Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Yolsuzluk, Sağlıksız Egitimsiz ve donanımsız toplum olmanın sonucudur. Yakup Bozkurt
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 4-11-2009 | Kategori: Makale | Okunma : 2308 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YOLSUZLUK, SAĞLIKSIZ, EĞİTİMSİZ VE DONANIMSIZ TOPLUM OLMANIN SONUCUDUR Yakup BOZKURT* Ülkemizde zaman zaman, günlük gazete ve dergilerin manfletlerinde gündemi değİştirecek ölçüde yer alan yolsuzluklar, ekonomiye ve toplum ahlakına olumsuz etki etmekte, bu da halkımızı bıktırmakta ve karamsarlığ a kapılmasına sebebiyet vermektedir... T.C. Baflbakanlık Baflmüfettİşi R. Bülent TARHAN’ın “Yolsuzlukla Mücadele Alanında Türkiye Deneyimi ve Kurumsal Yapı Arayıflları” isimli makalesinde, “yolsuzluğun tarihi, neredeyse devletlerin tarihi kadar eskidir. Tarihin her döneminde ve dünyanın her yerinde yolsuzluklarla karşı laflılmıştır. Sümerolog Veysel Donbaz’ın çözdüğü İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan M.Ö. 4000 yıllarına ait “Sümer Okul Günleri” adlı bir Sümer tableti, rüflvetin ilk belgesi niteliğindedir: 2300 yıl önce Brahman Baflbakanının yolsuzluğun 40 yolunu saydığı; eski Çin’de ise, rüflveti önlemek üzere memurlara maafllarına ek olarak “yang-lien” adıyla bir ek ödemede bulunulduğu bilinmektedir.” hususlarına yer vermektedir. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma; suiistimal; kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz ve nizamsız olma durumu; törelere ve toplumun görüşüne aykırı davranma hali olarak tanımlanan yolsuzluk, merkezi Almanya’da bulunan Uluslararası Saydamlık Örgütü’nce, özel çıkar sağlamak amacı ile devlet gücünün kötüye kullanılması, Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği’nce, sahip olunan gücün halkın yararına kullanmak yerine özel çıkar için kullanılması hali olarak ifade edilmektedir. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sosyal ve ekonomi politikası konuları hakkında analiz yapan bağımsız bir sivil toplum örgütü TESEV ise, siyasal iktidarı n ve kamu görevlilerinin, kİşisel ya da kendilerini bağlı hissettikleri gruplara çıkar sağlamak amacıyla, erklerini görev tanımlamaları dışında kullanmalarına yolsuzluk demektedir. ___________________________________________________ (*) İşletmeci, Tarım Reformu Müfettİşi. Avrupa Konseyi üyesi Devletler tarafından Strazburg’da imzalanan 4 Kasım 1999 tarihli “Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi”nin 2. maddesinde, “yolsuzluk” tabirinden, bir görevin olağan ifasına ya da haksı z bir komisyondan veya hak edilmemİş bir yarardan veya böyle bir hak edilmemİş yarar vaadinden fayda sağlayanın, lazım gelen davranışına etki eden haksız bir komisyonun veya diğer hak edilmemİş bir yararın veya böyle bir yararla ilgili vaadin doğrudan ya da dolaylı olarak talep edilmesi, sunulması, verilmesi ya da kabul edilmesi anlaflılırtarifi yapılmaktadı r. