Özet: Dava konusu edilen kararın 3.
maddesiyle, öğrencilerin öğrenim gördükleri
okul ve alanlara göre bir ayrıma gidilmeyerek
sınav puanının belirlenmesinde herkese eşit
bir katsayı uygulaması öngörülmüş olmakla,
farklı hukuki statüdeki öğrencilerin aynı
konumda değerlendirilmesi sonucu, Anayasal
eşitlik kuralı ile çelişkili bir durum yaratılmıştı
r. Bu uygulama hukuksal statüsü farklı
olanları eşit koşullara tabi kılarak hak kaybı
ve ihlaline sebep olacaktır.
Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: İstanbul Barosu
Başkanlığı
Davalı: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı - Bilkent/ANKARA
Davanın Özeti: Yükseköğretim Genel Kurulu’nun Yükseköğretim’e
girişte katsayı puanı uygulamasının kaldırılmasına ilişkin 21.07.2009 gün
ve 1266 Sayılı Kararı’nın; genel liselerde öğrenim gören öğrenciler
açısından haksız rekabet yarattığı, objektif davranılmayarak bir grubun
kayırıldığı, kazanılmış hakların ihlal edildiği, genel liseyi tercih etmiş
olanlar için üniversite eğitiminin hedeflendiği, meslek liselerinde okuyanlar
için ise meslek sahibi olmanın tercih edilmiş olduğu öne sürülerek, iptali ve
yürütmenin durdurulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Usulden, davacının dava açma ehliyeti olmadığı;
esastan, üniversiteye giriş sisteminin gereksinimlere cevap vermediği,
teknik ve objektif bir karar alma süreci izlenerek Genel Kurul’un 5
üyesinden oluşan bir çalışma grubu oluşturulduğu, ÖSYM ve ilgili bütün
birimlerin görüşlünün alındığı, bu doğrultuda öncelikle üniversiteye giriş
için iki aşamalı sınav öngörüldüğü, 1739 Sayılı Yasa’nın 28/2 maddesi ve
uyulması gereken kural niteliği bulanan VIII. 5 yıllık kalkınma planının
mesleki eğitimi teşvik eder niteliği bulunduğu, 1999 yılında uygulamaya
konulan tek sınav ve farklı katsayı uygulamasının meslek liselerini öğrenci
sayısı ve nitelik olarak olumsuz etkilediği, ek puan uygulaması ve sınavsız
meslek yüksek okullarına yerleştirmeye ilişkin düzenlemenin bu
olumsuzluğu gidermediği, katsayı uygulamasından ara insan gücü
beklentisi olan sanayicinin de olumsuz etkilendiği, genel lise mezunlarının
katsayı uygulaması olsa da olmasa da sınavlarda daha başarılı olduğu,
uygulamanın uzun vadede genel liselere yarar sağlayacağı, kimseye
ayrıcalık tanınmadığı, katsayı eşitlemesinin mesleki yönlendirmeyi
olumsuz etkilemeyeceği, üniversite sınavının bir yarışma ve yeterlik sınavı
olduğu, gerçek başarının esas alınması gerektiği, eğitim-öğretim hakkı
ile meslek seçme ve çalışma özgürlüğüne aykırılık teşkil eden uygulamanın
sonlandırıldığı, meslek liselerinin müfredatının zaten bu sınavı
başarmalarına engel teşkil ettiği, alınan kararın yapılan tespitlere uygun
olduğu, uygulamanın meslek liselerini tercih edilebilir kılmayı amaçladığı,
yıllara yayılmış istatistiki bilgilerin sistemin olumsuzluğunu ortaya
koyduğu, İşgücü yapısının ülke ihtiyacına göre şekillendirilmeye çalışıldığı,
kazanılmış haktan söz edilemeyeceği öne sürülerek, davanın ve
yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Dava konusu kararda eğitim
ilkelerinin öngördüğü amaca, kamu yararına ve hizmet gereklerine uyarlık
bulunmadığından yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı’nın Düşüncesi: Dava Yükseköğretim Genel
Kurulu’nun üniversiteye giriş sınavlarında geçerli olacak katsayının
belirlenmesine ilişkin 21.07.2009 tarihli ve 14 Sayılı Kararı’nın iptali ve
yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın "Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi" başlıklı 42. maddesinde,
öğrenim hakkının kapsamının Yasa ile tespit edilip düzenleneceği
öngörülmüştür.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun "Yükseköğretime Giriş" başlıklı
45. maddesinde:
"a) Öğrenciler Devlet Yükseköğretim Kurumlarına, esasları Yükseköğ-
retim Kurulu tarafından tespit edilen sınavla girerler. Sonuçların
değerlendirilmesinde adayların ortaöğretimdeki başarıları dikkate alınır.
Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar kendileri için
yükseköğretim kurumlarında ayrılacak kontenjanlara, tercih ve puanları
göz önünde tutularak yerleştirilir.
Yükseköğretim kurumlarına öğrenci seçiminde, adayların ortaöğretim
süresindeki başarıları Yükseköğretim Kurulu’nun uygun göreceği şekilde
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından Geliştirilecek bir yöntemle
ek bir puan olarak tespit edilir ve yükseköğretim kurumlarına giriş sınav
puanlarına eklenir.
