+ Konuyu Yanıtla
7 / 25 Sayfa İlkİlk 1234567891011121314151617 ... SonSon
61 den 70´e kadar toplam 249 ileti bulundu.

Konu: Madde Madde Sağlık Kontrolü

Madde  Madde Sağlık Kontrolü Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #61
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Güne başlarken mutlaka koklayın...

    Bugun/01 Şubat 2009

    Bu koku sizi negatif düşünceye karşı koruyacak.

    Sabahları işe başlamadan önce beyninizdeki negatif düşünceleri silmek için güne bir çiçek koklayarak başlayın. Gülün yapısı ve kokusunun insan psikolojisini rahatlattığını belirten Doktor Ramazan Özarslan, güzel kokunun olumsuz düşünmenin önüne geçtiğini söyledi.

    Güzel bir çiçeğin koklanmasıyla birlikte insanın beyin ve vücut yapısının kötü düşünmeye ve davranışa karşı set oluşturduğunu ifade eden Özarslan, çiçeklerin, yaydığı güzel kokuyla her insanın dışarıya çıkaramadığı çocuksu, sevgi ve merhamet dilinin remzi olduğunu kaydetti.

    DUYGUYU UYANDIRIR

    Özarslan, "Güne güzel düşünerek başlamak için bir çiçeği koklamak yeterli. İnsanının doğasında hep güzel görme ve düşünme vardır. Bir çiçeğin koklanmasıyla birlikte bu duygu harekete geçer. Gülün koklanmasıyla birlikte insan psikojikmen güzel düşünmeye şartlanır. Güzel koku güzel düşünmeyi sağlar. Bunun etkisi de gün boyu sürer. Pozitif düşünmek için güne gül koklayarak başlayalım" diye konuştu.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Madde  Madde Sağlık Kontrolü konulu yargıtay kararı ara
    Madde  Madde Sağlık Kontrolü konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #62
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Az su tüketenlerin cildi kuruyor, bozuluyor

    Hurriyet/01.02.2009

    KAYSERİ'de cilt denge uzmanı Zeliha Köksal, az su tüketen kadınların ciltlerinin kuruduğunu ve bozulduğunu öne sürdü. Köklas, az su tüketen ve yanlış bakım ürünleri kullanan Türk kadınlarının, önümüzdeki 5 yıl içinde ciddi cilt problemleriyle karşılaşabileceklerini de vurguladı.

    Kayseri Park Yaşam ve Alışveriş Merkezi’nde kadınlara cilt sorunlarını anlatan cilt denge uzmanı Zeliha Köksal,
    Türkiye’deki kadınlarda en çok kılcal damar probleminin olduğunu söyledi. Almanya’da cilt dengesi konusunda uzman eğitimi aldığını belirten Köksal, şöyle konuştu:

    “Yüzü al renginde olan kadınların daha sağlıklı olduğu düşünülürdü. Türk kadınları kuru bir cilde sahip olduğu için sivilce problemi ile uğraşmak zorunda kalıyor. Az su tüketimi ve yanlış bakım ürünleri kullanıyorlar. Az su tüketen insanların ciltleri kuruyor ve pul pul oluyor. Cildin PH dengesi 5.5’dir, sabunun PH değeri 10’dur. Suyun PH değeri ise 7.0’dir. Sabun ve su ile yıkanan cildin PH değeri 7.0’ye yükseliyor. Cildin PH değerinin 5.5’e düşmesi 7- 8 saat sürüyor.”

    ‘TÜRK HALKI CİLDİNDEN ÖDÜN VERİYOR’

    Kendisini ilgiyle izleyen kadınların sorunlarını yanıtlayan Zeliha Köksal, Türk insanının cildinden ödün verdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Duştan ya da banyodan sonra cildin, nemlendirici krem veya başa cilt bakım ürünleriyle PH değerinin 5.5’e getirilmesi gerekiyor. Eğer, PH değerine Türk insanı dikkat etmezse gelecek 5 yıl içinde daha büyük cilt problemleri ile uğraşır. Kadınlarımızı çok az su tükettiği için cilt problemleri de artıyor. Yapılan araştırmalara göre sebze ağırlıklı beslenen insanların ciltlerinin daha yavaş yaşlandığı kanıtlanmış.”

  4. #63
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    BASİT BİR TEDAVİYLE HASTALIKTAN KURTULMAK MÜMKÜN

    Yeniasir/01.02.2009

    Erkeğin uykudaki düşmanı

    Solunum durmasıyla ortaya çıkan uyku apnesi, erkeklerin cinsel isteklerinin azalmasına neden oluyor ve vücuttaki tüm organlara zarar veriyor

    Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uyku Merkezi Sorumlusu Dr. Zeynep Zeren Uçar ve ekibinin bin 500 uyku apnesi hastası üzerinde üç yıldır yürüttüğü araştırma tamamlandı. Dr. Uçar, araştırmaya katılan uyku apnesi hastası erkeklerin yüzde 35'nde iktidarsızlık ve cinsel istek (libido) azalması gördüklerini belirtti. Uyku apnesi hastalarının uykuda nefeslerinin durduğunu belirten Dr. Uçar, "Gece oksijensiz kalmaktan dolayı tüm organlar zarar görüyor. Kalp ritim problemleri oluyor. Vücut ve hafıza yenilenemiyor" dedi.

    BELİRTİLERİ NELER
    Uyku apnesi hastalığı ile ilgili araştırmayı, Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ali Kadri Çırak, Uyku Merkezi sorumlusu Dr. Zeynep Zeren Uçar, Merkez Genel Koordiatinörü Sibel Altınbaş, uyku teknisyenleri Hakan Dinçkol, Berkant Çoban, Servet Çengel, Kadir Tunç, İlknur Tunç tarafından yapıldı. Dr. Zeynep Zeren Uçar, araştırmaya hastanenin uyku laboratuvarına son 2.5 yılda gelip tedavi gören bin 500 hastanın katıldığını belirtti. Dr. Uçar, "Uyku sırasında, solunum duraksamasıyla uyku düzeni bozuluyor. Ardından da uykusuzluk hastalığı olarak da bilinen uyku apnesi meydana geliyor. Düzensiz solunum, uykuda nefesin durması, aşırı uyku hali ve geceleri uykunun sık sık bölünerek uyanılması uyku apnesinin belirtileri arasında yer alıyor" dedi.