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan “Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele 2000” isimli kitapta Vergi İade Yolsuzlukları, İhale Yolsuzlukları, Tarım Destekleme Yolsuzlukları, Gümrük Yolsuzlukları ve Banka Yolsuzlukları şeklinde yolsuzluk sınıflandırmasında bulunulmufltur. Seçilmİş ya da atanmıfl kamu görevlilerinin rüflvet alması, zimmetine para geçirmesi, devlet ihalelerinde komisyon alması, birisine rant sağ- lanması hali yolsuzluk olarak anıla gelmektedir TBMM’ce 18.05.2006 tarih 5506 sayılı yasayla onaylanan, yolsuzlukla mücadele alanındaki ilk küresel uluslararası hukuk belgesi niteliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’nin 2.maddesi (a) fıkrasında “Kamu görevlisi” kıdemi gözönüne alınmaksızın, seçilmİş veya atanmıfl, geçici veya sürekli, ücretli veya ücretsiz her Taraf Devletin yasama, yürütme, adli veya idari bir görevini ifade eden bir kİşi olarak tarif edilmektedir. Uluslararası metinlerdeki tanımlamalardan anlaflılacağı üzere, yolsuzluğ un bir tarafında kamu ya da devlet idaresinin değİşik organlarının olduğu kabulü yer almaktadır. Kamudaki yolsuzluklar, toplumun genelini ilgilendirmektedir. Toplumun tamamının ortak malı bulunan kaynakları n, seçilmİş, atanmıfl kamu görevlileriyle üçüncü kİşilerin oluflturduğu organizasyonlar vasıtasıyla belirli kİşilerin kullanımına usulsüz tahsis edilmesi toplum vicdanını rahatsız etmektedir Genellikle yolsuzluk, kamu mallarına karşı yapılanlar hakkında mevzubahis edilmekte, hür teflebbüste yaşanan yolsuzlukların irdelemesi son zamanlara kadar yapılmamakta idi. Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin yanı sıra ABD’nin de üye olduğu ve Türkiye’nin 2004 yılı Ocak ayı baflı nda girdiği Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (Greco)’nun I.ve II. Aşama Türkiye Değerlendirme Raporu’nun (6-10 Mart 2006-Strasbourg) 32. maddesinde, “Özel kuruluşlar arasındaki yolsuzluğun Türkiye’de suç olmadığı nı kaygıyla not etmektedir.” ifadesi yer almaktadır. Özel sektör İşletmelerinin genellikle şahıs flirketleri olarak görülmeleri ile patronların kendi İşletmelerinde yolsuzluğa tevessül etmeyecekleri düflünülürdü. Bu sektörde çalışanlar tarafından yapılan yolsuzluklar, genellikle ortaya çı- kartılabilmekte, çıkartılamasa bile, kendi iç sistemi içerisinde oluflturdu- 2976 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008 ğu sıkı denetim mekanizması sayesinde yolsuzluğun bafllamasına imkân vermiyordu. Ancak, yakın zamanda ülkemizde devlet güvencesi altındaki mevduatı toplayan özel bankaların büyük hissedarları tarafından içlerinin boflaltı lması ile günümüzde Referans Gazetesi’nin verdiği yeni bir habere göre Türkiye’de olay baflına 3,5 milyon doları bulan flirket içi yolsuzlukların saptanması için Şrmaların gizli “yolsuzluk ekipleri” kurması ve ABD’deki halka açık yatırım bankalarının denetimden uzak kalmaları ve karmaflık yapıları içinde fleffaflığını kaybetmİş olmaları ile yönetimlerinin bireyselcilikleri ve hırslarıyla kuruluşlarını adeta “casino market’e” dönüştürmeleri sonucu, üretmeden, başkasının parası ile çalışan bu sektör ve sistemde, kısa yoldan büyük kazanç elde etme düflüyle sebebiyet verilen Şnansal krizin, reel ekonomiyi de olumsuz etkilemİş, siyaseti güç duruma sokmufltur. Ekonomik ve Şnansal krizlerin halkın aleyhine yapılan özel flirket İşlemlerinden, başka bir değİşle yolsuzluktan kaynaklandığı kanısı toplumda yaygınlaflmıştır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Yolsuzlukla Mücadelede (97) Yirmi Temel İlke Kararının 12. maddesindeki, “denetim prosedürlerinin kamu yönetiminin dışındaki yolsuzlukların tespiti ve önlenmesinde rol oynamasını onaylamak.” ifadesi bu İşlemlere dikkat çekmektedir. Avrupa Konseyi üyesi Devletler tarafından