8 Mart ülkemizde de olduğu gibi, dünyanın pek çok ülkesinde, kadınların hak ve eşitlik arayışında oldukları ve kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sorunlarına dikkat çektikleri, biraraya geldikleri bir gün olarak tarif edilmekte. Kanımca zorluklar, haksızlıklar sadece kadınlara ait olan bir durum değil, insanların tümünü kapsayan bir durumdur. Ancak kadınların bu konuda ne gibi zorlukları aşmaları gerektiği de görmezden gelinecek bir konu değildir.
O derece kırılgan, duygusal, nazik, hassas olan kadınların herkesi şaşırtacak kadar dikkati çeken sabırları, zorluklar karşısında gösterdikleri metanetleri de onların güçlerini ortaya koymaktadır.
Tüm dünyadaki kadınların bu gününü yürekten kutluyorum.
BURSA - Tanpınar'ın memleketinde şimdi kitap zamanı. TÜYAP Bursa Fuarcılık ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle bu yıl beşincisi düzenlenen Bursa Kitap Fuarı, Tüyap Bursa Uluslararası Kongre Merkezi'nde başladı. 11 Mart'a kadar devam edecek fuara bu yıl yaklaşık 200 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılıyor. Girişin bedava olduğu fuarda konferans, söyleşi, panel, şiir dinletisi ve okuma saati gibi 75 etkinliğin düzenleneceği fUarda 150 yazar, sanatçı, bilim adamı, gazeteci ve politikacı konuşmacı olarak yer alacak. Yaklaşık 500 yazar ise okurlarıyla buluşup, kitaplarını imzalayacak.
Dokuz günlük sürecek 5. Bursa Kitap Fuarı'nda çocuk okurlar da kendilerine uygun etkinlikler bulabilecek. Fuar süresince TÜYAP Çocuk Kulübü bünyesinde çizgi film gösterimi, okuma saati, Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından Masal Okuma-Canlandırma, söyleşi ve atölye çalışması gibi 20'ye yakın çocuk etkinliği düzenlenecek. Çocuklar Gülten Dayıoğlu, Nur İçözü, Yalvaç Ural ve Bilgin Adalı'nın katılacağı etkinliklerde yazarlarla söyleşme imkânı bulacak.
Ayrıca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çeşitli etkinliklerle fuarda kutlanacak. Yazarlar Sendikası, Dünya Emekçi Kadınlar Günü bildirisini Melisa Gürpınar'ın katılımıyla okuyacak, ardından kadın şairlerin şiir dinletisi olacak. TÜYAP tarafından düzenlenen 'Kadın Gazeteciler Gözüyle 8 Mart' etkinliğide Zeynep Oral, Ayşe Karabat ve Radikal'in dış haberler editörü Ceyda Karan katılacak. 8 Mart'ın diğer etkinliği ise Server Tanilli'nin katılımıyla gerçekleşecek olan 'Kadınlık Sorunu Nasıl Tanımlanmalı' başlıklı söyleşi olacak.
Fuarda Salih Memecan'ın çizimlerinden oluşan 'Sizinkiler', Rıfat Ilgaz'ın yaşamöyküsünü anlattığı romanı 'Sarı Yazma'da adı geçen kişi ve yerlerin fotoğraflarından oluşan 'Sarı Yazma', 'Zaman Fotoğrafları 2006' ve Bursa Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in objektifinden Türkçenin yozlaştırılmasına örnek oluşturan işyeri tabelalarından oluşan 'Dilimiz Kimliğimizdir' sergileri de görülebilir. İnternet: www.bursakitapfuari.com (Kültür Sanat)
Dünya genelinde hemen herkesin paylaştığı ortak sorunları, yılda bir gün önemli bir yoğunlukta dile getirerek gündemde tutmaya çalışmak, artık geçtiğimiz yüzyılda denenmiş safça bir iyimserlik olarak düşünülmelidir.
Nitekim 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü de, üzerine yüklenilen onca tarihsel acılara, kadınların karşılaştığı adeta evrenselleşmiş haksızlıklara karşın, sıradan eylemlerle geçiştirilmiş; isyan duyguları, boş vaatler, politik nutuklar ve yüzeysel erkek düşmanlığıyla güçsüzleştirilmiş, her toplumda kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik hâlâ farklı boyutlarda dipdiri dururken, bu günün takvim yaprağındaki özellikli yeri, nedense yıpratılmıştır.