Bir mesleğe yönelik programlar uygulayan liselerin mezunları,
Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek aynı alanda bir yükseköğ-
retim kurumuna girerken, başarı notları ayrıca tespit edilecek bir katsayı ile
çarpılmak suretiyle değerlendirilerek giriş sınavı puanlarına eklenir.
b) Yükseköğretim Kurulu’nca düzenlenen esaslara göre belli sanat
dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler, ilgili dalda eğitim
yapmak kaydıyla yine bu esaslar içerisinde belirlenecek özel yöntemlerle
yükseköğretim kurumlarına alınabilirler.
c) (Mülga: 29/5/1991-3747/5 md).
d) (Ek: 29/6/2001-4702/2 md.) Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu’nca tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan
öğrenciler, ödül kazandıkları alanlarda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezi ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nca müştereken
belirlenecek yükseköğretim kurumlarından seçtiklerine sınavsız girerler
e) (Ek 29/6/2001-4702/2 md.) Mesleki ve teknik orta öğretim
kurumlarından mezun olan öğrenciler istedikleri takdirde bitirdikleri
programın devamı niteliğinde veya buna en yakın programların uygulandığı,
öncelikle kendi mesleki ve teknik eğitim bölgesi içinde yer alan veya bölgesi
dışındaki meslek yüksek okuluna sınavsız olarak yerleştirilebilirler. Sınavsız
olarak meslek yüksekokullarına devam ederek mezun olan öğrencilerin
yüzde onundan az olmamak üzere ayrılacak kontenjanlara göre
alanlarındaki lisans programlarına dikey geçiş yapmaları sağlanır. Bununla
ilgili esas ve usuller, milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu İşbirliği
ile çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.
f) (Ek: 29.06.2001 - 4702/2 md) mesleki ve teknik ortaöğretim
kurumlarından herhangi birini bitirip de mesleki ve teknik eğitim bölgeleri
kapsamı dışındaki bir yükseköğretim programına girmek isteyen öğrenciler,
üniversiteye giriş sınavlarına başvurabilirler," kuralları yer almıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 28. maddesinin 2. bendinde,
öğrencileri çeşitli program ve okullarda ilgi, istidat ve kabiliyetleri
ölçüsünde ve doğrultusunda yüksek öğretime veya hem mesleğe hem de
yüksek öğretime veya hayata ve İş alanlarına hazırlamak ortaöğretimin
amaçları arasında sayılmış, 29. maddesinde, ortaöğretimin çeşitli
programlar uygulayan liselerden meydana geleceği, 30. maddesinde,
yöneltmenin ilköğretimden başlayacağı, yanılmaları önlemek ve muhtemel
gelişmelere göre yeniden yöneltmeyi sağlamak için orta öğretimde devam
edeceği, yöneltme esaslarının Milli Eğitim Bakanlığı’nca düzenleneceği,
aynı Kanunun 31. maddesinin 2. bendinde ise, hangi yükseköğretim
kurumlarına hangi programları bitirenlerin nasıl girecekleri hususu ile giriş
koşullarının Milli Eğitim Bakanlığı ile İşbirliği yapılarak Yükseköğretim
Kurulu tarafından tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen yasa kurallarından; yükseköğretime girişte sınav
sonuçlarının değerlendirilmesi sırasında, orta öğretim başarılarının dikkate
alınacağı, bu başarının ek puan olarak yerleştirme puanına ilave edileceği,
bir mesleğe yönelik program uygulayan lise mezunlarına aynı alanda bir
yükseköğretim kurumu için giriş kolaylığı sağlanacağı, ayrıca bir katsayı ile
çarpılacak ek puan verileceği, değişik program uygulayan liselerden hangi
program uygulayanların hangi yükseköğretim kurumuna gireceğinin ve
giriş koşullarının Milli Eğitim Bakanlığı ile İşbirliği yapılarak tespit
edileceği, lise müfredatının yükseköğretime girişte etkili olacağı ve
programa göre değerlendirmeyi gerekli kıldığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Yükseköğretim Genel Kurulu’nca alınan 29.01.2009 tarih ve 2 sayılı
kararla, yükseköğretime geçişte yapılacak sınavın sistemi ile ilgili karar
alınarak, birinci aşamada yapılan yükseköğrenime geçiş sınavından sonra
Lisans Yerleştirme Sınavları olarak adlandırılan 5 ayrı sınav daha
yapılacağı yönünde belirlemeler yapılmış, bu karara ek olarak alınan
davaya konu 21.07.2009 tarih ve 14 sayılı YÖK Genel Kurul Kararı ile;
1. "Yükseköğretime Geçiş Sınavı" ile "Lisans Yerleştirme Sınavı"ndaki
ağırlıklı puanların her biri, kendi içinde en büyüğü 500, en küçüğü 100 puan
puanlara dönüştürülür.
2. Yükseköğretim Genel Kurulu’nun 06.09.2002 tarihli ve 2002.8.103
Sayılı Kararı ile kabul edilen "Ortaöğretim Başarı Puanı ve Ağırlıklı
Ortaöğretim Başarı Puanları Hesaplama Yönergesi"nde kabul edilen "50-
100" puan aralığı "100-500" olarak değiştirilmiştir.
3. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında "Ağırlıklı Ortaöğretim
Başarı Puanları" "0,5" katsayısı ile çarpılır.
4. Adaylardan öğretmen lisesi veya meslek lisesi mezunu olanların
kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde, "Ağırlıklı Ortaöğretim
Başarı Puanları"nın "0,06" ek katsayı ile çarpımı sonucunda bulunan değer,
üçüncü maddeye göre hesaplanan yerleştirme puanına eklenir.
5. Meslek Lisesi mezunu adayların ek puanla girebildikleri kendi
alanlarındaki her program için, bir LYS puan türünün yanı sıra bir de YGS
puan türü belirlenir. Meslek Lisesi mezunu olup olmadığına bakılmaksızın
adayların bu programlara yerleştirilmesinde bu iki türden puanlarının büyük
olanı esas alınır.
