiz olanlarla il merkezinde Devlet gelir, giderlerinin ve mallarının tahakkuk, tahsil, ödeme ve idaresiyle ilgili ikinci derecedeki müdürler, şube şefleri ve kontrol memurları, nakit muhasipleriyle, lise, orta ve o derecelerdeki okul müdür ve öğretmenleri, hastaneler mütehassıs hekimleri, Bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından tayin edilirler.
B) Bunun dışında kalan bütün memurlar Bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından valilik emrine tayin edilerek il idare şube başkanının inhası üzerine valiler tarafından istihdam yerleri tesbit olunur.
C) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvilleri mensup olduğu il idare şube başkanlarının inhası üzerine valiler tarafından icra edilmekle beraber mensup oldukları Bakanlıklar veya genel müdürlüklere sebepleriyle bildirilir." hükmü yer almış; aynı Kanunun 5. maddesinde ise, "İllerde, valilerin tayin ve tespit ettiği işlerde yardımcılığını ve valinin bulunmadığı zamanlarda vekilliğini yapmak üzere vali muavinleri bulunur." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda anılan hükümler karşısında, vali yardımcısının ancak, valiye vekalet ettiği dönemlerde il içi atama yetkisini kullanabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Kamu hukukunda bir makama verilen yetkinin, aksine bir hüküm bulunmadıkça o makam tarafından kullanılacağı, bir makamın yetkisinin başka bir kişiye devredilmesi için mevzuatla yetkili kılınması gerekeceği tartışmasızdır. 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8. maddesi ile il memurlarının görev yerlerinin değiştirilmesi konusunda valilere verilen yetkinin devrinin mümkün olmadığı, Valiye tanınan bu yetkinin Vali Yardımcısı tarafından kullanılamayacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.Bu nedenle işin esasına girilerek davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle Edirne İdare Mahkemesince verilen 10.4.2003 günlü, E:2002/653, K:2003/177 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine 17.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
DAN-DER; SAYI : 112)
BŞ/ÖEK

[önder71]

Yetki yönünden verilen iptal kararı sonrasında, bu yetki sakatlığı giderilerek yeniden aynı işlem tesis edilebilir. Bu yönde çok sayıda karar bulunmaktadır.
İdarenin yetki sakatlığını giderdikten sonra yeniden işlem tesis etmesi üzerine, siz davanızı tekrar açarak davanın esastan görüşülüp, cezasının veya atama işleminin maksat ve sebep öğesi yönünden denetimden geçmesini sağlayabilirsiniz.

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

Sayın Greyder,

Hem Usule hem de esasa ilişkin bir dava açarsanız bu sorun kendiliğinden çözülecektir. Usulen hukuka aykırı bir işlem olduğu ortada. Diğer taraftan işlem valinin bizzat kendisi tarafından yapılmış olsa bile valiliğin sizi yöneticilik görevinden alma yetkisi keyfi ve mutlak olmayıp , kamu yararı ve kamu görevlerinin gerekleri ile sınırlıdır. Bu sınırın aşılıp aşılmadığına idari yargı karar verecektir. Umarım lehinize bir sonuç elde edersiniz. Geçmiş olsun!
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU

[önder71]

Sanırım konu başlığı ve soru usul hukuk çervesinde yetki unsuru yönünden bozulmuş bir dava sonunda tesis edilecek ikinci işlemin hakkındadır. Zira konunun başlığı da zaten "Atamanın yetki yönünden bozulmasından sonra yetkili makamın atama yapması hakkında" şeklindedir.

Her idari davada usul eksikliği olmaz, olsa da mahkemeler, bu eksikleri davacı ileri sürmese bile resen incelemek zorundadır.
Özetle somut vaka ve soruda zaten usul eksikliği giderilerek tesis edilmesi mümkün ikinci idari işlemde, en azından yetki yönünden bir eksiklik olmayacak, olsa bile mahkeme bunu resen davacı dile getirmesede dikkate alacaktır. Bu yönde bir hak kaybı olmaz. Usul eksikliğini dile getirseniz de getirmeseniz de sorun olmaz. Rahat olun...Bu yönde gerekçe ve bir nokta bulmak zorunda değilsiniz. Var ve biliyorsanız yazın, yok ise acaba varmıdır, bir hak kaybina uğrarmıyım, dilekçem eksik kalır mı diye dert etmeyin.İdari yargı duruşmasız ve yazıl biçimde yürütüldüğünden, karışık olmayan orta zekalı ve okuma yazma bilen her vatandaşın rahatlıkla takip edebileceği bir dava çeşitidir.
Resen araştırma ilkesi de geçerlidir. Yani siz farkında olmasınız da mahkemenin dikkat etmesi gereken usul işlemleri vardır.
Siz rahat olun, dilekçenizi yazın....
Dilekçenin bir kuralı ve uyulması zorunlu bir şekil ve kalıbı da yoktur.
Sadece davacı ve davalı kimilik ve adres bilgilerinin, işlemin tebliğ tarihinin, dava konusunun ne olduğunun, TC kimlik numaranız, dava konusu işlemin ve talebinizin ne olduğu, konuya ilişkin bilgi ve belegelerin tasdikli suretleri veya asılları yeterlidir. Dilekçeniz iki suret olarak mahkemeye teslim etmeniz sonrasında işler mahkemecce yürütülüyor.
Rahat rahat davanızı açıp.
Yürütmeyi durduma isteminiz var ve red edilir ise zaten kararın altında belirtildiği şekilde 7 gün içinde bölge idare mahkemesine, davanız red edilir ise yine kararın altında belirtilen 30 gün içinde danıştaya temyiz hakkınızda bulunmaktadır.
Rahat, sakin ve huzurlu bir dava süreci geçirmenizi temenni ederim.

