YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ
E: 2007/6404 K: 2008/7002 T: 26.05.2008
Manevi Giderim Sosyal Kişilik Değerlerine Zarar Verilmesi Durumu İdari Yargı Kararının Yerine Getirilmemesi (İyuk M 28)
Yargı Kararlarının uygulanmaması hukukun üstünlüğü ilkesi ile yönetilen devletin
temel ilkelerinin ihlal edilmesi anlamına geldiğinden, davacıların medeni hakları kapsamı
ndaki sosyal kİşilik değerlerine zarar verildiği kabul edilmeli ve olayın gösterdiği tüm
özellikler değrlendirilmek suretiyle uygunmiktarda manevi tazminata hükmedil-melidir..
Davacı Bursa Barosu Başkanlığı vd. vekili
avukat A tarafından, davalı
Recep Tayyip Erdoğan aleyhine 06.06.2005 gününde verilen dilekçe
ile yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istenmesi
üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen
06.12.2006 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi
davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen
29.04.2008 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz
eden davacılar vekili
avukat (kendisine asaleten diğer davacılara vekaleten)
ile karşı taraf davalılardan Recep vekili
avukat B ve Oğuz vekili
avukat
C geldiler, diğer davalılar adlarına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı.
Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten
ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra Taraflara
duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik
Hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek
gereği görüşüldü.
1- Davalılar Bursa Barosu başkanlığı, Doğayı ve Çevreyi Koruma
Başkanlığı, Eralp, Fethiye, Kadriye, Burak, Nezih, İsmail, Nalan, Okan,
N. Sinan, Erol ve Cankat'ın temyiz itirazları dosyadaki yazılara, kararın
dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde
bir isabetsizlik görülmemesine, özellikle idare mahkemesi davaları
nda taraf olmamaları veya idari davalarının ehliyet yönünden reddedilmİş
olması, o davalarda vekil olarak görev yaptıkları konusunda da bir
delil bulunmamasına ve doğrudan zarar gören durumunda olmadıkları-
na göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazları reddedilmelidir.
3090 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008
2- Davacılar Ali, Cevdet, Yahya, Cumhur ve Şenay’ın temyiz itirazları
na gelince; dava idari yargı kararlarının uygulanmaması nedenine dayalı
manevi tazminat isteklerine ilİşkindir. Mahkemece davanın reddine
karar verilmİş ve karar davacılar tarafından temyiz edilmıştır,
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici
nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre davalılar Oğuz ve Hikmet İdare mahkemesi iptal kararları
nın verildiği tarihteki görev ve yetki sımdan itibarıyla bu kararların
uygulanması hakkında karar verebilecek konumda olmamaları nedeniyle
bu davalılara yönelen temyiz itirazları reddedilmelidir.
b) Davalılar Recep, Zeki ve Mehmet'e yönelen temyiz itirazlarına gelince:
09.12,1997 tarihli Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile
izin verilen nİşasta fabrikasının kurulacağı bölgenin tarım alanı olması
nedeniyle fabrikanın nitelik ve kapasitesi itibarıyla ağır doğal ve çevre zararları
na yol açacağı iddia edilerek idare Mahkemesine iptal davası açılmı
ştır. Bundan sonra yeni idari kararlar ile fabrika inşaatı için ruhsat verilmİş,
fabrikanın kurulduğu taşınmaz imar planı değİşiklikleri ile önce
BüyükŞehir daha sonra Gemlik Belediyesi yetki alanı içine alınmıştır. Bu
arada fabrika için Bayındırlık Bakanlığınca defiarz emisyon izni de verilmıştır.
Tüm bu kararlar hakkına da yeni iptal davaları açılmış en son
2004 yılı içinde kesinleşen idare mahkemesi kararları ile söz konusu fabrikanı
n kurulmasına izin veren tüm idari kararlar davacıların dayandığı
gerekçeler doğrultusunda iptal edilmİştir.
İdare mahkemelerinin iptal kararlarının kesinleşmesinden sonra davacı
lar, bu kararları uygulamakla görevli olan davalılara yazılı uyarı ile
bildirim yaparak iptal kararları doğrultusunda uygulama yapılmasını istemİşlerdir.