6. Test yöntemiyle yapılacak YGS ve LYS sınavlarında alanlara göre
soru dağılımına yönelik tablolarda ayrıntılar düzenlenecektir" kuralları
getirilmiştir.
Uyuşmazlığa konu edilen 3. ve 4. fıkrada belirtilen katsayı düzenlemesi
ile ilgili hususlarda yeni katsayı ve hesaplama yöntemleri kabul edilmiş, 5.
fıkra ile de meslek lisesi mezunu adayların ve diğer adayların puan LYS
veya YGS puan türlerinden yüksek olanının meslek lisesi mezunlarının ek
puanla yerleşebildikleri alanlarda yerleştirmede esas alınacağı yolunda
karar alınmıştır. Davacı tarafından sözü edilen bu değişikliklerin hukuka
aykırı olduğundan bahisle iptalleri istemiyle dava açıldığı görüldüğünden
dava ve istem anılan maddelere yönelik incelenmiştir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; yükseköğretime yerleştirmede
1999 yılından bu yana tek oturumlu sınav uygulamasına başlanıldığı ve
adayların kendi lise alanlarında bir yüksek öğretim programına
yerleştirilirken 0,8, alanı dışında bir yükseköğretim programına
yerleştirilirken 0,3 orta öğretim başarı puanı ile çarpılarak ek puan
verildiği, ayrıca bir mesleğe yönelik program uygulayan lise mezunlarının
ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının alanlarında bir yükseköğretim
programına yerleşirken 0,24'e kadar ek puan ile çarpılmak sureti ile
puanların hesaplandığı, bu uygulama ile lisenin ilk yıllarından itibaren
kendi bilgi, yetenek ve ilgileri göz önünde tutularak daha dikkatli bir alan
seçimine yönlendirmenin gözetildiği, yönlendirildikleri alandaki
öğrenimlerine ağırlık verilerek daha derinliğine bilgi ve beceri kazanmanın
amaçlandığı, herhangi bir geçiş dönemi ortaöğretim öğrencileri için bir okul
seçimi ve alana yönelme süresi belirlenmeksizin uyuşmazlık konusu
kararla; klasik lise, fen lisesi anadolu lisesi gibi mesleki eğitim dışında lise
müfredatı uygulayan liseler ile mesleki ve teknik liselerin tümünden mezun
olanlar için 0,15 katsayısı ile çarpılarak bulunacak ağırlıklı ortaöğretim
başarı puanlarının ve adaylardan öğretmen veya meslek lisesi mezunu olup
kendi alanlarında bir alanı tercih etmeleri halinde ayrıca 0,06 ek katsayı ile
çarpılarak bulunacak puanın yerleştirme puanına ekleneceğinin
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, 2547 Sayılı Yasa’nın 45. maddesinin (a) fıkrasında
yer alan öğrencilerin seçtikleri alana ve ortaöğretim başarılarına ilişkin
puanın belli bir katsayı ile yükseköğretime yerleşmesinde gözetilmesini
öngören düzenleme ile 1739 Sayılı Yasa’nın 30. maddesindeki yöneltme ve
31. maddesinin 2. bendinde yer verilen belli bir alana yöneltilen mesleki ve
teknik orta öğretim dışında klasik program uygulayan lise mezunlarının
yerleştirilmesinde yöneltildiği alanın seçilmesini özendirmeyi amaçlayan ve
Milli Eğitim Bakanlığı ile İşbirliğini zorunlu kılan hükümlerde yer verilen
alana yönlendirme ve ortaöğretim başarı puanı ile aynı alanda seçim
yapılması halinde teşvik getiren yasal düzenlemenin amacına uyarlık teşkil
etmeyecek biçimde normal müfredat uygulayan ve mesleki veya teknik
program uygulayan tüm lise mezunlarına aynı katsayının uygulanmasını
getiren kararda hukuka, idari istikrar ve güven ilkelerine uyarlık
görülmemektedir.
Diğer yandan, dava konusu kararın 5 maddesi ise aynı kararın hukuka
aykırı görülen 3. maddesi ile bağlantılı olduğundan bu maddenin de
hukuka uygunluğundan söz edilmesi olanaklı değildir.