    İKTİDARSIZLIK YAPIYOR
    Dr. Uçar, "Araştırmaya katılanların yüzde 30'unun depresyon geçirdiğini belirledik. Uyku apnesi hastalarının yüzde 40'ının hipertansiyonunun olduğunu saptadık. Laboratuvarımıza başvuran hastaların yüzde 35'inde ise iktidarsızlık ve cinsel isteğinde (libido) azalma görüldü. Uyku apnesi hastalarının yüzde 40'ının hayatında bir kez kendi kullandıkları araçlarla trafik kazası geçirdiklerini tespit ettik. Yine bu hastalığa yakalanlarda işitme kaybı oluştuğu görüldü" dedi. Türkiye ve dünyada yapılan araştırmalara göre kalp ve damar hastalarında uyku apnesi görülme riskinin arttığına dikkat çeken Dr. Uçar, "Uyku apnesi olanların trafik kazası geçirme riski 6 kat daha fazla. Ancak, bu hastalık çok kolay tedavi edilebiliyor. Uykudayken kullanılacak çeşitli aparat ve ilaçlarla veya ufak cerrahi müdahalelerle aşılabilecek olan çağımızın hastalığı uyku apnesini halkımız hafife alıyor" diye konuştu.

  5. #64
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Tansiyonu çift kol ve bacaktan ölçün

    Gazeteport/02.02.2009

    ADANA - Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji ve Hipertansiyon Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Sağlıker, doğru sonuç alabilmek için tansiyonun çift kol ve bacaktan ölçülmesi gerektiğini bildirdi.

    Prof. Dr. Yahya Sağlıker, hipertansiyonun dünya ve Türkiye'de hızla artış gösterdiğini, buna rağmen belirtiler hafife alındığından, yüzlerce hastanın hipertansiyonu olduğunu bilmeden yaşadığını söyledi.

    Sağlıker, böbrek ve kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığı beraberinde getiren yüksek tansiyonunun kontrol altında tutulması için belirli aralıklarla ölçülmesi gerektiğini, bunun için en uygun zaman diliminin her hafta salı ve cuma günleri olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

    ''Tansiyon, atardamarlardaki kan basıncının göstergesidir. Damarlarda kanın rahat dolaşabilmesi için belirli bir basıncın olması gerekir. Bu basıncın düşük ya da yüksek olması tansiyonla ifade edilir. Çok düşük tansiyon da yüksek tansiyon da tehlikelidir. Tansiyonun normal değerleri küçük tansiyonda 8, büyük tansiyonda 12'dir. Bunun çok altı ya da üstünde çıkan değerler tedaviyi gerektirir.''

    Sağlıker, ''hastaneler de dahil, tansiyona hep tek koldan, daha çok da kalbe yakın olduğu düşüncesiyle sol koldan bakıldığını'' belirterek, ''Oysa, bu tamamen yanlış. Tansiyon tek koldan ölçülecekse sağ olmuş, sol olmuş fark etmez. Ancak, en doğru yöntem her iki kol ile bacaktan ölçülmesidir'' dedi.

    ''İki kol ile bacaklardaki tansiyon arasında 3-4 değerin üzerindeki farkın kalp ya da damarlarda rahatsızlık olduğunu gösterdiğine'' dikkati çeken Sağlıker, şöyle devam etti:

    ''İki kol ile bacaklardaki tansiyon ölçümünde kollarda yüksek, bacaklarda düşük çıkıyorsa ciddi bir kalp rahatsızlığının habercisidir.

    Tansiyon, bacaklarda yüksek, kollarda düşük çıkıyorsa bu da kalbin büyük damarında darlık olduğunu gösterir. Buna biz şah damarı da diyoruz. Bu darlık öldürücü sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle kol ve bacaklardaki tansiyon farkı 3-4 puan ve üzeri çıkıyorsa mutlaka tedavi yoluna gidilmeli.''

    Sağlıker, herhangi bir göz rahatsızlığı olmamasına rağmen ışığa karşı hassasiyetin de yüksek tansiyon olduğunu gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:

    ''Tansiyon insan vücudunun kara kutusudur. Başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın habercisi olan tansiyon yaş farkı da gözetmeksizin herkeste görülebiliyor. Bu nedenle sağlıklı olduğunu düşünen bireyler de belirli aralıklarla tansiyonunu kontrol ettirmeli.'' (AA)

  6. #65
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Ağız kokunuzu tanıyın!

    (ANKA)/02.02.2009

    İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Dentistanbul Diş Hastanesi Cerrahi ve Periodontoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Korkud Demirel, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de oldukça yaygın olarak karşılaşılan bir sorun olan ağız kokusunun sosyal ve kültürel nedenlerle üzerinde fazla konuşulmadığını ifade ederek, " Ağız kokusu birden fazla nedenden kaynaklanabilir. Ancak yine de kaynağını öncelikle ağzın içinde aramak gerekir. Bu önemli sorun, hatta ciddi hastalıkların da habercisi olabilir" dedi.

    Prof. Dr. Demirel, batılı toplumlarda ağız kokusu ile karşılaşma sıklığının yüzde 10 ile yüzde 50 arasında değiştiğini kaydederek, " Farklı kültürlerde ağız kokusu farklı algılanmakta, bazı toplumlarda normal olarak nitelendirilen kokular bir başka toplumda rahatsız edici olabilmektedir. Ağız kokusu bireyin toplum içerisindeki konumunu etkilemekte ve çoğunlukla da tedavi edilmektense bastırılmaya çalışılmaktadır" dedi.

    Prof. Dr. Demirel, Türkiye'nin ilk ve tek Diş Hastanesi Dentistanbul'un toplumda büyük bir sorun olan ağız kokusu ile mücadeleyi başlatarak Dentistanbul Halitosis Ağız Kokusu Tedavi Merkezi'ni hizmete açtığını belirterek " Ağız kokusu sosyal yaşamda bireylere çok sıkıntılı anlar yaşatabilmekte ve genellikle tedavi edilmektense bastırılmaya çalışılmaktadır. Halbuki ağız kokusunun tedavisi diş hekimi yardımı ile sanıldığından kolaydır" diye konuştu.

    "KOKUYU ÇÖZMEK İÇİN DEĞİL BASTIRMAK İÇİN DAHA FAZLA PARA HARCANIYOR"

    Prof. Demirel, kokuyu bastırmak için kullanılan çok miktarda ürün nedeniyle ilaç, kozmetik ve çiklet sektöründe büyük harcamaların yapıldığına dikkat çekerek, "Kokunun bastırılması geçici bir çözümdür. Kokunun kaynağı tedavi edilmediği için de kişiler bu sorundan bir türlü kurtulamıyorlar" diye konuştu.

    Ağız kokusu olan bireylerin bu sorunlarının farkında bile olmayabileceğini hatırlatan Demirel, "Bireylerin kokuyu kendi kendilerine değerlendirmeleri ise neredeyse imkansızdır. Hatta en yakınları, aile çevreleri bile birbirlerinin ağız kokularını algılamayabilir, kokuyu kanıksamış olabilirler. Bu nedenlerle ağız kokusunun varlığının belirlenmesi çok güç olabilir ve profesyonel desteğe gereksinim duyulabilir. Konu hakkında bilgili hekimler ve ağız kokusunu ölçen cihazlar ağız kokusunu tarafsız olarak değerlendirebilmektedirler" diye konuştu.