Günümüzde bunun neden böyle olduğunu kavrayabilmek için, farklı cinslerin daha fazla birbirine karşıt konumda durmaları ve bir alan paylaşımına girmeleri gerekmiyor. Maruz kalınan küresel dış etkenler yeterince uyarıcı. Dünya nüfusunun önemli bir bölümü, rüzgârın önüne kattığı kuru yapraklar gibi sonsuz bir tüketim fırtınasında savrulurken, bir tür şiddetten nasibini almış ve yeterince sersemletilmiş oluyor işin başında. Çağının iletişim olanaklarıyla istenilen ölçüde yönlendirilmeleri de cabası. İnsanlar gerçek sorunlarla yüzleşmeye yorgun ve yenik başlıyorlar zaten.
Bu durumda 21. yüzyılın baskın gerçeklerini geniş ölçekli bir açıdan izlemek gerekiyor ki, kadın hakları, erkeklerin genlerinde mi, yoksa büyük odakların karar odalarında mı kilitli kalmış, onu iyice anlayabilelim.
Tek kutuplu dünyada “biz ve öteki” kavramlarının yaygınlaşması ve toplulukların ayrıştırılma sürecini iyice kavramadan yalnızca çatışmaları, farklılıkları öne çıkararak var olan sorunların çözülebileceğini ummak hayalperestlik oluyor biraz. Biliyoruz ki içinde ister istemez yer aldığımız toplumsal tasarımlarda artık herkes kendine verilen rolü oynamak zorunda. Belki de bazı küçük şeyler karşılığında. Etnik, dinsel ve cinsiyet ayrımcılığının içindeki çelişkileri büyüterek, kültürler arası ilişkilerin ve insan haklarının korunması, dünyadaki kimi aydınlar için heyecan verici bir gelişme sayılsa da, bu arada küçük parçalara bölünerek oluşturulan ve bir anlamda her türlü etkiye de açık olan feodal yapılanmaların, küresel sermayenin elini güçlendirdiğini nasıl görmezlikten gelebiliriz?
Gelişmekte olan ve dünya ekonomisinin bir ucuna eklemlenen ülkemize baktığımızda, yöneticilerin vitrininde çok önemli yerlere gelen, getirilen değerli kadınlarımız Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde elbette gururumuzdur. Ve kuşkusuz onların sorumlulukları da çok büyüktür. Çünkü aynı dönemde, milyonlarca Anadolu kadını, kentte de, köyde de, hamur tahtasının başında elinde oklavasıyla, çalı çırpı ateşinden hayatlar yaratmaya çalışmaktadır, aynı binlerce yıl önceki tarım toplumlarında olduğu gibi. Birkaç altına satılmak, ara sıra oyalanıp sandık başına götürülmek ve durmadan doğurtulmanın ötesinde bu kadınların adı hiçbir yerde anılmıyor, yok sayılıyor ve bütün üretici emekleri boşa gidiyorsa, bunun suçlusu yalnızca erkeklerimiz olabilir mi? Kahve köşelerine sığınmış, ürününü satamayan, sömürülen, sigortasız çalıştırılan ve mutlaka hudutta bekleyen bütün erkeklerimiz, eğer onlara arka çıkan yönetimsel bir erkek görüş olmasa, her anlamda kadına el kaldıracak gücü bulabilirler mi kendilerinde? Eğer töre kıskacında işlenen cinayetler; ağalık, şeyhlik ve şıhlık düzeninin temsilcileri yıllardır yüce meclisimizde susup oturmamış olsalar bir kara leke gibi yurdumuzun üzerine çökebilir miydi? Onların bu suskunluklarını gerekli kılan, kaynağını bilemediğimiz çok yönlü çıkar muslukları 364 gün akacak, biz kadınlar da yılda bir gün boşu boşuna ölülerimize ağıt yakacağız, öyle mi?
Artık gözlerimizi ev içlerinden, her sınıftan kadının gündelik şikayetlerinden bir parça uzaklaştırıp, eğitim düzeyi ne olursa olsun bilinçlenmiş, uyanık, laik demokratik Cumhuriyetimize güvenen, 21. yüzyılın kadınını ve erkeğini birlikte yaratacak ciddi bir örgütlenme çabasına girişmeliyiz. Medyanın özellikle kadınlara sunduğu yalancı mutluluklara biraz ölçülü yaklaşırken, yozlaştırılan, önemsizleştirilen kültür ortamlarını ayakta tutmaya çalışmak da, çabalarımız arasındaki ayrıcalıklı yerini her zaman korumalı. Ayrıca kadınlarımız milletvekili seçilebilmek için siyasi partilerin onlara tanıyacağı kotanın peşinde koşmaktansa, gururlarını koruyarak hedeflerini büyütmeli, demokratik ve eşitlikçi ön seçimleri telaffuz etmekten çekinmemelidirler artık.