Her ne kadar davalı idarece, mesleki ve teknik liselerden mezun olan ve
olacak öğrencilerin yükseköğretime yerleştirilmeme kaygılarının azaltılması
ve mesleki ve teknik liseleri tercihin özendirilmesi amacı ile bu kararın
alındığı ileri sürülmekte ise de; yukarıda değinilen mevcut yasal ve fiili
duruma göre, kendi alanında bir yükseköğretime yönelen mesleki ve teknik
lise mezunlarına önceki uygulama ile ilave katsayı verildiğinden ve aynı
alandaki meslek yüksek okullarına sınavsız yerleşebildiklerinden, bunların
kendi alanlarında bir yükseköğretim programını seçmelerinde katsayı
uygulaması bakımından giderilmesi gereken bir hukuka aykırılıktan söz
edilmesi mümkün değildir. Kendi alanı dışında bir yükseköğretim
programına yönelecek mesleki ve teknik lise mezunlarının yerleştirilmesi
konusunda ise; 1739 Sayılı Yasa’nın yönlendirmeye ilişkin hükümleri ile
2547 Sayılı Yasa’nın 45. maddesinin (a) fıkrasındaki kurallar yürürlükte
iken, tüm lise mezunlarını kapsayan yönlendirme ile ilgili kuralların
uygulanmasını ve mesleki veya teknik program uygulamayan lise
mezunlarının kendi alanına yöneltilmesini ve teşvikini kaldıracak şekilde,
YÖK tarafından karar alınması hukuken olanaklı bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, 2577 Sayılı
Kanun’un 27. maddesinde öngörülen
koşullar gerçekleştiğinden, dava konusu kararın, yerleştirme puanlarının
hesaplanmasına ve belirlenmesine ilişkin 3, 4 ve 5. fıkralarının
yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesinin uygun olacağı
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesi’nce ..., ... ve ... davalı idare
yanında davaya katılma talepleri kabul edilerek İşin gereği görüşüldü:
1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 76. maddesinde; Baroların, Hukukun
üstünlüğünü savunmak ve korumakla görevli olduğu belirlenmiş
olduğundan, sadece kendi meslek grubu için yürütülen İş ve işlemler için
hukuki görev ve sorumlulukları bulunduğunun kabulüne olanak
bulunmamaktadır. Bu nedenle; dava konusu uygulamanın, hukuk düzeni
üzerindeki etki ve sonuçları bakımından Baroların anılan Yasada
belirlenen görevleri kapsamında 2577 Sayılı Yasa’nın 2. maddesinde
tanımlanan şekli ile menfaat ihlalinin varlığından söz edilebileceğinden,
davalı Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın davacı İstanbul Barosu
Başkanlığının dava açma ehliyeti bulunmadığı yolundaki itirazı yerinde
görülmeyerek İşin esası incelendi.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 27/2 maddesinde;
"Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi
güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça Hukuka aykırı
olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek
yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler." hükmü yer almaktadır.
Dava; davalı idarenin 30.07.1998 gün ve 98/8-90 sayılı kararı ile 1999
yılından itibaren başlatılan uygulama ile tek aşamalı sınav ve farklı katsayı
öngörülerek bu doğrultuda en son uygulanan Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı
Puanlarının (AOBP); adayların kendi lise alanlarında bir yükseköğretim
programına yerleştirilirken 0,8; alanları dışında bir yükseköğretim
programına yerleştirilirken 0,3; bir mesleğe yönelik program uygulayan
ortaöğretim kurumlarından mezun olanların alanlarında bir yükseköğretim
programlarına yerleştirilirken ayrıca 0,24 katsayısı ile çarpılması esası
kaldırılarak, Yükseköğretim Genel Kurulu’nun 29.01.2009 gün ve 67 sayılı
kararı ile yükseköğretime geçişte birinci aşamada Yükseköğretime Geçiş
Sınavı (YGS) olarak adlandırılan ortak ve tek bir sınavdan sonra Lisans
Yerleştirme Sınavları (LYS) olarak adlandırılan 5 ayrı sınav yapılacağı
belirlenerek alınan 21.07.2009 gün ve 1266 sayılı ek kararının iptali ve
yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Bu kararın 3. maddesinde, yerleştirme puanlarının hesaplanmasında
AOBP’un 0,15 katsayı ile çarpılacağı; 4. maddesinde, adaylardan öğretmen
lisesi veya meslek lisesi mezunu olanların kendi alanlarındaki programları
tercih etmeleri halinde AOBP’un 0,06 ek katsayı ile çarpımı sonucunda
bulunan değerin, 3. maddeye göre hesaplanan yerleştirme puanına
ekleneceği; 5. maddesinde de, meslek lisesi mezunu adayların ek puanla
girebildikleri kendi alanlarındaki her program için bir LYS puanı türünün
yanı sıra bir de YGS puan türü belirleneceği, meslek lisesi mezunu olup
olmadığına bakılmaksızın adayların bu programlara yerleştirilmesinde bu
iki türden puanların büyük olanının esas alınacağı düzenlenerek yeni
katsayı ve hesaplama yöntemleri kabul edilmiştir.
Anayasa’nın "Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi" başlıklı 42.
maddesinde, kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun
bırakılamayacağı, öğrenim hakkının kapsamının kanunla tespit edilip
düzenleneceği kurala bağlanmıştır. Bu madde ile eğitim ve öğretimin
genelliği ilkesi benimsenerek birey açısından bir hak, Devletin de asli görevi
olduğu belirlenmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın 45. maddesinde;
"a. Öğrenciler Devlet Yükseköğretim Kurumlarına, esasları Yükseköğ-
retim Kurulu tarafından tespit edilen sınavla girerler. Sonuçların
değerlendirilmesinde adayların ortaöğretimdeki başarıları dikkate alınır.
Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar kendileri için
yükseköğretim kurumlarında ayrılacak kontenjanlara, tercih ve puanları
göz önünde tutularak yerleştirilir. Yükseköğretim kurumlarına öğrenci
seçiminde, adayların ortaöğretim süresindeki başarıları Yükseköğretim
Kurulunun uygun göreceği şekilde Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi
tarafından Geliştirilecek bir yöntemle ek bir puan olarak tespit edilir ve
yükseköğretim kurumlarına giriş sınav puanlarına eklenir. Bir mesleğe
yönelik programlar uygulayan liselerin mezunları, Yükseköğretim Kurulu
tarafından belirlenecek aynı alanda bir yükseköğretim kurumuna girerken,
başarı notları ayrıca tespit edilecek bir katsayı ile çarpılmak suretiyle
değerlendirilerek giriş sınavı puanlarına eklenir.
b. Yükseköğretim Kurulu’nca düzenlenen esaslara göre belli sanat
dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler, ilgili dalda eğitim
yapmak kaydıyla yine bu esaslar içerisinde belirlenecek özel yöntemlerle
yükseköğretim kurumlarına alınabilirler.
c...............
d. (Ek: 29/6/2001 - 4702/2 md.) Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu’nca tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan
öğrenciler, ödül kazandıkları alanlarda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezi ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nca müştereken
belirlenecek yükseköğretim kurumlarından seçtiklerine sınavsız girerler.
e. (Ek: 29/6/2001 - 4702/2 md.) Mesleki ve teknik orta öğretim
kurumlarından mezun olan öğrenciler istedikleri takdirde bitirdikleri
programın devamı niteliğinde veya buna en yakın programların uygulandığı,
öncelikle kendi mesleki ve teknik eğitim bölgesi içinde yer alan veya bölgesi
dışındaki meslek yüksekokullarına sınavsız olarak yerleştirilebilirler.