    "CİDDİ HASTALIKLARIN HABERCİSİ DE OLABİLİRLER"

    Ağız kokusunun kaynağı hakkında Prof. Demirel şu bilgileri verdi: "Kokular kaynağına göre, ağız içerisinden alan kokular, nefes ve solunum yollarından gelen kokular ve sindirim sisteminden gelen kokular olarak ayırabilmekteyiz. Sindirim sisteminden gelen kokular sanılandan olduça azdır ve çoğunlukla mideden gaz kaçırıldığında ortaya çıkar. Bazı reflü olgularında ağız kokusuna rastlanmaktadır. Nefes ve solunum yollarından kaynaklanan kokular ise tüm ağız kokularının yaklaşık yüzde 10' u kadardır ve bazı ciddi hastalıkların habercisi veya onların sonucu olarak ortaya çıkarlar. Şeker hastalığı bu hastalıklar arasında ilk akla gelenler arasındadır. Solunum yollarındaki kronik enfeksiyonlar ve bademcik taşları gibi faktörler de nefesin kokmasına neden olabilmektedir."

    "NORMAL AĞIZ KOKUSU İLE KARIŞTIRMAMAK LAZIM"

    Sabah yataktan kalkar kalkmaz hissedilen ağız kokusunun ağzın uyku sırasında uzun süre kapalı kalması ve yatarken dişlerin fırçalanmamasına bağlı olduğunu hatırlatan Prof. Demirel, bunun gerçek ağız kokusu olarak değerlendirilmediğini söyledi. Prof. Dr. Demirel, "Bu tür kokular birşey yemek ve içmek ile kısa zamanda ortadan kalkmaktadır. Aynı şekilde sarımsak, soğan gibi kokulu yiyecekleri, kahve gibi içecekleri ve sigarayı ağız kokusu nedeni olarak ele almak çok doğru değildir çünkü bu maddelerin kokusu tipik ağız kokusu olmaktan uzaktır ve tüketilmedikleri zaman sorun yaratmamaktadırlar. Ancak bu kokular sanıldığı gibi kolaylıkla uzaklaştırılamamakta ve karşı tarafı fazlası ile rahatsız etmektedir. Sakız çiğnemek, koku bastırıcı şekerler kullanmak ise çözüm getirmekten uzaktır" dedi.

    "NEDENLERİ AĞIZ İÇİNDE ARAMALI"

    Prof. Demirel, ağız kokularının en sık karşılaşılan nedenini yine ağız içerisinde aramak gerektiğinin altını çizerek şu noktaları hatırlattı: "Bu kokuların en önemli sebebi aksayan ağız bakımıdır. Yetersiz ağız temizliği diş çürümelerine ve dişeti hastalıklarına neden olan mikroorganizmaların birikmesine yol açmakta ve dil üzerinde bu bakterilerin tabakalar oluşturmasına imkan sağlamaktadır. Dil sırtı yüzeyindeki girintiler yüzünden mikroorganizmaların birikmesine elverişli bir ortam oluşturduğu için ağız kokusu açısından da özel bir önem taşımaktadır. Dil sırtında oluşan bu tabakalar içerisinde bulunan bazı bakteriler gıda artıklarının da katkısı ile çürük yumurta veya gıda bozulması benzeri kokuların ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Bu bakteriler ağızın çalkalanması veya sadece dişlerin fırçalanması ile uzaklaştırılamadığı için kokusu kalıcı olmaktadır. Aynı şekilde temizlenmeyen diş araları, iltihaplı dişeti cepleri bakteriler için kötü kokuları üretebilecekleri elverişli ortamlardır. Diğer taraftan ağız kuruluğu, uzun süreli açlık, ağız içerisindeki hastalıklar, iltihaplar kötü kokunun kaynağı olabilirler. Dişler arasına sıkışıp kalmış gıdalar, kötü yapılmış protezler, köprülerin altına kaçan gıda artıkları, dişeti kanamaları ağız kokusunun diğer nedenleri arasında sayılabilmektedir."

    "AĞIZ KOKUSU ÖLÇÜMÜ RAHATLIKLA YAPILABİLİR"

    Ağız kokusunun tedavi edilebilmesi için önce kokunun kaynağının doğru belirlenmesi ve bu nedenin ortadan kaldırılmasının gerektiğini söyleyen Prof.Dr Korkud Demirel, "Bazı merkezlerde ağız kokusunun ölçülmesi yolu ile teşhisi daha objektif olarak yapılabilmektedir. Ağız içi kaynaklı kokularda tedavi çoğunlukla ağız içerisindeki gıda takılmalarının ortadan kaldırılması, iltihapların ve çürüklerin temizlenmesi, ve ağız içi bakteri sayısının ağız bakımı yöntemleri ile azaltılmasından oluşmaktadır. Bu tedavi planları kişiye özel hazırlanmalı ve o bireyin gereksinimlerine göre şekillendirilmelidir. Diş hekimin tüm bu tedavileri bir taraftan gerçekleştiriken diğer taraftan da ağız bakımı eğitimi ve uygulamaları ile kokunun tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Sadece diş fırçası kullanımı ağız bakımı için yeterli olmamakta, bakterilerden ve oluşturdukları olumsuzluklardan kurtulabilmek için diş ipi, köprü altı ipi ve dil kazıyıcısı kullanılması gerekmektedir. Gerekli olduğu takdirde antibakteriyel ağız gargaralarının kullanımı da faydalı olmaktadır" dedi.

    (ANKA)

  7. #66
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Soğuk algınlığı için ev çareleri

    Bugun/03 Şubat 2009

    Hastalığı hafif atlatmak için 4 önemli kural.

    Soğuk algınlığı hepimizin yenik düştüğü kronik bir rahatsızlık ve ne yazık ki birden etki edebilecek mucizevi bir tedavi şekli yok. Dr. Atilla Şengör, bu rahatsızlığı daha konforlu geçirip, yakınlarımıza bulaştırmamak için 'ev çareleri' listesi verdi...

    Etiler Memorial Tıp Merkezi KBB Bölümü'nden Op. Dr. Atilla Şengör, soğuk algınlığında önce nezle-grip virüsleri nedeniyle kırgınlıkla birlikte burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma ve hatta öksürme başladığını belirtti. Şengör "Ne yazık ki soğuk algınlığına birden etki edebilecek mucizevi bir tedavi şekli yoktur. Bakteri enfeksiyonlarında etkili olan antibiyotikler ise bu virüslere etki etmezler. Böylece burnumuzu çeker dururuz, soğuk algınlığı için birkaç hap alırız ve belirtilerin geçmesini bekleriz" dedi. Dr. Şengör soğuk algınlığından korunmanın yollarını aktardı:

    ÖNERiLER

    "Stres bağışıklık sistemini zayıflatarak kolay nezle-grip olmamıza neden olabilir. Her türlü stresten uzak durmaya çalışmak bu açıdan da önemlidir.