Kadın - erkek dayanışmasının insani boyutlarda sürdürülebileceğini görmek hepimizin özlemidir. Örneğin bir erkek bir kadına bir gün bir çiçek aldı mı, başka bir gün de tanımadığı bir çocuğa üç - beş kurşun kalem yollamanın sevecenliğini taşımalı, uyuşturucu kıskacındaki bir gence yaklaşmalı, yalnız bir yaşlının hatırını sormalıdır. Çocuklarımız bizim yarınımızdır. Bilinmelidir ki, kalkınmamış ve borçlu ülkelere, onların kadınlarına, çocuklarına, gençlerine altın bir tabak içinde yarınlar sunmazlar. Erkekler Günü’nün olmadığı, Yaşlılar Günü’nün hiç anımsanmadığı bir dünyada artık işçi sınıfının da pek bir önemi kalmamışken, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü düşmanca kindar tavırlarla kirletme girişimlerinden uzak durarak ve acılarımıza yenilmeyerek daha sakin geçirebilmenin mümkün olduğunu sanıyorum.
Çünkü çağımızın petrol savaşları, erkeklere kadınlardan fazla bir şans tanımıyor. Temel hak ve özgürlüklerin kullanımı sağlık ve eğitim sorunları, iklim değişiklikleri, ezici bağnazlık, yoksulluk, sokaktaki kaba kuvvet fazla bir cinsiyet ayrımı yapamıyor doğrusu. Özellikle bulunduğumuz coğrafya, kadını ve erkeği felaket karşısında eşitleyen ve belki de insan bile saymayan bir kurtarıcının (!) kollarındayken faydasız çığlıklar atarak, kulakları daha fazla sağır emek gibi bir lüksümüz olmamalı bence.
Umutlarımızın bol, bilincimizin açık ve ülkemizdeki bütün baharların hiçbir yıl yanıp kararmayacağı nice 8 Mart’lar dileyerek…
Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
yeşil bir harman yerinde
dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran
Kimi der ki çocuk doğuran
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal
O benim kollarım bacaklarım başım
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim
hayat arkadaşımdır.
Bıyıklı Türk, konuşmuş: “Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanacağı bir haftada, belli makamda bulunan kişilerin, eşleri dolayısıyla yargılanmalarını doğru bulmuyoruz. Kaldı ki bizim Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız, eşlerinin başörtüsüyle Versailles’a, Washington’a, Kremlin’e gidiyorlar, hiçbir sorunla karşılaşmıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde öyle bir problem yaşanmazken, Türkiye’de de böyle bir problemin yaşanacağını tahmin etmiyorum...”
Neresinden tutayım?
Şöyle kaytanından, burmasından ya da bosundan, bıyık gibi bıyık olsa, tut ucundan çal duvara. Ama bu bıyık ele gelmiyor, seyrek fırça traşı, kaygan, AKP bıyığı.
Boru değil, AKP Grup Başkanvekili İrfan Gündüz’ün bıyığı konuşuyor, arkadaşlar! Dünkü Hürriyet’te okudum. Merak ediyorum, acaba bir gazeteci, İrfan adının ne anlama geldiğini sordu mu, bıyığına?
Çünkü “irfan”, bilim ve zekâ ile hasıl olan olgunluktur. Cehaleti tıraşlayınca, AKP’de irfan oluyor demek. Konuşan bıyık, grup başkanvekili olmasa koskoca iktidar partisinin, vallahi cevap vermezdim. Ama olmuş işte, ben de kendisine “irfan” öğreteceğim...
***
Sayın bıyık, doğru söylüyor: Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımızın başörtülü eşleri, Versailles Sarayı’na biletlerini alıp sorunsuz girebilir, istedikleri gibi de dolaşabilirler. Hatta, eğer yabancı dil biliyorlarsa, beş dilden yayın yapan kulaklık bile takabilirler başörtülerinin üzerine. Çünkü sayın bıyığın sözünü ettiği Versailles, bir müzedir. İçinde en son oturan Kral, XVI. Louis olup, kendisinin ve eşinin kelleleri, 1792’de, hem de Cumhuriyetçiler(!) tarafından kesilmiştir. Ol cumhuriyetçilerin sembolü de, memesi dışarda, kızıl başlıklı bir kadın, Marianne figürüdür!