[Devrim Sinan Karavelioğlu]

Her ne kadar konu başlığı "atamanın yetki yönünden bozulmasından sonra yetkili makamın atama yapması hakkında" olsa da sayın Greyder'in iletisi incelendiğinde ortada henüz açmış olduğu bir dava bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bir başka ifade ile sayın Greyder bir idari dava açarak atamayı yetki yönünden iptal ettirmiş ya da yürütmesini durdurmuş durumda değildir. Bununla birlikte acacağı dava neticesinde işlemin yetki yönünden iptal olunacağının bilincindedir.

Sayın Greyder'in dile getirdiği husus şudur; bir idari dava açar ve atamayı yetki yönünden iptal ettirirsem valilik bu kez doğrudan vali tarafından yapılan bir işlem ile ilk işlemin aynısı olan bir işlem tesis edebilir mi?

Biz de kendisine diyoruz ki; dava dilekçenizde her iki konuya birden değinin. Hem atamanın yetki yönünden vali yerine vali yardımcısı tarafından yapıldığından işlemin sakatlığına, hem de tesis edilen idari işlemin ne yönlerden hukuka aykırı olduğunun ayrıntısına. (işin ayrıntısına değinmediğinden bu ayrıntıları bilemiyoruz)

Kanımca kendisinin açacağı davada işlemin yetki yönünden sakatlığına değinmesinin bir zararı olmayacağı gibi menfaati olacaktır.

[greyder]

cevaplar için teşekkür ederim.
Ben bu mesajdan önce davayı açmıştım ancak esas hakkında olayları yazdım. Usül hatasına yer vermedim.
İdare Mahkemesi resen inceleyip bu yönde bozabilir diye düşünüyorum. Sayın karavelioğlu nun dediği gibi mahkeme esastan değil yetkisizlikten bozarsa yeni bir atama tesis edilir mi dememden maksatta şuydu: Ben idarecilik görevinden alınarak ilçeye ye gönderildim. Bu ilçe merkeze 20 km. Zaten esastan görüşülen bir atama bu şekilde iptal edilirse bu sefer 200 km. uzaklıktaki bir ilçeye atanırmıyım endişesi haiz bende. Çünkü bütün süreç yeniden başlayacak ve zaman kaybı oluşacak. Ayrıca davanın red edilmesi halinde de büyük mağduriyet oluşacak.

[acsev]

İyi akşamlar,

Benim de benzeri şekilde iptalini istediğim bir idari işlem var. İşlemin yetki (ve şekil) yönünden hukuka aykırı olduğu açık, bunu dilekçemde doneleri ile ortaya koyarak iptalini istedim.

Ancak aynı zamanda işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerinin gözetilmediğini belirterek, sebep ve maksat unsuru açısından da hukuka aykırı olduğunu ve iptalini istedim. Şimdi bu noktada;

-Mahkeme sadece işlemi yetki yönünden mi iptal eder? Yoksa dilekçede belirttiğim esas yönden de değerlendirir mi?

-İdare mahkemesi "usul yönünden iptal edecekse esasa girmez" düşüncesi geçerli midir? Çünkü mahkeme işlemi yetki yönünden iptal ederek dosyayı karara bağlarsa, esas yönünden de ayrıca değerlendirmeyeceği yönünde bir düşüncem bulunmakta (özellikle de bu kadar iş yükü varken)

Ben işlem yetki yönünden hukuka aykırı olmakla birlikte, sebep ve maksat yönünden iptalini istiyorum. Çünkü karşımda art niyetli bir idare bulunmakta. Mahkeme kararıyla yetki eksikliğini giderip süreci yeniden başlatmalarından korkuyorum. Cevaplarınızı bekliyorum. Saygılar...

[Çobanoğlu]

Mahkeme yetki, şekil, sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılık iddialarınızın tümünü inceler ve hangi yön veya yönlerden hukuka aykırılıklar tespit ederse kararında belirtir. Yetki yönünden hukuka aykırılık buldum diğer yönlerden incelemeye gerek yok demezler. Eğer sadece yetki ve şekil yönünden hukuka aykırılık bulurlarsa ve bu yönlerden iptal kararı alırlarsa, davalı idare yetki ve şekil yönünden belirtilen sakatlıkları gidererek yeni bir idari işlem tesis edebilir maalesef.

[acsev]

Sayın çobanoğlu,

Teşekkür ederim. Peki yukarıdaki hususu tersinden alırsak, sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırı bulmadığı bir işlemi sırf yetki yönünden hukuka aykırı bularak iptal edecektir o zaman, değil mi?

Ayrıca biz iddialarımızda hukuka aykırılığın ne yönden olduğunu belirtmesek dahi, mahkeme re'sen dikkate alacaktır.

[Çobanoğlu]

Sorunuzun cevabı cevabımda var zaten. Mahkeme hangi yön veya yönlerden hukuka aykırılık bulursa o yönlerden iptal kararı alır. Önemli olan sizin o yönlere yönelik iddialarınızdır.