    Olumlu düşünün

    Olumlu düşünmek çok önemlidir; yapılan çalışmalar hayata olumlu bakan insanlarda bağışıklık sisteminin daha iyi çalıştığını göstermektedir. Vücudumuzun dirençli ve dayanıklı olduğunu düşünmek iyileşmeyi kolaylaştırabilir.

    Kendinizi sıcak tutun

    Bu durumda aşırı terlemeye yol açmadıkça, vücudun bağışıklık sistemi enerjisini infeksiyona karşı savaşta kullanmak için odaklayabilir.

    Hafif yürüyüş yapın

    Bu şekilde kan dolaşımını arttırılarak infeksiyon bölgesine akyuvarların gelmesine katkıda bulunulur.

    Beslenmeye dikkat

    Soğuk algınlığı sırasında infeksiyona karşı önlem almaya çalışan vücudun metabolizması, hazmı zor gıdalarla yorulmamalıdır. Az yağlı gıdalar, et ve süt ürünleri, taze meyve ve sebzeler yenmelidir.

    YETERLi ViTAMiN ALIN

    Öksürük, hapşırma ve diğer belirtilerin azalmasını sağladığına eskiden beri inanılmaktadır. Yüksek doz C vitamini doktor gözetiminde, kısa süreyle kullanılabilir. Fakat sıvı alımını da artırmak açısından portakal, mandalina, kivi ve greyfurt gibi C vitamininden zengin meyvelerin suları içilebilir.

    Tuzlu su ile burnunuzu temizleyin:

    Burun içindeki ödemin azalmasına ve burun tıkanıklığında azalmaya yardımcı olur. Ayrıca mikropların mekanik olarak temizlenmesini sağlar.

    Çevrenize bulaşmasını önleyin

    1- Ellerinizi yıkayın. Ellerin yıkanması mikropların uzaklaştırılmasında oldukça önemlidir. Sabun ve akan sıcak su ile nezle virüsleri el ve parmak cildinden temizlenir. Sabun ve deterjanlar nezle virüsünü etkilemezler; virüsler yıkama ile mekanik olarak ortamdan uzaklaştırılırlar.

    2- Fincan veya bardakları paylaşmayın. Tek kullanımlık kağıt bardaklar, özellikle okul ve iş yerlerinde mikropların yayılımını önlemede başarılıdır.

    3- Kağıt mendil kullanın. Kağıt mendile sümkürerek çöpe atmak en iyisidir. Burun akıntısı burundan temizlenir.

    4- Gözlere, burun ve ağza dokunmayın. Nezle olan biriyle temas ettiyseniz, asla gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza elinizi sürmeyiniz. Böylece mikroplar bu bölgelerden size bulaşamaz. Çocuğunuza sık el yıkamasını öğütleyiniz.

    5-Kağıt havlu kullanın. Mutfak veya diğer yerlerde, özellikle nezle olunduğunda pamuklu havlu yerine kağıt havlu tercih edilmelidir.

    6- Oyuncakları temiz tutun. Oyuncaklar mikropları barındırabilirler. Oyuncaklar düzenli olarak sıcak, sabunlu suyla yıkanmalıdır.

    7- Başka yöne hapşırın. Diğerlerinden uzağa veya mendile hapşırılması önemlidir. Ağzınızı elleriniz ile kapadıysanız, sonrasında mutlaka elinizi yıkayınız.

    8- Bulunduğunuz ortamı havalandırın. Mikroplar durağan havada asılı kalırlar. Pencereler açıldığında temizlenirler. Ayrıca oda nemlendirilmelidir.

    9- Mikropları temizleyin. Mikroplar üç saate kadar, kapı kollarında, trabzanlarda, ışık düğmelerinde, telefon, uzaktan kumanda gibi sıkça dokunulan yüzeylerde yaşayabilirler.

  8. #67
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Sindirimi zor 10 yiyecek!

    Milliyet/03.02.2009

    Çikolata

    Bu lezzetin ardından ortaya çıkan kötü sonuçların çoğu sadece çikolata yemekten kaynaklanmaz. Çikolatayı aşırı tüketmekten kaynaklanır. Klasik tarifte bir küçük browni muhtemelen kabul edilebilir; ama üç browni kabul edilemez. Gastro-esophageal reflü hastalığından (GERD) şikayeti olanlar çok küçük bir porsiyon çikolatada bile problem yaşayabilir.

    Kızarmış tavuk parçaları

    Bir yiyeceği, aldığınız bir sosa buladığınız ve yoğun bir biçimde kızarttığınız vakit, o yiyeceği midede seıt bir kıvama dönüştürmüş olursunuz. Kızarmış yiyecekler kaçınılmaz olarak yağlıdır ve yağ içeriği yüksektir. Bu iki özellik de mide için sorundur. Uzmanlara göre, iltihaplı bağırsak hastalığından şikayetçi iseniz yağlı yiyecekler özellikle problem yaratır ve mide bulantısı ile ishale neden olabilir. Daha sağlıklı bir yemek elde etmek için dondurulmuş tavuk göğüsleri üzerinde kendi ekmek kırıntılarınızı kullanın.

    Çiğ soğan

    Soğan ve sarımsak, pırasa ve arpacık soğanı gibi gıdalar (kalbi koaıyucu etkilerine karşın) mide ağnsına neden olurlar. Bu gıdaları pişirmek problem yaratan bileşenlerin kimilerini etkisiz hale getiriyor gibi görünür. Fakat pişirerek aynı zamanda vücuda yararlı maddeleri de etkisiz hale getirirsiniz. Bu nedenle diyetisyen Mary Ryan, hem pişmiş hem de çiğ soğanı bir arada kullanmanızı öneriyor.

    Şekersiz sakız

    Sorbitol (şeker, sakız, şekerleme ve diyet çikolatalarda bulunan içerik malzemesi) midede gaza neden olabilir. Sorun yaratan, şeker yerini tutacak maddelerden daha az kullanan şekersiz ürünleri görmek için almadan önce etiketini kontrol edin. Çoğu insan iki ya da üç gramı sorun yaşamadan tüketebilir fakat 10 ya da daha fazla gram içeren bir ürünü sindirmek şüphesiz zor olacaktır.