Strazburg’da imzalanan 4 Kasım 1999 tarihli “Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi’nde yolsuzluk olgusunun, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları, hakkaniyet ve sosyal adalet için ciddi bir tehdit oluflturduğu, ekonomik gelİşmeyi engellediği ve piyasa ekonomilerinin düzgün ve dürüst İşlemelerini tehlikeye koyduğu hususlarının altı çizilmektedir. Yolsuzluk, artık yerel ya da devlet kaynaklı sınırlı bir sorun olmayıp, bütün toplum ve küresel ekonomileri etkileyen, önlenmesi ve kontrol altı na alınması için uluslararası İşbirliğini zorunlu kılan, devlet sınırlarını aşan bir olgudur. Devlet, siyaset, İş dünyası, sivil toplum ve halkın günlük yaşamında yolsuzluklardan arınmıfl bir ülke arzusu günden güne artmaktadı r. Eylül ayı son haftasında Uluslararası Saydamlık Örgütü’nün (Transparency International) açıkladığı ülkelerin 2008 yılı Yolsuzluk Algı- lama İndeksi (CPI Score ) Raporu dolayısıyla Örgüt Başkanı Huguette Labelle’nin yaptığı sunuflta, yolsuzluğun yoksul ülkelerde “insani felakete” yol açtığı ve yolsuzluğun kökünü kazımanın parlamentolar, kanun uygulayı cılar, bağımsız medya ve güçlü sivil toplum kuruluşları aracılığıyla güçlü denetimler gerektirdiği vurgulanmıştır. Merkezi Berlin’deki Uluslararası Saydamlık Örgütü’nün, ülkelerin yıllık yolsuzlukla mücadele düzeyini belirleyen rapor diye anılan 2008 yı- lı CPI Score raporunda, yolsuzlukla en iyi mücadele eden ülke unvanını, Yolsuzluk; Sağlıksız Toplum Olmanın Sonucudur • Y. Bozkurt 2977 bilgi toplumuna geçmİş, ekonomik kalkınmasını sağlamıfl ve hukuk sistemini oluflturmufl Danimarka, İsveç ve Yeni Zelanda’nın aldığı, 10 puan üzerinden yapılan değerlendirmede 3 ülke 9,3 puanla birinci olurken, bunları Singapur, Şnlandiya ve İsviçre’nin 9 puanla takip ettiği görülmektedir. İslam Ülkelerinden Birleflik Arap Emirlikleri 35., Bahreyn 43. ve Malezya ile Ürdün’ün birlikte 47. olurken, uzun zamandır gelİşmİş bir ekonomi ve temiz toplum olma uğraflı veren Türkiye, 180 ülke arasında 4,6 puanla Litvanya ve Polonya’yla birlikte 58. sırayı paylaşmaktadır… Öte yandan insani gelİşmenin üç boyuttaki seviyesini uzun dönemde gözlemlemek için, 1990 yılından sonra kalkınma ölçüsü olarak adam baflı na düflen ortalama gayri saŞ milli hasıla (GSMH) yerine, İnsanı Gelİşme Endeksi (Human Development İndex) kullanmakta olan Birleşmiş Milletler, 2007/2008 yılı İnsani Gelİşme Rapor’unda (HDR) yayınlanan İnsani Gelİşme Endeksinde adam baflına düflen gelirden başka, doğumdan sonra ortalama ömür, yetİşkinlerde okur-yazarlık, okullaflma süresi, çocuk ölümleri ve alım gücü paritesinin dolarla ölçülen kİşi baflına düflen gayrı saŞ milli hasılasının 2005 yılı verilerine göre Türkiye’nin İnsani Gelİşme Endeksi (HDI) değeri 0,775 olup 177 ülke arasında 84. sırayı almaktadır (BM) İnsani Gelİşme Endeksinde 177 ülke arasında Türkiye, doğumdan itibaren ortalama ömür (yafl olarak) 71,4 ile 85., yetİşkin okur-yazarlı k oranı (15 ve üstü yafl) %87,4 ile 69 ncü, İlköğretim, ortaöğretim ve yükseköğ retim brüt kayıt oranları % 68,7 ile 108. ve kİşi baflına GSYİH (PPP, USdoları) 8.407 ile 66., sırada yer aldığı görülmektedir. İnsani Gelİşme Endeksinde 3 grup yer almakta, yüksek insani gelİşme grubunda İzlanda ve Norveç 0,968 değerle birinci ve ikinci sırayı paylaşmakta, Brezilya 0,800 değerle 70. ve sonucu sırada yer