Sınavsız olarak meslek yüksekokullarına devam ederek mezun olan
öğrencilerin yüzde onundan az olmamak üzere ayrılacak kontenjanlara göre
alanlarındaki lisans programlarına dikey geçiş yapmaları sağlanır. Bununla
ilgili esas ve usuller, Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu İşbirliği
ile çıkartılacak yönetmelikte belirlenir.
f. (Ek: 29/6/2001 - 4702/2 md.) Mesleki ve teknik ortaöğretim
kurumlarından herhangi birini bitirip de mesleki ve teknik eğitim bölgeleri
kapsamı dışındaki bir yükseköğretim programına girmek isteyen öğrenciler,
üniversite giriş sınavlarına başvurabilirler" hükümlerine yer verilmiştir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’nda, Milli Eğitim Sistemi’nin genel
ve özel amacı ile temel ilkeleri belirlenmiş, genel yapısı bu amaç ve ilkeler
çerçevesinde oluşturulmuştur. Bu şekilde, anılan Yasanın 18. maddesinde,
Türk Milli Eğitim Sistemi’nin, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere iki
ana bölümden kurulduğu; örgün eğitimin, okul öncesi eğitimi, ilk öğretim,
ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını; yaygın eğitimin, örgün eğitim
yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsadığı
kurala bağlanmıştır. Devamı maddelerinde de örgün eğitim kurumlarının
Kuruluşu, kapsamı, amaç ve görevleri düzenlenmiştir. Yasanın 26.
maddesinde, ortaöğretimin; ilköğretime dayalı en az üç yıllık öğrenim veren
genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsadığı; "Orta
Öğretimden Yararlanma Hakkı" başlıklı 27. maddesinde, ilköğretimini
tamamlayan ve orta öğretime girmeye hak kazanmış olan her öğrencinin,
ortaöğretime devam etmek ve orta öğretim imkanlarından ilgi, eğilim ve
yetenekleri ölçüsünde yararlanmak hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Aynı Yasanın 28. maddesinde; "Ortaöğretimin amaç ve görevleri, Milli
Eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak,
1. Bütün öğrencilere ortaöğretim seviyesinde asgari ortak bir genel kültür
vermek suretiyle onlara kişi ve toplum sorunlarını tanımak, çözüm yolları
aramak ve yurdun iktisadi sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda
bulunmak bilincini ve gücünü kazandırmak,
2. Öğrencileri, çeşitli program ve okullarla ilgi, istidat ve kabiliyetleri
ölçüsünde ve doğrultusunda yükseköğretime veya hem mesleğe hem de
yükseköğretime veya hayata ve iş alanlarına hazırlamaktır.
Bu görevler yerine getirilirken öğrencilerin istekleri ve kabiliyetleri ile
toplum ihtiyaçları arasında denge sağlanır."
30. maddesinde, "Yöneltme ilköğretimde başlar; yanılmaları önlemek ve
muhtemel gelişmelere göre yeniden yöneltmeyi sağlamak için ortaöğretimde
de devam eder. Yöneltme esasları ve çeşitli programlar veya ortaöğretim
okulları arasında yapılacak yatay ve dikey geçiş şartları, Milli Eğitim
Bakanlığınca düzenlenir."
"Yükseköğretime Geçiş" başlıklı 31. maddesinde (16.6.1983-2842/10.
md), “Lise veya dengi okulları bitirenler, yükseköğretim kurumlarına girmek
için aday olmaya hak kazanır. Hangi yükseköğretim kurumlarına, hangi
programları bitirenlerin nasıl girecekleri, giriş şartları Milli Eğitim Bakanlığı
ile İşbirliği yapılarak Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilir."
kurallarına yer verilmiş, devam eden maddelerinde de yükseköğretimle
ilgili düzenlemeler yer almıştır.