    Narenciye suları

    Her sabah portakol suyu içmek oldukça faydalı görünebilir Ancak bu türden asitli içecekler yemek borusunu tahriş edebilir. Midede asit reflüsü hissi yaratsa da bu sadece bir tahriştir. Midede, içeceğin ekstra asidi başka problemlere neden olabilir. Eğer sabah kalkar kalkmaz hiçbir şey yememişseniz mideniz zaten asitle doludur ve ekstra asit eklemeniz midenizin ağrımasına neden olur. Yüksek früktozlu mısır şurubu ile tatlandırılmış limonata içiyorsanız dikkatli olun, çünkü yüksek miktardaki şeker istilası ishale neden olur.

    Dondurma

    Laktoza karşı toleransının olup olmadığını test eünek için büyük bir kase dondunna ile oturmaktan daha hızlı bir yol yokaır. Şişkinlik, kramp ve gaz açık mesajlardır. Böylelikle sisteminiz bu tür zengin süt ürünlerinden uzak durmanızı size anlatmaya çalışır. Eğer durum böyleyse, tek çare laktoz içermeyen dondurulmuş yiyeceklere (soya ya da pirinç sütünden yapılanlar gibi) geçmektir. Fakat laktoza karşı toleranssız olmasanız bile yarım litrelik bir dondurmayı bir defada yemek midenizde problemler yaratacaktır. Bunun nedeni sindirilmeden önce tüm yağların ve yağ artıklarının midede diğer yiyeceklerden daha uzun süre kalmasıdır.

    Patates püresi

    Bir kase kremalı patates püresinden daha masum görünemez hiçbir şey. Her şeyden önce, patates ezmesinin sözde 'uygun yiyecekler' listesinde en üst sıralara yakın olmasının nedeni budur. "Eğer laktoz toleransı olmayan biriyseniz, bu patateste hiçbir uygunluk göremezsiniz; çünkü çoğu süt ve hatta yoğun krema ile doludur. Patates püresinin yan etkilerini ortadan kaldırmak için evde laktoz içermeyen tam yağlı süt kullanarak yapabilirsiniz.

    Baharatlı yiyecekler

    Biberler yiyeceğe muhteşem bir baharat tadı katsa da, mideye inerken yemek borusunu tahriş edebilir. Sonuç: yedikten sonra hoş olmayan bir mide ağ rısı. Uzmanlar, "Sıcaklığı ekşi krema ekleyerek dindinneye çalışsanız bile hala tüm baharatı yemiş olursunuz ve aynı ölçüde yemek borusunda tahriş olur" diye uyarıda bulunuyor. Bu yüzden baharatı çok yağlı krema ile maskelemek yerine, eğer rutin olarak etkilerden şikayetçiyseniz daha makul versiyonlarda tüketmeyi deneyin

    Fasulyeler

    Fasulyenin gastrik rahatsızlıklara neden olduğuna dair kötü bir ünleri vardır. Bunun bir kısmı da doğrudur. Fasulyeleri parçalamak için gerekli enzim sadece mide bakterilerimizde bulunur. Ve düzenli olarak fasulye yemezseniz bunları rahat bir biçimde sindirmek için gerekli enzimlere yeterli derecede sahip olamazsınız. Sonuç, tabii ki, gaz ve şişkinliktir. Fasulyeleri sulu pişirmek işe yarayabilir. (Ekstra sıvı, fasulyelerin içerdiği liften çok miktarda sindirmenize yardımcı olacaktır ve ekstra pişimıe süresi fasulyeleri yemeden önce bile parçalamaya başlayacaktır.) Fasulyeleri diyetinize kademeli olarak dahil etmek, sindirmeniz için gerekli enzimleri oluşturmanıza yardım edecektir.

    Brokoli ve çiğ lahana

    Bu lif ve besin zengini sebzeler oldukça sağlıklıdır; ancak midede gaz yapıcı yiyeceklerden olduklan çok iyi bilinmektedir. Neyse ki, çözüm basittir. "Onları pişirmek ya da en azından kabuğunu soyarak hafifçe kaynatmak gaza neden olan sülfür bileşenlerini etkisiz hale getirecektir"

  9. #68
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Depresyona karşı yeşil kür

    Yeşil sebzelerin depresyona iyi geldiğini biliyor muydunuz?

    04.02.2009/Milliyet

    İşte İbrahim Adnan Saraçoğlu'ndan depresyona özel kürler;

    Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

    Değerli okuyucu, ıspanak deyince akla hemen demir gelmektedir. Ispanağı, demir deposu olarak bilenlerin bu bilgilerini kesin olarak değiştirmeleri gerekir. Hemen belirtmekte fayda görüyorum, ıspanak suyu içerek veya ıspanak yemeğini sıkça tüketerek demir eksikliklerini gidereceklerini zannedenler veya demir eksikliklerini bu yolla takviye edeceklerini düşünenler kesinlikle yanılırlar. Çünkü ıspanak sanıldığı kadar demir bakımından zengin olmadığı gibi, demirin bağırsaklarda emilmesine de engel olmaktadır.
    Bazı kimseler demir eksikliğine karşı ilaç alırken, takviye olsun diye veya daha çabuk demir eksikliklerini kapatabilmek için ıspanak yemeyi yer veya ıspanak suyu içerler ki bu tamamen yanlıştır çünkü bu şekilde aldıkları demir ilacının bağırsaklarda emilmesini de büyük oranda engellemiş olurlar.
    Çizgi film kahramanı Temel Reis’in ıspanak yedikten sonra güç kazanmasının arkasında yatan gerçek, ıspanağın zengin bir protein deposu olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü, ıspanak bilinen sebzeler içerisinde protein bakımından en zengin sebzelerin başında gelmektedir.
    Söz demirden açılmışken hemen belirtmekte çok büyük fayda görüyorum, hamilelik dönemlerinde demir eksikliği çeken anne adaylarının, dünyaya getirdikleri çocukları ileri yaşlarında çok büyük bir olasılıkla (yüzde 85 - yüzde 90) yüksek tansiyon hastası olmaktadırlar. Bu nedenle hamilelerin özellikle beşinci aya kadar demir eksikliği çekmemeye özen göstermeleri, dünyaya getirecekleri çocuklarının ileri yaşta yüksek tansiyon hastalığına yakalanmamaları için çok mühimdir. Demir takviyesi için ilaç alan anne adaylarının da çay, kahve ve kola türü içeceklerde mutlaka ölçülü olmalarını öneririm. Gerek çay, gerek kahve ve gerekse de kola türü içecekler demirin vücudumuz tarafından hem emilmesini hem de demirin normalden daha fazla vücudumuzdan atılmasına neden olmaktadırlar.

