YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/3652 K: 2008/7007 T: 05.06.2008
BORÇLAR HUKUKU • İKRAH • İKRAHIN TAPU İPTALİ VE TESCİLİ DAVASINDA DEĞERLENDİRİLMESİ • HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
(1086 SK m. 186; 4721 SK m. 1023, m. 1026; 818 SK m. 31)
Özet: Türk Medeni Kanununda öngörülen
sicilin aleniyeti ve buna dayalı olarak sicile
güven ilkesinden istifade ile taşınmazı elde
eden kişinin iyi niyetli olması halinde ediniminin
korunması gerekeceği yasa gereğidir.
Davacı, kayden maliki bulunduğu 5 parsel sayılı taşınmazın 15/212
payını kendisinin ve yakınlarının öldürüleceği korkusuyla davalıya satış
yoluyla temlik ettiğini, davalı ve diğer suç örgütü mensuplarının
ceza
mahkemesinde yargılamalarının devam ettiğini ileri sürüp tapu kaydının
iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konu taşınmaz payını bedelini ödeyerek satın aldığını,
iddiaların doğru olmadığını, ev boşaltılmayınca dahili davalıya bedeli karşı
lığı temlik ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Dahili davalı
Süleyman, dava konusu taşınmaz payını bedelini ödeyerek satın aldığını
iyi niyetli olduğunu, davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını
belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davanın çekişme konusu taşınmazın temlik tarihinden
itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı, kayıt malikinin kötü niyeti
ve temlikin muvazaalı olduğunun ispat edilemediği, davalı Ramazan'ı
n halen kayıt maliki bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik
Hakiminin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp,
düşünüldü.
KARAR
Dava, ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine
ilişkindir. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu
5 parsel sayılı taşınmazdaki 15/212 payını ipoteği ile yükümlü olarak
10.12.1998 tarihli akitle Sebahattin’e, onun da aynı payın 02.08.1999 tarihli
akitle davalı Ramazan'a, onun da 08.07.2002 tarihli akitle dahili davalı
Süleyman'a satış yoluyla temlik ettiği, yargılama içinde taşınmazın
kayden el değiştirmesi sebebiyle mahkemece HUMK’un 186. maddesinde
2588 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
öngörülen usul işleminin tamamlandığı ve eldeki davaya iptal ve tescil istekli
olarak yeni malike karşı devam edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, taşınmazın tehdit (ikrah) edilmesi sebebiyle intikalim gerçekleştirdiğ
ini, esasen taşınmazı sonradan alan kişi ile birlikte ara maliklerin
bir şebeke olduklarını, tehdidin devam ettiğini ileri sürerek eldeki
davayı açtığı görülmektedir.
Gerçektende, ara malik Sebahattin, ondan edinen Ramazan'ın organize
suç örgütü oluşturmak suretiyle böylesi işlem yaptıklarından dolayı
ceza takibatına uğradıkları, davalı Ramazan hakkında Cumhuriyet Savcı
lığınca takipsizlik kararı verildiği, diğer sanıklar hakkında açılan davanı
n yapılan yargılaması sonucunda, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin
09.10.2003 tarih, 2003/163 Esas, 2003/303 karar sayılı ilamı ile Sebahattin'in
cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek suçundan beraat ettiği,
kararın Yargıtay 6. Ceza Dairesince bu yönlerden onandığı, ancak anılan
ceza dosyası kapsamı ile Sebahattin ve davalı Ramazan'ın birlikte hareket
ettikleri kişilerin davacıya karşı adam kaldırmak suçunu işledikleri,
tehdit suretiyle dava konusu taşınmazın temlikini sağladıkları sonucuna
varılmaktadır.
O halde, bu işleyiş içerisinde özellikle anılan Ağır Ceza Mahkemesi
dosyası dikkate alındığında davacı Yakup'un ikraha maruz kalmadığını
söyleyebilme olanağı yoktur.
Diğer taraftan, çekişme konusu taşınmazın pay temlikinin
10.12.1998 tarihinde yapıldığı, davacının Cumhuriyet Savcılığında müşteki
sıfatıyla 05.10.1999'da ifade verdiği göz önüne alındığında şikayet tarihi
ile dava tarihi arasında Borçlar Yasası’nın 31. maddesinde öngörülen
1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği söylenemez.
Hemen belirtilmelidir ki dava devam ederken taşınmazı edinen Süleyman'ı
n ilk el olmadığı tartışmasızdır.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu’nun 1020. maddesinde öngörülen
sicilin aleniyeti ve buna dayalı olarak sicile güven ilkesinden istifade
ile taşınmazı elde eden kişinin iyi niyetli olması halinde ediniminin korunması
gerekeceği Türk Medeni Yasasının 1023. maddesi gereğidir.
Bu ilkeler çerçevesinde son kayıt maliki Süleyman'ın durumu irdelendiğ
inde, özellikle tanık ifadeleri uyarınca Süleyman'ın ikrah olayını bilen
ve bilebilecek konumda bulunan kişi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Buna göre, Süleyman'ın Türk Medeni Yasası’nın 1024. maddesi delaletiyle
1023. maddesi hükmünden istifade edemeyeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanı
lgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle
HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin
harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.