Milli Eğitim Temel Yasası’nda yer alan kuralların anlamı, amacı ve
kapsamının anlaşılabilmesi bakımından genel gerekçesinin irdelenmesi ve
değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasanın genel gerekçesinde; ülkemizde
özellikle 1960’dan sonra başlayan planlı kalkınma dönemi ve hızlı
sanayileşmenin yarattığı ekonomik, kültürel ve sosyal değişimin Milli
Eğitim Sistemi’nin gözden geçirilmesini zorunlu kıldığı; kalkınma
hedeflerine ulaşılabilmesi için eğitim-üretim-insangücü sistemleri arasında
denge kurulması gerektiği; kalkınmanın gerektirdiği orta seviyeli insan
gücünü yetiştirecek olan mesleki/teknik öğretim okullarının gereken ilgiyi
görmediği; bu nedenle, okul öncesinden yükseköğretim sonuna kadar
bütün örgün ve yaygın eğitimin bir sistem bütünlüğü içinde ele alınması ve
eğitimin, devamlılık ve istikrar içinde yenileşme, gelişme ve yayılmasına
imkan verecek esasların bir temel yasada toplanmasının zorunlu hale
geldiği belirlenmiştir. Yasanın getirdiği başlıca yenilikler sayılarak eğitim
sisteminin, mesleki ve teknik eğitime ağırlık vererek öğrencilerin örgün ve
yaygın eğitim kurumlarında ilgi, istek ve yetenekleri ölçüsünde toplumun
ihtiyaçlarına göre yükseköğretime, İş alanlarına ve hayata hazırlayan,
aralarında yatay ve dikey geçişler bulunan ve birbirini tamamlayacak bir
sistem bütünlüğü içinde düzenleneceği; genel, mesleki veya teknik
nitelikteki orta öğrenimlerini bitiren gençlerin yetiştirildikleri yönde
yükseköğretime geçebilmelerinin bir statüye bağlanacağı hususlarına
değinilmiştir. Bu gerekçeler doğrultusunda Milli Eğitim Temel Yasası kabul
edilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Yasanın 30. maddesinin gerekçesinde; bu madde ile ortaöğretimde
yapılacak yöneltmenin esaslarının düzenlendiği; ortaöğretimin toplumun
ihtiyaçlarına cevap veren çeşitli programlardan oluşacağı; öğrencilerin ilgi,
istek ve yeteneklerine göre bu programlara yöneltilerek yerleştirileceği;
yöneltmenin genel olarak temel eğitimde yapılacağı; yöneltmedeki
yanılmaları ve zaman kaybını önlemek, seviye farklarını gidermek,
muhtemel gelişmelere göre yeniden yönelmeyi mümkün kılmak için
yönelmenin orta öğretimde de devam etmesinin zorunlu olduğu; bunu
sağlamak üzere ortaöğretimin genel, mesleki ve teknik programlarının
birinci sınıfının, temel dersler bakımından ortak nitelikleri olan bir
yöneltme yılı olarak düzenleneceği; öğrencilerin çeşitli yönlerden
gelişmelerinin bu sınıfta yakından izleneceği ve sürekli bir değerlendirme
sonunda özel durumlarına uygun gelen programlara yönelmelerinin
sağlanacağı; yöneltme ilkesinin ve çeşitli programlar veya okullar
arasındaki yatay ve dikey geçiş şartlarının yönetmelikte gösterileceği
belirtilmiştir.
31. maddenin gerekçesi ve maddenin 1. fıkrası ise, ortaöğretimin
yükseköğretime veya hem mesleğe hem yükseköğretime hazırlayan
kurumlarını bitiren öğrencilere, yetiştirildikleri yönde, üniversitelere,
akademilere ve yüksek okullara girmek için aday olma hakkı tanınır,
şeklindedir.
Bu maddede daha sonra 16.06.1983 gün ve 2842 Sayılı Yasa’nın 10.
maddesiyle yapılan değişikliğin gerekçesi olarak 2547 Sayılı Yasa’nın
yürürlüğe girmesi ile yükseköğretim kurumlarının yeniden düzenlenmiş
olması gösterilmiştir. Böylece Yasanın genel gerekçesi ve kabulünde bir
değişiklik meydana getirilmemiştir. Değişiklikten sonra da maddenin 2.
fıkrasında; hangi yükseköğretim kurumuna hangi programları bitirenlerin
nasıl girecekleri ve giriş şartlarının Milli Eğitim Bakanlığı ile İşbirliği
yapılarak Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edileceği kuralına yer
verilerek yükseköğretimden yararlanma hakkının kullanımına ilişkin
belirleme yapılmış olması aynı gerekçe ve kabulün yapılan değişiklikte de
benimsenmiş olduğunun göstergesidir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, milli eğitim sistemimiz, örgün
eğitimde, yönlendirme esasına dayalı kademeli geçişi öngören bir modelle
örgütlenmiş olup, bu örgütlenme şekli eğitimin amacı ve temel ilkelerinin
doğal bir sonucudur. Bu düzenlemeler ve örgütlenme şekli ile eğitim ve
öğretim hakkının doğru ve etkin kullanımı hedeflenmiş, öncelikler
belirlenmiştir. Eğitim ve öğretim hakkının herkese fırsat ve imkan eşitliği
dahilinde sunulabilmesi için ilgi, yetenek ve eğilimleri farklı olan bireylerin
bu özelliklerine en uygun eğitim kurumlarına yönlendirilmesi
amaçlanmıştır. Bireyler için güdülen bu amacın gerçekleştirilmesi
ekonomik, kültürel ve sosyal beklenti ve ihtiyaçlardan bağımsız
düşünülmemiştir. Bunun nedeni bireylerin kendi özelliklerine en uygun
eğitim-öğretim kurumuna yönlendirilmesinin bireysel olduğu kadar
toplumsal kazanım ve sonuçlarının bulunmasıdır.
Eğitim sistemimize yasa kurallarıyla kazandırılmış olan bu işleyiş şekli
aynı hukuksal statüde olanlar arasında eşitlik sağlanması prensibinden
hareket etmektedir.
Milli Eğitim Temel Yasası ile yeniden yapılandırılan Eğitim
Sistemimizde, genel liselerle meslek liselerinin uygulanan program ve
amaçları yönünden sahip oldukları farklılıklar gözetilerek, özellikle mesleki
eğitimin Milli Eğitim Sistemi’ndeki yerinin ve işlerliğinin artırılmasını
hedefleyen eğitim politikası doğrultusunda, ülkenin gelişen ve değişen
ekonomik ve toplumsal gereksinimlerinin karşılanması için eğitim
düzeyinin yükseltilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, meslek liselerinde
uygulanan eğitim-öğretim programı öncelikle belirli mesleklere yönelik ara
insan gücü yetiştirecek şekilde düzenlenmiştir. Genel liseler açısından ise
böyle bir durum söz konusu değildir.