almaktadır. Türkiye orta insani gelİşme grubunda olup, (OECD) üye ülkelerin bölgesel ortalaması olan 0,916 de- ğerinin çok altında, fakirlik yanında özellikle ortalama okullaflma süresi bakımından da çok gerilerde kalmaktadır. Uluslararası Saydamlık Örgütü 2008 yılı Raporu ile Birleşmiş Milletlerin 2007/2008 İnsani Gelİşme Raporundaki İnsani Gelİşme Endeksi verileri birlikte değerlendirildiğinde eğitim ve sağlık düzeyi gelİşmemİş, modern bilgi ile donanımlı halde yer almayan, çağdafl hukuk düzenini kuramamıfl, teknoloji üretme gücü olmayan ve ekonomik kaynakları kıt, dolayısıyla ekonomik ve bilgi bakımından gelİşmekte olan toplumlar yolsuzlukla mücadele sıralamasında sonlarda yer almakta ve bu ülkelerde fakirlik ve eğitimsizlik yanında yolsuzluk da kaderleriymİş gibi kaçınılmaz halde bulunmaktadır. Uluslararası düzeyde yolsuzlukla mücadele hususunda Amerikan Kı- tası Devletleri Örgütü tarafından 29 Mart 1996 tarihinde kabul edilen, Amerikan Ülkeleri Arasında Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi; Avrupa Bir- 2978 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008 liği Konseyi tarafından 26 Mayıs 1997 tarihinde kabul edilen, Avrupa Toplulukları Görevlilerini ve Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerin Görevlilerini Kapsayan Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü tarafından 21 Kasım 1997 tarihinde kabul edilen Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüflvetle Mücadele Sözleşmesi; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 27 Ocak 1999 tarihinde kabul edilen Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 4 Kasım 1999 tarihinde kabul edilen Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi ve Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından 12 Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen Afrika Birliği Yolsuzluğun Önlenmesi ve Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi, 29 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler (BM) Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi ve TBMM’ce 18 Mayıs 2006 tarihinde onaylanan BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi hükümleriyle, üye devletlerde bir dizi önleyici tedbir alınması öngörülmektedir. Ancak, Çağdafl Ülkeler olarak nitelendirilen; ABD, İngiltere, Gelİşmİş Avrupa Ülkeleri ve AB örgütü “ülkenin kalkı nması ve halkın özgürlüğü” nedeni öne sürülerek, az gelİşmİş ülkelerle birlikte ülkemize insan haklarından ekonomiye, ordunun hiyerarflik yapı sından tarıma kadar farklı konular da radikal düzenleme yapılması için baskı kurarlarken, toplumun yetersiz sağlık ve eğitim seviyesinin yükseltilmesi, belli kesimin engellediği İşlevsel hukukun oluflturulması ve yolsuzlukları n önlenmesi için, bırakın bir projenin uygulamaya konmasını, bir uyarıda bulunmayı bile düflünmezler.. Böyle olunca da imza ile taahhütte bulunulmufl uluslararası “yolsuzlukla mücadele sözleşmelerinin” somut halde uygulanmaları gerçekleflememekte ve öteden beri tartıflıla gelen gelİşmekte olan toplumlarda “kanun var, hukuk yok” tekerlemesi de güncelliğini korumaktadır. Gelİşmİş ülkeler, ürettikleri sanayi ve teknoloji ürünlerini pazarlayabilmek ve az gelİşmİş ülkelerin doğal kaynaklarını ucuz elde edebilmek için, bu toplumun sağlıksız ve eğitimsiz halde bulunması ile tüketim toplumu olmasını ve donanımsız kİşiler tarafından yönetilmesini