Eğer sayın bıyık, Fransa’da Washington’un karşılığı olan mekânı kastediyorsa, başkentin adı Paris’tir. Yok, Washington derken Beyaz Saray’ı bilemedi de ABD başkentini söyledi ve aslında Kremlin’in karşılığını arıyorsa Fransa’da, o zaman da cevap Versailles değil, Élysée Sarayı’dır. Çünkü cumhurbaşkanları Élysée Sarayı’nda oturur ve konuk cumhurbaşkanlarını ya da başbakanları da orada kabul ederler.
Ancak...
Élysée Sarayı’na devlet konuklarının başörtülü eşleri giremez! Nitekim Başbakan Erdoğan’ın 20 Temmuz 2004’te Cumhurbaşkanı Chirac’la Élysée Sarayı’nda yaptığı ziyaret hazırlanırken, “başörtülü eşinin Élysée Sarayı’na kabul edilmeyeceği” kendisine diplomatik üslupla bildirilmiş, Başbakan da Paris’e zaten yalnız gelmiştir!
***
Bay bıyık, Dışişleri Bakanı eşi hakkında da yanılmaktadır. Çünkü Abdullah Gül, Fransa Cumhurbaşkanı’nı ziyaret edemez, muhatabı değildir, başbakanın bir ziyaretine eşlik edebilir ancak ve Dışişleri Bakanı Gül, bugüne kadar Élysée Sarayı’na gelmemiş, Hayrünnisa Hanım da başörtüsüyle Élysée’ye girmemiş ve zaten eşi başbakan olsa bile başörtüsünü çıkarmadığı sürece içeri alınmaz!
Kremlin’e gelince...
Başbakan Erdoğan 10-11 Ocak 2005’teki Moskova ziyaretine eşi Emine Hanım’la çıkmış olmasına karşın, Kremlin Sarayı’ndaki akşam yemeğine yalnız katılmak zorunda kalmış, çünkü kendisine ev sahibi Başkan Putin’in eşi Ludmilla’nın “aniden” nezle olduğu bildirilmiştir! Dolayısıyla ilk geceki gayri resmi yemek “erkek erkeğe” yenmiş, ertesi günkü resmi toplantılar da “erkek erkeğe” yapılmıştır.
Bu gerçeklerin ışığında, AKP’nin grup Başkanvekili’nin saygın bıyığının altından çıkan “türbanla dünyaya sorunsuz gidiyorlar” fikrindeki tek doğru, Washington’dur. Eğer, dünyadan anlaşılan Washington’sa, bu bir AKP gerçeğidir.
Ama AKP Grup Başkanvekili’nin, Kremlin’e resmen giremeyen başörtüsünü, Versailles sandığı Élysée Sarayı’na kadar sokması, iktidardaki cehaletin fotoğrafıdır. Çünkü Türkiye’ye laiklik fikrini aşılayan ülke, Fransa’dır.
Demek ki neymiş? Bıyıkla iktidar olunur, AKP Grup Başkanvekili olunur, ama irfan sahibi olunmazmış. Ve yarın, bugünden kutlanabilirmiş.
Dünya Kadınlar Günü, cehaleti bıyıklarından tutup yere çalan tüm kadınlara armağan olsun!
Kadın ve kadınlar günü denince aklıma nedense hep ilk Aziz Nesin in şiiri gelir... Gerçekte belki aslında budur ... Acaba günümüzde ne kadar ileri gittik dersiniz ?
Bütün anneler, annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
Onüçünde evlendin,
Onbeşinde beni doğurdun,
Yirmialtı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, havagazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu evinde.
Denize giremedin,
Okuma yazma bilmedin.
Güzel gözlerin,
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya.
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün...
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek...
Böyle gelmiş,
Ama böyle gitmeyecek!
Dünya kadınlar gününü kutlar. Öncelikle ülkem kadınlarının çağdaş uygarlık yolunda hakettikleri değeri almalarını dilerim. Akıllı eğitimli fikri hür vicdanı hür bir genç kadınlar ordusunun oluşması ve bazı çevrelerin maşası olmamaları dileğimle...
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
18 Mart yaklasiyor malum Türk Kurtulus savasina giden yoldaki anlayana en önemli dönemeç vede Mustafa Kemal ATATÜRK' ümüzün dünyaya ilk ciddi mesaji...
Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
Merhabalar değerli abilerim ablalarım arkadaşımın başına gelen bir olay hakkında fikrinizi almak istiyorum. Kendisi internetten escort numarası diye...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
6 aylik peşin ödemeli kontrat...
10-05-2024, 23:42:35 in Kira Hukuku