Yasanın genel gerekçesi ile ortaöğretimin amaç ve görevlerini belirleyen
28/2 maddesi ve "Yükseköğretime Geçiş" başlıklı 31. maddesi birlikte
değerlendirildiğinde, ortaöğretim kurumlarının farklılaşan eğitim-öğretim
programlarının ilgilisine getirisinin ne olduğu belirginlik kazanmaktadır.
Yasada, ortaöğretim kurumlarının, öğrencileri yükseköğretime veya hem
mesleğe hem de yükseköğretime hazırlayacağı kuralına yer verilmekle bu
farklılaşmanın ilgilisine yönelik sonuçları ortaya konulmuştur. Böylece
Kuruluş amaçları doğrultusunda oluşturulan eğitim-öğretim programları
ile genel liseler yükseköğretime, meslek liseleri hem mesleğe hem de
yükseköğretime hazırlayan öğretim kurumları olarak eğitim sistemimizde
yerini almış bulunmaktadır.
Yasa maddesinde yükseköğretimden yararlanma hakkını belirleyen
kural ile 28/2. maddesinde yer alan kuralın paralel bir düzenlemeyi içerdiği
açıktır. Öğrencilerin eğitimlerinin son basamağını oluşturan yükseköğ-
retimden yararlanma hakkını elde ettiklerinde seçecekleri yükseköğretim
kurumunun da sistemin bütünlüğü ve devamlılığını bozmayacak şekilde
ortaöğretimde seçtikleri alana uygun olması gerekliliği yasanın
öngörüsüdür.
2547 Sayılı Yasa’nın 45. maddesinde yer alan kurallar da Milli Eğitim
Temel Yasası’nın bu öngörüsünü doğrular niteliktedir. Bu yasa maddesi ile
öğrencilerin bütün öğretim hayatlarının yansıması ve bir sonucu olarak
seçecekleri yükseköğretim kurumlarının kendi alanları ile ilgili olmasını
sağlamak bakımından teşvik edici düzenlemeler getirilmiştir.
Eğitim ve öğretimin her kademesinden bir bütün olarak yararlanma
hakkının doğru ve etkin kullanımı için Yasada belirlenen Milli Eğitim’in
temel ilke ve hedeflerine uygun olarak ilköğretimden başlayarak
ortaöğretimde de devam edecek şekilde öngörülen alanlara ilişkin
yöneltme, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve
Sınav Yönetmeliğinde düzenlenmiş, bu seçimin olası yanılgıları da Milli
Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Nakil ve Geçiş Yönergeleri
ile ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Böylece sistem, öğrencilerin
kendilerine en uygun eğitim öğretim kurumundan yararlanması amacıyla
kendi içinde her türlü çözümü üretmektedir.
Bu nedenle, ortaöğretim kurumlarının belirlenen niteliği ve bu
kurumlardan yararlanma hakkının kullanımı için öngörülen düzenleme ile
ulaşılan sonuçta ilgililerin hukuksal statüleri birbirinden farklı olmaktadır.
Bir başka anlatımla, fırsat ve imkan eşitliğinin ruhuna ve amacına uygun
olarak yönlendirme suretiyle kademelerden geçerek verilen haklardan eşit
olarak yararlandırılmış olan bireylerin, bu eğitim kurumları içinde
seçtikleri okul ve alan nedeniyle elde ettikleri hukuksal statünün farklı
olması da kaçınılmazdır.
Milli eğitim sisteminin bütünlük ve devamlılık içinde örgütlenmiş
olması nedeniyle ortaöğretimini tamamlayıp yükseköğretime devam etmek
isteyenler açısından getirilen düzenlemeler ile de, bu eğitim kurumlarındaki
eğitimin birbiriyle irtibatlı olduğu kabulünden hareket edilmiştir.
Yukarıda aktarılan Yasa maddeleri de bu kabule dayanmaktadır. Bu
açıklamalar karşısında Yasanın gerekçesinde yer alan "yetiştirildikleri
yönde" bir yükseköğretim kurumuna devam etme hakkı şeklinde yer alan
ibarenin anlamı ve amacı netlik kazanmaktadır.
Dava konusu kararın bu açıklamalar ışığında değerlendirilmesi
gerekmektedir;
Dava konusu karar ile Yükseköğretim Genel Kurulunca, 2010 yılında
yapılacak olan yükseköğretim kurumlarına öğrenci seçme ve yerleştirme
sınavlarından alınan puanlara göre yükseköğretim programlarına
yerleştirme ile ilgili esaslar belirlenmiştir. Davacının bu karara yönelik
iptal istemi, dava dilekçesinin içeriği ve dava konusu kararda belirlenen
kurallar birlikte değerlendirildiğinde, kararın 3, 4 ve 5. maddelerinin
katsayı uygulaması ve bu uygulama ile belirlenecek puanlara yönelik
olması nedeniyle istemin, kararın diğer maddelerine yönelik olmadığı kabul
edilerek inceleme ve değerlendirme bu maddeler açısından yapılacaktır.
1999 yılından itibaren uygulamaya konulan sınav sistemindeki farklı
katsayı uygulaması kararına karşı açılan davalar; bu uygulama ile
ortaöğretimde başarılı olan öğrencilerin ve eğitim kurumlarının
gerçekleştirdikleri düzeyin ayrı bir değerlendirme kapsamına alınarak
eşitsizliğin önlenmesi ve öğrencilerin kendi ilgi, bilgi ve yeteneklerine göre
yeni bir eğitim yaşamına geçirilmesi yoluna gidildiği; böylece, öğrencilerin
okul ve alan seçimi sonucu oluşturdukları birikimlerinin farklı katsayılar
uygulanmak suretiyle adil bir değerlendirmeye tabi tutulmasının
amaçlandığı gerekçesi ile Dairemizce reddedilmiş ve bu kararlar, Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından da onanmıştır.
