YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
E: 2005/6194 K: 2006/6411 T: 29.05.2006
BİRDEN FAZLA KİŞİNİN VERDİĞİ ZARAR • EKSİK TESELSÜL
• DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASININ SONUÇLARI
(BK m. 51, 147; TTK m. 806/2; HUMK m. 87/son)
Özet: Kazaya neden olan araçların malik ve sürücüleri muhtelif nedenlerle zarar görene karşı eksik teselsül hükümlerine göre sorumludurlar. Buna göre davalıların herbirinden zararın tamamı istenebilecektir. Bu nedenle, zararın bir bölümünün herhangi bir davalı tarafından ödenmesi durumunda, tüm zarardan ödenmiş olan tutar düşülerek hüküm kurulmalıdır. Kısmi ödeme yapan davalılara kusuru oranında indirim yapılması doğru olmamıştır.
Taraflar arasında görülen davada Üsküdar Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.12.2004 tarih ve 1998/1007–2004/514 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili ile davalı HK ve NK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalıların malik ve sürücü oldukları araçların kaza yapması neticesinde davalılardan Nihat ve Halil'in malik ve sürücüsü olduğu araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin murisinin hayatını kaybettiğini, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını, büyük üzüntü yaşadıklarını ileri sürerek, şimdilik 6.000.000.000.TL. maddi ve 3.000.000.000.TL. manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davalılar AE ve Ö Ltd. Şti. hakkındaki davadan feragat etmiş, yapılan ıslah ile. 28.428.277.513.TL. maddi tazminatın diğer davalılardan tahsili istenmiştir.
Davalılar vekili, kusurları olmadığını, tüm kusurun karşı araç sürücüsünde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda kazada davalı NK’nın % 25 kusuru bulunduğu, feragat edilen davalıların kusurunun ve ödedikleri miktarın tazminattan indirilmesi gerektiği sonucuna varılarak asıl davada toplam 750.000.000 TL. maddi ve 1.500.000.000.TL. manevi tazminatın davalı Nihat Kaptan'dan tahsiline, davalı H.K. hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine. ıslah suretiyle istenen tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile toplam 6.275.610.61l TL. maddi tazminatın davalılar Nihat ve Halil'den tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ile davalılar NK ve HK vekili temyiz etmiştir.
1Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekili ile mümeyyiz davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2Dava davalıların malik ve sürücüsü oldukları araçların trafik kazası yapmaları sırasında araçlardan birinde yolcu olarak bulunan davacıların murisinin hayatını kaybetmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların murisi, davalılardan NK’nın sürücü ve davalı HK'nın maliki olduğu minibüste yolcu iken diğer davalıların maliki ve sürücüsü oldukları aracın hayatını kaybetmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile murisin içinde bulunduğu minibüsün sürücüsü NK % 25, diğer araç sürücüsü AE % 75 kusurlu bulunmuştur. Mahkemece karşı araç malik ve sürücüsü olan davalılar AE ve Ö İnş. Ltd. Şti. hakkındaki feragat nedeniyle anılan davalıların kusur oranına tekabül eden maddi tazminat miktarı indirilerek davacılar yararına tazminata karar verilmiştir.
Davalılar, kazaya karışan araçların sürücüsü ve malikleridir. Davalılar, muhtelif sebeplerle davacılara karşı Borçlar Kanununun 51. madde hükümleri gereğince eksik teselsül hükümlerine göre müteselsilen sorumludurlar. Davacılar, tam teselsülde olduğu gibi, bütün zararın tazminini müteselsil borçlulardan tümünden isteyebilecekleri gibi birisinden de
isteyebilir. Borçlar Kanunu'nun 145. maddesi hükmüne göre sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri de bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması, yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu'nun 147. madde hükmüne göre. rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına dair hükmüne havidir. Davacıların murisi kazada yolcu olarak bulunup, kusurundan söz edilmesi mümkün bulunmadığından TTK’nun 806/2. maddesine göre de taşıyıcı sıfatına haiz olan davalılar NK ve HK’nın zararın tamamından davacıya karşı sorumlulukları bulunmaktadır.
O halde mahkemece, feragat edilen davalıların yaptıkları ödeme tüm zararı karşılamaya yönelik bulunmadığından yapılan bu ödemenin mahsup edilmek suretiyle tüm zararın taşıyıcılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken feragat edilen davalıların kusur oranlarına tekabül eden miktarın tazminattan indirilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü gerekmiştir.
3Mümeyyiz davalı HK vekilinin temyiz itirazlarına gelince:
Dava fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmıştır. Davacılar, kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir dava açarak isteyebileceği gibi, dava konusunun artırılmasını önleyen HUMK’un 87/son cümlesinin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi karşısında, aynı davada ıslah dilekçesi verip, harcını yatırmak suretiyle de talep edebilirler.
Davalı HK hakkındaki asıl dava ikiden fazla takipsiz bırakıldığından mahkemece açılmamış sayılmasına karar verilmiş, yargılama sırasında dava anılan davalı HK yönünden de ıslah edilince davalı HK ıslah edilen miktar üzerinden sorumlu tutulmuştur.
Oysa davalı HK hakkındaki asıl dava ıslah tarihinden önce ikiden fazla takipsiz bırakıldığından hukuken açılmamış sayıldığından davalı HK yönünden ayakta ve devam eden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmayıp, bu davanın davalı HK yönünden ıslah edilmiş olduğunun kabulü de mümkün değildir.
O halde ıslah edilen miktar yönünden davalı HK’nın sorumluluğuna karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ile mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine. 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı HK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine. 29.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.