+ Konuyu Yanıtla
4 / 4 Sayfa İlkİlk 1234
31 den 37´e kadar toplam 37 ileti bulundu.

Konu: Küpe...

Küpe... Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #31
    Kayıt Tarihi
    May 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    11
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Küpe...

    Sayın Dilek hanım, çok güzel hikayeler yazmışsınız. Ders verici. Bazılarını ben de biliyordum. İşlerinizde başarılar dilerim. Saygılarımla.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Küpe... konulu yargıtay kararı ara
    Küpe... konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #32
    Kayıt Tarihi
    May 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    11
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Küpe...

    Sayın deniz02, yazdıklarınız çok güzel. Bizimle paylaştığınız için teşekkürler.

    *Öğrendim ki,
    Dal, rüzgarı affeder ama, kırılmıştır bir kere...

    *Öğrendim ki,
    Affetmek sanıldığı kadar kolay değilmiş.

    *Öğrendim ki,
    Taş uzaktan gelmezmiş.

  4. #33
    Kayıt Tarihi
    Oct 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    249
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Küpe...

    Yaşlı ve çirkin bir tüccar; karşılığını parayla
    ödeyeceği zevk
    gecesi için olağanüstü güzel ama taş kalpli bir
    f.....e gitmiş...
    Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat
    bilen genç
    kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki
    tüccar, tilki
    ykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı
    koymaya, dövüşmeye
    başlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de işinin
    ehliymiş. Onu
    kolayca köşeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar
    vururlarsa
    vursunlar, bu zayıf ve çirkin bedende hiç yara
    açılmadığını, can
    alıcı darbelerin hiç iz bırakmadığını görmüşler..
    Bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler...
    Ancak en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile
    tüccara hiç bir şey
    yapamıyormuş....
    Sonunda korkup kaçmışlar....
    Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi
    gücünden etkilenmiş,
    bir kez daha, ama bu kez 'aşk' adına, tüccarla
    sevişmek istemiş.
    Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya
    başlamış...
    Gelgelelim, güzel kadının her dokunuşunda tüccarın
    bedeninde yeni
    bir yara beliriyormuş. Dövüşün, darbelerin,
    bıçakların, kılıçların
    açtığı yaralarmış bunlar...
    Yaralar, içten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli
    kalmışlar.
    Sonunda tüccar kanlar içinde kadının kollarına
    yığılmış, ölmüş....

    Tam da bu türden hayatlar yaşamıyor muyuz ? Aşktan bunca korkmamız
    da bu yüzden değil mi ? Kimsenin kollarında yığılıp can vermek istemiyoruz. Çünkü zaten, her yanımız kılıç
    yaralarıyla dolu. Ama bir şekilde kapanmış, kabuk bağlamış yaralar
    onlar....
    Nasıl yapmışsak yapmışız, üstesinden gelmişiz...Ama biri, o kabuk tutmuş yaraları okşamaya
    başladığında, yaralar tekrar açılıveriyor ve hepsinden oluk oluk kan
    akmaya başlıyor....Birine teslim olduğumuzda, kendimizi anlatmaya
    başladığımızda,içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan
    revan içinde kalıveriyor....O yüzden değil mi kendimizi tutmamız? Birine teslim
    olmaktan korkmamız? Tedirgin bir şekilde ortalıkta dolanmamız? "Anlatsam
    mı, anlatmasam mı?" kararsızlığımız."Bu sevgi beni acıtır mı?" kuşkularımız...."

  5. #34
    Kayıt Tarihi
    Oct 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    249
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Küpe...

    Bir kus soguk bir kis gününde yiyecek bulmak icin kanat
    çirpip duruyomus.Hava okadar ayazmis ki minikkus
    dayanamayp ;karin üstüne düsmüs.minik kus çaresiz soguk
    karin üstünde ölümü beklerken ordan geçen bi ;inek kusun üstüne
    s..çmiş.kus öyle bir sinirlenmis ki kanatlari donmamiş olsa kalkip
    inegi dövecek.bide bakmis ki b..kun sicakliği ile kanatlari
    çözülmüs,yasama geri dönmüs. öyle bi sevinçle ötüyomuski
    ordan geçen bir kedi bunun sesini duymus ve b..ku eseleyip kusu
    b..ktan çikarmis,kus bunada;çok sevinmis KEDİ ye
    tesekkür;edecekmişki..KEDİ onu yemis!;Bu hikayeden çikaracamiz 3 ;anafikir var; 1)Her üstüne s..çani düsmanin sanma! ;2)Seni her b..ktan çikarani dostun
    sanma;3)enönemlisi: B..KUN IÇINDE MUTLUYSAN,SESINI
    ÇIKARMA

  6. #35
    Kayıt Tarihi
    Oct 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    249
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Küpe...

