Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
HİZMET AKDİ • İSTİSNA AKDİ • İŞ KAZASI KOŞULLARI
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 27-11-2006 | Kategori: İçtihat | Okunma : 12606 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E: 2006/10­84 K: 2006/121 T: 29.03.2006

HİZMET AKDİ • İSTİSNA AKDİ • İŞ KAZASI KOŞULLARI

(506 SK. m. 11; BK. M. 313­354)

Özet: Hizmet akdini karekterize eden unsurlar; “ücret”, “bağımlılık” ve “zaman” olarak sıralanabilir. İstisna akdinde ise za­man belirleyici olmayıp çalışma neticesinde ortaya çıkan sonuç ön planda tutulur.

Binanın dış cephesinin boyanması şek­linde beliren somut çalışma ilişkisinde, belir­li bir süre çalışma değil, bir sonucun meyda­na getirilmesi amaçlandığından, ortada hiz­met akdinin bulunduğu kabul edilemez.(*)

Taraflar arasındaki "Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama so­nunda; Samsun l. İş Mahkemesince davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 13.09.2004 gün ve 2001/53­2004/786 sayılı kararın incelenmesi davalılar (karşı davacı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 24.03.2005 gün ve 2004/12320­2005/3188 sayılı ilamı ile;

(...Uyuşmazlık, davacıların murisi H.K. ile Y.K. arasındaki hukuki iliş­kinin niteliğinde toplanmaktadır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde "bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacakları" hükmü yer almaktadır.

(*) Gön.: Ali GÜNEREN, (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı)

Borçlar Kanunu'nun 313. maddesinde hizmet akdi, "Hizmet akti bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hiz­met görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder" şeklinde tarif edilmiştir. Hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmek­tedir.

Borçlar Kanunu'nun 355 ve 356. maddelerinde düzenlenen istisna ak­dinde ise "belirli bir işin belirlenen bedel mukabilinde işverenin mesai kısıt­lamasına tabi olmadan yapılıp veya başkalarına yaptırılıp teslim edilmesi" söz konusudur. Hizmet akdinde sürdürülen ve devam eden hizmet, istisna akdinde ise, işten hasıl olacak sonuç önemlidir.

Bu ilkeler doğrultusunda somut olay irdelendiğinde; Y.K. oturduğu iki katlı ahşap evin dış cephesinin boyanması için boyacı H.K. ile anlaşmıştır.

Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki hukuki ilişkilerin hizmet akdinden kaynaklandığı belirtilmiş ise de, tüm deliller birlikte değerlendi­rildiğinde; davacıların murisi H.K. ile davalı Y.K. arasında günün belirle­nen bir saatinde iş başı yapılıp belirlenen zamanda işin bırakılacağı bu me­sai karşılığında günlük ücret ödeneceği yönünde bir anlaşma olmadığı, mü­teveffa H.K. ile davalı Y.K. arasında istisna akdine dayalı olarak işin yü­rütüldüğü sırada meydana gelen kazada H.K.'nin öldüğü, bu nedenle ta­raflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil istisna akdine dayandığı an­laşılmıştır.

Bir kazanın iş kazası sayılıp sayılmaması kişinin, kazanın olduğu ta­rihte hizmet akdine dayanarak çalıştığının saptanmasına bağlıdır. Binanın dış cephesinin boyanması için getirilen ustanın yaptığı iş hizmet akdi değil istisna akdi olduğundan, dolayısıyla kazanın iş kazası sayılmayacağı dü­şünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Y.K.'nin ve Sosyal Sigortalar Kurumu’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerek­çesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargıla­ma sonunda, mahkemece. önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalılar (karşı davacı) Y.K. ve SSK. vekili


 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra ge­reği görüşüldü; Dava, davacılar miras bırakanın ölümünün iş kazası so­nucu olduğunun, birleştirilen dava ise, anılan zararlandırıcı olayının iş kazası olmadığının tespiti ile buna aykırı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

Yerel mahkeme, davaya konu olayın iş kazası olduğunun tespiti ile birleştirilen davanın reddine karar vermiştir.

