Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
tasarrufun iptali davasi ; davanin muhataplari ; nam-i müstear
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 16-06-2011 | Kategori: İçtihat | Okunma : 1808 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
 YARGITAY 17. HUKUK DAiRESi
E: 2009/7527 K: 2009/6896 T: 27.10.2009
tasarrufun iptali davası • davanın muhatapları • nam-ı müstear
(2004 SK m. 277, 282; 1086 SK m. 409/1) 
Özet: Borçlunun babasından intikal edecek malları eşinin üzeride gösterildiği iddiasıyla
açılan tasarrufun iptali davasının muhatapları borçlu ise söz konusu malları kayden
edinen üçüncü kişi (eşi) olup, dava borçlu ve borçlunun eşine karşı açılmalıdır.
Bu olay “nam-ı müstear” hükümlerine göre incelenmelidir. Bu nedenle borçlunun babasının
davaya dahil edilmesine karar verilerek davanı n yürütülmesi doğru olmamıştır.
Taraflar arasında tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; Kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına
dair verilen hükmün süresi içinde davalı Müzeyyen vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı borçlu Erdoğan’ın alacaklısından mal kaçırmak amacıyla babası Mümin tarafından kendisine verilmesi
gereken istanbul, Bayrampafla, Metris Mevki, 15629 parsel, 3. Kat 7 ve 8 no’lu bağımsız bölümleri 29.12.2003 tarihinde Satış suretiyeşi davalı
Muazzez adına tescil ettirdiğini belirterek, tasarrufun iptalini dava ve talep etmıştir. Davalı Erdoğan, dava konusu tartışmalar babası Mümin’e ait iken
29.12.2003 tarihinde Muazzez’e satıldığını, tasarrufun tarafı olmadığını, borcu bulunmadığını, davanın zamanaşimına uğradığını belirterek, davanın
reddini savunmuştur. Davalı Muazzez vekili, dava konusu taşınmazın borçluya değil babasına ait olduğunun müvekkilinin taşınmazları alabilecek ekonomik gücü oldu- ğunu, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, aciz belgesi sunulmadığını hak düşürücü sürenin dolduğunun belirterek davanın reddini savunmuştur.  Mahkemece davalı vekilinin 23.07.2008 günlü oturumuna katılmadığı davalı Muazzez vekili duruşmaya katılarak davayı takip ettiğini, ancak Mümin’in davaya dahil edilmesi için gerekli tebligat giderlerin ödeyemeyeceklerini davaya dahil etmeyeceklerini belirterek davanın reddini istemıştir. Mahkemece aynı oturumda davalı vekilini dahili dava istemini yerine getirmediği ve giderlerini ödemediğinden taraflarca takip edilmeyen davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına 14.11.2008 tarihinde de HUMK’un 409/1 madde uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmış; hüküm, davalı Müzeyyen vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iiK’in 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun
iptali istemine ilişkindir. Aynı Yasanın 282. maddesinde iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından
kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davalı borçlunun babasından kendisine intikal etmesi  gereken dava konusu iki adet dairenin takip konusu alacağı karşılıksız
bırakmak amacıyla borçlunu isteği üzerine davalı eşi adına Satış gösterildiği ancak taşınmazların halen davalı borçlu ve eşi tarafından kullanıldığı
belirtilerek borçlunun eşi lehine yaptığı tasarrufun iptali istenilmıştir. Bu durumda iptali istenen tasarrufun borçlu Erdoğan ile eşi lehine yaptığı
tasarrufun borçlu Erdoğan ile eşi Muazzez arasında olduğu (nam-ı müstear- 15 HD 21.10.1998 T. 2561-3344 E-K, 29.04.1993 T. 2212-2029 E-K) kabul edilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iiK’in 282. maddesine aykırı olarak Mümin’in davaya dahil
edilmesi yönünden ara karar oluşturulması ve bu ara kararın süresi içinde yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın müracaata daha sonra da
açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de; Mümin’in davaya dahil edilmesi yönünde, iiK’in 282. maddesine aykırı oluşturulan 21.05.2008 tarihli ara karar gereğini süresi içinde davacı vekili tarafından 23.07.2008 tarihli duruşmada davanın davalı Muazzez vekili tarafından takip edildiğinin belirtilmesine rağmen davanın HUMK’un 409/1. madde gereğince işlemden kaldırılması ve üç ay sonra da açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Muazzez vekilinin temyiz  itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyizi itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz
eden davalı Muazzez’e geri verilmesine 27.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararları 3395

Forum