Böylece, genel veya meslek liselerinden oluşan ve öğretim sürecinin
ikinci kademesini oluşturan ortaöğretim kurumlarına başlama, devam
etme ve yükseköğretim kurumlarından yararlanma hususunda yargı
kararlarıyla da istikrar kazanmış bir sistem yerleştirilmiştir.
Dava konusu edilen kararın 3. maddesiyle, öğrencilerin öğrenim
gördükleri okul ve alanlara göre bir ayrıma gidilmeyerek sınav puanının
belirlenmesinde herkese eşit bir katsayı uygulaması öngörülmüş olmakla,
farklı hukuki statüdeki öğrencilerin aynı konumda değerlendirilmesi
sonucu Anayasal eşitlik kuralı ile çelişkili bir durum yaratılmıştır. Bu
uygulama hukuksal statüsü farklı olanları eşit koşullara tabi kılarak hak
kaybı ve ihlaline sebep olacaktır.
Dava konusu kararın 4. maddesindeki düzenleme, 2547 Sayılı Yasa’nın
45. maddesinde yer alan kuraldan kaynaklanmakta olduğundan, şimdiye
kadar uygulamanın bu şekilde devam ettirilmesine karşın, bu madde ve
kararın 5. maddesindeki puanlama sistemi, 3. maddeye dayandırılmış
olduğundan, hukuki geçerliliğinden söz etmeye olanak yoktur.
Davalı idarece, mesleki ve teknik liselerden mezun olan öğrencilerin
yükseköğretime yerleştirilememe kaygılarının azaltılması ve mesleki ve
teknik liseleri tercih edilebilir hale getirme amacıyla bu kararın alındığı ileri
sürülmekte ise de, kendi alanında bir yükseköğretime yönelen mesleki ve
teknik lise mezunlarına önceki uygulama ile ek puan verildiğinden, katsayı
uygulaması bakımından giderilmesi gereken bir hukuka aykırılıktan söz
etme olanağı bulunmamaktadır. Meslek liselerinin Kuruluş amacı ve milli
eğitim sisteminin örgütlenış ve işleyİş şekli dikkate alındığında bu
okullarda verilen eğitimin öncelikli hedefi, ilgilileri bir meslek sahibi
yapmaya yönelik olup, devam etmek istedikleri yükseköğretim kurumları-
nın da yöneldikleri eğitime uygun olması gerekmektedir. Bu nedenle
mesleki eğitimin özendirilmesi ile katsayı uygulamasının kaldırılması
arasında mutlak anlamda bir sebep-sonuç ilişkisinin varlığından söz
edilmesi mümkün değildir. Mesleki ve teknik eğitimin özendirilmesinin,
eğitim kalitesinin arttırılmasına, ülkenin istihdam politikasına, ekonomik,
sosyal ve kültürel beklentilerine göre bu okullardaki eğitimin yeniden
yapılandırılması gibi başka kriterlerle sağlanabileceği açıktır.
Kaldı ki, kendi alanında bir yükseköğretime yönelen mesleki ve teknik
lise mezunlarına öğretimlerine devam etmelerini kolaylaştıran ek puan
uygulamasından başka uygulamalar da mevcuttur. 2547 Sayılı Yasa’nın
45. maddesiyle meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş hakkı verilmesi de
bu amaca yöneliktir.
Öte yandan, davalı idarece Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer
alan ilkelerin dava konusu kararla hayata geçirildiği savunulmaktadır.
Kalkınma planlarında tespit edilen hedeflerin, ilgili alanı düzenleyen
mevzuatı oluşturan ilkelerle çelişmemesi gerekir. Bu bakımdan dava
konusu kararın da eğitim sisteminin öngördüğü diğer ilkelerle çelişmemesi,
sistemin uyumunu ve bütünlüğünü bozmaması, eğitim-öğretim hakkından
yararlanma koşullarını ihlal etmemesi gerekir. Yani, milli eğitim alanındaki
bir ilkenin hayata geçirilmesi için yapılan düzenleme, Milli Eğitim’in temel
ilkelerinin etkisiz kalmasına sebep olmamalıdır.
Bu açıklamalar karşısında, Milli Eğitim Sistemi’nin yönlendirmeye
ilişkin kuralları ile 2547 Sayılı Yasa’nın 45. maddesinde yer alan kurallar
yürürlükte ve uygulanıyor iken bu kuralların uygulanmasını bertaraf
edecek şekilde alınan dava konusu kararın, eğitim sisteminin örgütleniş
biçimindeki bütünlüğü bozacak nitelik taşıdığı ve uygulamada karşılaşılan
sorunların giderilmesi amacının dışına çıkıldığı görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu kararın 3, 4 ve 5. maddeleri, dayanağı yasa
hükümlerine aykırı olduğu gibi eğitim sisteminin, hukuka uygun oldukları
istikrar kazanmış yargı kararları ile de ortaya konulmuş olan amaç ve
ilkelerine, hukuka ve hakkaniyete uygun değildir.
Dava konusu kararın uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız
zararlar oluşacağı da açıktır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, 2577 Sayılı Yasa’nın 27/2 maddesindeki
koşullar oluşmuş olduğundan, dava konusu kararın 3, 4 ve 5.
maddelerine yönelik olarak yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne,
20.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.