hep arzuladı kları, artık bilinen bir husustur. Az gelİşmİş ülkelerin yoksulluk ve yolsuzlukları ndan dolaylı olarak yararlanarak, refah düzeylerine katkı sağ- lama amacını benimsemİş bulunan ceberrutta denen ülkeler, dünyadaki bugünkü konumlarını devam ettirmek için, her yola başvurmayı bir hak olarak görmektedirler. Öyle ki, bireylerin sağlıklı bünye ve buna dayalı zihinsel gelİşimleri üzerinde et, süt ve yumurta gibi hayvansal gıdaların önemini kavrayan çağdafl toplumlar, dengeli ve doğru gıda alarak, sağlıklı nesillerin yetİşmesine dönük, bir beslenme politikası yürütürler iken, az gelİşmİş tüketim toplumları nın, tahıl ürünleriyle açlıklarını gidermelerine dönük gıda politikası- Yolsuzluk; Sağlıksız Toplum Olmanın Sonucudur • Y. Bozkurt 2979 nın uygulamaya konulmasına önayak olmayı marifetmİş gibi göstererek etrafa yararlar. Toplum olarak yoksulluğu yenerek, yolsuzluğu biz kendimiz, dı- flarıdan yardım almadan, önleyebiliriz. Milattan Önceki asırlardan bu yana bilinen yolsuzluğun çeflitli yapılma usulleri olsa da, değİşmeyen bir kuralı vardır. “Yolsuzluğu hukuk önler, kİşiler önlemez.” Hukuk düzeni dediğimiz sistem, bir kurallar manzumesi olup, herkesin buna uymakla kendini yükümlü saydığı bir oluflumdur. Sağlık ve eğitim düzeyi yetersiz toplumlarda; ekonomik kaynaklar kıt ve hak arama yoluna başvurma zayıf olduğundan, hukuk düzeni evrensel manada kurulamamı fltır. Ülkenin kıt kaynaklarından azami pay almak için mücadele etmek üzere oluflan kesimlerden, güç erkini eline geçiren kesim, öncelikle kendi çıkarına halel getirmeyecek oluflum yaratarak, bir taraftan yolsuzluk yaparken, diğer taraftan bunu meflru gösterme yoluna gider. Gerçek hukuk düzeninin temel felsefesine tamamen aykırı yolsuzluktan nemalananlar, demokrasinin olmazsa olmaz koflulu İşlevsel hukuk düzeninin oluflmaması için her türlü yola başvurarak, demokrasinin gelİşmesine engel yaratırlar ve buna karşı mücadele sürdürmek isteyen zayıf bir zümreyi de bertaraf ederler. Böylece, yolsuzluk suretiyle toplumun bir kesimi haksız olarak doğrudan doğruya ya da dolaylı kamu kaynaklarıyla zenginleflirken, büyük bir kesimi daha çok yoksullaflır. Yolsuzluğun yoksulluğu, yoksulluğunda yolsuzluğu tetiklediği kısır döngüden insanımızı, toplumumuzu kurtarabilmek için, sağlıklı ve dengeli beslenmenin önceliklerinden hayvansal gıda alabileceği bir beslenme politikası oluflturarak, bu sistem içerisinde beslenerek, düflünme ve sorgulamaya dayalı eğitim verilmesi halinde, doğru eğitim alan ve beslenen insanımız, bilgi toplumunu oluflturduğunda, gelİşmİş ekonomik sistemi kurarak refahı yükseltecektir. Refah düzeyi yükselmİş toplumda, elindeki olanakları sürdürebilmesi ve adil düzen içinde yaflayabilmesi için, ihtiyaç duyduğu kİşisel ve toplumsal hakların yer aldığı evrensel hukuk sistemini ülke içerisinde yerlefltirecektir. Bu hukuk düzeni içerisinde, temel hak ve özgürlüklerin düşmanı yolsuzluğ un doğması güçleflecek, buna rağmen meydana gelmİş yolsuzluk olur ise, nedenlerinin hemen araştırmasıyla, tıptaki benzeri laboratuar çalışmasına girİşilecek, bu çalışmada ortaya konan sonuçlara göre hukuk düzeni kendini yenileyerek, insan onuruna aykırı yolsuzluk hastalı- ğının tekrar oluflmasına olanak tanımayacaktır. Temiz toplum, bugünden yarına elde edilecek bir olgu değildir. Birkaç nesille ilgili özverili, sabırlı ve