    KÜÇÜK KIZ Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, bir de sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla : - Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu. - Hayır çikolata parası lazım! Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü. - Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz? - Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız. Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı. - Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız? - Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim. - Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stend upçı mısın? - Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum. - Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla. - O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever. Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı . Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü. Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. "Acaba söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü. - Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi? Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı. - Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım. Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi. - Oturun biraz dertleşelim bari, dedi. Adam çekingen çekingen oturdu yanına. - Yok mu eşin dostun, borç alacak akraban? - Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar. - Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ? - Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim. - Hımmmm. Aşk hem de otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun. - Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı. - Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin. - Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem. - Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden? - Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan. - Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur? - Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur. - Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu ? - Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor. - Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir? - Küçük kızı severek. - Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ? - Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin. - Nasıl yani ? - Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi? - Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim. - İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz. - Hiç kavga etmez misiniz siz? - Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.> - Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda - Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi ya da en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeterki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla> aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak> dokunuşları severler. - Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum. - Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin. - Haklısında ben de bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum. - Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu. Adam ayağa kalktı. - Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sen de git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur. - Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı. - Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.> Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi. - Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.> Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evginin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı. Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu. Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi. inci hiç konuşmadı. - Sorsana "niye" diye. İnci kızgın kızgın: - Niye? Diye sordu - Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi >gayet> ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi> yumuşamıştı.> - Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım. - Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım" Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın. - Özür dilerim seni kırdığım için. Sonra Bülent yere diz çöktü. - Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme. - Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu. İnci kıkır kıkır gülmeye başladı. - Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi. Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü . Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.

  7. #36
    Kayıt Tarihi
    Oct 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    249
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Küpe...

    Cimri bir adam , tüm mal varlığından emin olmak için herşeyini satar ve altına çevirir. Altınlarını yer altına gömüp ara sıra ziyaret ederek inceler.Bu hareketi işçilerinden birinin dikkatini çeker ve orada bir hazine olduğundan kuşkulanır. Gece o noktaya gider ve altını çalar. Cimri ertesi sabah altının yerinde yeller estiğini görür, ağlayarak saçını başını yolar. Onu böyle perişan gören komşusu nedenini öğrenince şöyle der:"Kendini üzme artık, bir tas alıp aynı çukura koy ve o taşın altınların olduğunu düşün. Çünkü kullanmayı hiç düşünmediğine göre tas da aynı işi görecektir."Elimizdekilerin değeri sahip olmakta değil, kullanmaktadır.
    Hiçbir şey için "BENİMDİR" deme
    Sadece deki; "YANIMDADIR"
    Çünkü ne altın,
    Ne toprak,
    Ne sevgili,
    Ne hayat,
    Ne ölüm,
    Ne huzur,
    Ne de keder?.
    Daima seninle kalmaz.

  8. #37
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    İletiler
    34
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Dudakla Bardak Arasi

    DUDAKLA BARDAK ARASI

    Eski Sisam krallarından Ancee adında bir zalim, yeni yaptırdığı bir bağa üzüm kütükleri diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş. O zavallı kölelerden biri, bir gün pek bitkin düştüğü için dayanamaz ve zalim krala:
    - Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki! deyivermiş.
    Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış.
    Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra, kral köleler de dahil herkesin hemen toplanmasını emretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan bir bardak getirilmesini emretmiş. Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış. Şarap bardağını eline alarak:
    - Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi tekrar iddia edebilir misin? Diye sormuş.
    Köle şöyle cevap vermiş:
    - Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur. O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!
    Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri kralın adamlarından biri girmiş. Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve asmaları kırıp döktüğünü söylemiş. Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden hemen dışarı fırlamış. Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş. Kral ve domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış. Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle, Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmuş.

    Kral bostanda, bardak masada kalmış...

    Şu söz bu olayı güzel bir şekilde ifade ediyor:

    "Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den, Nasip değil ise ne gelir elden?"

    Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca asılın onlara tıpkı hayata asıldığınız gibi... Çünkü onlarsız hayat da anlamsızdır.. Hayatı çok hızlı koşmayın, nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın. Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

    Dün tarih oldu... Yarın bir sır... Bugünün kıymetini bilin.

    Sevgiyle Kalın .....
    ( alıntı)

+ Konuyu Yanıtla
4 / 4 Sayfa İlkİlk 1234

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.