İdare hukukunun genel kuralları içerisinde asıl olan, bir idari
kararın iptali halinde, iptal edilen karardan önceki durumun sağlanması
dır. Ancak ne var ki dava konusu olayda davalılar bu konuda üzerlerine
düşen görevi yerine getirmemİşlerdir. İptal edilen idari kararlar nedeniyle
fabrika tamamen izinisiz ve ruhsatsız hale gelmİş olduğundan faaliyetlerine
son verilmesi gerekir. Yapılmış olan son düzenlemeye göre bu
yetki Gemlik Belediye Başkanlığına ait olduğu halde bu yönde bir İşlem
yapılmadan sadece fabrikaya iptal kararlarına uyması yönümle şekli bir
uyan yapılmakla yetinilmıştır. Bu ise iptal kararlarının uygulandığı anlamı
na gelmez. Fabrikanın kurulup faaliyete geçmesi için gerekli izinleri
vermİş olan Bayındırlık Bakanlığı iptal kararlarından sonra bu izinleri geri
alması gerektiği halde bu yönde İşlem yapıldığı konusunda hiçbir delil
yoktur. Söz konusu fabrika Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu kararı
üzerine kurulmaya başlamış bu karara karşı ve bundan sonraki diğer
idari kararlara karşı açılmış olan iptal davaları nedeniyle verilen yürütmeyi
durdurma kararları üzerine bizzat dayalı Başbakan tarafından imzalanmı
ş olan 6.6.2003 tarihli yazı ile fabrikanın İşletilmesine devam
edilmesi bildirilmıştır. İptal kararlarının kesinleşmesinden sonraki aşaYargı
tay Kararları 3091
mada ise yapılan yazılı bildirime rağmen iptal kararlarının uygulanması
yönünde bir İşlem yapmadığı gibi 6.6.2003 günlü yazıdaki görüş doğrultusunda
fabrikanın faaliyetine imkan verecek yeni idari ve yasal düzenleme
arayışları içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Böylece adı geçen üç davalı
yetki ve görev itibarıyla idare mahkemesi kararlarını uygulama imkanı-
na sahip iken bunun gereğini yerine getirmemİşlerdir. Bu nedenle yargı
kararlarının uygulanmamasından doğan zararlardan İYUK’un 28. maddesi
uyarınca şahsen sorumludurlar.
Davacılar Ali ile Cevdet yaşadıkları bölgede kurulmak istenilen fabrikanı
n verimli tarım alanın içerisinde yer aldığı, böyle bir yerde sanayi tesisi
kurulmasının tarım alanlarının azalmasına yol açacağı, doğa ve çevreye
zararlar vereceği düşüncesi ile açmış oldukları idari davalar ile bunun
önlenmesini amaçlamışlardır. "Özel hayatında sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama haklarının (Anayasa madde 56-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
madde 8)" korunması amacıyla açılan davalarda davacılar Yahya,
Cumhur ve Şenay vekillik görevi üstlenerek hukuki yardımda bulunmuşlardı
r. Açılan idari davelar sonucunda fabrikanın büyüklüğü ve niteliğine
göre tarım alanı içerisinde kurulmasının hukuka uygun olmadığı temel
gerekçesi ile iptal edilmİştir. Bundan sonra yapılması gerekli kesinleşen
idare mahkemesi kararlarının hiçbir surette değİştirilmeden ve gecikmeden
uygulanmasıdır. (Anayasa madde 138/4) Ancak yukarıda açıklandığı
üzere idare mahkemesi kararlarının uygulanması mümkün olmamıştır.
Herkes medeni hak yükümlülüklerinin karara bağlanmasını bir yargı
yerinden isteme hakkına sahiptir, (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde
6/1) Şüphesiz bu hak yargı kararlarının uygulanmasını da kapsamaktadı
r. Bunun aksini düşünmek yasaların bağlayıcılığı ve hukukun üstünlüğ
ü üzerine kurulmuş olan hukuk devleti ilkesine de uymaz.
Davacılar Ali, Cevdet, Yahya, Cumhur ve Şenay zorlu, uzun ve karmaşı
k bir yargılama sürecine dahil olmuşlar ve yetkililerin lehlerine verilen
kararlara uymasını sağlamak için ayrıca uğraşı göstermİşler, ancak
tüm bunlara rağmen istedikleri sonuca ulaşamamışlardır. Böyle bir durum
hukukun üstünlüğü ile yönetilen devletin temel ilkelerinin ihlal edilmesi
anlamına geldiğinden, davacıların medeni hakları kapsamındaki
sosyal kİşilik değerlerine zarar verildiği kabul edilmeli ve olayın gösterdi-
ği tüm özellikler değrlendirilmek suretiyle uygun miktarda manevi tazminat
verilmelidir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde
davanın tümden reddine karar verilmİş olması doğru olmadığından
kararın bozulması gerekmİştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/b) nolu bentte gösterilen
nedenle davacılar Ali, Cevdet, Yahya, Cumhur ve Şenay yararına BOZULMASINA,
davalılar Oğuz ve Hikmete yönelen temyiz itirazlarının (2/a) nolu
bentte, diğer davacıların temyiz itirazlarının ise ilk bentte gösterilen
nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılar Ali, Cevdet, Yahya, Cumhur,
Şenay yararına tadir olunan 550.00 YTL duruşma avukatlık ücretinin davalı
lara yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine
26.05.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere,
özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine
göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan
hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına
katılmıyoruz.
Üye Üye
Ali Sezgin Sadık Demircioğlu