dikkatli uğraflın sonucudur. Uluslararası Saydamlık Örgütü’nün açıkladığı rapordaki yolsuzlukla mücadele sıralaması bu görüşü teyit etmektedir. Raporda ilk sıraları İşgal eden ülkelerin, bu duruma nasıl geldiklerine dönük tarihi süreçleri- 2980 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008 ne bakmak yeterlidir. Yasalarla verilmİş hakların ve denetimlerin somut olarak kullanılır hale gelmesi, ancak bu durumda ve güçlü destekle mümkündür. O halde öncelikle hepimizin yapacağı; 1-Devletimizin, Uluslararası taahhütte bulunduğu Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmelerinin temel felsefesi; her Taraf Devletin, yolsuzluğa karşı iç hukuk ilkelerine uygun olarak toplumsal katılımı gelİştirecek ve hukukun üstünlüğü, kamu ve kamu mallarının doğru yönetimi, bütünlük, saydamlık ve hesap verme sorumluluğu ilkelerini yansıtacak etkin ve güdümlü politikaları gelİştirip uygulamak olup, yolsuzluğun önlenmesi ve yolsuzlukla mücadele amacıyla alınan önlemlerin daha etkin ve verimli kullanılmasıdır. 2-Yürütme erki, Yüce Meclis’ce onaylanmış 43 sayfalık “BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi”ni, her düzeydeki kamu görevlisine, dikkatle okumaları ve uygulamaları için kitapçık haline getirterek dağıttırmalı- dır. Sözleşmenin öngördüğü iç hukuka uygun mevzuat düzenlemeleri tamamlanmalı dır. Sözleşmeyle Kamu Sektörü yanında Özel Sektörle ilgili getirilmİş müeyyidelerin eksiksiz uygulanması ve iç mevzuatta gerekli düzenlemelerinin yapılması yoluna gidilmelidir. Bu sözleşme 5506 sayılı yasanı n eki olarak tozlu raflarda kalmamalıdır. 3- İnsanımızın dengeli beslenmesi ve doğru eğitim alması konusunda akademisyenlerimize büyük bir İş ve manevi sorumluluk düflmektedir. Bu sorumluluk bilinci zaman geçirmeden yerine getirilmelidir. Dünyanın bugünkü gidİşatı karşısında, kİşisel olarak “bana ne” deme mazereti, tarihte kalmıştır Bir Şziksel büyüklüğün milyarda biri anlamına gelen Nano ve sözlük anlamı, maddenin atomik veya moleküler boyutta İşlenerek mikroskobik boyutta ürünlerin üretilmesi yöntemi olan nano-teknolojisi kuantum Şzi- ği kanunlarının, Şzikçiler, mühendisler, kimyacılar tarafından istenilen özelliklerde ürün gelİştirmek amacıyla yaptıkları uygulamalar sonucu oluflturdukları yeni bir teknoloji olduğunu “Nano-Teknolojisi Devrimi” isimli makalesinde belirten Türkiye Atom Enerjisi Kurumu önceki Başkanı, TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi ve ODTÜ’den emekli Sayın Prof. Dr. Cengiz Yalçın, “…Dünya bilgi üretebilenler, bilgiyi depolayabilenler, bilgiyi dağıtabilenler, bilgiye ulaflabilenler, bilgiyi kullanabilenler ve bunları yapamayanlar olarak ikiye ayrılacaktır… Bilimsel ve endüstriyel devrimi yaşamayan Türk toplumu bedelini bir dünya devleti olan Osmanlı İmparatorluğ u’nu kaybederek ödemıştır. Cumhuriyet Türkiye’si, flayet bu devrimi ıskalarsa, gelecekte siyasi bütünlüğümüz dahi tartıflma konusu olur…” yorumunda bulunurken, toplumumuzun dönüşümü ve değİşimi arzulanmakta ve bilim adamları ile yönetimlerin bilgi toplumuna geçİş için harekete geçmeleri beklenmektedir. Yolsuzluk; Sağlıksız Toplum Olmanın Sonucudur • Y. Bozkurt 2981 Bu görüşlerin, ileride “ben demİştim” söyleminde bulunmak ya da egonun tatmini olmadığını artık herkesin kabul etmesi ve dikkate alması zorunludur. Toplumsal değİşim ve dönüşümü sağlayabilmemiz için, önceden doğru