    Karışımlar önemlidir

    Birçok sebze ve salata türü bitkilerde (brokoli, patates, patlıcan, beyaz lahana, kereviz, maydanoz gibi...) antidepresan özellik taşıyan birçok biyoaktif madde vardır. Bu bitkilerin karışımları önemlidir. Bunların tek başlarına etkileri yeterli olamamaktadır. Ancak, bu karışımda ıspanak ana bitkiyi teşkil etmektedir. Ispanakta, antidepresan özelliği olan çok önemli etkin maddeler olmasına rağmen, ne yazık ki vücudumuz tarafından alınımları yeterli düzeyde olmamaktadır. Ispanağın içerdiği antidepresan maddelerin vücudumuz tarafından emilebilmeleri mutlaka ikinci bir sebzenin karıştırılmasıyla mümkündür. Bunlardan en önemlisi maydanoz ve tere otudur. Tere otuna kısaca tere denilmektedir. Ispanak-maydanoz ve ıspanak-tere otu ikili karşım kürleri depresyon hastaları için bulunmaz bir nimettir. Bu ikili kürlerin en önemli özelliği antidepresan ilaçların gösterdiği yan tesirlerin hiçbirini göstermemesidir.

    GÜNÜN KÜRÜ

    Depresyon ve anksiyeteye karşı

    Kullanacağınız tere otu ve maydanozun sararmamış olmasına dikkat ediniz. Sararmış olanları kullanmayınız.
    Kullanılacak olan bitkiler maydanoz, ıspanak ve tere otudur.
    Kısaca: Sabah: (maydanoz + ıspanak) karışımı uygulanır.
    Akşam: (tere otu + ıspanak) karışımı uygulanır.
    Saplarıyla birlikte 5-6 yaprak ıspanak ve 10-12 tane maydanoz saplı olarak kaynamakta olan yarım litre suya atılır ve ağzı kapalı olarak hafif ateşte üç dakika yavaş yavaş kaynatılır. Soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra suyu içilir. Her gün sabah taze olarak hazırlanır. Aynı günün akşamı ise ıspanak ile tere otu karışımı hazırlanır. Kaynamakta olan yarım litre suyun içerisine 5-6 adet saplarıyla birlikte ıspanak ve 9-10 tane tere otu (saplarıyla beraber) atılır ve ağzı kapalı olarak hafif ateşte üç dakika kaynatılır. Soğuduktan sonra suyu içilir. Sabah ve akşam için ayrı ayrı hazırlanan bu karışımlar bir hafta boyunca her gün uygulanır. Bir hafta her gün uygulandıktan sonra ikinci haftada iki güne bir uygulanırken üçüncü haftada üç günde bir uygulanır. Ondan sonraki haftalarda haftada bir olmak üzre iki ay boyunca uygulanır ve kür tamamlanmış olur. İhtiyaca göre bu kür altı ayda bir tekrarlanabilir. Her iki karışım da yemekten yarım saat önce veya yemekten en az bir saat sonra içilir.

    Anahtar madde

    Ispanağa özgü olan spinacetin maddesi, anahtar maddeyi oluşturmaktadır. Tabiatta sadece birkaç bitkide bir arada bulunan spinacetin ve calsequestrin maddeleri ıspanağa antidepresan olarak en önemli ayrıcalığı kazandırmaktadır. Güneşin az olduğu mevsimlerde yetiştirilen ıspanak yüksek oranda nitrat içerir. Ispanağın içerdiği nitratı yaklaşık yüzde 70 oranında azaltmak isterseniz bir-iki dakika kaynar suyun içinde haşlayıp daha sonra soğuk suyun altında kısa bir müddet şoklayınız. Böylece ıspanağın içerdiği yüksek orandaki nitratı uzaklaştırmış olursunuz. Unutmayınız ki, haşlama esnasında bazı faydalı maddeler de nitrat ile beraber haşlama suyuna geçmektedir.

    BİLİYOR MUYDUNUZ?

    ABD’nin onaltıncı başkanı Abraham Lincoln’un bir ifadesini burada hatırlatmak istiyorum. Abraham Lincoln bir dostuna yazdığı mektubunda aynen şu ifadeyi kullanmıştır: “Eğer, benim çektiğim ruhsal sıkıntılarımı dünyada yaşayan tüm insanlara eşit olarak paylaştırmış olsanız, dünyada tek bir mutlu insan bulamazsınız.” Abraham Lincoln’un bu ifadesini bazı psikoanaliz kitaplarında da bulmak mümkündür. Lincoln’un bu ifadesini yıllar önce ilk defa okuduğumda o kadar çok etkilendim ki...
    Bir insanın bu kadar ağır ruhsal sıkıntı ve acı içerisinde yaşaması ve yukarıdaki ifade tarzı beni çok derin etkilemiştir. Acaba, depresyona karşı bitkisel olarak bir yardımcı tedavi olabilir mi, sorusunu kendi kendime sormama neden olmuştur. Depresyon, hâlâ sebeplerinin üzerinde araştırmalar yapılan ve bilim adamlarının merceğinde olan bir araştırma konusudur. Depresyon mutlaka tedavi edilmesi gereken, edilmediği taktirde bizi iş, okul, aile gibi sosyal hayattan ve kendi benliğimizden uzaklaştıracak verimsiz birey ve de verimsiz topluma götürecek bir rahatsızlıktır.


    Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.

  10. #69
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Cep telefonu beyin kanserini tetikliyor

    Bugun/04 Şubat 2009 Çarşamba

    Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Derneği (T-HASAK) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hikmet Pekcan, kanserin genetik özelliklerin yanı sıra çevre koşullarıyla da doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, ''Cep telefonu kullananlarda, kullanılan kulakta ve kullanılan taraftaki beyin bölgesinde kanserin daha sık görüldüğü gözlendi'' dedi.

    Pekcan, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin insan vücudunda bir hücrenin işlev görmeden anormal büyümesi olarak tanımlandığını ifade ederek, ''Anormal büyüme çoğunlukla insanın yapı taşı olan DNA'sıyla ilgilidir. DNA'yı da beslenme alışkanlığı, kilo, tütün ve alkol kullanımı ile çevresel koşullar başta olmak üzere birçok faktör etkilemektedir'' diye konuştu.

    Kanserin, görülme sıklığının giderek artış gösterdiğini ifade eden Pekcan, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, ''2010'da kanserden 15 milyon kişinin yaşamını yitireceğinin ve 20 milyon kişiye kanser tanısı konulacağının öngörüldüğünü'' söyledi. Türkiye'de de aynı tarihlerde yaklaşık 150 bin kişinin kansere yakalanmasının beklendiğini belirten Pekcan, ''Kanserlerin yüzde 35'i beslenme, yüzde 30'u sigara kullanımı ve maruziyeti, yüzde 10-15'i enfeksiyon hastalıkları nedeniyle oluşmaktadır'' dedi.