Davalılar (karşı davacı) Y.K. ve SSK vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıda metni yazılı gerekçe ile hükmün bozulmasına karar ver­miş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davaya konu zararlandırıcı olay; davacılar murisi H.K.'nin, davalıya ait evin dış cephesini boyaması sırasında, boya fırçasının metal sapının yüksek gerilim hattına temas etmesi sonucu meydana gelmiştir.

Uyuşmazlık; davalı Y.K. ile davacıların murisi arasındaki iş görme ilişkinin hizmet akdine mi, istisna akdine mi dayandığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinde iş kazasını oluşturan haller sınırlı olarak belirtilmiştir. Anılan maddeden yola çıkıla­rak iş kazası; maddede belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen ve sonradan bedence ve ruhça arızaya uğratan olay olarak tanımlanabilir.

506 Sayılı Kanunun "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 2. maddesinde ise, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırı­lanlar bu kanuna göre sigortalı sayılmaktadırlar.

Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdine dayanması, gerek sigortalılık olgusunun varlığında, gerekse meydana gelen zararlandırıcı olayın iş kazası sayılmasında ön koşul oluşturmaktadır.

Hizmet akdi Borçlar Kanununun 313–354. maddeleri arasında dü­zenlenmiş olup, ayrıca İş Kanunlarında da hizmet akdini düzenleyen çe­şitli hükümler yer almaktadır.

İstisna akdi Borçlar Kanununun 353. maddesinde "İstisna, bir akit­tir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taah­hüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder." şeklinde ta­nımlanmaktadır.

İstisna akdinde müteahhit eser meydana getirmekten ibaret bir iş görme edimini borçlanmaktadır. Bir iş görme borcu doğuran sözleşme ol­makla beraber, burada önemli olan, çalışmanın kendisinden ziyade, bu çalışma neticesi ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabil sonuç­tur (Cem Baygın. Türk Hukukuna göre istisna sözleşmesinde ücret ve tabi olduğu hükümle S.8) Müteahhit, iş sahibi ile akdi ilişkiye, girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme fa­aliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Kuşkusuz bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimler de eser kavramına­dahil sayılır ve istisna sözleşmesinin konusunu oluştu­rurlar. Ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. Müteahhidin, kararlaştırılan zamandan önce taahhüdünü yerine getir­mesi, ücret üzerinde herhangi bir etki meydana getirmeyecektir. İstisna akdinde ekonomik risk müteahhit tarafından yüklenirken, hizmet akdin­de işveren tarafından karşılanacaktır.

Hizmet akdini karakterize eden unsurlar; "ücret", "bağımlılık"'ve "za­man" olarak sıralanabilir. Hizmet akdinde zaman­belirli bir süre çalışmak ön planda iken, istisna akdinde zaman belirleyici olmayıp, sonuç ön plan­da tutulmaktadır. Hizmet akdinde, işçinin işi ifa, özen gösterme, sadakat borcuna karşılık, işverenin ücret ödeme, ihtimam ve yardım gibi borçları bulunmaktadır.

Zaman ve bağımlılık unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan, Borçlar Kanununun 313. maddesinin öngördüğü çerçeve içinde, zaman ve bağımlılık unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa, aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demek­tir. Bilindiği üzere zaman unsuru, çalışmanın, işgücünün belirli ya da be­lirli olmayan bir süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğunda bulun­durmayı kapsamaktadır. Hiç kuşkusuz çalışan, bu süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yeri­ne getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise, her an ve durum­da çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında, çalışma ola­nağı bulamayacağı nitelikte bir çalışmadır. Eğer ki çalışan, işgücünü be­lirli ya da belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulun­durmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleş­medeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşme­nin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir.

Davada somut olayın özelliklerine bakarak çözüme ulaşılmalıdır. Ça­lışma ilişkisinin istisna akdine dayanması halinde iş sahibinin, iş ve sos­yal güvenlik mevzuatından kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü bulunmayacağı gibi meydana gelen ölüm olayı da 506 Sa­yılı Kanunun kapsamında iş kazası olarak adlandırılamayacaktır.

Binanın dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getiri­lerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin yukarıda tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunma­ması karşısında, meydana gelen ölümlü zararlandırıcı olayın iş kazası olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, is­tek halinde temyiz peşin harcının davalı Y.K.'ye geri verilmesine, 29.03.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Forum