strateji belirlenerek, Kurtulufl savaşında, vatan toprakları düşman askerlerince İşgal edildiğinde, topyekûn birlikte seferberliğe katı lanlar gibi, dıflarıdan yardım almadan beraber uygulamalıyız. Bugünkü ezberci öğretim sistemimizin, hem yetersiz oluflu, hem de insanımız yapısında yarattığı tahribat sonucu oluflan sevgisiz ve niteliksiz toplum halimizden, (hiç değilse) yetİşmekte olan çocuklarımızı ve gençlerimizi sıyırarak, onları sağlıklı temel gıda ile beslemek ve doğru eğitimle ahlaklı ve sorumluluk bilinci sahibi donanımlı çağdafl insan yetİştirilmeleri ile sağlayabiliriz. Sağlıklı bünye ve buna dayalı zihinsel gelİşime sahip nesiller için, öncelikle beslenmeye dönük hayvansal gıdaların yaygın bir şekilde bireylere ulaflmasını sağlayacak radikal oluflum ile düflünme ve sorgulama becerisini ön plana çıkaran bir eğitim sistemi vücuda getirilmesi gerekir. 4-Yolsuzlukla mücadele konusunda dünyadaki 180 ülke arasında 4,6 puanla Litvanya ve Polonya’yla birlikte 58. sırayı paylaşmanın getirdiğ i manevi çöküntüden kendimizi kurtarmalıyız. Bunun için bir ekip oyunu olan futbolun, ülkemizde çok sevilmesine ve tutulmasına karşın, toplumumuzun, ekip ruhunun gelİşmemesi, ekip ruhu ile çalışmaması, bireyselciliği tercih etmesi ve sevgisiz halinden öncelikle sıyrılması gerekir. Ne pahasına olursa olsun bunu aflmalıyız. Hiç olmazsa, yeflil sahalarda kendi takımımıza ait 3 direk arasından yuvarlak bir meflinin gol olarak geçmesinden sonra duyduğumuz ezilmİşliğin yarısını, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelede 180 ülke arasında 58. sırayı, İnsani Gelİşme Endeksi (HDI) değeri 0,775 ile 177 ülke arasında 84.sırayı aldı- ğında da duyarak, ekip ruhunu gelİştirebilirsek, değİşimi de, toplumsal dönüşümü de gerçeklefltirebiliriz. Bunun sonucu, yolsuzluğu ortadan kaldırabileceğimiz gibi, insanımızı Anadolu’ya hapsetme uğraflı, çabası içinde bulunanların baflarılı olmalarına da fırsat vermeyiz. 5-Binlerce yıldır tarih sahnesinde bulunan, onlarca devlet kurmufl yönetmİş bir millet olarak, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne müspet bilimlerle eğitim almıfl altı milyonu aflkın üniversite mezunu yetİştirmİş bulunduğumuz düflünüldüğünde, çağdafl batı toplumları, çok çeflitli ırk ve mezhep taassubu altında iken, dıflarıdan yardım almadan toplumsal değİşimi sağlayarak bilgi toplumuna ulaflarak, evrensel hukukunu oluflturmuflken, ekip ruhu ile toplumsal değİşimi sağlayarak bilgi toplumuna geçebileceğimiz, bu suretle evrensel hukuk düzenini kurarak, yolsuzluğu ortadan kaldırabileceğimiz kuflkuları bile duyulmamalıdır. Yolsuzluktan geçinenleri, tribündeki seyirci gibi seyretmekle, elefltirmekle yetinilmesi yerine, temiz toplumun temel şartı ekip ruhu ile topye- 2982 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008 kûn sorumluluk yüklenilmesi, eğitim ve sağlık alanında yeterli çabanın gösterilmesi halinde; yolsuzluk yok edilmese bile asgariye indirilmesi bakımından zorunlu görülmektedir. Küreselleflen günümüz dünyasında insanlığın kat ettiği aşamaları görmezlikten gelme ve göz ardı etme lüksümüz, bulunduğumuz coğrafya’daki konumumuz nedeniyle mümkün değildir. Artık toplum yolsuzlukla yatıp, yolsuzlukla kalkmamalıdır. Yapacak başka İşleri, gerçeklefltireceği başka düflleri olmalıdır. Yolsuzluk; Sağlıksız Toplum Olmanın Sonucudur • Y. Bozkurt 2983

Forum