    Pekcan, erken tanı ile yaşam süresinin uzatılabildiğini hatta tümörün tamamen yok edilebildiğini belirterek, şunları kaydetti:

    ''Erken tanı için düzenli kontrol, kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri gelmektedir. Kişiye yönelik koruyucu önlemler, erken tanı, dengeli- yeterli beslenme, ilaçla koruma, kişisel hijyen, sağlık eğitimi, aile planlaması ve bağışıklamadır. Çevreye yönelik olarak da biyolojik çevreye (mikroplar, yiyecekler, ağaçlar, bitkiler), sosyal çevreye (okullar, askeri birlikler, internet kafeler, kahvehaneler), fiziki çevreye (su, hava kirliliği, atıklar, gürültü, radyasyon, baz istasyonları) yönelik koruyucu önlemler alınmalıdır.''

    -''HORMONLU GIDA VE YANLIŞ GÜBRE KULLANIMI''-

    Pekcan, kanserin genetik yatkınlığın dışında çevresel koşullarla da doğrudan ilgili olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

    ''Kanserlerin oluşmasında en önemli etken çevre kirliliğidir. Hava ve suyun kirletilmesi, toprağın yanlış kullanılması sağlık açısından risk yaratmaktadır. Ekilebilir araziye fabrika inşa edilmesi, atıkların uygun yerlere boşaltılmaması toprağın kirletilmesi verilebilecek en güzel örneklerdir. Mevsim koşulları gözetilmeden sebze-meyve yetiştirildiği için hormonlu gıda ve yanlış gübre kullanımı kansere neden olabilmektedir. Bu gıdaların tüketilmesi halinde de vücuttaki hücreler yer değiştirmektedir. Dolayısıyla, bilinçsiz kullanılan gübre ve böcek öldürücü ilaçlar ile yetiştirilen sebze ve meyvenin kanserojen özelliği ortaya çıkmaktadır.

    Öte yandan ozon tabakasının delinmesi sonucunda güneşin istenmeyen ışınları başta deri kanseri olmak üzere sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Güneşin özellikle dik geldiği saatlerde uzun süre güneş ışınına maruz kalanlarda, yaşamının bir döneminde deri kanserine yakalanma riski artmaktadır. Bunların yanı sıra nüfus artışı, ekonomik gelişmeler, hızlı kentleşme de çevresel faktörlerdir.''

    Baz istasyonlarının kansere etkisiyle ilgili bilim adamlarının farklı görüşlerde olduğunu ve bu alanda bilimsel bir verinin bulunmadığını dile getiren Pekcan, yapılan ön araştırmalarda ''cep telefonu kullanımında, kullanılan kulakta ve kullanılan taraftaki beyinde kanserin daha sık görüldüğünün gözlendiğini'' bildirdi. Pekcan, ''Ayrıca kullanıcılarda, telefonun bedene yakın olduğu yerlerde de kanser görülme riskinin kullanmayanlara oranla yüksek olduğu bulunmuştur'' diye konuştu.

    -''HER İKİ KİŞİDEN BİRİ CEP TELEFONU KULLANIYOR''-

    Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer de elektromanyetik alanlarla kanser arasındaki ilişkinin bilim adamlarının çoğu tarafından kabul edildiğini söyledi. Tuncer, ''Her iki kişiden biri cep telefonu kullanıyor. Bunun yan etkisinden hem kendisi hem de çevresindekiler zarar görüyor'' dedi.

    Murat Tuncer, ABD'de 8-12 yaşları arasındaki çocukların yüzde 46'sının cep telefonu kullanıcısı olduğunu belirterek, ''Cep telefonu kullanımının beyin kanserinin görülme sıklığını 2 kat artırdığını'' kaydetti.

    Kanadalı bilim adamı Dr. Haward W. Fisher de elektro manyetik alanların kesinlikle insan sağlığını olumsuz etkilediğini, bunun çeşitli ülkelerde yapılan kapsamlı araştırmalarla ispatlandığını bildirdi.

    Cep telefonu başta olmak üzere baz istasyonları gibi elektromanyetik alanların ''Beyin kanseri, lösemi riskini artırdığını, genetik yapıya hücrelere zarar verdiğini, kan beyin bariyerini bozduğunu, uyku düzenini etkilediğini, dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye neden olduğunu ve birçok hastalığa zemin hazırladığını'' ifade eden Fisher, bu konuda farkındalığın artırılması gerektiğini bildirdi.

    Yurt dışında çocuklar üzerinde yapılan bir çalışmayı anlatan Fisher, ''Elektromanyetik alanlara maruz kalan çocuklarda, hiperaktivite saptanmasının ardından, bu çocukların etraflarındaki cep telefonu, ışık, fön makinası gibi eşyaların azaltılmasıyla, çocukların sakinleştikleri tespit edildi'' dedi.

    Fisher, yapılan çalışmalar sonucunda, ''Özellikle cep telefonunun en sık kullanıldığı baş bölgesinde beyin tümörlerinin geliştiğini'' ifade ederek, ''En sık baş bölgesinin sol tarafı kullanılıyorsa o bölgede, sağ tarafı kullanılıyorsa o tarafta tümör geliştiği saptandı. 2005'de yapılan bir çalışmada, 2 bin beyin tümörünün cep telefonu kullanımına bağlı olarak geliştiği belirlendi'' diye konuştu.

  11. #70
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 16 madde de sağlık kontrolü

    Tiroide rağmen sağlıklı yaşam rehberi

    Sabah/04.02.2009

    Son derece sinsi ilerleyen, zayıflatan ya da kilo aldıran tiroit, insanı delirtiyor. Prof. Ahmet Sadi Gündoğdu, herhangi bir şikayeti olan herkesin tiroidine baktırması gerektiğini söylüyor

    Tiroit: Zayıflık, şişmanlık ve sinirde saklı hastalık
    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sadi Gündoğdu, tiroitle ilgili soruları yanıtladı:

    * Tiroit deyince akla 'guatr' geliyor. İkisi aynı şey mi?

    Bütün tiroit hastalıkları, halk arasında genel olarak 'guatr' olarak biliniyor. Ama tiroit hastalıkları guatrdan ibaret değildir. Nodüllü guatr, zehirli guatr, zehirsiz guatr gibi farklı nedenleri ve farklı tedavileri olan tiroit hastalıkları var. Guatr, bir iç salgı bezi olan tiroit bezinin büyümesine verilen addır. Tiroit bezinin büyümesinin ve fonksiyonlarının bozulmasının pek çok nedeni var. Ülkemiz açısından en temel neden ise iyot eksikliği! Türkiye tam bir tiroit ülkesi. Avrupa'nın pek çok ülkesinde ve Afrika'da da iyot eksikliği var. İyot, tiroit hormonu sentezinde kullanılıyor.

    BELİRTİLERİ AKIL KARIŞTIRIR

    * İyot nereden alınır?

