Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Gerçek Zararın Belirlenmesi Yöntemi • Maddi Zararın Giderilmesinde Uygulanacak Kurallar
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 19-08-2010 | Kategori: İçtihat | Okunma : 2427 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/1366 K: 2008/2014 T: 06.05.2008
Borçlar Kanunu • Gerçek Zararın Belirlenmesi Yöntemi • Maddi Zararın Giderilmesinde Uygulanacak Kurallar
(818 SY m. 51-2, 55, 60)
Özet: Dava, niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da tacir sayılan tarafar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir. Bilindiği gibi hukukumuzda zarar konusunda fark teorisi benimsenmiştir. Bu teori gereğince zarar, mal varlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile zarar verici olay meydana gelmese idi bulunacağı durum arası ndaki farktan ibarettir. Bu olgu dikkate alındığında, hükmedilecek zararın hesaplanması nda zarar verici olayın malvarlığı üzerindeki olumsuz etkileri yanında olumlu etkilerinin de değerlendirilmesi ve yararla zarar denkleştirilmek suretiyle gerçek zararını belirlenmesi gerekir.
 
Tarafar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi tarafarca istenilmiş olup, temyiz istemlerinin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
1- Dava niteliği ve içeriği itibarıyla tacir yada tacir sayılan tarafar arasında haksız Şilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışmama ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere, tüzel kişiler yönünden Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi hükmünde yazılı 1 yıllık zamanaşımı süresinin
işlemeye Başlaması için o tüzel kişi veya kurumun dava açma konusunda emir vermeye yetkili organı tarafından zararın ve zarar sorumlusunun öğrenilmiş olmasının zorunlu bulunmasına, yasal olarak yapılmiş bir yetki devri sözkonusu olmadıkça daha ait birimlerin bu arada bube müdüriürinin zararı ve zarar sorumlusunu öğrenmelerinin zamanaşımı süresinin Başlayabilmesi için yeterli olmamasına, iş sahibi davalı İGDAŞ ile yüklenici davalı Aydınel arasında düzenlenen sözleşmede iş sahibine yapı
lan işi kontrol ve denetleme, yükleniciye emir ve talimat verme yetkisinin tanınmiş olması nedeniyle iş sahibi davalının meydana gelen zarardan dolayı Borçlar Kanununun 55 ve 51/2. maddeleri hükmüne göre müteselsil sorumluluğu bulunmasına göre davacı tarafın tüm davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz  itirazlarının REDDİNE,
2- Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.
Bilindiği gibi hukukumuzda zarar konusunda fark teorisi benimsenmiştir. Bu teori gereğince zarar, mal varlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile zarar verici olay meydana gelmese idi bulunacağı durum arasındaki farktan ibarettir. Bu olgu dikkate alındığında hükmedilecek zararın hesaplanmasında zarar verici olayın malvarlığı üzerindeki olumsuz etkileri yanında olumlu etkilerinin de değerlendirilmesi ve yararla zarar denkleştirilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerekir. Toplanan delillerden davalıların yaptıkları doğalgaz hattı döşeme işi sırasında ve 01.01.2003 tarihinde İnönü 30/4-B sokakta bulunan davacı tarafa ait atıksu kanalında hasar meydana getirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf görülen dava ile atıksu hattının daplase edilmesi nedeniyle 07.02.2003 tarihinde işi yapan Şrmaya imalat bedeli olarak ödediği 6.883.074.016 TL bedeli davalılardan istemiştir.
Hattın güzergahının değiştirilerek deplase edilmesi davacı tarafın kendi ihtiyacı doğrultusunda gerçekleştirdiği bir tasarruftur. Az yukarıda açıklanan gerçek zarar ilkesine göre davacı tarafın davalıların Şili ile arası nda uygun illiyet bağı bulunmayan ve davalıların Şilinin doğrudan sonucu
olmayan yeni hat nedeniyle fazladan yaptığı bu giderlerin tamamını davalılardan isteyemeyeceği ancak zarar gören hattın eski haline getirilmesi için gereken onarım bedelini ya da onarım mümkün değil ise eski hat ile aynı özellikte ve aynı uzunlukta olmak üzere hattın yeniden yapılma bedelini isteyebileceği, bu durumda da eski hat ile yeni hat bedeli arasındaki eski yeni farkının hesaplanacak bedelden düşülmesi gerekeceği Kuşkusuzdur. Ne var ki mahkemece benimsenen bilirkişi kurulu raporunda zarar gören eski atıksu hattının onarılarak kullanılmasının mümkün olup olmadığı, onarılabilecek ise eski hale getirme bedelinin ne olacağı, eski hale getirme mümkün değil ise, eski hattın aynı özellikte ve aynı yere yeniden yapılması için ne kadar harcaması gerektiği açıklanmadığı
gibi mahkemece de bu hususlar bilirkişi kuruluna sorulup saptanmamış, yetersiz bilirkişi kurulu raporu benimsenerek hüküm verilmiştir.  Yetersiz bilirkişi kurulu raporu benimsenerek eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez. O halde dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilerek bilirkişi kurulundan
az yukarıda açıklanan kurallar doğrultusunda davacı tarafın gerçek zararının hesaplanması için gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınmalı, bilirkişi raporunun davanın niteliğine ve dosya içeriğine uygun düzenlenip düzenlenmediği bizzat hakim tarafından da incelenip denetlenmeli,
davalıların haksız Şil kurallarına göre sorumlu tutulabileceği gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir hüküm verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, yetersiz
bilirkişi raporu benimsenerek eksik araştırma ve soruşturma ile yazı lı şekillde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde davalılara iadesine, 06.05.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
490 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009

Forum