    İnsanlar iyodu deniz ürünlerinden, sebzelerden, farklı besinlerden ve sudan alıyor. Tiroit hormonlarının yapımının normal düzeyde olması için günlük iyot ihtiyacı kabaca 150 mikrogramdır ki; bunun günlük tüketilen besinlerle zaten alınması gerekir. Normalde İstanbul'da, hatta Türkiye'de iyot eksikliği yüzünden tiroit hastalıklarının bu boyutta olması inanılmaz. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde, bazı sarp dağlık bölgelerde sıkça görülebiliyor. İyot gıdalara ve suya karışmadan gidiyor. Bir de çok tüketilen karalahana, şalgam gibi besinlerin guatr yapıcı etkisi var. Psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar, bazı kimyasal maddeler, bazı mikroplar da tiroit işlevlerini bozabiliyor.

    TEŞHİSİ KOLAY!

    * Tiroit başka hastalıklarla karıştırılıyor mu peki?

    Belirtilerin ve komplikasyonlarının zenginliği; maalesef hastaların yanlış yönlenmesine neden olabiliyor. Adet düzensizliği varsa ve kısırlık sorunu yaşıyorsa hasta mutlaka endokrinoloğa da yönlendirilmelidir. Örneğin hasta; saçı dökülüyor cildiyeye gidiyor, terliyor botoks yaptırıyor, o yönde ilaçlar kullanıyor. Osteoporoz oluyor, nedeni araştırılmadan yanlış tedavi uygulanıyor. Bu tür şikayetler tiroit hastalığı belirtisi de olabileceğinden tiroit fonksiyonları da değerlendirilmelidir.

    * Guatr riski taşıyıp taşımadığımızı nasıl anlayabiliriz?

    Ailede guatr varsa, Türkiye'de guatr çok olan bölgeden geliyorsanız ve belirtiler varsa; bir endokrinoloğa mutlaka başvurmanız gerekir. Teşhisi de kolaydır; muayene ediyor, laboratuvar testleri yapıyor, tiroit hormonlarına bakıyor ve ulturasonografi çekiyoruz. İhmal edilmezse mutlaka yakalanır ve tedavi edilir.

    TİROİT OBEZLERİNİ DİYET ZAYIFLATAMAZ

    * Tiroit hastalıkları, şişmanlık ya da zayıflık nedeni olarak gösterilebilir mi?
    Olabilir. Az çalışan bir tiroit bezi hastada metabolizmayı yavaşlatır ve hastalar daha çabuk kilo alır. Obezlerin en azından 3'te 1'inde tiroit problemi vardır. Uygun tedavi ile bu hastaların metabolizmasını düzenlemek gerekir. Verilen sıradan diyetlerle hasta zayıflayamaz. Tıbbi değerlendirilmesi yapılmadan ve altında yatan nedenler araştırılmadan verilen diyetler her zaman başarısızdır. Tıbbi bilgiden yoksun kişilerin, "Haftada şu kadar kalori alırsan, şu kadar kilo verirsin" demesi hayal kırıklığı anlamına gelir. Diyabet, şeker, metabolik sendrom, böbrek üstü bezi hastalıkları, kortizon salgısı artışı ile seyreden Cushing hastalığı gibi diğer hormonal düzensizliklerin olması da muhtemeldir. Bu hastalıklar tedavi edilmeden kilo vermek olası değildir.

    * Tiroit hastalarında psikolojik problemler görülebilir mi?

    Endokrin hastalıklarının çoğunda psikolojik problemler görüyoruz. Ayrıca gerek önceden mevcut olan fakat tedavi edilmemiş psikiyatrik rahatsızlıklar, gerekse kullanılan ilaçlar nedeniyle tiroit fonksiyonları etkileniyor. Tiroit hastalıklarında, kişide mevcut olan ve gizli olarak bulunan psikolojik problemler ortaya çıkabiliyor. Depresyon, agresif davranış bozuklukları, sinirlilik hali gibi... Çok hormon üretimi ile birlikte olan hipertiroitlerde ani çıkışlar, bağırmalar, çağırmalar, saldırganlık hali olabilir. Hipotirotlerde içine kapanma ve depresyon hali oluyor. Hormonal durumu düzeltmek, yani tiroit hastalığını tedavi etmek zaten bu psikolojik durumu da olumlu etkiliyor.

+ Konuyu Yanıtla
7 / 25 Sayfa İlkİlk 1234567891011121314151617 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

karında gaz olmsının sebeplwr

https:www.hukuki.netshowthread.php4621-Madde-Madde-Saglik-Kontrolupage24

innersilence tablet prospektus

dusuktansiyonda nar suyu zararlimi

kapak zararmi.ru

scabies kakta olur mu

kedi güvesi sokması nasıl

kavun safra kesesi polibine zatarlimi

piercing yüz felci geçirmeye sebep olur mu

Forum

Benzer Konular :

  1. [YARGITAY HUKUK DAIRESI KARARI] Boşanma davalarında tazminat Medeni Kanun madde 4 ve Borçlar Kanunu madde 50 ve 51 gereğince belirlenmelidir
    YARGITAY 2. Hukuk Dairesi 2021/879 E., 2021/2390 K. MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma ...
    Yazan: Av.Feyz Pazarbaşı Forum: Aile hukuku mevzuatı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 16-04-2021, 21:55:07
  2. 25.madde den çıkarıldım fakat yerel mahkeme geçerli (18 .madde) diyerek işe iade davamı red etti....
    Merhaba,Kolay gelsin... 31 mayıs 2012 tarihinde Özel bir Bankada çalışırken 25/II-e bendinden iş akdimi fesh ettiler...Önce yerel mahkeme...
    Yazan: gokmen.peker Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 01-05-2014, 19:57:56
  3. Sağlık Yeteneği Yönetmeliği Madde 42 F-8 Hakkında
    TSK SYY madde 42/A F-8 kapsamına giren bir rahatsızlık uçucu sınıfa mensup personel için görevini yapmasına engel teşkil eder mi? SYY "Açıklamalar...
    Yazan: sniper13th Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 16-09-2013, 00:20:25
  4. TSK sağlık yönetmeliği 42.madde hakkında
    merhaba nişanlım şu an askerde 3.ayını bitirdi hastanede senkop(vazovagal senkop) tanısı konuldu. madde 42 - a) 1. sebebi bulunamayan ve organik...
    Yazan: halide26 Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 03-03-2011, 12:30:11
  5. Köy Kanunu Madde 13 ve Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliği Madde 15 Hakkında
    442 sayılı Köy Kanunu Ek Madde 13 - Köy tüzelkişiliği adına, köy yerleşme planına göre en çok 2000 m² olmak üzere tescil edilen parseller köyde...
    Yazan: jackal Forum: Gayrimenkul Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 22-10-2008, 13:47:34

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.